Etiket arşivi: güney afrika

500 Bilim Adamı İstanbul’da Nübüvveti Konuşacak

risale-i nur nubuvvet sempozyumu 2013

22-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan “Nübüvvet” konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna dünyanın birçok ülkesinden bilim adamları geliyor.

İtalya, Somali, Brunei, Güney Afrika, Suriye, Mısır, Irak, Cezayir, Fas, Tunus, Kırgızistan, Rusya, Burkino Faso, Uganda,  Nijer, Nijerya, Yemen, Suudi Arabistan, Ürdün, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Filistin, Malezya, ABD, Almanya, İngiltere, Avustralya, Romanya, Endonezya, Sudan, Azerbaycan, Malezya, Singapur, Filipinler, Lübnan, Moritanya, Kırım, Türkiye ve daha birçok ülkeden, 13 ü bayan 83 ü erkek toplam 96 tebliğci, 300 ün üzerinde gözlemci katılıyor. Ayrıca gözlemci olarak da 50 kadar bayan akademisyen geliyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen “Hakikat Arayışında Nübüvvetin Rolü: Risale-i Nur Perspektifi” konulu sempozyum için gelen bilim adamları Peygamberlerin insanlığın yolunu aydınlatmada üstlendikleri ilahi vazifenin önemine dikkat çektiler.

ÜRDÜN , Ehl-i Beyt Üniversitesinden Prof. Dr. Ziyad Halil Al Daghamin :

RİSALE-İ NUR NÜBÜVVETİN GEREKLİLİĞİNİ EN GÜZEL DELİLLERLE AÇIKLIYOR

Sempozyuma Ürdünden katılan  Prof.Dr. Daghamin tebliğinde Risale-i Nur’un kâinat kitabının tarifini ele aldığını bununla birlikte kâinatın varılması gereken maksatlarından Allah’a imanı, Tevhidi, Ahiret’e imanı, nübüvvetin gerekliliğini, peygamberlere imanı ve insanın şükür’e erişmesini en güzel delillerle açıkladığını ifade etti.

Bedizzaman Said Nursi’nin nübüvvet konusuna bakışı hakkında dünyanın farklı ülkelerinde bulunan akademisyenlerin görüşleri şöyle;

PEYGAMBER SÜNNETİ BÜTÜN DERTLERE ÇARE

Nübüvvet sempozyumuna Cezayirden katılan Prof. Dr. Rabah Dafrur, tebliğinde şu görüşlere yer verdi:

“Bediüzzaman Hazretleri, Peygamberimizin Sünnetinin insanın bütün hayatının bütün yönlerini şümullü bir şekilde ele aldığını ve bütün problemlerine çözüm getirerek bütün dert ve hastalıklarına çare olduğu tasavvurundadır. O; Sünnetin desturlarının ruhi, aklı, kalbi ve sosyal bütün hastalılara en güzel ilaç olduğunu ispat eder.”

GÖRDÜĞÜMÜZ GÜZELLİKLER YARATICININ GÜZELLİĞİNİN GÖLGELERİNİN GÖLGELERİDİR

 Yıldız Teknik Üniversitesinden  Rasim Soylu etrafımızdaki güzelliklerin kemal sahibi bir yaratıcıdan geldiğini belirterek tebliğinde şunları kaydetti.

“Bediüzzaman sevdiğimiz şeylerde gördüğümüz güzellik ve mükemmelliğin, sonsuz güzellik ve kemal sahibi bir yaratıcının güzelliğinin çok perdelerden geçmiş zayıf bir gölgesi, hatta gölgenin gölgesi olduğunu söyler.”

ABD Trinity Enstitüsünden Robert Owens Scott tebliğinde Bediüzzaman’ın bakış açısından peygamberliği kalema aldı.

‘‘Said Nursi egemenlik, istismar ve şiddet sistemlerine yol açan saptırmalara peygamberliği bir siper olarak görmektedir. Said Nursi’ye göre peygamberler lider ve eğitimcilerdir. Onların rolleri insanları İlahi irade doğrultusunda bir düzene getirmektir.’’

