Etiket arşivi: doğru evlilik

Sosyal Ağların Deve Kuşları

Sosyal medyada bazı kişiler, deve kuşu misali davranıyorlar. Birilerine gönderme yapıyorlar fakat bunu  başkalarının anlamadığını sadece gönderme yaptığı kişinin anladığını zannediyorlar.

Söz giydirmelerini  sayfalarından yaparak farklı bir rahatlama peşindeler.

Eş, arkadaş, kısacası  çevresinde rahatsızlık duyduğu bir çok kesim bu muameleye maruz kalabiliyor.

Resim, özlü sözler semboller  vs. ile kişilerin yüzüne ifade edemediği düşüncelerini farklı bir yolla, sosyal medya üzerinden gönderiyorlar:” ohh çok isabetli oldu, tam da söylemek istediğim sözler ne güzel denk geldi. ” diyerek paylaşım peşindeler.

Bu kitlenin kiminle problem yaşadığını anlamak için müneccim olmaya hiç gerek yok, şıp diye anlaşılıyor.

Özellikle  eşi ile sıkıntılı bir süreçte ise karşı tarafa olan iğneli sözcükleri sanki evliliğe bir daha devam etmeyecek türden.

Hoş devam etmese bile medeni ve saygı sınırı olmalı, gerçi bu durum çoktan geçmişin tozlu raflarına hapsoldu ne yazık ki.

Aile ve çevresine gönderdiği giydirmeli cümleleri başkalarının da paylaşmasını, beğenmesini beklemesi nasıl bir ruh halidir? Bu paylaşımlar tartışmalara sebebiyet verebiliyor, muhabbete ve sevgi bağına zarar gelmesine neden olabiliyor. Ya da kötü zanna sebep oluyor.

Neresinden bakılırsa bakılsın, haklılık payı bulamadığımız enteresan bir durum.

Nasıl bir psikoloji hali acaba?  Özel şeyler sosyal gün yüzüne böyle çıkıyor?

Sorunlar ve sıkıntılar yabancı  önüne böyle kolay sunulmazdı yıllar önce.

Büyüklerimiz bunları ayıp sayar ve öğütler peşi sıra gelirdi.

Kiminle sıkıntı yaşanırsa mertçe ve çözüm odaklı, yüz yüze, gözlerdeki olumlu ışığı yakalayarak halledilirdi.

Sorun taraflar arasında bilinirdi. Şimdilerde olduğu gibi cümle aleme, duyanlara duymayanlara servis edilmezdi.

Aile mahremiyeti gözümüzden sakındığımız çok özel değerlerimizdendi.

Sorunlar huzur sığınağında dört duvar arasında çözülmeye çalışılırdı.

“Ne kadar az insan şahit olursa yara o kadar çabuk iyileşir” düşüncesi hakimdi.

Sorunlara onca insanı şahit tutarak, iyi olma sürecini beklemek akıl tutulması olsa gerek.

Büyüklerimiz ne güzel ifade etmişler “Sırrını ele güne ifşa edip gülünç olmaktansa, dişlerin arasında hapsedip kulunç olmayı tercih et”

Sizlere sesleniyorum Sosyal Ağların Deve Kuşları!

“Başınızı kuma saklayarak tüm bedeninizin gizlendiğini zannetmek sizi gülünç duruma düşürüyor. “

Nagehan İPEK

Kaynak: cocukaile.net

www.NurNet.Org

Ya Evlilik?

Kız idim sultan idim, nişanlandım han oldum.

Gelin oldum kul oldum, ayaklara çul oldum.

Dünyanın en eski kurumlarından biridir evlilik. Aynı zamanda son yıllarda en çok zorlanan kurumlardan biridir de. Mesela İngiltere’de evlenen her iki kişiden biri boşanmakta iken bu oran son zamanlarda her evlenen dört kişiden üçünün boşanması ile sonuçlanmaktadır. Bizde bu oran batıya oranla daha az olmasına rağmen boşanma oranı bizde de gittikçe artmaktadır.

Kur’an-ı Kerim, evlilik akdi için ağır ve mesuliyetli bir sözleşme tabirini kullanıyor (Nisa Suresi 21). Zira evlilik akdi, karşılıklı haklar ve vazifeler getiren bir anlaşmadır. Kendisine yatırım yapılan ve iflası halinde bir ömür’ün heba olabileceği bir anlaşma.

Ne var ki diğer anlaşmalar gibi matematik hesaplarının yapıldığı bir anlaşma değildir. Yani evlilik matematik hesabı gibi değildir. Şöyle davranırsak şöyle olur, böyle davranırsak böyle olur gibi teknik hesaplar evlilikte tutmaz. Kişi kendi çözümünü önce kendi bulmalıdır.

Bakmayın siz evlilik için şekerli çiğ köfteyle, acılı baklavayı yiye bilme becerisidir dediklerine. Bence Evlilik; birlikteliğin tek başınalığa zaferidir.”

