Etiket arşivi: Eyüp Ekmekçi
Kitab-ı Münzel’den Asrın Dersi Risale-i Nur
Demek ki insanların böyle yüksek hakikatları idrak edip ders alabilmesi için, fikren ve idrak melekesi olarak o muhataplık seviyesine gelmiş olması gerekiyor. Hz. Üstad Bediüzzaman Mektubat kitabında Risalet-i Ahmediye risalesi olan ondokuzuncu mektupta:
Aslında rabbimizi bize tarifte münzel Kur’an, mücessem Kur’an olan kainat kitabını Kur’an lisanıyla ve nazarıyla okuyarak binbir isim ve sıfatlarıyla tanıtıyor. Yani LEYSE KEMİSLİHİ ŞEYÜN (mimkinata hiçbir cihetle benzemez ve kıyas edilmez) olan kendi Zat-ı Zülcelalini: binbir isim ve sıfatlarının tecelliyatının nakışlarıyla münakkaş ve münevver olan eseri, mücessem Kur’an olan kainat kitabını kelam-ı ezelisi olan Kur’anla okuyarak tarif ediyor.
İşte Ayet-ül Kübra ve Risale-i Nur bu en kudsi ve yüksek dersi bahtiyar okuyucularına ders vermekte talim etmektedir. Ne mutlu misal-ı musaggar-ı kainat olan kendi varlığını ve onun büyük kitabı olan kainatı Kelam-ı Ezeliden ders alarak yaratılış gayesine vasıl olan ve iki cihan saadetini birden kazanan bahtiyar nurculara!..
Cifri risaleler latin harfiyle tabedilen külliyatta niye konmamış?
Cifri risaleler latin harfiyle tabedilen külliyatta niye konmamış?
Bir: Onun birkaç sebebi var. Risale-i Nur müsbet ilim devrinin Kur’andan dersleri olması itibariyle Hazret-i Üstad “isbat etmediğim şeyi yazmamışım” buyuruyor. Onlar da isbatlıdır, fakat herkese lazım değil.
İkincisi: Cifri Risaleler elliden önceki istibdad-ı mutlak zamanındaki ağır şartlarda hizmet eden ağabeylere kuvve-i maneviye olmak üzere telif edilmiş. Onun için elliden sonraki latin harfleriyle olan tab’ında cifri Risaleler pek konulmamış.
Üçüncüsü: Şu nokta mühim, Üstadımızın tensibiyle ve Üstadımızdan sonra Nur Erkanları ve Naşirlerinin meşveretiyle vücuda gelen neşriyatlar; İhlas Nur Neşriyat, Envar Neşriyat, Sözler Neşriyat aynen Üstadımız hayattayken tab’ edildiği tarzda devam etmiş. Üstadımızın tab’ettirdiği metin aynen muhafaza edilmiştir.
Bu neşriyatlardaki bazı fer’i farklar Üstadımızın tabiriyle nüsha farkı tabir ettikleri farktır. Yine Anadoludaki vaktiyle el yazması nüshalar var. Bu nüshalarda da Üstadımız’ın nazarından ve tashihinden geçmiş ve nüsha farkı tabir ettiği fer’i farklar var.
Risale-i Nur’da Üstadımızın ve Erkânlarının neşrettiği yayın evlerinin nüshaları büyük titizlikle Üstadımızın nazar ve tashihinden geçmiş nüshalardan alınmış asli metinlerdir. Diyaneti’n Neşriyatı da Erkanların murakabesiyle büyük titizlikle tab’edilmektedir. Metinleri katiyyen sahihtir. Vesveseye meydan verecek bir şey asla yoktur.Aksi insi, cinni vesvesesi nev’indendir. Vesselam.
Eyüp ekmekçi
Kaynak: NurdanHaber
www.NurNet.Org
Tebliğ mi? Diyalog mu?
Risale-i Nur Neşriyatı
Ben o meseleyi söyleyen şahsa dedim:“Yirmi dakika sonra Tahiri Mutlu Ağabey gelecek bunu onun yanında söyle dedim Üstad gelse söylerim dedi. Beş dakika sonra randevum var dedi kaçtı. Allah’tan korkun para kazanacağım diye milleti iman derslerinden mahrum etmeye sebep olmayın.
Sonra biz o kelimeyi erkanlara sorduk Tahir Ağabey, Sungur Ağabey Osmanlı zamanında kürdistan tabiri vardı eserlerde normaldi. Sonra Cumhuriyet devrine geçilince kendisine 28 sene zulmedildiği halde Hz.Üstad dahildeki nezaket ve nezahet kaidesine binaen, şark vilayetleri tabirini bizzat koymuşlar.Ben o zaman bu fitneyi çıkarmayın kıyamete kadar gelecek insanlardan, bu uydurma iki kelime bahanesiyle sizin yüzünüzden iman dersinden mahrum olacak nesiller, insanlar sizden ebediyen davacı olacaklardır demiştim.
Bu defa ki fitnenize hiç sebep yok; mesele gayet açık. 50 den önce ikinci Said devresinde telif edilen eserler devlet terörü altında 28 sene sürgün 20 defa zehirleme zulümleri cereyan ederken, Üstadımızın büyük himmetleriyle çoğu el yazması altı yüz bin nüsha Yeni Said’in eserleri telif ve neşredilmiştir.
Demokratların zamanında Halk Partili bürokratların kanunsuz icraatlarıyla 163. lastikli kanun maddesi vasıtasıyla zulüm devam etmekle beraber, Demokrat hükumetin müsadekar davranmasıyla Yeni Said’in telif devresinde Anadolu’da el yazması olarak neşredilen eserler demokratların zamanında Ankara’da Merhum Said Özdemir Ağabeylerin gayretleriyle Sözler,Şualar,Mektubat,Lemalar Asa-yı Musa, Tarihçe-i Hayat, İşarat-ül İcaz, Mesnevi-i Nuriye,Sikke-i Tasdik-i Gaybi mecmuaları, bizzat Üstadımızın forma forma takipleriyle tab’edilmiştir.
Nur mesleğinin kudsiyetle tesisinde dünyevi-siyasi, ferdi-cemaati menfaat mülahazası kapılarını Üstadımız tedbirleriyle ve Risale-i Nur Külliyatı’ndaki mesleki dersleriyle ortadan kaldırmıştır. Allah korkusu varsa mes’ele olmaz. Bu kudsi, Kur’ani meslek,meşrebin değişmeden devamında harici cereyanların iğfalatından da Allah’a sığınırız.