İNSANLIĞIN NÜBÜVVETE OLAN İHTİYACI YERYÜZÜNÜN GÜNEŞE OLAN İHTİYACI GİBİDİR

Sempozyuma Hindistan Jamia Millia Islamia Üniversitesinden katılan öğretim görevlisi Prof. Dr. Iqtidar Mohammad Khan tebliğ metninde Bediüzzaman’ın diğer İslam filozofları gibi karmaşık bir dil yerine kolay ve anlaşılır bir dil kullandığını kaydetti.

Khan ayrıca tebliğ metninde Kur’an’ın temel gayelerini ele alarak şunları kaydetti.

‘‘Bediüzzaman’ın nübüvvet hakkındaki görüşleri, diğer İslam filozoflarının görüşlerine kıyasla oldukça nettir. Kur’an’ın mesajını ve nübüvveti anlatırken diğer İslam filozoflarının kullanıldığı karmaşık dilin aksine kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Üstad Bediüzzaman “Kur’an’ın temel gayeleri dörttür; tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet” der. Buradan da anlaşılacağı üzere nübüvvet Nursi’nin fikir ve eserlerinde önemli bir yere sahiptir. Nursi, insanlığın nübüvvete olan ihtiyacını yeryüzünün güneşe olan ihtiyacına benzetir. Çünkü peygamberler insanlığın önderleridirler.’’

BÜTÜN PEYGAMBERLER AYNI MESAJI VERMİŞTİR: YARATICI BİRDİR VE TEKDİR

ABD Virjinya İlahiyat Okulundan Nübüvvet sempozyumuna katılan Prof. Dr. David Scott tebliğ metninde şu önemli konuları ele aldı:

‘‘Allah’ın tüm peygamberlerinin insanlığa bildirdiği esas mesaj, Yaratıcının birliğidir. Bütün peygamberler aynı mesajı vermiştir: Yaratıcı birdir ve tektir. Bu mesaj hayatın özüdür. Bu, post modern insanlarla iletişime geçerken yararlanılacak en önemli husustur çünkü bu gibi insanlar hayatın manasını ararlar. Ve mana ve birlik temelde birbirleriyle bağlantılıdır.’’

 

NÜBÜVVET TARİHİN ŞAH DAMARINA HAYAT VE CANLILIK VERDİ

Mısır Zegazig Üniversitesinden tebliğ metnini sunan Usama Abul Abbas Şahvan kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren şeyin tanımını şöyle yapmaktadır.

‘‘Nübüvvet Bediüzzaman’ın fikrinde çökmek üzere olan zamanı ayakta tutan, yükselten ve ona direnç kazandıran bir güç, kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren, aydınlatan ışıltılı, parlak,  nurani canlı bir kandır.’’

ÜSTAD NURSİ AKLÎ DELİLLERLE NÜBÜVVETİ İSPAT ETTİ

10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna Suudi Arabistan Kral Halid Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ali Bin Hüseyin Musa tebliğ metninde Nübüvvetin ispatını kalema aldı.

Üstad Nursi aklî delillerle nübüvveti ispat etti. Bu konuya daha önce âlimler böyle yaklaşmamıştı. Beşeri hayatta birçok ilim vardır; tıp, astronomi gibi ve sair mevcut ilimler. İnsanın bu ilimleri öğrenmeden bilmesi çok zordur. Yani bir rehberden öğrenme olmadan mümkün değildir. Vahiy yoluyla Allah öğretti. O zaman bilim, vahiy ile olur.

Prof. Dr. Musa nübüvvetin Hz. Muhammed (s.a.v)’in yüksek ahlakı, güzel nitelikleri ve onun kişisel özellikleriyle ispat edileceğini üzerinde vurgu yaptı.

