Etiket arşivi: boşanma

Erkek Ve Hanımın Boşanmaktan Kurtulma Çaresi

Bu hakikatin iyi anlaşılması için, misallerle izah etmeye çalışacağım: Nasıl ki basit bir ütüyü, veya herhangi bir makineyi aldığımız zaman,  makineye bağlı olan kullanma kılavuzuna kendimizi uymaya mecbur hissederiz. makine ile birlikte aldığımız talimat-kullanma kılavuzuna  uymaya kendimizi mecbur hissederiz. Uymadığımız takdirde, makineden istifade şöyle dursun,  onu harap edip bozma ihtimali ile karşı karşıya kalırız. Aynen onun gibi, bu insan mucizesi de, ona Allah tarafından gönderilen Kur’ani Kerim gibi, eşsiz bir Kanuna uymayı, bu insanı hiç yoktan var eden Allah tarafından mükellef kılmıştır. O mübarek kanuna uyulmadığı takdirde, hem dünyadaki geçici hayatında türlü türlü meşakkatlere hedef olacak. Hem de ahret hayatında sonsuz bir zamanda mutlu olmak için ona verilmek için va’d edilip cennet gibi eşsiz mükafatları kaçırmanın dışında, o nazik vücudu  cehennem ateşinde yanmayı hakkedeceğini, bu insan  akıldan uzak tutmamalı.

Peygamberimiz (a.s.m.) evlenme hususunda şöyle bir tavsiyede bulunmuş: “Kızda olan dört hasletten biri için erkekler evlenir: Ya kızın zenginliği için, ya güzelliği için, ya soylu olduğu için veya kızın dindarlığı için kızı seçer? Siz evlenmenin hayrını görmek için dindar olanını seçiniz.” Buyurmuşlardır. Dindarla evlenmenin faydasına inanmayanlar varsa? Arşivlerdeki istatistiklere baksınlar ve görsünler ki: Ecdadımız İslamiyet’i yaşadığı zaman, boşanma sayısı sıfıra yakınmış. Şimdi ise yüz binlerce boşanma dosyası mahkemelerde sıra bekliyor. Çünkü bugünkü evlenmelerin çoğu hissi oluyor. Gençler, baba veya başka tecrübeli zatlarla meşveret etmeye ihtiyaç hissetmeden, nefsin kötü emirlerine mağlup olup sokakta evleniyorlar. Ondan sonra yine ufak bir mesele için  sokakta veya parkta biri diğerine defol diye boşanıyorlar.

Bazısı soruyor?  bir âilede kimin hükmü geçecek, o haneye kim hakim olacak? O hane deki çiftler hayatlarının sonuna kadar mutlu geçirmek için, her ikisi de Allahın ve Peygamberimizin a.s.m emirlerine ciddi uyup itaat ederlerse hiç bir zaman yuva yıkma yoluna gitmezler. Bununla beraber bazı âlim ve tecrübeli zatlar ahlak kitaplarında evlenenlerin ileride araları açılmaması için, şöyle bazı ölçüler vermişler ve demişler ki:

Her ne kadar evlenenler de denklik isteniyor. Yani karı, kocaya muhatap olabilecek seviyede olacak. Onunla beraber, sıralayacağımız bu ölçülere uyarlarsa hayatlarını aksatmadan sürdürme ihtimali fazla olur. O ölçüler de şunlardır:

“Erkek boyca daha uzun olacak.

Erkek: Kızdan daha yaşlı olacak.

Erkek: Kızdan daha bilgili olacak.

Erkek: Kızdan daha zengin olacak.

Erkek: Kızdan daha cesur olacak

Erkek: Kızdan daha cömert olacak.

Gelin olacak kız: Daha güzel olacak

Gelin olacak hanım kız: Daha çok utanıp haya sahibi olacak.

Gelin olacak  kız: Fazla cesaret etmeyip daha korkak olacak.

Gelin olacak kız: Beyinin yanında hep güler yüzlü, şakalı latifeli cazip halli olacak. Fakat yabancı erkeklere karşı gülmeyecek,

Gelin olacak hanım daima ciddi duracak.”

Kısacası Allah Kur’an-ı Kerimde erkeği âile reisi tayin ettiği için,  kadın beyine karşı itaatkâr olacak ki araları açılmasın. Yoksa tahsili fazla olduğu için beyine hükmetmeye kalkan hanımların beraber yaşamaları çok zordur. Erkeğin sözü dinlenmeli yani eğer Allah rızası dairesinde ise dinlenmeli yoksa yok. Yani ne Erkek kadının emrine nede kadın erkeğin emrine girecek, ikisi de yukarıda dediğim gibi, Allahın dininin emirlerine uyacaklar ve hem dünyadaki hayatlarını hem de ahret hayatlarını cennet yapacaklar.

