Etiket arşivi: bedir savaşı

Bedir Savaşı – 13 Mart 624

Bedir Muharebesi veya Bedir Savaşı, Miladi 14 Mart 624, Hicri 17 Ramazan 2 cuma günü Müslümanlarla Mekkeli Kureyşliler (Müslümanların kullandıkları tabire göre Müşrik) arasında yapılmıştır. Müslümanların ilk savaşı olarak kabul edilir.

Nedenleri

Müslümanlar açısından savaşın en önemli nedeni, Kureyşliler kendilerine işkence yapıp hicrete zorlamalarıydı. Ayrıca Mekkeliler, hicretten sonra Müslümanların geride bıraktıkları mallarını yağmalamışlardı.[1]

Mekkeli Kureyşliler açısından bakıldığındaysa, Medine’ye yerleşen Müslümanların, Mekkeli Kureyşliler kervanlarını takip etmeleri savaşın en önemli mazereti sayılır. Mekke’deki hemen her ailenin kervanlarda bir hissesi vardı.[2] Bu da Mekkeli Kureyşliler arasında savaş için neden oluşturmaya yetmişti.

Savaş

Hicretten sonra Müslümanlar, geride bıraktıkları mallarının yağma edilmesine misillemede bulunmak için Kureyş kervanlarına saldırılar düzenlediler.

Bu saldırıların birinde Müslümanlar, içinde bin deve ve yarım milyon dirhem değerinde ticari mal bulunan bir kervanı hedef almak istediler. Hz. Muhammed (a.s.m), bu sefer için orduyu topladı. Toplanan 305 kişi Hz. Muhammed (a.s.m) komutasında Bedir yakınlarına gelerek kervanı beklemeye başladı. Ancak kervanın lideri Ebu Süfyan, Müslümanların kervanı beklediğini öğrendi ve Mekke’ye haber yolladı. Ayrıca kervanın yolunu da değiştirdi. Müslümanların kervana saldırmaya hazırlandığı haberini duyan Mekkeliler, Ebu Süfyan’ın tehlikenin atlatıldığını haber veren ikinci mesajına rağmen Müslümanların üzerine yürümeye karar verdiler.[3]

Mekkeliler, oluşturdukları 950 kişilik kuvvetle Bedir’e doğru yola çıktılar.

İki ordu karşı karşıya gelince, Arap savaşlarında gelenek haline gelen “er dileme” (Mübareze) hadisesi için taraflar içlerinden üçer kişi seçtiler. Buna göre, İslam Ordusu’ndan Hamza, Ubeyde ve Ali ile; Utbe, Ubeyde bin Haris ve Utbe bin Rabia ile karşı karşıya geldi. Her üç çarpışmayı da Müslümanlar kazandı.[4]

Er dileme hadisesinden sonra savaş başladı. Çarpışmaların ilerleyen aşamalarında Mekkeli Kureyşliler dağılma belirtileri gösterdi; komutanları Ebu Cehil öldürülünce de iyice dağıldılar.[5]

Kayıplar

Savaş müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Mekke Müşrikleri Ebû Cehil dahil 70 ölü 70 esir bırakıp kaçtılar. Müslümanlar da 14 şehit verdiler.[6]

Kur’an’da Bedir Savaşı

Kur’an’da Bedir Savaşı’yla ilgili ayetler şöyledir:

Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeye gücü yeter.“(Hacc 13)

And olsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.“(Al-i İmran 123)

Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler halinde, yahut topluca savaşa gidin.“(Nisa 71)

Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Karşıtılar da Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.“(Al-i İmran 140)

Bildiğin gibi, Rabbin seni hak uğruna, öz yurdundan çıkarmıştı. Ve müminlerden bir grup tamamen isteksizdi.” (Enfâl 6) “O sırada Allah, iki gruptan birinin kesinlikle sizin olacağını vaat ediyordu. Ve siz, güçsüz ve silahsız olanın size düşmesini arzu ediyordunuz. Allah ise hakkı kendi kelimeleriyle tam bir biçimde ortaya koymayı ve küfre batmışların ardını-arkasını kesmeyi istiyordu.” (Enfâl 7) “Diliyordu ki, kötülüğü temsil edenler istemese de hakkı ayan-beyan gözler önüne koysun, saçma ve tutarsız olanı hükümsüz kılsın.” (Enfâl 8) “Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: ‘Hiç kuşkunuz olmasın, Ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım.‘” (Enfâl 9) “Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve o sayede kalpleriniz huzur ve rahatlık bulsun diye yaptı. Yardım yalnız ve yalnız Allah katındandır. Hiç şüphesiz Allah Azîz’dir, Hakîm’dir” (Enfâl 10)

Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.“(Enfâl 39)

Kaynaklar:

1. HAMİDULLAH Muhammad, Hz. Peygamber’in Savaşları, Yeni Şafak, s. 32, ISBN 975-473-284-1
2. SURUÇ Salih, Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yay., c. 2 s. 15, ISBN 975-408-020-8
3. HAMİDULLAH Muhammad, a.g.e., s. 34
4. SURUÇ Salih, a.g.e., c. 2, s. 29
5. SURUÇ Salih, a.g.e., c. 2, s. 35
6. http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/DiniBilgilerDetay.aspx?ID=447

Bedir ve Bediüzzaman

Mucizat-ı Ahmediye Bediüzzaman’ın mucizeler penceresinden Asr-ı Saadeti ve peygamberimizi anlattığı bir büyük eseridir.

Eser ismine inhisar etmeyecek bir büyük terkiptir. Meziyetleri o kadar çoktur ki yazarı bunu gördüğü için, “O risalesin mezayasını söylemek lazım gelse, o risale kadar bir eser yazmak lazım geldiği..” söyler.

Eserde o kadar iç içe meziyetler vardır ki hakkında eser kadar bir eser yazılabilir. Bediüzzaman peygamberimiz hakkında yazılan eserlerin tek düzeliğini hissetmiş olacak ki, taklid edilemez ve dehavari bir terkip ile bir eser ortaya koymuş. Eserde mekânlar, insanlar, mucizelerin nakledildiği şahıslar, olaylar, iç içe bir kompozisyonda verilmiş. O kadar büyük bir hafızanın eseridir ki üç yüz mucizenin her birinin beş ravisi olsa sadece bin beş yüz tane nakledicinin birbiriyle irtibatlı olarak anlatılması sağlanmıştır.

Sahabeler ve özellikle peygamberimizin çevresindeki mümtaz sahabelerden tarihteki rollerine uygun bir şekilde ve hacimde bahsedilmiş, en fazla Hz Ebubekir’den, sonra sırasıyla Hz Ömer ve Hz Ali ve Hz Osman’dan bahsedilmiş.

Bedir Savaşı İslam tarihinde çok önemli bir olaydır.

Bu olaydan Gazve-i Bedir, Gaza-yı Bedir, Gazve-i Kübra-yı Bedir, Gazve-i Meşhure-i Bedir diye dört değişik tavsifle bahseder. Bu savaştan bahsettiği yerlerde hiç tekrara düşmez ve her bahsettiğinde bir yönünü nazara verir, böylece Bedir Savaşını anlatmış olur, mucizelerin gölgesinde.

Bedir Gaza’sından evvel o savaşta ölecek küfrün liderlerinin nerelerde öleceklerini göstermiş. “Hem nakl-i sahih-i kati ile Gaza-yı Bedir’den evvel ferman etmiş. Burası Ebu Cehil’in, burası Utbe’nin, burası Ümeyye’nin, burası da filan ve falanın yıkılıp devrileceği yer.” deyip müşrik-i Kureyş’in reislerinin her biri nerede katledileceğini göstermiş ve demiş: ‘Ben kendi elimle Übey İbni Halef ‘i öldüreceğim.’ Haber verdiği gibi çıkmış.”

Bedir Savaşı’nda onun yanında koruma olarak iki büyük meleğin bulunduğunu haber verir. “Hazret-i Cebrail ve Mikail iki muhafız yaver hükmünde Gazve-i Bedir’de yanında bulunan bir Zat-ı Mübarek.

Savaş olayları, her bahsedişte bir yönden verilir.

