Etiket arşivi: hapishane

Malawi’de Haftada 100 Risale-i Nur Dersi Yapılıyor

Esselamun aleykum.

Malawi 18 milyon nüfusuyla Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri. Nüfusun  %35 ‘i Müslüman.

Kurban faaliyetleri için gittiğimiz Malawi’de ilk göze çarpan halkın fakirliği  oldu. Kurbanları doğru yerde kestireceğimizin  kanaatine  vardık.

Elhamdulillah Kurbanlarımızı bizzat kendimiz kontrol ederek kestik kestirdik. Hizmet bölgelerimize dağıttık. Etleri verdiğimiz insanlar çok memnun oldular ve  dua ettiler.

Buradaki hizmetlerin  2 yıllık bir mazisi var. Bu kısa zamanda  Cenâb-ı Hâkkın inayetiyle hizmetler  çok inkişaf etmiş.  Başkent  Lilongwe’de dersanemiz var ve burada Salih kardeşle beraber  öğretmenler ve şeyhler  kalmaktadır.

Malawi’de Yetimhanelerde, hapishanelerde ve muhtelif yerlerde her hafta 100’e  yakın ders yapılmaktadır.

Salih kardeşimizin kontrolünde dersleri  takip  eden genelde yerli halktan şeyh adıyla andıkları kişiler ve samimi Müslümanlar var.

Hizmet bölgelere ayrılmış ve her bölge kendi arasında düzenli olarak meşveret yapıyor ve bununla birlikte her ay dershanede umumi meşverete katılıyorlar. Yerli halktan çok ciddi manada hizmete sahip çıkanlar var.

Dersler ülkede bölgelere ayrılmış bu bölgelerden;

Başkent Lılongwe’ de ;

5 yerde dersler devam ediyor.

Blentair bölgesi;

Malawi nin büyük şehirlerinden olan  Blentair de 14 yerde dersler devam ediyor .

 Kotakota bölgesi;

Burada 12 tane şeyh ve 8 tane öğretmen hizmetleri takip ediyorlar, bayanlar , erkekler ve öğrenciler olmak üzere 50 yi aşkın ders grupları var.

Selima bölgesi;

Burada 4 tane şeyh hizmetleri takip ediyor. Çoğu erkeklerden oluşan 8  ders oluyor

İntaca bölgesi;

Burada 4 tane şeyh ve bir tanede ablamız hizmetleri takip ediyorlar. 17 tane ders grupları var.

Muzuzu Bölgesi;

Burada 4 tane şeyh hizmetleri takip ediyor. 8 yerde dersleri devam ediyor

Bu bölgelerin dışında 3 tane Hapishane, 3 tane  yetimhane ve okullarda ayrıca dersler takip ediliyor.

Kitap tercümeleri;

Halkın %90 ının konuştuğu yerel dil olan Çeçova lisanında şu ana kadar Küçük sözler, İhlas, uhuvvet, İbadet, Namaz, Ramazan,  İktisat,  Şükür  risalesi basılmış olup halkın istifadesine sunulmuştur. Sünneti seniyye risalesi ise tashihatı bitmiş baskı aşamasındadır.

HİZMET MAHALLERİMİZ VE SON DURUMLARI

Yetimhaneler;

Yetimhanelerde düzenli dersler oluyor.

İmkanları çok kısıtlı. Bulurlarsa sabah akşam yedikleri mısır unundan yapılma tuzsuz yağsız lapa. Yemek yedikleri yer yattıkları yer çok kötü.  17 tane yetim için sadece bir hasır. Üzerlerine atılacak bir çarşafları bile yok ve  elbiseleri yırtık. Bir yetimin genel giderleri aylık 50 tl. Acil olarak battaniye ve giysi lazım. Bu çocukların Anne babaları yok ve bizden şefkat eli uzatmamızı bekliyorlar.

Hapishaneler

Lilongve deki hapishaneyi ziyaret ettik  burada 2000 mahkum var bunların  300’ ü Müslüman.  Her hafta perşembe günü dersler oluyor , derslere mahkumlardan ciddi manada alâka var.   Hapishanenin bulunduğu eyalette bazen günlerce durmadan yağmur yağıyor ve mahkumlar  dışarı çıkamıyorlar koğuşlar namaz kılmaya müsait değil  bizden bir baraka dahi olsa bir mescit talep ettiler ve dediler ki  Hristiyanların kendilerine göre ibadethaneleri  ve kalacakları yerleri var  ama buradaki Müslüman mahkumların Namaz kılacak bir mescidi yok.

