Etiket arşivi: gray

Fransa Nur Hizmetleri: Alain Nasıl Ali Oldu?

Aziz, Sıddık ağabey ve kardeşlerimiz

Fransa’dan, bütün dünya hizmetlerine selamlar olsun.

Duaya vesile olması niyetiyle Fransa’nın Gray adındaki bir kasabadan sizlere bazı Nur Hizmet haberleri sunmak arzusundayız.

Kasabamız yaklaşık olarak Altı bin nüfusa sahip olmakla birlikte bunların 100 hanesi Türkiyeli-Müslümandır. Bundan beş sene evvel hizmet ile tanışan kasabamız 3 yıldır bir medrese-yi nuriyeye ev sahipliği yapmaktadır. Dershanemiz bir oda bir mescid olarak mütevaziyane hizmet vermektedir. Çevredeki Türkiyeli Müslümanlar medresemizin maişetiyle ilgilenmektedir.

Dershane’de yalnız olarak geçici süreliğine bir üniversite talebesi olarak kalmaktayız. Fransa’da uzun süreli vize işlemleri müşkilatlı olduğu için hizmet ehli vakıf abilerimiz buraya gelmekte zorlandığından dershane faaliyeti hizmet ile alakadar esnaf abilerce yürütülmektedir.

Gray’de haftalık mutad hizmet faaliyetimiz şöyledir:

Salı günü gündüz Fransızca Risale dersi(iki haftada bir), akşamları ev dersi,

Çarşamba 15 yaş civarı gençler ile Risale Dersi ,

Perşembe dönerli Risale-i Nur dersi,

Cuma gündüz Fransızca Risale dersi(iki haftada bir),  Cuma akşamı15 yaş altı gençler ile,

Cumartesi gündüz ilkokul talebeleri ile akşam ise umumi dersimiz,

Pazar gündüz Fransızca Risale dersi, Pazar akşamları ayda birde meşveret-istişare yapılmaktadır.

Görüldüğü üzere haftanın hemen hemen her günü Dershanemizde toplanılmakta ve Risale-i Nur ile imanımızı takviye etmeye çalışmaktayız.

Buradaki hizmetler adına dualarınıza vesile olması için iki hususu dile getireceğiz:

Evvela:

Burada ekseriyetle ehl-i iman için hizmetler yürütülmekte olduğu için yerli halk Fransızlara hizmetimiz yeni yeni gelişme göstermektedir. Fransızların İslam’a olan müstağni durumları gibi etkenler bizleri bu hizmette mutedil kılmaktadır. Üstadımızın dediği gibi burada Müslümanlar ve Nur Talebeleri olarak gelecek şu düstur onlara karşı en büyük hizmetimiz olacağına inanmaktayız: “Eğer biz doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu kendi ef’al ve etvarımızla izhar etsek, elbette sair dinlerin tabileri fevc fevc İslâmiyete girecekler. Hatta küre-i arzın bazı büyük kıt’aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler.”

Nitekim buradaki dershanenin açılmasına vesile olan bir abimizin işyerinde, onun efal ve etvarından etkilenen ve arayış içerisinde olan bir Fransız abimiz İslam’a alaka duymuştur. Bu alakanın neticesi dershanemize gelip gitmeye başlamış ve aklındaki sorulara Risale-i Nur ile cevap aramıştır. Aldığı cevaplar kendisini ikna etmiştir etmesine ama birden İslam’a girememiştir. Uzun süre bu şekilde devam edilen Fransızca Risale-i Nur sohbetlerinin bir neticesi olarak buradaki abilerimiz ile  Fransız abimiz Alain bir Türkiye ziyaretinde bulunmuşlardır. Fransa ile ilgilenen Isparta ilimiz olması hasebiyle ekseriyetle Isparta’da vakit geçirmişler ve Üstad’ımızın Barla ve Isparta’daki evlerini ziyaret etmişler ve oradaki Türkçe lisanında cereyan eden sohbetlere katılmışlardır.  Anlamadığı halde pürdikkat dersleri dinleyen Alain oradaki manevi atmosferden çok etkilenmiştir. Isparta’daki abilerimiz ve Alain lisan konusunda aynı konuşmasalar da ahvalleri Alain’e çok şey anlatmıştır. 40 yıllık hayatı boyunca ailesinden dahi görmediği ilgi ve alakayı Isparta’daki Nur abilerimiz içinde bulması onu hayranlıklar içerisinde bırakmıştır. Isparta’dan İstanbul’a intikal eden ziyaret Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayram ağabeylerimizin ziyaretleri ile devam etmiştir. Latif bir tevafukdur ki Abdullah ve Hüsnü ağabeyleri ayrı yerde ziyaret ettikleri halde ikisi de Alain ismini öğrendikten sonra “Ali’dir o” demiş. İstanbul’daki ecdadımızın miras bıraktığı tarihi mekanlardan da çok etkilenen Alain, havaalanında Türkiye’deki abilerimizden ayrılırken dayanamamış ve hüngür hüngür ağlamaya başlamıştır. Bu ayrılık ona çok zor gelmiştir.

