Etiket arşivi: dib

Diyanet, Darbe Girişimini Kınadı

mehmet gormezKırk yıldır bu topraklarda din görüntüsü altında fitne fesat ve husumet tohumlarını ekenler, bilsinler ki milletimize çok büyük zarar vermiştir.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Dün gece, kırk yıldır bu topraklarda din görüntüsü altında fitne, fesat ve husumet tohumlarını ekenler, bilsinler ki milletimize çok büyük zarar vermiştir. Aklını, izanını, ruhunu başkalarının emrine veren bu paralel yapı, en büyük ihaneti de bir kez daha yüce dinimize, hak, adalet ve merhamet dini olan yüce İslam’a vermiştir.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yaptığı açıklamada, darbe girişimini kınadı.

Konuşmasına besmeleyle başlayan Başkan Görmez, “Aziz milletimizin her ferdine geçmiş olsun diyorum. Dün gece hayatını kaybeden bütün vatan evlatlarına, bütün masum şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralı evlatlarımıza acil şifalar diliyorum.” diye konuştu.

“Dün gece kırk yıldır bu topraklarda din görüntüsü altında fitne, fesat ve husumet tohumlarını ekenler, bilsinler ki milletimize çok büyük zarar vermiştir. Aklını, izanını, ruhunu başkalarının emrine veren bu paralel yapı, en büyük ihaneti de bir kez daha yüce dinimize, hak, adalet ve merhamet dini olan yüce İslam’a vermiştir. Bugün millet olarak hepimiz için birlik günüdür, gün dayanışma günüdür.” değerlendirmesinde bulunan Başkan Görmez, şunları kaydetti:

“Ezanları susturan darbelerden, darbeleri susturan sala seslerini bize lütfettiği için Allah’a hamd ediyorum.”

“Gün milletçe kenetlenme günüdür, gün yaşadığımız kabusu tarihin mezarlığına gömerek kardeşliğimizi ve istikbalimizi birlikte yeniden inşa etme günüdür. Dün gece, fecrin doğuşuna kadar semalarımızdan sala seslerini eksik etmeyen bütün diyanet camiamıza, bütün din gönüllülerine en kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum. Ezanları susturan darbelerden, darbeleri susturan sala seslerini bize lütfettiği için Allah’a hamd ediyorum. Dün gece, milletimizin kalbine yönelmiş tank namlularından, evlerimizin üzerinden geçen F-16 uçaklarının seslerinden rahatsız olmayıp, bağımsızlığımızın simgeleri olan minarelerimizden yükselen o güzel sala seslerinden rahatsız olan bir tek kardeşimin çıkacağını düşünmüyorum.

Herkes bilsin ki bizim vazifemiz, sadece namaz kıldırmak değildir. Bizim vazifemiz, aynı zamanda tarih boyunca mazlumların umudu olmuş aziz milletimizin maneviyatını ayakta tutmaktır. İstiklal ve bağımsızlığımız için çaba göstermek, iman vazifemizdir.”

“Geçmiş olsun dileklerini ilettiler.”

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, dün gece göz yaşlarıyla Türkiye’yi izleyen mazlum milletler olduğunu ve o milletlerin Diyanet İşleri ve Din İşleri Başkanlarının kendisini arayıp, Türk milletine geçmiş olsun dileklerini ilettiğini belirtti.

Başkan Görmez, “Allah milletimize zeval vermesin, Allah milletimizi, ülkemizi ve bütün insanlığı her türlü kötülükten muhafaza etsin. Sözlerimi yüce Rabbim’in bir ayeti ile bitirmek istiyorum. Üzülmeyin, gevşemeyin, eğer inanıyorsanız, siz en yücesiniz. Allah’a emanet olunuz.” diye konuştu.

Diyanet’ten sözlükçülere sert tepki

Ekşi Sözlük’te Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’e dair hakaretvari sözlerin hatırlatılması üzerine de Görmez, yazılanların üzerinde düşünülerek tertip edilmiş bir şey olduğunu düşünmediğini söyledi.

