Etiket arşivi: Emine Eroğlu

Bir Rol Model Olarak Bediüzzaman Said Nursi

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Fatih Belediyesinin ortaklaşa düzenledikleri “Bir Rol Model Olarak Bediüzzaman” konulu Panel, Fatih Ali Emiri Kültür Merkezinde yapıldı.

Panel farklı kesimlerden yazar, gazeteci ve programcıların bir araya gelmesiyle bir ilk olma özelliğinde… Moral Fm Programcısı Zahide Ülkü Bakiler’in sunduğu programın moderatörlüğünü de Timaş Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Emine Eroğlu yaptı.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi Mehmet Fırıncı, panel öncesi yaptığı konuşmada “Risale-i Nurların yazıldığı dönemde hanımların fedakârlıkları ve hizmetlerini hatırlattıktan sonra, katılımcılara birer plaket ve “Bediüzzaman Sergisi” kataloglarından takdim etti.

Panelde ilk olarak Yazar / Moral FM Radyo Programcısı Meryem Aybike Sinan “Bediüzzaman Nasıl Bir Eğitim Modeli Çizmiştir?” başlığı altında bir konuşma yaptı.

Sinan, Bediüzzaman’ın hem İslam âlimi, hem mütefekkir hem de bir eğitimci olduğuna dikkat çekti. Sinan, şöyle konuştu: “Bediüzzaman’ın eğitim anlayışının çağları doğru okuyan, doğru teşhisler koyan ve buna göre reçeteler yazan bir gönül adamı ve bir din âlimi gözüyle de değerlendirmeye tabii tutulsa da o gerçekten çağları aşan bir düşünce ufkuna sahiptir.

“Üstad Bediüzzaman Said Nursi, Eğitim mekanizmasını önce kendi hayatında tatbik etmiş, yanında ki talebelerine yaşadığı hayatı bizzat göstererek anlatmış, söylediğini yapmış, yapmadığını söylememiş, eğitimde özellikle “ispat etme ve diyalog” hususlarını öncelemiş, insanların eğitim seviyesine göre çeşitli eğitim metodları denemiştir.”

“İlim, sevgi, iman, hakikat, sebat fakr acz zaruret eğitimin temelini oluşturur. Bediüzzamanın eğitime bakışı sıradan, boş, mesnetsiz, dünyevi yaşamla ilgili değil, tam aksine sıra dışı, bütün zamanları kapsayan, cihanşümul bir mesafededir.”

Gazeteci, Yazar Nevval Sevindi de “Bediüzzaman’ın Farkındalıkları” başlıklı konuşmasında şunları aktardı:

O, kendi ışığını her zaman “Karanlığa ve Cehalete karşı” kullanmıştır…”

“Bediüzzaman’a karşı yargılar bugün kısmen aşılmıştır. Ama birçok çevrede hala devam etmektedir. Bu yüzden Said-i Nursi’nin çabalarının doğru anlaşılması, günümüzde İslam coğrafyasındaki değişimin ve yeni oluşumların anlaşılması açısından da önem taşımaktadır. Said-i Nursi’nin kendi dönemindeki çabaları günümüze de ışık tutmaktadır.”

“O her şeyden önce bir “Işık Savaşçısıdır”. Işık Savaşçısı çağdaş kültürün, bilim kurgu filmlerinin sevilen bir kavramıdır. Uzay yolu filmlerinde “Işık Savaşçıları” ellerindeki “Işın kılıçları” ile Kötülüğün ve Karanlığın güçlerine karşı savaşırlar.”

“Işık Savaşçıları evrensel iyiliği, doğruluğu, adaleti temsil ederler. Onlar Dünyaya iyilik getirmek için “Tanrı’nın Seçilmiş İnsanları”dır. Herkes ışık savaşçısı olamaz. Işık Savaşçıları hem doğuştan yetenek sahibi olmalı hem de bir dizi sınav ve testten geçmelidir. Kendini ancak mücadele içinde kanıtlar.”

“Said Nursi kendi döneminde büyük bir zekâ, yetenek ve enerji ile dünyaya gelmiş ve daha sonra bir insanın yaşamı içinde geçebileceği her türlü zor sınavdan geçmiş, imanı ile nurlanmış bir “Işık savaşçısı”dır. Onun mücadelesi, günümüzde tüm “Aydınlanma Savaşçıları”na hala ışık tutmaktadır.”

