Etiket arşivi: demokrat

SİYASETİN NERESİNDE NUR TALEBELERİ

Siyaset, devlet işlerini tanzim ve terbiye edip, eğitmek manalarına gelmektedir. Her devletin bir politikası –kullandığı yöntemi- ve bir siyaseti –tanzim ve terbiyesi- var. Bunlar değişkenlik göstermektedir. O kadar ki bölgeden bölgeye, mahalleden mahalleye kadar . .

Bediüzzaman Said NURSİ ve Talebeleri siyasetin neresinde ?

Bu sualden evvel kısaca siyasal tarihe göz atalım sonra buna cevap verelim.

Siyasal tarih içerisindeki hadiseleri tahlil eden Bediüzzaman, tek parti dönemlerinde yani Van, Burdur, Barla, Kastamonu, Afyon hayatı sürecinde siyasete temastan imtina etmiş, kaçınmıştır. Hatta o zamanlarda telif ettiği eser ve mektuplarında da talebelerine siyasetten uzak kalmayı tavsiye etmiştir ısrar ile. Külliyat-ı Nuriyede bunun nice emsali var.

Takvimler 1950’lere gelip çok partili siyasal hayatın kendisini iyice hissettirdiği dönemlerde Bediüzzaman Said NURSİ talebelerini eski zihniyet veya farklı zihniyetlerin partileşmiş hallerine karşı muhafaza etmek için mektuplar neşretmiştir. Bilahare bu mektuplar ”Beyanat ve Tenvirler” namıyla bir araya getirilip neşredilmiştir Sözler Neşriyat vasıtasıyla.

Bediüzzaman Said NURSİ, siyasal arenayı tahlil ederek temelde dört zihniyet olduğu ve gerisi ise bunların fürüatı olduğunu beyan etmiştir. (*) Emirdağ Lahikası 2’de siyasi tahliller görülecektir. Adnan MENDERES’e mektupları ve bu mektuplarında, Ayasofyanın ibadete açılması, Tevafuklu Kur’an-ı Kerimin tab’ı, Ezan-ı Muhammedinin (asv) aslına döndürülmesi olmuştur. Ezan-ı Muhammedinin (asv) aslına döndürülmesiyle Demokratların on kat daha kuvvet bulduğunu ifade etmiştir. (1)

Bediüzzaman Said NURSİ, “âlem-i İslâm nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum” (2) gibi mektuplar neşrederek Dinsizlik ve komünistlik fikirlerinin parti halinde karşımıza çıkmış olmasıyla nur talebelerinin vahdet ve intizamını muhafaza etmek için say u gayret etmiştir. Siyaset cazip olması ve herkeste nefs-i emmare bulunması ve bu emmare olan nefsin aldatıp aldanmasına mani olmak için yaptığı da aşikardır Bediüzzaman Said NURSİ’nin bu işleri.

Bediüzzaman Said NURSİ, daima Demokratları destekler beyanlar ve izahlar vermiştir. Hatta daha dindarlarında da kurmuş olduğu partiler varken onlara destekleyici beyanları olmamıştır. Mesela, İttihad-ı islam partisinin kurucusu Cevad Rifat ATİLHAN, Bediüzzaman Said NURSİ ile görüşmüş ve fikirlerini beyan etmiştir kendisine. ATİLHAN’ın ziyaretinden sonra “dört parti mektubu” yayınlanmıştır.

Bediüzzaman Said NURSİ, hizmetin intişarı ve talebelerinin vahdetini muhafaza ederken daima müsbet hareket etmiştir.

Şimdi gelecek olan mehazlara bakıldığında sualimize cevap gelecektir.

“Demokratlar Nurların neşrine müsaadekâr olmaları ve eskiden beri Nur’un men’ine dair zulümleri yapmadıklarından, Demokratın hatırı için seçimlerle alâkadar olduk. ” Emirdağ-2 – 215

” İttihad-ı İslâm’dan olan Nurcular büyük bir yekûn teşkil eder. Demokratlara bir nokta-i istinaddır. ” Emirdağ-2 – 25

“Demokrat’a karşı eski partinin müfrit ve mason veya komünist manasını taşıyan kısmı, iki müdhiş darbeyi Demokratlara vurmaya hazırlanıyorlar. Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. Onların müttefiki olan İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) efradının çoklarını astılar. Ve Ahrar denilen Demokratları, kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar. Aynen öyle de: Şimdi bir kısmı dindarlık perdesine girip Demokratları din aleyhine sevketmek veya kendileri gibi tahribata sevketmek istedikleri kat’iyyen tebeyyün ediyor. Hattâ ulemanın resmî bir kısmını kendilerine alıp, Demokratlara karşı sevketmek ve Demokratın tarafında, onlara mukabil gelecek Nurcuları ezmek; tâ Nurcular vasıtasıyla ulema, Demokrata iltica etmesinler. Çünki Nurcular hangi tarafa meyletseler ulema dahi taraftar olur. ” Emirdağ-2 – 25

