Ankara’dan altmış gün sonra geldi emir
Üstad, beraat etti ama Emirdağ’ına sevk edilir
Buna en çok Hasan Feyzi ağabey üzüldü
Kanlı gözyaşlarını sessizce içine döktü
Kalp ateşi üzerine aktı gözyaşları
Vücudu üzerinde buharlaştı damlaları
Ruhu feveran etti gözleri buğu tuttu
Kendinden geçip Dünya’yı unuttu
Gönül deryasında başladı fırtınalar
Ruhuna çarpan yüksek dalgalar
Cesedini fırlattı bir yaprak gibi
Hisseti, kendisini kum tanesi sanki
Kalbinin güneşi batıdan doğdu
Kendi âleminin kıyameti koptu
Ruhu sonsuz parçalara ayrıldı
Bir tanesi ile ayrılık şiirini yazdı
Dünya’ya doğmuştu güneş, oldu sabah
Hasan Feyzi ağabey derinden çekiyor ah
Ruhu karanlık, kalbi yanık, boynu bükük
Canlı bir ceset gözlerinin ise feri sönük
Adeta kuru bir ağaç gibi dikili kaldı
Ruhundan esen fırtına savurdu kâğıdı
Üstadın kucağına bir mektup düştü
Bu şiir değil, aşktan yoğrulan ateşti
Anlatılamaz böyle bir haleti ruhiye
Ancak dayanırsan yaşanır böylece
Hasan Feyzi ağabeyin yanık şiirini
Üstad Bediüzzaman’a verdiği gibi
Geçerken Emirdağ hayatına
Bizde okuyalım işte tarihi bir hatıra
Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak;
Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak.
Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm;
Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak.
Yine göç var” diye, Mecnuna haber verme sakın,
Yine mâtem, yine zâri, yine efgân olacak.
Açılan ol gül-ü Tevhit, sararıp solsa gerek;
Kapanıp Kâbe-i irfan, yine viran olacak.
Haber aldım ki, yarın yâd olacakmış bize yâr;
Ne büyük yâre ki, kimler buna derman olacak?
Bu büyük derd-i elemden kime şekva edeyim?
İşiten nalemi, hep ben gibi nalân olacak.
O şifabahş olan envârını sen çeksen eğer,
Bana kim nur verecek, kim bana Lokman olacak?
O temiz pak nefsin, âbı hayatı bu çölün;
Onu, dur etme ki her ferd ona reyyân olacak.
Hele ol nur-u şerifin kime değişse eğer,
Küçücük zerrede olsa, meh-i taban olacak.
O lûtufkâr, o keremkâr eli öptükçe, benim
Bu küçük kalb-i hazinim yine handân olacak.
Bâb-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem,
Dahi nezirim bu ki, canım sana kurban olacak.
Nazarın erse garip başıma ey nur-u Hudâ
Bu gün artık bu hakir bende de umman olacak,
Bu anasır, yüzüne her ne kadar çekse hicâb;
Yine haksın, buna şâhid yine Kuran olacak.
Kâbe-i Kavseyn’den alıp dersimi bildim ki ayan
O güzel nur-i bedi, manevî sultan olacak.
Sakınıp, Feyzi-i biçareye bahs açma bu gün;
Yeni baştan yine şeyda, yine giryân olacak.
Bekir Özcan-Borborunbekir