İslam ahlakına göre, kari koca, biri diğerine aşırı derecede bağlı ve saygılı olmaları icap ediyor. Biri diğerinin hatırını taşır bir vaziyette olmaları icap  ediyor. Kadın yabancı erkeklere değil, kocasına karşı yeni elbise giyecek süslenecek. Beyi işten veya başka bir yerden geldiği zaman, güler yüzle hoş geldin diyecek se, Peygamberimizin a.s.m. hadisi şerifine göre, bu hanım amellerinden hiç hesaba çekilmeden cennete girer. Beyinin bir derdi varsa teselli vermeye çalışacak, derdinden hisse almaya gayret edecek. Yani, hanım beyinin günlünü kırmamak için elinden geleni yapacak ki aralarında bir kırgınlık olmasın. Hanım aklını kullanıp beyine karşı büyük fedakârlıkta bulunacak ki, cennet gibi sonsuz bir hayatta hayat arkadaşını kaybetmeyip orada da  mutlulukları  devam edebilsin. Çünkü dini nikâh yapılırken hoca bu çiftleri şahitler huzurunda, ömürlerinin sonuna kadar beraber olmaları için nikâh yaptım dese o nikâh kabul olmaz. Peki ne diyecek? Unutarak dese mana bozmaz ama, nikâhı yalınız  dünya hayatı ile sınırlamayıp, ebedi cennette de beraber yaşayacaklar  İnşaAllah diyecek.

Nasılki hanım efendi ebedi hayatını kaybetmemek için gayret edecek. Buna mukabil elbette dindar kocası da ebedi arkadaşını kaybetmemek için âzami gayret göstermesi icap ettiğini bilecek.  Hanımının yaşı ilerleyip çirkinleşse bile Allah korusun hasta olup yatakta yatsa bile, hanımını o vaziyete iken bakmaya gayret edecek, onu rahatsız etmeyecek. Çünkü cennette hanımı genç ve hurilerden üstün bir güzelliğe sahip olacağı için, burada onu bakmak için her zahmete katlanmaya razı olacak .

Şahı velayet Hz. Ali’ye radiyallhu anh: İslam ahlâkına sahip olan bir erkek, hanımına nasıl ve ne kadar bağlı olması lazım olduğunu sormuşlar? O da cevaben demiş ki: “Hayalle de olsa, kendi hanımından başkasını aklına getirip düşünmeyecek. Hz. Fatıma’ya da ayni şeyi sormuşlar? O da, “Hayalle bile olsa Müslüman’ın hanımı, helali olan kocasından ma’da kat’iyyen hiç kimseyle birleşmeyi hatırına getirmeyecek.” İslam ahlakına sahip olan karı koca: Allah’ın müsaade ettiği halde en çok hoşlanmadığı şey boşanmak olduğunu bilecekler, ona göre davranacaklar. Netice: Bu karı koca buranın mutluluğu geçici olup, öbür hayat bâki olduğunu bilip  ona göre davransalar  bu dünyada da mes’ud, cennet gibi sonsuz bir hayatta da mes’ud ve bahtiyar olacaklar. İkisi de  kazanacaklar.

Evin reisi hanımıyla araları açılmamasına çok dikkat edecek. Erkek bilecek ki hanımına üç defa seni boşadım  dese onun hanımı ancak başkasıyla evlenip, öteki beyi onu boşarsa o zaman onunla evlenme hakkına sahip olabilir

Evet bahsettiğim ölçülerle sizde görüyorsunuz ki din terbiyesini almadan yuva kuranlar var ya, onlara verilen en büyük nimet olan akıllarını kullanıp, araştırıp geçinmeye ciddi karar vermezlerse, ileride her ikisi de yaptıklarından çok pişman olacak kadar zarara uğrayacaklar. Ve onlardan doğan yavrular ne kadar perişan olacakları aklınıza havale ediyorum. Bu sebepten vakit geçmeden bize lazım olanları araştırıp öğrenelim, anlayalım, araştırıp yaradılış sırrına cahil yaşamayıp öğrenelim bilelim. İslam dinine göre bilgisizlik çok kötü şeydir. Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha hayırlıdır. Böyle bir dinin mensupları olan bizler: Nasıl kabul edebiliriz o dinsizlerin sözlerin ki bize “din bizi cahil bıraktı” diyorlar

Bakın kız veya erkek, gençler sadece mimsiz medeniyetin verdiği terbiye ile kalırlarsa ne hale gelebiliyorlar!

Bir Profesör ağabeyimiz bir yazısında: Gelin hanım beyinden ayrılmak için mahkemeye gitmişler. Hakim geline soruyor, ne sebepten beyinden boşanıyorsun?  Gelin hanım diyor nasıl boşanmayayım? Diş macunun tüpünü ben diyorum ucundan sık, oda gidiyor ortadan sıkıyor. Hakim gelin hanıma. Bunun için ayrılmak olur mu? İkinize birer tüp alsanız iş biter demiş. Böyle basit bahanelerle ayrılmak olur mu demiş ve işi halletmiş.

