Etiket arşivi: fransa

Fransa Nur Hizmetleri: Alain Nasıl Ali Oldu?

Aziz, Sıddık ağabey ve kardeşlerimiz

Fransa’dan, bütün dünya hizmetlerine selamlar olsun.

Duaya vesile olması niyetiyle Fransa’nın Gray adındaki bir kasabadan sizlere bazı Nur Hizmet haberleri sunmak arzusundayız.

Kasabamız yaklaşık olarak Altı bin nüfusa sahip olmakla birlikte bunların 100 hanesi Türkiyeli-Müslümandır. Bundan beş sene evvel hizmet ile tanışan kasabamız 3 yıldır bir medrese-yi nuriyeye ev sahipliği yapmaktadır. Dershanemiz bir oda bir mescid olarak mütevaziyane hizmet vermektedir. Çevredeki Türkiyeli Müslümanlar medresemizin maişetiyle ilgilenmektedir.

Dershane’de yalnız olarak geçici süreliğine bir üniversite talebesi olarak kalmaktayız. Fransa’da uzun süreli vize işlemleri müşkilatlı olduğu için hizmet ehli vakıf abilerimiz buraya gelmekte zorlandığından dershane faaliyeti hizmet ile alakadar esnaf abilerce yürütülmektedir.

Gray’de haftalık mutad hizmet faaliyetimiz şöyledir:

Salı günü gündüz Fransızca Risale dersi(iki haftada bir), akşamları ev dersi,

Çarşamba 15 yaş civarı gençler ile Risale Dersi ,

Perşembe dönerli Risale-i Nur dersi,

Cuma gündüz Fransızca Risale dersi(iki haftada bir),  Cuma akşamı15 yaş altı gençler ile,

Cumartesi gündüz ilkokul talebeleri ile akşam ise umumi dersimiz,

Pazar gündüz Fransızca Risale dersi, Pazar akşamları ayda birde meşveret-istişare yapılmaktadır.

Görüldüğü üzere haftanın hemen hemen her günü Dershanemizde toplanılmakta ve Risale-i Nur ile imanımızı takviye etmeye çalışmaktayız.

Buradaki hizmetler adına dualarınıza vesile olması için iki hususu dile getireceğiz:

Evvela:

Burada ekseriyetle ehl-i iman için hizmetler yürütülmekte olduğu için yerli halk Fransızlara hizmetimiz yeni yeni gelişme göstermektedir. Fransızların İslam’a olan müstağni durumları gibi etkenler bizleri bu hizmette mutedil kılmaktadır. Üstadımızın dediği gibi burada Müslümanlar ve Nur Talebeleri olarak gelecek şu düstur onlara karşı en büyük hizmetimiz olacağına inanmaktayız: “Eğer biz doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu kendi ef’al ve etvarımızla izhar etsek, elbette sair dinlerin tabileri fevc fevc İslâmiyete girecekler. Hatta küre-i arzın bazı büyük kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler.”

Nitekim buradaki dershanenin açılmasına vesile olan bir abimizin işyerinde, onun efal ve etvarından etkilenen ve arayış içerisinde olan bir Fransız abimiz İslam’a alaka duymuştur. Bu alakanın neticesi dershanemize gelip gitmeye başlamış ve aklındaki sorulara Risale-i Nur ile cevap aramıştır. Aldığı cevaplar kendisini ikna etmiştir etmesine ama birden İslam’a girememiştir. Uzun süre bu şekilde devam edilen Fransızca Risale-i Nur sohbetlerinin bir neticesi olarak buradaki abilerimiz ile  Fransız abimiz Alain bir Türkiye ziyaretinde bulunmuşlardır. Fransa ile ilgilenen Isparta ilimiz olması hasebiyle ekseriyetle Isparta’da vakit geçirmişler ve Üstad’ımızın Barla ve Isparta’daki evlerini ziyaret etmişler ve oradaki Türkçe lisanında cereyan eden sohbetlere katılmışlardır.  Anlamadığı halde pürdikkat dersleri dinleyen Alain oradaki manevi atmosferden çok etkilenmiştir. Isparta’daki abilerimiz ve Alain lisan konusunda aynı konuşmasalar da ahvalleri Alain’e çok şey anlatmıştır. 40 yıllık hayatı boyunca ailesinden dahi görmediği ilgi ve alakayı Isparta’daki Nur abilerimiz içinde bulması onu hayranlıklar içerisinde bırakmıştır. Isparta’dan İstanbul’a intikal eden ziyaret Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayram ağabeylerimizin ziyaretleri ile devam etmiştir. Latif bir tevafukdur ki Abdullah ve Hüsnü ağabeyleri ayrı yerde ziyaret ettikleri halde ikisi de Alain ismini öğrendikten sonra “Ali’dir o” demiş. İstanbul’daki ecdadımızın miras bıraktığı tarihi mekanlardan da çok etkilenen Alain, havaalanında Türkiye’deki abilerimizden ayrılırken dayanamamış ve hüngür hüngür ağlamaya başlamıştır. Bu ayrılık ona çok zor gelmiştir.

