Etiket arşivi: çin

SİNGAPUR HİZMETLERİ

SİNGAPUR HİZMETLERİ

           (YOZGAT)

SİNGAPUR’DA İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

🔸GENEL DURUM:

Singapur Güneydoğu Asya’nın (Asya Pasifik ülkelerinin) en müreffeh, en şirin bir ada ülkesidir. İçinde 40 kadar ada vardır. En meşhur adası “Sentosa” adasıdır.

Singapur, cumhuriyetle yönetilen parlamenter demokrasi sistemine dayanır.

Singapur Asya pasifik ülkelerinin 

-hem finans merkezi (yani Avrupa’nın İsviçre’si gibi)

-hem endüstriyel merkezi -hem ithalat, ihracat merkezidir.

-hem havalimanı aktarma merkezidir.

Singapur 2009-2019 yıllarında çok gelişmiş ve ekonomik açıdan çok zenginleşmiştir 2009 dan önce 3. dünya ülkesi iken 10 yılda Dünya’nın en güçlü ekonomi ve en güvenlikli ülkesi haline gelmiştir.

Singapur’un iki milli üniversitesi olan NUS ve NTU dünyanın ilk sıralarında yer almaktadır.

Singapur ada ülkesidir bir tarafi 42 km bir tarafı 23 km toplamda 622km2 yüz ölçümüne sahiptir.

Singapur 1819’a kadar Temasek Deniz Şehri ismiyle anılan Malezya’nın 14. eyaleti idi sonradan Aslan şehri anlamına gelen Singapur ismini almıştır.

Singapur nüfus olarak %75 Çin, %15 Malay, %10 Hint ve diğer milletlerden oluşur.

Nüfusu yaklaşık 6 milyondur.

Dil: Resmi dili İngilizcedir, bununla beraber Çince, Malayca, Hintçe de konuşuluyor.

Singapur iklim olarak, tropikal sıcak ve nemli bir iklime sahiptir. Mevsim olarak az yağışlı çok yağışı ifade ediliyor.

Ekvatora çok yakın ve kukuzeyindedir.

Singapur 9 Ağustos 1196’da bağımsız bir devlet olmuştur. 1971 yılında İngilizler ayrılmıştır.

Singapur’un para birimi, Singapur dolarıdır.

🔸 SİNGAPUR DA İSLAMİYET

Singapur da İslamiyet tabiin zamanında tüccarlar vasıtasıyla gelmiştir. Günümüzde hala Singapur’da tabiin zamanında gelenlerin kabirleri mevcuttur.

Singapur’da:

-Müslümanlar, % 16

– Budistler, % 35

-Hristiyan, %18

-Geriye kalanlar Ateist ve Hindular %31

Singapur’da (MUIS) diyanet işleri başkanlığı vazifesini yapıyor..

Singapur genelinde toplam 80  tane cami bulunmaktadır. En büyük Camisi Sultan Masjıd’dir. Ba’alwie Mosgue Singapore Masjıd 1952’de Al Attas ailesi tarafından yaptırılır. Caminin içi Osmanlı Türk eserleriyle doludur. İmam Hassan Habib Al Attas’dır, kendisi seyyiddir. Dedeleri Yemen’den gelmiştir. Sultan Abdülhamit 1900 yılların başında bu aileye 2 tane cariyesini gönderir. Birisi Johor sultanının kardeşiyle evlenir, diğeri de diğer akrabasıyla evlenir. Al Attas ailesi de bu soydan geliyor. Bu nedenle de bizler Türklerle akrabayız diyor.

Bu hocaya ilk Arapça Işarat’ül Î’caz kitabını bir abi vermiş, bizde 2013 yılında  Arapça külliyatın tamamını hediye ettik ve okuyorum diyor. Her ziyarete gidildiğinde Türkiye,den Bediüzzaman hazretlerinin talebeleri geldi diye karşılayıp ziyaretine gelenlerle tanıştırıyor.. Hüsnü Bayram abi ve Said Özdemir abilerle çok yakından ilgilendi hatta Said Özdemir abiyle 2 saat Arapça sohbet ettiler..

🔸SİNGAPUR DA RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

-1951de Bayram Yüksel Abi Kore savaşı dönüşü Japonya’dan sonra gemiyle Singapur’a uğrayıp  Üstadımıza kaşkol eldiven vs. hediyelik eşya alıyor ve üstadımıza hediye ediyor..

-1960 Yıllarında Singapur’da Hint asıllı Muhammad Jaffar abinin (72 Yaşında) Alim olan dedesine Hindistan üzerinden risaleler getiriliyor. Urfa’dan da Kemalettin Ceviz abi Singapur’a geliyor ona İngilizce ders okutuyor. Dedesine cevşen de hediye edilir ki, Bediuzzaman’in özellikle Esma-i Hüsna’ya vurgusu ve Risalelerde Cenâb-ı Allah’ın esmasının izahati ve ehl-i sünnet itikadinca iman hakikatlerinin isbati pek parlak bir ilim olarak kabul edilerek, okunan dersler dedesi tarafindan ziyaret edilenlere daima anlatıyor. Jaffar Abi, bunun Menderes’in idam edildiği yılda olduğunu belirtiyor. Dedesinin Bediüzzaman ve Risale-i Nur’a olan sevgi ve saygısını Jaffar Abiyi de etkilediğinden kendisi daha sonradan Türkiye’ye gidip gelen bir tüccar arkadaşı vasıtasıyla Bayazit Sahaflardan İngilizce Risale-i Nur’u edindiğini belirtti.

-1996 Yılında Ali Uçar abi vefat etmeden önce Singapur’da Jaffar Abinin evinde kaldıklarını hatta o heyetten birisinin arasında Üstadımızın saç telinin de olduğu bir cevşeni  kendisine hediye ettiğini, kendisinin de teberrüken sakladığını ifade ettiler.

