Etiket arşivi: Haiti

Diyanet’e Gelen Esrarengiz Mektup!

Diyanet İşleri Başkanlığı ev sahipliğinde İstanbul Conrad Otel’de düzenlenen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi kapanış programı ile sona erdi.Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez: “Her şey İmam Hanif’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdiği mektupla başladı”Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, her şeyin Haiti’de Müslümanlar tarafından kurulan Hz. Bilal Habeşi Hazretleri’nin ismini taşıyan müessesenin başında olan İmam Hanif’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdiği mektupla başladığını söyledi.

Görmez, “İmam Hanif yazdığı mektupta şöyle demişti: “Biz ataları köleleştirilerek Afrika’dan buralara taşınan Müslüman annelerin ve babaların çocuklarıyız. Ecdadımız, Afrika’dan buralara köle olarak taşındı. Yıllarca, anneler babalar, çocuklarını uyuturken, “Oğlum korkma bir gün İstanbul’dan Müslümanlar gelecek ve bu köleliğe son verecek” diye anlatırmıştı. Ancak çok bekledik siz gelmediniz. Şimdi, atalarımızın dinini yeniden keşfettik. Müslüman olduk. Müslümanlığımızı yaşamaya başladık. Ne camimiz var, ne mescidimiz. Ne kitabımız var ne çocuklara öğretecek insanımız. Son kez size yazıyorum. Lütfen bir heyet gönderin” çağrısında bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir hafta içinde bir heyet oluşturarak Haiti’ye gönderdiklerini vurgulayan Görmez, “Allah’a hamdolsun önce gruplar halinde Haiti’den kardeşlerimiz Türkiye’ye geldiler. Türkiye’de dini eğitimi aldılar.Sonra camiler inşa edildi. Şimdi İmam Hanif’in oğlu, İlahiyat Fakültesi’nde okuyor. O’da bugün aramızda. Onun için bu tarihi toplantıyı başlatan İmam Hanif’e teşekkür ediyorum” dedi.

İkinci Mektup Küba’dan geldi

İkinci mektubun Küba’dan İmam Yahya Pedro’dan geldiğini vurgulayan Görmez,“İmam Yahya Pedro, mektubunda, “Biz Küba’daki 450-500 Müslüman olarak yaşıyoruz. Ancak bizim içerimizde sonraki nesillere İslam’ı taşıyacak kimse mevcut değil. Lütfen içimizden bazı insanları Türkiye’ye götürüp orada dini eğitim verin. Geri dönerek bize dinimizi anlatsın” talebinde bulunduğunu kaydetti.

Bunun üzerine çalışma başlattıklarını vurgulayan Görmez, “İmam Yahya Pedro bize 10 kişi gönderdi. Onlar Konya’da Hz. Mevlana’nın yanı başında İhtisas Eğitim Merkezi’mizde İslam Dinini öğrendiler. Gidecekleri zaman ziyaretime geldiler ve son kez bir şey istediler ve çok duygulandım: “İçimizden sadece bir kişiyi Umre’ye götürün. O Kabetullah’ı görsün, Mescidi Nebevi’yi görsün. Küba’ya döndüğümüzde, Kabe’yi, Medine’yi gören bir insanı, biz de görmüş olalım.” dediler. Biz bu 10 kişiyi Umre’ye gönderdik. Onların tamamı Umrelerini yapmış olarak ülkelerine döndüler. İşte bu toplantı, bu iki dostumuzun bizleri haberdar ederek, bizim unuttuklarımızı bizlere hatırlatarak başlattıkları bir toplantı oldu” dedi.

“Latin Amerika’da yaşayan Müslümanlara mahcubiyetimiz var”

Görmez, İslam dünyası olarak tarih boyunca Latin Amerika kıtasında yaşayan Müslüman kardeşlerine karşı büyük mahcubiyetleri olduğunu aktardı. Görmez, bunlardan ilkinin, “İslam medeniyetine katkıları sayılamayacak kadar çok olan Endülüs’te yaşarken engizisyon mahkemelerinin toprağından, yerinden, yurdundan ettiği Müslümanların akıbetinin sorulamaması, araştırılmaması ve o Müslümanlara Ensar olunmaması” olduğunu söyledi. Mahcubiyetlerinin ikincisinin, “Batının sömürgeleştirme ve köleleştirme politikaları neticesinde Afrika kıtasından toplanarak bu kıtaya getirilen Müslüman kölelere sahip çıkamamaları ve onları kendi hallerine terk etmeleri. Biz bu toplantı vesilesiyle onlardan şunu öğrendik. Köleler başka bölgelere taşınmadan önce, elleri ve ayakları bağlı olarak bazı yerlerde bekletiliyorlardı. Bazı İslam bilginleri, İslam alimleri gizlice onların aralarına girerek kendi ellerini ve ayaklarını bağlayarak kendilerine köle süsü verirdi. Kölelerle birlikte giderek, kölelerin İslam kimliğini kaybetmeden yaşamalarına yardımcı olmuşlar. Bu yolla İslamiyet’i korudukları ve muhafaza ettiklerini bu toplantı vesilesiyle öğrenmiş bulunuyoruz” dedi.

