Etiket arşivi: hizmet

Arjantin Buenos Aires’de Dershane Açıldı

Esselamu Aleykum Verahmetullahi Veberekatuhu

Hamdu senalar olsun ki İstanbul’dan bindiğimiz uçakla 22 saatin akabinde Madrid aktarmalı seyahatimizle nihayet Arjantin bize kucağını açtı.

Hizmet henuz Arjantin’e inmeden başlıyor ve Rabbimiz uçaktakilerle tanışıp anlatmayı nasib ediyor. Bizde elimizdeki Nur destelerini derip derip muhtaçlara veriyoruz.

Biriniz şarkta Türkiye’desiniz, birimiz de garbda Arjantin’deyiz belki, ama Risale-i Nur’un verdiği ders ile feyiz ve Nurla hakikaten beraber oluyormuşuz ki İliklerimize kadar hissediyoruz…

Risale-i Nurların okunduğu yerde Üstadımız; “hazırız” diyor. Sadakte Üstadım, hazırsınız, buradasınız, biliyoruz, aşikar. Evet Üstadım sen demiyor mu idin, “Bu hakikatler tüm dünyada aksi sadasını bulacak” diye Sadakte…

İşte Arjantin’de Dershanen, evet burada da açıldı, hemde tam merkezinde. Buenos Aires‘te Risale-i Nurları buradaki hava zerratı üzerine okuyoruz. Buenos Aires, Arjantin’in başşehri, manası da “Güzel Havalar” demek. Bizi burada karşılayan da, ağırlayan da buranın yerli bir Nur Talebesi bir aile. “Demek burada biz gelmeden evvel de medreseler açılmış, evlerde okunuyor imiş” desek yanlış olmaz

Gördüğümüz o ki bizim buraya gelmemiz, hizmet müşahedelerimizi size aktarmak imiş. Yoksa zaten Nurlar bu vazifenin, yani Üstadımız, bu hizmetin başında sonunda duruyor, durmadan ilerliyor, yani hayatdar. Bizi de bu hizmet meşgalesinde kabul buyururlar ise Meksika’dan Şili’ye kadar 33’lük tesbih taneleri gibi 33 ülke bizleri bekliyor, ihtiyacın şiddetini anlatamam, “ancak gelin ve görün” diyoruz.

“İnsanları şeker gibi” derler ya, aynen öyle, sıcacık insanlar. Sanki diyoruz; Bu hakikatleri bu Hizmetleri Dershaneleri bekliyorlarmış!

Dershanemiz Buenos Aires‘in merkezinde müslümanların yoğun olduğu bir bölgede. Osmanlı zamanında buraya Araplardan çok gelenler olmuş. Türkler de mevcut, ama tamamen buralı gibi olmakla beraber, umumu Müslüman. Bu şehirde 1 milyon müslüman var. 40 milyon nüfuslu bir ülkede 1 milyon müslüman sayısı da küçümsenemez.

Latin Amerika kısmı; tarzı, insanları, yaşayışı, havası bakımından birbirine çok benzediği için Latin Amerika’yı tek ülke, ülkeleri de şehirler olarak kabul edebiliriz ve bu Latin Amerika ülkesi 500 küsür milyon bir nüfusa sahip. Türkiye’den uzak olması hasebi ile bu kadar önemli bir bölgeye teveccüh zayıf kalmış. Malum Dershane tarzı da bu ülkelerden ilk defa Arjantin’de 40 Milyon nüfuslu ülkede, 40 metrelik bir Dershane, yani bir tohum ile başlıyor.

40 sene durmadan hizmet etsek yine yetmez, “Allah ömrümüzü ve şevkimizi artırsın” diyoruz, ve dün tanıştığımız Arap asıllı ve bize camide ;”Eğer anlatacağınız dava Hak ise dört el ile sarılacağım” diyen kardeşimizle görüşmek için yola çıkıyoruz.

Dualarınızı bekler ve Cuma günü ilki gerçekleşecek olan Dersimize de umumunuzu bekleriz.

 

 

Arjantin Nur Talebeleri

 www.NurNet.org

Dubai Risale-i Nur Faaliyetleri

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu,

Aziz Abilerimiz, değerli kardeşlerimiz.

Üstad Bediüzzaman’ın bir asır öncesinde Kur’an-ı Mübin’den ilhamen söylediği sözlerin tahakkukunu hayretle müşahede etmekteyiz:

“Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emâreleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış.”

İnşaallah Arap aleminde hizmetlerin kesretle inkişafının vakti kaza oluyor, Rabbim Nurların önünde hayırlı kapıları sonuna kadar açsın, nurlar en karanlık noktaları da aydınlatsın, bizlere de son nefesimize kadar bu hizmetlerde istihdam olmayı nasib etsin, hizmetten rızkımızı kesmesin.

Birleşik Arap Emirlikleri Ortadoğu’da birçok noktadan merkez haline gelmiş, yerli nüfusu pek fazla olmasa da burasının maddi yönden ve konum itibariyle cazipliği ve ticari hareketliliği ile dünyanın dört bir yanından insanları kendine çeken bir ülke.

