Etiket arşivi: bitlis

Bitlis Ahlat’ta Bediüzzaman Mevlidi Yarın Yapılacak! (14.06.2015)

Bitlis Ahlat’ta Bediüzzaman Mevlidi

Abdurrahman Gazi Türbesi’nin yanında Bediüzzaman Mevlidi yarın yapılacak. (14.06.2015)

Bitlis’in Ahlat ilçesinde bulunan Abdurrahman Gazi Türbesi’nin yanında Bediüzzaman Mevlidi yarın yapılacak.

Bediüzzaman Said Nursi ve Abdurrahman Gazi hazretleri adına düzenlenen ve 17 yıldan bu yana yapılan mevlide Üstadın talebeleri Said Özdemir, Vandan Mustafa Çelik ve çevre İllerden Ağbeyler de katılıyor..

Yarın saat 09.30’da başlayacak olan mevlidde Kur’an-ı Kerim okunacak, Risale-i Nur’dan ders yapılacak. Mevlide çevre illerden katılım olacak.

Mevlid öğle namazının ardından verilecek yemek ile sona erecek.

Abdurrahman Gazi Türbesi

Sahabe-i kiramdan olan Abdurrahman Gazi, Hz. Ömer zamanında 641 yılında bölgeyi fethetmekle görevlendirilen El-Cezire Komutanı İyaz Bin Ganem komutasında Ahlat’ın fethi sırasında şehit düşmüş.

Bediüzzaman’ın Bitlis’i Savunması ve 30 Top..

Ruslar, Van ve Muş tarafını istila edip, üç fırka ile Bitlis’e hücum ettiği sırada, Bitlis Valisi Memduh Bey ile Kel Ali, Bedîüzzaman’a:

– Elimizde bir tabur asker ve iki bin kadar gönüllünüz var; biz geri çekilmeye mecburuz, dediler

.

Bedîüzzaman onlara:
– Etraftan kaçıp gelen ahalinin ve hem de Bitlis halkının malları, çoluk ve çocukları düşman eline düşecek; biz mahvoluncaya kadar dört-beş gün mukavemete mecburuz, demesi üzerine onlar:
– Muş’un sukut etmesi dolayısıyla otuz topumuzu askerler bu tarafa kaçırmaya çalışıyorlar. Eğer sen, o otuz topu gönüllülerinle ele geçirebilirsen, birkaç gün o toplarla mukabele ederiz ve ahali de kurtulur, dediler.

Bedîüzzaman:
– Öyle ise ben, ya ölürüm veya o topları getiririm, diyerek üçyüz gönüllünün başına geçti. Geceleyin, Nurşin tarafına, topların getirildiği cihete gitti.
Topları takib eden bir alay Rus Kazağına kendi muhbirleri: “Bitlis’i müdafaa eden gönüllü kumandanı üç bin adamla ve dağdaki meşhur Musa Bey bin kişi ile topları kurtarmaya geliyorlar.” diyerek pek ziyade mübalağa ile ihbar etmeleri üzerine, Kazak kumandanı korkmuş, ilerleyememişti.
Bedîüzzaman da, beraberindeki üçyüz gönüllüyü rastgeldikleri toplara birer ikişer taksim edip Bitlis’e gönderir; kendisi ise ilerleyerek topları birer birer kurtarıp, en son topu da üç arkadaşıyla birlikte ele geçirir.
Bu şekilde, otuz topun Bitlis’e gelmesini temin eder. O toplarla üç-dört gün asker ve gönüllüler düşmana mukabele edip, bütün ahali ve cihazat ve mallar kurtulur.

Bu vaziyette bile ihlası düşünmesi
Bedîüzzaman, o harbde gönüllülere cesaret vermek için sipere girmeyerek avcı hattında dolaşırdı. Avcı hattında en ileride atını sağa sola koştururken, birden hatırına gelir ve ruhuna ilişir ki: “Şu anda şehid olsam; bu vaziyetim, yani en ilerde göze çarpan şu halim, sakın mertebe-i şehadetin bir esası olan ihlasıma zarar vermesin, bir hodfüruşluk manası olmasın” diyerek, birden atını döndürür ve arkadaşlarının yanına gelir.