Hayatınız boyunca soğuk bir toplumda büyüyerek, her şeyin maddi menfaatla döndüğü bir ortamdan çıkıp geldiğinizi düşünürseniz, içinizdeki buz tutmuş merhamet pınarlarının çözüleceği an ancak böyle bir olabilir. Alain’in içindeki pınarlarda böyle çözülmüştür işte. İçindeki vicdan arayışının Türkiye’den çıkan bir Nur’da olduğunu anlamış ve ondan firakına göz yaşlarını akıtmıştır. Lakin ümitsiz olmamıştır. Zira böyle kardeşliğin firakı olmadığını zamanla anlayacaktır. Böyle bir uhuvveti ne şarkın ne de garbın ayrılıkları bozamayacağını devam eden Risale-i Nur sohbetleri ile anlayacaktır. Bu kavrayış onun Hak ile nisbetine vesile olacaktır. Yani iman nurunu artık kalbinde taşımasına vesile olacaktır.

Evet artık Alain yoktur. Mazinin derelerinde bıraktığı bir şahsiyettir artık Alain. Abdullah ve Hüsnü ağabeylerin birbirlerinden habersiz önceden haberini verdikleri gibi artık “Ali’dir o”. Bir yıldır o Ali ismini taşımakta ve İslam’ı, Nurları öğrenmeye çalışmaktadır. Fransızca derslerimizi onun şevkiyle devam ettirmekteyiz. Niyetinde Türkçe lisanını da öğrenmek vardır. Ona duamız imanını eceline kadar muhafaza etmesi ve Nurların şefaatidir. Sizlerden dileğimiz hiç olmazsa bu yazıyı okuduktan sonra bir kere dahi olsa ona ve onun namı altında Yeni Ali’lere Mehmet’lere, Osman’lara ve Fatıma’lara, Hatice’lere ve Ayşe’lere dua etmenizdir. Zira sizlerde bilirsiniz ki bir kişinin sizinle imana gelmesi sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayırlıdır. Maddeten buna vesile olamazsak da manen bu şekilde vesile olacağımızı unutmayalım. Zira bizler şarktan garba, kuzeyden güneye uzanan bir şahs-ı maneviyiz.

Saniyen:

Biz Türkiyeli Müslümanlar olarak genelde fakir Asya ve Afrika ülkelerine merhamet duymakta ve onların imanları için dua etmekteyiz. Yahut nazarımızı oraya çevirmekte onların kurtuluşunu temenni etmekteyiz. Üzülerek söylemek gerekirse Avrupa’da bahusus Müslümanlar için durum daha vahimdir. Evet bu belki Avrupa’nın zenginliği nazara verilmesinden pek düşünülmüyor fakat Avrupa bizim nazarımızda daha vahimdir. Zira Risale-i Nur’un asıl mesleğinin en önemlisi ehl-i İmanın imanını muhafaza etmesi değil midir? Buradaki ehl-i imanın imanlarının muhafazası işte bu cihetten daha vahimdir.

Avrupa’nın felsefesiyle yaralanan kalpler evvela buradaki Müslüman toplumdur. Zira bu felsefeyi 2 yaşından itibaren ülkenin anadiliyle vermektedirler. Bir çocuğun henüz kendi anadilini dahi iyi öğrenme yaşına gelmeden ona ülkenin dilini öğretmekle başlayan bu serüven maalesef buradaki Müslümanların eğitim ve iş hayatı boyunca devam etmektedir. Bunun neticesi de artık Türkçe anadil değil, Fransızca anadildir. Bir insan zihnindeki kelimelerle düşündüğünü varsayarsak buradaki Müslüman Toplumumuz Fransız dilinin vermiş olduğu felsefeyle düşünmektedir.  İmanlarında ciddi yaralar ile büyüyen bir nesil çıkıyor dolayısıyla karşımıza. Peki bu neslin imanını muhafaza edememesi kendi zatından ziyade İslam’a zarar verdiğini hiç düşündünüz mü? Dinini bu gibi bir yaşam tarzından dolayı yaşayamayan, imanın gerektirdiği hususlarına yerine getiremeyen bir Müslüman bir Fransız’a İslam’ı nasıl temsil edecek?

