Etiket arşivi: hizmet haberi

Amerika’dan Hizmet Mektubu Var

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahu ve Berakatuhu,

Amerika-Washington DC’den kıymettar siz Abilerimize binler selam ederiz…

Elhamdulillah her geçen gün dünya, İslamiyet’in lehine dönüyor ve Kuran-ı Hakim envarını etraf-ı aleme neşrediyor. Bunun bir numunesi olarak da,  Washington DC Nur Dersanemizde,  Risale-i Nur hakikatleri  neşrediliyor, muhtaç gönüller etrafında bir araya geliyor.

Nur Dersanemizden ve buradaki Kur’an hizmetlerimizden tahdis-i nimet ve şükür suretinde ve siz kıymettar Abilerimizin dualarını istirham niyetiyle bir parça bahsetmek isteriz.

Nur Dersanemiz yaklaşık bir sene önce açıldı ve Washington’da merkeze yirmi dakika mesafede bulunmaktadır. Kısmen üniversite yüksek lisans öğrencileri, kısmen dil okulu öğrencileri olmak üzere 5 kişi kalıyoruz. Her Pazar akşamları İngilizce Risale-i Nur dersleri olmakta, bu vesileyle Nurlar bu bölgede neşrolunmaktadır. Her gece yatsı namazının akabinde ise, biz dersane talebeleri olarak kendi aramızda mütalaalı dersler  yapmaktayız. Rabbim bu dersaneyi ve bu dersanedeki hizmetleri münkeşifane daim ve kaim eylesin. Amin.

2010 Mart ayında iki sınıf arkadaşımızla başlattığımız Risale-i Nur derslerimiz her hafta mütemadiyen devam ediyor ve Elhamdulillah simdi katılanların sayısı yirmiyi aşmış bulunuyor. Bu derslerimiz vesilesiyle yaşadığımız bir kaç güzel hadiseyi paylaşmak isteriz.

Pazar derslerimiz vesilesiyle çok hoş nurlu sohbetler olmakta ve Kur’an hakikatlerinin Risale-i Nur vesilesiyle insanlar üstündeki te’sirini bilmüşahede görmekteyiz. Derslerimiz e Risale-i Nurdan bir parçayı önce dönerli olarak okuyoruz ve daha sonra paragraf paragraf okuyarak mütalaa ediyoruz.Risale-i Nur’un hocası  yine Risale-i Nur’dur” kaidesiyle takip ettiğimiz bu sistem insanlar üstünde çok güzel tesirler uyandırmakta ve derste herkesi hep aktif tutmaktadır.

Risale-i Nur hizmetlerini Amerika’da dersanemiz vesilesiyle geçen sene tanıyan bir kardeşimiz, derslerimizi mütemadiyen takip ediyor ve Nurların ehemmiyetini hissetmesiyle birçok arkadaşını dersanemize davet ediyor. Kendisi Nurları henüz tanımış olmasına rağmen, kısa sürede Nurları sahiplendi ve birçok arkadaşının Nurları tanımasına vesile oldu ve oluyor. Elhamdulillah, mübalağa etmiyorum, neredeyse her gelişinde yeni birilerini daha getiriyor. Hatta bu kardeşimiz çalıştığı yerdeki yöneticisini derse davet etti, şimdi o da derslere mütemadiyen devam ediyor.  Hatta gecen haftaki dersimize bu iki kardeş müşterilerini de davet etmişler, müşterileri de dersimize iştirak ettiler. Rabbim bu kardeşlerimizi hizmette muhafaza ve muvaffak eylesin. Amin.

O yönetici arkadaşımız, Nurları henüz tanıdı ve henüz Müslüman değil ama derslerimize her hafta katılıyor. Geçen haftalardaki dersimizde 23. Sözü mütalaa ederken şöyle hoş bir hadise yaşadık ki; Bu kardeşimiz 23. Söz’deki dua konusunu kendisi Birinci Söz’den açıklayarak izah etti. Hâlbuki, Birinci Sözü bundan 5 – 6 ay önce mütalaa etmiştik. Bilmüşahede anladık ki, Risale-i Nur kendini muhtaç zihinlere nakşediyor. Biz ona dersteki paylaşımlarından dolayı teşekkür edince, o da cevap olarak “Bediüzzaman çok iyi bir yazar, İslamiyeti gerçekten çok güzel anlatıyor” diye cevaplandırıyor.