Abdulkadir Haktanır

Güçlü Aile Bağı İçin 40 Maddelik Plan

Hükümet, daha sağlıklı bir toplum ve aile yapısı hedefiyle, bireylerin bilinçlenmesini ve korunmasını temel alan bir plan hazırladı

Hükümet, aile bağlarını daha da güçlü hale getirmek için harekete geçti. Sağlıklı toplum için ailelere ‘evlilik, şiddet, internet, cinsellik’ konusunda eğitim programları düzenlenirken sayıları 15 milyona ulaşan ev kadınlarının hem sosyal hem iş yaşamında daha fazla yer almaları sağlanacak. Anneliğin itibarının korunması ve aile içi şiddetin önlenmesine kadar birçok konuda projeler yaşama geçirilecek. Kültür Bakanlığı’nın hazırladığı aile raporunda aileyi korumaya yönelik atılacak 40 adım şöyle sıralandı:
 Ev kadınlığının ve anneliğin itibarı ailelere anlatılacak.
 Medya aile değerlerine uygun yapımlar üretmesi için özendirilecek.
 Kadına yönelik şiddete karşı kanunlar etkin biçimde uygulanacak.
 Aile içi şiddete karşı valilik, kaymakamlık, emniyet ve yargı birimlerine yönelik eğitimler düzenlenecek.
 İletişim araçları ile erken yaşta tanışan çocuklarda belirgin dil ve toplumsal gelişim problemleriyle mücadele edilecek.
 Akrabalık ve komşuluk ilişkilerine özendirici çalışmalar yürütülecek.
 Çocuklar spor etkinlikleri ve doğayla baş başa kalacakları farklı faaliyetlere teşvik edilecek.
 STK’lar ve dernekler ile aile kültürünün güçlendirilmesi için ortak çalışma yürütecek.
 İnternette koruma paketleri kullanılacak.
 Ailelerin çocuklarının internet kullanımı konusunda bilinçli olmaları sağlanacak.
 İnternet, çocukla beraber kullanılarak, denetim ve doğru yönlendirme yapılacak.
 Aile bireylerinin birbirlerine bağlı olması desteklenecek.
 Çocuğun erken yaşta TV, tablet ve telefona bağımlı olmaması için aile bilinçlendirilecek.
 Gençlerin toplumsal öğrenme becerilerinin körelmemesi için tedbirler alınacak.
 Gençler sanal kumara karşı korunacak.
 Çocuklara ailenin önemi öğretilecek.
 Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aile kurumuyla lgili çok disiplinli çalışmalar gerçekleştirecek.
 Toplumsal birlik ve kültürel hafızamızı güçlendirme konusunda medyadan yararlanılacak.
 Kadınların eğitim düzeyinin yükseltilmesine yönelik tedbirler alınacak.
 Kadın istihdamı desteklenecek.
 Kadın girişimcilere yönelik ekonomik destek kredileri artırılacak.
 Annelerin eğitimi konusunda alternatif yöntemler geliştirilecek.
 Kadınların psikolojik, eğitimsel, toplumsal ve ekonomik yönlerden desteklenmesi çerçevesinde toplumsal pratikler geliştirilecek.
 İnsani değerler temel alınıp erkek ve kadın rollerinin anlatıldığı ulusal kampanyalar düzenlenecek.
 Aileyi olumsuz etkileyen programlarla ilgili RTÜK denetleyici görevini hassasiyetle yapacak.
 Akraba evliliklerinin olası sakıncaları hakkında toplum bilinçlendirilecek.
 Evlilik öncesi gençlere evlilikle ilgili eğitim desteği verilecek.
 Küçük çocuğu olan annelerin evden çalışma ve esnek çalışma saatleri konusunda yasal düzenlemeler yapılacak.
 Çocuk yuvalarının sayısı artırılacak, niteliği geliştirilecek.
 Aileler, cinsellik ve cinsel sağlık konusunda eğitilecek.
 Teknoloji eğitimi verilecek.
 İş yerinde mobbinge ağır yaptırımlar getirilecek.
 Ailenin huzur ve refahının geliştirilmesi amacıyla yapılan programlara katılım sağlanacak.
 Aile bireylerine sorun çözme, empati kurma, karar alma eğitimi verilecek.
 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından”aile içi sorunların çözümü” içerikli eğitim çalışmaları düzenlenecek.
 Bakanlıklar ortak çalışmayla aile stratejileri geliştirilecek.
 Kadın-erkek ücret eşitsizliği giderilecek.
 Çalışma hayatında kadına yönelik negatif ayrımcılığın giderilmesi sağlanacak.
 Boşanma kararı alan aile bireylerine yönelik psikolojik destek hizmeti verilecek.
 Cinsiyet ayrımcılığı konusunda aile bireylerini bilgilendirici kamu spotlarıyla konuya ilişkin farkındalık oluşturulacak.
Sabah Gazetesi

Boşanma (1) Sonrası

Boşanma (1) Sonrası

Boşanma konusunda daha önce birkaç yazı yazmıştım. Uzun zamandan beri okuyucularımdan detaylı bir yazı beklentisi vardı. İnşallah şimdi konunun son bölümünden başlayarak geriye doğru yazma niyetiyle boşanma sonrası ile başlıyorum.

