Etiket arşivi: hamidiye

Ehli Sünnet İnanışı Ve Vehhabilerin İthamlarına Reddiye

Birinci harbi umumiden ve hilafetin kaldırılmasından sonra özellikle İngilizlerin; gerek Türkiye de gerek İslam aleminde İslamiyet’i sünnet ve cemaatle muhafaza eden ve ehli sünnet ve cemaat denilen, Müslümanların % 90‘ını teşkil ve İslamiyet’in ana ekseni olan inanışı tahrip etmeye yönelik planlı icraatlarının (medreselerin kapatılması, tarikatlara bid’aların sokulması, hakiki susturulmaya çalışılması gibi) son yıllarda menfi tezahürleri maalesef artmaya başlamıştır.

  Bu cümleden olarak özellikle Arap aleminde ve kuzey Afrika’da harici vehhabi zihniye sahip dışlayıcı, sığ, tekfirci, ilmi derinliği ve geleneği olmayan katı zahirci Müslümanların ve örgütlerin çoğaldığı ve tesirlerini artırdığı aşikar bir şekilde görülmektedir. Bu zihniyet ve davranışları ittihadı İslam’a fevkalade zarar verdiği gibi hakiki İslamiyet’i dünyaya tanıtmaya da perde olmaktadır.

  Son yıllarda bu zihniyet sahiplerinin bizim ülkemizde de tesirlerini artırdıkları ve özellikle de Rısale-i Nura ve üstadımıza da planlı ve bilinçli bir şekilde taarruz ettikleri, bu iddia ve iftiraların cemaatimize ve kardeşlerimize ulaştığı, onları bazen şüpheye düşürdüğü veya cevap verme noktasında çaresiz kaldıkları pek çok örnekle müşahede edilmiştir. Risale-i Nur gerçi ehl-i imanla mübareze etmez dinsizlik ve zındıka ile mücadele eder. Fakat bu itirazlara ve ithamlara cevap vermemizi üstadımızda mektuplarında tavsiye ediyor.

  İşte bu çalışma hem bu ithamların en önemlilerine cevap vermek hem  ehli sünnet itikadını Türkiye’de Risale-i Nur’un muhafaza ve temsil ettiğini göstermek hem ehli sünnet inanışının esaslarını cemaatimize ders vermek ve bu noktada onları şuurlandırmak için yapılmıştır. İnternet ortamında bu iddialara cevap verilmişse de herkesin bu cevaplara ulaşamadığı ve böyle  bir çalışmanın olmadığı nazara alınarak; hem konulara hem ithamlara çok teferruata girmeden ana hatları ile hülasa izahlar yapılmış ve cevaplar verilmiştir. Veminellahittevfik

Hamidiye İlim ve Kültür Vakfı

www.NurNet.org

Kitabı indirmek için tıklayın

Nurettin Yaşar Abi’nin anlatımıyla Risale-i Nur Gözlüğünden Deprem (Video)

Bir yaprak bile kainatın sahibinin izni dışında hareket etmezken, koskoca zeminin harekete geçtiği deprem hadisesinin hikmeti nedir?

Hangi günahlar umumi musibetlerin gelmesine sebep olabiliyor?

Ahir zamanda işlenen günahlar ve insanların başına gelen hadiseler nelerdir?

Dünyada işlenen ameller, misal aleminde nasıl şekil alıyor?

Hepsini bu sohbette bulacaksınız.

Uzun yıllar vakıfane iman ve kuran hizmetinde bulunmuş  Nurettin Yaşar abinin İstanbul Şirinevler Dershanesinde bol açıklamalı ve samimi uslubuyle anlattığı bu dersi kaçırmayın.