İşbu cihetden durumun vehametini dile getirmek istedik. Kesinlikle ümitsizliğe vesile olması için değil, temennimiz bu konuda dualarınızı, teveccühlerinizi Avrupa’daki Müslüman kardeşlerinize de yönlendirmeniz. Bir de bir tavsiyemiz, yeşil pasaporta sahip olan memur, öğretmen abilerimizin, ablalarımızın ve onların çocuklarının tatillerde buralara bir şevk ve renk vermeleri. Böyle gelip gitmeler buraların havalarını değiştirmektedir. O yüzden irtibatta kalıp buradaki kardeşlerin imanlarını takviye etmek onları ziyaret etmek sadece ehl-i imana değil aynı zamanda bu imanı yaşayan kalplerden etkilenen gayr-i Müslimlere de büyük bir hizmet olacaktır.

Elhasıl, bu mektubumuzun bizlerin ellerinden sizlerin latif kalplerinize ulaşmasını temenni ediyor Avrupa hizmetlerine hususan dualarınızda yer vermenizi diliyoruz.

Fransa Gray Kasabası Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Almanya’dan Ramazan Hatıraları

Kaldığım Hückelhoven isimli kent çok şaşırtıcı hatıralar yaşattı bana; Almanya’da bir şehir olmasına rağmen, buradaki Müslüman Türklerin kendi dinlerini yaşama hususundaki gayretleri ve çalışmaları gelecek adına çok güzel haberler müjdeliyor.

Burası Almanya’nın kuzey batısında Hollanda- Belçika sınırında, bütün Alman kentleri gibi düzenli, yeşillikler içinde o derece sakin, Türklerinde çok yoğun bulunduğu, 40-50 bin nüfuslu bir şehir. Almanya’da bir şehrin nüfusu çevresiyle beraber kabul ediliyor. Merkez, köy nüfusu ayrımı yok. Marketiyle, manavıyla, dönercisiyle sanki Türkiye’den, Anadolu’dan bir belde…

Diğer milletlerden de az olsa insanlar var. Ancak genelde sokakta yürürken, elinde Kur’an-ı Kerimiyle dizine kadar yarım yamalak namaz başörtüsüyle yürüyen melek gibi kız çocuklarını, şuurlu bir ciddiyetle mukabeleden gelirken, cumaya giden bizlere” Allah kabul etsin evladım.” diyen nineleri, her adım başı temizliğinde gusül, yüzünden secde; izlerini hissettiğimiz bizim insanımızı görmek mümkün.

Allah’ın selamı burada adeta ortak dil olmuş, barışı kardeşliği pekiştiriyor. Şu anda cuma namazının eda edilebildiği dört adet camisi olan çok şirin, yeşilliğiyle, gölüyle sanki Karadeniz’den bir şehrimiz…

Bu mülk medrese Hückelhoven’da geniş bir bahçesi olan, üç katı hizmet veren, beyaz köşk lakaplı, Allah’ın nur hizmeti için ikram ettiği mükemmel bir mekandır. Burası diğer nur medreseleri gibi her namaz cemaatle kılınıp sonra nur sohbeti yapılan bir dershanedir. Ramazan ayının girmesiyle beraber kardeşler tarafından sırayla iftar verilmekte ve teravih namazı kalabalık bir cemaatle kılınıp sohbet yapılmaktadır.Esas konumuz olan nur hizmetlerine gelince harika olaylara şahit oldum. Diyebilirim ki hizmet etmeye gelmişken, hizmeti öğrenmeye ve şevkimi artırmaya gelmiş oldum.

Bediüzzaman Said Nursi kültür vakfı mülk medresesinde 15 mayıs 2011’den itibaren sabaha kadar ibadetle meşgul olduklarını vakıf kardeş bize ifade ettiler. 22 temmuzdan itibaren Türkiye’den gelen öğretmen abimizle birlikte bu medresede ve bu şehir çevresinde zaten çok canlı olan, hizmetler keyfiyet cihetiyle daha güzel bir hareket ve şevk kazandı.