Nur derslerine katılan arkadaşlarımızın çok hoşumuza giden bir hasletleri de dersten sonra  kitabı geri vermemeleri. Yine geçen haftalarda ki derslerimizde tevekkül  bahsini mütalaa ettik. Derslerimize ikinci defa katılan bir arkadaşımızın 23. Söz’deki tevekkül bahsi o kadar hoşuna gitti ki, dersin sonunda kitapları geri toplarken, kitabi geri vermedi ve “bu kitabı eve gidince tekrar okumak istiyorum, içinde ki bahisler çok hoşuma gitti” dedi… Aynı hadiseyi dersimize ilk defa katılan 71 yaşındaki dindar bir Hıristiyan ile de yaşadık; biz kitapları topladıktan sonra, gidip kitaplıktan okuduğumuz kitabi geri aldı ve evine götürüp okumak üzere bizden istedi.

David ismindeki 71 yaşındaki bu zat ilk katıldığı dersten sonra bize aynen şunları ifade etti: Burada yapmış olduğunuz bu faaliyetten dolayı gerçekten çok etkilendim. Beni burada en çok etkileyen ise hepiniz genç yaştayken toplanıp Allah’tan konuşmanız, O’ndan bahsetmenizdir.  Ben simdi 71 yaşındayım ve maalesef ben gençliğimi sizin gibi geçiremedim. Ancak 40 yaşındayken felsefeye ilgi duymaya başlayıp, sonrasında dine yöneldim.

Aklımda, “ben kimim ve nereye gidiyorum” gibi soruların cevabını ancak dinde bulabildim ve ancak o vakitten beri dinimi yaşıyorum.  Siz de biliyorsunuzdur ki bu sorular hemen hemen herkesin aklını kurcalamaktadır.  Şu da var ki, Müslümanlar, Hıristiyanların 3 tanrı inancına sahip olduğunu bilirler. Oysaki ben Tek Tanrı’ya inanıyorum ve İsa’yı (as) Tanrı’nın oğlu olarak değil O’nun kulu ve peygamberi olarak kabul ediyorum.

Rabbim, Üstadımızın bahsettiği gibi hakiki dindar Hıristiyan olan bu zata İslam’ı bütün hakikatleriyle nasib etsin. Amin.

Allah’a defalarca hamdolsun. Risale-i Nur hakikaten Kur’an’ın hakiki bir tefsiridir ki her milletten insanın kalbine gayet mükemmel tesir ediyor. Arkadaşlarımızın bu teşekkürleri ve şükranları doğrudan Allah’a ve Üstadımıza aittir ve bu teşekkürler, bu memnuniyet Risale-i Nur’un kıymetini gösteriyor diye telakki ediyoruz. Rabbim derslerimize katılan bu kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın, abilerimizin hakiki birer Nur Talebeleri olmalarını ve derslerimizde, hizmetlerde daim olmalarını nasib etsin. Amin.

Derslerimizin sonunda Cevşen okumaya başladık. Baktık ki bu feyizyab münacat kalbleri fethediyor. Hatta bir gün arabamda sesli Cevşen dinlerken kırmızı ışıkta durduğumda, yan arabadaki iki Amerikalının bu kudsi ses o kadar hoşlarına gitmiş ki, kırmızı ışıktayken bana bunu ifade ettiler ve dinlediğimin ne olduğunu benden sual ettiler.

Yine benzer bir hadiseyi 5-6 yaşlarındaki küçük bir çocukla daha yaşadım. Arabamda Cevşen dinliyordum. Arabamın teybini kapatmadan 5 dakikalığına park edip ayrıldım. Dikkat ettim ki küçük bir çocuk bana mütebessim bir sima ile bakıyor ve el sallıyor. 5 dakika sonra geri geldim ve gördüm ki o çocuk hâlâ arabama bakarak arabamdan gelen Cevşen’i dinliyor. Daha sonra annesi bana dedi ki: Çocuğum arabanızdan gelen sesi çok beğendi ve siz gittiğinizden beri onu dinliyor. Elhamdulillah o küçük çocuk Rasulullah’ın (asm) bir münacaatı olan Cevşen’i anlamasa da, bilmese de masum kalbi o sesteki nuru hissetmiş ki o sesi muntazıran dinliyor.

Bu olaylardan sonra derslerimizin akabinde Cevsen okumaya başladık. Cevşeni 3 parcaya ayırdık, her hafta bir parçasını okuyoruz. Bilhassa Arap kardeşlerimizin çok hoşuna gidiyor, onların sesiyle dinlemek de bizim çok hoşumuza gidiyor, derslerimize ayrı bir feyz katıyor.