(Haşiye): İşte muharebenin şiddetli ânında, hayat-memat mes’elesi vaktinde “Benim zahiren kahramanlık gibi görünen bu vaziyetim hakikî ihlasa aykırı olmasın?” diye düşünmesi kemalât-ı insaniyenin bir misalidir, denilebilir. Meydan-ı harbde, düşman karşısında, gülleler içerisinde; talebelerine cesaret vermek için en elzem bir kahramanlığı fiilen göstermek emeliyle avcı hattında atını sağa sola döndürürken, bu suretle cesaret-i imaniye ve şehamet-i İslâmiyeyi en a’lâ bir derecede bir kumandan manasıyla îfa ederken, ruhunda ve niyetinde en âlî ve safî bir mertebe-i kemal olan sırr-ı ihlası kaçırmamayı ehemmiyetle düşünmesi ve dikkat kesilmesi; onun zahiren takdire şâyan hizmet-i diniyesi, fedakârane mücahedesi kadar, belki daha ziyade, ruhunun kemaline de delalet eder.
İşte Molla Said bütün hayatının şehadetiyle gerçi beyn-el İslâm “Bedîüzzaman“, “Sahibüzzaman“, “Fahrüddeveran“, “Fatîn-ül Asr” ünvanlarıyla yâdedilmiş; fakat bu hiçbir zaman hakikatsız ve bir sözden ibaret değildir. Risale-i Nur ile yaptığı muazzam hizmet-i imaniye ve Kur’aniyesi ve teşkil ettiği hamiyet-i diniye ile serfiraz milyonlar fedakâr talebelerin kudsî şahs-ı manevîsi, bir şahid-i sadık ve bir delil-i katı’dır.

Avcı hattında dolaşırken vücuduna dört gülle isabet etmiş, fakat geri çekilmemiş ve gönüllülerin cesareti kırılmaması için sipere dahi girmemiştir.
Hattâ bunu işiten vali Memduh Bey ve kumandan Kel Ali, “Aman geri çekilsin!” diye haber gönderdikleri zaman, demiş:
– Bu kâfirlerin güllesi beni öldürmeyecek…
Hakikaten üç gülle, ölecek yerine isabet ettiği halde; biri hançerini, diğeri tütün tabakasını delip geçmiş ve kendisine bir zarar vermemiştir.
Tarihçe-i Hayat (RNK)

Avukat Hulusî-i Bitlisi Anlatıyor
… (Bitlis’teki ahalinin) ikinci hicret başlamadan evvel Bediüzzaman Talebeleriyle Van cephesinden Bitlis merkezine dönmüş; halkı takviye ile terğibe, nasihata koyulmuştu.
Ben fahri vezifemi bitirerek adliye kuyûdatını Diyarbakır’a sevk ve nakline memur edilmiştim.
Bitlis’ten ayrıldığım sabahı takip eden günün gecesinde, hain Ermenilerin rehberliği ile düşman Dideban eteklerindeki nehir boyundan Bitlis’e akarken, Bediüzzaman şehir içinde göğüs göğüse düşman süvarileriyle çarpışmış, bir ayağından yaralanıp esir edildikten sonra Mahallebaşı’ndaki kışlaya, oradan Rusya’ya, sonra Sibirya’ya kadar sürülmüş olduğunu işittim. (Ehl-i Sünnet mecmuası 2:47-27, 1948)

Ali Aras anlatıyor
Bediüzzaman’ın harpteki çalışmalarını ve Ruslara esir oluşunu 1965 kışında Van’da vefat eden, Van’ın Çoravanis köyünden Ali Çavuş namındaki Haci Ali Aras hatıratında şöyle anlatıyor:
“Biz Muş’a varmadan Ruslar Muş’u istila etmişti. Muş’u boşaltan halkla yolda karşılaştığımızda onlar bütün mühimmatın, bu arada on dört parça topun kaldığını söylediler. Üstad
Bediüzzaman Hazretleri bu 300 kişilik kuvveti on dört parça topa taksim
edip altı kişilik bir müfrezeyi de cephane kaçırmaya memur etti.
Biz top ve cephaneleri kaçırıp Bitlis-Tatvan yolu üzerinde mevzi almış bir nizamiye alayına teslim ettik. Bu arada Ruslar üç koldan taarruza geçip bizi Bitlis boğazında mahsur bıraktılar. Yedi gün Ruslara karşı geceli gündüzlü müdafaa yapıldı.

