Etiket arşivi: hizmet mektubu

Arjantinli Öğretmen Aquiles Leonardo’dan Türkiye’ye Mektup

İçtenlikle sizleri selamlıyorum.

Bir öğretmen ve aynı zamanda hümanist ve akademisyen birisi olarak felsefe, edebiyat ve tarih alanındaki serüvenimde Risale-i Nur’la,  Nur talebeleri sayesinde tanışmamı onlardan aldığım desteği çok ehemmiyetli görüyorum .

Seneler boyu bazı şüphelerime ve dertlerime cevap niteliğinde beni tatmin edecek devalar aradım. Şu anda devam etmekte olan çok dinlerlerle veya o dinlerin müntesibleriyle muhatap oldum, konuştum. Aslında çocukluğumda katolik olarak yetişmiştim. Ama beni tatmin etmediği için ergenlik döneminde katolik dininden uzaklaştım. Bir kaç sene evvel manevi kızım İslam dinini kabul edince bende de acaba bu din diğer şimdiye kadar bildiğim dinlere nisbeten beni daha da aydınlatır mı diye bir merak içimde tekrar yeşerdi.

Bir kaç ay oldu ki Risale-i Nur ismini manevi kızımın bana hediye ettiği ve neden bahsettiğini bilmediğim Hastalar Risalesi vesilesiyle duydum. Kitabı okudum fakat tam istifade edememiştim. Kızım bana Risale-i Nurların bir kitap külliyatı olduğunu, müellifinin Said Nursi olduğunu söyledi. Risale-i Nurların tercümelerinin tashihi hususunda benden yardım istedi. Ben de İslami bir bilgim olmamasına rağmen  edebi bilgi ve tecrübemle yardım ettim.

Kısa bir süre sonra bir Nur talebesini evimde misafir etmek fırsatı elime geçmişti. Bu kişi İslamın Nurunu meskenime taşımıştı. Genç birisi olmasına rağmen nezaketi, güven ve etkileyiciliği, tevazusu sühuletle mesajını insanlara ulaştırmasına vesile oluyordu. Evimde kaldığı sürede sıkı bir şekilde ve büyük bir şevkle çalışıyordu. Ben ona gerekli yerlerde dil bilgisinde ve metinlerin daha anlaşılır olmasında yardımcı oluyordum. Zamanla o bana Risale-i Nurdan aldığı izahlarla beyanda bulunuyor İslam’ın manevi büyük ilmine benim için kapılar açıyordu.  Bana rehberlik ediyordu, şimdi anlıyorum ki benim dini şüphelerimi izale edip beni tatmin ediyordu. Bu işle meşgul olurken bazen müellifdeki tesir beni kalbimin derinliklerinden etkiliyordu.

Kısa bir süre önce tashih etmek için yeni metinler elime geçti. Şimdi daha fazla bir İslami bilgi ve memuniyetle bunları yapmaya çalışacağım. Bunların yanısısıra metinlerde büyük bir nur ve bir berraklık var. Bana önceden hediye olarak gelen kitapların hemen hepsini okudum. Bunlar Hastalar Risalesi, 33 Pencere, Tabiat Risalesi, Ayet-ül Kübra ve Sözler Kitabı. Bir sonraki ziyaretinizde bunlar hakkında sohbet etmeyi çok arzuluyorum. Ve yeni tercümelerde beraber çalışmaya devam etmeyi İnşaallah bekliyorum. Bu şekilde İslama girmek için hazır olduğumu size bildireceğim. Manevi kızım ve siz kalbimi imanın nuru ile doldurdunuz ve Kuran tefsiri Risale-i Nur sayesinde İslamı en mükemmel ve açık bir şekilde anladım.

Ezcümle, Hastalar risalesi dördüncü ve beşinci devalar menfi olaylar karşısında şekva etmenin hikmetsizliğini ve bunun yerine Allah’ın bize vermiş olduğu hayırlar karşısında şükür ve memnuniyet gösterilmesi gerektinini idrak ettirdi. Said Nursi bunu duygusal bir dil ile değil akılcıl bir dil ile ifade ediyordu. (Bir filozof olmama rağmen şu cümleye çok kıymet veriyorum: “Kalbin çok hikmetli şeyleri vardır ki akıl onlardan bihaberdir.”)

Sözler kitabının birinci sözünde bir şüphemi izale eden bir sual ve cevap var.

Sual: Allah’ın bizden isteği nedir?

Cevap: Üç şeydir: zikir, şükür, tefekkür.

Allah kamil-i mutlak ve kadir-i külli şey olmasıyla birlikte niye herhangi bir şeye ihtiyacı olsun ki? gibi bir sual aklıma geliyordu. Mutlak bir mükemmeliyette eksik bir şey yok ki… bu şüphe beni huzursuz ediyordu.  Fakat aynı kitabı okumaya devam etmekle bu şüphem izale oldu. Ben hayatımda benden kişilik ve ilim noktasında aşağı olan çok kişilere hürmet  ve itaat etmişim. Var olmayı ona borçlu olduğum ve bütün güzel mutlu dakikalarımı bana ihsan eden bir zata karşı onu tanımamak, şükretmemek ve ona itaat etmemek benim için nasıl mümkün olabilir? Şimdi benim için o Zat ALLAH’dır.  Bu vesile ile Risale-i Nur’a ve Risale-i Nur ile benim hayatıma İslam’ı taşıyan kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

69 yaşında olmakla birlikte sizlere çok teşekkür ediyorum. İhtiyacınız olduğunda sizin emrinizdeyim. Bir dahaki sefere sizinle buluşmayı bekliyorum. Bu şehrin ve evimin kapıları sizlere her zaman açıktır.