Nübüvvet sadece mucizelerden ibaret değildir. Kişisel örnekler ile nübüvvet ispat edilebilir. Yani Hz. Peygamberin yüksek ahlakı, eşsiz kişisel durumu, güzel nitelikleri, iyi davranışları, nübüvvetin doğru olduğunun delillerinden birkaç tanesidir. Üstat şöyle diyor:

“Zâtında gayet kemâldeki ahlâk-ı hamîdesi ve vazifesinde nihayet hüsnündeki secâyâ-yı gàliyesi ve kemâl-i emniyeti ve kuvvet-i imanını ve gayet itminanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvâsı, fevkalâde ubûdiyeti, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metaneti, dâvâsında nihayet derecede sadık olduğunu güneş gibi âşikâre gösteriyor.”

SEMPOZYUMA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN HAYATTAKİ TALEBELERİ DE KATILACAK

Sempozyumun açılış oturumu 22 Eylül Pazar günü saat 10:00’da Ataköy Sinan Erdem Spor Kompleksi’nde yapılacak.

Sempozyumun oturumları ise 23 ve 24 Eylül günlerinde Yeşilköy Wow Hotel Convention Center salonlarında devam edecek.

Üç gün sürecek olan Uluslararası Sempozyum boyunca, dünyanın dört bir yanından gönderilen 400 tebliğ arasından seçilen 96 tebliğ sunulacak ve müzakere edilecek. Nübüvvet sempozyumuna Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri de katılacak.

Sempozyuma 40’ın üzerinde ülkeden gelen akademisyenler tebliğleriyle katılıyor.

www.nubuvvetsempozyumu.com

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI
Kalenderhane Mah. Cüce Çeşmesi Sok. No:6 Vefa Fatih / 34134/  İstanbul
Tel :90212 527 8181 Fax:90212 527 8080
Web site: www.iikv.org     E-mail: iikv@iikv.org

Güney Afrika Hizmetleri ve Ziyaret

25 Haziran – 2 Temmuz tarihlerinde Yenisiad İş Adamları Derneği ile yapılan program çerçevesinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden 20 iş adamıyla beraber Güney Afrika’yı ziyaret ettik. Bizi 10 yıldır bu bölgede hizmetlerle meşgul Abdullah Okur, 10 yıldır Filipinler’de hizmetlerle meşgul Muhammed Rıza ve Çare derneği hizmetleriyle meşgul Mehmet Südlü karşıladı. Otelde bir süre dinlendikten sonra akşam dersaneye geçtik.

Johannesburg’daki dersanede program bayağ bir yoğundu. Avusturalya’dan, Sudan’dan, Hollanda’dan, Pakistan’dan ve yerel esnaftan katılım vardı. Namazlar kılındı, dersler okundu. Yurtdışı hizmetleriyle ilgili sunumlar oldu, çaylar içildi, muhabbetler yapıldı.

Ertesi gün yerel esnafların da katıldığı iş toplantıları düzenlendi. Ardından çeşitli yerleri gezme fırsatı bulduk.

www.NurNet.org

Güney Afrika Hizmet Mektubu

Zahiri kara, batını mazlum ve istikbali inşallah ve biiznillah Nur olan Afrika kıtasından, hususan Güney Afrika Cumhuriyetinden hürmet ve muhabbetlerimizi arz ederiz.

Evvela: Rivayat-ı sahiha ile “Leyle-i Kadri; nısf-ı ahirde, hususan aşr-ı ahirde arayınız” ferman etmesiyle, bu gelecek geceler, seksen kusur sene bir ibadet ömrünü kazandıran Leyle-i Kadrin gelecek gecelerde ihtimali pek kavi olmasından istifadeye çalışmak, böyle sevaplı yerlerde bir saadettir.

Hem Mübarek Ramazan- Şerifinizi, hem bu Leyle-i Kadrinizi, hem de gelen Bayramınızı bütün ruh-u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak ve Feyyaz-ı Mutlak Hazretleri bu Ramazan-ı şerifin başını hakkımızda rahmet, ortasını mağfiret eylemiş ve sonunu da cehennemden azat edilmiş olmayı nasip eylesin ve Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hükmünde  hakkınızda kabul eylesin, amin…