Hz. Üstada üç mermi isabet etti. Bunlardan biri hançerinin kabzasına, diğeri sigara tabakasına, bir diğeri de sağ omuzuna isabet etti. O zaman bu hale şahit olan Nizamiye Alayı Kumandam Kel Ali, Üstad’a:
“Bediüzzaman! Size kurşun da tesir etmiyor!”
Hz. Üstad: “Allah muhafaza ederse, top mermisi de insanı öldürmez.

“Bir haftalık şiddetli bir mukavemet sonunda Bitlis’e giremeyen Ruslar Bitlis-Tatvan yolu üzerinde bulunan Papşin Hanını tahliye edip geri çekildiler. Ermenilerin rehberliği ile Bitlis’in güneyindeki Güzeldere yolundan Simek nahiyesi üzerinden
Bitlis-Siirt yolunu kesip, Arap Köprüsünü tuttukları görüldü. Gece yarısından sonra Bitlis’e taarruza geçtiler. Şiddetli muharebeler cereyan etti. Bu arada Üstadın çok sevdiği yeğeni Ubeyd ve bir çok kıymetdar talebe arkadaşlarımız şehid oldular.

Bitlis Vali Konağında

Molla Said girmişti yirmi yaşına

Şanı yayılmıştı bütün her tarafa

 

Şöhretini duyan Bitlis Valisi Ömer Paşa

Evine davet eder Genç Said’i ısrarla

 

Hususi oda tahsis etti, meşhur konağında

Molla Said burada dalmıştı ilmin deryasına

 

İki yıl kaldı genç yaşında valinin evinde

Okur fen ilimleriyle ilgili kitapları bu dönemde

 

Hıfz ettiği İslam’ın kaynak kitaplarını

Unutmamak için yaptı her gün tekrarı

 

Vefat etmiş valinin hanımı, altı kızı vardı

Molla Said “ilmin izzetti için” hiç bakmadı

 

Molla Said’e konakta tahsis edilen yere

Âlim bir misafiri gelmiştir ziyarete

 

Altı kızı, iki günde bir birinden ayırt edip tanır

Duyup gören herkes genç Said’e hayran kalır

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Bitlis Said Nursi Anadolu İHL MEB Sistemine Girdi

bitlis-said-nursi-anadolu-ihl-meb-sistemine-girdiMilli Eğitim Bakanlığı “Bitlis Said Nursi Anadolu İmam Hatip Lisesi”nin ismini bakanlığın sistemine girdi.

Bir okula isim vermek İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valiliğin yetkisinde. Aylar önce Bitlis’te müdürlük ve valilik tarafından alınan kararla imam hatip okuluna Said Nursi’nin adı verildi. Okulun tabelaları değişti.

Ancak okulun bağlı olduğu Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Said Nursi ismini sisteme girmemekte direndi. Genel Müdürlüğün bu tavrı tepkiye yol açarken başta Bitlisliler olmak üzere bir çok kesim konunun takipçisi oldu. Bitlis Milletvekili Vahit Kiler konuyu Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya iletti.

Bakanın talimatı ile “Bitlis Said Nursi Anadolu İmam Hatip Lisesi” sisteme girdi.

Konuyla ilgili AK Parti Bitlis milletvekilleri Vahit Kiler ile Vedat Demiröz yazılı bir açıklama yaptı.

“Bediüzzaman Said Nursi Bitlis’imizin Nurs köyünde doğmuş olup ilmi, vicdani ve fıtri yönden, döneminin müstesna şahsiyetlerindendir. Öngörüsü yüksek, yüreği Allah ve insan sevgisiyle dolu bir önderdir. Ülkesi ve milletinin kurtuluşu için mücadele etmiş, yaralanmış, esir düşmüş bir savaşçıdır. Aynı zamanda kalbindeki millet aşkı ile ömrünün son nefesine kadar halkına hizmet etmiş büyük bir vatanseverdir. Bediüzzaman yazdığı eserlerle dünyayı aydınlatmaktadır.