www.NurNet.org

Materyalist Felsefenin Türkiye Yansımaları Paneli Başlıyor

materyalist-felsefenin-turkiye-yansimalari-paneli-basliyorHamidiye Kültür Vakfı’nın düzenleyeceği “Pozitivist ve Materyalist Felsefenin Türkiye’ye Yansımaları ve Tepkileri” konulu panel 26 Mayıs Pazar günü 13.00-16.00 saatleri arasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde başlıyor.
Bir çok akademisyeninde konuşma yapacağı panelin moderatörlüğünü, Prof. Dr. İsmail Kocaçalışkan yapıyor.
Panelin konuşmacıları şöyle: Prof. Dr. Neşet Toku (Yıldız Teknik Üniversitesi), Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan (Muğla Üniversitesi), Prof. Dr. Hakan Poyraz (Mimar Sinan Üniversitesi), Prof. Dr. Cevdet Coşkun (Giresun Üniversitesi) ve Prof. Dr. Müslim Akdemir (Atatürk Üniversitesi)
Risale Ajans

Ruba Vakfı Ve İstanbul Üniversitesinden Değerler Eğitimi Projesine Destek

Milli eğitim bakanlığınca yürütülen “değerler eğitimi projesi”  kapsamında ruba vakfı  –  istanbul üniversitesi adalet myo  ve fatih ilçe milli eğitim müdürlüğü ortak projesi ile  çapa anadolu öğretmen lisesi ve gelenbevi anadolu lisesinde protokol dahilindeki muhtelif konularda konferanslar ve söyleşi programları  düzenlenmiştir.

Hamidiye kültür ve eğitim vakfı eğitim gönüllüleri ve akademisyenlerin de desteği ile gerçekleşen programlara öğrenci ve öğretmenlerimizin yoğun ilgisi gözlendi.

2013-2014 öğretim yılı içerisinde değişik ilçelerde de   devam edecek olan proje ile alakalı  bilgi almak isteyenler  ruba vakfı merkezini arayarak iletişime geçebilir.

 

Risale-i Nur Mütercimlerinin Isparta Ziyareti

1. Uluslararası Risale-i Nur Mütercimleri Toplantısı Isparta ziyareti ile son buldu.

Ruba Vakfının organize ettiği, yaklaşık 50 değişik ülkeden misafirlerin geldiği programın son iki günü Bediüzzaman’ın Risale-i Nurları ilk defa yazmaya başlamış olduğu ve nurun ilk medresesi olan Barla ve Isparta ziyaretleri ile son buldu.

Cumartesi sabah namazından sonra programın düzenlendiği Topkapı’da bulunan, Hamidiye Vakfının Nusret hizmet binasında misafir olarak kalan bazı mütercimler ve İİKV’de misafir olan mütercimler alınarak yola çıkıldı.

Isparta Valisi Ziyaret Edildi

Isparta’ya varıldığı zaman ilk ziyaret edilen mekân Isparta Valiliği oldu. Isparta Valisi Memduh Oğuz, Isparta Kültür Eğitim Vakfı’nın misafirleri olarak gelen Risale-i Nur Mütercimlerini ve Ruba Vakfı heyetini makamında ağırladı.

Vali Oğuz, öncelikle 5 dakikalık zaman zarfı içerisinde Isparta’yı anlattı, akabinde gelen yabancı misafirlerin niçin geldiklerini ve Isparta hakkındaki düşüncelerini sordu.

Dünya Barla’ya Bakacak

Isparta şehri dünyada ki gül üretiminin yüzde 65 karşılamaktadır. Malumunuz gül İslamiyette Hz. Peygamberimiz ile ilişkilendirilmiştir. Peygamberle ilişkilendirilen bir çiçeğin Isparta’da yetiştirilmesinde elbette bir işaret vardır. Bunun dışında Isparta’da enva-i çeşit meyve yetişmektedir, bereketli topraklara da haizdir. Bununla beraber Anadolu’da yetişen birçok âlim Isparta’da ki medreselerde eğitim görmüş ve yetişmiştir… Şeklinde beyanatlarından sonra Vali Bey “Ben inanıyorum ki, ileride bir makine çıkacak ve Isparta’nın en çok ilhama mazhar olunan yer olduğu anlaşılacak. Nasıl cep telefonları bazı yerlerde çekiyor, bazı yerlerde çekmiyor aynen öylede Bediüzzaman’ın Çam dağında katran ağacının başına çıkması boşuna değil, ilhama en çok mazhar olduğu yer orasıdır.” “Isparta Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra gelmektedir. İlk üç şehir müşerref, Isparta ise muvazzaf şehirdir.” “Bizim temennimiz, nasıl dünyanın ilim merkezi Türkiye’dir aynı şekilde Türkiye’nin merkezi Isparta, Isparta’nın da merkezi Barla olacak ve dünya Barla’ya bakacaktır.” “Muvazzaf şehir derken, nasıl bir şehrin kaynakları bakır ise, o şehrin görevi bakırı çıkarmaktır. Isparta’nın da kaynağı ilim olduğu için vazifesi ilimleri ortaya çıkarmaktır.”