Eğer düşünülerek yapılan bir tertip varsa da amacının ramazanın manevi iklinini provoke etmeye yönelik olduğuna dikkati çeken Görmez, “Araya sızmış korsan bilgiler olabilir, diye yorumluyorum ama eğer düşünülerek yapılan bir tertip varsa, bu manevi iklimi provoke etmeye yönelik bir şeydir. Onun için herkesi sağduyuya davet ediyoruz” dedi.

Bu tür olayların uluslararası İslamafobia endüstrisinin cehenneme düzenlediği bir tren seferinin arkasına takılmaktan ibaret olduğunu belirten Görmez, “Bu trenin yakıtı 4 şeydir: Kin, öfke, nefret ve cehalet. Bu topraklarda hiç inanmayan bir ateistin dahi, o tür hakaretleri, sanal ortamda dahi olsa bilerek yazabileceğine, yazacağına ihtimal vermiyorum. Böyle birşey varsa, bunun bir tek yorum vardır. O da, uluslararası islamafobia endüstrisinin heybesini nefretle, kinle, öfkeyle, cehaletle doldurup cehenneme gönderdiği bir trenin arkasına takılıp, gönüllü yolcu olmaktan ibarettir diye düşündüm” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Diyanet’ten imsak vakti açıklaması

Diyanet İşleri Başkanlığı, son günlerde basında yer alan imsak vaktinin belirlenmesi hususunda muhatap olduğu eleştirilere yazılı bir cevap verdi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Ramazan öncesi yaptığı basın toplantısında gerekli açıklamada bulunmuş olmasına rağmen bu hususta her hangi bir açıklama yapılmamış gibi haber ve değerlendirmelerin sürdürüldüğünün belirtildiği açıklamada imsak vaktinin belirlenmesine dair kapsamlı bir değerlendirmeye yer verildi.

İmsak vaktinin belirlenmesiyle ilgili açıklama şöyle;

İmsak vakti Hicri 3. Asırdan beri hesapla belirlenmektedir…

İmsak vaktinin hesapla belirlenmesi yeni bir hadise değildir. Namaz vakitlerinin hesaplarla belirlenmeye başladığı Hicri III. Asırdan itibaren imsak vakitleri de hesapla belirlenmektedir. Müslüman astronomi âlimleri geçmişten günümüze imsak vakitlerinin hesaplanmasında genellikle bugün Diyanet İşleri Başkanlığının imsakin hesaplanmasında esas aldığı kriterleri benimseyerek ‘Fecri sadık’ı tespit edegelmişlerdir.

Önceki İslam âlimlerinin çoğunluğu, imsakın hesaplanmasında Diyanet’in esas aldığı 18º yi benimsemiştir…

Geçmiş İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu, imsakin hesaplanmasında Diyanet İşleri Başkanlığının esas aldığı 18º yi benimseyerek ‘fecri sadık’ı hesaplamışlardır. Bazıları ise daha ihtiyatlı davranmak üzere 19º yi esas almışlardır. 1949 yılında Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin talimatıyla Kandilli Rasathanesinin kurucusu Prof. Fatin Gökmen başkanlığında Kamil Miras, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyyüp Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvaakıt Yusuf Ziya Gökçe’den oluşan komisyon da imsakin belirlenmesi için 19º yi esas almıştır. Ancak Başkanlığımız 1982 yılında imsak vaktinden temkini kaldırdığı sırada İslam’ın kolaylaştırma ilkesi doğrultusunda 19º yerine bilimsel bir kriter olan 18º’yi benimsemiştir.

Milletimizin zihninde tereddütler uyandırmaya çalışılmasını isabetli bulmuyoruz…

Günümüzde İslam dünyasının neredeyse tamamına yakını imsak vaktinin hesaplanmasında Diyanet işleri Başkanlığının imsakin belirlenmesinde esas aldığı ölçüyü benimsemektedir. Bu itibarla geçmişteki İslam astronomlarının bu meseleyi anlamadığı, İslam dünyasındaki onlarca İslami Astronomi cemiyetinin bu işi bilmediği, şimdilerde birilerinin bu işi doğru anlamaya başladığı gibi bir sonuca götürecek yaklaşımlarla milletimizin zihninde tereddütler uyandırmaya çalışılmasını isabetli bulmuyoruz.