Biz oraya gidip namazın ehemmiyetinden bahsediyoruz dördüncü sözü  okuyoruz ama  bu Müslüman mahkumların Namazı kılacakları yer yok .

Buraya Bir mescit yapmamız gerekmektedir. Ehli hamiyete duyurulur.

BAZI MÜLAHAZALAR

Fakir  ve aç olmalarına rağmen  karınca gibi çalışıyor bu millet…birkaç kişinin ancak kaldırabileceği yükleri  anneler sırtlarında yavruları olduğu halde taşıyorlar insan gözlerine inanamıyor.!

İnsanlar ailelerine az biraz mısır unu götürmek için dağların eteklerinden odun yüklerini zayıf bedenleriyle kilometrelerce aşağılara başlarıyla indiriyor …

Bazen bir tebessüm çok işe yarıyor hemen dost oluveriyorsunuz..

Hizmetler adına yapılacak çok iş var.

Dualarınızı bekleriz.

Zülküf YILDIRIM (www.rubavakfi.org)

25 Ekim 2013

www.nurnet.org

Zindanlar, Allah’a yaklaşınca sarayım oldu!

Çete suçundan yaklaşık 7 yıl mahkum hayatı yaşayan Hüseyin Çalık (38), hapishanede geçirdiği günleri manevi hayatının dönüm noktası olarak görüyor. 12 farklı suçtan yargılanan ve yıllarca mahkumiyet yaşadığını anlatan Çalık, abdest alıp namaz kılınca huzur bulduğunu hissetmiş. Çalık, Allah’a yaklaştıkça zindanların kendisine saray olduğunu ve hayata bakış açısının değiştiğini söyledi.

Bir zamanlar elinden silahı düşürmeyen ve karıştığı bir çok suçtan hapse giren Hüseyin Çalık, şimdi Konya’nın Meram ilçesinde nezih bir mekanda köftecilik yapıyor. Gençliğinde arkadaş çevresi nedeniyle sık sık suça karışan Çalık, 7 yıl süren hapis hayatından sonra adeta hayata yeniden başladı.

Çalık, işlediği suçların temelini baba baskısına dayandırıyor. Babasından sık sık şiddet gördüğünü söyleyen Çalık, henüz çocuk yaşlardayken evi terk etme kararı almış. Daha sonra edindiği çevrenin ise kendisini suça sürüklediğini aktaran Çalık, işlediği suçlar nedeniyle 3 farklı davadan aldığı cezalar sonrası aftan da faydalanıp 7 yılda hapisten çıkabilmiş. Hayatının en dinamik günlerini demir parmaklıklar ardında yaşadığını söyleyen Çalık, tutuklandığında 26 yaşında olduğunu aktardı.

Meram Yeniyol Köftecisi isimli iş yerinin sahibi Hüseyin Çalık, zindanlardaki günlerini, hayatının kayıp günleri olduğu kadar manevi bir kazanç olarak da değerlendiriyor. Çünkü hapse girdikten sonra Allah’ı daha iyi tanıma fırsatı bulmuş. Sıkılıp daraldığı günlerde abdest alıp namaz kıldıkça manevi bir huzur bulduğunu hissetmiş. Daha sonra Kur’an-ı Kerim ve tefsir de okumaya başladığını anlatan Çalık, cezaevindeki arkadaşlarının bir süre sonra kendisine ‘hocam’ diye seslenmeye başladıklarını aktarıyor.

Çalık, cezaevindeki arkadaşlarının aralarında çıkan anlaşmazlıklarda kendisine danıştıklarını dile getiriyor. Çalık, hapisten çıktığı günü ise hiç unutamadığını şu sözlerle anlatıyor: “Bir gün akşam namazını kılmış tesbih çekiyordum. O sırada gardiyan geldi ve tahliye olduğumu söyledi. Meğerse 2005 yılında çıkan yeni TCK’dan yararlanmışım. Halbuki mahkeme ilk önce yararlanamayacağımı açıklamıştı. O anı hiç unutamıyorum’ diyor.

