Etiket arşivi: Cüneyd-i Bağdadi

Her şeyini kaybedebilirsin ama ümidini asla!..

Hepimiz bu hayat yolunun yolcusuyuz. Yine hepimiz de biliyoruz ki, hayat yolu hep düzlükte devam etmez.

Bazen önümüze yokuşlar çıkar, bazen de inişler.. Mühim olan, düzlükte iken gaflete dalmamak, yokuş ve inişlerde de ümitsizliğe düşmemek.. Bu iniş çıkışların hayat yolculuğunun imtihanları olduğunun farkında olmak.. Nitekim Rabb’imiz Ankebut Sûresi’nin ilk ayetlerinde şöyle hatırlatmaktadır bu hayat yolu imtihanlarını:

-“İnsanlar iman ettik demekle bırakılacaklar da, öncekilerin imtihan oldukları gibi imtihan olmayacaklar mı sanıyorlar?.

Madem bu hayat yolculuğunda bizden öncekiler gibi bizim de imtihana çekileceğimiz kesin.. Öyle ise bu imtihanı kazanmanın şartını bilmeliyiz ki imtihanımızı kaybetmeyelim.

-Nedir hayat yolculuğunun imtihanını kazanma şartı?

– “Zor şartlarda ümidini kaybetmemek!“.. Çünkü ümidini kaybeden kimse teşebbüs gücünü de kaybeder. Teşebbüs gücünü kaybeden kimse ise her şeyini kaybetmiş demektir. Kaybettiklerini kazanma duygusu duyamaz ki kazanma ihtimali söz konusu olsun..

Nitekim hayat yolculuğunun tüm olumsuzluklarını yaşamış yaşlı bir zat, ağlayarak gelen bir genci görünce sorar: “Neden ağlıyorsun evladım, bir felakete mi uğradın yoksa?”

-Sorma baba der, mahvoldum, dükkânım yandı, bu yetmiyormuş gibi kasadaki paralarım da yandı; bütün servetim gitti, geriye sadece ödeyeceğim borç senetleri kaldı!.

Yaşlı zat, ağlayan gencin başını okşayarak der ki:

– Bunlar ağlanacak kayıplar değildir evladım. Ben de ümidini kaybettin de onun için ağlıyorsun sandım!.

Sözlerine şöyle devam eder: Şunu unutma ki, ümidini kaybeden adam her şeyini kaybeder. Ama ümidini kaybetmeyen adam yeniden teşebbüse geçer, kaybettiklerini tümüyle yine kazanabilir. Sen ümidini kaybetme ümidini!

Evet, bütün mesele, zor şartlarda ümidini kaybetmemekte, tekrar teşebbüse geçme azmini yitirmemektedir.

Bundan dolayı: Artık iyi insan kalmadı, herkes ve her şey bozuldu.. diyerek hep ümitsizlik telkin eden bir adamı ikaz eden Peygamberimiz (sas) Hazretleri, şöyle uyarıda bulunmuştur:

-“İyi insan kalmadı, herkes ve her şey bozuldu!..” diyerek ümitsizlik telkin eden kimse iyi bilsin ki, bozulan kendisidir, herkes ve her şey değil!.

Çünkü kıyamete kadar insanların bozulanı da bulunacak bozulmayanı da.. Burada mühim olan, hangilerinin içinde bulunduğumuz, kimlerin yanında yer aldığımızdır. Biz iyilerin içinde bulunuyorsak kötülerin bize zararı olamaz, kötülerin içinde yer almışsak iyilerin bize faydası olmaz..

Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri Bağdat’ta büyük bir azim ve gayretle hizmete yöneldiği sıralarda bir gece rüyasında ümit kıran sözler duyar. Meçhul adam rüyasında der ki:

-Ey Cüneyd! İnsanlara faydalı olayım diye boşuna çırpınıyorsun. İnsanlar artık iyice bozuldu, seni dinleyecek kimse kalmadı Bağdat’ta. Koskoca şehirde Şiraz Mescidi’ndeki üç kişiden başka adam yoktur. İstersen git Şiraz Mescidi’ne bak!.

Sıkıntı ile uyanan Cüneyd-i Bağdadi, kalkıp abdest alarak doğruca Şiraz Mescidi’ne gider. Bakar ki, gerçekten de mescitte üç kişiden başka kimse yok. İçini bir ümitsizlik duygusu kaplar. Demek ki koskoca Bağdat’ta gerçekten de üç kişiden başka adam kalmamış?.. Tam o sırada yandaki namaz kılanlardan biri selam verip kulağına eğilerek şunları söyler:

– Dikkat et, şeytan sana ümitsizlik telkin ederek hizmet azmini kırmak istiyor. Bağdat Allah dostlarıyla doludur! Yeter ki sen ümidini yitirme, teşebbüs gücünü kaybetme, vazifeni yap, vazife-i ilahiye karışma!.

Bundan sonra Cüneyd-i Bağdadi, durmak yok, yola devam diyerek olanca ümit ve azmiyle yine hizmetine devam eder, dinleyenlerde de azalma değil, artmalar söz konusu olur..

Nitekim Rabb’imiz de hep ümit tebliğ etmektedir bizlere: “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü Allah, tövbe edilen tüm günahları affedebilir!.” (Zümer-53)

Bundan dolayı büyüklerin ittifakla söyledikleri sözleri hep aynı olmuştur: Her şeyinizi kaybedebilirsiniz ama ümidinizi asla!.

