Etiket arşivi: evlililk

Çalışan Eş Arayan Erkekler

Modern zamanlarda erkekler çalışan kadın almak isteyerek en onurlu hususlarda muafiyet kasbediyorlar.             Hasan Tahsin Feyizli

Günümüzde çalışan eş isteyen erkeklerin sayısı oldukça arttı. Gelinin çalışmasını sadece damat değil aynı zamanda damat annesi de istemekte. Durum öyle farklı bir boyut aldı ki Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklama yaptığı gibi anneler acil servislerde ve okullarda kız bakmaya başladı.

Bu durum son zamanlarda ortaya çıkmış gibi görünse de aslında çok daha önceye dayanıyor. Bizim içinde bulunduğumuz kültüre baktığımızda Anadolu’da çoğunlukla çalışkan bir gelin arayışı olmuştur. Gelin çalışkan olursa hayvanlara bakar, tarla ile ilgilenir, süt sağar, yoğurt, tereyağı, ekmek yapar. Yani o dönemin şartları ile evin ekonomisine yardım ederdi. Evin ekonomisine yardım ettiği içinde makbul bir gelin olarak addedilirdi.

Toplumumuzun kültürel ve sosyo-ekonomik yapısı değiştikçe bu işler daha az öneme sahip olmaya başladı. Zira artık tereyağını, yoğurdu vb. gıda maddelerini marketten alabilir hale geldik. Şehirlere yerleştikçe tarlaya bakmamıza, hayvancılık yapmamıza gerek kalmadı. Gelinlerin yapması gereken ağır işler ortadan kalktı. Bunların sonucu çalışkan gelin algısı iş hayatında çalışan gelin algısına evirildi.

Bu algı damat ve damat annelerini çok farklı beklentiler içine soktu. Öyle ki bazı damat ve damat anneleri sanki fabrikadan gelin sipariş ediyormuş gibi hareket ediyor. KPSS’de atanmış mı atanmamış mı? Doktor mu değil mi? Sözleşmeli mi, kadrolu mu? Şu iş grubundan olsun şundan olmasın. Mesaisi esnek olsun, izni şöyle olsun evle de ilgilenebilsin vb. gibi haddi hesabı olmayan isteklerde bulunuyorlar.

Bu durum özellikle gelin adayları için kırıcı oluyor. Zira karşılarına oturduklarında onlarla bir ömür geçirmeyi düşünen biri değil de, bu kızla evlenirsem 1 seneye araba alırım, 2 seneye ev alırım, şöyle rahat ederim, böyle keyifli olur hesabı yapan bir damat çıkıyor. Damat adayları aynı zamanda eşinin diploması üzerinden hayaller kuruyor. Eczacı olan eşi sayesinde eczane açma, mühendislik diploması olan eşi sayesinde müteahhitlik işlerini halletme gibi emellerini hayata geçirme planları yapıyor.

Çalışan eş isteme bahanesini kuvvetlendirmek için ortaya atılan birkaç argüman daha var. Bunlardan bir tanesi çalışan eşin daha kültürel olacağı, çalışmayan eşin ise evde kocasının başının etini yiyeceği iddiası. Bu ifadelerin genelleme içermesinin yanı sıra ne yazık ki bunları kullanan bireylerin evlilik algısındaki bozukluğu gösteriyor. Zira daha evlenmeden bireyler eşinin onu evde başının etini yemek için bekleyen biri olarak varsayıyor. Bu şekil olumsuz bir varsayımla başlayan evlilik nasıl devam eder ki? Devam etse de o nasıl bir evlilik olur?