-1997 Yılında ihsan Kasım abi Singapur Ba’alwi camisinde Seyyid Hasan Al Attas hocayı ziyaret ettiğinde Hasan Hoca bana işaratül i’caz verdiler onu okuyorum diyor, ihsan Kasım abide bana dedi sen kalan kısmını verirsin demişti  bizde 2013 yılında ziyarete gittiğimizde Arapça külliyatın tamamını Hasan hocaya hediye ettik ve okuyorum diyor.

-2010 Yılında Singapur Stadyum da Mevlid Nebevi programında Filipinler den Muhammed Rıza kardeş Risale-Nurlardan ders okuyor…

-(2 Mart 2010)

Öncelikle geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde

Türkiye’den ağabeylerimiz Malezya’yı

ziyaret ettiler. Ankara, Aksaray, Nevşehir ve

Yozgat’tan ağabeylerin iştirak ettiği grup ile

Kuala Lumpur’da şevke medar bazı

ziyaretlerimiz ve programlarımız oldu.

Ağabeylerimizin Kuala Lumpur’a geldigi 28

Ocak 2010 perşembe akşamı derse iştirak edildi sonra Singapur’da Cafer abi bazı yerleri ziyaret ettiler…

-2010 yılında Johor’da doktora yapan Yılmaz kardeş ve Singapur Japon firmasında çalışan Mustafa nida kardeşler ayda bir ders başlattılar..

-2013 yılı Ramazan ayında kadir gecesi ilk Medresemiz açıldı Doktora talebeleri ve vakıf kardeşler 4 yıl  İngilizce ve Türkçe dersleri yapıldı elhamdülillah.

-2014 yılında Said Özdemir abi Singapur’a ziyarete geldi çok hizmetlere medar oldu Elhamdülillah..

-Singapur da basılan Çince Risaleler..

2018 de Çince tabiat Risalesi

2018 Ayetül Kübra Risalesi

2019 da Hastalar Risalesi Singapur’da basıldı elhamdülillah.

-Singapur da Medrese hizmetleri devamında 3 kişi Müslüman oldu:

-2013 Crıst Müslüman oldu adı Mesut oldu.

-Wietnamlı Tony  Müslüman oldu ismi Fatih oldu.

-Kane Müslüman oldu ismi Yusuf oldu.

-Singapur’da hizmet noktasından çok mümbit bir zemin var. Müslümanlar daha ciddi ve gayretli çünkü kendi maddi ve manevi imkanlarıyla vakıf dernek kurup Cami, okul kurslar açıp küfürle mücadele ederek gayret ediyorlar. Tanışılan insanlar samimi ve cana yakın. Rabbim tesirini halk etsin. Amin.

Ekseriyetle olduğu gibi hizmetlerimiz yerli yabancı akademisyen ve üniversite camiası üzerinden gidiyor. Doktora yapan kardeşler var. Dost olan üniversite hocaları, bazı ağabeylerin tanıdıkları, eski Diyanet başkanı vs. din adamları var. Singapur Müslümanlar Derneği elemanları var. İnşallah bu referanslı olanları zamanla ziyarete gidiyoruz çok hoş karşılıyorlar ve memnun oluyorlar. Kitapları, kurum ve kütüphanelerine gerektiğinde İngilizce ve Arapça külliyatlar hediye ediliyor…

🔸Singapur da korona döneminde hizmetler dersler olarak aksamadan artarak devam ediyor elhamdülillah..

-Her hafta erkekler İngilizce dersi 2 senedir devam ediyordu bir aydır Singapur’daki gençlerle birlikte devam ediyor Elhamdülillah..

-Hanımlar heyeti İngilizce dersi 1.5 seneye yakın katlanarak  şevkle devam ediyorlar..

– Ayda birde Türkçe dersler devam ediyor Elhamdülillah

– Bazı Abilerle birebir hususi dersler devam ediyor…

🔹Asya’nın en geri kalmasının bir sebebi, o şûra-yı hakikiyeyi yapmamasıdır.  Asya kıt’asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı, şûradır. Tarihçe-i Hayat – 100

🔹Ümidim var ki, istikbal semavatı zemin-i Asya, bâhemolur teslim yed-i beyza-i İslâma…

Zira yemin-i yümn-ü imandır, verir emn-ü eman ü emniyeti enama…     Şualar – 320

🔹İslâm’ın ve Asya’nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünki Asya’nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.  Muhakemat – 42

👍 İngilizce ve Çince Risale-i Nur site ve YouTube kanallarımız ve irtibat adresleri..

👍 Çince Risale-i Nur site ve YouTube kanallarımız:

▶️ https://mandarinnur.com/

▶️singaporenour.com

▶️wendaislam.com

▶️http://www.guangnur.com/

▶️https://www.youtube.com/channel/UC5b0xglmOlMvqW1NDVxXJkA?view_as=subscriber

▶️https://youtube.com/channel/UCUR3aO6m6PlsuM3dZO18HyA

▶️https://www.youtube.com/channel/UCV1zG0IPruTUfZMsoNBObnw

selam ve dua ile

www.NurNet.org

ÇİN HİZMETLERİ

ÇİN’DE İSLAMİYET VE RİSALE-İ NUR HİZMETLERİ…

🔸ÇİN’DE GENEL DURUM

  • Dünya nüfusunun yaklaşık %20’sini (1/5) Çinliler oluşturmaktadır.
  • Nüfus olarak Dünya’nın en kalabalık nüfus sahibi ve karasal olarak da Dünya’nın 3. büyük ülkesi Çin’de; yaklaşık 1.5 milyar, Dünya da toplamda 2 milyar Çinli insan yaşıyor. Dünya’da en çok tabii ki Çince (Mandarince) konuşuluyor.
  • Para birimi Çin Yuan’ıdır.
  • Din genel olarak Budizm ve Taoizm’dir. Bu dinler de kültürel olarak vardır. Dolayısıyla esas olarak Ateizm vardır. (İslam dini de mevcuttur.)
  • Ekonomik olarak dünyanın en güçlü ekonomisine sahiptir.
  • İstikbalde dünyanın en güçlü ekonomisine sahip iki ülkeden birinin Çin diğerinin Türkiye olacağını ilim adamları ifade ediyorlar.
  • Kültür olarak, çok derin kültürel yapıya sahip bir millettir. Samimiyet ve misafirperverliği bizim milletimize benzer.