Tv Programcısı, Yazar Sevda Türküsev de “Bediüzzaman’ın Yaptığı İşin Evrensel Boyutu.” Başlıklı konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini bana sorduklarında, aklıma gelen ilk cümlesi “Hakikati İncitmeyin”. Ve ömrü boyunca hakikati incitmeden yaşamayı başarmış bu zat’ın kendisinin en kadar büyük bir hakikat olduğunu anlamak için bu gün bu salonda olmamız bile yeterli. 100 yıla yakın bir zamandır insanlığın bu yolda dine ilime vicdana insanlığa hizmete yürüyüşünün hakikatini gerçekleştirmiş olan Bediüzzaman hazretlerinin verdiği mücadele tüm insanlığa örnek olmalıdır…

“Bediüzzaman hazretlerinin hakikatler üzerinde ki titizliği ve her ne olursa olsun hakikatlerden vazgeçmeyerek hakikatleri incitmeyerek yoluna devam etmesi ve elinin tersiyle makam ve servetleri itmesi, bunlarla birlikte ödediği o ağır bedeller gösteriyor ki “öyle rol- model” olmak kolay değil…”

“İslam’ı öyle bir sahiplenmiş ki geliştirerek yoluna devam etmiş asla ve katiyen hiçbir şey uğruna İslam’ı değiştirmeyi yumuşatmayı hakikatinden uzaklaştırmayı düşünmediği gibi birilerinin bunları yapmalarına da müsaade etmemiştir. Hemen hemen yüz yıl öncesinde başlayan bu yolculukta o ilk zamanlarda bile tek başına olmadığını biliyordu, işte onunda farkı buydu…”

“Bir şeyleri görebilmek- hissedebilmek- ilke edinebilmek… Bediüzzaman hazretleri yaşadığı sürece her bulunduğu ortama yere kişilere kişiliği- bilgeliği- inançları- itikatı- ihlası- sabrı ve sayılamayacak bir çok özelliği ile güç vermiş bir kişilik olmuştur. Bu gücü verirken de kendisinin aldığı güç sadece ve sadece o imanın gücü olmuştur…”

“Ülkelerin geçmişleri tarih olur ama bir insanın tarih olması demek, hemde kimseyi zorlamadan kimseyi zorla sevdirmeden tarih olmak demek o kişinin ne demek olduğunun en önemli göstergesidir…”

“Evet, Allah rızası için yola çıkmış Allahın ve insanların rızasını kazanmış Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin hayatını mücadelesini anlamak için ufacık kağıt parçaları üzerine yazılmış sözlerin bu gün ciltler halinde elimizde olduğunu görmemiz bile yeterli olacaktır…”

“İnsanlığa büyük hakkı geçmiş bu zat-ı muhteremin bizlere de hakkını helal etmesini can-ı gönülden arzu ederiz… Şayet yürüdüğünüz yolda zorluklar ve engeller yoksa o yol sizi hiçbir yere götüremez. İşte Bediüzzaman hazretlerinin çıktığı yoldaki zorluk ve güçlüklerin ne denli meşakkatli olduğunu bu gün burada toplanarak bir kez daha görmüş olduk…”

“Nasıl bir bedel ödendi ki nasıl bir sabır gösterildi ki ve nasıl bir inançla bu yürüyüşe çıkıldı ki halen bu yürüyüş devam etmektedir. Bu yol hak yoludur ve bu yürüyüş hakka kavuşana kadar devam edecektir.”

Yumurcak TV Genel Yayın Yönetmeni Meryem AkbalBugünün Çocuğunun İhtiyacı ve Annelerin Donanımı İle İlgili Risale-i Nur’dan Görüşler” konulu konuşmasını bir slayt eşliğinde sundu. Akbal, dinleyicilere şunları aktardı:

“Risale-i Nurları geleceğe, birbiri ardına gelecek nesillere gönderilmiş kıymetli mektuplar gibi görüyorum. Daima geleceğe yönelik değerlendirmeler içermesi sebebiyle neredeyse her konu bir şeklide aile, çocuk ve gençlik kavramlarına ışık tutar nitelik kazanıyor.”