Çok muhterem Ağabeylerimiz; sizlerle hasbihal etmeyeli uzun zaman oldu. Bu ramazanın hürmetine hem kusurumuzun affı hem dualarınızda dahil olmak için  bir kaç cümle sizinle konuşalım arzu ettik. Malumunuz Güney Afrika’da Nur hizmetleri 10 yılını doldurdu. Elhamdulillahi heza min fadli rabbi. Çok güzel hizmetler oldu ve oluyor. İnşallah dualarınız bereketiyle kıyamete  kadar olacaktır. Burada dershanemizde dersler, programlar, teravihler, talebeler aynen Türkiye’deki gibi devam etmektedir. Hamdolsun günden güne Risale-i Nurlar Kur’andan aldığı nurlarını Dünyanın her tarafına dağıttığı gibi Afrika’nında etraf-ı erbaasına dağıtmaktadır.

Bizler Güney Afrikada dershanemizdeki programların yanında, ramazan münasebetiyle, bulunduğumuz şehir olan Johannesburg’un varoşları denilen fakir semtlerinde günlük iftarlar ve teravihler ve derslerle iştigal ediyoruz. Her gün  buradaki ağabeylerin iştiraki ve Çare Derneğinin katkılarıyla yüzlerce muhtaç insana iftarlar veriyoruz. Onlarla okuma programları yapıyoruz. Ülke genelinde ondan fazla hatim ve cevşen-ul kebir dağıtıldı, günlük okunuyor. Televizyon ve gazetelerde Risale-i Nur program ve makaleleri yayınlanıyor. Ramazan ve iktisat Risalesi binlerce basıldı ve dağıtılıyor. Yüz bin şükür burada hizmetler yoğun bir şekilde devam ediyor, ehl-i hizmet ve himmet ağabey ve kardeşlere çok ihtiyaç var dua buyurun.

Güney Afrika Nur Talebeleri

 

Artık Tanzanya’da Kuran-ı Kerim Ve Risale-i Nurlar Ateşe Verilmesin!

Essalamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Barakatuh,

Çok Saygı değer 27-31 Ağustos 2012 1.Uluslararası Risale-i Nur Tercümanları Toplantısı Organizatörlerine,

Sizlere bu mektubu, yukarda bahsedilen, son derece aydınlatıcı ve iyi organize edilmiş İstanbul toplantısından dolayı teşekkürlerimi bildirmek amacıyla yazıyorum. Ne kadar güzel bir tevafuktur ki, bu toplantıdan hemen sonra, Afrika ve Avrupaya yayın yapan İkra televizyonunda Risale- i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi hakkında yayımlanan bir belgeseli izledim. İstanbul’daki tarihi toplantıdan hemen sonra, son derece mükemmel bir şekilde sunulan bu belgeseli izlemek benim için büyük bir keyifti doğrusu.

İkra televizyonu belgeselinde; Risale-i Nurun bugüne değin beş civarında ülkede tanınıp bilindiği anlatıldı. Oysa katıldığım İstanbul toplantısında elliye yakın ülkeden katılımcı vardı ve her katılımcı en az bir veya birden fazla kendi ülkelerinde konuşulan en yaygın dile tercüme edilmiş Risale-i Nurları zikrettiler. Bu İstanbul toplantısına, Tanzanya’dan, Swahili dilinde yayımlanmış dört Risale-i Nur tercümesiyle katıldım.

Swahili dili Afrika Birliğinin resmi dilidir ve Tanzanya, Kenya, Somali, Uganda, Ruanda, Burundi, Kongo, Malawi, Zambia, Namibya, Güney Afrika ve Mozambik’in de aralarında olduğu Doğu-Orta ve Güney Afrika’da yeralan 45 milyondan fazla insan tarafından konuşulmaktadır. Swahili dilini konuşan tüm bu insanların Risale-i Nurları okumaları ve anlamalarını sağlamak ve böylece inançlarını, sevgilerini, Allah’a ve Hz. Muhammed(S.a.v.)’e itaaatlerini arttırmak, müslüman olmayanların müslüman olmalarını sağlamak, bu yolda çaba harcamak ne kadar harika bir düşünce!