🔸ÇİN’DE MÜSLÜMANLIK

Çin’de Müslümanlar iki ana gruptan oluşur: (Sair milletlerden Müslümanlarda cüz’i olarak mevcuttur.)

  1. HUİ (mümin demek) Çin’in kendi ırkından Müslümanlara, ”Hoey Hoey”, ya da; ”Hoey-Tsee” denir. Bu kavramlar, 1335 yılında, Say-tien-Tche adındaki Müslüman bir prensin müracaatı üzerine, Çin İmparatoru Chun Ty tarafından kabul edilmiş ve resmen kullanılmıştır. Fakat Çinli Müslümanlar, kendileri için ”mü’minin” ve ”müsulmani” tabirlerini de kullanırlar. HUİ olanlar  Uygurlar dan çok fazladır. Günümüz Asyasında Müslüman azınlıklar kitabının 565. Sayfasında Çin nüfusunun %10 unu teşkil eden yaklaşık 142 milyon Çin’de müslüman olduğunu kaynak olarak yazıyor.
  2. Uygur (Doğu Türkistan) Müslümanları 15-20 milyon civarında olduğu ifade ediliyor.

🔸 ÇİN’DE DİL

   Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi dili Mandarince‘dir. UNESCO tarafından yapılan güncel araştırmalarda: Çincenin dünya genelinde en fazla konuşulan dil olmasının temel sebebi Çin’in en kalabalık nüfusa sahip ülke olmasıdır.

🔹DÜNYA DİLLERİ SIRALAMASI

2020 UNESCO verileri incelendiğinde dünyada en fazla kullanılan dillerin Çince ve İngilizce olduğu görülmektedir. Dünya dilleri sıralamasına giren Arapça ve Hintçe bu başarıyı ülke nüfuslarına borçludur. Malayca da, dünyada dağılım gösteren Malezyalılar tarafından farklı coğrafyalara dağılmayı başarmış ve yaygın bir dil haline gelmiştir. Çok konuşulan diller sıralaması ise aşağıdaki gibi listelenebilmektedir.

  1. Çince
  2. İngilizce
  3. İspanyolca
  4. Hintçe
  5. Arapça
  6. Rusça
  7. Malayca
  8. Bengalce
  9. Portekizce
  10. Fran

Çince dil iki kısma ayrılır:

  1. Basitleştirilmiş MANDARİNCE (standart Çince): Çin, Singapur ve diğer yerlerde ekserinin kullandığı yeni Çince lehçesidir.
  2. Geleneksel(Kantonca) MANDARİNCE: Taywan, ve Hong Kong’ da kullanılan eski Çince lehçesidir

Basitleştirilmiş Ve Geleneksel Çince Arasındaki Farklar:

Mesela geleneksel Azerbaycan Türkçesi ve basitleştirilmiş Türkiye Türkçesi gibi.

Genelde yazı dili ile konuşma dili çok fark ediyor, istatistik olarak konuşma dili yaklaşık %5 fark ediyorsa, yazı dili % 20 ila %30 fark edebiliyor.

🔸ÇİN’E GİDEN SAHABE: VEHB BİN KEBŞE

İslam dininin bütün dünyaya yayılmasında, gayrimüslimler ile yapılan savaşlar önemli bir yere sahiptir. Ancak Musab bin Umeyr‘in –radıyallâhu anh– Medine’de yaptığı gibi savaşmadan yapılan İslami tebliğler de İslam’ın yayılmasında etkili olmuştur.

Çin’de de öyle olmuştur.

Hz. Muhammed –sallâllâhu aleyhi ve sellem- döneminde Çin’e giden Vehb bin Kebşe de–radıyallâhu anh–  İslam’ı Uzakdoğu’ya taşıyan sahabelerdendir. Hz. Peygamber’in –sallâllâhu aleyhi ve sellem- dizinin dibinde yetişmiş bir sahabe Hz. Ebi Kebşe de Hz. Peygamber’in emriyle Medine’nin 8.yılında vefatından 2 yıl önce (630) da Vehb Bin Ebi Kebşe Efendimiz’e gelerek: “Benden arzu ettiğiniz bir şey var mı ya Rasulallah?” diyor.

Efendimiz (ASM): “Çin’e biri gidip Allah’ın dinini anlatsaydı, çok memnun olurdum.” deyince Vehb Bin Ebi Kebşe: “Tamam ya Rasulallah” diyor ve evine gidip ailesine durumu iletiyor. Altı çocuğu ve ailesini bırakıp, üç gün sonra Çin’e gitmek için ailesi ile helalleşip yola çıkıyor. Hâlbuki o zamanlar Çin, belki de bir yıllık mesafedeydi. Hazret-i Vehb –radıyallâhu anh–, oraya kadar gidip uzun bir müddet tebliğde bulunmuştur.