Dersanemizde kalan bir kardeşimiz, internet üzerinden İslamiyet’i araştıran insanlarla tanışıyor, onlara Kur’an ve Nurları anlatıyor, gönderiyor. Bu kardeşimiz komşu eyaletten tanıştığı birisine İslam’ı ve Nurları anlatıyordu. Daha sonra o kişiyi dersanemize davet ettik ve o da 4 saatlik mesafeden, 5 günlüğüne dersanemize ziyarete geldi.

Cody ismindeki bu arkadaşımız, Hıristiyan olduğunu, İslamiyet’i araştırdığını; Hıristiyanlıktaki inançların ve ibadetlerin onu tatmin etmediğini, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) inandığını, İslamiyet’e yakın olduğunu fakat zihninde hala bazı sualler olduğundan bahsetti. Bu 5 gun zarfında, onu dersanemizde ağırladık, İslamiyet hakkındaki merak ettiği meseleler üstüne konuştuk, suallerini Nurlar vasıtasıyla mümkün mertebe cevaplandırdık.

O ziyareti zarfında onu camiye götürdük ve o da Hıristiyan olmasına rağmen bizimle beraber namaz kıldı. Ve aradan birkaç ay geçtikten sonra, bize Müslüman olduğu haberini verdi. Ona, “Dinini nasıl İslamiyet ile değiştirdin?” diye sorduğumuzda, o bize “Ben dinimi değiştirmedim, ben İslamiyet’e geri döndum cevabını veriyor.” Ve şimdi yeni ismi Bilal.

Bunların yanı sıra, hayat-ı içtimaiyedeki hal ve hareketlerimiz ve bilhassa vakti gelince herhangi bir yerde seccademizi serip namaz kılmamız çok büyük hizmet ediyor.

Gayr-ı Müslimler İslamiyet’i Müslümanların ahvalleriyle tanıyorlar. Müslüman isminde olan ama İslamiyet’i asla yaşamayan insanların hal ve hareketleri en büyük elemimiz, biz de buna mukabil en iyi ahlakta İslamiyet’i yaşamaya gayret ederek İslamiyet hakkındaki oluşturulmuş kötü imajı kırmaya çalışıyor İslamiyet’i lisan-ı halimizle de anlatmaya gayret ediyoruz.

Hülasa, “Nefis cümleden ednâ, vazife cümleden âlâ!” Rabbim bu vazifemizi hakkıyla yerine getirmemizde yardımcımız olsun.  Üstadımızın Amerika ile ilgili birçok beşareti var ve hakikaten Amerikalıların da bilmeseler de kültürlerinde ve yaşantılarında birçok İslamî hasletleri var. Bu beşaretlerin tahakkuk etmesi duasıyla dua eder, dualarınızı bekleriz.

Washington DC Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Macaristan’dan bir hizmet haberi

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Macaristanın başkenti Budapeşte’de Kuran-ı Kerim Mealinin Macarcaya çevirilmesi hizmetine muvaffak olan ve yaklaşık 1,5 yıldır irtibatta olduğumuz Ahmet Barışçıl ve Halima Zsuzsanna’nın davetlisi olarak 07 ocak- 14 ocak tarihleri arasında Budapeşte’ye hizmet maksatlı bir seyehat yapmak nasip oldu. Bu meal projesinde 3 yıldır birçok zorluğa ve kısıtlı imkanlara rağmen sebatla gayretlerini eksiltmeyen bu kardeşlerimiz, Macaristan’da bulunan tüm müslümanların bu meal üzerinde ittifak etmesi ve Türkiye Diyanetinin Avrupa temsilcilikleri eliyle mütalaa edilip umumi kabul görmesi üzerine 08 Ocak Cumartesi günü saat 15:00’te Danubius Astoria Otel’in konferans salonunda bir tanıtım toplantısı organize ettiler. Bizim de Cemaat olarak davet edildiğimiz programa Türkiye’den, Macaristan’dan ve Avrupanın dört bir yanından müslim-gayrimüslim 300’e yakın davetli katıldı.

Türkiye’den bizimle birlikte Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin Hoca, TRT Haber ekibi, TRT Tasavvuf Musikisi Korosu ve İHH temsilcisinin de davetli olduğu programa Macaristan’dan Fas, Tunus, Mısır, Irak, Katar, Malezya Büyükelçileri, Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton, kutsal metinler hususunda Macaristan’da çok önemli bir yere sahip olan ve Arap diline mükemmel derecede hakim olan Protestan kilisesi rahibi Nemet Pal, Viyana’dan Büyükelçilik Din Hizmetleri müşaviri Seyfi Bozkuş’ta katıldılar.