Cezaevindeki sürede kendisinde büyük değişiklikler hissettiğini anlatan Çalık, “Kendime söz vermiştim. Bir daha asla suça bulaşmayacak ve helal rızıktan başka malı düşünmeyecektim. Şimdi çok şükrediyorum. Hapisten çıkınca bir süre işsiz kaldım, zor günler yaşadım. Ama sabrettim. Sonra seyyar satıcılık yaptım, araba yıkamacılığı yaptım ama şimdi güzel bir iş yerim var. Allaha şükürler olsun” dedi.

Cezaevlerinde yatan mahkumlara da bazı önerilerde bulunan Çalık, içerde yatan vatandaşların Allah’tan helal rızık dilemelerini istiyor. Hüseyin Çalık, ‘Her şey hemen olmuyor, biraz sabretmek gerek. Yeter ki Allah’a inanın ve sabredin.’ diyor.

Cihan

Hapishaneler Nurlanmaya Devam Ediyor – Latin Amerika Hizmet Mektubu

Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu ebeden daiman

Latin Amerika’nın en uç ülkelerinden sizlere binler selam. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız ziyaretlerde ilk olarak Ekvador’a geçerken Peru’ya uğradık. On saatlik Peru ziyaretimiz çok bereketli oldu..

Geçen sene hapishanelerine Risale-i Nurları bıraktığımız Peru’nun başkenti Lima’da son durumun ne olduğunu öğrenmek ve oradaki dostlarımıza selam vermek için gittiğimizde bizleri çok güzel karşıladılar. Hatta Adalet Bakanlığına giderken içimizden ‘Acaba hakikaten kitaplarımızı yerlerine ulaştırdılar mı?’ diye geçmişti.. Ama gidince gördük ki; Peru Adalet Bakanlığı, hangi risaleleri kaçar adet nerelere dağıtıldığıyla bizzat ilgilenmiş ve bu konu hakkında bizlere de malumat vermişti. Ve aynı zamanda bütün bu işlerin bir nüsha fotokopisini vermeleri, bizleri çok mesrur eyledi Elhamdülillah.

Ekvador’un başkenti Quito’ya gittiğimizde ise ilk olarak yeni açılan büyükelçiliğimizi ziyaret ederek; hem bizler hem de büyükelçiliğimiz moral buldular. Çünkü hayırlı olsun manasında ilk defa ellerinde lokumlarla gelen Türk biz olduğumuzu söylediler. Latin Amerikanın en az Türklerin bulunduğu ülke herhalde Ekvador’dur. Çok az Türk var belki onbeş-yirmi kişi civarında. Ekvador’da görüştüğümüz Türklerle birlikte nurlardan dersler yaptık ve çok memnun oldular. Uzun zamandan beri bu derslere hasret kaldıklarını söyleyerek bizlerden kitap satın aldılar. Ekvador’un başkenti Quito’daki İslam Merkezi başkanı Yahya Guyagil ile görüştük. Kendisi Türkiye’ye ziyarette bulunmuş ve üç defa Risale-i Nur derslerine katılmış birisi… Aynı zamanda devlet erkânıyla her ay toplantısının olduğunu ve Risale-i Nurları onlara aktaracağını söyledi.

Latin Amerika hapishanelerden nurlanmaya devam ediyor. Kolombiya’ya geçtiğimizde başkent Boğota’da ilk olarak hapishanelere uğradık. Elhamdülillah Risale-i Nurlarımızı bıraktık. Yetkililer de eylül ayının içinde büyük bir organizasyon yapacaklarını söyleyip, bizleri bu etkinliğe davet ettiler. Ama vaktimizin çok kısıtlı olduğundan katılamayacağımızdan bahsedince hemen bize bir ders vakti ayarladılar. Kolombiya’da hapishanelerin kapasitesinin iki katı dolu olduğundan, insanların nura ihtiyacı hat safhadaydı.

Kolombiya’da okuma oranı çok düşük… Buna rağmen okuyan kesim sürekli olarak kütüphanelere gidiyor. Latin Amerikanın modern ve en büyük kütüphanelerinden olan Luis Angel Aronga kütüphanesine Risale-i Nurlarımızı bıraktık Elhamdülillah. Kolombiya’daki görüşmelerimizde üniversitelerde öğretmenlerin öğrencilere İslamiyetle ilgili araştırma konuları verdiğini duyduk ve Kolombiya’nın en büyük üniversitesi olan Nacional Üniversitesi ve bunun yanında Rosario ve Javeriana Üniversitelerine de Risale-i Nurlarımızı bıraktık Elhamdülillah….