Diyanet, sorumluluk sahibi bir kurum olarak fetvaya esas olan en ihtiyatlı görüşü tercih ederek imsak vakitlerini hesaplamaktadır…

Diyanet İşleri Başkanlığı, elbette orucun başlangıç vakti konusunda fıkıh kitaplarımızda yer alan farklı görüşleri bilmektedir. Elbette bunlardan bir kısmının itibara alınamayacak şaz görüşler olduğunun da farkındadır. Ancak Başkanlık, sorumluluk sahibi bir kurum olarak fetvaya esas olan en ihtiyatlı görüşü tercih ederek imsak vakitlerini hesaplamaktadır. Başkanlığın bu tercihi, vaktin ilk sınırını tespit esasına dayanmaktadır. Bunu da bilimsel bir kriteri esas alarak gerçekleştirmektedir.

Diyanet’in uyguladığı bilimsel kriterlerin ölçü olarak alınmaması durumunda toplum içinde birliğin sağlanması asla mümkün değildir…

Diyanet İşleri Başkanlığı, imsakin belirlenmesinde bilimsel bir kriter olarak astronomik tanın başlangıcı olan 18º’yi esas almaktadır. Böyle bilimsel bir kriter ölçü alınmadığı takdirde toplum içinde birliğin sağlanması asla mümkün değildir. Bu hususta bugün şikâyet edilen tablo gibi manzaralar ortaya çıkar. Nitekim günümüzdeki uygulamalarda kimi takvimler imsak vaktini Diyanet takviminden yaklaşık 20 dakika önce başlatırken kimileri Diyanet takviminden bir saatten daha fazla bir süre sonra başlatmaktadır.

İmsak vakti aynı zamanda sabah namazının başlangıç vaktidir…

Dört mezhebe göre yatsı namazının cevaz vakti, fecri sadığa kadar devam eder. Buna göre yatsı namazının sonu ile sabah namazının başlangıç vakti arasında mühmel vakit/boşluk (ilkinin vaktinin çıkması, ikincinin vaktinin girmesi için bir süre) yoktur. Vaktin biri çıkar, diğeri girer. Buna göre, fecr-i sadık’ın zuhuru ile yatsı vakti çıkar, sabah namazı vakti girer ve oruç için imsak başlar. Bunlar arasında, fıkıh yönünden, az da olsa bir boşluk/mühmel vakit yoktur. Buna göre fecri sadık’ın ilk oluşmaya başladığı andan sonraya bırakılması, yatsı vaktinin sonu hususunda tereddüt ortaya çıkaracaktır.

İmsak vaktinin belirlenmesinde Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümüyle çalışılıyor…

Başkanlığımız ibadet vakitlerine ilişkin olarak dile getirilen her türlü görüş ve düşünceyi ciddiyetle takip etmenin bir gereği olarak imsak ve yatsı vakitlerinin bilimsel gözlem yöntemleriyle belirlenmesi için Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ile ortak bir gözlem projesi yürütmektedir. Şu ana kadarki gözlemler Ankara Bâlâ ilçesindeki 1500 rakımlı Beynam Ormanları; Bolu Gerede İlçesindeki 1900 rakımlı Arkut Dağı ile Türkiye’nin güneyinde ve deniz seviyesindeki Mersin ili Anamur ilçesinde yürütülmüştür. Gözlem çalışmalarının insan gözüne endeksli aletlerle yapılan kısmında sonuca ulaşılmıştır. Buna göre; Başkanlık takvimlerinde hesaplanan imsak vakitleri ile fecirde ortalama tan beyazlığının başlama vakti arasında ise -0.8 +- 3.5 dakika fark görülmüştür. Bu sonuç, güneşin 17.8 derece ufka yaklaştığı zamana denk gelmektedir. Başkanlık takvimlerinde yatsı vakti için güneşin 17º ufkun altına inişinin, imsak vakti için ise güneşin ufka 18º yaklaşması ölçüsünün esas kabul edildiği dikkate alındığında insan gözüne endeksli aletsel rasatlarla yapılan gözlem sonuçlarının Başkanlık takviminde verilen imsak vakti ile örtüştüğü görülmüş ve bu sonuçlar Ramazandan önce Diyanet işleri Başkanımız tarafından halkımızla ve basınımızla paylaşılmıştır.