Çevredeki Monschengaladbach’da, Köln’de, Aachen’da, Duisburg’da ve Hollanda’da medreseler ziyaret edilip, sohbetler yapıldı. Hele hele Roermond denilen bu Hollanda kentindeki cami, minaresiyle alt kattaki ders salonlarıyla, derneğiyle ve önündeki göl manzarasıyla sanki Osmanlının torunlarının burada Kanuni’nin ruhunu şad ettirdiğini hissettiriyor insana, kişinin camiden hiç ayrılası gelmiyor. Aachen’nın Hersogenrath ilçesinde yeni medrese açılışına katılarak keyfiyetli bir cemaat ile sohbet yapılıp, teravih kılındı. Bu medrese ikramı ilahi olarak ulaşımı öyle müsait ve güzel bir mevkide nasip olmuş ki; O bölgedekiler için derslere iştirak etmek çok kolay… 

Ramazanda geceleri kaim, gündüzler saim kalmanın sevabını kazanmak için işi müsait olan kardeşler, sahura kadar değişik ibadetlerle meşgul olup, beraberce sahur yemeğini yedikten sonra evlerine gidiyorlar. Burada geceleri kaim gündüzleri saim olma ibadeti fasılasız yerine getiriliyor.

Bu hükelhoven medresesinin şakirtleri geçen sene Fransa’nın Gray kentinde bir medrese açılışına ciddi bir destek sağlayarak katılmışlardır. Ramazanın ikinci yarısından sonra buradaki Mahmut kardeşimiz İtalya’nın Modena kentine medrese açılması için gidip bir hafta on günlük iznini oralarda geçirecek…

Bundan üç sene önce tanıdığım Mikail isimli Alman kökenli kardeşimiz; Hem risalelerdeki hem de Türkçe’deki vukufiyetini geliştirmiş. Bu bölgedeki değişik medreselerde derslere oğullarıyla iştirak ediyor. Ayrıca bu Hückelhoven medresesinde haftada iki gün Cem kardeşle beraber, risaleleri Osmanlıca harfleriyle Almanca yazıyorlar.

Bu Alman kardeşimiz ailece islamı yaşıyor. Bu yıl eşi ile birlikte hacca gidecekler ve oğlu Abdullah Said ramazan bayramında Isparta’nın Barla ilçesine gidip, nur hizmetini yakından tanıma imkanı bulacak, bu arada Ispartalı abilere Osmanlıca harfleriyle yazılmış Almanca eserlerden takdim edecekmiş. Kardeşlerimize nur hizmetindeki samimi çalışmalarının daim olması ve sayılarının çoğalması için Rabbimize şükrederek dualar ettik…

Ayrıca her gün 11:30-13:30 saatleri arasında gittikçe sayıları artan on iki on üç çocuğa ve 17:00-19:00 saatleri arasında büyüklere Kur’an dersi verilmektedir. Bu arada ev dersleri haftada iki gün kardeşlerin meskenlerinde devam ediyor. Bayanlar haftada iki gün sohbetlerini fasılasız devam ettiriyor. Medresenin alt katı ayrı bir girişle bayanlar için sohbet mekanı olarak düzenlenmiş. Yakında açılışı yapılacak. Açılışında bir Alman gelinin müslüman olmak istediği sevincimize sevinç kattı.

Samsun’dan gelen üniversite öğrencisi Mehmet kardeşimizin desteğiyle hizmetler daha da hareketlendi. Medresenin kadrolu imamı gibi davranan Erol kardeşi, kendi evi gibi ilgilenen Özcan, Hasan, Tamer ve Ahmet kardeşlerimizi adeta vakıf gibi koşturan Mahmut kardeşimiz ve dershanenin vakıfı Ömer kardeşi tebrik etmek, yapılan hizmetler karşısında hafif kalıyor.

Yukarıda ifade edilen geceleri kaim ve ibadetli geçirilmesini ikramı olan Hüseyin, Sinan ve Muhammet kardeşlerin eski talebeleri geride bırakan ihlası, şevk ve heyecanları alkışlanacak kadar mükemmel durumdadır… Bir kadir gecesi nurları tanıyıp bütün geçmişindeki olumsuzlukları bırakan Kemal kardeşi, nurları tanıdıktan sonra (takribi dört yıl) dersleri asla ihmal etmeyen Şenol kardeşi ve kış-yaz 12 kilometreden bisikletle derslere iştirak eden Cihan kardeşimin ve diğer fedakar şakirtlerin samimiyetlerini söylemeden geçersek vicdanımız rahat etmeyecek.