Boşanma sonrası çiftler genellikle üç çeşit davranış sergiliyor.

Bincisi: Düşmanlık etmek

Düşmanlığın oluşmasında boşanma sebebi önemli oluyor çoğunlukla.

Özellikle bir taraf diğer tarafa diş geçiremediği için ayrılmışlarsa, diş geçiremeyen tarafın öfkesi kolay kolay geçmez. Gece uykularında bile eski eşi çiğner.

“Neden benim isteklerimi kabul etmedi, bencil, oysa sadece her dediğimi yapacaktı neden yapmadı?…”

Bu arada kişi “Çok şey mi istedim, benim hatalarım da yok muydu?” diye kendini sorgulamıyor, sadece eski eşin hatalarını görüyorsa gelsin beddualar, gitsin kötü sözler…

Karşı tarafın canını daha fazla nasıl yakabilirim uğraşları…

Bir taraf kendi hatasını görmeyip karşı tarafı suçlayınca, karşı taraf da “kıymetim bilinmedi” diye kızgınlık duymaya başlıyor. Tuzağa düşmemek lazım.

Öfke her durumda şeytandandır. Ve öfkenin arka planında kibir vardır, “Bana bunu nasıl yapar?”

Evlilik de boşanma da hayat imtihanının bir parçası. Alınacak dersler vardır. Dersleri alıp yola devam etmek lazım. Durur ve takılırsak, takıldığımız şey bizi geriye çekmeye başlar. Oysa bizim kamil mümin olmak için her gün manevi olarak ilerlememiz lazım.

Çiftler arasında düşmanlık ortaya çıkması ayrılık sürecini daha da kötü bir hale getiriyor.  Bitmeyen boşanma davaları, nafaka, tazminat…

Ve işin en kötüsü ayrılan çiftlerin çocukları varsa onlar anne-baba düşman safları arasında çapraz ateş arasında kalıyorlar. En çok onlar yaralanıyor.

Maalesef ki kendi kinini çocuğun üzerinden eski eşine yansıtan vicdanı kıt insanlar da çok oluyor.

Çocuğunu diğer tarafa düşman etmek için eski eş aleyhine konuşan, çocuğunu kinle dolduran kişiler bilsinler ki çocuklarına çok büyük düşmanlık etmekteler ve o kin, bir gün dönüp dolaşıp kendilerine de döner.

Anne-babanın ayrılığı zaten çocuklar için zor bir süreç, bir de onlar birbirine düşman olurlarsa çocuklar bu süreci zarar görmeden zor atlatırlar.

Aklı başında vicdanı olan hiç kimse çocuğunu taraf olmak zorunda bırakmaz.

Hele çocuğun yanında kaldığı taraf, diğer ebeveyne onu göstermemek için uğraşıyor, sırf eski eşi üzmek için çocuğu ondan kaçırıyor, onun çocuğunu görmesi için haciz gibi yollara baş vurmasına sebep oluyorsa, o kişinin kendi insanlığını bir sorgulaması lazım. Müslümanlığa demiyorum ona zaten sığmaz.

Peygamber efendimiz “Kini olanın dini yoktur.” buyurmuş. İnsanın gözünü kin bürüdüğünde, kini insanın dini oluyor. Allah korusun.

Bir insana kin tutmak kendin zehir için onun ölmesini beklemek gibidir.” Sözü de kinin insana maddi manevi ne kadar zarar verdiğini iyi anlatan sözlerden biri.

İkincisi:Dostluk-Vâri Yaklaşım

Modern olmaya çalışan çiftlerin kendilerini kandırdıkları bir yaklaşım. Özellikle çocuğu olan boşanmış ünlülerin bazılarının yaşantıları ile medyada örnek olmasından kaynaklanan ve yayılan bir davranış modeli oldu.

Çocukların hatırı için boşanma sonrası dost olmak, arkadaş kalmak için eski eşlerin sık sık buluşması, hatta hep birlikte tatile çıkılması…

İlk anda kulağa hoş geliyor, doğru bir davranışmış gibi algılanabiliyor fakat bu da çocuklar için düşmanlık kadar zararlı bir davranış modeli.

Zira bu davranışın çocukları nasıl etkilediği hiç göz önüne alınmıyor. Eğer iki taraftan biri tekrar evlenmeyi kesinlikle istemiyorsa bunu çocuklarına uygun dille izah edip, eski eşiyle de gereksiz görüşmeleri yapmamalı.Bu durum birkaç açıdan tehlikeli.

