Etiket arşivi: borç vermek

Allah’a borç vermek ne demektir? (Karz-ı Hasen)

Müslümanların en büyük problemlerinden biriside faiz kıskacına alınmasıdır. Hemen herkes faize bulaşmış durumda. Ancak İslamda bunun çaresi var. Eğer uygulanırsa sorun çözülür.

Allah Teâlâ kullarına büyük bir şeref ve sevap fırsatı veriyor; mealen “İhtiyacı olan birine hiçbir menfaat beklemeden, sırf bemim rızamı elde etmek için için ödünç para veren “bana ödünç vermiş olur”, ben de onun malvarlığını veya sevabını katlarım ve ona ayrıca ödüller veririm” buyuruyor(Bakara: 2/245; Hadîd: 57/11).

Faizciliği “Kendisine savaş ilan etmek” şeklinde değerlendiren Allah Teâlâ insanları faizcilere mecbur eden ihtiyaçların karşılanmasını elbette ister ve bundan hoşnut olur.

İhtiyaçlar iki şekilde karşılanır:

1. Bağışlama, geri almamak üzere verme (zekat, hibe, vakıf vb.),

2. Geri almak üzere verme.

Herkesin cebinde, kasasında hemen kullanmayacağı paralar vardır. Bunların, lazım olduğunda almak üzere (cari hesap gibi) bir yerde tutulduğunu, korunduğunu, alınan ile devamlı kalan miktarların hesaplanmasına dayalı olarak elde edilecek önemli bir miktarın, ihtiyacı olanlara faizsiz olarak ödünç verildiğini düşünelim; ne büyük bir hizmet gerçekleşir! İnsanların faizcilere, tefecilere mahkum olmaları nasıl da güzel engellenmiş olur!

Allah’a (Allah için) ödünç verme şerefine/sevabına talip olanları bu konuyu düşünmeye davet ediyorum.

Sırf bu hizmet için bir kuruluş yapılsın. Sağlam hukuki dayanakları ve sağlam yöneticileri olsun. Bu kuruluşun yeteri kadar şubeleri bulunsun. Hamiyetli insanlar yastık altında tutacakları, hatta bir gün bile olsa harcamayıp ertesi gün harcayacakları paraları bu kuruluşa yatırsınlar. Burada biriken paralardan, temel ihtiyaçları için talepte bulunanlara faizsiz olarak ödünç para verilsin. Teminatlar alınsın, imkanı olanlardan tahsil edilsin, ödeme gücü bulunmayanların borçları ise zekatlarla, bağışlarla ödensin…

Peki bu kuruluşun masrafı nasıl çıkacak?

Önce Allah rızası için bu kuruluşa bağış yapanların yardımlarıyla.

Sonra bu kuruluş tarafından kurulacak bir şirkete bir miktar sermaye aktarılıp ticaret yapılarak masraflar çıkarılabilir.

Bu kuruluşu Müslüman, hamiyetli, fedâkâr zenginler kurmalı, kendilerinin hiçbir maddi menfaatleri olmamalı, gerektiği kadar ücretli personel kullanılmalıdır.

Ümmetin bu parçası (bizler) tarihte çok güzel şeyler de yaptık; bu kuruluş o güzelliklere bir yensini ekleyecek ve belki diğer parçalara da örnek olacaktır!

İnanın bu hayal değil, sadece birkaç hamiyetli insanın sesime kulak verip harekete geçmesine bağlı ve tam anlamıyla gerçekçidir.

Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN