Etiket arşivi: Buenos Aires

Uruguay Risale-i Nur Seyahati

Colonia del Sacramento2Esselamu Aleykum Verahmetullahi veberekatuhu;

Latin Amerika’nın bir çok kısımlarında hizmetler pür şevk devam ettiği gibi Uruguay’ada bir seyahat nasib oldu.

Ispartadan hizmet seyahati maksadıyla  Arjantin’e gelen ve Buenos Aires medresemizde misafir ettiğimiz abilerimizle Buenos Aires medresemizden sabahın ilk ışıkları ile Uruguay’ın Colonia del Sacramento şehrine yola çıktık.

Güney Amerika’nın en küçük ülkesi olan Uruguay’ın sahil şeridinde yer alan Colonia del Sacramento, 17. yüzyıldan kalma latif bir şehir.

Buenos Aires’ten gemi vasıtasıyle 2 saatlik mesafede, Uruguay’ın başşehri Montevideo’dan 180 kilometre uzaklıkta olan bu küçük kıyı şehri; daracık taşlı sokakları, surları, ve renkli evleriyle bize gayet mütevazi geldi.

İspanyol lisanında  “gümüş nehir” manasında olan Rio de la Plata Nehri’nin üstünde bulunan bu şehrin mazisi 1680’lere kadar gidiyormuş.

Bu şehir yerli insanların haricinde turistik bir şehir olmasından dolayı burda elimizdeki risalelerden hem Uruguaylı market bakkal vs esnaflara tüccarlara  hemde Latin Amerikanın bir çok ülkesinden buraya gelen Meksikalı Şilili Perulu bir çok insana ulaştırmak nasib oldu elhamdülillah.

Neşrettiğimiz İspanyolca tercüme Nurları alan vatandaşlardan bir çokları hakikatlere ciddi müteveccih olmaları dikkate şayandı.

Risale-i Nurların bu insanların aleminde bu kadar dünyevi cazibedar haletler içerisinde lezzetini ve halavetini devam ettirmesi hem Kuranın mucize-i maneviyesi ve kıyamete kadar devam edecek bir ders-i Kurani olduğuna tasdik eder bir kare olarak alemlerimize nakş oldu.

Şehre girdiğimizde Mescidin olup olmadığını sorduğumuzda buralı bir vatandaş Colonia şehrinde  mescid mevcud değil ve zaten burda Müslüman vatandaşlarla ben hiç karşılaşmadım demeside bizleri bir yandan üzerken bir yandan da gayret ve hamiyetimizin hararetini artırdı.

Bu vesile ilede  Eyüp Ekmekçi Ağabeyimizin Hizmetimiz nisbetinde Üstadımız ve Vekillerinden himmet bekleyebileceğimiz manası ve noktası nazar-ı dikkatimize çarptı.

Uruguay’dan Tüm Kardeşlerimize, İhvanlara Binler Selam eder dualarınızı bekleriz.

Latin Amerika Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Arjantin’den Gelen Müjdeli Risale-i Nur Haberleri

Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu
Aziz, Sıddık Ağabey ve Kardeşlerimiz,

Evvelen; seksen sene bir manevi ömr-ü baki kazandıran şuhur-u selasenizi ve mübarek kudsi gecelerinizi tebrik eder, dualarınızı istirham ederiz.

Saniyen; Mayıs ayında, Latin Amerika’nın en büyük ve en çok ziyaretçi alan uluslararası 39.Buenos Aires Kitap Fuarına büyük bir heyecanla ilk defa katıldık. Bir milyondan fazla ziyaretçi alan ve yirmi gün boyunca devam eden bu fuarda, İslamiyeti,  Kur’an ve iman hakikatlerini muhtaçlara yetiştirmek gayesiyle,  Türkiye’den katılan tek yayınevi olan Sözler neşriyat adına, Risale-i Nur Külliyatı’nın başta İspanyolca olmak üzere muhtelif lisanlardaki tercümelerini sergiledik.

Risale-i Nurları İspanyolcaya tercüme eden Lorena Ablamızla, Arjantin, Brezilya, Şili nur talebeleri ve ehl-i hizmet kardeşlerimizin gayretleri ile İslamiyeti, Kur’an-ı Kerim’i ve hakikatlerini anlattık.

KUR’AN-I KERİM ADETA MIKNATIS GİBİ İNSANLARI KENDİSİNE ÇEKİYORDU

Standımızın en güzel yerine koyduğumuz  bir metreye yetmiş santim büyüklüğündeki tevafuklu Kur’an-ı Kerim adeta mıknatıs gibi insanları kendisine çekiyordu. Hayatlarında ilk defa Kur’anı Kerimi gören yüzlerce kişi merakla Kur’an-ı Kerim hakkında sorular soruyor,  hayran hayran bakıyor, fotoğraf çekiyor ve dokunmak için bizden izin isteyip ellerini sürüyor ve dinledikerinde gözleri doluyordu.

Risale-i Nurları en iyi şekilde tanıtabilmek ve nazar-ı dikkatleri celbedebilmek için kurduğumuz projektör ve ses düzeni ile Risale-i Nurlardan derlenen vecizeleri videoları slayt olarak de ekrana yansıtıyorduk, slayt gösterilerini izlemek için standın önünde büyük kalabalıklar oluşuyordu. Bu vesile ile de bir çoklarıyla tanışıp iman hakikatlarını anlatmak ve isteyenlere kitap vermek nasib oluyordu.

45 YILDIR BU SORULARA CEVAP ARIYORDUM

Risale-i Nur Külliyatı’ndan “Frases Para Pensar” yani “tefekkür cümleleri” diye başlayan ve çok etkili vecizelerden oluşan 50 bin adet bastığımız broşürün fuarda nurların tanıtılmasında çok faydası oluyordu. Hatta broşürleri yürürken alıp okuyanlar, birkaç adım attıktan sonra adeta olduğu yerde çakılmış gibi duruyor hemen dönüp standımıza bakıyorlardı. Yediden yetmişe her kesimden ziyaretçiler hayretler içinde kalıyor ve heyecanla standımıza yaklaşıyor ve bize “Bu cümlelerin geçtiği kitabı almak istiyorum” diyorlardı. Çok değil daha iki yıl önce fuar kapısında girip çıkanlara broşür dağıtırken bu yıl tam 15 farklı İspanyolca Nur risalelerini sunuyor olmak bizim için de ayrı bir sürur ve  şükür vesilesi idi.

Hatta 53 yaşında bir hanım ablamız, bu broşürleri okuduktan sonra 45 yıl öncesinde daha 8 yaşında iken annesine “Neden bu dünyaya geldik, burada ne işimiz var” manasında çok sorular sorduğunu ve yıllardan beri bulamadığı cevapları bu broşürde bulduğunu söyledi. Daha sonra standımızın okuma bölümüne geçen bu bayan fuarın kapanış saatine kadar risalelerden okudu… Ve çok etkilendiğini söyleyerek bir çok Nur eserlerinden aldı, Rabbim hidayet nasib eylesin. Amin!

DERSLERDEN ETKİLENEN DÖRT KİŞİ MÜSLÜMAN OLMAK İSTEDİ

Standımıza olan yoğun ilgiden çok memnun olmamıza rağmen bizler on kişi olduğumuz halde kalabalıktan ilgilenemediğimiz insanlar da oluyordu. Onlar da stand girişine koyduğumuz broşürleri kendileri alıyor kitaplarımızı inceliyorlardı hatta bazılarına kitabı uzatıp bir parça okumasını istediğimizde kitaba kendini kaptırarak sayfalarca okuyanlar oluyordu ve okuduklarına lakayt kalamıyor kitabı almak istiyorlardı. Bununla beraber standımızdaki derslerden sohbetlerden çok etkilenen dört kişi Müslüman olmak istediklerini söylüyorlardı onlardan birkaç misal…

EZANI DUYAN İNSANLAR ADETA ÇAKILIYORLARDI

Standımızda her namaz vakti girdiğinde bilgisayardaki kurulu program otomatik olarak ezan okumaya başlıyordu. Bilhassa hicaz, rast gibi enfes makamlarda okunan ezanlarda, “Allahu Ekber, Allahu Ekber” nidaları fuarda yankılanıyordu ve o anda standın önünden geçmekte olan insanlar adeta çakılıyorlardı ve pür dikkat dinliyorlardı. Ruhlarında manevi bir haz yaşıyorlar fakat bu lezzetin adını koyamıyorlardı, bir çok vatandaş da standımızda halkalar oluşturuyor ve bitene kadar hayret ifadeleri ile müteveccih oluyorlardı.

EZANIN HİTAMINDA “BEN MÜSLÜMAN OLMAK İSTİYORUM” DEDİ

Bir akşam vakti fuarın kapanmasına yakın bizden biraz uzakta başka bir standda çalışan bir kardeşimiz standımıza koşa koşa geldi ve bize burada duyduğu şarkıyı dinlemek istediğini söyledi. Biz de ona duyduğunun şarkı değil, Müslümanları namaza davet eden Ezan olduğunu ifade ettik. Bilgisayardan ezan açmaya çalıştık. Tam o esnada elektrikler kesildi. Ezan dinlemek isteyen bu meraklı kardeşimizi boş göndermek olmazdı. Hafız Enes de “öyleyse ben okuyayım” diyerek ezan okumaya başladı… Ezanı dinleyen kardeşimiz gözyaşlarını tutamamış ağlamaya başlamıştı. O esnada stantta bulunan Nur Risalelerini İspanyolca’ya tercüme eden Lorena Vacide ablamız ve onun iki gayri Müslim arkadaşı da ezandan etkilenerek göz yaşlarına hakim olamamıştı ve nihayet Hafız Enes Kardeşimiz de gözyaşları içinde ezanı tamamlamaya çalışıyordu… Ve bu kardeşimiz, ezanın hitamında “Ben Müslüman olmak istiyorum fakat bazı suallerim var” dedi.  Şu an Nurları okuyor. Bize “Ben öyle körü körüne bağlanmak istemiyorum ve ne yaptığımın farkındayım. Ben İslama tam manasıyla girmek istiyorum” dedi… Rabbim hidayetini artırsın inşallah!

Ayrıca İslamiyete ilgisi olan Rocio Bravo adında bir ablamız çocuğuyla birlikte öğle vakti standımızı ziyaret etti. Nurlarla alakalı sohbetten sonra ayrıldı fakat akşama doğru tekrar standımıza geldi. Birkaç soru cevap ve dersten sonra bizlere “nasıl Müslüman olabilirim ne yapmalıyım” diyerek bizi şaşırttı. Akabinde Asa-yı Musa kitabını aldı. O günün gecesinde bize telefondan attığı mesajında şunları yazıyor: “Bu olanlar gerçekten çok hayret verici, çünkü ben bugün fuara gitmeyi planlamıyordum, sanki bir güç beni oraya sevk etti demek Risale-i Nur’u tanımam lazımmış. Ben inanıyorum ki bütün bunlar kaderimde yazılıymış…”

22 SENE SONRA İSLAM’I BULAN GUSTAVO

Bir başkası da 42 yaşındaki Gustavo!… Bundan yaklaşık 22 sene önce Müslüman bir öğrenci ile tanışıyor ve kalbi İslamiyete ısınıyor. Daha sonra o öğrenci ile irtibatı kopuyor ve daha fazla ileriye gidemiyor. Son 3 yıldır ise hanımıyla beraber kitap fuarını ziyaret etmek istiyor,  fakat maddi imkansızlıklardan dolayı bir türlü nasip olmuyor. Bu yıl da trendeki bir koltukta iki kişilik fuar giriş bileti buluyor. Bu Kardeşimiz, fuarın son günlerinde ve günün son saatlerinde hanımı ve bir çocuğuyla standımıza geldi. Oradaki muhabbet ve samimiyetten çok etkilenen adeta büyülendiğini söyleyen Gustavo Haşir Risalesini aldı. Biraz okuduktan sonra bizi hayrette bırakan ve bir o kadar da mutlu eden şu sözleri söyledi. “Ben Müslüman olmak istiyorum ne yapabilirim?” Ve bizimle mutlaka görüşmek istediğini ifade edip evine davet etti. Daha sonra bu abimizin evine misafir olduk, ailesi çocuklarının da olduğu bir ortamda Nurlardan uzun uzun okuduk ve sohbet ettik. Nurları okudukça gözleri parlıyor adeta ışık saçıyordu, kendisini hazır hissedip hissetmediğini sorduğumuzda, 22 yıl kaybettiğini ve daha fazla beklemek istemediğini, hemen orada kendi evinde Müslüman olmak istediğini söyledi. Gözleri dolaraktan kelime-i şahadet getirdi ve İslamiyet ile müşerref oldu. Akşam namazı vakti girmişti. Namaz kılmamız gerektiğini kendisine de bizimle beraber kılmak isteyip istemediğini sorduk. O da bize “madem Müslüman oldum ne gerekirse yapmalıyım” diyerek ilk abdestini aldı ve akşam namazını beraber kıldık. Ona “kendini nasıl hissediyorsun” diye sorduğumuzda ise gözleri dolu bir halde çok hafiflediğini ve çok mutlu olduğunu ifade etti. Dua ediniz diğer aile fertleri de İslamiyet’e gayet sıcak baktılar, hediye ettiğimiz kitaplarla inşallah onlar da ism-i Hadi’ye mazhar olsunlar.

MEDİTASYON KİTABI İSTEDİ, AYETÜL KÜBRA’YI GÖSTERDİK

Ayrıca Cecilia isminde bir kardeşimiz bizden meditasyon ile alakalı kitap istedi, kendisine Ayetül Kübra’yı gösterdik. Alıp almamakta kararsızdı. Biz de ona “bu kitabı al oku beğenmez isen getir ücretini iade edeceğiz” dedik. Ayetül Kübra’yı alan bu kardeşimiz de ertesi günün akşamında standı kapatmak üzereyken iken heyecanla yanımıza gelip şöyle dedi “ben bu verdiğiniz kitaptan dün 4 sahife okudum ve çok etkilendim. Ben ateist idim ama şu an dünyaya bakış açım tamamen değişti. Bir Allahın varlığına inanıyorum.” Ayaküstü yarım saati aşan bir sohbetin ardından: “Ben diğer kitaplardan da almak için geldim ne olur ne olmaz belki diğer kitaplara sonradan ulaşamam diye işlerimi bitirip ancak yetişebildim” dedi. Biz de elimizdeki tercümelerden kendisine istediği eserleri vermiş olduk elhamdülillah.

Standımızdaki Başka bir ziyaretçi de Asa-yı Musa kitabını eline aldı, kitabın bir önüne bir arkasına baktı, içini açtı bir iki cümle okudu-okumadı ve dedi ki; “Bunu satın almak istiyorum.” Biz kitabı poşete koyarken sorduk, “kitaba yalnızca baktınız belki birkaç cümle ancak okudunuz, kitabın neden bahsettiğini sormadınız ve bilmediğiniz halde neden onu almak istediniz, yani bu kitabı size aldıran nedir?” O da durumun farkındaydı, “bilmiyorum” dedi, “kitabın kapağı, rengi, yazısı beni cezp etti ve içimden bir ses dedi ki; “bu kitabı almalısın” diyerek kitabı satın aldı…

Bütün bunlara bizzat şahit olan İspanyolca risalelerin tercümesini yapan Lorena ablamız bize daha sonra şunları söyledi. “Ben evimin bir odasında, masanın başında bu tercümeleri yapıyorum, fakat Risalelere bu kadar alakanın olduğunun farkında değildim. Biz ne yaptığımızın, neye hizmet ettiğimizin gerçek manada farkında değiliz.”

Hülasaten bizim bu fuarda müşahede ettiğimiz şu ki, buranın insanları iman hakikatlerine aç olmakla birlikte Nurları okuduklarında da kesinlikle lakayt kalamıyorlar. Bize sadece Nurları kendilerine ulaştırmak kalıyor. Latin Amerika’nın hizmetinin mebdeinde bizi buraya teşvik eden ve halen de himmetini hissettiğimiz Sungur Ağabeyimiz son röportajlarından birinde Üstadın vefat günü ile alakalı neler söylemek istersiniz sualine; “Üstad vefat etmemiş ki hala gidiyor, bugün Risale-i Nur hala yayılıyor, daha İspanyolcaya tercüme olmadı iyice böyle, 400 milyon İspanyol var diyorlar Amerika’da, Üstad hayatta, hayatta gibi manen…”  diye cevap veriyordu.

İnşaAllah Risale-i Nurların da İspanyolca tercümeleri hızla devam ediyor. Daha önce basımına muvaffak olduğumuz dokuz kitaba ilaveten, Büyük Sözler, Mucizat-ı Ahmediye (SAV), Ayet-ül Kübra, Haşir Risalesi, Münacat ve Gençlik Rehberi risaleleri de hamdolsun basıldı. Şimdi bir taraftan tercümesi biten Şualar’ın kontrolleri yapılırken bir taraftan da Mektubat’ın tercümesi devam ediyor, inşallah yakın zamanlarda bu kitapların da basımına maddi, manevi dualarınızla muvaffak oluruz. Zira rahmetli Zübeyr Gündüzalp Ağabeyin de dediği gibi, “Okumak bir şey fakat her şey o “bir şey”den çıkıyor.” Çünkü, burada hediye edilen bir tek kitap bir çok insanın hidayetine vesile olup hem dünya hem de ahiret hayatlarını kurtarıyor. Bize düşen, ellerine risaleleri verip, “birazcık okuyunuz” demek kalıyor…

Son olarak da, İnşallah anlaştığımız bir yayın evi vesilesi ile Başkent Buenos Aires’de bir kitap mağazasında ve internet üzerinden satış imkanı ile bütün Arjantin ve Latin Amerika’ya posta yolu ile isteyen herkese İspanyolca Risale-i Nurlar ulaşabilecek.

Vaktinizi almamak için yirmi gün boyunca fuarda yaşadığımız bir çok hadiseden birkaç misal zikrettik. Doktorundan esnafına, öğretim üyesinden hemşiresine, öğretmeninden polisine, üniversite öğrencisinden küçük bir çocuğa kadar herkesimden insana yüzlerce kitap ve binlerce broşür vesilesi ile, Kur’an ve İman hakikatleri ulaştı… Ve şu anda da Nurları okuyanların tebrik, teşekkür yazıları ve daha fazla nasıl kitap elde edebiliriz diye mesajlar gelmeye başladı.

Bu mübarek şuhur-u selasede hassaten dualarınızı istirham ediyoruz.

Latin Amerika, Brezilya, Şili, Arjantin Nur Talebeleri

risale haber

Arjantin Kitap Fuarından Kareler

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’ten tüm ağabey ve kardeşlerimize selamlar,

“Peygamberimiz (SAV) neslinden birisinin gelmesi ve bize dinimizi anlatması çok güzel olurdu, onu bekliyoruz.” 

“Biz kör gibiydik. Risale-i Nur ile görmeye başladık. Fakat her bir kelimesi nur ve hikmet olan ve bir anda karşımıza çıkan Risale-i Nur, adeta bir projektör gibi gözlerimizi kamaştırdı. Biz şimdi onu okudukça daha iyi görüp, daha iyi anlayacağız.”

“Çölde susuz kalmış gibi bir vaziyetteydik, şimdi Risale-i Nur’u okuyarak susuzluğumuzu gideriyoruz.” 

Bu sözler Cordoba kitap fuarı vesilesi ile tanıştığımız ve nurlara muhatap olan bazı Arjantinli Müslümanlara ait.

Geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde Arjantin’in ikinci büyük şehri Cordoba’da yaklaşık 30 yıldan bu yana devam eden kitap Fuarına katıldık. Sözler Neşriyat adına iştirak ettiğimiz ve 200 binden fazla ziyaretçisi olan bu fuardaki tek İslami stand olarak, Kur’an-ı Kerim ve başta İspanyolca olmak üzere farklı lisanlardaki Risale-i Nur eserlerini sergiledik. 20 gün süren fuar boyunca bilhassa gayri müslümlerin Kur’an’a, İslam’a ve Nurlara olan merakları ve iştiyakları ve Müslümanların da kısa süre içerisinde çok istifade etmeleri bütün yorgunluğumuzu alıp götürmüştü. Öyle ki; elimizde çok az Kur’an-ı Kerim bulunmasından dolayı herkese veremiyorduk. Fakat hususen kolej öğrencileri ve öğretmenler adeta yalvarırcasına Kur’an istiyorlardı.

Hatta standa yaklaşan bir gencin Kur’an’ı eline alıp öptüğünü görünce sorduk; “Sen Müslüman mısın?”, dedi: “Hayır, fakat ben tek bir Yaratıcı’ya, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğuna ve Hz.Muhammed’in(sav) de O’nun peygamberi olduğuna inanıyorum.” Daha da garibi bu sözlerin aynısını muhtelif kişilerden de duymuştuk.

Kur’an’ı görenler hayranlıkla inceliyorlardı. Kur’an harflerini gören birisi, “Ben bu yazılanları anlamıyorum fakat onlara bakmak bile bana yetiyor. Her bir harf sanki bir sanat eseri gibi” demişti. Bu hadise, Ami avamdan veyahut aklı gözüne inmiş maddiyunlar tabakasına karşı, Kur’ân’ın gözle görünecek bir işaret-i i’câziyesi olduğu hakikatini bize hatırlatmıştı.

Çocuklar adeta bir oyuncağa koşarcasına standa dalıp Risale-i Nurları eline alıp, okuyorlardı. Hatta 7 yaşlarında bir çocuk, küçük kitaplardan birisinin kapağını açıp, en baş sayfadaki Külliyat fotoğrafını öpüp sonra yerine bıraktı. İnşallah imanlarını kurtaracak olan bu eserlerin kıymetini ruhen hisseden bu masumlar Emirdağ Lahikasındaki şu cümleleri derhatır ettirdi; “Risale-i Nur’un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta, masum çocuklardır.” 

Geçen yıl aynı vakitlerde Cordoba caddelerinde broşür dağıtıp isteyenlere kitaplardan ulaştırıyorduk. Hamdolsun, bu yıl ise küçük bir medrese-yi Nuriye hükmündeki mütevazi standımızda ziyaretçilerin İslam ve Risale-i Nur hakkındaki sorularını yanıtladık. Standımızın bir köşesinde, bilhassa üniversiteli ve kolejli gençlere çay ikram edip onlarla dersler okuduk.

“Bir kelebeğin midesini tanzîm eden, Manzûme-i şemsi dahi o tanzîm etmiştir.” Gibi Risali Nur’dan tekbir cümle okuyan birçok kişi hemen bu sözlerin hangi kitapta geçtiğini sorup o kitabı alıyorlardı.

“Şükrün mikyâsı kanaattir ve iktisattır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram-helâl demeyip rast geleni yemektir.”  Cümlesini okuyan başka birisi, “Bu bir cümle değil adeta bir kitap”  diyerek hayretini ifade etti.

33 Pencereden sadece bir parça okuyan diğer bir kişi, Risale-i Nur’un tarz-ı beyanındaki farklılığı hissedip,  “Bu tercümelerin bir ziyafet, bir tatlı, yok yok sanki baklava gibi”  demişti.

Henüz Asa-yı Musa mecmuasını okumaya başlayan ve ölüm hakkında araştırma yapan bir psikoloji öğrencisi ise, bütün külliyatı okuması gerektiğini çünkü bir risalenin bir başka risalenin anahtarı olduğu tespitinde bulunması bizi şaşırtmıştı. Belki de  şiddet-i ihtiyaçtan istifadeleri de çok hızlı oluyordu.

Velhasıl, Doktorlar, öğretmenler, avukatlar, mühendisler, liseli ve üniversiteli öğrencilerden oluşan ziyaretçilere, ve yüzlerce kişiye Nurlar ulaştı. Rabbim hidayet versin inşallah.

Fuar vesilesi ile tanıştığımız Meksikalı Abdülkerim ile, Meksiko City İslam merkezine ve Meksika’nın ikinci büyük şehri Guadalajara(Guadalahara)’da bir yıldan beri nur dersleri yapan Müslüman bir gruba kitaplarımızdan gönderdik. Yine fuarda tanıştığımız Venezuela’dan Musa ile de başkent Karakas’taki İslam merkezine ve oradaki Müslümanlara Risalei nurları birer çekirdek misali gönderdik. Rabbim neşvü nema verdirsin, Risale-i Nur bu ülkelerde de kökleşsin, imanlarını kurtardığı insanları onun meyveleri nevinden cennete göndersin inşallah, amin.

Fuar hizmetinin en güzel, en tatlı ve zahir neticesi de fuarın sonunda zuhur etti. Biz son gün otelden çıkış hazırlıkları yaparken fuarda tanıştığımız Sergio adındaki elektrik mühendisliği okuyan bir öğrenci, otele ziyarete geldi, yeni tanıştığımız ve henüz bir haftadır nurları okuyan bu kardeşimiz, kararını verdiğini ve Müslüman olmak istediğini söyledi. Bizim gibi zayıflara mükafat-ı acile nevinden gelen bu haber bizi ziyadesiyle sevindirdi. Hemen o gece, yani Cuma gecesi artık Adem Musa olarak hayatına devam eden Sergio’nun şehadetine şahitlik ettik. İlk namazını kılan ve duasını o gece yapan Adem ile, ertesi gün de Cuma namazını kıldık, Rabbim kabul etsin…

Bu yaklaşık bir aylık Cordoba fuar hizmetinin ardından başkent Buenos Airesteki hizmetlerimize de kaldığımız yerden devam ediyoruz. Geçen Cuma günü yine hapishane ziyaretlerimiz oldu. Oradaki Müslümanlarla beraber Cuma namazı kılıp, dersler okuduk. Radyo programımız ve derslerimiz devam ediyor.

Tercümelerden de en son olarak büyük sözlerin tercümesi bitti. İnşallah kontrolleri bitirdiğimizde ve imkanlarımız el verdiğinde onu da baskıya vereceğiz. Diğer taraftan şu anda Şuaların da yarısının tercümesi bitmiş durumda. Hızlı ve kaliteli bir şekilde tercümelerin tamamlanması ve kitaplarımızın basılması için dualarınızı bekliyoruz, zira heryerde olduğu gibi burada da bazen bir kitap hayatlar değiştiriyor…

Arjantin ve Latin Amerika hizmetleri ile yakından alakadar olan Sungur Abimizin ve  Said Özdemir Abimizin sağlıklarına kavuşması için dua ediyoruz. Başta  Hüsnü Bayram, Ahmet Aytemur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı Ağabeyler olmak üzere bütün abi ve kardeşlerimizin dualarını bekliyoruz.

Buenos Aires/Arjantin Nur Talebeleri

www.NurNet.org

11.10.2012

Peru Hapishanelerinde Risale-i Nur Dersi Yaptılar

Dünyanın bir ucu Arjantin’den, güneşin battığı yerden, Nurlar’ın doğduğu yere, Türkiye’ye binler selam !

Arjantin hizmetlerinin daha ilk günlerinden itibaren, maddi – manevi duaları ile bizleri unutmayan herkesten Allah razı olsun! Henüz bir yılını bile doldurmayan Güney Amerika’daki Nur hizmetleri, daha geniş sahalarda devam ediyor. Biz de bu son havadisleri dualara vesile olması niyetiyle paylaşmak istiyoruz.

Evvela; Santa Fe şehrinden Rosario şehrine gelen birisi, İslamiyet hakkında bilgi almak için oradaki mescide uğruyor. Daha önceden nurları bilen, ciddi hizmet eden başka bir kardeşimiz ile tanışıyor. Beraber altı saat boyunca ara vermeden Küçük Sözler, Yirmi üçüncü Söz, Hastalar Risalesi ve Ramazan, İktisat ve Şükür Risalelerinden okuyorlar ve bitiriyorlar. Hatta okurken duygulu anlar da yaşanıyor. İslam hakkında bilgi almak isteyen şahıs ağlamaya başlıyor. Bunun üzerine diğer kardeşimiz de dayanamıyor ve ağlayarak okumaya devam ediyorlar. Ve Risale-i Nur Külliyatı’ndan sadece birkaç kitap okuyarak,  tam ve mukni bir iman dersini alan bu şahıs belki de hayatındaki en güzel ve önemli kararı hiç tereddüt etmeden  veriyor ve soruyor; “Ben Müslüman olmak istiyorum, şimdi ne yapmalıyım?”

Rosario’da nurların neşrine çalışan bu kardeşimiz, birkaç ay önce kendi şehirlerindeki hapishanenin kütüphanesine Risale-i Nurların konulmasına vesile oldu ve her hafta gidip oradaki mahkumlarla ders okumaktalar. Bu dersler neticesinde, mahkumlardan birisi Risalelerden  aldığı nur-u iman dersi ile islamı seçti ve şimdi Müslüman olarak hayatına devam ediyor.

Adeta bir çekirdek olan bu hapishane hizmetleri, diğer ülke ve şehirlerdeki hapishanelerde de filiz vermeye başladı. Önce Arjantin’in kuzeyindeki Peru’nun başkentinde, Adalet bakanlığına bağlı hapishaneler genel müdürü ile görüştük. Türkiye’den geldiğimizi ve mahkumların ıslahı için bir projemiz olduğundan bahsettik. Hapishanelerin ağzına kadar dolup taştığını ve yer kalmadığını ifade eden yetkililer, bu tarzdaki çalışmalara çok fazla ihtiyaç duyduklarını belirttiler. Risale-i Nurlar’ı bir hafta inceledikten sonra bu eserlerin çok harika olduğunu ifade ederek, Peru’daki yedi hapishanenin her birisine kitaplarımızın konmasına müsaade etiler. Bununla beraber mahkumlarla  sohbet ve ders okuma imkanını da sağladılar. İslamiyet hakkında çok az, ya da yanlış bilgileri olan mahkumlar, okuduğumuz dersten çok memnun kaldılar. Hatta bir mahkum dağıttımız Tabiat risalesinden biraz okuyunca: “Ben müslumanları başka bir varlığa tapıyor sanıyordum. Halbuki görüyorum ki aramızdaki fark çok az. Bu kitaplar çok hoşuma gitti ve bunları okumak istiyorum.’’ dedi. Diğer mahkumlar da aynı heyecanla okumak istediklerini belirtiyorlardı. Bu eserleri hapishane kütüphanesine koyacağımızı ve oradan alıp okuyabileceklerini söylediğimizde ise çok sevindiler. Ders sonunda İslamiyet hakkında birçok soru sordular. Bunlardan birisi; Kur’an-ı Kerim’in değişip değişmediği idi. Biz Kur’an-ı Kerim’in 1400 yıldan bu yana tek bir harfinin dahi değişmediğini söyleyip izah edince çok şaşırdılar ve etkilendiler. Bizi şaşırtan başka bir hadise ise, konferans salonundan ayrılırken, ders esnasında bizlerden “Allah” adını henüz öğrenen mahkumların “Allah! Allah! Allah!” diyerek yüksek sesle bağırmalarını duymamız oldu.

Peru’daki bu güzel hizmetlerin heyecanını yaşarken, başka bir gelişme de Arjantin’de gerçekleşti. Buradaki hapishanelerden sorumlu genel müdürlüğe, bilhassa Meyve Risalesinden bazı vecizelerin de yer aldığı, mahkumlar için hazırladığımız ıslah projemizi sunduk. Arjantin’in bütün hapishanelerinden sorumlu müdür Dr. Juan Natelo eline geçen vecizeleri okuduğunda ise hemen internetteki sayfamıza girip Risaleleri inceliyor. Bu eserlerin mahkumlar için faydalı olacağı kanaatına varan hapishaneler genel müdürü, daha fazla bilgi almak için bizi çağırdı. Biz de Riasale-i Nurların, mahkumlar için hakiki bir teselli ve ıslahları için mühim bir ders olduğunu ve kabul ettikleri halde hapishane kütüphanelerine koyabileceğimizi ifade ettik. Müdür de, bunun kolay olduğunu fakat sadece kitap koymanın yeterli olmadığını ayrıca hapishanelere gidip bizzat anlatmamız gerektiğini söyledi. Ve hemen aynı gün, hapishanelere rahatça girebilmemiz için özel bir kimlik kartı hazırladılar. Şimdi Arjantin’de bulunan  otuz beş hapishanenin kütüphanelerine  Risaleleri göndermeye başladık. Hatta iki hapishanenin kütüphanesine bizzat Nurları koyduk ve mahkumlarla dersler okuduk. Bu derslerde duygulananlar, göz yaşlarına hakim olamayıp ağlayanlar hem lisan-ı halleriyle hem de lisan-ı kalleriyle ziyaretimizden duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Bizler de bu hizmetlerdeki inayeti bir tahdis-i nimet nevinden anlatmak  ve Üstadımızın bu iman davasındaki fevkalade muvaffakıyetini gösteren bir noktayı nazara vermek istiyoruz. Yıllar önce kendi memleketinde, kendi insanlarının imanlarını ve ahiretlerini kurtarmak amacıyla yazdığı eserlere mani olmak için, Üstadımıza hapishaneleri, sürgünleri reva görmelerine rağmen şimdi bir ecnebi memleketindeki hapishanenin gayri müslüm idarecileri, insanlığın ekmek ve su gibi ihtiyacı olduğu  aynı Nurların okunması için, bize tahsis ettikleri araba ile hapishaneye götürüyorlar, hapishanede uygun ortamı hazırlıyorlar, ders sonrasında ikramlarda bulunup yine arabayla dershanemize kadar bırakıyorlar.

Allah isterse, hristiyanlara da bu hizmeti yaptırdığını hayretle müşahede ediyoruz. Bu hapishanelere ilk ziyaretleri Arjantin hapishanelerinden sorumlu Baş Rahip Panço Martinez ile yapmış ve beraber dersler okumuştuk.

Risalelerin insanın ruhuna tesir ettiğini söyleyen, Rahip Panço, gittiğimiz her yerde güvenlik görevlilerine, çalışanlarına, yöneticilerine hatta bindiğimiz arabanın şoförüne varıncaya kadar herkese Risale-i nurları tavsiye ediyor ve okumaları için ısrar ediyor. Ve bu hizmetlerden memnuniyetini ifade ediyor.

Arjantin hapishane hizmetlerinin, sonradan fark ettiğimiz bir tevafuğu da; hapishane dersine başladığımız gün, meyve risalesinin tashihi bitip baskıya verdiğimiz gün olmasıydı. İnşallah,  Arjantin ve Peru’dan sonra diğer Güney Amerika ülkeleri de en zulmetli yerlerden, hapishanelerden nurlanmaya başlıyacak.

Ayrıca geçtiğimiz cumartesi Rahip  Panço’nun daveti üzerine, kilisesine bir ziyarette bulunduk. Yaklaşık seksen kişinin bulunduğu Kilisede, Rahip Panço kendi cemaatine bugün aramızda azizler var bunlar ta Türkiye’den buralara kadar gelen Müslüman kardeşlerim deyip bizim hapishanelerdeki hizmetlerimizden, anlatılan iman hakikatlarından mahkumların dayanamayıp ağladığından ve insanın Ruhuna hitap eden çok güzel kitaplarımızın olduğundan bahsetti.

Sonra “Türkiye’den gelen Müslüman kardeşlerimiz” diye tanıtarak bizi kürsiye çağırdı. Biz de cemaati selamladıktan sonra, Risale-i Nur külliyatı’ndan bahsedip, yaklaşık elli dilde tercümesi olduğunu ve sadece Müslümanlara değil  bütün insanlara hitap eden eserler olduğunu anlattık ve numune olarak yirminci mektuptan bir parça okuduk. Kemal-i ciddiyetle ve başlarıyla tasdik ederek dinledikleri bu kısa fakat ehemmiyetli dersin sonunda herkesin kiliseyi inletircesine alkışlayarak bizi uğurlaması açıkçası bizi de heyecanlandırmıştı.

Önceleri hristiyan, sekiz seneden beri Müslüman olan Rober Tayyip ağbey, kilisede birisinin alkışlandığını hiç duymadığını, bunun çok ilginç bir hadise olduğunu ve okunan hakikatlerin kilisede bulunanların kalplerine ulaştığını gösterdiğini söyledi. Kilisedeki bu kısa ders sonrasında, yetmiş yaşlarında bir kadının yanımıza kadar gelerek, “Selamunaleykum” deyip Tokalaşmak için elini uzattığı esnada biz ne olduğunu anlamadan elimizi öpmesi ve babasının Müslüman olduğunu söylemesi bizi oldukça şaşırttı. Programın sonunda, yanımızda getirdiğimiz kitaplarımıza yoğun ilgi gösteren kilise cemeatine, kitaplarımızdan hediye ettik. Rabbim tesir ve hidayet versin. Amin

Bununla beraber, Buenos Aires’te yaklaşık iki aydan beri bir radyoda hazırlayıp sunduğumuz “la luz de la fe” yani “nur-u iman” adındaki programımız devam ediyor. Radyo programımızı, Risale-i Nur’dan konular belirleyip, nurları bilen, okuyan Arjantinli Müslümanları konuk alarak her hafta gerçekleştiriyoruz. İnternet üzerinden İspanya, Peru, Meksika, Şili gibi İspanyolca konusulan farklı ülkelerden de dinlenilen bu program vesilesi ile daha geniş sahada daha çok insana nurları duyuruyoruz ve  inşallah hava sahifesinde de Nurlar yazılıyor.

Bu arada Meksika’nın en büyük üçüncü şehri olan Guadalajara’da bir Müslüman gurubun, laluzdelafe.org ismindeki internet sitemizden küçük sözleri elde ederek, her hafta toplanıp ders okuduklarını öğrendik. Ayrıca kendi internet sitelerinde anasayfadan da Risale-i nurları paylaşıyorlar.

Bu hizmetlerimizin belkemiği diyebileceğimiz İspanyolca tercüme ve kitap basım faaliyetlerimiz de devam ediyor. Şimdiye kadar, Yirmi üçüncü söz, Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, Ramazan-İktisat ve Şükür Risalesi, Tabiat Risalesi, otuz üç Pencere, ihlas-uhuvvet risaleleri ve meyve risalesi olmak üzere sekiz küçük kitap bastık. Dokuzuncu kitabımız olarak ise Üstadımızın, “Tabiatta boğulanları dalaletten kurtarıyor ve bu zamanda herkese hususen şüpheye ve inkara düşenlere lazımdır ve tiryaktır”  ve “Amerika alimleri , elbette Asa-yı Musa risalesine lakayt kalmayacaklar. Eğer dini din için seven kısmının ellerine geçse, fütuhat yapar” dediği       “Asa-yı Musa Mecmuası”nı bastık ve dualarınızla onuncu kitabımız olan Münacat Risalesi’ni baskıya hazırlıyoruz.

Son olarak bir ihtida haberi vermek istiyoruz. Buenos Aires’e yakın Pergamino şehrinde bulunan Mario isminde altmış beş yaşındaki başka bir şahıs da internetteki sitemizden tavsiye üzerine Risaleleri okuyor ve Arjantin’de Risale-i Nurlar ile ruhları, kalpleri, hayatları nurlanan ve İslamiyeti seçenler kervanına dahil oluyor.

Velhasıl, Arjantin ve diğer Güney Amerika ülkelerinde yaşayan hem Müslümanların hem de diğer dinlere mensup insanların ekmek ve su gibi ihtiyaçları olduğunu gördüğümüz bu hakikatleri, her vesileyi kullanarak bilhassa ruhen Nur’a müştak, Nur’un fıtri talebelerini bulmak istiyoruz. Otobüslerde, metrolarda, sokaklarda o anda gördüğümüz belki de bir daha hiç göremeyeceğimiz insanlara, en azından birer broşür vererek nurlarla tanışmalarına vesile olmaya çalışıyoruz.

Haddimizin fevkinde ve şuurumuzun haricinde cereyan eden bu hizmetler için her zaman ihtiyaç duyduğumuz dualarınızı bekliyoruz. Allah, hepimizi bu kudsi hizmette ihlasla istihdam eylesin. Amin

Arjantin Nur Talebeleri namına

Ahmed Hasan, Abdullah, Fatih, Hüseyin

www.NurNet.org

Arjantin – İspanyolca Tercüme Çalışmaları Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Esselamualeykum ve rahmetullahi ve berekatuhu

Pek muhterem, kıymetli ağabeylerimiz,

Evvela, mubarek şuhur-u selasenizi tebrik ediyor ve Güney Amerika hizmetlerinin bir çekirdeği hükmündeki Arjantin medrese-i nuriyesinden binler selam ediyoruz.

Cenab-ı Hakkın inayeti ve Ağabeylerimizin samimi dualarıyla Arjantin’de Nur Hizmetleri başlayalı üç ayı geçti. Elhamdulillah, bu kadar kısa süre içerisinde, tahminimizin fevkınde gelişmeler birbirini takip etti. Tercümelerin başlaması ve kitap fuarı faaliyetlerinin yanısıra, şimdi kitap basımına kadar gelebilmeyi Cenab-ı Mevlamız nasib etti.

Yirmi üçüncü söz şu an baskıda ve inşaallah önümüzdeki Cuma günü teslim alacağız. Bunun yanında en son halleriyle matbaadan aldığımız hastalar risalesi ve küçük sözler elimizde nümune olarak hazır, baskıya girmeyi bekliyorlar. İmkanlarımız elverdiğinde, hemen bu kitapların da basımını gerçekleştireceğiz, inşallah.

Arjantin hizmetlerinin belki de en önemli kısmı diyebileceğimiz, Nurların ispanyolca lisanına tercüme çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor. En son yirminci mektup, yirmibirinci lema ihlas risalesi ve onbirinci lema olan mirkatüssünne bitmiş durumda. Tercüme çalışmaları esnasında Vacide Hanımıın başından geçen acib bir hadiseyi ve hissiyatını anlatan mektubu okumak için tıklayın.

Geçtiğimiz günlerde, burada Ömer bin Hattab adındaki kolej tarafından bir konferans düzenlendi. Bu konferansın adı Arjantin’de İslam Gençliği, konuşmacı olarak lise talebesi Zekeriya Abdulcanab ve Arap Konsolosluğunda çalışan Şehy Abdulkerim katıldı. Bizim de dinleyici olarak katıldığımız bu konferansta çok kişilerle tanışma fırsatımız oldu. En başta Şeyh Abdulkerim’e ve Pakistan elçiliğinde çalışan Perviz isimli bir zata, Risale-i Nur’un, Kur’an-ı Kerim’in bu asrın anlayışına sunulan bir dersi ve tefsiri olduğunu ifade edip birer kitap hediye ettik. Üniversite, lise hatta ilköğretim talebeleri ile de uzun sohbetlerimiz oldu. Yine bu kardeşlerimize de nurlardan hediye ettik.

Buradaki mısırlıların alakadar olduğu El Ahmed isimli caminin iki imamı El Ezher mezunu Şeyh Abdunnabi ve Şeyh Muhammed Cafer, Nurları duymuşlar fakat okumak nasib olmamış. Şeyh Abdunnabi ismindeki zata bundan hemen hemen bir ay önce Arapça Sözler mecmuasını takdim etmiştik. Kitaba şöyle bir göz gezdirdikten sonra, beş ay içinde okuyabileceğini söylemişti. Birkaç gün evvel Cuma namazı sonrasında tekrar görüştüğümüzde ise bir hafta içinde Sözler mecmuasını bitireceğini bize söyledi. Halbuki okumaya yaklaşık bir ay önce başlamıştı. Demek Risale-i Nur’un cazibesine kayıtsız kalamadı ki, kısa süre içinde Sözlerin sonuna gelmişti. Ve iştiyakla haftaya Lemalar mecmuasını getirmemizi istedi.

Yine bu camide Ebubekir isminde arjantinli bir müslüman kardeşimizle tanıştık. Yirmi Üçüncü söz ve Küçük Sözleri verdik. Aradan bir hafta sonra tekrar camide karşılaştığımızda hem Nurların ehemmiyetinden hem de Üstadımızın Tarihçe-i hayatından bahsedelim dedik. Ama baktık ki; Ebu Bekir, Üstadımızın kısa tarihçe-i hayatını adeta bize özetliyor. Ayrıca bu zat kendı imkanları, yani fotokopi ile küçük sözleri çoğaltıp dağıtacağını söyledi. demek nurların burada çok ihtiyaç olduğunu o da idrak etmişti. zaten burada kitap verdiğimiz ve görüşlerini aldığımız birçok kişiden duyduğumuz cümleler hemen hemen aynı.diyorlar ki; “ispanyolca lisanında islami kaynak çok az ve bu eserlerin biran önce tercümesinin yapılıp, basılıp, latin amerikadaki insanlara hızla ulaştırılması lazım.”

Cuma namazlarını ve bazı vakit namazlarını takip ettiğimiz El Ahmed Camii, insanlarla birebir irtibat kurabileceğimiz, hizmet için çok münbit bir zemin. Burada beş altı sene önce müslüman olan, üniversiteli ve liseli bir çok genç kardeşimizle tanışma imkanı buluyoruz. Ve Türkiye’de olduğu gibi bu kardeşlerimizi dershaneye çay içmeye davet ediyoruz. Bu gençlerle Cuma namazı sonrası medresemizdeki bir nevi talebe derslerimiz devam ediyor. Hatta bu derslerden birisinde Birinci söz bismillah bahsini okuduk. Üstadımızın üslubu onları etkilemiş olmalı ki sonrasında geri kalan kısmı mail olarak adreslerine göndermemizi istediler. Çünkü, maalesef halihazırda, kitap halinde basılmış Küçük Sözler mecmuası elimizde yok.

Elhamdülillah, bu El Ahmed Camiinde hizmet için çok münbit bir zemin var. Fakat şimdiki dershanemizin buraya uzak olmasından ulaşım sorunumuz vardı. Uzun zamandır aramamıza rağmen mescide yakın bir daire bulamamıştık. Ümitlerimizin tükendiği bir zamanda, Rabbimize yüzbinlerce şükürler olsun ki, camiye yürüyerek beş dakika uzaklıkta bir yer tuttuk. İnşallah birkaç gün içinde taşınacak olduğumuz yeni medresemiz, Ömer bin Hattab kolejine de çok yakın. Bu sayede oradaki talebelere de daha kolay ulaşabileceğiz.

Son olarak, önümüzdeki on gün içinde buradan bin kilometre uzaklıkta bir eyalet olan Cordoba’da bir kitap fuarı bizi beklemekte. Orada dağıtacak olduğumuz 10 bin adet broşürümüz şu anda hazır. inşallah, 23.söz ve hastalar risalelerini de yetiştirmeyi ümid ediyoruz. Bu kitap fuarına en azından bir hafta katılmayı ve şimdiden tanıştığımız, oralı bazı Müslümanlar vasıtasıyla yeni kitaplarımızdan, oradaki Müslümanlara da ulaştırmayı hedefliyoruz.

Allah’ın yardımı ve siz kıymetli Ağabeylerimizin dualarıyla, burada yapacak daha çok işimiz var. Rabbim buradaki muhtaç gönüllere, layık ellere bu nurları ulaştırabilmeyi nasip etmesi için dua ediyor, dua bekliyoruz…

Arjantin-Buenos Aires’ten  kardeşleriniz

Arif, Abdullah

www.NurNet.org