Gerçekleştirmek istediğimiz bu ulvi gayelere varma yolunda birçok güçlükler de bizleri beklemektedir. Ülkem Tanzanya’da Efatha Kilisesine mensup ve kendini bir peygamber olarak gören bir kişi tarafından, müslüman bir şeyhe ait matbaa ateşe verildi. Matbaada olan üç adet Risale-i Nur tercümem ve birçok Kuran-ı Kerim bu yangında yandılar. Bu kişi son derece pervasız zira adaletin elinden herzaman kaçmayı başarabilmekte! Sizlerden rica ediyoruz; lütfen karşı karşıya olduğumuz basım zorluklarına karşı bizlere elinizden gelen yardımı ulaştırın. Basılan kitaplar buraların halklarına ulaştırılsın ve böylece ila-yı kelimetullahı gerçekleştirme yolunda mesafeler kat etmiş olabilelim..İnşaallah.

www.NurNet.org

Risale-i Nur Mütercimlerinin Isparta Ziyareti

1. Uluslararası Risale-i Nur Mütercimleri Toplantısı Isparta ziyareti ile son buldu.

Ruba Vakfının organize ettiği, yaklaşık 50 değişik ülkeden misafirlerin geldiği programın son iki günü Bediüzzaman’ın Risale-i Nurları ilk defa yazmaya başlamış olduğu ve nurun ilk medresesi olan Barla ve Isparta ziyaretleri ile son buldu.

Cumartesi sabah namazından sonra programın düzenlendiği Topkapı’da bulunan, Hamidiye Vakfının Nusret hizmet binasında misafir olarak kalan bazı mütercimler ve İİKV’de misafir olan mütercimler alınarak yola çıkıldı.

Isparta Valisi Ziyaret Edildi

Isparta’ya varıldığı zaman ilk ziyaret edilen mekân Isparta Valiliği oldu. Isparta Valisi Memduh Oğuz, Isparta Kültür Eğitim Vakfı’nın misafirleri olarak gelen Risale-i Nur Mütercimlerini ve Ruba Vakfı heyetini makamında ağırladı.

Vali Oğuz, öncelikle 5 dakikalık zaman zarfı içerisinde Isparta’yı anlattı, akabinde gelen yabancı misafirlerin niçin geldiklerini ve Isparta hakkındaki düşüncelerini sordu.

Dünya Barla’ya Bakacak

Isparta şehri dünyada ki gül üretiminin yüzde 65 karşılamaktadır. Malumunuz gül İslamiyette Hz. Peygamberimiz ile ilişkilendirilmiştir. Peygamberle ilişkilendirilen bir çiçeğin Isparta’da yetiştirilmesinde elbette bir işaret vardır. Bunun dışında Isparta’da enva-i çeşit meyve yetişmektedir, bereketli topraklara da haizdir. Bununla beraber Anadolu’da yetişen birçok âlim Isparta’da ki medreselerde eğitim görmüş ve yetişmiştir… Şeklinde beyanatlarından sonra Vali Bey “Ben inanıyorum ki, ileride bir makine çıkacak ve Isparta’nın en çok ilhama mazhar olunan yer olduğu anlaşılacak. Nasıl cep telefonları bazı yerlerde çekiyor, bazı yerlerde çekmiyor aynen öylede Bediüzzaman’ın Çam dağında katran ağacının başına çıkması boşuna değil, ilhama en çok mazhar olduğu yer orasıdır.” “Isparta Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra gelmektedir. İlk üç şehir müşerref, Isparta ise muvazzaf şehirdir.” “Bizim temennimiz, nasıl dünyanın ilim merkezi Türkiye’dir aynı şekilde Türkiye’nin merkezi Isparta, Isparta’nın da merkezi Barla olacak ve dünya Barla’ya bakacaktır.” “Muvazzaf şehir derken, nasıl bir şehrin kaynakları bakır ise, o şehrin görevi bakırı çıkarmaktır. Isparta’nın da kaynağı ilim olduğu için vazifesi ilimleri ortaya çıkarmaktır.”