Muhabbetle

Aquiles Leonardo Price Toro

www.NurNet.Org

Sierra Leone Nur’larına kavuştu! (Hizmet Mektubu)

Bismihi Sübhanehu

Aziz sıddık abilerimiz ve kardeşlerimiz, Merzifon cemaati olarak ilgilendiğimiz Sierra Leone Batı Afrikada küçük bir ülke olup %65 Müslüman, %35 hıristiyan 7 milyon nüfuslu 2001’de iç savaşın bittiği ve yeni yeni gelişmeye çalışan fakir-ül hal bir İslam ülkesidir.

120 KG KİTAP DAĞITTIK

Buraya Nijeryadaki Adem kardeşin Afrika İslam konferasında tanıştığı Muhammet Konto Korama ile irtibat kurarak iki kişi gittik. Daha yolda giderken tanıştığımız İsveçli, Faslı, Bangledeşli, Türk öğrencilere ve Afrikada çalışan Türklere Kur’an-ı Kerim ve onun asrımıza bakan tefsiri olan Risale-i Nur’lardan verdik. Fas üzerinden aktarmalı 15 saat süren yolculuğumuzda 120 kg İngilizce, Arapça Risale ve Kur’an-ı Kerim (500 civarında parça kitap) yükümüz ile havaalanında bizi arabasıyla karşıladı ve otelimize götürdü. İş yerinden 10 gün izin almış günlerce hazırlık yapmış. Devlet Başkan Yardımcısı, başkentin belediye başkanı, Sosyal Yardımlaşma Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, islam alimleri, okul seminerleri,radyo programları vb. 8 günlük çok sıkı bir program hazırlamışlar.

Feribotla karşıya geçerken Hristiyan misyoner gençlerin konuşmalarını görünce bu tür faaliyetlerin ülke genelinde yoğun olduğunu öğrendik. 1. gün akşamı 20-30 kişinin davetli olduğu resepsiyona katıldık. Burada elçi, vakıf başkanları, avukat, rütbeli asker, radyocular vb. vardı. Geliş amacımızdan başlayarak Kur’an-ı Kerim, Risale-i Nur, Üstad Bediüzzaman Said Nursi ve Türkiye hakkında bir çok sorular soruldu. Getirdiğimiz kitaplardan dağıttık. Risale-i Nur’un manalarını duyunca çok etkilendiler. Kendileri uzun süre çok sıkıntı çektiklerini, zulüm ve iç savaş gördüklerini Türkiye’den birilerinin buraya gelmesinden çok büyük memnunluk duyduklarını, amaçlarımıza, kitaplar getirmemize, herkesle iman noktasında ilgilenmek istememize çok sevindiklerini, sempozyum dergilerini görünce kendilerinin de katılmak istediklerini söylediler. Resepsiyonun bizim için verildiğini sonradan öğrendik.

“TALEAL BEDRU” İLE KARŞILANDIK

Ertesi sabah ekseriyetle yetimlerin bulunduğu Umar Bin Khtap kolejindeki seminere geldiğimizde veliler, öğrenciler, öğretmenlerin bulunduğu yaklaşık 150 kişi civarında bir topluluk Taleal Bedru’yu söyleyerek bizi karşıladı. Türkiye’den getirdiğimiz projeksiyon cihazı ile Risale-i Nur’u anlatan sunumla birlikte hizmetten, uhuvvetten, iman kuvvetliliğinden bahsedip bir çok kitap dağıttık. Söylediğimiz ve yaptığımız herşeyi büyük bir dikkatle takip edip tekrar tekrar memnuniyetlerini ilettiler. Hatta bu semineri yöneten El haja İsa Türkiye’ye yakışanın bu olduğunu belirtti. Sonra Missionary Of İslam yardımlaşma organizasyonuna gittik. Irak, Suriye, Libya ve Suudi Arabistan da medresede yetişmiş dava şuuru olan hepsi Sierra Leone’nin “Şeyh” lakaplı ileri gelen alimleriyle buluştuk. 20 kişi 2 saat bizi beklemişler. Yine amacımızı, hizmeti, Kur’an-ı Kerim’in en etkili bir tefsiri olan Risale i Nur’u, Üstad’ı anlatıp Hutbe-i Şamiye’ deki söylenen hastalıklar ve tedavisi, uhuvveti, 111 ve 4444 manasını(*) izah ettiğimizde çok büyük bir tahsinle karşılayıp övgüyle Türkiye’nin tüm müslümanlara yardım ettiğini, Osmanlı’nın devamı olduğunu, geçmişte olduğu gibi Alem-i İslam’a önderlik, liderlik yaptığını, hizmet amaçlı gelmemizi çok büyük fedakarlık olarak gördüklerini, burda ne yapmak istiyorsak sonuna kadar yanımızda olacaklarını tekrar tekrar söylediler. Bizde kitap ve sempozyum dergilerinden verip ulemanın duasını alarak ayrıldık.

GENÇLERİMİZ, TÜRKİYE GİBİ ÜLKELERDE YETİŞMELİ!