Kolombiya’nın komşu ülkesi olan Orta Amerika diye geçen Kuzey ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayıp ‘iki kıtanın boğazı’ diye adlandırılan Orta Amerika ülkesi Panama’ya geçtik. İki günlüğüne geçtiğimiz Başkent Panama City’de iki yıl önce İslamiyetle şereflenen bir aile Risale-i Nurlara sahip çıktılar.. ‘Sizlerin gelmesiyle adeta uyuduğumuz yatağımızdan çıkıp silkinmemizi sağladınız.’ diyerek kendi evlerinde Risale-i Nurdan ders başlattılar.Dua edin, inşaallah bu dersler daimi olsun. Geçtiğimiz hafta ise, bu aile vesilesiyle Panama hapishanelerine de Risale-i Nurlar girdi Elhamdülillah.

Bu topraklar asırlardır bu zamanı bekliyorlarmış gibi bir halleri var. Şimdiye kadar gelenler ellerinde ne varsa alıp götürmek için hep bu insanların değerlerini kendi menfaati adına bir şeyler koparmanın derdine düşüp sömürmüşler. Şimdi ise karşılarında onların menfaatları için bir şeyler yapma gayretinde olan insanları görünce çok sevinip memnun oluyorlar ve ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı.

Bu manaları düşünürken Risale-i Nurdan şu cümleler tevafuk etmişti: “Çok defa söylediğim gibi yine tekrar ediyorum ki, tarihte Risale-i Nur şakirtleri gibi hak yolunda pek çok hizmet eden ve pek çok sevap kazanan ve pek az zahmet çeken görülmüyor. Biz ne kadar meşakkat çeksek, yine ucuzdur.” Demek biz, daima «Şükür ve Elhamdülillah» dedirten bir haldeyiz.”

’Rabbim bizleri bu halkaya dahil eylesin İnşaallah.

Siz çok sevdiğimiz değerli ağabeylerimizden çok dua bekliyoruz. Çünkü burada gördüğümüz şu ki; zenginiyle fakiriyle bu asırdaki insanlık teselliye muhtaç..

Üstadımızın dediği gibi: “Evet kardeşlerim, Hazret-i İsa Aleyhisselâm İncil-i Şerifte demiş ki: “Ben gidiyorum… tâ size tesellici gelsin.” -Yâni Ahmed Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin,- demesiyle Kur’an’ın beşere gayet büyük bir neticesi, bir gayesi, bir hediyesi; tesellisidir.

Evet bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zevâl ve tahribatları içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada herşey ile alâkadar olan insan için hakikî teselliyi ve istinad ve istimdad noktalarını yalnız Kur’an veriyor. En ziyade o teselliye muhtaç bu zamandır. Bu asırda en ziyade kuvvetli bir surette o teselliyi isbat eden, gösteren Risale-i Nur’dur. Çünki zulümat ve evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş geçmiş, hakikat nuruna girmiş.”

Madem Hakiki teselli de Kuran hakikatlarında olduğuna göre bütün insanlığın hakiki ihtiyacı olan Nur hakikatlarını Rabbim tüm insanlığa bizi İhlası tammla ulaştırmayı nasip etsin.Amin.

Arjantin Nur Talebeleri

risale haber

Balıkesir Cezaevi’nde 1200 Mahkûma Risale-i Nur Dağıttılar

Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde 1200 mahkûma Risale-i Nur eserleri dağıttıklarını ifade eden Yeni Asya Gazetesi Balıkesir Temsilcisi Ali Kurnaz, Üstad Bediüzzaman’ın “İnşâallah, bir zaman hapishaneleri tam bir ıslahhane yapmak için bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları mahpuslara, ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler” müjdesinin tahakkuk ettiğini söylüyor.