1-Dinimize göre eski eşler birbirleri için yabancı hükmündedir.  Yabancı biriyle buluşup görüşmenin hükmü neyse eski eşlerin görüşmesi de aynıdır. Tesettürlü bir hanımın eski eşinin yanında tesettürüne dikkat etmesi gerekir. Eski eşlerin baş başa kalmamaya da özen göstermesi lazım.

2- Ayrılmış olan anne ve babasının birbiriyle arkadaş olması durumunda çocuğun umudu sürekli tazelenir ve yıkılır. Anne-baba her ne kadar “Biz ayrıldık, artık bir araya gelemeyiz, sizin için bir aradayız.” deseler de onların iyi anlaştığını gören çocuklar “Bizimkiler bayağı iyi anlaşıyor, herhalde yeniden evlenecekler, yine hep birlikte yaşayacağız.” umudunu beslerler. Zira çocuklar duyduklarından çok gördüklerine inanırlar. Bu umut onların sürekli hayal kırıklığına uğramalarına sebep olur. Ümit ve yıkım onların hayata karşı güvenlerini de kırar.

Hele bu süreçte taraflardan biri ayrıldığına içten içe pişmansa eski eşle yeniden evlenmek için çocukları kullanabilir. Hatta eski eşin yakınlarını bile kullananlar oluyor.

Çocuklarını kullananlar onlara “Belli olmaz belki yeniden bir araya geliriz.” diye umut verir oysa diğer eşin zerre miktar onunla yeniden evliliğe niyeti yoktur.

Mesela erkek, ayrıldığı karısıyla yeniden barışmak istiyorsa çocuklara “Annenize benim sevdiğim yemeği yaptırın, sonra da ne olur babam da gelsin, diye yalvarın, beni de çağırın.” diye hilelerle çocukları kullanır.

Ya da kadın “Babanızı çağırın, bizi alışverişe götürsün; ama sakın benim çağırdığımı söylemeyin.” diyerek birlikte dışarı çıkmak, gezmek, yeniden eski kocayla arayı yapmak için çocuklarını kullanır.

Bu arada erkek, evlilik niyetiyle başka bir hanımla görüşüyorsa onların arasını bozmak için eski kocayla bir araya gelmeye özellikle çaba gösterilir. Çocuklar da anne-babanın arasını yapmak için bir heves uğraşırlar.

Oysa diğer tarafın böyle bir isteği olmadığında çocukların hevesleri kursağında kalır. Ayrıca umut besleyen taraf, attığı adımlara karşılık bulamayınca, o kadar uğraştım geri dönmedi diye eski eşe daha çok kinlenir.

Kısacası “Ayıdan post, eski karı-kocadan dost olmaz.” Olsa olsa dostvâri sahte bir ilişki olur. Bunun da çocuklara da kendilere de bir faydası olmaz.

3-Eski karı-kocanın dostluğu dedikodulara sebep olur: Dışarıdan bakan birileri ayrılmış çiftlerin beraber yemek yediğini, alışveriş ettiğini görünce barışmışlar haberi yayılır.

4-Taraflardan birinin evleneceği ya da evlendiği kişiyi bu durum rahatsız eder. Eşinin ya da eş adayının sürekli eski eşle görüşmesi yeni eşi huzursuz eder. Eşinin önceki evliliğinden çocukları ile görüşmesine kimse bir şey diyemez fakat eşinin eski eşi tarafından çocuklar bahanesi ile kullanılması rahatsız edicidir. Bu da gereksiz yere tatsızlıklara sebep olabilir.

5-Taraflardan birinin evlenme durumunda çocuklar yeni gelen kişiye düşmanlık besleyebilir. Sanki anne-babasını ayıran kişiymiş gibi algılayıp ondan nefret edebilirler. Çünkü çocuk anne-babasının aralarını iyi görürken, ortaya çıkan yeni eş, sanki yuvanın yıkılmasına sebep olmuş durumda kalır.

Boşanma sonrası çocuk anne-babası arasında bir mesafe olduğunu, artık eskisi gibi olmadıklarını görürse boşanmayı algılaması ve anne ya da babanın yeni eşini kabul etmesi kolay olur.

Üçüncü yol: Zaruret kadar görüşmek

Eski eşler, kin tutmadan, düşmanlık etmeden, birbirlerinin aleyhinde konuşmadan çocuklar için sadece gerekli olduğu kadar görüşür. Çocukların mezuniyeti, nişanı, düğünü, ameliyatı gibi ikisinin de bulunması gereken acil durumlar dışında karşılıklı görüşmek gereksizdir.

Bunlar dışında çocuklar ile ilgili mevzular telefonda konuşulabilir. Karşılıklı görüşmeler sadece çocuklar için değil ikisi içinde yıpratıcıdır.

İyi kötü yaşanmışlıklar birbirlerini görünce hatırlanabilir ve bu da tehlikeli yakınlaşmalara ya da durup dururken tatsızlıklara sebebiyet verebilir.