Salı sabah Social Wellfare (sosyal yardımlaşma ve çocuk bakanı) Hon. Stephen J. Gaojia ile görüştük. Kendisi Hıristiyan olan bakana geliş gayemizi Risaleleri, yapılan sempozyumları anlattık. Hediye olarak götürdüğümüz Türk lokumunu, kitap, sempozyum dergisi ve Risalelerden hazırlanmış İngilizce vecizeli masa takvimini verince çok sevindi. Adak ve akika kurbanlarından bahsedince Hristiyan Müslüman kör ve sağır okulundan bahsetti ve birazının buradaki çocuklara kesilmesinde bir mahsur olup olmadığı konusunda bizden izin istedi. Bizde “neden olmasın?” deyince çok sevindi. Burada ne faaliyet yaparsanız kim gelirse yanınızdayım dedi hizmetlerimizi takdir etti. Babasının vefat ettiğini söylediler ve dua etmemizi istediler bizde İslami usül dua ettik. Bizimle birlikte amin dedi. Ertesi gün belediye başkanı Gibril L. B. Kanu’yu ziyarete gittik. Başkan’a Risale-i Nur’da, hizmetlerden ve yapılan Risale-i Nur sempozyumlarından bahsettik. Başkana Türk lokumu, Risale-i Nur kitapları, masa takvimi hediye ettik. Başkan’da kendilerine denk bir belediye olursa kardeş belediye olmaları talebinde bulundu. Savaştan yeni çıktıklarını psikolojilerinin yeni yeni düzelmeye başladığından ve gençlerinin Türkiye gibi ülkelerde yetişmelerini istediklerini söyledi. Bizde ahlaklı ve kapasiteli 2-3 talebe olursa yardımcı olacağımızı söyledik. Her konuda yanımızda oldugunu söyledi. Fotograf çektirirken adetleri olarak madalyasını taktı ve fotograf çekildik.

RADYO’DA, CANLI YAYINDA 3 DİLDE RİSALE-İ NUR DERSİ YAPILDI

Akşam olunca Voice of İslam adlı radyoda programa gittik. Bu radyonun frekans alanı bütün ülke ve Gine Liberya’yı kaplıyor. Programı Abdullatif başlattı. Önce bizi tanıttı ve sonra bize söz verdi. Bizde geliş gayemizden Üstad Bediüzzaman Said Nursi’den ve Kur’an-ı Kerim’in mana tefsiri olan Risale-i Nur’ların bütün imani meselelerini hallettiğinden ve bu eserlerin 60 dile çevrildiğinden, haşir ve kader gibi zor meseleleri çocuktan yaşlılara kadar her sınıf insanın anlıyacağı seviyede delillerle izah ve ispat ettiğinden, İbn-i Sina’nın haşir naklidir akli değildir dediğini ama Bediüzzaman’ın haşri akli olarak da ispat ettiğini anlattık. Sonra Risale-i Nur’un derslerine örnek olsun diye bir ders yaptık. Selami kardeş 1.sözden Türkçe okudu bende İngilizceye çevirdim ve Abdüllatif “Krio” diline çevirdi. Krio ingilizceden bozma bir dil % 60 ingilizce yerli dil karışımı. 3 dilde risale dersi yapılmış oldu. Sonra canlı telefon bağlantıları alındı gelişimize çok sevindiklerini, programın çok hoş olduğunu söylediler. Radyoyu tebrik ettiler. Abdullatif kardeş Risale-i Nur’ları radyodan okuyacağını söyledi. Program bittikten sonra müdüriyette daha önce alimler toplantısında tanıştığımız Şeyh Ebu Bekir ve diger zatlarla tekrar Risaleler hakkında görüşmeler oldu. Hutbe-i Şamiye’deki meselelerden konuşuldu. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Alem-i İslam’ın dertleri hakkındaki imani reçetelerinden, meselerin çözümlerinden bahsedildi ve Üstadın “ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en gür seda, İslam’ın sedası olacaktır” deyince hep birlikte Allahu ekber dediler. Şükür ve duada bulundular. Çok memnun olduklarını bildirdiler. Tekrar her hizmette yanınızdayız dediler. Burada bulunanlara da Arapça ve İngilizce Nurlardan verdik.

RUHLARI RİSALELERİ HİSSETMİŞ OLMALI

Freetown’daki otelden ayrılarak Muhammet abinin ilgilendiği İslamic Dava Center’in bulunduğu başken Freetown’a 160 km uzaklığındaki Mile 91 isimli şehre gittik. Şehrin girişinde yaklaşık 100 metre uzunluğunda bir grup talebe öğretmenleriyle birlikte, polis eşliğinde afişlerle hep birlikte ilahilerle bizi karşıladılar. Biz burada şunu hissettik ki “ruhları risaleleri hissetmiş olmalı“. Oraya varınca konuşma salonuna geçildi. İçeride bin kişi vardı. Dışarıda, pencerelerden izleyenler.. Burada da risaleler, hizmetler anlatıldı. Risaleden hazırlanan sunumlar gösterildi. Türkiyenin %99 müslüman olduğunu söyleyince salonda mütiş bir alkış koptu. Getirmiş olduğumuz kitaplar dağıtılırken izdiham oldu. Sonra güzel bir organizasyon ile getirmiş olduğumuz adak ve akikalar bilet usulü ile 300 kişiye dağıtıldı. Allah razı olsun, her hazırlığı yapmışlar. Bu küçük İslam ülkesinde misyonerlik faaliyetlerinin çok olduğu bir yerde, kalkıpta Türkiye’den iman ve İslam davası için gelenleri görünce, kuvve-i maneviyelerinin yükseldiği her hallerinden hissediliyordu.