Peki bu duruma gelinmesinin sebepleri neler? Öncelikle erkek çocukları artık el bebek gül bebek yetiştiriliyor. Az çocuklu, bol vakitli ailelerde hiçbir sıkıntı görmeden, hiçbir problem yaşamadan büyüyen çocuklar evlilik, eşinin nafakasını temin etme gibi bir sorumluluğu üstlenemiyor. Öyle ki hanımı çalışan kendi ise evde keyif yapan erkeklerin sayısı artmaya başladı. İş beğenmeyen, işten kaçan, çalışmaktan erinen erkekler iş evlenmeye geldiğinde eşlerinden meslek ve kazanç anlamında beklenti içinde oluyorlar.

Bunun yanında ev ve düğün masrafları artıkça bunların karşılanması evlenecek damat için bir problem haline gelmeye başlıyor. Bizim düğünümüz, evimiz, başkalarınınkinden eksik olmasın diye yapılan masrafları damat tarafının tek başına karşılaması mümkün olmuyor. Erkeklerin gözünde büyüyen evlilik ve altından kalkamayacağını düşündüğü masraflar için çalışan eşin daha rahat olacağı algısı en başından kafalarına yerleşiyor. Bu sefer damat adayları çalışan birini bulamazsam evlenmem mümkün olmaz ya da çok zor olur diye şartlanıyor.

Bunlara rağmen gene de kimi hanımlar karşı cins tarafından kendilerinden beklenen çalışma beklentisini garipsemiyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi babalarından buna benzer bir örnek görmeleri. Zira bazı babalar kızlarına okurken yaptıkları masrafları ve bazen daha fazlasını kızlarından bekliyor. Okuttukları kızlarının maaşlarını istiyorlar. Bunu örnek olarak gören bir kız evlenirken kendisinden meslek sahibi olmasını bekleyen birini garip karşılamıyor.

Aynı zamanda annelerde çalışma hayatını kızlarına dayatıyor. Kızlarını çalışma konusunda şartlandıran anneler nedeniyle hanımlar çalışmama gibi bir alternatifi düşünemiyor bile. Bu beklentiler sonucu hanımlar ben zaten çalışmak zorundayım ve çalışmam sebebiyle tercih edilmem garip değil, algısına sahip oluyor. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla, deyimi üzere kızının çalışmasını uman bir anne elbette gelininin çalışmasını da önemsiyor.

Bu yazıdaki asıl problem erkek tarafının çalışan bir eşle evlenmesi değil. Evlenirken karşısındaki bireyin çalışmasını şart olarak koşması ve bu beklenti içinde olması. Zira evliliği dahi tamamen maddiyat boyutuna indirgememiz toplum olarak görünene olan tamahımızın ne kadar arttığının göstergesi. Evlilik algımız gittikçe kapitalleşti. Bu durum evliliğin artık maddi beklentiler üzerinden şekillenmesine sebep oluyor. Evlenen bireyler birbirini bir eş, yoldaş sırdaş olmaktan çok güzellik, maddiyat gibi somut değerler üzerinden değerlendiriyor. Bu da yanlış temeller üzerine kurulan ve çabuk yıkılan evliliklere sebep oluyor.

Evliliğe niyetlenen erkeklerin daha sabırlı, tevekküllü ve gayretli olması; yuvalarını bunlara riayet ederek oluşturmaları, eşlerinden onlara bakma beklentisi içinde olmamaları, eşinin ve çocuklarının nafakasını temin etme hususunda hevesli olmaları, evlenirken bir eş ve bir baba figürünün ne olduğunu iyi anlamaları gerekmekte. Pısırık, çekingen, üşengeç başkalarına el açmaya en baştan hazır, yapılması gereken işleri hep karşıdan bekleyen kişilerin evlilik gibi sorumluluk, fedakârlık ve özveri gerektiren bir işi devam ettirmeleri çok zor. Allah Müslüman erkekleri bir Müslümana yakışmayacak tembellikten, acizlikten ve cimrilikten muhafaza eylesin.

Ziyaeddin Halid İpek

Kaynak: CocukveAile.Net

www.NurNet.Org

Evlilikte Cinsellik Ne Kadar Önemli?(Evlilik Okulu 6.Ders)

Evlilikte Cinsellik Ne Kadar Önemli?

(Evlilik Okulu 6.Ders)

Evlilik Okulunda altıncı derse geldik. Geçen derslerde “iletişim konusuna geleceğiz” demiştim. Karı koca muhabbetini etkileyen üç önemli iletişim çeşidi vardır. Dokunarak iletişim, kelimelerle iletişim, beden dili ile iletişim.

İlk olarak “Dokunarak iletişim” ile başlıyoruz. Yani “cinsellik ya da evliliğin yatak odası” diyelim.

Cinselliği; kötü, pis, kirli, ayıp ve günahla özleştiren Hıristiyanlık etkisinde kalmış batı uygarlığı, kırk elli yıl öncesine kadar cinsel konularla ilgili çok katı tutum sergilemiş. Anadolu Müslümanlığı da Ortadoks Bizans etkisiyle cinsellik konusunda Hıristiyanlığın yanlış tutumundan etkilenmiştir. Yahudi kültürü de cinselliği kötülük olarak gören en katı kültürlerden biridir.

Oysa İslam dininde cinsellik hayatın ve dinin bir parçasıdır. Karı-koca muhabbetinin sebebidir. Peygamberimiz cinsellikle ilgili sorulara açık açık cevaplar vermiş; “karı-koca arasındaki cinsel ilişkide sadaka sevabı” olduğunu belirterek evliliği ve cinsel ilişkiyi teşvik etmiştir.

Cinsellik karı kocayı sukûnete ulaştırırken bir yandan da kadın erkek arasında bir enerji aktarımıdır.

Cinsel sorunlar yüzünden boşanmalar çok; fakat çiftler bu konu ile dile düşmemek için dava dilekçelerine yazdırmaya çekiniyor ve şiddetli geçimsizlik diye yazdırıyorlar.

Cinsel sorunlar kadınlarda da erkeklerde de görülüyor; fakat ülkemizde yapılan araştırmalar da kadınlarımızın ciddi cinsel sorunlar yaşadığını gösteriyor.

Burada ne kadınları ne erkekleri suçluyoruz. Toplum olarak bir yanlışın içindeyiz. Bu konuda doğru düzgün bir eğitim olmadığı gibi bir de korkutan, cinselliği aşağılayan bir eğitim var. Bu da en çok kadınları olumsuz etkiliyor. Bir yurt dışı seminerimde bir salon dolusu yaşları yirmi üzerindeki genç kızların sorduğu ilk soru şuydu: “İlk gece canımız yanar mı?” Avrupa da doğmuş, internetle büyümüş genç kızlar bunlar. Neden bu sorular? Çünkü Türk anneler tarafından namuslarına sahip çıksınlar diye cinsellikten korkutularak büyütülmüşler. Böyle bir eğitim olamaz. Bu genç kızlar evlendikleri zaman cinsel sorunlar yaşayabiliyorlar.

Konuyu soru cevap başlıkları altında yazdım.

Cinsellik internetten öğrenilebilir mi?

Evet öğrenilebilir, bu okuduğunuz yazıyı da sonuçta bir internet sitesinden okuyorsunuz? Evlilik okulunda bu konuları yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. İnternette cinsel eğitimle ilgili uzmanların hazırladığı siteler var. Oralardan faydalanılabilir mi diye bir araştırma yaptım. Bir site bulayım ve sizleri cinsel eğitim için o siteye yönlendireyim diye düşündüm; fakat uygun bir site bulamadım.

Dindarların hazırladığı bir site olsun istedim. İstediğim gibi bir site bulamadım. Bunun dışında bazı sitelerde inancımıza uymayan tavsiyeler var. Rahatlamak için alkol alın gibi ya da haram olan ilişkiler tavsiye edilebiliyor. Bu konuda hassasiyetimiz olduğu için, tavsiyelerin bizim için güvenli olması gerekiyordu. Ayrıca bazı sitelerde çok ve karışık bilgi var. Daha net ve temiz bilgiye ihtiyacımız var. Kiminde sorunlar yazılmış çözüm için bize gelin deniyor. Oysa bize çözümlerde lâzım.

Bu yüzden bu eğitimi sitemizde yapmaya karar verdim. Benim yazdıklarım kadar burada sizlerin yaptığı yorumlarda çok önemli. Kadınlar erkekler bu konuda neler düşünüyor, hangi sorunlar yaşanıyor. Konuşulsun. Madem ki bu konuları kimse kimseyle konuşamıyor, sorunların üstü kapatılmaya çalışıldıkça patlak veriyor, o zaman burada sorunları çözmeye çalışalım. Tabi hassas bir konu, kullandığımız dile dikkat etmek ve sözcükleri özenle seçmek lâzım. Yazı ve yorumlarda.

Cinsel eğitimin bütün konularını evlilik okulu dersi içinde yapmayacağız, çünkü pek çok konu var, burada bitiremeyiz. Ana konulara deste başlayacağız, diğer konuları sitemizin “Cinsel Eğitim” bölümünde devam edeceğiz. Uzmanlardan seçtiğimiz ya da özel dosya olarak hazırlayacağımız yazıları sizlere ulaştıracağız.

İnternette bir de cinsel ürünler satmak için ticari amaçla kurulmuş; cinselliği kaba ve hayvani bir eylem olarak gösteren porno siteleri var. Bu sitelerin karı koca cinsel hayatına hiç bir katkısı olmadığı gibi zararları vardır. Manevi hayata zararları da ayrı bir konu. Gençler içinse tümden zararlı. Pornodan zaten cinsellik öğrenilmez. Porno izleyen pek çok genç kızdan; “cinsellikten iyice korktukları ve tiksindiklerini” duydum.

Cinsel eğitim kitapları faydalı mıdır?

Evet, güzel hazırlanmış kitaplar var ve bunlardan faydalanılabilir. Fakat bazı kitaplarda bilgi karmaşası oluyor, bilgiler çok ve dağınık verilmiş oluyor, o zaman okuyucunun işine yaramıyor. Cinsel eğitim için daha çok erkek hocaların yazdığı “İslam’da cinsel hayatın” anlatıldığı kitaplar var. Faydalı güzel kitaplar var içlerinde. Fakat bu kitaplara kadınlar hep bir temkinli yaklaştılar ve cinselliği hep bir erkek meselesi olarak gördüler. Oysa cinsellik kadın ve erkeğin ortak meselesi. Biraz da bunun için cinselliği dindar kadınların anlatması gerektiğini düşünüyorum.

Evlilik kitapları yazmaya başladığımdan 2002 den beri kitaplarımda bir kaç yazı ya da hikaye ile cinselliğin önemine mutlaka değiniyorum.

Sitemizde yazılarını yayınladığımız “Sakın Okumayın Cıs” kitabının yazarı Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ünzile Girişgin’in kitaplarını ve yazılarını da çok önemsiyorum. Okumanızı tavsiye ederim. Bir evlilik okulumuzda ders kitabı olarak okutmuştum. Ünzile Hanım da gelip bize seminer vermişti. Şu sıralar bebek büyüttüğünden dolayı sitemiz için düzenli yazı yazamıyor; fakat ara ara yeni yazılar alacağız; bazen de kitaplarından, yazılarından bölümler yayınlayacağız.

Cinsellik sadece yatak hayatı mıdır?

Cinselliğin, evlilik hayatını, ne kadar çok etkilediğinin farkında olmayanlar, cinselliği küçümsemişlerdir. Cinsellik pek çok kişinin zannettiği gibi sadece yatak odasında belli bir zaman dilimi içinde yaşanan bir şey değildir; bütün evliliği etkiler. Seminerlerimde” Kocalarınızın geleceği saatte biraz süslenin, kendinize çeki düzen verin:” dediğim zaman hanımlar gülüşüyorlar. Bazen arada biri çıkıp diğerlerinin söyleyemediğini dile getiriyor: “Kocayı kapıda öyle karşılarsak adamın aklına başka şeyler gelebilir. Elimizi verirsek, kolumuzu kaptırırız.” diyenler çıkınca bunu söyleyene destek olanlar çok oluyor.

Cinselliği sevmeyen kadın kocasının yanına oturmak hatta elini tutmak bile istemeyebiliyor, sonu yatakta bitebilir, diye.

Ayrıca cinsel tatminsizlik iki tarafında birbirlerine kızgınlık duymalarına sebep oluyor. Kısacası tüm evlilik hayatını etkiliyor.

Kadınlar neden cinsel sorunlar yaşıyorlar? Kadınlar isteksiz mi yaratılmışlar?

Allah kadına da erkeğe de cinsel istek ve arzu vermiştir. Fakat kız çocukları büyütülürken cinsellikten korkutularak büyütülürse evlendiğinde korku isteğin önüne geçip cinsellikten keyif almasına engel olabilir.

Ayrıca bu konuda eğitim olmayınca kadın kendi bedenini tanımıyor, erkek kadına nasıl davranacağını bilmiyorsa cinsellik karı koca arasında bir eziyete dönüşüyor.

Kadın ve erkeğin cinsellikte temel farklılıkları nelerdir?

Kadın erkek yaratılış farklılıkları cinsellikte de ortaya çıkar. Erkek cinselliği daha açık ve uyarımı daha kolaydır. Hatta erkek istemese bile rüya ile ya da etkileyici bir görüntü ile cinsel duyguları uyanır.

Kadın cinselliği üstü örtülü bir hazine gibidir. Kadın hazinenin toplanmasına izin verirse erkek de emek verip çaba gösterirse ikisi için de en büyük zenginliktir.

Cinsel sorunlar kadınları nasıl etkiliyor?

Cinsel sorunlar karı koca arasındaki iletişimi bozuyor, kadın zevk almayınca kendini kullanılmış hissediyor.

Cinsel hayatı kötü giden kadınlarda bedensel hastalıklar ortaya çok çıkıyor. Baş ağrısı, rahim hastalıkları ve fıtıklar, çoğu zaman tatmin olmamış bedenin isyanıdır.

Bu yüzden iletişime cinsellikle başladık çünkü cinsel sorunlar varsa iletişimde yol kat etmek zordur.

Cinsel sorunlar erkekleri nasıl etkiliyor?

Kadın da cinsel sorunlar varsa bu erkekte öfke yapar. Reddedilen ya da karısı tarafından istenmediğini anlayan erkeğin cinsel enerjisi öfkeye dönüşür. Erkekteki öfke, çoğu zaman iyi gitmeyen cinsel hayatın habercisidir. Bir erkek; çaya, çorbaya, çocuğa bağırıyorsa cinsel hayatında sorun olma ihtimali yüksektir.

Bu evliliğin, dışarıdan görünmeyen iç yüzüdür ve diğer insanlar tarafından yanlış yorumlanabilir. Mesela sessiz, sorun çıkarmıyor, kocasına hizmet ediyor gibi görünen bir kadın ve karşısında her şeye bağıran, kızan öfkeli bir erkek varsa (erkekte akıl hastalığı yoksa) büyük ihtimalle yatak sorunları vardır, karısı tarafından geceler reddediliyordur; erkek de acısını gündüz çıkarmaya çalışıyordur. Böyle evlilikleri dışarıdan gözlemleyenler özellikle kız çocukları babalarına, anneye haksızlık ettiği için kızgınlık besleyebiliyorlar, hatta erkeklerden ve evliliklerden soğuyabiliyorlar. Oysa karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguluyorlardır; fakat görünen tek taraftır.