Hayatınız boyunca soğuk bir toplumda büyüyerek, her şeyin maddi menfaatla döndüğü bir ortamdan çıkıp geldiğinizi düşünürseniz, içinizdeki buz tutmuş merhamet pınarlarının çözüleceği an ancak böyle bir olabilir. Alain’in içindeki pınarlarda böyle çözülmüştür işte. İçindeki vicdan arayışının Türkiye’den çıkan bir Nur’da olduğunu anlamış ve ondan firakına göz yaşlarını akıtmıştır. Lakin ümitsiz olmamıştır. Zira böyle kardeşliğin firakı olmadığını zamanla anlayacaktır. Böyle bir uhuvveti ne şarkın ne de garbın ayrılıkları bozamayacağını devam eden Risale-i Nur sohbetleri ile anlayacaktır. Bu kavrayış onun Hak ile nisbetine vesile olacaktır. Yani iman nurunu artık kalbinde taşımasına vesile olacaktır.

Evet artık Alain yoktur. Mazinin derelerinde bıraktığı bir şahsiyettir artık Alain. Abdullah ve Hüsnü ağabeylerin birbirlerinden habersiz önceden haberini verdikleri gibi artık “Ali’dir o”. Bir yıldır o Ali ismini taşımakta ve İslam’ı, Nurları öğrenmeye çalışmaktadır. Fransızca derslerimizi onun şevkiyle devam ettirmekteyiz. Niyetinde Türkçe lisanını da öğrenmek vardır. Ona duamız imanını eceline kadar muhafaza etmesi ve Nurların şefaatidir. Sizlerden dileğimiz hiç olmazsa bu yazıyı okuduktan sonra bir kere dahi olsa ona ve onun namı altında Yeni Ali’lere Mehmet’lere, Osman’lara ve Fatıma’lara, Hatice’lere ve Ayşe’lere dua etmenizdir. Zira sizlerde bilirsiniz ki bir kişinin sizinle imana gelmesi sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayırlıdır. Maddeten buna vesile olamazsak da manen bu şekilde vesile olacağımızı unutmayalım. Zira bizler şarktan garba, kuzeyden güneye uzanan bir şahs-ı maneviyiz.

Saniyen:

Biz Türkiyeli Müslümanlar olarak genelde fakir Asya ve Afrika ülkelerine merhamet duymakta ve onların imanları için dua etmekteyiz. Yahut nazarımızı oraya çevirmekte onların kurtuluşunu temenni etmekteyiz. Üzülerek söylemek gerekirse Avrupa’da bahusus Müslümanlar için durum daha vahimdir. Evet bu belki Avrupa’nın zenginliği nazara verilmesinden pek düşünülmüyor fakat Avrupa bizim nazarımızda daha vahimdir. Zira Risale-i Nur’un asıl mesleğinin en önemlisi ehl-i İmanın imanını muhafaza etmesi değil midir? Buradaki ehl-i imanın imanlarının muhafazası işte bu cihetten daha vahimdir.

Avrupa’nın felsefesiyle yaralanan kalpler evvela buradaki Müslüman toplumdur. Zira bu felsefeyi 2 yaşından itibaren ülkenin anadiliyle vermektedirler. Bir çocuğun henüz kendi anadilini dahi iyi öğrenme yaşına gelmeden ona ülkenin dilini öğretmekle başlayan bu serüven maalesef buradaki Müslümanların eğitim ve iş hayatı boyunca devam etmektedir. Bunun neticesi de artık Türkçe anadil değil, Fransızca anadildir. Bir insan zihnindeki kelimelerle düşündüğünü varsayarsak buradaki Müslüman Toplumumuz Fransız dilinin vermiş olduğu felsefeyle düşünmektedir.  İmanlarında ciddi yaralar ile büyüyen bir nesil çıkıyor dolayısıyla karşımıza. Peki bu neslin imanını muhafaza edememesi kendi zatından ziyade İslam’a zarar verdiğini hiç düşündünüz mü? Dinini bu gibi bir yaşam tarzından dolayı yaşayamayan, imanın gerektirdiği hususlarına yerine getiremeyen bir Müslüman bir Fransız’a İslam’ı nasıl temsil edecek?