TÜRKİYE, ESKİDEN OLDUĞU GİBİ ALEM-İ İSLAM’IN LİDERİ OLACAK

Ertesi gün İslami Arabic College’in olduğu 2 saatlik uzaklıktaki Tonkilili şehrine gittik. Burada’da talebeler, şehrin girişinde ilahilerle ve merasimle karşıladılar. Sonra, açık havada düzenlenmiş mekana geçtik. 3 yıldan beri orada olan Mısırlı alimler ve hocalar tanıtıldı. Sonra bizi tanıttılar. Risaleleri ve geliş gayemizi anlattık. 111’in manasını(*) ile kardeşlik manasını anlattık. Buralara kitap getirmek ve  iman ve İslam’a hizmet için geldiğimizi öğrenince çok mutlu oldular. Bu okuldan mezun olanlar çok güzel Arapça ve İslami ilimler öğreniyorlar. Devlet diplomaları kabul ediyor fakat yardım etmiyor. İhtiyaçlarını söylediler. Tamamlayamadıkları binalarını gösterdiler. Mısırlı Şeyh Türkiye’yi çok methetti ve Alemi İslam’ın eskiden olduğu gibi yeniden lideri olacağını, nedenlerini açıklayarak Arapça çok güzel anlattı. Anlatırken, arada bir kalabalıktan tekbirler yükseliyordu. Müftü konuştu ve çok mutlu olduğunu söyledi.

Daha sonra başka bir okula gittik. 100 civarında öğrenci koruluk gibi bir yerin altında, okuldan sonra Kur’an-ı Kerim dersi görüyorlarmış. 7-10 yaşlarında öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte ilahilerle karşıladılar. Hepsi masum ve gözlerinin içi gülüyordu. Buradan yetişen talebeler İslami Colege gidiyorlarmış. Bu şehrin belediye başkanı uzun süre beklemiş ve biz gelmeyince ayrılmış. Biz de ona vereceğimiz kitapları politeknik denilen meslek liseleri dengi okulun kütüphanesine buraktık. Okul müdürü Hristiyandı. Müdür ve öğretmenlere kitapları verip tekrar Mile 91 şehrine geri döndük. Akşam bu şehirdeki radyo programına katıldık. Bu radyo ülkenin kuzeyini kapsıyor. Burada da Risaleleri, hizmeti ve Üstad’ı anlattık. Telefon bağlantıları oldu ve çok güzel bir proğram olduğunu söylediler. Bu radyoda pazartesi cuma düzenli olarak Risale dersleri okunacak inşallah.

“O ZAMAN BURASI NUR MEDRESESİDİR, İSMİ NE OLSUN?”

Sonra Freetown’a bir otele geldik. Büyük bir otel var ama yer yok dediler. Bunun üzerine Hacı İsa’nın İhsan Vakfı’nın olduğu binanın üst katına yerleştik. Daire, dayalı döşeli ve son günümüz olması hasebiyle oraya gelen gençlere akşam burada ders yapalım dedik. Sonra Hacı İsa’ya Türkiye’deki derslerden nasıl yapıldığından, talebelerle nasıl ilgilenildiğinden ve asıl hizmetin bire bir ilgilenmekle olduğundan bahsettik. Hacı İsa, “O zaman burası Nur medresesidir” dedi. “İsmi ne olsun?” dedi. Biz de “medresetüzzehra olsun” dedik. Çok sevindi. Arapça çok güzel açılış duası yaptı. Yatsı namazına 20 ye yakın cemaat geldi. 23. sözden ders yapıldı. İştişare yapıldı. Ders tarzı, hizmet tarzı vs. hakkında notlar aldılar. Bayanlar da, biz de kendi aramızda ders başlatalım demişler. Artık böylelikle düzenli derslere devam edecekler inşallah. Mile 91 şehrinde de ayrıca dersler olacak. Otelde neden yer olmadığının hikmetini ve Cenab-ı Allah’ın inayetinin bizimle olduğunu anladık ve bu vesile ile dersanede açılmış oldu. Bütün abi ve kardeşlere binler selam eder dualarını bekleriz…

Merzifon Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

 

(*) : 21. Lem’a – İhlas Risalesi‘nden

Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakikî sırr-ı ihlâs ile, on altı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.

Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.

Haşiye: Evet, sırr-ı ihlâs ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduğu gibi, korkulara, hattâ ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünkü ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile, rıza-yı İlâhî yolunda, âhirete müteallik işlerde kardeşleri adedince ruhları olduğundan, biri ölse, “Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar. Zira o ruhlar her vakit sevapları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idame ettiklerinden, ben ölmüyorum” diyerek, ölümü gülerek karşılar. Ve “O ruhlar vasıtasıyla sevap cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum” der, rahatla yatar.

Malawi’den hizmet haberleri ve selam var!

Esselâmü aleyküm !

Muhterem ağabeylerimiz ve sevgili kardeşlerimiz.

Malawi’ de dershaneyi açtıktan sonra buradan ilk mektubumuz olacak. Malawi halkı, Allah’ın izniyle açılan dershanemizi safây-ı kalple kabul edip hırz-ı cân etti, hâzâ min fadli Rabbi. Önce Kurban faaliyetleri vesilesiyle tanıştığımız bazı cami heyetleriyle ve cemaat gruplarıyla dersler yaptık. Ve bu derslerimizin ve ziyaretlerimizin düzenli olacağını ifade ettik. Onlardan da; “bizim için gelseniz de olur, gelmeseniz de” gibi bir tavır bekledik. Evimize döndükten birkaç gün sonra telefonla arayıp hal-hatırımızı sordular. Tekrar ne zaman geleceksiniz, sizi gene bekliyoruz diye iştiyak izhar ettiler. Bu da bizim için şevke vesile oldu. Fakat memlekette petrol problemi bazen bu ziyaretlerimizi aksatmaya sebep olsa da, biz onlara kitapları kendilerinin okumalarını, ve zaman zaman bir araya gelip ders yapmalarını tavsiye ettik. Öyle yaptıklarını haber alıyoruz. Biz de imkan nisbetinde onlara iştirak ediyoruz.