Bediüzzaman’ın isminin unutulmaması ve kendisine karşı duyduğumuz vefadan dolayı yeni açılan imam hatip lisesine ismini vermeyi uygun gördük. Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından okulun ismi Said Nursi İmam Hatip Lisesi olarak konulmuş ve onaylanması için Milli Eğitim Bakanlığı’na müracaat edilmişti. Sayın Bakanımız ve Genel Müdürümüzle yapmış olduğumuz görüşmeler sonrasında okulun ismini Said Nursi İmam Hatip Lisesi olarak onaylandı. Sayın Bakanımıza çok teşekkür ediyoruz. Bu karar demokratikleşme adımlarımızdan sadece biri olup hayırlı olmasını diliyoruz.

“Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, yüzyılımızın yetiştirdiği, eserleriyle birlikte üzerinde en çok konuşulan deha ve ender bir şahsiyettir. Yaşadığı sade, tavizsiz, istikrarlı ve tertemiz hayatının yanı sıra, telif ettiği eserleriyle haklı bir alakaya mazhar olmuştur. Eserlerinde dile getirdiği fikirler, çağımıza ve çağlara ışık tutma özelliğine sahiptir. Tespit ve teşhislerinin doğruluk ve haklılığını zaman göstermiş, tasdik etmiştir. Ömrünü ülkesinin ve milletinin birlik ve bütünlüğü için vakfetmiş millet sevdalısı bir şahsiyettir.

Hükümetimizin yaptığı demokratikleşme çalışmaları çerçevesinde büyük değerlerimize sahip çıkmaya devam ediyoruz. Bitlis’imiz ve ülkemizde müstesna bir yere sahip olan Bediüzzaman Said Nursi’nin adının İmam Hatip Lisesi’ne verilmesiyle yeni nesiller tarafından daha iyi tanınacak ve anlaşılacaktır. Bu amaçla Üstad’ın ismini İmam Hatip Lisesi’ne teklif ettik. Sağ olsun Bakanlığımız uygun gördü. Bitlis’imize ve ülkemize hayırlı olsun.

İbrahim Mert

RisaleHaber

Bediüzzaman’ın doğduğu köye ziyaretçi akını!

Büyük İslam âlimi Bediüzzaman Sait Nursi’nin hayata gözlerini açtığı Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyü, ziyaretçilerin akınına uğruyor. Yurdun ve dünyanın birçok yerinden yüzlerce kilometre yol kat edip Nurs’a gelenler, Bediüzzaman’a duydukları özlemi dile getiriyor. ‘Nurs köyüne hoş gediniz‘ tabelasıyla karşılanan ziyaretçiler, ilk olarak Üstad’ın yaşadığı iki odalı kerpiç evi ziyaret ediyor. Burada köyün ileri gelenlerinden Üstad’ın hayatını ve yaşantısını dinleyen ziyaretçiler, büyük alimin evinde misafir kalmanın mutluluğunu yaşıyor.

Evin bir kısmı restore edilse de büyük bölümü Üstad’ın yaşadığı dönemden izleri taşıyor. Ziyaretçiler daha sonra evin arka kısmında bulunan külliyeye geçerek burada dua ve ibadetlerini gerçekleştiriyor. Ardından da Nurs Camii ziyaret ediliyor. Üstadın yıllarca ibadet edip namaz kıldığı tek gözlü, taş ve topraktan yapılan caminin dar kapısından içeri girenler dualarını ettikten sonra buradan ayrılıyor. Son olarak Üstad’ın ailesinin mezarlarının bulunduğu kabristana geçen ziyaretçiler, Fatihalar okuyor.

Üstadın yaşadığı yerleri görmek için İstanbul’dan geldiğini belirten Cevat Aktaş, Bediüzzaman’ın yaşadığı yerleri görme fırsatı bulduğu için çok mutlu olduğunu ifade etti. Üstadı anlayabilmek için çektiği acıları bilmek ve yaşadığı yerleri görmek gerektiğini dile getiren Aktaş, ‘Üstad dinimiz için yıllarca uğraşlar verdi. Büyük acılar çekti ama yine de doğru yoldan ayrılmadı. Bizler bugün ülkenin en batısından çıkıp en doğusuna yani üstadın yaşadığı bu köye geldik.’ dedi.

Ziyaretçilerden Edip Cansever ise “Üstad herkes tarafından biliniyor ve seviliyor. Öyle ki sadece Türkiye’den değil dünyanın hemen hemen her ülkesinden her gün yüzlerce ziyaretçi geliyor. Bizler de ziyaret etmeye geldik.’ şeklinde konuştu.

Cihan