Savaştan sonra esirler önemli bir safhadır Bedir’de. Burada yaşanan bir olayı anlatır. “Hem nakl-i sahih ile Gazve-i Bedir’de Hazret-i Abbas sahabelerin eline esir düştüğü vakitte fidye-i necat istenilmiş. O da demiş: ‘Param yok.’ Hazret-i Resul-i Ekrem (ASM) ferman etmiş ki zevcen Ümmü Fadl yanında bu kadar parayı filan yere bırakmışsın. Hazret-i Abbas tasdik edip demiş; ‘İkimizden başka kimsenin bilmediği bir sır idi.’ O vakit kemal-i imanı kazanıp İslam olmuş.”

Aynı savaşta ordu susuz kalır ve Hazret-i Ömer dua ister Nebiy-yi Zişan’dan. “Ordu suya muhtaçtı. Resul-i Ekrem elini kaldırdı. Birden bulut toplandı, yağmur geldi, ordunun ihtiyacı kadar verdi gitti. Adeta yalnız orduya su vermek için memur idi, geldi, ihtiyacı verdi gitti. Şu hadise Gazve-i Meşhure-i Bedir’de vuku bulmuş ‘Sizi temizlemek için gökten üzerinize su indiriyordu’ (Enfal 11) Ayet-i Kerimesi o hadiseyi beyan edip ifade eder. Madem o ayet, o hadiseyi gösterir, katiyetinde şüphe kalmaz.”

Bir önemli hadise de yine bir mucizedir:

“Vemaremeyte izremeyte velakinnallahe rema” (Attığın vakit sen atmadın lakin Allah attı) nass-ı katisiyle ehl-i tahkik umum müfessirlerin tahkikiyle ve umum ehl-i hadisin ihbarıyla Gazve-i Bedir’de şu ayet haber veriyor ki:

Resul-i Ekrem ASM bir avuç toprak ile küçük taşları aldı, küfür ordusunun yüzüne attı, ‘Şaheti’l-vücuh’ dedi ‘Şaheti’l-vücuh’ kelimesi bir kelam iken onların her birinin kulağına gitmesi gibi o bir avuç toprak dahi her bir kâfirin gözüne gitti. Her biri kendi gözüyle meşgul olup hücumda iken birden kaçtılar.”

Resulünün kalbine bir farklı duygu gelmesin diye Allah atanın Resulullah’ın olmadığını hatırlatır. Kim olursa olsun imtihanda.

Bedir’de iki ordu arasında savaşçı sayıları itibariyle büyük bir fark vardır, Peygamberimizin ordusu üç yüzü aşkın, diğerleri ise bini aşkındır. Bunu gören Peygamberimiz Allah’a sığınır. “Kureyş ilerlemeye başladı. Dalgalı kum tepeciklerinin ardındaki Mekke ordusu şimdi, gerçekte olduğundan daha da az görünüyordu. Fakat peygamber onların gerçek sayılarının ne olduğundan ve iki ordu arasındaki büyük dengesizlikten haberdardı. Ebu Bekir (RA) ile birlikte gölgeliğe döndü ve Allah’a vaat ettiği yardımı vermesi için dua etti. Kendisinde bir an bir uyku hali meydana geldi ve uyandığında şöyle dedi. “Sevin ey Ebu Bekir, Allah’ın yardımı sana ulaştı. İşte Cebrail elinde atının dizginleri savaşa hazırdı” (Martin Lings, Hz Huhammed, s. 317)

Savaş sırasında Resulullah bir ilk yardım servisi gibi sahabelerin imdadına yetişir. “Gazve-i Bedir’in on dört şehidinden biri olan Muavviz İbni Afra Ebu Cehil ile dövüşürken Ebu Cehil-i lain, o kahramanın bir elini kesmiş Resul-i Ekrem (ASM) onun elini yine yerine yapıştırdı, tükürüğünü ona sürdü. Birden şifa buldu, yine harbe gitti şehid oluncaya kadar harbetti.

O gazvede Hubeyb İbni İsaf’ın omuz başına bir kılıç vurulmuş ki bir şakkı ayrılmış gibi dehşetli bir yara açılmış. Resul-i Ekrem (ASM) onun kolunu omuzuna eliyle yapıştırmış, nefes etmiş şifa bulmuş. Gazve-i Bedir gibi bir memba-ı mucizat olan bir gazvede bu iki vakıayı andıracak çok misaller bulunsa elbette şu vakıa kati ve vakidir.”