Her durumda zaruret dışında görüşmek gereksizdir.

Not:Eski eşe kin tutanlar için bir yazım:   http://www.cocukaile.net/ask-acisina-care-ve-baska-temizliklere/

Sema Maraşlı 

Kaynak: cocukaile.net

www.NurNet.Org

 

Boşanma (2) Sonrası Çocuklar

Boşanma (2) Sonrası Çocuklar

Boşanma sonrası çocuklar konusunu birkaç yazıda ele almak istiyorum.

Öncelikle tek ebeveyn ile büyüyen, diğer ebeveyni görmeyen ya da yetersiz gören çocukların durumları ile başlayalım.

Çocuğun hem anneye hem babaya ihtiyacı vardır. Karı kocanın ayrılmış olmaları çocukların bu ihtiyacı azaltmaz. Ebeveynler görevlerine devam etmeli. Birbirlerinden boşanabilirle fakat çocuklarından boşanamazlar.

Bu konuda yapılan hatalı tutum: Çocuğa hem anne hem baba olmaya çalışmak. Böyle bir şey mümkün değildir, ikisi bir arada olamazsınız ve ikisini de eksik ya da hatalı yaparsınız. Bu yüzden kendi cinsiyetinize uyan rolü iyi yapın, anneyseniz annelik edin, babaysanız babalık. Diğer tarafın rolü için eski eşinizin çocuğun hayatında olmasını destekleyin.

Ülkemizde boşanma sonrası çocuklar genellikle annelerde kalıyor. Kadınlar iki rolü bir üstlenince anneliklerini de doğru düzgün yapamıyorlar. Bazen baba yeterince arayıp sormadığı, ilgilenmediği için anne buna mecbur kalıyor, bazen de kadın eski eşine olan kinini çocuğu üzerinden devam ettirdiği için çocuğun babası ile görüşmesine engeller çıkarıyor ya da çocuğun zihnini babası ile ilgili olumsuz şeylerle doldurduğu için çocuk kendi görmek istemiyor. Çocuğun bir tarafını yıkmak ona yapılacak en büyük kötülüktür. Bu konu ile ilgili daha önce yazdığım için burada kısa geçeceğim.

Babanın yeterince aramaması durumunda annenin çocukların babası hakkında olumsuz konuşmaması önemli. “İşte aramıyor sormuyor, size değer vermiyor, kendi canı istediği zaman arıyor…” gibi. Bunun yerine “Babanız sizi çok seviyor fakat demek ki işleri yoğun belki bilmediğimiz sıkıntıları vardır da arayamıyordur …” gibi çocuğu teselli edici konuşmak lazım.

Bunun yanında baba aramayı ihmal etse de çocuklara aratmak, bir araya gelmelerine vesile olmak lazım. Bütün bunlara rağmen baba çocuğu aramıyorsa o zaman babanın eksikliğini biraz da olsa kapatabilecek yollara bakmak lazım.

Özellikle erkek çocuğu anne ile büyüyorsa ve anne yeniden evlenmemişse erkek modeli eksikliğinden dolayı babayı görmemesi sıkıntılı bir durum. Hele bir de anne oğlunu hayatının merkezine almış, hayallerini, umutlarını, eşiyle yaşayamadığı duygularını oğlunun üzerine yüklemişse daha da sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor. Burada kadının bilinçli olması ve çocuğuna sadece annelik etmesi önemli.

Kız çocuğu için de baba önemlidir fakat arada bir görmesi, az da olsa iyi vakit geçirmesi ona yetebilir fakat o da babayı hiç görmüyorsa ve o boşluğu dolduracak bir yakını yoksa kız çocuklar için de baba eksikliği çocuğun hayatında olumsuz etkilere sebep olabilir. Bir de annesi, baba ve erkekler aleyhinde konuşuyorsa olumsuz düşüncelerini çocuğuna aktarıyorsa o zaman çocuğun bu durumdan kötü etkilenmemesi pek mümkün değil.

Erkek çocuğunun babayla zaman geçirmesi gerekli, zira cinsiyet davranışları bakımından model alması için.

Bütün uğraşlara rağmen baba çocuğu ile ilgilenmiyorsa ya da vefat etmişse babanın eksikliğini dayı, amca, dede gibi akraba yakınları doldurursa iyi olur. Bunların yanında babasız büyüyen, babayı göremeyen erkek çocuğunun anneyi rol model almaması için erkeklerle zaman geçirmesi için gayret sarf edilmeli.

Mesela ilköğretimde erkek öğretmen tercih edilebilir.

Yaşına uygun bir spora verilebilir.  Yakın dövüş sanatları, güreş, okçuluk, tenis, basket…

Avrupa da “hafta sonu babaları” diye bir çalışma var, anneyle büyüyen çocuklar için. Babasız büyüyen çocuklara gönüllü babalık etmek isteyen erkekler, bununla ilgili kuruma kayıt yaptırıyorlar. İsteyen anneler bu kişilerden biri ile anlaşarak hafta sonları çocuğunu o kişiye teslim ediyor. Bazı ülkelerde de hafta sonu ücretle kiralık baba tutabiliyorsunuz.

