Etiket arşivi: Brezilya

İsrail Adında Papaz Nasıl İsmail Oldu

BREZİLYALI “İSRAİL KOMİS DU İ SONTES” UNVANLI  MEŞHUR  PAPAZIN MUSLÜMAN OLUŞU

     7 eylül 2007 “Gerçek hayat” dergisinin 24-25 sahifesinin “Söyleşi” Bölümünde Adem Özköse, Latin Amerika da İslamiyet canlanıyor başlıklı yazısında:  Müslüman olan papazın durumunu şöyle anlatmaktadır.

         Papaz Efendi!  Brezilyadaki arkadaşların diyorlar ki: Sen Brezilyada meşhur bir Papaz imişsin. Önce o unvanı nasıl kazandın, sonra: O makamları terk edip Müslüman olabilme sebebini bana anlatır mısın:

         Hıristiyan dininde olduğu gibi İslam dininde de, meşhur olma peşine koşmak iyi bir şey değildir. Çünkü insanda meşhur olma, kibirlik alametidir. Mademki kibirlilik her dinde kötü bir haslettir. her dine mensup olan kimse bu hasletten kaçmalı. Bu sebepten  meşhur olma hasleti bendede yoktu ama, İncili ezberleme isteği beni meşhur olmaya sevk etti. Çünkü papazlardan İncili ezber bilene zor rastlarsın.

         Bana anlatır mısın hangi okulda tahsil yapıp hangi mesleği bitirebildiniz?

         Benim babamın beni papaz yapmak arzusu, beni 14 yaşından başlayıp 18 yaşına oluncaya kadar “Papazların sesi” adlı Papazlar kilisesine kayıt oldum ve orada incili ezberledim.

         Ne kadar bir müddet içinde İncili ezberledin?

         – 3 senede ezberledim fakat onu ezberlerken başka kitapları da okuyordum.

          Ondan sonra ne yapıyordun?

         “Peygamberlerin sesi kilisesinde” tahsilimi bitirdikten sonra Papazlar beni San Paulo şehrine gönderdiler. orada “Allahın kilisesi” adındaki kilise de 9 sene tahsil gördüm. ondan sonra papaz oldum. Benim oradaki başarım beni 5 kiliseye müdür olmama sebep oldu. Onunla beraber kilisede görev yaparken tahsilime devam ediyordum. Orada yüksek dereceli papazlardan bilgi alıyordum. Ondan sonra Profesörlüğe yükseldim. Ben Müslüman olmadan evvel hem birkaç kilisede papaz idim hem de o kiliselere müdürlük yapıyordum.

          Bana anlatır misin nasıl Müslüman oldunuz

                   Ben önceden de Müslümanlıkla ilgili bazı şeyler biliyordum. Çünkü papaz okulunda bize ders veren papazlar Müslümanlıktan da  bahsediyorlardı. Fakat onların bize verdikleri o bilgiler tatmin edici değildi.

          Ne oldu 1997 senesinde?

         Ben 1997 senesinde Maddi Kilisesinde  müdür iken,bir gün bir papaz arkadaşım beni ziyaret etmeye geldi, onunla konuşurken benden bir ricada bulundu: Dedi ki ne olur bana yardım et kızımı kurtaralım, çünkü kızım dinimizi terk etti.  Müslümanların toplantılarına gidiyor ve Müslüman olacak. Ben ona dedim tamam onu bana gönder ben onu ikna ederim.  Bir gün arkadaşımın kızını yanıma çağırdım.

         Sonra ne oldu, kızı Hıristiyanlığa dönmesini kabul etti mi ?

         Birkaç gün sonra kızı yanıma geldi ve epey konuştuktan sonra: Kız İslami bilgiler fazla edinmediği halde İslamiyet’i kabul etmiş. Kız bana dedi senin dediklerini kabul ederim ama bir şartla, bir gün sende benimle Müslümanların toplantısına geleceksin. Bende gittim Müslüman olmak için değil, fakat orada bir şeyler öğrenip kızı daha kolay ikna etmek niyeti ile gittim,  kızı eski dinine döndürmek maksadı ile. İki gün sonra San Paul kasabasında Müslümanların toplantı yerlerine gittim.

         Oranın toplantı yeri olan, Diyanet işleri Başkanlığına gittiğin zaman seni nasıl karşıladılar?

Ben ki Latin Amerika’da meşhur biriyim, onlar beni gördükleri zaman hayret ettiler. İlk önce Lübnan lı Ahmet Ali Seyfi ile görüştüm. O beni aldı namaz kıldıkları yere götürdü. Orada Ali bey beni, daha önce ateist olan  hemşehrimiz Bilal adını almış biri ile görüştürdü. Meğer Bilal müslüman olduktan sonra çok değişmiş, Bunu da çekinmeden söyleyeyim Bilallın yüzünde apaçık bir Nur görünüyordu. Bilal’a dedim haydı bana da İslamiyet’ten bir şeyler anlat. Ve Bilal benim isteğimi kabul ederek orada 4 saat konuştu, bende onun konuşmalarını dinledim, dinlerken ben hiç konuşmadım. Onun sözleri bana o kadar  te’sir etti ki gözlerim yaşla doldu ve uyuşarak beni konuşamaz bir hal aldı.

        Bilallın hangi Sözleri sana okadar çok tesir etti?

        Bilal ilk önce Allahın birliğini bana ispat etti. Ondan sonra Allahın birliği ile ilgili Kur’ani Kerimin manasını bana açıklıyordu. o sözler bana çok tesir etti. Bilal’ın anlattıklarını rahat anlamamın sebebi de, ben çok sene Papazlık okulunda,  ilahiyatla ilgili  tahsil yapmıştım.

        Bilal ile konuştuktan sonra hemen mi İslamiyet’i kabul ettiniz?

         Hemen kabul etmedim fakat Bilal bana bir kitap hediye etti. Kitabın adı: “Kur’an, İncil ve Fen bilgileri.” idi. Bu kitabı 3 gün gece gün okudum o kitap bana o kadar tesir etti ki… İçtenlikle o kitabı okuduktan sonra inandım ki İslam dini Allahın Hak dinidir. İslam dininde Allahın birliğine inanmak o kadar tesirli imiş anladığımı size tarif edemem. İslam dinine  göre : Allahtan başka şeylerde de mübareklik bulunur. Halbuki İslam’ın şartları de insanda çok tesir yapıyormuş. İslam dini yalınız Hz. Muhammedi a.s.m. inanmayı mecbur etmiyormuş. İslam dini: Hz. Adem a.s. dan başlayarak, Hz. Musa a.s., Hz. Davud a.s., Hz. İsa a.s, ve ta Hz Muhammed a.s.m. kadar devam ediyormuş. Yani bütün Peygamberlere inanmayı İslam dini emrediyormuş.

         Papaz olduğunuz zaman Hıristiyan dinine karşı hangi şüpheniz var miydi?

         Papazlık okulunu başladığımdan itibaren günden güne şüphelerim artıyordu, onunla beraber her zaman, bana doğru yolu göstermesi için Allaha yalvarıyordum. Ama bunu da bildireyim ki:  Hz. İsa’ya karşı de  muhabbet besliyordum. Kendi kendime : “Hz. İsa Hıristiyan imiştir, acaba öteki Peygamberlerde  Hıristiyan mıydılar, diyordum.”Halbuki  İncil de 500’e yakın yerde imana ters düşen şüpheli yerler bulmuştum. Her zaman kalbimi bir ateş yakıyordu, bu ateşi benim kalbimden Hıristiyanlık silemedi. Fakat islam dinini kabul ettikten sonra kalbim rahatladı ve kabul ettim ki İslam dini bütün Peygamberlerin a.s. dinidir.

         Sen İslam dinini kabul ettikten sonra çevren senin bu halini nasıl karşıladı?

         Ben İslam dinini kabul ettikten sonra , Müslüman nasıl olunur bilmiyordum. Hıristiyan kitaplarında dine davet usulünü okumuştum ki. Müslüman olan kimse, onun dini kabul olunması için çevreye duyurması şarttır. Bu sebepten ben ailemin fertlerini topladım,  onlara Müslümanlığımı duyururken dedim ki İslam dini her Peygamberin dinidir, Hazreti Muhammed a.s.m da son Peygamberdir a.s.m.. Buna karşılık bana ilk önce: Delirdin mi diyen hanımım oldu. Oğullarım defol! bundan sonra evimizde seni kabul etmiyoruz dediler. Babam bundan sonra oğlum değilsin dedi.

         Kilise dekiler senin Müslüman olmanı nasıl kabul ettiler?

         Ne zaman çevreye duyuldu benim Müslüman oluşum, Müdürleri olduğum 5 kilisenin idarecileri çok kötü karşıladılar. Ondan sonra Kilise üyeleri ile her gün kavga yapıyorduk. Bana diyorlardı :Sen Sam Paulo şehrinin kiliselerinin adı çıkmış bir Papazısın ve bu kiliselerin müdürlerisin, Eğer geri dönmezsen çok zarar edeceksin. Bir kaç hafta kavga ettik, fakat geri dönmem için beni ikna edemediler.  Hatta büyük kilisenin müdürü, bana, döner isen  eski dinine, sana çok para vereceğiz dedi. Ben dedim katiyen kabul etmem. Bundan sonra papazlar delirdiğimi ilan ettiler. Maaşımı kestişler. Ondan sonra evime bile gidemiyordum. Daha önce o kadar bol param vardı ki başka kimseye bile iyilik yapıyordum. Ondan sonra çok para sıkıntısı şektim. Bununla beraber rahat idim, çünkü hak dini bulmuştum.

         Müslüman olduktan sonra ne yapıyordun? 

         Ondan sonra Suudi Arabistan’ın bir şehrin merkezine gittim. Orada 1 sene Kur’ani Kerim, Hadis, fıkıh ve İslam’a da’vet usulünü öğrendim. Oradan döndükten sonra, yakınlarımdan başlayarak insanları İslam’a da’vet ediyordum ve çoğunda muvaffak oldum. Yani hanımı 4 oğlumu ve diğer 17 kişiyi Müslüman olmalarına sebep oldum. Hanımım Hatice ismini kabul etti, bende daha önce İsrail idim sonra kendime İsmail ismini taktım. Ben Latin Amerika da, yani  Brezilya da halkı İslam’a  davet ederken Saudi Arabistan Kralı duymuş ve beni oraya davet etti iki ay orada Kaldım 2 ayımı Mekke ile Medinede geçirdim. Haccımı da yaptıktan sonra geri döndüm.

         Evet! Orası sebep oldu ki Allah ile Peygamberimize a. s. m. muhabbetim arttı. Döndükten sonra 2 sene halkı İslam dinine da’vet ediyordum. Kur’anın manasını anlamak için  Arapça öğrenmeyi çok istedim. Ondan sonra hiç beklemeden Bağdat üniversitenin  Rektörü beni oraya davet etti. Şimdi Bağdatta hem Arapçayı öğreniyorum hem de internet vasıtası ile Brezilyada çok tanıdığım kimselerin Müslüman olmalarına sebep oldum. Yani oradakilerden  248 kişinin Müslümanlığı kabul etmelerine sebep oldum Elhamdülillah.

         Şimdi Brezilyalıların hali ne durumda?

         Şimdi Brezilya halkı İslam’a karşı çok alaka peyda etti.Bilhassa. 11 eylül hadisesinden sonra Brezilyalılara ve bütün Latin Amerikalılara o çok tesir etti. Yani bütün halkta İslam dinine karşı bir alaka bir sıcaklık  meydana gelmesine o hadise sebep oldu. Ben öyle inanıyorum ki benim memleketimde kısa zamanda çok kimse Müslüman olacak. Fakat üzücüdür ki şartlar sınırlı, çünkü çok az kimse Hak din olan İslamiyet’i tanıyabilmiş.

Derleyip nakleden: Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.Org

Brezilya’dan Ramazan Tebriği ve Hizmetler

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık, kıymettar ağabeylerimiz, kardeşlerimiz!

Evvelen; İ’d-i Fıtrınizi tebrik eder. Leyali-i Ramazanda ettiğiniz duaların makbuliyetini Rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz…

Bu mübarek gecelerin hürmetine; hem Alem-i İslamın ittihad ve intibahına hemde bizlerin ihlas ve istikametine Rabbimiz vesile etsin. Amin..

Saniyen; Cenab-ı Hakka zerrat adedince şükürler olsun. Üç bayramı bir arda yaşıyoruz. Hem İ’d-i Fıtr, hem Cuma hem de Nurun Bayramını yaşıyoruz.

Elhamdulillah bugün Latin Amerika’nın büyük devletlerinden biri olan Bolivya’da da medresemiz bugün açılıyor.

Salisen: Burada aslen Makedonya asıllı Brezilyalı Ali ağabey var. Kendisi öğretmen bir özel okulda. Eyüb abi daha tanıştığında kendisine “Hastalar Risalesi ile Otuz üç Pencereyi” hediye etmiş. Geçen iftara davet ettik geldi. Otuz üç Pencereyi okuyana kadar aklımda bayağı şüpheler vardı. Onu okuyunca aklımdaki bir çok şüphe izale oldu. Nasıl başladım nasıl bitti hiç anlamadım diyor. Kendisi çok küçük yaşlardayken hepatit geçirmiş. Bu yüzden hep aklımda vardı ki “Cenab-ı Hak neden bize hastalık vermiş? Bazısı erken yaşta ölüyor. Bazısı hiç hasta olmuyor. Bu nasıl oluyor? Diye hep kendi kendime sorardım.” diyor. Hastalar Risalesini sınıfta sınav yaparken sıraların arasında gezerken okuyordum. Böyle böyle iki günde bitirdim. Ama aklımdaki o bütün suallerimin cevabını buldum ve şüphelerim izale oldu. Çalıştığı okul müdürünü kimse sevmiyormuş. Herkes çok korkuyor ondan. Bu kadın kanser olmuş. Ziyaretine gittim. Hastalar Risalesini hediye ettim. Yarısına kadar okumuş. Çok etkilendiğini söyledi ve “nerdeyse Müslüman olmak üzere” diyordu.

Yine bizim Tercümanın hanımı bir hasta ziyaretine giderken yanında Hastalar Risalesini götürüyor. Hastaya hediye ediyor. Bu hasta da kanser hastası ve Hristiyan. “2-3 sayfa okudu baktım ağlıyor. Ne oldu?” dedim. “ Bu kitap beni çok etkiledi. Elimde olmayarak istemsiz ağladım.” demiş.

Elhamdulillah kim okusa hayran kalıyor. Bu olağan üstü diyorlar.

Üç gün önce Ramazan Risalesinden bir parça bir Japon Doktorla beraber okuduk. Bu olağan üstü diyordu. Hayranlığını ifade ediyordu.

Bizim Tercüman Samir abi O da “Kur’an bir numara Onun üstüne bir kitap yok. Ama Kur’andan sonra okuduğum en muazzam kitap.” Diyor.

Her gittiğimiz yerde Üstadı anlatıyor. Risale-i Nurları anlatıyor. “Ben tercüme diyorum. Günlük en az 12 saat üzerinde çalışıyorum. Şimdiye kadar tetkik ettim. Kur’an dan, Hadis ve Sünnetten başka bir şey yok.” Diyor…

Aziz ve müşfik ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz;

İnşallah hepimiz bütün dünyadaki bu hizmetlerden Şirket-i Manevi düsturuyla hissedarız. Bu hissedarlığımızın ziyadeleşmesi için birbirimize her daim ismen dua etmeyi ihmal etmeyelim. Cenab-ı Erhamürrâhimîn sizleri ve bizleri bu Hizmet-i Kur’an’iyede daim ve kaim eylesin…

Dualarınıza çok müştak

BREZİLYA NUR TALEBELERİ

Kaynak: NurNet.Org

Diğer Hizmet Haberleri için Tıklayın!

Hastalar Risalesi, 23. Söz ve Tabiat Risalesi Portekizceye Tercüme Edildi

Emre Denizhan’ın hizmet mektubu

Es-selamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

Portekiz, Brezilya, Mozambik, Doğu Timur, Ekvator Ginesi, Angola, Gine-Bissau gibi ülkelerin anadili ve dünyada 250 milyondan fazla insanın konuştuğu Portekizce’ye büyük bir muvaffakiyet ve istihdam ile Portekiz’in başkenti Lizbon’da İslamiyetle sereflenmiş Portekizli bir tercüman tarafından, Hastalar Risalesi, 23. Söz ve Tabiat Risalesi tercüme edilip, Avrupa’da Risale-i Nurların dünya dillerine tercümesi hususanda ciddi emek veren Rejhan Yayınevi tarafından neşredildi.

Bayram ağabeyin kalbine bir gün şöyle geliyor, ”Bir avuç Nur Talebeleri olan biz yazıyoruz. Biz okuyoruz.” Necip Üstadımız Hazretleri birden, ”bu Nurları bütün kainata okutturacağım” diye müjdelediği o günleri yaşıyoruz.

Portekizce konuşan İslam alimleri ve cemaatlerin bütün kuvvetleri ile insanlığın selameti için bu nurlar hazinesinin neşrine çalışmalarını Cenab-ı Erhamürrahiminden niyaz ederiz.

Eserlere ulaşmak isteyenler Sözler Neşriyattan temin edebilirler:

www.sozler.com.tr

Tel:(212)671 2547

risale haber

Kur’an-ı okuyup Müslümanlığı öğrenmek istiyorum

Müslümanlığı araştırıyor

Hristiyan bir aileye mensup olduğunu, kendisinin de bu dine göre yaşamanı şekillendirdiğini bildiren Moritz, şöyle konuştu:

Ben, kilisenin söylediği her şeyi tam olarak kabul eden birisi değilim. İncili okudum. Ama kilise benim okuduğum İncil’den daha farklı şeyler söylüyor. Ben normalde çok inançlı birisiyim. Tanrı ve İsa inancı bende çok yüksek. Türkiye’ye geldiğimde herkes Müslüman olduğu için Kur’an-ı Kerim’i merak ettim. Kur’an-ı okuyup Müslümanlığı öğrenmek istiyorum. Şu sıralar İncil’i tekrar okuyorum ve bitirmek üzereyim. Ardından Kur’an-ı Kerim’i okumaya başlayacağım. Çünkü çok merak ediyorum.

Portekizce, İspanyolca, İngilizce ve Türkçe’yi akıcı bir şekilde konuşabilen Moritz, kendisi gibi ailesinin de Türkiye’yi çok sevdiğini, bu yüzden onların da sık sık Türkiye’ye geldiğini sözlerine ekledi.

Türkiye Gazetesi

Brezilya Hizmet Mektubu (Yeni Dershane Açılışı)

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz Sıddık Vefakar Abilerimiz,

Evvela sizlere Latin Amerikanın en büyük ülkesinden ve en kalabalık şehri olan Sao Paulo’dan binler selamlarımızı takdim ediyoruz.

Hepimizin malumu üstadımızın seneler önce söylediği ‘’Bu hakikatları dünyayaya okutturacağım.’’ sözüne evet üstadım ‘’sadakte, doğru söylüyorsun’’ diyerek Brezilya’da da bir Nur tohumu olarak tahakkuk ettiğini ve filizlendiğini görüyoruz.

Brezilya toprak olarak dünyanın 5.büyük ülkesi. 200 milyon nüfusu var. Dili Portekizce. Bizim bulunduğumuz şehir ise: Sao Paulo. Burası da Latin Amerikada bulunan 33 ülke içinde en kalabalık ve en büyük şehri. Yaklaşık 40 milyon nüfusa sahip.