Erkeğin kendi cinsel sorunu varsa, bazı erkekler bunu gurur meselesi yapıp sorunlarını kabul etmeyip, çözüm noktasında çaba sarf etmeyebiliyorlar.

Kadın için de erkek için de çözülmeyecek hiç bir cinsel sorun yoktur. Bazı erkekler cehaletten, cinsel sorunları erkeklik sorunu gibi algılıyorlar. Cinsel sorunların erkeklikle hiç alakası yoktur, cinsel güç, erkeklik ispatı değildir. Erkeklerdeki cinsel sorunlar da kadınları olumsuz etkiler, çözülmesi gerekir.

Cinsellik kadının görevi, erkeğin hakkı mıdır?

Cinsellik iki taraf için de hem görevdir hem haktır. Keyif almak iki tarafın da hakkıdır, eşine keyif vermek de iki tarafın da görevidir. Cinselliği taraflardan biri görev olarak yapıyorsa bu iki taraf için de eziyet olur. Kadın cinselliği sevmiyor ve görev olarak katlanıyorsa erkek kendini tecavüzcü gibi hisseder.

Erkek sadece kendi zevkini düşünüyor ve eşi ile ilgilenmiyorsa hem karısını mutsuz eder hem de kendi mutsuz olur, tatmin olmuş bir cinsellik yaşayamaz. Karısı cinsel doyuma ulaşmayan hiç bir erkek kendi de cinsellikten tam bir doyum sağlayamaz.

Cinsel hayat evlilikte neden önemlidir?

Allah (c.c) sevgi ve sadakat için bir hormon yaratmış. Bilim adamları adına “Oksitosin” demişler. “Muhabbet hormonu” diyebiliriz. Muhabbet hormonu en çok dokunarak ve göz göze bakışma ile üretiliyor. Bir de kadın hamile olduğunda ve doğumda bolca oksitosin salgılıyor. Hayvanlarda da var bu hormon. Hamile iken oksitosin salgısı durdurulan hayvanlar doğurdukları bebeklere bakmadıkları gibi eşlerini terk edip başka eş arayışına giriyorlar.

Oksitosin bir cinsellik hormonu değil. Bir bağ hormonudur. Çocuğumuza dokunduğumda ya da gözlerine bakarak konuştuğumuzda, arkadaşlarımızla musafaha yaptığımızda, namazda omuzları birbirine değdirdiğimizde üretilen sevgi ve sadakat hormonu.

Allah Rasulü “Bir erkek karısının elini tutar ve göz göze bakışırlarsa Allah onlara rahmet nazarı ile bakar, günahları parmakları arasından dökülür gider.” buyurmuştur. Peygamberimiz eşlerinin yanına girdiğinde, ellerini tutar gözlerine bakarak selam verirmiş.

Bilim bize anlatmasa da sevgili peygamberimiz bize “Muhabbet hormonunu” nasıl çalıştıracağımızın yolunu göstermiş.

Karı koca birbirine ne kadar dokunursa o kadar sevgi ve sadakatleri artıyor. Dokunmanın illa cinsellik için olması gerekmiyor. Yan yana oturmak, omzuna yaslanmak, el ele tutşmak…Buradaki hassas nokta, birbirine az dokunan çiftlerde, erkekler eşlerinin dokunmasıyla çabuk tahrik olabildikleri için bir el ele tutuşmanın sonu yatakta bitebiliyor.Bu da dokunmayı seven kadınların eşlerinden uzak durmalarına sebep olabiliyor.Kadın cinselliği sevse bile “şimdi zamanı değil, en iyisi uzak durayım” diye eşinden uzak durmaya gayret ediyor. Cinselliği sevmiyorsa zaten uzak duruyor. Bu sorunun çaresi birbirine daha çok dokunmak. Her dokunmanın yatakta bitme ihtimali azalır, dokunmak hemen yatağı çağrıştırmaz. Bir birine az dokunan karı kocalarda uyarılma daha çok olur. Karı kocanın birbirine çok dokunması sevgi ve bağlılıklarının artması için önemlidir.