Araştırmanın çıplak gözle yapılan rasatlar kısmında, Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinden müteşekkil denek gözlemciler tarafından 28 adet yatsı, 22 adet imsak gözlemi olmak üzere toplan 50 adet görsel gözlem yapılmıştır. Ancak ışık etkisi ve ufuk kirliliği gibi tesirler göz önünde bulundurularak; sağlıklı sonuçlara ulaşılması amacı ile çıplak gözle yapılan gözlemlere bir süre daha ve fakat mümkün mertebe ışık etkisinden olabildiğince uzak daha değişik yerlerde devam edilmesi kararına varılmıştır. Tüm gözlem sonuçları elde edildikten sonra bütün bilgiler kamuoyu ile paylaşılacaktır.

Söz konusu iddia sahiplerinin dile getirdiği görüşleri İslam tarihi boyunca kabul eden hiçbir ciddi ilim insanı olmamıştır…

Gerek aletsel gözlemlerle ve gerek çıplak gözle yapılan rasatlarla ulaşılan sonuçlarda şu ana kadar, günümüzde seslendirilmeye başlayan ve imsakin güneşin 10º ufka yaklaşmasından daha az bir zamana tekabül eden bir vakitte başlatılması yolundaki görüşü destekleyen en ufak bir bulguya rastlanmamıştır. Zaten söz konusu iddia sahiplerinin dile getirdiği görüşleri İslam tarihi boyunca kabul eden hiçbir ciddi ilim insanı olmadığı gibi günümüz İslam dünyasında bu alanda söz sahibi olan hiçbir ilim insanı ve astronom da benimsememektedir.

Şer’î vakitlerin belirlenmesi, Diyanet İşleri Başkanlığının en önemli vazifelerinden biridir. Çünkü en başta ibadetler olmak üzere Müminlerin dini hayatı ile ilgili pek çok husus, şer’î vakitlerle irtibatlıdır. Yatsı namazı vaktinin sonu, sabah namazı vaktinin ve orucun başlangıcı olan imsak vaktinin belirlenmesi de bu vazifenin bir parçasıdır. Halkımız, ibadet hayatlarıyla ilgili hususlarda bir tereddüt yaşamamalı ve bu hususta Başkanlığımıza güvenmeye devam etmelidir.

Diyanet

Mezhep ve meşrep adına zalimin yanında yer almak Müslümana yakışmaz

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının ortak yürüttüğü “Şimdi Suriye’ye Yardım Zamanı” kampanyası kapsamında toplanan yardımlardan oluşan 15 tırın Suriye’ye gönderilmesi için Gaziantep’te düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de katıldı.

Suriye’ye yapılan yardımlarda Türkiye’nin öncülük ettiğini belirten Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Suriye’de yaşanan olaylara İslam dünyasının ve insanlığın duyarsız kalmasından dolayı büyük bir üzüntü ve keder duyduklarını ifade etti.

Suriye’de devam eden olayların sebebi ne olursa olsun, yüzbinlerce insanın yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldığını, yüzbinlerce insanın öldüğünü dile getiren Başkan Görmez şunları söyledi;

Duyarlılığını kaybeden İslam dünyası ve Müslümanlar için üzülüyoruz…

“Aslında hayır duygusu insanın yüreğinde bir sevinç, bir coşku oluşturur ancak biz, bugün burada sevinçli değiliz. Bugün, bu insani yardımları Suriye’ye gönderirken yürekten hüzün duyuyoruz, kederleniyoruz. Duyarlılığını kaybeden insanlık adına üzülüyoruz. Hüzün duyuyoruz, elem ve keder hissediyoruz. Müslümanlık adına üzülüyoruz. Duyarlılığını kaybeden İslam dünyası adına üzülüyor, kederleniyoruz. Duyarlılığını kaybeden uluslararası camia adına üzülüyoruz. Duyarlılığını kaybeden uluslararası kuruluşlar adına üzülüyoruz.”