Memduh Oğuz: Isparta Kahramanlarını Biz Bastıralım

Vali Bey konuşmasından sonra gelen heyetin düşüncelerini aldı. Tanzanya, Malawi, Irak, Hindistan, Malezya, Endonezya vb. ülkelerden gelen mütercimleri dinledi. Birçok misafir “Biz kendi ülkemizde bir devlet görevlisiyle bu kadar rahat görüşmüşlüğümüz yok ve sizinle böyle görüşmemiz bizi gerçekten çok etkiledi. 5 dakika içerisinde Isparta’yı bize anlatmanızda ayrıca tebrike şayan bir hareketti. Bizler Bediüzzaman’ın yaşamış olduğu bu mekânları görmek için geldik ve sizinle tanışıp ayrıca bilgi aldığımız için gerçekten kendimizi fazlasıyla minnettar hissediyoruz.”

Kerkükten gelen bir misafirimizin “Benim Arapça olarak hazırlayıp bastığım Isparta Kahramanları isimli, Bediüzzaman’ı ve talebelerini anlatan kitabım var. Birçok ülkede de neşredildi” demesi üzerine Vali Bey “O kitabı Türkçeye çevirip bize gönderiniz bizde Isparta Valiliği olarak o kitabı basalım” dedi.

Isparta İlim ve Kültür Vakfı’nda görevli olan Turhan Örnekçi’ye dönerek “Turhan abi, yaşça benden küçük ama kendisine abi diyorum ben ve benim yerime kendisini sizlere Isparta’yı gezdirmek üzere tevkil ediyorum, keşke ben müsait olsaydım da ben gezseydik” dedi.

Son olarak Vali Bey’e Ulegder ve Ruba Vakfı işbirliğiyle basılan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitabı ile “Islam in Modern Turkey” kitabı hediye edildi.

Bediüzzaman’ın Evi

Valilikten çıktıktan sonra ki durak Bediüzzaman’ın hayatının son döneminde kalmış olduğu evdi. Üstadın evini ziyaret esnasında Üstad’ın odası, eşyaları tek tek anlatıldı ve hayatının son dönemi nasıl geçtiğine dair bilgiler verildi.

“Bediüzzaman varisim olarak ifade ettiği altı talebesiyle bu evde kalıyordu. Evin önünden geçenler, evin kapısına gelip zile basanlar, evi ziyaret edenler falakaya yatırılıyor ve bir daha gitmeyeceğim dedirttirilene kadar dövülüyordu ve bu dönem Bediüzzaman’ın sürgün hayatı içerisindeki en rahat dönemiydi.”

Cumartesi Dersi

Akşam ve yatsı namazları Bediüzzaman’ın evinden kılındıktan sonra istikamet Isparta Kültür ve Eğitim Vakfının mekânına olacaktı.

Bu sefer yüzlerce kişinin doldurmuş olduğu salonda, gelen misafirler hem Risale-i Nurlardan bahsedecek hem de bulundukları ülkelerden hizmetleri anlatacaklardı.

Afrika’da Risale-i Nurlar Parlıyor

Güney Afrika’da hizmetlerin hızla inkişaf ettiğini ve yeni bir mülk bina aldıklarını ve burada 120 bin tane Risale-i Nur dağıtıldığını ve çevre ülkelere Risale-i Nurların gönderilerek insanların kalplerinin İslamiyet’e daha fazla ısındırıldığından bahsedildi.

Malawi, elektrik yok, su yok, millet aç, fakir bir ülke. Elektrik olmadığı için geceleri erkenden yatan bir ülke. Avrupa ülkelerinin burayı sömürdükten sonra Hanefi ve Şafiileri adeta bir birlerine düşmanmış gibi gösterip aralarına nifak ve adavet tohumunu ekip gittikleri bir ülke. Yapılan Risale-i Nur sohbetleri ile İslam kardeşliğinin gözler önüne serildiği bir ülke. Bu hafta bu kadar yokluk içinde karanlıkta sohbet yaptık, haftaya kesin gelmezler diye kardeşlerin ümitsizlik içerisinde gittiği ama bu hafta 20 ise ertesi hafta 40 ondan sonraki hafta 80 kişinin iştiyakla sohbetlere katıldığı, mum altında Risale-i Nurların okunduğu, kardeşliğin yeniden ve İslam’a uygun bir şekilde tesis edildiği mekân haline gelmeye başladı yer.