BU KİTAPLAR BAŞKA KİTAPLARA BENZEMİYOR

Burada bize hizmetlerimizde yardımcı olan rehberimiz Abdülmecit Abiyle beraber 3 okulu ziyaret ettik. Türkiye’den getirdiğimiz kitaplarımızdan bahsettik. Öğrencilere İslam ve iman ile alakalı faydalı dersler verebileceğimizi ifade ettik. Okul idaresi güzel karşıladı, memnun oldu. Bir program dahilinde bu okullarda ders yapmaya başladık. Fakat buradaki halkın yaygın olarak kullandığı lisan Çeçova dili. Bizim mutlaka bu dilde de kitaplarımız olması ihtiyacını hissettik. Bize yaşlı mübarek bir şeyhi tavsiye ettiler. Başta Kur’an-ı Kerimi ve çok dini kitapları çeçova diline tercüme eden bu zata tercüme etmesi için Küçük Sözleri gönderdik. Ve bu kitabın tercümesini bitirdi. Telefonlarda bize ifadesi: “Ben bugüne kadar çok kitaplar tercüme ettim ama bu kitap başka kitaplara benzemiyor, beni çok etkiledi. İslamiyeti derinliklerimde hissettim. Gelin tanışalım, beraber hizmet edelim.

Üstadımızın 10. Lem’ada :”Bu hizmet-i kudsiyenin kerameti üç nevidir. Birinci nevi: O hizmeti ihzar etmek ve hadimlerini o hizmete sevketmek“, ifadelerini hatırladık, Cenab-ı Hak’ka şükrettik. Bu şeyhi daha sonra Türkiye’den gelen Abdullah ve Alparslan ağabeylerle beraber ziyaret ettik, tanıştık. Şimdide ihlas ve uhuvvet risalelerini tercümeye başladı.

80 KİŞİ MÜSLÜMAN OLMAK İSTİYOR

Bu arada kurban faaliyetlerinde tanıştığımız ve irtibat halinde olduğumuz bir cemaatten bir telefon aldık. Bir köyün yarısı, yani 80 kişi kadar bir grubun Müslüman olmak istediklerini, ne yapmak gerektiğini sordular. Bizde öncelikle oradaki şeyhlerle istişare edip Kur’an-ı Kerim ve manevi tefsiri olan Risale-i Nur okutmalarını ve bazı fıkhi bilgileri öğretmelerini tavsiye ettik. İçlerinden 30 kişiye de daha güzel istifade edebilecekleri başka bir şehirdeki şeyhin yanına 2 haftalık bir programa gönderdik. Önümüzdeki hafta bu kardeşlerimizin isim değiştirme merasimleri olacak Abdullah ve Alparslan ağabeylerle beraber yanlarına gideceğiz. Videoya çekip size de göndereceğiz. Koyacağımız ilk isim de MUHAMMED SAİD olacak İnşaallah.

Bu arada Abdülmecit Abiyle hapishane hizmeti başlatmakta arzu ediyoruz. Dua edin Cenab-ı Hak muvaffak etsin. Buranın hapishaneleri de Medrese-i Yusufiye olsun.

Kotakota şehrine derse gittiğimizde yeni bir cemaatle tanıştık. Cemaatin ismi “ NUR CEMAATİ’ ymiş” . Fakat Nurlardan haberleri yok. Bizde Nur Cemaatiyiz dedik ve onlara Nurları verdik, dersler yaptık. Son derece memnun oldular ve bizi her zaman derse bekliyorlar.

CAMİLERDE YAPILAN DERSLER

Salima ve Kotakota şehirlerindeki derslerimizde en azından 20-30 kişi iştirak ediyor.Derslerimiz camilerde oluyor. Namaz kılıyoruz, gelen cemaatle tanışıyoruz. Şeyhler çeçova diline tercüme ediyor. Dersten sonra cemaate götürdüğümüz ikramları takdim ediyoruz. Ve onlarla okunan ders hususunda sohbet ediyoruz. Ne anladıklarını soruyoruz.Aldığımız cevaplar bizi memnun ediyor. Ve diyoruz; bu kitapları Afrika’nın bu mütevazi insanları bile anladıktan sonra herkes anlar. Demek Risale-i Nurlar anlaşılabilir eserlermiş Elhamdülillah.

Buraya ilk geldiğimiz günlerde tanıştığımız bir hristiyan dostumuz vardı. Zaman zaman bizi arar yanımıza gelmek isterdi. Bizde Salima’ya derse giderken beraber gidelim dedik. 3 hristiyan beraber geldiler. Yolda biryerde mola verdik , bir şeyler yedik. Salima’ya varınca camide namaz için mecburmuyuz dediler. Biz dinimizde zorlama yok, siz bizim dostumuzsunuz. Girmesenizde dostluğumuz azalmaz dedik. İçlerinden birisi ben de girip sizin gibi ibadet etmek istiyorum ne yapmalıyım dedi. Bizde, sen bizi taklit edersin dedik. Dersten dönerken, dininizi bana da öğretirmisiniz diye tekrar tekrar söyledi. Cenab-ı Hak inşallah hidayet nasip eder, islamiyetle müşerref olur, dua edin.

Burada çalışan Türklerle de Perşembe akşamları ders yapıyoruz.