İşbu cihetden durumun vehametini dile getirmek istedik. Kesinlikle ümitsizliğe vesile olması için değil, temennimiz bu konuda dualarınızı, teveccühlerinizi Avrupa’daki Müslüman kardeşlerinize de yönlendirmeniz. Bir de bir tavsiyemiz, yeşil pasaporta sahip olan memur, öğretmen abilerimizin, ablalarımızın ve onların çocuklarının tatillerde buralara bir şevk ve renk vermeleri. Böyle gelip gitmeler buraların havalarını değiştirmektedir. O yüzden irtibatta kalıp buradaki kardeşlerin imanlarını takviye etmek onları ziyaret etmek sadece ehl-i imana değil aynı zamanda bu imanı yaşayan kalplerden etkilenen gayr-i Müslimlere de büyük bir hizmet olacaktır.

Elhasıl, bu mektubumuzun bizlerin ellerinden sizlerin latif kalplerinize ulaşmasını temenni ediyor Avrupa hizmetlerine hususan dualarınızda yer vermenizi diliyoruz.

Fransa Gray Kasabası Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Fransa’da yeni nesil dindar yetişiyor!

Ulusal Demografik Araştırmalar Merkezi (İNED) tarafından gerçekleştirilen araştırmada Fransa’da İslamın ikinci din olduğuna vurgu yapıldı. Müslüman sayısının 2,1 milyon olduğu belirtilirken bunun Fransa nüfusuna oranının da yüzde 3,2 olduğunun altı çizildi.

Müslümanlar içinde düzenli olarak dini vecibelerini yerine getirenlerin 800 bini bulduğu belirtilirken, özellikle yeni nesil içinde artan muhafazakarlık oranlarına dikkat çekildi.

Fransa’da 18-25 yaş aralığındaki Müslüman gençlerin yüzde 30’unun 5 vakit namazını kıldığı belirtilirken, bu oran 40 yaşın üzerindekilerde yüzde 20’ye geriliyor. Yine genç Müslümanların yüzde 90’ı da orucunu tuttuğunu ve helal gıda tükettiğinin altını çizdi. Araştırmada Fransa’da doğan yeni nesil Müslümanlarda dini nikah ve din eğitiminin de önemli yer tuttuğu belirtildi.

Yapılan araştırmada Fransa’daki Katoliklerin oranınındaki hızlı düşüşe de vurgu yapıldı. 1966’da Fransa’daki Katoliklerin oranı yüzde 80 iken, son yapılan araştırma da bu oran yüzde 51’e geriledi. Katolikler içerisinde Kiliseye düzenli gittiğini söyleyenler ise sadece yüzde 5’de kaldı.

Katolik ve Müslümanların karşılaştırıldığı araştırmada düzenli dini vecibelerini yerine getirdiğini söyleyen Katoliklerin yüzde 65 inin 50 yaşından yüksek olduğu aktarıldı. Müslümanlarda ise dini vecibelerimi yerine getiriyorum diyenlerin yüzde 75 i 50 yaşından küçük.

İNED’in yaptığı araştırma, Fransızlar arasında Ateist oranının da giderek yükseldiğini ortaya koydu. Hiçbir dine inanmadığını söyleyenlerin oranının yüzde 35’e yükseldiği belirtildi. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin ise yüzde 63’ü kendisini ateist olarak tanımladı.

Fransa’da Protestanların oranının da yüzde 2,1 olduğu belirtilirken Yahudi sayısında da 50 yıl içerisinde fazla bir değişiklik olmadığına vurgu yapıldı.

Cihan

Bursa’dan Strazburg’a uzanan Peygamber coşkusu

Geçtiğimiz 23 Nisan günü Bursa Muş-İl Der’in davetlisi olarak Kutlu doğum programına konuşmacı olarak iştirak etmenin heyecan ve gururunu yaşadım.

Türkiye’nin ve tüm dünya Müslümanlarının coşkuyla yâd ettikleri mevlîd-i Nebî’nin ihtişamı salonlardan ve gönüllerden taşıp bütün âfâkı nurlandırdı.

Şarkın mert ve cömert insanlarının sıcak alakaları ve organizeleriyle Peygamber sevgisinin doruğa ulaştığı içten, samimi duyguların olabildiğince yansıtıldığı güzide ortamı birlikte paylaşmak, hayatımın nadir karelerinden birini oluşturdu.