Yeni Asya Gazetesi Balıkesir Temsilcisi Ali Kurnaz:

Üstad Bediüzzaman’ın müjdesi hapishanelerde tahakkuk ediyor

Yeni Asya Gazetesi Balıkesir temsilciliği olarak, Kepsut L Tipi Cezaevinde 1200 mahkûma Küçük Sözler ve Münâcât hediye edilmesi fikri nasıl ortaya çıktı? Bu faaliyet hakkında genel olarak bilgi verir misiniz?

Biliyorsunuz, biz bir misyonu temsil ediyoruz. Bu da İman ve Kur’ân hizmetidir. Başta gazetemizin hedefleri var. Bu hedefleri taşrada uygulamak, insanlara ulaştırmak ve o hedefleri hayata geçirmek de biz temsilcilere düşüyor. Aç insanı doyurmak veya susayan birisinin susuzluğunu gidermek ne kadar yerinde bir hareketse, iman noktasında da bu böyledir. Biliyorsunuz asrımızın en büyük hastalığı “imansızlık” hastalığıdır. Bizler bu anlayış doğrultusunda bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Çevremize baktığımızda o kadar çok insanın bu anlamda sıkıntıda olduğunu görebiliriz. Madem Risale-i Nurlar bu hastalık için reçetedir. O zaman bizim görevimiz de ihtiyaç sahiplerine ulaşmak olmalıdır. İşte cezaevleri de bunun en büyük toplumsal parçasını oluşturmaktadır. Onların durumu dışarıdaki insanlardan farklıdır. Bu işe başlamadan önce empati yaptım. Biz aynı durumda olsaydık ne yapardık? Elbette bir suçluluk hissi ve pişmanlık duygusuyla birlikte bu insanlar doğru yolu bulma arayışı içinde olacaklardır diye düşündüm. İşte Risale dağıtım fikri böyle ortaya çıktı.

KÜÇÜK SÖZLER VE MÜNACÂT DAĞITTIK

Risale dağıtma isteğiniz, hapishane yönetimince nasıl karşılandı? Bu konuda ne dediler? Onlar bu faaliyeti nasıl yorumladılar?

Yeni Asya Balıkesir temsilciliği görevini aldıktan sonra her gün hapishaneye on, on beş gazete götürüyordum. Bunu, sabah dükkânımı açmadan yapıyordum. Cezaevi daha Kepsut’a taşınmamıştı. Müdür Beyle bu anlamda özel görüşmelerim oldu. Kendisi de, burada bulunan insanların tamamının suçlu olduğunu ve ıslah edilmesi gerektiğini bildiği için bizim gibi sivil toplum kesimlerinden gelecek yardıma açık birisiydi. Diyaloglarımız zaman içinde daha da gelişti. Camiamıza, gazete ve neşriyatımıza bakışı gayet müsbetti. Hatta temsilcilik olarak verdiğimiz iftar yemeğimize de katıldı. Onlara iki parti risale götürdük. “Küçük Sözler” ve “Münacât” olmak üzere. Her seferinde de kütüphanemizdeki kitap sayısının yetersiz olduğunu ve okuyan sayısının da fazla olduğunu belirterek bu anlamda dinî muhtevalı kitaplara hep ihtiyaçları olduğunu belirtti. Ben de buradan bütün okuyucularımıza ve ilgili kardeşlerimize sesleniyorum. Kepsut Cezaevinde, başta Risale-i Nurlar olmak üzere âcilen dinî muhtevalı kitap ve dergilere ihtiyaç var. Bu anlamda yardımda bulunmak isteyen kardeşlerimiz bizimle irtibata geçsinler, biz gereğini yapacağız.

RİSALE-İ NUR’A ŞİDDETLE İHTİYAÇ VAR

Bu çalışmanızı, Bediüzzaman’ın “İnşaallah, bir zaman hapishaneleri tam bir ıslahhane yapmak için bahtiyar müdürler ve memurlar, o Nurları mahpuslara, ekmek ve ilâç gibi tevzi edecekler” tesbiti çerçevesinde değerlendirebiliriz her halde…