MÜSLÜMANLAR KABA DEĞİLMİŞ

Dershanemizin bulunduğu sitenin tamamı hristiyan aileler. Yan komşumuz Koreden gelmiş bir misyoner. Dershanemize davet ettik, geldiler. Biz de İsa aleyhisselâmı peygamber olarak tanıdığımızı, en az sizin kadar sevdiğimizi v.s. bahsettik. Evden çok memnun ayrıldılar. Biz Müslümanların çok kaba insanlar olduklarını zannediyorduk, hiç de öyle değilmiş dediler. Daha sonra onlarda bizi akşam yemeğine davet ettiler, icabet ettik.

Hasıl-ı kelam burada insanlar Risale-i Nurlara ve imana çok muhtaç. İnşaallah Nurlar onlarında kalplerini NUR, gönüllerini NUR, yüzlerini NUR edecek, ülkeye bereket ve selamet getirecek diye ümit ve iman ediyoruz.

Umuma binler selam ediyoruz, dualarınızı bekliyoruz.

Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullahi ve bereketühü

Malawi Nur talebeleri adına M.Salih Bayrakdar – Hasan Aras

15.02.2012

www.NurNet.Org

Norveç İnsanının İman Hakikatlarına İlgisi Artıyor

Selamun aleykum ağabeyler.

Evvelen, ruy-i zeminin bu ücra yerinde, şimalin bu soğuk memleketinde buradaki hizmeti önceden bilen, tanıyan fedakâr ağabeylerden ihlâslı selamlar var. Gönül isterdi ki bu ağabeylerin sayısı yüzleri binleri geçsin. Ama biri bulan bini bulmuştur inşallah diyoruz.

Saniyen, insanlar bu meydan-ı mücadele ve imtihan olan dünyanın bu köşesinde beşere ders-i ibret ve saadet anahtarı olacak, fıtrat-ı beşerin sevdiği ve aradığı hayat-ı bakiyeyi ders veren Kuranın bir mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nuru bulacaklar ve şiddetle yapışacaklar, inşallah.

Salisen, Gönül isterdi ki bu muazzam hizmete sönük yazılarımızla biraz uzun cevap yazalım. Fakat buna muvaffak olamayacağımızı bilerek bu yazdan başlayan faaliyetlerden kısaca bahsetmek istiyoruz:

Norveç’te imamlık yapan 3 kişi ile tanışıp onların yardımı ve yol göstermesiyle ülkeye girdik. İlk geldiğinizde alışması biraz zaman alan farklı bir memleket burası. Maddi terakki noktasında nokta-i müntehaya yaklaşmış, 5 milyon gibi Ankara kadar bir nüfusa sahip refah seviyesi çok yüksek bir bölge. Ayrıca suri güzellik noktasından cennetten bir numune adeta. Fakat sokaklarda gezerken simalara nazar edilince bir eksiklik olduğu hemen nazara çarpıyor.

Kuvve-i hayaliyeye sorulsa 100 sene dünyanın en güzel bölgesinde yaşayacaksın fakat ahirde hiç olacaksın denilse insan ruhunun müteessir olduğunun adeta tecessüm etmiş bir numunesi var burada. Ama Norveç halkı fıtraten nahif insanlar. Konuşulduğunda muhatap olan, hediye verildiğine alan (almasa da kibarca reddeden) güler yüzlü insanlar. Nüfusun nerdeyse tamamı İngilizce biliyor.

Biraz konuşup hakikatlerden bahsedince dikkatle dinliyorlar. Geniş, yeşil, güzelce tanzim edilmiş ve sakin olan mezarlıklarında tanıştığımız genelde yaşlı ve çocuklarla yaptığımız sohbetler çok verimli. Genelde konuşmanın sonunda bize ‘siz Müslüman mısınız ‘ sorusu anlamlı oluyordu. Onlar Müslümanları çok farklı düşünüyorlar. Ve çoğu mülteci statüsüyle gelmiş işsiz bura Müslümanlarına kuvvetli bir önyargıları var. Risaleler onlar için İslam adına çok orijinal bir tanıtım oluyor.

Oslo’nun merkeze biraz uzak bir semtinde (Lillestrom- Strommen) küçük bir dershanemiz var. Buradaki ağabeylerle ilk günler etrafı gezip halkla tanıştık. Onlara kitaplar hediye ettik. Daha sonra buradaki ve Oslo merkezdeki camiler ve islamic centerları dolaştık. Cami kütüphanelerine farklı dillerde kitaplar hediye ettik. Buranın ve Oslo’nun diyanet camilerinin cemaatiyle tanışıp risaleleri tanıttık. Bu iki camiinin imamı da her şekilde yardımcı olacaklarını söylediler. İnşallah yakın bir zamanda Oslo merkezde de büyük bir dershane almayı planlıyoruz.

Cuma günü dershanemizde mahalle dersleri oluyor. İlk hafta yemekli bir ders tertipledik ve tanıdığımız, tanıştığımız ağabeyleri davet ettik. Bununla birlikte bu ağabeylerin teker teker evlerini ziyaret ettik. Akşam ile yatsı arasında da buraya yakın mescide gelen genç kardeşlere bizzat okuyor, ellerine Nurlardan birer parça verip yatsıya kadar okunmakta devam ediyoruz. Perşembe akşamları yatsıdan sonra bu küçük mescitte uzun tesbihatı beraberce yapıyoruz.