Tang Hanedanlığı hükümdarı ile görüşmüş ve Hz. Peygamberin İslam dinine davetini bildirmiştir. Hükümdar elçiyi iyi karşılayarak Kanton vilayetine, bugünkü adıyla Guangzhou, yerleşerek bir cami yapmasına müsaade etmiştir. Ülkenin en eski camisi olan bu cami 627 yılında inşa edilmiştir ve adı Hui Sheng Se camisidir

Ancak gönlünü kavuran Rasûlullah hasretini bir nebze olsun dindirebilmek ümidiyle Hz. Vehb, 10 yıl sonra Medine yollarına düşmüş ve bir yıl süren çileli bir yolculuğun ardından, Medine’ye ulaşmıştır. Fakat Hz. Peygamber –sallâllâhu aleyhi ve sellem– vefat etmiş olduğu için, O’nu dünya gözüyle bir daha görememiş ve Hz. Peygamber’in kendisine tevdî ettiği hizmetin kutsiyetinin idraki içinde, tekrar Çin’e dönmüştür

Çin’e gelen ilk sahabe olan Vehb bin Ebi Kebşe’nin kabri bugün Çin’in en büyük şehirlerinden biri olan Guangzhou’dadır.

🔸ÇİN’DE  HIZMETLERİ

Türkiye’den bazı abilerin, Çin’de yıllar öncesinden devam eden hizmetleri var Allah razı olsun. Bizlerinde 2006 yılından beri hem onlarla hem de Çin’deki bizim kardeşlerle irtibatımız devam ediyordu. O yıllarda Malezya’daki alakadardık devam ederken 4 dilden Risale-i Nur tercümeleri başlamıştı. Bu diller: Malayca, Çince(Mandarince), Tamilce ve Boşnakça (Boşnakça külliyatın tamamı Malezya da tercüme edildi) İlk tercüme 2008 yılında 5 kişilik heyetle başladı. Yapılan tercümeleri tashihten sonra bir kısmını Türkiye’deki yayınevlerine gönderdik (Sözler Yayınevi, İhlas Nur yayınevi gibi) bastılar. Bir kısmı da Malezya ve Singapur’da basıldı elhamdülillah.

 Türkiye’den Çin’e okumaya giden talebeler oluyordu. Bizlerde yönlendirme yapıyorduk. Oradaki kardeşlerin sayısı artması ile kardeşler bizleri davet ediyorlardı.  Bizde bu davetler üzerine ilk defa  2014’te 10 günlüğüne Wuhan’a gittik. Rabbimiz, Ramazan ayında çok güzel hizmetler nasip etti elhamdülillah. Üniversite talebeleri, esnaf ziyaretleri ve kardeşlerin arkadaşlarıyla muhtelif dersler yapıldı elhamdülillah.. Hızlı trenle Guangzhou Sahabeler Camii’ni ve kabirlerini ziyaret için gidip gelmiştik.

2015 Avustralya Melbourne’da Asya Pasifik meşveretinde meşveret kararıyla ilk medrese açılması vazifesi bize tevdi edildi elhamdülillah. Dönüşte 4 günlüğüne Wuhan’a aktarmalı gittim. 4 gün içinde (Maraşlı Bir kardeşin mobileti ile sabah namazı sonrası çıkıyorduk) yaklaşık 20 daire ye bakıldı. Bunların içinde her türlü ulaşımı kolay, Türklerin çok olduğu merkezi bir yerde kira kontratı bizim üzerimize yeşil bir siteden bir daire -ilk medresemiz olarak-wuhanda kiraya tutuldu elhamdülillah… Hatta oradan yerli referans için birisi gerekiyormuş. Onu da orada okuyan bir kardeşin hocasının kız çocuğu gelip imza atarak referans olmuştu, Allah razı olsun. Rabbimiz hidayet versin inşallah. 11 milyonluk nüfusu olan Wuhan’da 11 tane devlet üniversitesi var, o zamanlar yaklaşık 50 tane Türk talebe bu üniversitelerde okuyorlardı. Ortasından Nil Nehri gibi Yangtze adında bir nehir geçen, yeşillik çok güzel bir şehir.

🔸PANDEMİ DÖNEMİNDE YAPILAN HİZMET SAİR ZAMANDA 10 SENEDE YAPILMADI…

Tahdis-i Nimet olarak Beray-ı malûmat başta inayet-ilahi ile…

  • Türkçe ‘den tercümeler
  • Hanımlar heyeti teşekkülü ve hizmetlerde istihdam ediliyor…
  • Çince Risale-i Nur dersi bir seneden fazla devam ediyor…
  • Profesyonel stüdyoda Çince Risale-i Nurdan seslendirme yapılıyor ve sosyal medyalarında neşerdiliyor…
  • Çince Risale-i Nur internet Siteleri kurulması ve aktif olması…
  • Kısa kısa videolar hazırlanıp sosyal medyada paylaşım yapılıyor..
  • Kare kodlu Çince Risale-i Nurlar hazırlanıp pratik okumaya vesile olunması
  • Çince seslendirme yaptırılan firmanın: “Bu Risaleler insanın ruhuna tesir ediyor, devamı var mı? Varsa bizde basalım, sosyal medyada neşredelim.” demeleri…

🔸 Mucizat-ı Ahmediye Risalesi basıldı hemde mobil yükleme programlarına yükleme yapıldı elhamdülillah… şimdi seslendirme yapılıyor…ve karşılaştırma programı için de hanımlar heyeti hazırlık yapıyorlar.. seslendirme bitince de hem medrese Radyoya hemde video çalışması yapılacak inşallah…

🔸Çin’de profesyonel stüdyoda Çince Risale-i Nurdan seslendirme yapılması ve sosyal medyalarında neşretmeleri

– mobil uygulamalara çince Risaleler yerleştirme yapılması

 

– Çince broşürler tercüme edilip basılıp neşri yapılıyor

 

– Çin’deki kendi bazı sosyal medyada paylaşım yapılıp aktif olarak çalışması

 