Bu çözüm bizim adetlerimize geleneklerimize pek uygun bir çözüm değil. Fakat bizde de bize uygun çözümler üretilmeli. Mesela Diyanet İşleri böyle bir çalışma yapabilir. Camilerde hocalar mahallede babasız büyüyen çocuklarla ilgilenebilirler.

Anne eksikliğini babaanne, hala, teyze gibi yakınlarla ya da bakıcı abla ile ya da babanın yeni eşi ile doldurulması daha kolay iken baba eksikliği daha zor kapanıyor.

Toplumumuzda babası ölmüş çocuklarla daha çok ilgilenilirken, boşanmış fakat babasını görmeyen çocuklarla ilgili bir hassasiyet yok. Nasılsa babası var diye düşünülüyor fakat baba hiç arayıp sormuyorsa bu durum babası ölmüş bir çocuktan daha fazla olumsuz etkiler çocuğu. Baba ölmüşse umut da kızgınlıkta yoktur; fakat baba var olduğu halde ilgilenmiyorsa çocukta güven duygusu zedelenir, babaya kızgınlık besler bu da onu psikolojisini olumsuz etkiler.

Sema Maraşlı 

Kaynak: cocukaile.net

www.NurNet.Org

Boşanma (3) Sonrası Çocuklar

Boşanma (3) Sonrası Çocuklar

Boşanma sonrası bazı anne-babalar çocukları için çok tedirgin oluyorlar. Boşanmanın çocuklarının hayatında bir yıkım olmasından ve bu durum yüzünden çocuklarının psikolojisinin bozulmasından korkan anne-babalar için birkaç tavsiye.

Öncelikle boşanmayı çocuğunuzun kabullenmesi için sizin kabullenmiş olmanız gerekir. Pek çok boşanan kişide durumu kabullenmeme olabiliyor. Boşandıklarını söylemekten kaçınıyorlar. Özellikle kadınlar boşandıklarını söylemeye daha fazla çekiniyorlar. Bunun sebeplerini daha sonra yazmayı düşünüyorum.

Fakat şu bir gerçek ki siz boşanmış olmaktan dolayı utanır, çekinirseniz çocuklar da boşanmayı utanılacak bir durum olarak algılar ve başkalarına söylemeye çekinirler. Ve söylemek zorunda kalmanın kaygısını yaşarlar. Arkadaşları anne-babalarından bahsederken onlar sessiz kalırlar. Yeni arkadaş edinmeye çekinebilirler. Bu yüzdende boşandıkları için anne-babaya öfke duyabilirler. Bu öfkede aile ile çatışmaya dönüşebilir.

Yeri geldiğinde siz rahatlıkla boşandığınızı söylüyorsanız onlar da rahatlıkla söyleyebilirler. Boşanma konusunda siz alınganlık etmiyorsanız onlarda etmezler.

İkincisi; eski eşlerin birbirine düşmanlık etmesi: Anne ve baba birbirlerinin  arkasından konuşurlar ve çocukları üzerinden kendi öfkelerini dindirmeye çalışırlarsa bu durum çocuğun psikolojisini çok olumsuz etkiler. Çocuğun anne ve babasını sevmeye ve onların sevgisine ihtiyacı vardır. Onların birbirini kötülemesi yaşadıklarını çocuğa anlatmaları, öfkelerini çocuğa yüklemelerine sebep olur. Öfkenin yükü de çocuğa ağır gelir.

Eski eşlerin birbirini kötülemelerinin altındaki bir sebep de “bu yuva yıkıldı fakat benim suçum değildi, diğerinin suçuydu” diye çocuğu masum olduğuna inandırıp kendi yanına almak ya da onun sevgisini kaybetmemek düşüncesi olabilir fakat niyet ne olursa olsun bu davranış yanlış,

Karşı taraf sürekli sizi kötülüyorsa bile siz yapmayın, sadece çocuğa “Biz anlaşamadık, benim de hatalarım oldu, kabul etmek istemese de onun da hataları var. Fakat ben bu konularda konuşup senin canını sıkmak istemiyorum. Bunlar artık geçmişte kaldı, konuşmanın bir faydası yok.” deyip konuyu kapatın. Sadece çocuk özel bir olayla ilgili bir soru sorarsa yine karşı tarafı kötülemeden “O çok yanlış anlamış o olay söyle olmuştu…” deyip durumu anlatabilirsiniz.

Fakat senin annen ya da baban “şöyle yalancı, şöyle kötü, şöyle ahlaksız…” demenin olayı anlatmaya faydası olmaz sadece çocuğu fazlasıyla üzmüş olursunuz. Sevdiğiniz biri hakkında kötü konuşulması çok inciticidir. Hele bu kişi anne ya da baba ise çok daha can acıtır.