Ahmed Şahin / Zaman

Cevşen Delail-in Nur’da Zikredilen Salâvatların Faziletleri

Nebiy-i Zişan’ın (sas)makam-ı Mahmud’u ilahi bir maide ve rabbani bir sofra hükmündedir. Evet, tevzii edilen lütuflar, feyizler, nimetler o sofrada akıyor. Resul-u zişan’a (sas) okunan salavat-ı şerifeler o sofraya edilen davete icabettir. (Mesnevi-yi Nuriye)

1.Salavat: Salavat-ı Münciye; Âlemce meşhur ve gayet mücerreb ve umum aktapların mergubu bir salavat-ı şerifedir. (Salaten Tüncina salavatı)

2.Salavat: Bu salavat-ı şerifenin üç defası on bin salavat-ı şerife otuz bin salavat-ı şerife kıymetinde olduğunu ehl-i hakikat ve keşf haber vermişler.

3.Salavat: Bu mübarek salavat-ı şerifenin bir defa okunması otuz bin salavat-ı şerifeye mukabil denilmiştir.

4.Salavat: Gavs-ı Azam Abdulkadir Geylani(ks) hazretlerinin pek çok ehl-i keşfin ittifakıyla bin salavat-ı şerifeye mukabil daimi virdi ve meşhur bir salavatıdır.

5.Salavat: Seyyid Ahmed Bedevi’nin(ks) binler salavat-ı şerife kıymetinde bir salavatıdır. Ve âlem-i manada Resul-u Ekrem(asm)’ın işaretiyle en yüksek bir salavat-ı şerife olduğunu ehl-i keşf beyan etmişler.

6.Salavat: Aktab-ı Erbaa’dan (dört büyük kutuplar) biri olan Seyyid İbrahim Dessuki’(ks)nin gayet meşhur ve üç defası bin salavat-ı şerife kadar kıymetli bir salavatıdır.

7.Salavat: Seyyid taifeteyn ünvanıyla meşhur-u âlem, gavs-ı ekmel ve Kutb-u Azam Cüneyd-i Bağdadi’nin (ks) ehl-i tahkikçe bin salavat-ı şerife kıymetinde olduğu beyan edilen uzun bir salavat-ı şerifenin hülasasıdır.

8.Salavat: Salavat-ı meşyeşe namıyla meşhur ve Şazeli tarikatının evrad-ı meşhuresinden, müteaddid şerhleri bulunan gayet manidar bin salavat-ı şerife kıymetinde bir salavattır.

9.Salavat: Sıddık-ı ekber ahfadından Muhammed Hanefi(ks) namında bir kutb-u azamın gayet azim ve kıymettar bir salavat-ı şerifesidir.

10.Salavat: Maddi manevi şifa için gayet mücerreb bir ilac-ı manevi gayet kıymettar bir salavat-ı şerifedir.

11.Salavat: Münferice ve nariye namıyla meşhur çok kıymettar ve vüsul-u matlub(herhangi bir murad)için mücerreb bir salavat-ı şerifedir. (4444 defa okunur. Salat-ı Tefriciyye diye de bilinir.)

12-13-14-15. Salavatlar: Gayet meşhur ve kısa ve kıymettar ve mütedavil salavat-ı şerifelerdir.

16.Salavat: Bu salavat-ı şerife kısalığıyla beraber bin salavat-ı şerife kadar kıymetli olduğu beyan edilmiştir.

17-18. Salavat: Bu salavat-ı şerife ve arkasındakiyle beraber Eski Said’in Yeni Said’e (ks) inkılap edeceği zamanda hatıra gelmiş. On üç senedir halâvetini kaybetmediğinden ve usanç vermediğinden ve ondan sonra keşf edilecek esrar-ı Kur’aniye’ye işaret ettiğinden, sair meşhur evliya salâvatları derecesinde olmasa da, bir cihette onlara benzer hükmünde olduğu zannıyla buraya yazıldı. (Said Nursi)

*Ya vedud ya vedud ya vedud ile başlayan salavatın altında yazılacak dua, aslında salavattan olmayıp Peygamber-i zişan (sas)efendimiz Hazret-i Hasan ve Hazreti Hüseyin’e (ra) talim buyurmuşlar. İçinde İsm-i azam bulunması muhtameldir. Ahfad-ı resule (asm) talim olunan dua budur.

19.Salavat: Şah-ı Nakşibendi(ks) hazretlerinin gayet nurlu ve nurani beş cümlesidir. Nur manasını ifade eden kıymettar bir salavattır.

20.Salavat: Bu salavat-ı şerife hem Gavs-ı Azam’ın (ks) hem Şah-ı Nakşibendi’nin (ks) her iki mübarek zatın (üstadın) gayet camii ve gayet kıymettar bir salavat-ı şerifeleridir.

21.Salavat: Bediüzzaman hazretlerinin(ks) yirmi bir adet mucizat-ı katiyye-i Ahmediyyeye (asm) işaret eden gayet kıymettar ve şirin ve zevkli bir salavatıdır.

22.Salavat: Gayet zevkli ve canlı ve kibar-ı evliyaullahın mergubu, Farisi bir salavat-ı şerifedir.

23.Salavat: Kibar-ı evliyaullah’ın merğubu ve Bediüzzaman (ks) hazretlerinin bir salavatıdır.

24.Salavat: Buseyri(ks) âlem-i manada Kasidey-i Bürde’yi Resul-u Ekrem (asm) efendimize okuduğu zaman, gelecek salavat-ı şerifenin yarısını okumuş, yarısını hatırlayamamış olduğundan, Resul-u Ekrem (asm) Efendimiz (ala habibike hayril halki küllihim) diye salavat-ı şerifeyi tekmil etmiş. Gayet kıymettar bir salavat-ı şerifedir.

25.Salavat: İmam-ı Ali (ra)’ın Risale-i Nur-a işaret ettiği Kaside-i Celcelutiye-yi meşhuresinin ahirinde gayet kıymettar zikr ettiği bir salavat-ı şerifedir.

Ahmed Tahiri Bitlisli / cevaplar.org