Rabian, biz inanıyoruz ki tercüme faaliyetleri neticesinde beşarete rağmen şimdiye kadar bir intibahın olmayışı kırılacak ve Risaleler bu memleketi fethedecek. Çünkü bu insanlar için Risaleler ekmek gibi, su gibi ihtiyaç. Buna artık aynelyakin iman ediyoruz. Birinci sözün çevirisini buralı, üniversite okuyan bir kardeşimiz tamamladı. İnşallah tercüme faaliyetleri için güzel bir besmele hükmüne geçmiştir.

Ayrıca, Tercüme faaliyetleri adına burada birçok kişiler ile irtibat kurduk. Öncelikle camilerin ve bazı Müslüman topluluklarının tercüme konusunda komiteleri mevcut. Bununla birlikte, burada yaşayan bir nur talebesinin anlattığı çok farklı manalar var. Üniversitede mastır öğrencisi oğlundan naklettiği çoğu üst makamlarda bulunan bir gizli Müslüman hatipler topluluğu var. Bu haber bizi çok heyecanlandırdı ve bize üstadımızın 100 sene önce verdiği haberi hatırlattı. Biz de buna binaen kimi profesör, kimi hoca kimi yazar olan isimlerini aldığımız bu birkaç insanla görüşmeler ayarlıyoruz. Bunlarla bir şekilde irtibata geçip nurları ulaştırmak şuan için önceliğimiz.

Son olarak, dönem arasında inşallah Oslo’daki dersanemizde bir okuma programı yapmayı kararlaştırdık. Verimli bir program olmasını temenni ediyoruz.

Kusurlarımızla birlikte uhdemize verilen bu hizmeti layıkıyla yerine getirmek için dualarınızı talep ediyoruz.

Bize çok hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren ağabeylere binler selamlar

Norveç Nur Gönüllüleri

www.NurNet.org

Endonezya’dan Güzel Haberler..

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

Risale-i Nur hizmetinde Allah’ın rahmeti, bereketi ve rızası devamlı beraberimizde olsun. Amin. Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz.

Nasılsınız ablalarım ve kardeşlerim? Elhamdülillah biz çok iyiyiz ve hizmetler çok güzel gidiyor. Bir sene içinde güzel hizmetler oldu, bu iki ay içinde olanları sizinle paylaşmak istedim.

Geçen ay Mi’rac münasebetiyle dershanedeki derste 24 kişi hazır bulundu. Bu sayı bizim için çok çünkü sıfırdan başladık. Bir iken iki olup küçük bir cemaat oldu, fakat istikametli bir cemaat inşallah. Bu derse gecen sene Türkiye’ye gelen Prof. Amani ve Nabila hanımlar da iştirak ettiler. Bu derste Prof. Amani Mirac Risalesinden ders yaptı. Bu kadar meşguliyeti arasında bize vakit ayırabildiği ve ilmini bizimle paylaştığı için çok sevindik. Dersten sonraki soru cevap faslında Prof. Nabila suallere cevap verdi. Derslere iştirak eden bir hanımefendi soru-cevap faslında kızının dershaneye gidip gelmesini desteklediğini belirtti. İslamiyeti dershanede doğru şekilde öğreneceği kanaati oluştuğunu ifade etti.

Haftalık derslerimiz çarşamba günü ikindiden sonra devam ediyor. Yaklaşık 15 kişi devamlı olarak dersleri devam ediyor. Elhamdülillah bizim için önemli olan beraberliğimiz, Risaleleri nasıl idrak ettiğimiz, amel ettiğimiz ve lisan-i halimizle tebliğ etmemizdir. Çarşamba günü harici Pazar günü de dersimiz var. Bu ders normalde esi Türk olan ablalar için. Gelen 3 kişi. Fakat elhamdülillah bir aydır Çarşamba derslerine gelemeyen kardeşlerde bu derse iştirak ediyor. Bir hafta boyunca Risale dinlememelerinden dolayı gelenlerin Risalelere karsı susamış halleri insani memnun ediyor.

Ramazan ayına girdiğimizde dershane öğle ve aksam vakti gelenlerle daha da kalabalık oldu. Ramazanın ilk 10 günü bir çok kardeş dershanede kaldılar. Teravih namazlarını eda ettik. Daha sonrasında Kur’an tilaveti ve Risale dersi. Ders öncesinde çay içiyorduk, onlar soru soruyordular ve ders yapıyorduk. Ders sonrası uykuya dayanamayanlardan uyuyan oldu. Bazıları yazmayı seviyor, vaktini yazarak geçirdi. Ramazanda hatim indirmek isteyenler ise cüzünü okuyordu. Teheccüd namazını kıldıktan sonra beraberce sahur yaptık. Bu hal bana Türkiye’deki kardeşlerimi hatırlattı, sizleri çok özledim. İnşallah, Allah bana Türkiye’yi tekrar ziyaret etmeyi ve sizlerin sıcaklığını tekrar hissetmeyi nasip eder. Amin. Sabah namazından sonra kerahet vaktini çıkarana kadar ders yapıp uyuduk.

Ramazanın altıncı günü bir kardeşimizin doğum günü münasebetiyle özel bir ders yaptık. Bu vesileyle annesi de geldi. Risale dersi yaptık ve beraber iftar ettik. Elhamdülillah yine dershanemize yeni simalarla doldu. Daire seklinde diz dize oturmamız bize kuvvet veriyor. 18 kişinin hazır olduğu bu derste dershanemiz dolmuştu.