Program Osman Hocamızın muhteşem Kur’an tilaveti ile başladı. Seyfi Bozkuş, Irak’ın Macaristan büyükelçisi Dr. Kasim Asker Hasan, Gyöngyösi Marton, Nemet Pal memnuniyetlerini, takdirlerini ve bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkürlerini ifade eden birer konuşma yaptılar. Meal çalışmasında çok yoğun emeği bulunan ve yaklaşık 8 yıl önce hidayetle şereflenen Macar asıllı Halima Zsuzanna’ da mealin çeviri sürecinden bahsederek misafirlere teşekkür etti.

Milletvekili Gyöngyösi Marton program vesilesiyle gecede bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyleyerek Macar toplumunun yüzünü artık batıdan doğuya çevirmesi gerektiği, müslümanlarla ilişkilerin Macaristan için ne kadar önemli olduğun konularından bahsetti. Akşam namazı için kısa bir ara verilirken Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin hocamızın okuduğu ezan-ı Muhammedî salonun da ötesinden adeta Budapeşte sokaklarında yankılandı ve Akşam namazı gruplar halinde sahnede kılındı. TRT Tasavvuf Musikisi Korosunun sunduğu kısa ilahi dinletisi özellikle Macar misafirlerin adeta gönüllerini mestetti.

Programı medyadan TRT, Anadolu Ajansı ve Macar Hirlap gazetesinden yetkililer takip etti. Türkiye’de de aşağıda linklerini verdiğimiz medyada geniş yer buldu ve 08 ocak akşamı TRT Ana haberde yayınlandı.

Programın bizim açımızdan çok hizmete medar olduğunu ifade etmeliyiz. Davetlilerin birçoğuyla tanışma, Risale-i Nurları tanıtma ve Türkçe, Macarca, İngilizce ve Arapça Risale-i Nur’lardan hediye edebilme fırsatımız oldu. Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton ile tanıştık ve Türkçe olarak telif edilen, yaklaşık 50 dile çevirilen, tüm dünyada kalabalık bir okuyucu kitlesine sahip olan, tamamının Macarcaya çevirilmesi için çalışmaların devam ettiği ve Kuran-ı Kerimin manevi yüksek bir tefsiri manalarını nazara vererek Risale-i Nurlardan bahsettik.

Kendisi de Macarların Türk asıllı olduklarını ve Avrupalıların İslamiyete gerçek manada muhtaç olduğunu her ortamda ifade ettiğini söyledi. Bahsettiğimiz eser ile Macaristan’da özellikle Macar müslümanlara İslami  noktada hizmet etmeyi arzu ettiğimizi ve bu maksatla Samsun Araştırma ve Kültür Eğitim Vakfımızın Budapeşte’de bir temsilciliğini açmayı istediğimizi ve kendisinden bu hususta yardım talep ettiğimizi izah ettik. Mr. Marton bunu memnuniyetle karşıladı, elinden gelen yardımı yapacağını söyledi ve bize “Selamun Aleyküm” diyerek ayrıldı.

Programdan sonra davetlilerden oluşan yaklaşık 60 kişilik bir grup ile bir Türk lokantasında akşam yemeği yedik ve burada da semeredar tanışmalar ve sohbetler devam etti.

Ahmet Barışçıl ve Macar asıllı müslüman arkadaşları tarafından bir buluşma mekanı, ders verme, namaz kılma ve Cuma günleri de camii olarak kullandıkları kiralık dairede, bu vesilelerle tanıştığımız otuzdan fazla Macar müslüman kardeşlerimiz ile sonraki bir hafta boyunca birlikte olma imkanı bulduk. Bazılarının çileli, bazılarının ibretli, bazılarının kerametvari, bazılarının ise hüzünlü ama hepsinin çok farklı hidayet hikayelerini dinledik. Bu hamiyetli insanlar İslamiyet nurunu bulduktan sonra etraflarına bu nuru neşretmek için çok zor şartlarda hizmet etmeye çalıştıklarını sevinçle müşahede ettik. Bizim de inşallah yakın zamanda Risale-i Nur yolu ile Budapeşte’de kendi hizmetlerini tekmil etmeyi niyet ettiğimizi duyduklarında çok sevindiklerini ve bize kucak açtıklarını gördük. Bizim ziyaretine giderek birebir dinlediğimiz bu hidayet öykülerinden bir tanesini misal olarak anlatmak istiyoruz.