Sao Paulo’da 23 tane cami var. Bir çoğu külliye şeklinde. Burada bulunan bazı cemaat liderleriyle görüştük. Üstadımızı ve Risale i Nur’ları anlattığımızda memnun olup bizleri samimi bir şekilde karşılıyorlardı. Onlara Risalelerden hediye ettik. Sonraki görüşmelerimizde ise kitabı okuduklarını ve üstadımızın ne büyük şahsiyet olduklarını ifade ettiler. Bazı camilerin kütüphanesi içinde görevlilerden müsaade isteyip 7-8 farklı dilde Risale-i Nur’lardan bıraktık elhamdülillah.

Bu cemaat önderlerinden bir tanesi de Davud Ali isminde bir zat. Sao Paulo’nun tam merkezinde geniş bir mescidi var. Buraya çarşı esnafından ve gençlerinden çok kişi geliyor. Vakit namazlarında kalabalık cemaat oluyor. Bu zat tamamen gençlerle uğraşıyor. Önce genci Müslüman ettikten sonra arkasından anne ve babalarıyla günlerce konuşup onlara vesile olmaya çalışıyor. Bu zatla ilk görüşmemizde ise bize “Burada bu kitaplardan kimseye vermeyin. Ben Bediuzzaman’ı bilmiyorum, sizleri tanımıyorum.” dedi. Biz de dilimizin döndüğünce davamızı, üstadımızı ve risaleleri anlattık .O’na dedim; “sen bu kitabı oku, sonra tekrar yine konuşuruz“. Ona Portekizce Ayetü’l Kübra’yı vermiştim. Konuşmamız bittiğinde saat gece yarısı 12 ‘yi geçmişti. Bu şahıs daha önce Katolik, koyu bir Hristiyan. Kilisede rahiplik yapıyormuş. İslamiyetle şerefleneli üç yıl olmuş. Ve bu üç yıl içinde de 257 kişinin daha Müslüman olmasına vesile olmuş. Gayretli bir insan. Kendisinin bir hastalığı var. Doktarlar en fazla 5 yıl yaşarsın demişler, az ömrüm var diye bütün Latin Amerikadaki gençleri hedef almış.

Daha sonra görüştüğümde ise baktım ki tavırları değişmiş. Belli ki kitabı okumuştu ve sorduğumda ise “evet” cevabını almıştım. Artık oradaki cemaatla tanışıp cemaattan bir çok kişiye Risale verdik, onlarla samimi olmuştuk. Bu zata “Burada kitap fuarı olduğunu ve benimle gelmek ister misin?” diye sordum. “Olur” dedi. Anladım ki bizleri daha yakından tanımak istiyordu.

Kitap fuarı Ribeirao Preto adında başka bir şehirdeydi. Sao Paulo’ya 320 km uzaklıkta. Oraya gittiğimizde burada İspanyolcadan Portekizceye tercümesini yaptırdığımız vecizeleri broşür tarzında bastırdık. Kendisi o kadar şevkliydi ki ilk gün bastırdığımız broşürlerin neredeyse tamamını o dağıttı. Burada da birçok yeni insanlarla tanışmıştık. Bir çok sorular soruyorlardı. Hatta bazı insanlar uzaktan broşür dağıttığımızı görünce gelip istiyorlardı. Bazıları çok beğenip tekrar gelip arkadaşı için isteyenler bile vardı. Onlara Risale-i Nur’un orjinal üslubu çok farklı ve enteresan geliyordu. Okuyanların bir çoğu çok hoş ve etkileyici bulduklarını ifade ediyorlardı. Hatta bir keresinde bir genç eline alıp okuduktan sonra ki yüz ifadesini görmeliydiniz. Onun hali beni bile etkilemişti. Üstadımızın : ’Bir köy muhtarsız olmaz,bir iğne ustasız olmaz’ vecizesini okuyunca… bunlar dedi “bu cümleler çok güçlü sözler sanki kaya gibi sağlam” manasını ifade etti. Buraların insanı çok sıcak, samimi ve cana yakın insanlar. Ve yeniliğe açık meraklı insanlar.