Üstadımızın bu tesbiti ve veciz ifadesi tahakkuk ediyor. Bunu yurdun dört bir yanındaki kardeşlerimizin bu tür çalışmalarından anlıyoruz. Bunun örnekleri de çok. Nitekim Enver Tezer Ağabeyimizin temsilciliği döneminde bunu somut olarak görebildik. Mahkûmların imanlarını kurtarmalarını ve namaza başlamalarını haber veren mektupların geldiğini bizler biliyoruz. Şu anda yaptığımız çalışma da zincirin halkalarının devamı. Çünkü hasta olan insanın doktorun verdiği reçeteyi uygulayarak sağlığına kavuşması gibi manevî hastalıkların reçetesi ve çaresi de Risale-i Nur eserleridir. Hapishaneler başta olmak üzere toplumun her katmanında bu eserlere şiddetle ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

İHLÂS VE ÖZVERİ GEREKİYOR

Bu tür çalışmaların daha da yaygınlaştırılarak arttırılması hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Bir zamanlar Yeni Asya Yayınları’nın bir sloganı vardı, “Gayemiz vatan sathını bir mektep yapmaktır” diye. Vatan sathı ve hapishaneler bir mektep olmaya elverişli yerler. Yeter ki bizler ihlâsla ve özveriyle çalışalım. Muhatap olacağımız yer kurum ise, oranın yöneticisiyle iyi bir diyaloğa geçmemiz gerekiyor. Bu bir şahıssa ona değer vererek ve incitmeden kazanmamız gerekiyor. Her iki durumda da kapılar açıldıktan sonra istediğiniz şekilde çalışmalarınızı yapabilirsiniz. Her hizmet mahallindeki kardeşlerimiz bu tür çalışmaları yapabilirler. Bu arada şunu da hatırlatmak istiyorum. Başta gazetemiz ve Risale-i Nur Enstitüsü olmak üzere çocukların ve geniş halk kesimlerinin idrakine uygun ve Risale-i Nurları nazara verecek, ona basamak olacak eserler neşredilmeli. Sivil toplum kuruluşlarımız bunların dağıtımında öncülük etmeli. Kısaca gazetemizin vereceği cep boydaki risale ve kitapları, biz gerekli organizasyonu yaparak sürekli cezaevine gönderebiliriz.

Paylaşmak istediğiniz ilginç anekdotlar var mı?

Başta da söylediğim gibi daha cezaevi Kepsut’a taşınmamıştı. Her gün on beş on altı gazete götürüyordum. Elimden geldiği kadar düzenli götürmeye çalışıyordum. Götüremediğim bir günün gecesinde rüyamda “Gazeteyi getirmedin, niye gecikti?” şeklinde azarlanmaya ve sıkıntıya maruz kaldığımı hatırlıyorum. Yine verdiğimiz iftar yemeğinde, birkaç ailenin gelip hanımlara ders yapılıp yapılmadığını ve nerede yapıldığını sormaları da beni çok etkiledi. Zemin müsait, elimizde malzeme de çok. Bize düşen şey ise gayret, gayret ve gayret…

HAPİSHANE KÜTÜPHANESİ, ACİL KİTAP YARDIMI BEKLİYOR

Hapishanelere yönelik başka ne tür hizmet faaliyetleri yapılabilir?

Hapishane Müdürümün belirttiğine göre içeride yer alan kütüphanedeki kitap sayısı yetersizmiş. Okumak isteyen mahkûm sayısı da fazlaymış. Yani kitaba ve okumaya bir talep var. Hatta Müdür Bey bunu telâfi etmek amacıyla bazı kuruluşlara yazı yazmış; fakat gerekli yardımı alamamış. Bizler bu arada devreye girmeliyiz. Başta da belirttiğim gibi çevremizde var olan bu tür kitap ve dergileri toplayıp buraya kanalize etmeliyiz. Biz kardeşlerimize bu anlamda yardımcı olabiliriz. Ayrıca “Münacât” Risâlelerini götürmeye gittiğimizde de Müdür Bey yine ısrarla belirtti; kitap ve risale yardımının yanında belli periyotlarla konuşmacılar istiyorlar. Biz, Balıkesir Temsilciliği olarak bunu da organize edeceğiz. Eylül–Ekim aylarından itibaren gazetemizin yazar kadrosundan müsait olanları dâvet ederek onlara konferans ve seminerler verdireceğiz. Çünkü karşı taraftan böyle bir talep var. Sponsor bulabilirsek gelecek olan yazarımızın kitaplarından olsun, Risâlelerden olsun yine mahkûmlara dağıtacağız inşâallah.

www.saidnursi.de