Bahsedeceğimiz Katolik Macar asıllı Müslüman amcamızın ismi Taha ve şimdi 58 yaşında. Taha amca Mastırını vergi-maliye alanında yapmış bir Avukat, aynı zaman da şair ve yazar. İslamiyetle şereflenmediği dönemde büyük kısmının yahudilerden oluştuğu finans patronlarına, banka sahiplerine, birçok işadamına danışmanlık yapıyormuş. Bundan yaklaşık 15 yıl önce oğlu Riki (şimdiki ismi Yasin) ile birlikte Hristiyanlığın hak din olmadığını gerçek manada görmüşler ve dinleri araştırmaya karar vermişler. Taha amca Yahudiliği araştırmak için bir yıldan uzun bir süre İsrailde kalmış ve İbraniceyi de öğrenmiş. Ancak bir dinin tek bir ırka saadet vermek için gelmiş olamayacağı, insanlığa zulmetmeye cevaz veremeyeceği, tahrif edilmiş Tevratta gördüğü ırkçılık ve buna benzer birçok butlan sebebiyle Yahudiliğin de hak din olmadını oğluyla birlikte kabul etmişler.

Daha sonra Taha amca oğlu Yasin’i doğu dinlerini araştırması için Nepal’e göndermiş. Bir müddet Nepal’de tapınaklarda kalan Yasin, Budizm, Hinduizm vb. dinlerin toplum hayatına bir nur, bir hidayet ve bir reçete sunmadığını, bu dini yaşamak isterlese herkesten uzak bir tapınakta rahip olmaları gerekeceğini babasına anlatmış. En sonunda ingilizce Kuran-ı Kerim meali ve bazı tefsirler alıp islamiyeti araştırmaya başlamışlar.

Yasin’in ifadesi ile “diğer dinlerde hakikatin bazı parçalarının bulunduğunu ancak hakikatin kendisi olmadığını, hakikatin bir bütün olarak İslamiyette bulunduğunu” müşahede edip birlikte hidayete ermişler. Taha amcanın İslamiyeti seçmesinin ardından bütün işverenleri ile tek tek bağları kopmuş, bazı iş başvurularını da bu eski patronlar engellemişler. Taha amca elinde kalan parası ile Budapeşte’nin yaklaşık 150 km. kuzeyinde Slovakya sınırında ve tabiri caizse dağ başında bir ev satın almış. Arabayla üç saatte ancak varabildiğimiz bu köy benzeri yerde yeniden evlenmiş ve hayatını İslamiyete göre yeniden dizayn etmiş. Şimdi yeni eşinden Habil, Meryem ve İlyas isimlerinde üç çocuğu var. Eşi de iki yıl önce müslüman olmuş ve bu dağ başında maddi noktada kıt kanaat ama manevi açıdan mutlu ve huzurlu bir hayat geçiriyorlar.

Taha amca birkaç yıldır bir kitap üzerinde çalışıyor. Yazdığı bu kitap üç bölümden oluşuyor ve ilk bölümde Avrupalının mantığı ile neden İslamiyetin hak din olduğunu, bu mantıkla neden kendisinin İslamiyeti seçtiğini ve neden Avrupalıların da İslamiyeti seçmek zorunda olduklarını anlatıyor. İkinci bölümde Avrupalının tarihten beri yaptığı en büyük hatalardan biri olan din ile bilimi ayrı görme hatasını delillerle yıkıp, bilimin insanı dine ulaştırdığını anlatmaya çalışıyor. Üçüncü bölümü ise yazdığı şiirlere ayırmış.

Risale-i Nurlardan ve Üstad Bediüzzaman’dan da uzun uzun sohbet ettiğimiz Taha amca Risale-i Nurları okuduğunu, istifade ettiğini söylüyor. Biz de Taha amcanın Risale-i Nurlardan daha çok istifade ederek bu yolla çevresinde İslamiyeti anlatmaya çalıştığı insanlara bu noktada daha faydalı olabilmesi duasıyla kendisini Samsun’a davet ettik. İnşallah ortanca oğlu Habil ile birlikte bu yaz bir müddet misafirimiz olacaklar.

Bir haftalık yoğun ve akıcı bu ziyaretlerin ardından bir kez daha müşahede ettik ki: “Avrupa, bir İslâm devletine hâmiledir, günün birinde onu doğuracak.” Cenab-ı Hak bu manaya hizmette gayretimizi, şevkimizi ve hamiyetimizi ziyadeleştirsin. Bu hizmetlerde bizi ve bütün Nur talebelerini muvaffak eylesin. Bütün ağabeylerimizden de bu meyanda dular taleb ediyoruz.

Samsun Yurtdışı Hizmet Heyeti