Sadece siz değil, sizin anne-baba ve yakınlarınızın da eski eşiniz hakkında kötü konuşmasına izin vermeyin, çocuğun yanında hele hiç konuşulmamalı. Zaten dinimizin de hoş görmediği, yasakladığı davranışlar bunlar. Hem kin tutmak kötü hem aleyhinde konuşmak kötü.

Üçüncüsü; çocuk sizde kalıyorsa bunu çocuğun başına kakmayın: “Seni ben aldım da, senin için şu fedakarlıkları yapıyorum da, sen üzülme diye bir daha evlenmedim de, bu sıkıntıları senin için çekiyorum da, onunla kalsaydın şöyle perişan olurdun da benim kıymetimi bil…”

Bu tarz sözler çocuk için büyük bir minnet yüküdür. Çocuğa kendini suçlu hissettirir. Ve ilginçtir ki kişi kendini suçlu hissettiğinde ona bunu hissettirene kızgınlık duyar.  Sizinle çatışmaya girebilir.

Yaptığınızı Allah rızası için yapın, çocuktan karşılık beklemeyin. O normal anne-baba saygısını göstersin yeter. Saygı sağlamanın yolu da yaptıklarınızı başa kakmak değildir.

Dördüncüsü; çocuk diğer tarafta kalıyorsa kendinizi iyi göstermek için onun kurduğu bir disiplin varsa onu bozmayın. Çocuğun canı sıkıldıkça oradan kaçıp kaçıp size gelmesine müsaade etmeyin. Özlediği için istediği zaman gelebilmeli fakat diğer ebeveyni onun iyiliği için ev, okul ya da sosyal hayatı ile ilgili bazı yasaklar koymuşsa ondan kaçıp onu cezalandırmak için sizi kullanmamalı. Çocuğu az gördüğünüz için onu şımartacak şeyler yapmayın.

Beşincisi; çocuğun boşanmayı kullanmasına izin vermeyin: Çocuğun mutsuzluğunu, ders notlarını, hatalı davranışlarını boşanmanıza bağlamasına müsaade etmeyin. Siz diğer ebeveyni kötülemeden elinizden gelen gayreti göstermişseniz, çocuğu bir düşmanlığın içinde bırakmamışsanız boşandığınız için suçluluk duymanıza gerek yok.

Çocuğun normalde yapmasına izin vermeyeceğiniz şeyleri suçluluk duygusuyla yapmasına müsaade etmeyin. Almak istemediğiniz bir şeyi almayın. Çocuklar anne-babanın zaaflarını çok iyi fark ederler ve bunu kullanırlar. Bu konuda hassasiyetinizi anlarlarsa kullanabilirler.

Mesela sizinle kalıyorlarsa her hafta sonu onu nereye götüreceğinizin derdini çekmeyin. Çocuğu sürekli yemeğe götüreyim, sinemaya götüreyim aman evde sıkılmasın üzülmesin derdine düşmeyin. Anne-babanın işi çocuğu mutlu etmek değil, onları dünya ve ahret hayatına hazırlamaya gayret etmek.

Boşandığınız için çocuğun psikolojisinin bozulacağı ya da iyi yetişemeyeceği düşüncesine kapılmayın. Anne-baba ile beraber yetişen çocukların hali de ortada. Bu devirde çocuk yetiştirmek zor, tehlikeler fazla. Konuyu boşanmaya bağlamadan neler yapabileceğinizi düşünün. Fazlaca kaygı ve korku çekerseniz bu çocuğa da sirayet eder, bu da onu yanlış yöne sevk edebilir.

Siz elinizden gelen gayreti gösterin ve dua edin. Allah’a emanet edin. Çocuk yanı başında dünya iş çevirip, aynı evin içinde hiç haberi olmayan anne-babalar var. Bunlar okumuş bilmiş kişiler. Bazen en güvendiği yerden darbe alır insan, zira Rabbine değil kendine güvenmiştir.

Sonuçta imtihan dünyası. Çocuğunuzla bunu ara ara konuşun. Herkesin çeşit çeşit imtihanı var. Boşanmak sizin için de çocuğunuz için de bir imtihandır. Bu imtihanı kaygılarla, korkularla, söylenerek, şikayet ederek, yapamadıklarımız için bahane ederek değil, ancak Rabbimize dayanak kârlı bir şekilde atlatabiliriz.

Doğru davranıldığında zorluklar nimete dönüşebilir. Önemli olan yaşadığınız zorlukların sizi yere vuracak bir travma değil, tam aksi sizi olgunlaştıracak, yükseltecek bir basamak olduğuna inanmak. Çocuğunuza da bunu doğru aktarabilirseniz o da boşanmanızı en hafif şekilde atlatacaktır.

Sema Maraşlı 

Kaynak: cocukaile.net

www.NurNet.Org