– Çince kitaplardan vecizeler hazırlanıyor ve neşrediliyor

,🔸SOSYAL MEDYADA YABANCILARDAN ÇİNCE RISALE-İ NUR’A DAIR GELEN  YORUMLAR

  1. Mektubu

**            “Kaç senedir okuyorum, şimdiye kadar böyle bir ders görmedim”

**            “Bunu ezberleyeceğim, bu kitabın tamamını gönder hepsini okuyacağım”

Tabiat risalesi

**            “Bunu bir defa değil en az on defa okumak lazım. Sadece birinci kelimesi dahi münkirkeri ilzam etmeye kafi”

**             “Ne zaman zor durumda kalsam Risale-i Nurlar imdadıma yetişiyor”

Gençlik rehberi

**             “Bediüzzaman mahkumlar için ağlayacak kadar şefkatli birisi, O’nun tek derdi insanları kurtarmak “

**           “Risale-i Nur bize Allah’ı tanıtıyor, ama ne yazık ki okuyan az.”

**           İlk defa  okuyan birisi diyor ki: “Validem hiç elinden düşürmeden okuyor.”

**          Birde sosyal medyada Çince RİSALE-NUR Hizmetleri vesilesiyle tanışılıp  hizmetlerde istihdam edilenlerde var elhamdülillah..

             Yeni müjdeli bir haber geldi elhamdülillah..

Seslendirme yaptıran şirkete dini bir heyet gelip: “Siz dini ne gibi neşriyat yapıyorsunuz?” diye soruyorlar. Onlarda anlattıktan sonra kendi yayınladıkları eserleri ve Çince Hastalar Risalesi ve Tabiat Risalesi’ni veriyorlar. Heyet bu eserleri inceledikten sonra geliyorlar: “ Hepsi bir tarafa bu Bediüzzaman kimdir? Biz şimdiye kadar neden duymadık? Bu eserler insanın ruhuna tesir ediyor, bunların devamı var mı? Varsa bunları neşretmeniz lazım.” diyorlar. Onlarda ilgilenen abimizi arayıp durumu ilettiler, meşveret edildi elimizdeki 20’ye yakın Çince küçük kitapları karşılıklı tashih heyetiyle tashih edip neşredilebilir denildi ve devam ediyor Elhamdülillah….

  • Risale-i Nur’un hakikî şakirdleri, neşriyat-ı diniyelerinde ve ittiba-ı sünnetteki ibadetlerinde ve içtinab- ı kebairdeki takvalarında, Kur’an hesabına vazifedar sayılırlar. Kastamonu – 185
  • Evet her tarafta, hattâ Hind ve Çin’de ehl-i iman, bu zamanın çok dehşetli dalaletinin galebesinden; acaba İslâmiyet’te bir hakikatsızlık mı var ki, sarsılmış diye şübheye ve vesveseye düştüğü vakit birden işitir ki; bir risale çıkmış, imanın bütün hakikatlarını kat’î isbat eder, felsefeyi mağlub edip zındıkayı susturuyor, diye anlar. Birden o şübhe ve vesvese zâil olup imanı kurtulur ve kuvvet bulur. Emirdağ-1 – 91

  • Ümidim var ki, istikbal semavatı zemin-i Asya, bâhem olur teslim yed-i beyza-i İslâma

   Zira yemin-i yümn-ü imandır, verir emn-ü eman ü emniyeti enama. Şualar – 320

  • İslâm’ın ve Asya’nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünki Asya’nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler. Muhakemat – 42

🔸 Çince Risale-i Nur Site ve YouTube kanallarımız…

▶️ https://mandarinnur.com/

▶️singaporenour.com

▶️wendaislam.com

▶️http://www.guangnur.com/

▶️https://www.youtube.com/channel/UC5b0xglmOlMvqW1NDVxXJkA?view_as=subscriber

▶️https://youtube.com/channel/UCUR3aO6m6PlsuM3dZO18HyA

▶️https://www.youtube.com/channel/UCV1zG0IPruTUfZMsoNBObnw

👍 Çince Risale-i Nur site ve YouTube kanallarımız..

www.NurNet.org

Çin İşgali Altında: Doğu Türkistan

İslam’ın ilk 5 yılında Allah Resulü’nün tebliğine kulak veren Sahabe efendilerimizin sayısı 50’den fazla değilken, bugün dünyada yaklaşık 200’e yakın ülkede 1,5 milyardan fazla Müslüman bulunmaktadır.

Bu noktada Kuran-ı Kerîm’in “inananlar kardeştir” buyurduğunu düşünürsek, bizlerin Müslümanlar hakkında bilgi sahibi olmamız ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan, mücadele eden kardeşlerimizi tanıyıp bilmemiz gerekmektedir. Onların dertleri ile dertlenmek, onlara elden geldiğince destek olmak ve en azından dua etmek hepimizin görevi olsa gerektir.

Biz de ülkemiz dışında kalan Müslümanların geçmişten bugüne durumlarını aktarmaya çalışacağımız bu çalışmaya ilk olarak İslam Âleminin en sahipsiz ve kanayan yarası olan Doğu Türkistan ile başlayacağız.

Türkistan adını ilk defa eski İranlılar’ın, daha sonra Araplar’ın Orta Asya’da Türkler’in yaşadığı bölgeleri tanımlamak için kullandıkları bilinmektedir.

Bu alanın tarihî kaynaklardaki adı 19. yüzyıl ortalarına kadar Türkistan’dır (Türk yurdu). Ekseriyeti günümüzde Uygur ve Kazak Türkleri ile diğer Türk gruplarının oluşturduğu Çin Halk Cumhuriyeti hâkimiyetindeki bölgeye Doğu Türkistan; 1924’ten sonra Sovyet hâkimiyetine giren alana Batı Türkistan adı verilmektedir.