Dislaken’e giderken ilk önce Duisburgtaki kilise medresesinden ve islama, kurana, imana hizmet müessesi olarak dönüştürülmesinden bahsetmeden geçemeyiz. Burada Türkiye’den okul yıllarındaki saf ve temiz yüreğindeki muhabbet duygularıyla tanıdığımız ihlaslı Hüseyin Yazıcı abimizin iman ve Kur’an hizmetini alkışlamamak mümkün değil… Kilisenin papazının ”bu binayı siz satın aldınız fakat ben işsiz kaldım.” deyince kardeşlerin ”müslüman ol seni buraya imam yapalım.” demesini; Şimdide o kişinin derslere geldiğini duymuş olmamız bizi çok sevindirdi.

Asıl hedefimiz olan Dislaken medresesine giderken Duisburgun meşhur camisini ziyaret edelim dedik. Uzaktan, caminin büyüklüğünün yanında küçükte kalsa minaresini görüp camiye ulaştık.

Camide ikişer rekat namaz kıldıktan sonra avluda ramazan dolayısıyla adeta iftar-sahur çarşısı kurulmuş-kitapçısıyla, çaycısıyla sanki İstanbul’da bir selatin camisi görünümü kazandığını müşahede ettik.

Dönüş yolunda Rabbimizin ziyaretimizi mükafatlandırmasının sevinciyle, Sinan kardeşimizin arabasında yasin okuyarak, ilahi söyleyerek Hückelhoven medresesine ulaştık… Hizmet edenlerden Allah razı olsun. Tebrikler Hückelhoven’ın görünmeyen kahraman nurcuları… Gayretlerinizin daim olması dileğiyle dualarımız sizinle….

Bir Misafir Öğretmenin Almanya Hatıraları

www.NurNet.org

Fransa’da Nurlu Hizmetler

Essalamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz Sıddık Kardeşlerim ve Abilerim,

Malumunuz üzere Isparta‘daki ağabeyler, Fransa‘daki hizmetler hakkında genel bilgi toplamak üzere bizim  Fransaya gitmemizi uygun görmüşlerdi. Elhamdüllillah hakikaten orada güzel hizmetler başlamış.

Kurbanın 2. günü Fransa’nın Dijon şehrinin Gray kasabasına gittik, oradaki bir kardeşimiz  ve ailesi hizmete sahib çıkmış ve Gray de bir dershane açmaya vesile olmuşlar. Gray Kasabası 10.000 nüfüslu küçük bir yer ve 80-90 Türk ailesi yaşıyor ve bu ailelerin hepsi Risale-i Nur’u duymuş ve çoğunun evinde Risale-i Nur bulunuyor. Türkiye’den de diyanetten emekli olan Yusuf Hoca oraya sırf hizmet için gitmiş. Ramazan ayı boyunca her gün sahura kadar ev dersleri olmuş. Ramazandan sonra evlerin yetersiz kalması üzerine dershane açmaya karar vermişler ve Cenabı Hak’da bu duaya acilen cevap vermiş. Yani Gray’de dershane yeni açıldı . Biri gençlere yönelik Fransızca olmak üzere, yaklaşık haftanın üç günü ders oluyor. Gray’e 100-150 km arası Vesoul, Besoncan, Dijon, Langres ve Dole gibi yakın il ve ilçelerde binlerce türk yaşıyor ve oralardan derse gelenler oluyor ve inşallah yakın bir zamanda oralarda da Medrese-i Nuriye açılması düşünülüyor.

Gray‘den sonra İsmail abi ile trenle Fransa’nın güneyine ve İspanya ve İtalya‘ya yakın akdeniz şehri olan ve nüfusu 700.000 civarında olan Nimes şehrine gittik. Burası Gray den yaklaşık 600 km uzaklıkta. Orada İsmail abi ve Şerafettin kardeş beraber tam bir tesanüd içinde güzel hizmetlere vesile olmuşlar. Dershanenin mülkiyeti İsmail abiye ait olup hizmete vakf etmiş ve hakikaten çok kullanışlı ve güzel bir dershane.Nimes de ise yaklaşık 300 Türk Ailesi yaşıyor ve burada bir üniversite bulunuyor. Haftada 3 ders oluyor. Narbon, Toulon, Perpinyan Marsilya 150 -200 km uzaklıkdaki illere aylık ev derslerine gidiliyor. Marsilya’da Selahaddin ve Musa ağabeyler ev dersleri yapıyorlar, burada Arap nüfusun yoğun olması sebebiyle halkın dörtte biri Müslüman. Çok güzel bir zemin var, dua istiyorlar. Nimes Şehrinde Nur derslerine katılan yaklaşık 20 kişi bulunuyor. İsmail abi ve Şerafettin kardeşler bütün ağabeylere selam ediyorlar ve dua istiyorlar. Nimes’den ayrılmadan Limoges’deki Ağabeylerle görüştük. Oradaki ağabeyler kiraladıkları bir dükkanı dershane olarak kullanmışlar, fakat burası zamanla artan hizmetlere cevap veremediği için, şimdi yeni bir dershane açılmış. Burası Yalvaçlıların çok olduğu ve derslerin devam ettigi bir şehir. 