“Maatteessüf bazı müfrit ve mason ve komünistler, Demokrat aleyhinde olduğu halde kendini Demokrat gösteriyorlar ki; Demokratları tahribata sevketsin ve din aleyhinde göstersin, onları devirsin.” Emirdağ-2 – 25

“Zemin ve semavatı hiddete getirecek ve mevcudatı ağlatacak bu müdhiş kararın Demokratlar aleyhinde Halk Partisi’nin müfrit adamları tarafından tertib edilen bir plân olduğundan kat’iyyen şübhemiz yoktur. Zira Nur talebelerinin Demokratları muhafaza ettiğini ve Demokratların kuvvetli bir istinadgâhı olduğunu müfrit şeytanlar anlamışlar. ” Emirdağ-2 – 29

“Bu vatanda dinsizlikle ve istibdad-ı mutlak ve eşedd-i zulme karşı yirmiyedi yıldır perde altındaki hususî neşriyatla hârikulâde bir feragat-i nefisle mücahede eden Bedîüzzaman Said Nursî’nin vücuda getirdiği muazzam Nur Talebeleri câmiasının Demokrat Parti’yi muhafaza ettiğini Halk Partisi’nin müfrit dessasları anlamış..”Emirdağ-2 – 29

“Yüzbinlerle Nur talebelerini Demokratlar aleyhine çevirip, Demokrat Partisi’nin sessiz, sadâsız, gösterişsiz, fakat dindarlıklarıyla gayet muhkem bir istinadgâhını yok etmek ve Demokrat hükûmetini yıkmaktır. Bu müdhiş ve şeytanî plânın akîm kalması için… ” Emirdağ-2 – 30

Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Nasıl Ezan-ı Muhammediye’nin (A.S.M.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de Ayasofya’yı da beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. ” Emirdağ-2 – 164

“Bu mes’elenin ihyasıyla hasıl olan nur ve feyiz, Demokrat hükûmetin en büyük ve cihandeğer bir hizmeti olarak ebede kadar misli görülmemiş bir parlaklıkla lemean edecektir ve beynelmilel bir itibarı temin edecektir.”Emirdağ-2 – 186 “Nur Talebeleriyle Nur Risaleleri ve onların bu büyük hizmet-i Kur’aniyeleri Demokrat Hükûmetinin bir büyük hasenesidir ki, mübarek âlem-i İslâm’daki hareket-i İslâmiye bu hükûmet-i demokrasiyeyi takdir ve tahsinle karşılıyor. ” Emirdağ-2 – 171

Üstadımız Bedîüzzaman Hazretleri, şimdi Kur’an ve İslâmiyet ve vatan hesabına bütün kuvvetiyle ve talebeleriyle, dersleriyle Demokrat Parti’nin iktidarda kalmasını muhafazaya çalıştığına, biz Demokrat Parti mensubları ve Nur Talebeleri kat’î kanaatimiz gelmiştir. Üstadımızdan, ne için Demokrat Parti’yi muhafazaya çalıştığını sorduk, cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki Halk Partisi, İttihadcıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbarıyla, onbeş senede yaptığı icraatının kısm-ı a’zamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyyen iktidara getirmeyecek. Çünki Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki bir Müslüman kat’iyyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebilerle mukayese edilemez. İşte bunun için hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dedi.” Emirdağ-2 – 206

“Üstadımız Bedîüzzaman gibi mübarek ve muhterem bir zâtın Demokrat Parti’ye yaptığı yardımı kıskanan Halk Partisi ve Millet Partisi elemanları, iktidar partisi yapıyormuşçasına çeşit çeşit bahane ve eziyet yaparak Üstadımızı Demokrat Parti’den soğutmak için var kuvvetleriyle çalıştıklarına kat’î kanaatımız gelmiş.” Emirdağ-2 – 207

“Demokratlar Nurların neşrine müsaadekâr olmaları ve eskiden beri Nur’un men’ine dair zulümleri yapmadıklarından, Demokratın hatırı için seçimlerle alâkadar olduk. ” Emirdağ-2 – 215

“Demokrat Parti’yi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” Emirdağ-2 – 206

“biz, Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’an menfaatına kendimizi mecbur biliyoruz. ” Emirdağ-2 – 208