Doğu Türkistan, Asya kıtasının tam ortasında bulunmaktadır. Güneyde Pakistan, Hindistan, Keşmir ve Tibet, güneybatı ve batıda Afganistan ve Batı Türkistan, kuzeyde Sibirya ve nihayet doğu ve kuzeydoğuda Çin ve Moğolistan ile sınırdır. Doğu Türkistan’ın yüzölçümü Çin topraklarının altıda birini teşkil etmektedir. Bu toprağın 600.000 kilometrekaresi çöl, 91.000 kilometrekaresi ormanlıktır.

Doğu Türkistan’ın tarihine baktığımızda Türk tarihi kadar eskiye gitmemiz gerekmektedir. Zira Doğu Türkistan, Türklerin en eski yerleşme alanlarından biridir. İslâm öncesi devrede Doğu Türkistan coğrafyası sırasıyla; Hun (M.Ö. 220-M.S. 386), Tabgaç (386-534) ve Göktürk (550-840) hâkimiyetinde kalmıştır. Bugün Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri 840 yılında bölgeye yerleşmiştir. 840’ta kurulan Karahanlılar, İslâmiyet’ten sonra önemli bölümü Doğu Türkistan’da olan ilk büyük Türk devletidir. Doğu Türkistan daha sonra Kara Hoca Uygur Hanlığı (846-1218) ve Türk-Moğol İmparatorluğu hâkimiyeti altında kalmıştır. (1218-1759)

1750’de ilk Çin işgali başlamış ve 1862 tarihine kadar sürmüştür. Bu süre içinde Doğu Türkistan’da 42 bağımsızlık mücadelesi hareketi olmuştur. 1863’te Doğu Türkistan Mücadelesini yürüten Mehmed Yakup Bey, Kaşgar merkez olmak üzere bir devlet kurmayı başarmıştır. Bu devlet Osmanlı Padişahı Abdülaziz’den yardım istemiş ve istedikleri yardımı almışlardır. Yakup Bey’in Abdulaziz Han adına hutbe okuttuğu ve sikke bastırdığı bilinmektedir. Sonraları Mehmed Yakup Bey, en büyük desteği ise II. Abdulhamid’den görmüştür. Bu desteğe rağmen, bu devlet Çin ve Rusya’dan dolayı maalesef uzun ömürlü olamamıştır.

Yakup Bey’in 1877 yılında vefat etmesi üzerine Çin hemen ortaya çıkan siyasi boşluktan faydalanarak 18 Mayıs 1878’de Doğu Türkistan’ın tamamını işgal etmiştir ve nihayetinde 18 Kasım 1884’te Çin imparatorunun emriyle 19. eyalet olarak Sincan (Xin Jian, Yeni Toprak) adıyla doğrudan Çin’e bağlanmıştır.

Bu ağır ve işkenceli esareti kabullenmeyen Doğu Türkistan halkı 1931 yılında Kumul kentinde yeniden bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi başlatmıştır. Ülkenin bütün bölgelerinde başarı kazanılmıştır. Bu başarının ardından 12 Kasım 1933’te Kaşgar’da ‘Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ kurulmuş, hareketin önderlerinden Hoca Hacı Niyaz cumhurbaşkanı olmuş ve Kaşgar başkent ilan edilmiştir.

Bu gelişme hem Çin’i hem de Sovyetler Birliği’ni endişeye düşürmüştür. Sovyetler Birliği yönetimi, kendi hükümranlığında bulunan Batı Türkistan’a örnek olmasından ötürü tedirginlik duymuştur. Bu nedenle başlarda bağımsızlık mücadelesine destek verdiği halde daha sonra vermemiştir. Ve yıkıma giden yolda öncelikle 1946 yılında iki hükümet arasında 11 maddelik bir metin imzalanıp birleşik hükümet kurulmuştur. Ve ardından, Sovyetler Birliği ve Çin iş birliği ile 20 Ekim 1949’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti fiilen ortadan kaldırılmıştır.

Sürekli değişen dünya konjonktürüne bir de II. Dünya Savaşı eklenince, Orta Asya’yı bütünüyle Rus egemenliğine bırakmak istemeyen Çin kuvvetleri 29 Eylül 1949 yılında Urumçi’yi işgal etmiş, 1951 yılına geldiğinde ise tüm Doğu Türkistan’ı kontrolü altına almıştır.

Esaret istemeyen Doğu Türkistan halkı bu işgale karşı Osman Batur liderliğinde direniş hareketi başlatsa da bu hareket çok geçmeden bastırılmış ve 1953 yılına kadar 100.000’den fazla Doğu Türkistanlı öldürülmüştür. Doğu Türkistan Müslümanları, 1 Ekim 1955’ten beri Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla Çin işgali altında, inanılmaz ve acımasız baskılar ve asimilasyon uygulamalarına maruz kalmaktadır.