Biz de bu arada acaba burada bir dersanemiz olabilir mi diye araştırmaya koyulduk. Ama baktık burada yer kiralamak oldukça zor. Kaç kişiyle görüştüysek çok zor kiralamanız, “ya buranın oturumunu almanız lazım ya da buralı birisinin size kefil olması gerekiyor” dediler. Biz ise ilk başta kimseyi tanımıyorduk. Hatta buraya gelen bir Türk arkadaşın ifadesiyle kendisine 2 yıl sonra anca ev bulabildiğini söyledi. Ama biz yine de Allah’tan ümit kesilmez diye araştırmaya devam ettik.

Sonra bir Türk arkadaş vesilesiyle burada yaşayan ve ticaretle uğraşan Kemal adında bir iş adamıyla tanışmak nasip oldu. Bu zat geçen sene Türkiye‘den buraya gelen devlet erkanının da tercümanlığını yapmış birisi. Bu Kemal abiyle de görüştüğümüzde derdimizi ona açtık. O da normalde bu tarz şeylere çok yakın olmadığı halde; ‘sizleri sevdim, eğer isterseniz benim burada yazlığım var orada haftalık dersinizi yapabilirsiniz.’ dedi. Sonra ki konuşmalarımız da Okuma programlarından bahsettiğimizde hafta sonları gidip yazlıkta okuma yapabileceğimizi söyledi. Bu dediği yer deniz kenarında Sao Paulo’nun biraz dışında bir yerdi.

Bize daha merkezde bir yer lazımdı. Kendisi ise kısa bir zaman önce oturmak için bir daire döşemiş. İçinde tüm eşyaları mevcut ve yeni. Tam Sao Paulo’nun merkezinde. Burayı ondan kiraladık. Bizim için çok uygundu. Hatta apartmanın altında tefriş edilmiş geniş bir mekanı vardı. Büyük toplantıların yapılabileceği ve yemek verilebilecek bir mekan. Sao Paulo şehri 7 bölümden oluşuyor. Çok geniş bir alana yayılmış. Merkezi ise centro diye geçiyor. Bizim dersanemiz tam bu centro’da.

Cenab-ı Hakk’a hamdü senalar olsun ki biz çok daha uzak semtlerde dersane ararken kefil bulmaya çalışırken ve o Türk arkadaşın da ifadesiyle kendisine iki yılda ev bulurken bizim iki haftada yer bulmamız tamamen gösterdi ki bu bizim işimiz, bizim medhalimizle olacak iş değil. Cenab-ı Hakk’ın aşikare inayet elini hissettik. Ve O’na kainat zerratı adedince hamd ü senalar olsun dedik.

Elhamdülillah elhamdülillah!! Arjantin‘den sonra yine yeni bir ülke de bir nur tohumu olarak ilk dersane açılmış ve farklı bir dile tercümeler başlamıştı. Bunun bizde ki memnuniyeti ve lezzetinin tarifi mümkün değildi.

Burada insan bir çok kere Allah’ın ihsanını ve lutfunu görüyor. Mesela; bize ilk başta burada bu kitapları dağıtmayın diyen zat, sonrasında adeta burada bizim rehberimiz oldu. Bizi başka şehirlere de götürdü. Bunlardan bir tanesi de Rio De Jenerio. Brezilya’nın ikinci büyük şehri. Yaklaşık 10 milyon nüfuslu. Buraya da Portekizce broşürlerden ve İngilizce kitaplardan götürdük. Buralarda yakaladığımız müsait gördüğümüz tüm insanlara broşür vermeye çalıştık .Otobüste, metroda, sokakta, mağazada.

Burada da Allah karşımıza güzel insanları çıkardı. Bunlardan bir tanesi de; şehir içinde otobüse ilk bindiğimizde dağıttığımız broşürü ineceği zamana kadar dikkatle okuyan Osvaldo. İnerken bize kitapları çok beğendiğini ve bu kitapları nereden satın alabileciğini sordu. Akabinde bizden ayrılmayan Osvaldo biz Rio’dan ayrılıncaya kadar buraları bilen biri olarak bize refakat edip İslamiyetle alakalı sorular sorup bizimle sohbet etti. Osvaldo çok hoş bir gençti. Burada bu genç gibi çok müsait güzel insanlar vardı. Rabbim onları imanla şereflendirip ebedi ferahlandırsın ve en kısa zamanda Rio De Jenerio‘ya da bir dersane nasip etsin inşallah.amin..