“Evvelki defa gibi bu defa da Nurcuların epey faidesi, Demokrat lehine oldu. Üstadımıza ve Nurlara en ziyade faidesi dokunan eski Adliye Vekili Hüseyin Avni ve Senirkent meb’usu Tahsin Tola herkesten ziyade kazanmaları lâzım iken kazanmamaları bizi çok müteessir etti ..” Emirdağ-2 – 215

“Tahsin Tola’nın ehemmiyetli çalışmasıyla Sözler mecmuası resmen Ankara’da tab’edilmesiyle hem asayişe, hem Demokrata, hem bu vatan ve millete yüz sene meb’usluk etmek kadar faidesi oldu. ” Emirdağ-2 – 215

“Halkı Demokrat hükûmet aleyhine geçirmek plânlarını takib eden muhtelif gazetelerin diğer bir zahir yalanları ise,…” Emirdağ-2 – 218

“Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ehvenü’ş-şer olarak bakınız. Daha a’zamü’ş-şerden kurtulmak için onlara zararınız dokunmasın, onlara faydanız dokunsun.” Emirdağ-2- 245

“Zerratı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, tamamıyla masum olamaz. Demek nokta-i nazar, hükûmetin hasenatı seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara, anarşist nazarıyla bakıyorum. ” Münazarat – 17

“Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halîm’e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.” Sünuhat – 55

“Benim Nur âhiret kardeşlerim, ehven-üş şerr deyip bazı bîçare yanlışçıların hatalarına hücum etmesinler.”  Emirdağ 2 – 245

Bütün bu mehazlardan ders alan Nur Talebeleri azam-üş şere karşı ehveni tercih ediyor. %0 siyaset diyerek nur talebeleri içinde bulunan bazı aklı evveller cemaati aldatmak için, ehvenin kusurlarını serrişte ederek azam-üş şer’i adeta kutsamak ve insanları ona destek etmek için var güçleriyle çalışıyorlar.

Bediüzzaman Said NURSİ’nin yolunda sadakatle yürüyen insanları sadece imani meselelerle meşgul edip, içtimai meselelerde tepetaklak etmek istiyorlar. Bediüzzaman Said NURSİ’nin varisleri mazide de şimdi de ve istikbalde de daima RİSALE-İ NUR HİZMETİNDE RİSALE-İ NUR PRENSİPLERİYLE HAREKET EDEREK, ŞERE ASLA TARAFTAR OLMAYACAKLARDIR İNŞAALLAH.

“Allah kimseyi şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürsede fahişçe etmesin, fahişçe ederse, kabartmasın. Şişirip kabartırsa da perişan etmesin. Perişan ederse sersem ve serhoş, âvâre etmesin.” (3) amin amin amin

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

Kaynak Linki : https://www.nurdanhaber.com/tr-tr/haberler/71655/siyasetin-neresinde-nur-talebeleri/

Üstadımızdan, Ne için Demokrat Parti’yi Muhafazaya Çalıştığını Sorduk

Evvelen: Kıymettar şuhur-u selasenizi ve içindeki leyali-i mübarekelerinizi tebrik eder, umum Nurcular hakkında seksen sene bir ömr-ü makbul hükmüne geçmesini Cenab-ı Feyyaz-ı Mutlak’tan dua ve niyaz ederiz.

Sâniyen: Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin Meyve Risalesinin Dördüncü Mes’elesi’nde ders verdiği üzere en ehemmiyetli hizmet-i imaniye ve Kur’aniyemizde ihlas ve ciddiyetle devam ederken geniş daireyle de alâkalı bir vazife ile zaman zaman karşı karşıya kalıyoruz.

Çeşitli taviz ve tahrifler ile Risale-i Nur’u, din ve diyaneti tahrip ve bozmak için çalışan iç ve dış cereyanların ittifakına karşı; din, vatan ve millet hesabına bugünkü mevcut iktidarı muhafazaya çalışmak gerektiğini, Üstadımızın çok partili hayata geçildikten sonra yazmış olduğu ve Emirdağ Lahikası-2’de neşredilen aşağıdaki mektuplarından ve sair derslerinden anlıyoruz. Bunlardan bir ikisini nümune olarak kaydediyoruz:

“Üstadımızdan, ne için Demokrat Parti’yi muhafazaya çalıştığını sorduk, cevaben:

“Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki Halk Partisi, İttihadcıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbarıyla, onbeş senede yaptığı icraatının kısm-ı a’zamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyyen iktidara getirmeyecek. Çünki Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki bir Müslüman kat’iyyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebilerle mukayese edilemez. İşte bunun için hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’an ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum.” dedi. (Emirdağ Lahikası-2 (206)

Yine Üstadımız buyurmuşlardır ki:

“Ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa, size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip, tam sizi mağlub etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum.” (Emirdağ Lahikası-2 ( 164)

Bütün bunlarla beraber mesele-i siyaset Risale-i Nur’un mesleği itibariyle bir mesele-i fer’iyye iken efkâr-ı umumiyeyi alâkadar ettiği cihetiyle, siz muhterem kardeşlerimizin Kur’an ve vatan ve İslamiyet adına seçimlerde yapacağınız tercihte bir ölçü olması bakımından Üstadımızın bu mektuplarını nazar-ı mütalaalarınıza bir defa daha arz ettik.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin hizmetkâr ve talebelerinden

Abdullah YEĞİN, Hüsnü BAYRAMOĞLU, Ahmet AYTİMUR

Demokrat Dindar Milletvekillerine İhtar

Umumî bir hatanın neticesinde hava ile zemin, zelzele ile fırtına ile gazab-ı İlâhîyi haber vermek nev’înden hiddet ediyorlar gibi âdete muhalif bir vaziyet gösterdiler. Ben de bundan bir mânevî fırtınaya alâmet hissettim… Bana dediler ki: “Din propagandasını yapan dindarların serbestiyet kanunu geri kalmış. Fakat solcular hakkındaki kanunu tâcil edip tasdik etmişler.”

[Demokrat dindar milletvekillerine bir hakikati ihtar]

Bugünlerde hastalığım itibarıyla kışın pek şiddetli hiddetine tahammül edemedim. Çok tecrübelerimle, umumî bir hatanın neticesinde hava ile zemin, zelzele ile fırtına ile gazab-ı İlâhîyi haber vermek nev’înden hiddet ediyorlar gibi âdete muhalif bir vaziyet gösterdiler. Ben de bundan bir mânevî fırtınaya alâmet hissettim. Kalbime geldi ki: “Acaba yine İslâmiyet ve hakaik-i imâniye zararına bir hatâ-yı umumî mi meydana geldi?” Âdetim olmadığı halde ve dünya siyasetini terk ettiğim halde bu nokta için sordum: “Ne var? Cerideler ne haber veriyorlar?”

Bana dediler ki: “Din propagandasını yapan dindarların serbestiyet kanunu geri kalmış. Fakat solcular hakkındaki kanunu tâcil edip tasdik etmişler.”

Kalbime geldi ki: Bu vatan ve İslâmiyetin maslahatı, her şeyden evvel dindarların serbestiyeti hakkındaki kanunun hem tâcil, hem tasdik ve hem de çabuk mekteplerde tatbik edilmesi elzemdir. Çünkü bu tasdikle Rusya’daki kırk milyona yakın Müslümanı, hem dört yüz milyon âlem-i İslâmın mânevî kuvvetini bir ihtiyat kuvveti olarak bu vatana kazandırmakla beraber, komünistin mânevî tahribatına karşı şimdiye kadar Rus’un, Amerika ve İngiliz’e karşı tecavüzünden ziyade bin senelik adavetinden dolayı en evvel bize tecavüz etmesi adavetinin muktezası iken, o tecavüzü durduran, şüphesiz hakaik-i Kur’âniye ve imaniyedir. Öyleyse, bu vatanda her şeyden evvel o acip kuvvete karşı hakaik-i Kur’âniye ve imaniyeyi bilfiil elde tutup dinsizliğin önüne kuvvetli bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânî yapılması lâzım ve elzemdir.

Çünkü dinsizlik Rusu, şimdiye kadar yarı Çin’i ve yarı Avrupa’yı istilâ ettiği halde, bize karşı tecavüz ettirmeyip tevkif ettiren, hakaik-i imaniye ve Kur’âniyedir. Yoksa, Rusların tahribat nev’înden mânevî kuvvetlerine karşı adliyenin binden birine maddî ceza vermesiyle; serserilere ve fakirlere, zenginlerin malını peşkeş çeken ve hevesli gençlere ehli namusun kızlarını ve ailelerini mübah kılan ve az bir zamanda Avrupa’nın yarısını elde eden bir kuvvete karşı, ancak ve ancak mânevî bombalar lâzım ki, o da hakaik-i Kur’âniye ve imaniye atom bombası olup o dehşetli solculuk cereyanını durdursun. Yoksa, adliye vasıtasıyla yüzden birine verilen maddî ceza ile bu küllî kuvvet tevkif edilmez.

Onun için, dindar milletvekilleri bu tacili lâzım gelen hakikati tehir etmelerinden, çok defa tecrübelerle gördüğümüz gibi bu defa da küre-i hava şiddetli soğuğu ile buna itiraz ediyor.

İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.

Said Nursi