Evlilik, saadet sarayını inşa etmektir. Mutluluk şalını ilmek ilmek örmektir. Sabır aşını hafif ateşte pişirmek, sonra da sevgi ve hoş görü ile yemektir. Mutluluk yolunun üzerindeki eneleri, kaprisleri, kin, nefret ve olumsuz duyguları ayıklamaktır.

Evliliği yanan bir ateşe benzetebiliriz. Ateşin devamlı olması için sürekli beslenmesi gerekir, tıpkı bunun gibi evliliğin sağlıklı yürümesi için de daima beslenmesi, yatırım yapılması gerekir.

Birinin karısı veya kocası olmadan önce kendisi olmayı becerebilmeli insan ve bunun için de öncelikle tek başınalığı öğrenmesi gerekir. Kendi dünyasını taşıyamayan biri, bir başka dünyayı daha omuzlayamaz. Evlilik yağmalamak veya yağmalanmak değildir. Bireylerin sahip oldukları tüm dengeleri ortaya koyarak, paylaşması, zenginleşmesi ve zenginleştirmesidir. Kadın için erkek, erkek için kadın; dünyanın öte yarısını anlamak, tanımaktır. Karşı kıyıya köprü kurmaktır evlilik. Bütünleşmek, tamamlanmaktır. Kısaca evlilik “Ben”i koruyarak “Biz” olmayı becerebilmektir. Evlilik lügatinde “ben” yerine “biz” yazılıdır.  Bundan dolayıdır ki, evliliğin öznesi “ben” değil “biz”dir. Bundan dolayı; Evliliklerde doğru insan olmak, doğru insanla evlenmekten daha önemlidir.

Bir başka açıdan evlilik, ABD ve İngiltere gibi birçok ülkede kendisine yatırım yapanların dörtte üçünü hayal kırıklığına uğratan ve iflas ettiren bir kurum ayrıca. Başka bir deyişle, istatistikler, birçok ülkede dört evlilikten üçünün boşanma ile sonuçlandığını göstermekte. Eğer bu istatistik yapacağınız evlilikle ilgili değil de bir iş ortaklığı ile ilgili olsaydı, yani birisi ile iş ortaklığı yapacağınız sırada istatistiklere çok güvendiğiniz bir arkadaşınız, “ikinizin iş ortaklığının yürüme şansı %25” deseydi hala tüm varlığınızı bu ortaklığa yatırır mıydınız? Muhtemelen hayır. Ne gariptir ki iş evliğe gelince insanların %90’ından fazlası, %25 yürüme şansı olan bir ortaklığa yatırım yapabiliyor.

Onun içindir ki kendisi ile filler arasındaki ortak özelliklerin, eşiyle kendisi arasındaki benzerliklerden daha fazla olduğunu söyleyen birçok öfkeli ve umutsuz eş gördüm meslek hayatımda.

Garip değil mi? Daha çok şey paylaşmak için evleniyorlar, daha az birlikte oluyorlar. “Yaşamlarına yıllar katıyorlar ancak yıllara yaşam katamıyorlar.” Yaşamın tüm olumsuzluklarına panzehir olarak gördükleri kahramanları ile evleniyorlar. Ancak aynı panzehirin zamanla zehir’e dönüştüğünü söylüyorlar. Romantik bir rüya görmek üzere birlikte aynı yatağa giriyorlar ve yataktaki düşmandan söz ediyorlar.

Her zincir, en çürük halkası kadar güçlü ve dayanıklıdır.” Eşler farklılıkları bilir ve gerektiğinde farklılıklarla ilgili bir kabul geliştirirlerse, kendi zincirlerini, onarabilir ve daha sağlam birliktelikler oluşturabilirler.

Bir kadının tüm erkekleri anlaması için bir erkeği tanıması yeterli olurken, bir erkeğin tüm kadınları tanıması bir kadını anlamasına yetmiyor. İlginç değil mi? Evliliklerde erkek ve kadınların beklentileri işte bu sebepten dolayı çok farklıdır. Ayrıca “Bir kadın evleneceği erkeğin değişeceği inancıyla evlenir ama erkek değişmez. Bir erkek evleneceği eş adayının değişmeyeceği inancıyla evlenir ama kadın değişir.

Evlilik müessesesi ile ilgili ilginç realitelerden biri de bizde 2 kişinin değil, iki ailenin evlenmesidir. Batıda iki kişi evlenir ve hayatlarına kendileri yön verir. Bizde ise adeta iki kişi değil iki aile hatta iki sülale evlenmektedir. Evlilik öncesi aşamada, ev eşyalarının seçiminden tutunda evlendikten sonra kalacakları ev’in seçimi, aile meselelerinin çözümü, eşlerin hal ve hareketlerine kadar aileler tüm meselelerin içindeler.. Hal böyle olunca da iki kişinin bile anlaşmasının zor olduğu konularda iki ailenin anlaşması haliyle daha da zorlaşıyor.. Bundan dolayı eşlerin evlenmeden önce evlilik kurallarını kendi aralarında belirlemeleri ve bunu zaman zaman gözden geçirmeleri yerinde olacaktır.

Uzm. Dr. Kenan Taştan / NurNet.Org / Evliliğinizin Kaçıncı Kilometresindesiniz Kitabından Alıntıdır…