Nimes’ten sonra 1050 km uzaklıkda ve Fransa’nın tam kuzeyinde bulunan  Caen bölgesine gittik. Burada, Türkiye’de sekiz yıl vakıf olarak hizmet etmiş ve şu an ailesiyle birlikte hizmete sahip çıkarak deshane açılmasına vesile olmuş olan Zübeyir ağabey var. Caen; Türk sayısı fazla olan ve potansiyel olarak hizmete elverişli bir il, belkide Fransa‘da hizmetin çok gelişmiş olduğu yer olarak ön sıralarda diyebiliriz.  Yine bu şehirde, eskiden Diyanet camisinde başkanlık yapmış olan Hacı ağabeyimiz var. Hakikaten bu ağabeyimiz de hizmete maddi ve manevi çok sahib çıkıyor ve çevresi geniş olduğu için hizmete vesile oluyor. Buralarda Nur derslerine iştirak eden yaklaşık  60-80 kişi var ve haftada 9 ders oluyor. Gayet faal bir hizmet mahalli olan Caen istikbal vaad ediyor. Caen’ı iki bölgeye ayırmışlar dershanenin bulundugu şehir Türkiye’den giden kardeşlerin yoğun olduğu İF bölgesi. Dolayısıyla Fransızlar buraya İftanbul diyorlar.Dershanenin karşısında Caen Üniversitesi bulunuyor. Yine buralarda da diğer illerde olduğu gibi yakın il ve ilçelere ev derslerine gidiliyor.

Caen’dan sonra 500 km uzaklıkdaki Lille şehrine gittik. Burada ise Zeki abi kendi evinin atölye kısmını güzel ve büyük bir dershaneye çevirmiş. Lille şehri Fransa’nın büyük şehirlerinden birisi ve 7000  ile 10000 arası kadar Türk yaşıyor. Burası Fransa’daki hizmetin en yeni olduğu yer diyebiliriz. 10-15 kişi cemaati var ve cemaat çok yeni, Risale-i Nuru yeni tanımışlar. Burada haftalık dersler oluyor. Lille; Belçika ile sınır olduğu için Gent, Brüksel Liech, Antwerpen gibi şehirlere derse gidiliyor. Lille’de ise üç büyük üniversite bulunuyor ve buradaki Zeki abi bütün abilere selam ediyor ve dua istiyor. Lille’ye yakın St – Quentin var. Ramazan abi orada ev dersleri yapıyor inşallah Fransa’daki dokuzuncu dershaneyide orada açmak istiyorlar

Lille den sonra Belçika’nın Brüksel şehrine geçtik. Oradaki ağabeylerle meşveret oldu. Brüksel’den Gent’e gittik. Gent’te Hamdi abi evinin bir katını dershane yapmış. Faalâne güzel dersler oluyor.

Fransa nın genel yapısına baktığımız zaman on milyondan fazla müslümanın ve bir milyon türkün yaşadığı, hizmetlerin çok yeni başladığı ve ciddi bir ilgi ve alakaya muhtaç olduğu ve her müsait kişinin bu noktada desteğine ihtiyaç duyulduğunu müşahede ettik. Şuan Fransa’da  toplam 8 dershane Belçika’da 3 dershane var.  İnşallah zamanla oralardaki kardeşlerin ve bizim gayretimizle bu sayının artacağını ümit ve dua ediyoruz .

Fransa ve Belçika’daki  ağabeylerin  isteği ise Isparta’dan vakıf ağabeylerin, yeşil pasaportlu ağabeylerin ve durumu müsait olan ağabeylerin oradaki  tatillerde gelmesi ve cemaatle hususi alakadar olması, okuma programlarına katılması ve programlar düzenlenmesi ve mümkünse müsait ağabeylerin bir kaç ay kalması. Bu  faaliyetler oralarda hizmete ve Fransa Nur Talebelerinde şevke medar olacaktır inşaallah.

Isparta Nur Talebeleri

 

 

 

www.NurNet.org