Nijerya’da okullar öğleden önce bittiği için genel olarak öğleden sonra özel kurslara talebelerin gönderildiği ve bu talebeler için ufakta olsa Risale-i Nurları anlatan bir kursun yapıldığının müjdesini aldık.

Endonezya’da eskiden bazı köylerde Osmanlı padişahlarının isimlerinin hutbede zikredildiğini ve Risale-i Nurlar vasıtasıyla Türkiye ile Endonezya’nın tekrardan birbirine yakınlaşmaya başladığını işittik.

Barla Ziyareti

Pazar günü sabah ilk Sav’a akabinden Barla’ya geçiyoruz.

Barla, ehl-i imanın manevi imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatının telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur’an’dan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanînin ve lûtf-u Yezdânînin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemean ettiği bahtiyar yerdir.” Tarihçe-i Hayat

Bayram Yüksek ağabey bir gün içinden “Ya ne işimiz var burada, su yok, ekmek yok, elektrik yok vs. vs. Isparta’da her şey var Üstadımız neden buraya bizi getirir ki” diye içinden geçirdikten sonra Üstadın yanına varınca “Kardeşim bir gün gelecek Barla’yı duymayan kalmayacak, Isparta’yı duymayan Barla’yı duyacak. Barla Risale-i Nurların merkezi olacak.” mealinde müjdeli sözlerini söyler.

Hakikaten de Üstadımızın ifadelerinin fazlasıyla doğru çıktığını gözümüzle müşahede ediyoruz. Sadece bu sene 19 Mayısta Barla’yı 20 bin kişi ziyaret etmiş. Hangi köy bu kadar ziyaret edilebilir ki. Isparta Valisi’de yazın burada yüzlerce kamp oluyor demişti.

Bediüzzaman Valinin Yanına Oturur

Vali Bey’in Barla’yı sıkça ziyaret ettiğini anlatırlar. Geçen sene Vali, SDÜ Rektörünü de alarak Barla’ya Üstadın evini ziyarete giderler. Caminin imamı Abdullah hoca Vali ve Rektöre eşlik ederken hanımı da Valinin ve Rektörün hanımına eşlik eder.

Vali Bey eline Risale-i Nur’u alır ve orada Rektör’e ve Abdullah hocaya ders okur,  yan oda da hanımlar dersi dinlemektedir. Ders bittikten sonra Abdullah hocanın hanımı “Vali Bey eline Risale-i Nurları alıp okumaya başlayınca yakazaten gördümki Bediüzzaman geldi ve Valinin yanına oturdu, okuma bittikten sonrada kalkıp gitti.” der. Anlatılanlar rüya değildir, gerçeğin ta kendisidir.

Çam Dağı

Son durağımız Çam Dağıdır. Arabayla Çam Dağına kadar çıktık. Üstad “Bir gün gelecek benim talebelerim benim bu gittiğim dağın yolunu yapacaklar” demiş. Evet, bizde talebelerinin yapmış olduğu o yoldan arabalarımızla Çam Dağına çıkıyoruz ve çıktık. Çam Dağının eşsiz manzarası ve kesilen katran ağacının yanına dikilen fidanı gördükten sonra, Zarif Ahmet abimiz Üstadın Çam Dağı ile alakalı hatıralarını da dinledikten sonra tekrar İstanbul’a doğru yola çıktık.

Uzun olması gerekirken kısa ve özet olarak anlatmaya çalıştık sürçü lisan ettiysek affola.

Said / NurNet.Org

Güney Afrikalı Khaı Ailesinin Risale-i Nur’larla Tanışmaları

Güney Afrikalı  Khaı  Ailesinin Türkiye Ziyaretleri Ve Risale-i Nur’larla Tanışmaları

Haziran 2011, Eyüp

Haziran ayının ilk haftasonu bir Pazar günüydü. Yoğun geçen bir haftanın ardından biraz dinlenme fırsatı bulmuştum. Uyku sersemliği içersinde gelen telefonu açtığımda Ruba Vakfından bir kardeşti. Güney Afrika hizmetleri ile ilgilenen kardeşten bir telefon geldiğini, Güney Afrikalı bir ailenin Türkiye’ye ziyarete geldiklerini, ilgilenip ilgilenemeyeceğimi sordu. Evet cevabı verince de bu ailenin telefonunu verdi.