M. Ertuğrul Esen – Zafer Dergisi

Ramazan Coşkusu Tüm Dünyada

Çin’in başşehri Pekin’de Müslümanlar, 11 ayın sultanı Ramazanda ilk iftarını dualarla açtı. İftar öncesinde Niucie Camisi’nin külliyesinde gönüllü olarak çalışan Müslümanlar hummalı bir hazırlık yaptı. Ardından bir bölümü camide imece usulü hazırlanan, bir bölümünü dışarıdan getirilen yemekler iftar sofrasında servis edildi. Ezanın okunmasıyla hurma, meyve ve şerbetlerle orucunu açan Müslümanlar namazlarını kıldıktan sonra yemeğe devam etti. İftarın ardından konuşan Niucie Camisi’nin imamlarından Ma Şemseddin, her akşam iftar için Müslümanları beklediklerini vurgulayarak, cemaatten özellikle israf hususuna dikkat etmelerini istedi. Ramazan ayı boyunca birçok etkinlikleri olduğunu belirten Ma, camide hergün iftar yapılacağını, Kuran-ı Kerim okunduğunu ve arzu edenlere ders verildiğini anlattı.
MESCİD-İ AKSA’DA HATİMLİ TERAVİH
Filistinliler, ilk teravih namazında Mescid-i Aksa’yı doldurdu. 3 imamın görev yaptığı teravih, hatimle kılındı. Eski şehrin içinden Mescid-i Aksa’nın kapılarına açılan yollar, her yıl olduğu gibi bu yıl da özel olarak ışıklandırıldı. Ramazan ayı boyunca çeşitli dernek ve vakıfların sponsorluğunda Mescid-i Aksa’nın avlusunda kurulacak iftar sofralarında, Filistin’in farklı bölgelerinden ve yurtdışından gelenler oruçlarını açabilecek.
PARİS’TE RAMAZAN ÇADIRI
Fransa’nın başşehri Paris’te kurulan iftar çadırından Müslümanlara, evsizlere ve Romanlara yemek dağıtıldı. Fransa İslami Yardımlar Kuruluşu’nun öncülüğünde ve çeşitli özel şirketlerin sponsorluğunda Saint-Denis Porte de Paris semtinde iftar çadırı kuruldu. Ramazanın ilk iftarını kurulan çadırda yapmak isteyen Müslümanlar yemek kuyruğunda iftar saatini bekledi. İftar çadırına ayrıca, evsizler ve Romanlar da yoğun ilgi gösterdi. Saint-Denis Porte de Paris’de kurulan ve Ramazan ayı boyunca açık kalacak çadırda her gün 700 kişilik yemek dağıtılacak.
KABİL’DE CAMİLERE AKIN
Afganistan’da vatandaşlar teravih namazı için camileri doldurdu. Başşehir Kabil’de bulunan Vezir Ekber Han Camisi’nde teravih öncesi imam tarafından yapılan vaazda, Ramazan ayının ve orucun önemine vurgu yapıldı. Zaman zaman sıcaklığın 40 dereceyi geçtiği ülkede halk, ortalama 17 saat oruç tutacak. Ramazan boyunca devlet dairelerinde memurlar öğlene kadar yarım gün mesai yapacak.
MADRİD’DE ELLER SEMAYA AÇILDI
İspanya’da yaşayan yaklaşık 1,6 milyon Müslüman, Ramazan ayının ilk teravih namazını kıldı. İspanya’daki Müslüman toplumu, Ramazan başlangıcı olarak Arap ülkelerindeki takvimi esas alıyor. Madrid Merkez Mescidi veya diğer adıyla Ebu Bekir Mescidi’nde toplanan ve çoğunluğu Araplardan oluşan Müslümanlar, teravih namazını kıldıktan sonra İslam dünyası için dua etti.
MOSKOVA’DA ÇADIR CAMİ
Ramazan, Rusya’nın başşehri Moskova’ya bereket ve coşkuyla geldi. Ülke genelinde 20 milyon Moskova’da ise 2 milyon Müslüman iftar ve teravih namazı için mescitleri doldurdu. İnşaatı devam eden Moskova’daki Merkez Camii’nin yanı başında kurulan çadır cami ise inananlara hizmet veriyor. Kurulan geçici çadırda ibadetlerini yerine getiren Müslümanlar, Ramazan ayında burada zaman geçirmeyi seviyor. Gönüllü kuruluşlar tarafından verilen iftar yemeği büyük ilgi görüyor. Her gün özel programların düzenlendiği camide, her namaz öncesi ve sonrası hatimler okunuyor. Haftanın farklı günlerinde farklı hocalar ilmihal dersleri ile cemaati bilgilendiriyor.
GAZZE’DE CEMAAT SOKAKLARA TAŞTI
Gazze’de bu yıl Ramazan ayı Türkiye’den bir gün sonra başladı. İlk teravih namazını Al Abiyad Camisi’nde Filistin Başbakanı İsmail Haniye kıldırdı. Namaz sonrasında, cami içerisine kurulan bir masada konuşan Haniye, “İslam ve dinimiz kimliğimizin esasıdır” dedi. Cami, namaza gelen cemaate yetmeyince dışarılara da saf tutuldu. Namaz sonrasında cami içerisindeki cemaate baklava ikram edildi.
ROMANYA’DA MISIR VE SURİYE İÇİN DUA EDİLDİ
On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, Romanya’nın başşehri Bükreş ve soydaşların ağırlıkta bulunduğu Dobruca bölgesindeki 60’ın üzerinde camide kılınan ilk teravih namazıyla başladı. Bükreş Camii’nde kılınan ilk teravihe genç, yaşlı, çoluk, çocuk Müslümanlar akın etti. Huşu içinde ibadetlerini yerine getiren Müslümanlar, Mısır ve Suriye başta olmak üzere dünyadaki Müslüman kardeşleri için barış, huzur ve kardeşlik duası yaptı.
ABD CAMİLERİNDE İFTAR
ABD’de ise New Jersey ve New York eyaletlerindeki Türk camilerini tercih eden vatandaşlar ilk teravih namazını huşu içinde kıldı. Camiler Akşam namazından sonra gelmeye başlayan kadınlı erkekli cemaatle doldu. Ramazan ayının birlik ve beraberlik ayı olduğunu söyleyen Paterson Ulu Camii İmamı Mustafa Bağacan, insanların özellikle bu mübarek ayda ibadetlerine daha dikkat etmesi gerektiğini hatırlattı. Oruç ve teravih namazı ile ilgili cemaati bilgilendiren Bağacan, Ramazan boyunca camiide her akşam iftar vereceklerini de müjdeledi.
Yeni Asya

Çinli Öğrenciler Adana’da Kur’an öğreniyor!