Memduh Oğuz: Isparta Kahramanlarını Biz Bastıralım

Vali Bey konuşmasından sonra gelen heyetin düşüncelerini aldı. Tanzanya, Malawi, Irak, Hindistan, Malezya, Endonezya vb. ülkelerden gelen mütercimleri dinledi. Birçok misafir “Biz kendi ülkemizde bir devlet görevlisiyle bu kadar rahat görüşmüşlüğümüz yok ve sizinle böyle görüşmemiz bizi gerçekten çok etkiledi. 5 dakika içerisinde Isparta’yı bize anlatmanızda ayrıca tebrike şayan bir hareketti. Bizler Bediüzzaman’ın yaşamış olduğu bu mekânları görmek için geldik ve sizinle tanışıp ayrıca bilgi aldığımız için gerçekten kendimizi fazlasıyla minnettar hissediyoruz.”

Kerkükten gelen bir misafirimizin “Benim Arapça olarak hazırlayıp bastığım Isparta Kahramanları isimli, Bediüzzaman’ı ve talebelerini anlatan kitabım var. Birçok ülkede de neşredildi” demesi üzerine Vali Bey “O kitabı Türkçeye çevirip bize gönderiniz bizde Isparta Valiliği olarak o kitabı basalım” dedi.

Isparta İlim ve Kültür Vakfı’nda görevli olan Turhan Örnekçi’ye dönerek “Turhan abi, yaşça benden küçük ama kendisine abi diyorum ben ve benim yerime kendisini sizlere Isparta’yı gezdirmek üzere tevkil ediyorum, keşke ben müsait olsaydım da ben gezseydik” dedi.

Son olarak Vali Bey’e Ulegder ve Ruba Vakfı işbirliğiyle basılan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” kitabı ile “Islam in Modern Turkey” kitabı hediye edildi.

Bediüzzaman’ın Evi

Valilikten çıktıktan sonra ki durak Bediüzzaman’ın hayatının son döneminde kalmış olduğu evdi. Üstadın evini ziyaret esnasında Üstad’ın odası, eşyaları tek tek anlatıldı ve hayatının son dönemi nasıl geçtiğine dair bilgiler verildi.

“Bediüzzaman varisim olarak ifade ettiği altı talebesiyle bu evde kalıyordu. Evin önünden geçenler, evin kapısına gelip zile basanlar, evi ziyaret edenler falakaya yatırılıyor ve bir daha gitmeyeceğim dedirttirilene kadar dövülüyordu ve bu dönem Bediüzzaman’ın sürgün hayatı içerisindeki en rahat dönemiydi.”

Cumartesi Dersi

Akşam ve yatsı namazları Bediüzzaman’ın evinden kılındıktan sonra istikamet Isparta Kültür ve Eğitim Vakfının mekânına olacaktı.

Bu sefer yüzlerce kişinin doldurmuş olduğu salonda, gelen misafirler hem Risale-i Nurlardan bahsedecek hem de bulundukları ülkelerden hizmetleri anlatacaklardı.

Afrika’da Risale-i Nurlar Parlıyor

Güney Afrika’da hizmetlerin hızla inkişaf ettiğini ve yeni bir mülk bina aldıklarını ve burada 120 bin tane Risale-i Nur dağıtıldığını ve çevre ülkelere Risale-i Nurların gönderilerek insanların kalplerinin İslamiyet’e daha fazla ısındırıldığından bahsedildi.