“Risale-i Nurların okunduğu ailelerde hem Risale-i Nur ahlakı, hem okuma alışkanlığı tabii bir şekilde yerleşiyor. Uzmanların çocuk gelişimi konusunda son yıllarda ortaya koyduğu tesbitler ve buluşlar Üstad’ın validesini kendi eğitimi üzerinde öneminden bahsederken verdiği ipuçlarını doğrular niteliktedir.”

Bediüzzaman Hz.nin annesinden aldığı derslerden örnekler de veren Meryem Akbal “Öyle ise, Üstadın kendisini abdestsiz emzirmeyen annesinin kucağında henüz küçük bir bebek iken onun dudaklarından dökülenlerin o andan itibaren hayatına ve ilmine tesir etmiş olması muhtemeldir” diye devam etti.

Araştırmacı, Yazar Gülay Atasoy da “Bediüzzaman’ın Evrensel Mesajları” başlıklı konuşmasında şöyle konuştu:

“Bediüzzaman Said Nursi’nin‚ Rol model’ olmasını anlatmak bir okyanusu küçük bir fincanın içine doldumak gibi zor bir iştir. Sanırım risaletten gelen bir eserin müellifinin nasıl rol model olduğunu bu kadar kısa zaman dilimi içinde anlatmak da kolay değil.”

“Bediüzzaman’ın hayatına göz attığığımızda daha onun çocuk yaştayken böyle bir misyonu yüklendiğini görmekteyiz… Onun iki büyük gayesi vardı. Birincisi “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu bütün dünyaya göstermek. Bunun için kaleme aldığı Risale-i Nur külliyatı Kur’an-ı Kerim’in imana dair olan ayetlerinin asrımız insanın anlayışına uygun orijinal bir tefsiri olup insanın“ nereden geldim? Nereye gidiyorum ve bu dünyada vazifem vb. sorularıyla beraber insanın zihnini meşgul eden bin sorunun cevabını vermektedir.”

“Bu sebeple Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumlarına katılan dilleri, dinleri, ırkları ve hattâ renkleri farklı yüzlerce bilim adamı, tek bir noktada birleştiler: Risale-i Nur, günümüz insanına musallat olan mânevî hastalıkların reçetesi ve Kur’ân’ın çağımıza uygun en mükemmel bir tefsiri; Bediüzzaman ise, bir müfessir, bir müceddid, bir imam ve mânevî bir önderdir.”dediler.”

Bediüzzamanı’ın ikinci gayesi ise: fen ve din ilimlerinin birlikte okutulacağı “Medresetüz Zehra” adlı bir üniversite açmak. Bunun için “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” Bizim düşmanımız; cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz. diyordu.”

Eğer Bediüzzaman’ın bu fikirleri uygulansaydı. Bu gün doğu PKK yerine fen ve din ilimleriyle beslenir. Terör denilen olay ne ırkçılığı, ne fakirliği, ne de başka şeyi kullanabilirdi. Bediüzzaman’ın çizdiği bu modelle Doğu da cehalet, ilim, zaruret san’at, ihtilaf da Türk-Kürt kardeşliğiyle çözülecekti. Çünkü, toplum hayatının anarşilikten kurtuluşu için beş esas lâzım ve zaruridir: “Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir, diyordu.

“Onun modeli Kur’an olduğu için bütün dünyaya sesleniyordu. Ve bu günkü en büyük problem olan İslamfobiye çare getiriyordu. O, İslam âleminin ve Batı âleminin kurtuluşu ve mutluluğu için reçeteler yazdı. İnsanlığın dünya ve ahiret saadetinin vahye dayalı bir hayat yaşamasıyla mümkün olduğunu gösterdi.”

“Evet, nasıl ki, dünya güneşin etrafında döner. Dünyanın sırtı güneşe geldiği zaman önü karınlıkta kalır. Bediüzzaman da vahyi güneş olarak kabul eder. Vahyin etrafında dönen insan da sırtını Vahye döndürdüğünde manevi karanlıkta kalır.”

Kaynak: iikv