Görmez, şöyle devam etti:

“Üçüncü mahcubiyetimiz ise 150 yıl onca Osmanlı coğrafyasından bu kıtaya göç eden, ‘Al-Turko’ adını taşıyan ve ciddi asimilasyon politikalarına maruz kalan Müslüman topluluklardan İslam dünyasının büyük merkezlerinin haberdar olmaması. ‘Al-Turko’ların kendi kimliklerini nasıl inşa ettiklerini, kültürlerini hangi şartlarda muhafaza ettiklerini bilmememiz, onlara sahip çıkamamamız. Diğer mahcubiyetimiz İsrail Devlet Filistin’in elinden vatanlarını çaldıktan sonra topraklarını ellerinden aldıktan sonra, yerlerinden yurtlarından edilen Filistinli kardeşlerimiz, farklı ülkelere, Ürdün, Lübnan, Suriye, Avrupa ve Latin Amerika’ya da göç ettiler. Biz sadece bu göçlerden haberdar olduk. Müslüman ülkeler olarak sahipsiz bırakmışız. Beşinci mahcubiyetimiz ise bu topraklarda sonradan İslam’la karşılaşan insanlara yeterince yardımcı olamamamız.”

Mehmet Görmez, konuşmasında 1865 yılında Bursa ve İzmir adlarını taşıyan ve İstanbul’dan Basra Körfezi’ne doğru yolan çıkan, ancak okyanusta yakalandığı fırtına nedeniyle yollarını yitirip Brezilya sahillerine ulaşan iki Osmanlı savaş gemisinde yer alan Bahriye imamı Abdurrahman Efendi’nin hikâyesini anlattı.

Limandaki halkın ve buradaki siyahilerin büyük ilgisini çeken Abdurrahman Efendi’nin 6 yıl kaldığı bölgede yıllarca süren kapsamlı bir irşad ve tecdit çalışması yürüttüğünü, orada bulunan ve daha önce yanlış bilgilerle donatılan Müslümanlara Abdurrahman Efendi’nin İslamiyet’i doğru bir şekilde anlattığını aktaran Görmez, Abdurrahman Efendi’nin yazdığı seyahatnamenin Brezilya Müslüman toplumunun tarihsel serüveninin bir dönemine ışık tuttuğunu söyledi.

Görmez, Abdurrahman Efendi’nin bizzat kaleme aldığı günlüğünü, 5 dile çevirerek Brezilya Seyahatnamesi adıyla kitaplaştırdıklarını vurguladı.

Toplantının çok büyük bir yükü omuzlarına yüklediğini belirten Görmez, “40 ülkede yaşayan Müslüman kardeşlerimize karşı din hizmetleri alanında daha fazla şeyler yapmamızı zorunlu hale getirdi.” dedi.

İspanyolca eğitim veren İmam Hatip Lisesi

Görmez, İstanbul’da İspanyolca eğitim veren bir İmam Hatip Lisesi’nin de artık zorunlu hale geldiğini belirterek, “İspanyolca eserler yayınlayarak bu kardeşlerimize ulaştırmayı kararlaştırmış bulunuyoruz” dedi.

Haiti’den İmam Hanif: Eşim Kur’an-ı Kerim’i Türkiye’de öğrendi

Haiti’den İmam Hanif ise geçmişte dedelerinin kölelikten kurtulmak için hep Osmanlı’yı beklediğini anlatarak, şu anda da İslam dinin öğrenmek için Türkleri beklediklerini söyledi.

Eşinin 6 ay Türkiye’de kalarak Kur’an’ı öğrendiğini vurgulayan Hanif, şöyle konuştu “Türk hükümetine şükranlarımızı sunuyoruz. Diyanet İşleri Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Türkiye Diyanet Vakfı, Haiti’de bizlerin yanında. Allah Türk halkını korusun” dedi.