Kardeşlik yolu muhabbet, rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)” başlığı altında yaklaşık bir saatlik konferansta Muhammedî nurun yansımaları, salonla birlikte bizleri asr-ı saâdetin mutlu ülkesindeki insanlarla buluşturdu. Duygulandık, ağladık, ferahladık ve Nebevî iksirle hemhal olduk.

Yoğun bir katılımın gerçekleştiği programın tek bir nefes ve ruhî atmosferde, kardeşlik, dostluk, uhuvvet ve muhabbet havasının susamışlığı âdetâ tarihî mekânda yankılanıyordu.

Program sonrası, kitaplarımızı imzalarken dost ve kardeşlerimizle hasbihal etme fırsatı da bulduk.

Başta muhterem başkan ve yönetimine, dost, kardeş ve hemşehrilerime, yakın alaka ve misafirperverliklerinden dolayı kalbî teşekkürlerimi sunuyorum.

Bursa dönüşü, dinlenme fırsatı bulamadan, Fransa’nın Strazburg şehrindeki kardeşlerimizin epey zamandır yaptıkları davete icabet etmek gerekiyordu.

Yasin kardeşimizin, “hocam uçak biletlerini aldım, bekliyoruz” telefonuyla, hemen ertesi gün yola revan olduk.

Almanya’nın Stutgart hava alanından Cuma sabahı Strazburg şehrine doğru (160 km.) yol alırken, Ren nehrinin Almanya ayağındaki Kehl şehrinde Diyanet İşleri Başkanlığınca yapımı tamamlanmış olan iki minareli caminin ihtişamı ve minarelerindeki tevhidin mühim bir şiâr olarak âleme ilânı, gönlümüze sürur, inancımıza gurur ve lezzet katıyordu. Kısa bir ziyaretten sonra nehrin öbür yakasındaki Strazburg şehrine girmiş oluyorduk.

Yine Başbakanımızın yakın alaka, takip ve talimatlarıyla Diyanet tarafından satın alınarak dizayn edilen cami, İmam-Hatip okulu ve İlahiyat fakültesinin bulunduğu külliye, İslâm kardeşliğinin bir sembolü edasıyla bizi karşılıyor, başta Din ateşesi sayın Prof. Dr. Fazlı bey olmak üzere görevli hocaefendilerin muhabbet ve sevgi odaklı yaklaşımları memnuniyetimizi celbediyordu.

Bir kısmını daha önceden Eyüp Sultan Camiinden de tanıdığım güzide cemaatle yaptığımız kısa, ama mesaj dolu hasbihalimizde; uhuvvet, kardeşlik, tesanüd, ittihad eksenli yaptığımız vurgulardan sonra, eski dostlarımız ve cemaatle sıcak ve hasret dolu kucaklaşmalarımız sevincimizi kat kat artırmıştı.

Hasseten eski bölge başkanımız muhterem Mehmet Baloğlu ve ailesine nazik davetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Akşam dersinde Yasin kardeşin evinde bir araya gelen genç ve dinamik cemaatin alaka ile takip ettikleri Risale-i Nur sohbeti gönüllerimizi mesrur etmişti.

Cumartesi akşamı, Sivaslı genç kardeşlerimizin dernek binasındaki program dersle birlikte, saat 12.00’ye kadar soru cevap şeklinde devam etti.

Başta Necmettin kardeşim olmak üzere tüm emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.

Gurbet ellerde iman ve Kur’ân hakikatlerine susamış ve inançlarını korumaya kararlı böyle daha nice cemiyet ve cemaatlerin varlığı yüreğimize su serpiyor.

En çok beklenen ve vurgu yapılan husus; bu tür cemiyet ve cemaatlerin, din hizmeti adı altında maddi yardım ve beklenti içine girmeden, sırf Allah rızası ve Kur’ân hakikatlerinin gönüllere ulaştırılmasında hassas olunması, menfaat beklentisine girilmememsi.

Dört-beş günlük yoğun program sürecinde bizlerin de hiçbir karşılık beklemeden sohbet ve derslerimizi paylaşmamızın dikkatlerden kaçmadığını müşahede etmek, meslek ve meşrebimiz adına bir teminat ve güvence oluşturması bakımından kayda değer bir husustu.

Mahfuz kardeşimizin hanesinde organize ettiği dersin tadını yâd etmemek mümkün mü? öncesindeki Osman beyin davetini, akşam dersi sonrası geç vakitte Bülent beyin evindeki Kur’ân kıraatini ve sohbetini de kaydetmek gerekir.