Oksitosinin iki yan etkisi var: Birincisi unutkanlık etkisi yapıyor; fakat iyi bir unutkanlık bu. acıyı unutturuyor. Annede doğum sancılarını, çocuğun huysuzluklarını, uykusuzluklarını, çocuğu için çektiği sıkıntıları unutturuyor. Bebeğine olumlu duygular hissetmesine sebep oluyor. Bu horman olmasa kadınlar ikinci çocuğu doğurmazlardı herhalde.

Karı koca arasında da birbirinin hatalarını unutmalarına ve yaşanan tatsızlıklara rağmen birbirlerini sevmeye ve muhabbet etmelerine sebep oluyor.

İkinci yan etkisi ise oksitosin uyku getiriyor.  Mesela annede bebeğe sütle en yüksek oranda oksitosin geçer ve bebeğin rahatlamasını ve uykusunun gelmesini sağlar. Bebek ve anne açısından iyi bir şey.

Sadece cinsellik açısından kadınları rahatsız eden bir durum ortaya çıkabiliyor. Oksitosin erkeklerde en yüksek seviyeye cinsel tatmin sonrası ulaşıyor. Yükselen oksitosin erkekte cinsel ilişki sonrası uyku getiriyor. Kadın da sohbet etmek isteyebiliyor, uyuduğu için erkeğe kızgınlık duyabiliyor, erkeği bencil olmakla suçlayabiliyor. Demek ki neymiş “Erkeğin cinsel ilişki sonrası uyuması kendi elinde değilmiş, hormon uyutuyormuş. Bırakın uyusun. Sizi sevmediği ile alakası yok yani. Tam aksi sizi çok sevdiği için uyuyor.

Cinselliğin Faydaları:

Cinsellik Allah (c.c) ın karı koca muhabbet etsin diye yarattığı eşlere verdiği bir hediyedir.

Karı kocanın ikisinin de tatmin olduğu düzgün bir cinsel ilişki beden ve ruh sağlığı için faydalıdır.

Cinsel ilişki karı koca arasında sevgi ve sadakati artırır.

Cinsel birliktelik, kadın ve erkeğin birbirlerine sunduğu sevginin ulaştığı en yüksek noktadır. Ayrıca ibadet hükmündedir.

Cinsellik bütün tıp kitaplarında en ucuz, en sağlıklı, en kolay, en zevkli spor olarak geçer.

Kadınların haz duyduğu ilişki sayısı ne kadar fazla ise uyluk ve kalça sarkmaları, gevşemesi de o kadar geç oluyor.

20 saniyelik haz sırasında 200-300 kalori harcanıyor ve vücut enerjisi en yüksek seviyesine çıkıyor.

Cinsel ilişki kalbi çalıştırır.

Kasları gevşetir, bağırsakları çalıştırır.

Zayıflatır.

Cinsel ilişki sırasında salgılanan endorfin dopamin ve seratonin maddeleri baş ağrısını geçiriyor. Endorfin acıları azaltır.

Cinsel ilişki sırasında mutluluk hormonu olan “seratonin” salgılandığı için depresyona karşı etkilidir.

Cinsel ilişki başlangıcında vücut sevgi ve bağlılık hormonu olan oksitosin salgılamaya başlar. İlişki sonrası oksitosin vücutta en yüksek seviyeye çıkar. Erkeklerde yüzde beş yüz artır.

Allah (c.c) bekarlara hayırlı eş versin,

evlilere de Rabbimizin verdiği nimetlerden

en güzel şekilde faydalanmayı nasip etsin.

“Cinsellik nedir?” ile devam edeceğiz inşallah.

KAYNAK: www.cocukaile.net

www.NurNet.Org