Malawi, elektrik yok, su yok, millet aç, fakir bir ülke. Elektrik olmadığı için geceleri erkenden yatan bir ülke. Avrupa ülkelerinin burayı sömürdükten sonra Hanefi ve Şafiileri adeta bir birlerine düşmanmış gibi gösterip aralarına nifak ve adavet tohumunu ekip gittikleri bir ülke. Yapılan Risale-i Nur sohbetleri ile İslam kardeşliğinin gözler önüne serildiği bir ülke. Bu hafta bu kadar yokluk içinde karanlıkta sohbet yaptık, haftaya kesin gelmezler diye kardeşlerin ümitsizlik içerisinde gittiği ama bu hafta 20 ise ertesi hafta 40 ondan sonraki hafta 80 kişinin iştiyakla sohbetlere katıldığı, mum altında Risale-i Nurların okunduğu, kardeşliğin yeniden ve İslam’a uygun bir şekilde tesis edildiği mekân haline gelmeye başladı yer.

Nijerya’da okullar öğleden önce bittiği için genel olarak öğleden sonra özel kurslara talebelerin gönderildiği ve bu talebeler için ufakta olsa Risale-i Nurları anlatan bir kursun yapıldığının müjdesini aldık.

Endonezya’da eskiden bazı köylerde Osmanlı padişahlarının isimlerinin hutbede zikredildiğini ve Risale-i Nurlar vasıtasıyla Türkiye ile Endonezya’nın tekrardan birbirine yakınlaşmaya başladığını işittik.

Barla Ziyareti

Pazar günü sabah ilk Sav’a akabinden Barla’ya geçiyoruz.

Barla, ehl-i imanın manevi imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatının telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur’an’dan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanînin ve lûtf-u Yezdânînin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemean ettiği bahtiyar yerdir.” Tarihçe-i Hayat

Bayram Yüksek ağabey bir gün içinden “Ya ne işimiz var burada, su yok, ekmek yok, elektrik yok vs. vs. Isparta’da her şey var Üstadımız neden buraya bizi getirir ki” diye içinden geçirdikten sonra Üstadın yanına varınca “Kardeşim bir gün gelecek Barla’yı duymayan kalmayacak, Isparta’yı duymayan Barla’yı duyacak. Barla Risale-i Nurların merkezi olacak.” mealinde müjdeli sözlerini söyler.

Hakikaten de Üstadımızın ifadelerinin fazlasıyla doğru çıktığını gözümüzle müşahede ediyoruz. Sadece bu sene 19 Mayısta Barla’yı 20 bin kişi ziyaret etmiş. Hangi köy bu kadar ziyaret edilebilir ki. Isparta Valisi’de yazın burada yüzlerce kamp oluyor demişti.

Bediüzzaman Valinin Yanına Oturur

Vali Bey’in Barla’yı sıkça ziyaret ettiğini anlatırlar. Geçen sene Vali, SDÜ Rektörünü de alarak Barla’ya Üstadın evini ziyarete giderler. Caminin imamı Abdullah hoca Vali ve Rektöre eşlik ederken hanımı da Valinin ve Rektörün hanımına eşlik eder.

Vali Bey eline Risale-i Nur’u alır ve orada Rektör’e ve Abdullah hocaya ders okur,  yan oda da hanımlar dersi dinlemektedir. Ders bittikten sonra Abdullah hocanın hanımı “Vali Bey eline Risale-i Nurları alıp okumaya başlayınca yakazaten gördümki Bediüzzaman geldi ve Valinin yanına oturdu, okuma bittikten sonrada kalkıp gitti.” der. Anlatılanlar rüya değildir, gerçeğin ta kendisidir.

Çam Dağı

Son durağımız Çam Dağıdır. Arabayla Çam Dağına kadar çıktık. Üstad “Bir gün gelecek benim talebelerim benim bu gittiğim dağın yolunu yapacaklar” demiş. Evet, bizde talebelerinin yapmış olduğu o yoldan arabalarımızla Çam Dağına çıkıyoruz ve çıktık. Çam Dağının eşsiz manzarası ve kesilen katran ağacının yanına dikilen fidanı gördükten sonra, Zarif Ahmet abimiz Üstadın Çam Dağı ile alakalı hatıralarını da dinledikten sonra tekrar İstanbul’a doğru yola çıktık.

Uzun olması gerekirken kısa ve özet olarak anlatmaya çalıştık sürçü lisan ettiysek affola.

Said / NurNet.Org