Bedir savaşı hakkında mucize membaı der, orada birçok mucize meydana gelmiştir, onları nakleder Bediüzzaman. Baktığı her olaya, her temaya en can alıcı yerlerini görerek bakar, adeta ruhunu alır her bahsin her olayın, bu kadar büyük bir seçici zekâ ve hafıza ve zihne sahiptir. Helal olsun.

Bedir’deki bir olayı İbn-i Mesut nakleder.

“Bidayet-i İslam’da Resul-i Ekrem (ASM) Mescid-i Haram’da namaz kılarken rüesa-yı Kureyş toplandılar, ona karşı gayet bed bir muamele ettiler. O da o vakit onlara beddua etti. İbn-i Mesut der ki, Kasem ederim o bed muameleyi yapan ve onun bedduasına mazhar olanları Gazve-i Bedir’de birer birer lâşelerini gördüm.”

Bediüzzaman’ın çağrışımları o kadar güçlü ki bir olayı başka olaylara kapılar açarak anlatır, böylece bir olayı anlatmaz. “Ebubekir-i Sıddık ile küffarın takibinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gar-ı Sevr’in kapısında iki nöbetçi gibi iki güvercin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi harika bir tarzda kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hatta Rüesa-yı Kureyşten Resul-i Ekrem’in eliyle Gazve-i Bedir’de öldürülen Übey İbni Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: “Mağaraya girelim. O demiş. Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki Hazret-i Muhammed tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir. Bu iki güvercin işte orada adam olsa orada dururlar mı?”

Bedir savaşının mucizelerinden biri de meleklerdir.

“Gazve-i Bedir’de beş bin melaike Nass-ı Kur’an ile önde sahabeler gibi ona hizmet edip asker olmuşlar, hatta o melekler melaikeler içinde Ashab-ı Bedir gibi şeref kazanmışlar.”

Martin Lings anlatıyor: “Müslümanlardan biri bir müşriği kovalıyordu ve daha ona yetişemeden adamın başının görünmeyen bir el tarafından gövdesinden uçurulduğuna şahit oldu. Başkaları da önlerinde sarı sarıklı Cebrail’in bulunduğu ve atlarının ayakları yere değmeyen uçları arkalarına sarkan beyaz sarıklı melekler ordusunu kısa bir an için de olsa görebilmişlerdi” (Martin Lings, Hz Muhammed, s. 324)

Bu görenlerden biri de Ebu Süfyandır. “Gazve-i Bedir’de gökle yer arasında beyaz libaslı atlı zatları gördük” der. Ebu Süfyan daha sonra harbe gitmek istemez, eşi onu evinde oturan kadınlar gibi davrandığını söyleyerek tahkir eder, o da ona “Sen ne diyorsun be! Onun ordusunda sadece insanlar savaşmıyor, gökten melekler de onun askeri gibi savaşıyor” der.

Bedir’de bir düşman ona saldırır:

“Gazve-i Bedir’de bir münafık Resul-i Ekrem’e (ASM) bir gaflet vaktinde kimse görmeden tam arkasından kılıç kaldırıp vururken birden Resul-i Ekrem (ASM) bakmış, o titreyip kılıç elinden yere düşmüş.”

Bediüzzaman Bedir’e bir mucize membaı der, bir başka yerde de memba-i garaip der, çok garip olayların kaynağı demektir. “Bir memba-ı garaip olan Gazve-i Kübra’yı Bedir’de Ukkaşe İbnü’l- Mihsan el-Esedi’nin müşriklerle dövüşürken kılıcı kırıldı. Resul-i Ekrem ona kılıca mukabil bir değnek verdi. Dedi: Bununla harbet. Birden değnek biiznillah uzun beyaz bir kılıç oldu. Onunla harbetti. Hayatı boyunca Yemame Harbi’nde şehid oluncaya kadar boynunda taşıdı.”

Bedir ile ilgili bütün kayıtlar ne kadar seçilmiş ve savaş mucizat penceresinden yansıtılmış, Bedir’in anlatılması Mucizat içine serpiştirilmiş, tekrara düşmeden, ne harika şekilde en orijinal olayları anlatmış Bediüzzaman. Ne diyelim şapka çıkaralım bu başarıya ve bu eseri okutalım değil mi. Nerden baksan büyük bir eser.

Savaşta bir önemli olayı yine Martin Lings anlatır:

“Peygamberimiz savaşta öldürülenlerin cesetlerinin bir çukura atılması için emir verdi ve Utbe’nin cesedi çukura doğru sürüklenirken oğlu Huzeyfe’nin yüzünü bir hüzün kapladı ve bembeyaz oldu. Peygamber de Huzeyfe için üzüldü ve ona şefkat dolu hislerle baktı, bunun üzerine Huzeyfe; Ya Resullallah babam hakkında verdiğin emirden ve onun sürüklendiği yerden endişe ettiğim için üzülmüyorum. Onu akıllı, sabırlı, fazilet sahibi bir insan olarak bilirdim ve bu niteliklerinin onu İslama götüreceğini ümid ediyordum. Şimdi onun düştüğü durumu ve ümitlerimin gerçekleşmeyerek, küfür içinde gittiği için üzüldüm.” (Martin Lings. Hz Muhammed, s. 327)

Bedir Savaşı önemli bir savaş İslam tarihinde.

Bediüzzaman bu olaylar, insanlar yığınağı içindeki eserinde, o savaşı da ayrıca anlatmıştır. İşte bu kadar çok vaka, insan ve mucizeyi bir arada, bir düzen içinde anlatmak, gerçekten büyük bir telif olayı!.

Prof. Dr. Ahmet Nebil Soyar

Kaynaklar:
Mucizat-ı Ahmediye.
Martin Lings, Hz Muhammed’in Hayatı
Siret-i İbn-i hişam, Hz Muhammed’in Hayatı
Mevdudi, Hz Muhammed’in Hayatı (3 cilt)
Ali Himmet Berki, Hazreti Muhammed
Osman Keskioğlu, Siyer-i Nebi
Annemarie Schimmel Hz Muhammed
Karen Armstrong, Hz Muhammed
Salih Suruç, Peygamberimizin Hayatı

Bedir Savaşı

Sözlükte ‘olgun, tamam, kâmil’ demek olan “Bedir” ay’ın en parlak ve dolgun hâline denir.

Türkçede bu durum ‘dolunay’ tâbiri ile ifâde edilir.

Edebiyyatta güzellik sembolüdür.

Bedir, Mekke ile Şam yolu üzerinde yaya yürüyüşüyle Medîne’ye 3 günlük (160 km), Mekke’ye 10 günlük, Kızıldeniz sahiline 30 km uzaklıkta bir yerleşim yerinin adıdır.

Burada 17 Ramazan Cum’a / 14 Mart 624 târihinde Mekke müşrikleri ile Müslümanlar arasında savaş olmuştur. İslâm ordusu 305, müşrik ordusu 950 kişi idi. Müşriklerin 100 atlısı 700 devesi vardı. Çoğu zırhlı idi. Müslümanların ise 3 atlısı 70 devesi vardı. Müşrik ordusunun başkumandanı Ebû Cehil idi. Savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Ebû Cehil dâhil 70 ölü 70 esir bırakıp kaçtılar. Müsümanlar 14 şehîd verdiler. (Diyânet)

3/ ÂL-İ İMRÂN -13- Birbiriyle karşılaşan iki toplulukta size büyük bir ibret vardı: Bunlardan biri ALLÂH yolunda vuruşuyordu. Diğeri ise kâfir idi. O kâfirler müslümanları, bizzat gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı. ALLÂH, dilediği kimseleri nusratıyla destekler. Elbette bunda görecek gözleri olanlar için alınacak ibret vardır.

123- Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz hâlde ALLÂH size Bedir’de yardım etmişti. ALLÂH’dan sakının ki, O’na şükretmiş olasınız.

124- O zaman sen mü’minlere: “Rabbinizin size, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun.

125- Evet, sabreder ve (ALLÂH’dan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.

126- ALLÂH, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız dâima gâlib ve hikmet sâhibi olan ALLÂH katındandır.

127- (ALLÂH bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veyâ perîşân etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).

128- Bu işten sana hiçbir şey düşmez. (ALLÂH), ya onların tevbesini kabûl eder yâhûd onlara, zâlim olduklarından dolayı azâb eder.

 

8/ EL-ENFÂL -5- Nitekim Rabbin seni, hakk uğruna savaşmak için evinden çıkarmıştı. Oysa müslümanların bir kısmı o zaman bundan hoşlanmamışlardı.

6- Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münâkaşaya devâm etmişlerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.

7- İşte o zaman ALLÂH size iki tâifeden (kervan veyâ kureyş ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, şânı ve şerefi olmayan şey (kervan) sizin olsun. Hâlbûki ALLÂH, âyetleriyle hakk’kı yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.

8- Ki, hakk’kın hakk olduğunu tanıtsın ve bâtılı büsbütün yok etsin, varsın o günâhkârlar istemesin.

9- O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: “Ben işte ardarda bin melekle size yardım ediyorum” diye duânızı kabûl buyurmuştu.

41- Şunu da biliniz ki, ganîmet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka ALLÂH içindir. O da Peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara âittir. Eğer siz ALLÂH’a îmân etmiş, hakk ile bâtılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza inzâl ettiğimiz âyetlere îmân getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, ALLÂH, herşeye Kadîr’dir.

42- O vakit siz vâdînin yakın bir yamacında idiniz, onlarsa uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Öyle ki, şâyet onlarla sözleşmiş olsaydınız, öyle bir buluşma yeri için mutlaka anlaşmazlık çıkarırdınız. Fakat olması gereken (zafer)in olması için ALLÂH böyle takdîr etti. Tâ ki, helâk olan apaçık bir delîl gördükten sonra helâk olsun, sağ kalanlar da yine apaçık bir delîlden sonra yaşasın. Kesindir ki ALLÂH, işitendir, bilendir.

43- Şol zaman ALLÂH sana uykunda (rüyânda) onları az gösteriyordu. Eğer ALLÂH sana onları kalabalık gösterseydi korkacaktınız ve savaş konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Fakat ALLÂH böyle bir şeyden sizi uzak tuttu. Çünkü O, gönüllerde yatanı da bilir.

44- Ve işte onlarla karşılaştığınız vakit onları sizin gözünüze az gösteriyordu, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Çünkü ALLÂH o mukadder olan işi yerine getirecekti. Bütün işler ALLÂH’a döndürülür.

45- Ey îmân edenler, bir düşmân topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebât edin ve ALLÂH’ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz.

46- Ayrıca ALLÂH’a ve Resûlü’ne itâat edin. Ve birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun, çünkü ALLÂH sabredenlerle berâberdir.

47- Çalım atarak ve halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve ALLÂH yoluna engel koyanlar gibi olmayın. ALLÂH onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

48- Şeytân, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, “Bu gün insanlardan size gâlib gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım.” demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: “Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben ALLÂH’dan korkarım. Ayrıca ALLÂH’ın azâbı çok çetindir.”

49- O sırada münâfıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar, (müslümanlar hakkında) “şu adamları dînleri aldattı” diyorlardı. Oysa her kim ALLÂH’a tevekkül ederse bilsin ki, ALLÂH gâlibtir, güçlüdür ve hikmet sâhibidir.

64- Ey Peygamber! Sana ALLÂH yetişir, arkandan gelen mü’minlerle berâber.

65- Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvîk et. Eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa ikiyüze gâlib gelirler ve eğer sizden yüz kişi olursa kâfirlerden bin kişiye gâlib gelirler. Çünkü onlar hakk’kı ve âkıbeti düşünmeyen anlayışsız bir kavimdirler.

66- Şimdi ALLÂH sizden yükü hafîfletti ve sizde bir za’f olduğunu bildi. O hâlde sizden sabredecek yüz kişi olursa ikiyüz düşmâna gâlib gelirler, sizden bin kişi olursa ALLÂH’ın izniyle ikibin düşmâna gâlib gelirler. ALLÂH sabredenlerle berâberdir.

67- Hiçbir Peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esîrleri olması lâyık değildir. Siz dünyâ malını istersiniz, oysa ALLÂH âhireti kazanmanızı murâd eder. ALLÂH Azîz’dir, Hakîm’dir.

59/ EL-HAŞR -14- Onlar müstahkem kaleler içinde veyâ duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbûki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.

15- (Bu yahûdîlerin durumu) kendilerinden az önce, işlerinin günâhını tatmış olan, âhirette de kendileri için acı bir azâb bulunan kimselerin (Bedir’de cezâlarını bulan putperestlerin) durumu gibidir.