Ramazanın ilk haftasında üniversiteye kayıtlar vardı. Ben de üniversiteye İlahiyat fakültesi Tefsir-Hadis bölümüne kayıt oldum. Bir kardeşimiz bir kaç arkadaşının üniversiteye kayıt olması sebebiyle bir kaç gün dershanede kalabilir mi diye izin istedi. Ben de dershanedeki programa uymak kaydıyla kalabilirler dedim. Onlarda kabul ettiler. Teravihten sonra onlar dershanenin mahiyetini sordular. Sıkılırlar diye düşünmeme rağmen 2 saat ders yaptık. Fakat onlar bundan zevk aldılar. Ben onlara dedim ki “beni durdurmazsanız ben Risaleleri anlatmaya devam ederim. Muhtevasına vakıf olmasam da anlatmayı seviyorum”. Sabah namazından sonra ihlas konusunda izah istediler. Bu yüzden ihlas risalesini okuduk. Öğleden sonra kaldıkları yere dönmek için izin istediler ve bir risale sahibi olmak istediklerini belirttiler. Başlangıç olarak onlara Sözleri verdim. Çünkü ikamet ettikleri yer uzak olduğu için dersleri iştirakleri zordu. Fakat, elhamdülillah Endonezya Dilinde web sitesi olduğu risalelere ulaşmaları zor değildi.

Dershaneye gelen kardeşlerin bir kısmı bazı organizasyonlara üyeler. Bunlardan biri FOSMA (Ogrencisilaturrahim Forumu). Ben bazı faaliyetlerine iştirak ediyorum. Yetim çocuklarla yapılan iftar programlarına katildim. Az bir şey Risalelerden bahsedince çok dikkatlerini celb etti. Yol boyunca Risalelerden bahsettim. Ertesi gün onlardan bazıları gelip kitap ödünç aldılar.

14 Ağustos’ta dershanede iftar programı tertip ettik. Derslere iştirak edenler harici komşuları da davet ettik. Elhamdülillah Prof. Amani iftara kalamasa da iftardan önceki derse iştirak etti. Türkiye’de Ankara Üniversitesi’nden mezun olan Dr. Nur Rafiah da programa iştirak etti. Kendisi risaleleri biliyor ve bizlere ders yaptı. Sonrasında beraber iftar ettik. Öncesinde acaba çok gelen olur mu diye düşünürken iftar sırasında kendime oturacak yeri zor buldum. Derslere gelen kardeşlerin anneleri ile aylık ders yapılması kararlaştırıldı ve Nur Rafiah dersleri yapacak. Bayramdan sonra bu derslere başlayacağız. Dua edin de bu program en iyi şekilde devam etsin.

Bir hafta önce bir kardeş bir arkadaşını dershaneyi ziyaret için davet etti. Diğer misafirlerin soruları da olduğu gibi burası nedir, ne gibi faaliyetleriniz var dedi. Kendisine dershaneyi izah ettim ve gelişine ağzımdan kelimeler döküldü. Vakti olmadığından öğleden sonraki derse katılamayacaktı, fakat direk olarak Risaleler ilgisini çekti. Nereden Said Nursi’nin kitaplarını temin edebilirim diye sordu. Kendisine Risale temin ettik. Ertesi gün aldığım bilgiye göre kendisi dershaneye bir saat uzaklıkta bir medresede eğitimciymiş. Beni ve Titin ablayı (dershanemizdeki ilk nur talebesi) medresesindeki yaklaşık 175 lise ve ortaöğretim talebelerinin katılacağı bir programa davet etti. Fazla düşünmeden hemen Titin ablayı bu daveti kabul etmesi için zorladım. Gençlerin ve yetişkinlerin önünde konuşmak farklı şeyler olduğunu Titin abla bana izah etti. Ben 4. Sözü farklı bir şekilde anlattım, yani hikaye anlatır gibi. Gerçekten de çocuklar bu şekilde daha kolay anladılar. Daha sonrada Titin abla konuşma yaptı. Bize verilen 2 saati güzel şekilde değerlendirdik.

Dershanedeki meşguliyet ve iftarlar ailemi unutturdu. Ailemle bir araya gelmeyi çok özledim. Çoğu kardeş memleketlerine döndüler. Benim de ailemin yanına dönme zamanım geldi. Elhamdülillah sağlığım iyiye gidiyor. Her gün ilaç içmek mecburiyetindeyim, iki ayda bir kan tahlili yaptırıyorum ve süresi 8 ay. 3 ay oldu buna başlayalı. Sağlığım için dua edin. Vazifelerimi yerine getirebildiğim için Allah’a çok şükrediyorum.

Daha önce haber göndermediğim için kusura kalmayın. Bu mektubu yazarken Türkiye’deki abla ve kardeşlerimin simaları göz önüme geldi. İnşallah bu mektubu okurken aranızdayım gibi tasavvur edin. Bu ne büyük bir özlem, inşallah dualarda buluşalım. Buradaki olanlar Allah’ın takdiri ve kabul olan dualarımızın bir neticesi. Buradaki dershane güzel günleri hazırlamama vesile olan Türkiye’deki güzel günler için teşekkür ederim.

İnşallah bu mektup Endonezya’daki güzel haberleri bildirmek için kafidir. Başlangıçtaki zorluk sonrasında güzel bir hikaye oldu. Sizleri özledim. Dualarınızda unutmayın. İnşallah devamlı surette sizlere haber göndermeye gayret edeceğim. Dualarınız bize kuvvet oluyor. Sizlerden anne ve babama dua etmenizi istiyorum. Onlar benim için iyi bir anne ve baba. Her ne kadar hizmeti henüz anlamamış olsalar da bana rıza göstermeleri bana göre hizmetin bir parçası inşallah.

Cakarta, 18 Ağustos 2011
Nuriye

www.NurNet.Org