Küba’dan İmam Yahya Pedro: Müslümanların size ihtiyacı var

Küba’dan İmam Yahya Pedro ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez’i Küba’ya davet etti.

Pedro, “Türk kardeşlerimiz Küba’ya bakabilsin ve bizleri görsün istiyorum. Küba’nın size ihtiyacı var. Türklere özellikle ihtiyacı var. Ekonomi ve sosyalalanlarda ihtiyacı var. Yatırımlarınızı bizim ülkemize yapabilirsiniz.Müslümanlar olarak kendi birliklerimizi geliştirebiliriz.” dedi.

Küba’da cami ve mescite ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Pedro, zirveyi düzenleyerek Latin Amerikalı Müslümanları bir araya getiren Diyanet İşleri Başkanlığı’na teşekkür etti.

Toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 5 dile çevirisi yapılan “Brezilya Seyahatnamesi” takdim edildi.

Kaynak : Diyanet Basın

II. Afrika Müslüman Dini Liderler Zirvesi Yapıldı

II. Afrika Müslüman Dini Liderler Zirvesinin İstanbul ayağı 21-22-23 Kasım 2011 tarihlerinde İstanbul Conrad Hotel’de yapıldı. Zirveye; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı ve 46 Ülkeden 125 Dini Lider iştirak etti.

Ruba vakfı olarak zirveye, bir sivil toplum kuruluşu iştiraki manasında Şemsettin Türkan abinin de içinde olduğu bir grupla iştirak ettik. Toplantı hizmet açısından son derece önemliydi zira yaklaşık 30 Afrika ülkesinin dini önderlerinin iştirak ettiği bir toplantıydı bu.

Günlerimiz ve gecelerimiz toplantıya gelenlerle irtibat halinde olarak, onlara Risale-i Nurları ve Bediüzzaman Said Nursi’yi anlatarak geçti. Bir kısmı Risale-i Nurları bilirken bir kısmı da bilmiyordu. Haiti Müslüman Cemiyetini temsilen gelen dini lidere Fransızca meyve risalesini verdik. Bir müddet inceledi. Nasıl bulduğunu sorduğumuzda eserin dilinin son derece etkileyici olduğunu ve daha önce hiçbir eserde rastlamadığı bir üsluba haiz olduğunu belirtti.

Yine Somali Devletini temsilen gelen gruptan bir Somalili dini lidere arapça Hutbe-i Şamiyeyi verdik. İnceleyip size fikir bildireyim dedi. Ertesi gün rastladığımızda, eserden son derece etkilendiğini, elimizde başka eser varsa memnuniyetle alabileceğini belirtti. Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen toplantıya katılan bir İlçe müftüsü hocamız yanımıza gelerek; Cibuti Dini Liderinin kendisine, Bediüzzaman Said Nursiyi çok sevdiğini, onu daha iyi tanımak için kendisine materyal verip veremeyeceğini sorduğunu söyleyerek bizden bu hususta yardım talep etti. Biz de kendisine İngilizce Risale-i Nurları verdik. Teşekkür ederek yanımızdan ayrıldı.

Yukarda da anlattığımız gibi ülkelerinde, bizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı seviyesinde makamları olan birçok insanla dialoglarımız oldu. Çoğu Risale-i Nurlara teveccüh ettiler. İlk defa bu eserleri okuyan insanların bu sözleri bizleri son derece memnun etti ve geleceğe yönelik umutlarımız ziyadeleşti.

Kitap dağıtımında yaşadığımız bir tevafuk da bizlerin gayretlerini ziyadeleştirdi. Şöyle ki; aldığımız kitapları zirvenin son günü, davetlilerin odalarına bırakmak için odaları dolaşmaya başlamıştık. Her odaya İngilizce, Fransızca ve Arapça risale-i nurları veriyorduk. Bir de ne görelim;  kitaplar son odadan ayrılırken bitmişti!

Geleceğe dönük hizmetlerimizde, katılmış olduğumuz bu toplantı bizlere bir bakış açısı kazandırdı kanaatindeyiz. Eğer bizler gerekli gayretleri gösterirsek, İnşallah gelecekte hizmet manasında çok daha sevindirici neticeler hasıl olacak ve Bediüzzaman’ın; ‘bir gün bu eserleri tüm Dünya okuyacak’ müjdesi tahakkuk edecektir.

Ruba Vakfı Yurtdışı Hizmet Ekibi (www.rubavakfi.org)

www.NurNet.org