Adana’da Çin’den gelen 18 öğrenciye, Kuran-ı Kerim, Arapça ve Türkçe eğitimi veriliyor. Çin’in çeşitli eyaletlerinden Adana Müftülüğü’nün daveti üzerine gelen öğrenciler, 3 senelik eğitimin ardından ülkelerine dönerek oradaki çocuklara Kuran-ı Kerim ve Türkçe öğretmeyi hedefliyor.

Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelen çekik gözlü öğrenciler, Adana’nın Sarıçam ilçesi Baklalı Kur’an Kursu’nda eğitim görüyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilen öğretmenler tarafından Türkçe eğitimi verilen öğrenciler, yaklaşık 2 ayda Türkçe konuşmaya başladı. Bir süre Türkçe eğitimi alan öğrencilere daha sonra ise temel Arapça, temel dini bilgiler ve Kur’an-ı Kerim okuma eğitimi verilmeye başladı.

Adana Müftüsü Arif Gökçe, Çin Halk Cumhuriyeti’nin değişik eyaletlerinden gelerek Adana’da eğitim ve öğretim gören 20’ye yakın öğrenci bulunduğunu söyledi. Bu öğrencilerin oradaki altyapının yetersiz olması nedeniyle Türkiye’yi tercih ettiğini vurgulayan Gökçe, koordinatör görevliler ve Türkiye’den giden sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa yardımlaşmalarıyla bu öğrencilerin Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Kur’an kurslarında eğitim aldıklarını dile getirdi. Öğrencilerin 2,5 ay önce Türkiye’ye geldiğini belirten Gökçe, “Öncelikle bu kardeşlerimize Milli Eğitim Bakanlığımızın Türkçe öğretmenlerinden katkı alarak Türk dilini öğretiyoruz. Ardından Kur’an eğitimini, temel Arapçaya giriş ve temel dini bilgilere giriş bilgileri veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Çinli öğrencilerin ilk aşamada 1 yıllığına Türkiye’ye geldiğinin altını çizen Müftü Gökçe, “Eğitimlerini, hafızlıklarını ilerletmek isterlerse 3 yıla kadar burada misafir edeceğiz, ağırlayacağız. 20’ye yakın öğrenci gelmişti ama bunlardan 2’si havamıza suyumuza alışamayıp geri döndü. Önümüzdeki günlerde 17 öğrenci daha Adana’ya gelecek. Ayrıca 3 de bayan öğrenci gelme hazırlığı yapıyor. İnşallah bu yavrularımız Türkiyemizde, Adanamızda eğitimlerini alacaklar.” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dünyanın dört bir yanından eğitim için öğrenci getirdiğini hatırlatan Gökçe, “Afrika’dan Balkanlardan, Türkî cumhuriyetlerden ve bu iş Çin’e kadar dayanmış oldu. Biz kardeşlerimizi, Müslüman kardeşlerimiz olarak bağrımıza basmış bulunuyoruz. En güzel şekilde onlara maddi manevi katkılarımızı aktaracağız, kültürümüzü, dilimizi, kardeşliğimizi aktaracağız. İnşallah Türkiye’de bu dini ilimlerdeki yetkinliği kazanan yavrularımız kendi bölgelerine döndüklerinde orada din hizmetini sunabilme konusunda burada aldıkları bilgileri oralara ulaştıracaklar ve bu Türkiye’nin maddi manevi hem kültürünün hem dostluğunun bir nişanesi olarak Çin ile aramızda böyle bir köprü kurulmuş olacak.” dedi.

Hz. Peygamber (sav)’in ‘İlim Çin’de de olsa gidip alınız.’ şeklinde hadisini hatırlatan Müftü Gökçe, şöyle devam etti: ‘İlmin vatanı yoktur. İlim ama Çin’de ama Maçin’de ama Türkiye’de, dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman’ın yitiğidir, Müslüman onu nerede bulursa oradan alır. Biz Çin’e gidemedik ama Çinli kardeşlerimiz bizi kucaklamaya bize kadar geldiler ve Peygamberimiz (sav)’in hadisi şerifi bu sefer Türkiye’de tecelli etmeye başladı. İnşallah bunun devamı gelsin deriz. Bizim de Çin’den alacağımız varsa biz de gider almakta tereddüt etmeyiz.

ÇİN’E DÖNÜNCE ÇOCUKLARA KUR’AN ÖĞRETECEĞİZ

Öğrencilerden Ma Wei Guo ise yaklaşık 2 aydır Adana’da olduklarını söyleyerek, “Sizler bizi Çin’den davet ettiniz. Kur’an-ı Kerim ve Türkçe öğrenmeye davet ettiniz. Türkçe ve Türkiye çok güzel, biz çok seviyoruz. Hocalar bize çok yardımcı oluyorlar. Kalpten teşekkür ediyoruz. İnşallah Çin ve Türkiye kardeş ülke olacaklar. Çin’de başka çocuklara Türkçe ve Kur’an-ı Kerim öğreteceğiz.” diye konuştu.

He Ying Min de Baklalı Kur’an Kursu’nda Türkçe, Kur’an-ı Kerim ve tecvit okuduklarını dile getirerek şöyle dedi: “Hocalar da bize en güzel şekilde öğretiyorlar. Yemekler çok güzel. Çin yemeklerini biraz özlüyoruz. Makarnayı özlüyorum. Müftülere teşekkür ediyorum, dünya ahiret Allah razı olsun. Burada 3 yıl okuyacağız, ondan sonra Çin’deki küçük çocuklara Allah için Türkçe ve Arapça, Kuran-ı Kerim öğreteceğiz.

Cihan