Mezhep ve meşrep adına zalimin yanında yer almak Müslümana yakışmaz…

“Bugün, mezhep ve meşrep adına zulmün yanında, zalimin yanında yer alan Müslüman kardeşlerimiz adına hüzün duyuyorum… Büyük bir elem, keder hissediyorum. Hâlbuki yeryüzünde derdi olan gayrı müslim de olsa, dünyanın neresinde olursa olsun ona yardım etmek her Müslümanın asli görevidir. Zalimin ve mazlumun dini sorulmaz. Dini ne olursa olsun zalimin yanında yer almak Müslümana yakışmaz. Dini ne olursa olsun mazlumun yanında yer almak Müslümanın asli görevidir.”

Antep’i Halepsiz, Halep’i Antepsiz düşünemeyiz…

İslam dünyasına ve insanlığa çağrıda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Suriye’deki olaylar hakkında kanaatiniz ne olursa olsun, ortada bir sonuç var ve hepimizin o sonuca kilitlenmesi lazım. İki ateş arasında kalmış çocuklar, yaşlılar var. Bu insanlarla bizim öncelikle din kardeşliğimiz var. Ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var. Antep’i Halepsiz, Halep’i Antepsiz düşünemeyiz. Aynı tarihin, aynı kültürün, aynı medeniyetin ortak çocuklarıyız. İnsanlık olarak sonuçlara odaklanmalı buradaki akrabalarımızın komşularımızın kardeşlerimizin bu felaketten kurtulması için çaba sarf etmeliyiz” diye konuştu.

Kampanyanın devam edeceğini kaydeden Başkan Görmez, haftalık veya on günlük periyotlarla gıda ve barınma ihtiyacını karşılayacak yardımların Suriye’ye ulaştırılacağını belirterek “Hiçbir şey yapamıyorsak 900 km sınırımız var, ekmeğimizin yarısını böler, götürür sınıra bırakırız” dedi.

Diyanet tüm dünyaya ulaşıyor…

Diyanet İşleri Başkanlığının dünyanın her yerinde yardıma muhtaç insanlara yardım elini uzatmaya çalıştığını vurgulayan Başkan Görmez şöyle devam etti;

“Somali’de açlık yaşandı, hayırsever milletimiz yardıma koştu. Dünyanın bir ucunda bir millet açlık krizi yaşıyor, milletimiz 6 bin km öteden yardımına koşuyor, ayağa kaldırıyor. Biz buna şahit olduk. Gazze’de Müslüman kardeşlerimiz zor durumda kaldı milletimiz harekete geçti. Pakistan’da deprem oldu, sel felaketi oldu, yardıma koştunuz. Arakan’da, Burma’da, Myanmar’da yaşanan bir felaket var, oraya yardımlarımız devam ediyor. Bir ekibimiz hala orada çalışıyor. Bir ekibimiz Haiti’de milletimizin verdiği yardımları ulaştırmak için çalışıyor. Bir ekibimiz Pakistan’da yardımları ulaştırmak için çalışıyor. Bütün bu yardımlar bize sevinç verdi coşku verdi.”

Düzenlenen törenin ardından Nizip’e geçen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Cuma hutbesini irad etti. Namazdan sonra Nizip’te sığınmacı olarak yaşayan Suriyeli ailelere sembolik olarak yardım dağıtımına katılan Başkan Görmez, çadır kenti de ziyaret etti.

Diyanet

Kış Geldi… Suriye İçin Bir Ekmek Bir Battaniye…

Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in, Suriye’de iki yıl önce başlayan ve artık bir insanlık dramına dönüşen çatışmalarla ilgili başlattığı insani yardım kampanyasının detayları belli oldu.

Suriye halkı için Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yürütülecek olan insani yardım kampanyasına aşağıdaki hesap numaraları verilen bankalar aracılığıyla, internetten on-line olarak yahut Turkcell, Avea ve Vodafone (Turkcell ve Vodafone kontörlü hatlar hariç) gibi operatörlerden “SURİYE” yazıp 5601’e mesaj göndererek 5 TL’lik bir katkıyla Suriye halkına destek sağlanmış olacak.