Geçende Sao Paulo’da şöyle bir tevafuk oldu. Sao Paulo’nun büyük ve tarihi bir kilisesinde bir ayin çıkışına denk geldik. Baktık yoğun bir kalabalık. Üstadımızın ’’Amerika âlimleri, elbette Asâ-yı Mûsâ risalesine lâkayt kalmayacaklar. Eğer dini, din için seven kısmının ellerine geçse, fütuhat yapar.’’sözüne binaen, kilisenin çıkışında durup broşürlerden verdik. Hep teşekkür ettiler. Daha sonra içeri yönelip rahip olacak öğrencilere de verdikten sonra kilisedeki yetkili din adamlarıyla konuşup onlarla tanıştıp bu eserlerin çok kıymetli olduğu ifade edip onlara internet adresimizi ve Portekizce broşürlerden verip oradan ayrıldık.

Cenab-ı Hak kısa zamanda burada tercümelere başlamayı da nasip etti elhamdülillah. Bize burada rehberlik eden Davud Ali ismindeki zat kendisi üstadın muhtasar tarihçe-i hayatını yapıyor şu an ve arkasından tabiat risalesine devam edecek. Arkadaşı İspanyolca öğretmeni Ömer ise 20.mektubu bitirdi. Şimdi o da 23.söze devam ediyor. Burada yaşlı bir amcamız var Aslen İstanbullu ama 45 yıldır burada yaşayan 9 dil bilen birisi. Tercümeleri biten eserleri de ona Türkçeden, aslından tashih ettiriyoruz. İnşaallah 23. Sözde biter bitmez sizler de dua edin burada yerinde kitap olarak bastıralım.

Brezilya’ya bir çok ülkeden tebliğe gelmişler. Hatta Amerika’dan bile. Buradaki Müslümanlar: “Türkiye neden bu kadar geç kaldı, şimdiye kadar neredeydi?” diye bazen bize hissiyatlarını, tepkilerini ifade ediyorlar.

Kıymetli ağabeyler burası kos koca bir kıta. Latin Amerika kıtası. Sadece Brezilya, Türkiye’nin 11 katı büyüklüğünde. Buradaki Devlet geçenlerde yeni yerler ve kabileler keşfetti. Hiç insan görmemiş yerlilere bile sahip büyük bir kıt’a. Burada ki ihtiyacı anlatmaya hissiyatım imkan vermiyor.

Buralar sizlerin himmetinizi ve duanızı bekliyor…

O yüzden sizden çok rica ediyoruz ki, buradaki insanların imanının kurtulması için kısa da olsa az bir zamanınızı ayırıp buraları aleminize alıp dua etmeniz temennimizdir…

Müsait olan ağabeylerimiz tatilini burada yapsınlar, gelip burada kitap dağıtsınlar. Belki Türkiye’deyken insan tam hissedemeyebilir ama buralarda ki insanları ve yaşam tarzlarını görünce eminiz ki buradaki insanların imanla şereflenmeleri ve Risale-i Nurla izzetlenmelerini sizde şevkle istiyeceksiniz. Gelemeyen ağabeylerimiz maddi, manevi dualarını esirgemesinler. Mesela şuan burada Risale-i Nur basacağız. Bazı ağabeylerimiz bu basım faaliyetine katkıda bulunabilir.

Burada çok müsait ve münbit bir zemin var. Adeta ne atsan yeşerecek bir zemin..

Arjantin’den sonra Brezilya bu koskoca kıtadaki ikinci dershanemiz, ulaşamadığımız çok yerler çok ülkeler var bu çoğrafyada. Her gönül vermiş kalben ruhen alakadar her Abimizi Kardeşimizi yardıma bekliyoruz çağırıyoruz .

Duanıza çok muhtaç kardeşiniz

Güney Amerika-Sao Paulodan Ahmet Hasan.

www.NurNet.org