Her karesi dolu geçen bu kısa zaman diliminde, misafirperverliğinden dolayı Yasin Çakmak’a, yakın ilgilerini esirgemeyen ve burada isimlerini sayamadığım umum kardeşlerimize, Strazburgdaki hemşehrilerimize binlerce teşekkürler… Allah ebeden hepsinden razı olsun ve Kur’ân hizmetinde daim eylesin inşallah.

Selam, muhabbet ve dualarımla…

İsmail Aksoy

Paris’teki Kutlu Doğum Programına Yoğun İlgi

Fransa’nın başkenti Paris’te, Paris Peygamber Sevdalıları tarafından Medine Camii organizasyonuyla düzenlenen kutlu doğum programı yoğun katılımlı ve heyecanlı geçti.

Bir hafta önceki Belçika’da düzenlenen Kutlu Doğum etkinliğinden etkilenerek İslam’ı seçen Katolik bir bayanın şehadet getirmesi programa damgasını vurdu. Yusuf Hocanın Kur’an tilavetiyle başlayan program, Mücahid hoca tararafından seslendirilen Türkçe ve Vuslat ilahi Grubu tarafından okunan kürtçe mevlitle devam etti.

Vuslat Ilahi Grubu, Medine Cami Kız Çocuk Grubu ve Genç Ilahi Grubu peygamberimize adanmış ilahiler seslendirirken, katılımcılar da ellerinde salladıkları güller ve salavatlarla eşlik ettiler.

Milyonlarca Salavat Teslim Edildi

Sahneye gelen Muhhammed hoca, Medine Camisi ve çevresi tarafindan dört aydır sürdürülen salavat kampanyasının sonuçlarını açıkladı:
– 21 milyon 824 bin 745 salavat,
– 801 bin 727 İhlas suresi,
– 224 bin 784 Felak suresi,
– 231 bin 719 Nas suresi,
– 5 bin 298 yasin suresi – 89 hatim-i Şerif

Büyük bir heyecanla peygamerimizin ruhuna teslim edildi. Program sonuna kadar bu sayılar durmadan yükseldi.

50 Yaşındaki Bir Bayan İslam Dinine Girdi

Bu arada mikrofon, bayanlar tarafında bulunan 50 yaşındaki bir bayana verildi. Belçika’daki kutlu doğuma katılan bayan onun tesirinde kalarak kızı gibi İslam’ı seçti ve herkesin şahitliği önünde Kelime-i Şahadet getirerek müslüman oldu. Salondaki Müslümanların sevinçleri, tekbir, salavat ve gözyaşları olarak yansıdı. Müslüman olan bayan, İslam’a girişini, “islam’ın kadına verdiği değere” dayadı.

Medine Camisi Başkan ve Yardımcısının Konukları Selamlaması

Medine Camii başkanı Orhan Hoca ve yardımcısı, gelen konukları selamladıktan sonra Lübnan kökenli El-Kadir Camii Başkan yardımcısı, Collége-Lycée Réussite (Paris’teki Müslüman kolej-lisesi) müdürü, Paris Milli Görüş teşkilatı temsilcisi ve Torcy Camii başkanına etkinliğe katıldıklarından dolayı teşekkür ettiler.

Mehmet Ali Gönül Hoca Programa Katılanlar Arasındaydı

Kutlu doğum programına katılmak için Türkiye’den gelen Mehmet Ali Gönül, müslümanların peygamberimize besledikleri muhabettin özelliğini dile getirdi. Hz Muhammed ve müslümanlar arasındaki sevdanın hiçbir sevdayla kıyaslamayacağının altını çizen Gönül, “Hz Zeyd ve Eştari kabilesini örnek gösterdi. O Zeyd ki, Resullullah’ı anne babasına tercih ettti, o kabile ki salavatlarla Yemen’den Medine’ye geldi gecelerini Kur’an okumakla geçirdi” dedi.

Gönül, son olarak Peygamber Sevdalılarının serptiği bu muhabbet ağacının, dallarının bugün Türkiye’nin her şehrine, Avrupa’ya ve dünyaya uzandığını anlattı.

İLKHA

Thierry Henry imamlık yapıyor

Dünyaca ünlü müslüman futbolcu Thierry Henry, Fransa’daki bir futbol okulunda eğitim alan çocuklara namaz kıldırırken görüntülendi.

Dünya futbol tarihinin en büyük yıldızlarından ve yeniden 2 aylığına İngiliz devi Arsenal’e geri dönen Thierry Henry’nin olduğu iddia edilen imamlık yaptığı fotoğrafı, tüm dünyada sosyal paylaşım ve forum sitelerinde izlenme rekoru kırıyor.

Fransız yıldız Henry’nin yoksul ailelere ve çocuklara yardım yaptığı biliniyor.