Aileye telefon açtım ve Sultanahmet’de öğlen vakti buluşmak üzere sözleştik. Yetişkin yaşlarda 2 kız bir erkek çocuğu olan karı kocaydılar. Güney Afrika’nın Durban şehrinden, müslüman bir aileydi. Türkiye’nin dini yerlerini ziyaret amacıyla Türkiye’ye gelmişlerdi. Erkek iş adamı, eşi ise doktordu. Çocukları da üniversite eğitimi alıyorlardı. Geliş amaçlarına uygun olarak, Eyüp Sultan Hazretlerini ve Eyüp civarını gezmelerinin daha uygun olacağını düşünerek Eyüp’e doğru yola çıktık.

İlk olarak Haliç köprüsünün ayaklarında bulunan surdibindeki Sahabe mezarlarını ziyaret ettik. Ardından Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesini ve Camiyi ziyaret ettik. Ardından teleferikle Piyer Loti Tepesine çıkıldı. Tepeden yayan olarak geri döndük. Dönüş yolu üzerinde bulunan Zübeyir Gündüzalp, Bekir Berk, Tahiri Mutlu ve diğer Nur talebelerinin mezarları başlarında dualar okundu. Bu ulvi atmosferden herkes çok etkilenmişti doğrusu. Aşağı indiğimizde Risale-i Nurların satıldığı bir mağazaya uğradık. Kendilerine İngilizce Risale-i Nurlar alındı. Kitaplar öylesine ilgilerini çekmiş olmalı ki hemen okumaya koyuldular. Bu arada unutmadan, Hür Adam Bediüzzaman filmiinin DVD si çıkmış onu da aldılar. İyi dileklerle ayrıldık. Birkaç günlüğüne Urfa’ya ziyarete gittiler.

Haziran ortalarında cep telefonuma bir mesaj geldi. Mesajın sahibi ailenin annesi olan bayan Shameema idi. Mesajı aynen yazıyorum:

Selamun Aleykum. Şu an havaalanındayız. Uçağımız saat 16.30’da kalkacak. Türkiye’deki güzel hatıralarımız için size teşekkür ederiz. Sizle tanıştığımız için son derece mutluyuz. Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini bize aldırdığınız için Allah sizi mükafatlandırsın. Tüm külliyatı DVD olarak satın aldık. İnşallah bu ailemiz ve etrafımızdaki daha birçok insan için bir dönüm noktası olacak. Lütfen bizle olan irtibatınızı devam ettirin ve bizleri Güney Afrika’da ziyaret edin. Selam ve dua ile.”

Birçok insan ülkemize hakikatı aramak için geliyor. Bizlere düşen elimizden geldiğince onlarla ilgilenebilmek. Bunda ölçümüz ise; Hz.Muhammed (s.a.v.) nasıl köle dememiş ve Bilal-ı Habeşi(R.a.) ile ilgilenip muhatap olmuş; Bediüzzaman Said Nursi tek tek talebeleriyle ilgilenmişse bizler de bu tarzı takip etmeliyiz. Bir konferansta belki binlerce insana aynı anda muhatap olabilmek mümkün olabiliyor ama, en etkili ve muhatap üzerinde derin izler bırakan tarz birebir ilgilenme tarzı. Belki biraz meşakkatli ve yorucu, biraz da turist rehberliği havası verebiliyor ama bundan gocunmamalı. Zira davayı anlatabilmenin en etkili yolu bu…

Şu an Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde dershane var. Durban şehrine yakın sayılır. Belkide yakın bir zamanda Durban şehrinde de bu ailenin ön ayak olmasıyla bir dershane açılır. Kimbilir?

www.NurNet.org