Yerli nüfusun yaklaşık beş katı yabancı yaşıyor bu ülkede. Her türlü dilden, dinden ve milletten insanlarla karşılaşmak mümkün burada. Birleşik Arap emirliklerinin maddi yönden cazipliği aynı zamanda eğitim alanında da çok başarılı ilim adamlarını da celbetmiş buraya.

Özellikle Arap aleminden gelen insanlar için burayı  cazip kılan en büyük sebeplerden birisi de fikir ve ifade özgürlüğünün Birleşik Arap Emirlikleri’nde daha rahat yaşanabilmesi.

Bu ülke toplam yedi adet emirliğin birleşiminden oluşuyor. Herbirisi kendi içinde farklı kanunlarla yönetilse de dışişlerinde Abu Dhabi’yi başkent olarak tanımışlar. Bu emirlikler içerisinde de en kozmopolit ve Hizmet için şu an en uygun zemin olan ve fikir özgürlüğü açısından en serbest çehir Dubai Emirliği. Dolayısıyla buraya gelen işçiler vasıtası ile hizmetin Dünya’nın dört bir yanına ulaştırılması gibi bir imkan var elimizde Cenab-i Hak muvaffak ederse.

Dubai’de şu an sabit yaptığımız Derslerin dışında elimizden geldiğince insanlarla tanışıp kendi dillerinde Nur’lardan dağıtarak bu vazifeyi yapmaya çalışıyoruz. Şimdilik sürekli hale getiremedi isek de Filipinli kardeşlerle birkaç haftada bir buluşup bir Ders zemini oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle sıcaklardan dolayı daha az çalışılan yaz mevsiminde katılımın daha da artacağını düşünüyoruz.

Şu an Derslerimizin çoğu burada bulunan Türk abilerimizle oluyor. İş camiasında ve üniversite camiasında değerli abilerimizle değişik emirliklerde Derslerimiz devam ediyor. Bu Derslere Türki cumhuriyetlerden gelen kardeşler ve dilimizi anlamadığı ve dillerini bilmediğimiz yeni tanıştığımız bazi abiler de iştirak ediyorlar. Onlarla elimizden geldiğince çoğunlukla İngilizce veya biliyorlarsa Arapça anlaşmaya çalışıyoruz.

Kendi dillerinde verdigimiz Risalelerden okuduklarını ve istifade ettiklerini söylüyorlar. Dershanemizde böyle bir hizmet zeminine muvafık onlarca dilde Risaleler bulunuyor.

Üniversite camiasında Türk abilerin bulunmadığı üniversitelerin kütüphanelerinde de kitap fuarlarından satın alınmış veya Türkiye’den abiler ziyarete geldiklerinde hediye ettiğimiz Külliyat veya yine büyük eserlerden bir kısmı bulunmakta.

Bu üniversitelerde eserleri okumaya teşvik edecek ve Risale-i Nurlardan akademik araştırmaların daha da artmasına vesile olacak bazı düşüncelerimiz var. İnşaallah dualarınızla muvaffak olursak Arap aleminde en kaliteli üniversitelerin bulunduğu bu ülkeden, akademik camiadan birçok ülkeye bu eserlerin ulaşmasına vesile olması temennisindeyiz.

Kısmet olursa önümüzdeki ay içerisinde yaklaşık yirmi tane üniversite talebesi ile yapılacak Türkiye ziyaretinin, bu kardeşlerimizin Nurlarla daha iyi tanışmasını ve bu sahada güzel meyveler vermesini temenni ediyoruz.

Birleşik Arap emirlikleri aynı zamanda sene içinde 1000’e yakın fuarın düzenlendiği bir ülke. Bu fuarlardan en büyük kitap fuarı olan Sharjah kitap fuarında bu sene stand açtık. Toplamda yaklaşık 50 civarında Risale-i Nur Külliyatı ve bir çok büyük ve küçük eserlerden satıldı ve dağıtıldı.

Yaklaşık 10 gün süren fuar süresince birçok camiadan ve farklı milletlerden insanlarla tanışıldı. Bu seneki tecrübelerimizi de ekleyerek önümüzdeki sene daha kapsamlı ve organize bir katılımla bu fuarın, önümüzdeki seneye kadar açmayı planladığımız “Yeni Müslüman Olanlar Enstitüsü” ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nde çok daha güzel hizmetlere vesile olacağını ümid ediyoruz.

Burada birçok dinden insanın bulunması ve özellikle hakikatı arayış içerisinde olan insanların çok olması “Yeni Müslüman Olanlar Enstitüsü” adı altında, Müslüman olmak isteyenlere hizmet veren kurumların açılmasına vesile olmuş.

Birçok emirliğin yönetimi de böyle oluşumlara destek veriyor. Bu şekilde faaliyet gösteren bazı kurumlarla tanıştık ve kısmet olursa bizim de böyle bir kurum açarak Nurlar’ın yayılmasına vesile kılmak gibi bir arzumuz olduğunu söyledik.

Birçoğu “Halisen lillah” (Allah rızası için) hizmet eden bu kurumlar da böyle bir teşebbüsümüz olması halinde yardım edeceklerini söylediler. İnşaallah böyle bir enstitü açmamız halinde Müslüman olmaya gelen insanların zihnindeki suallere Nurlarla zamanın fehmine uygun olarak cevap verip buradan Nurların yayılmasına vesile olması gibi bir niyetimiz var.

Peygamberimizin (a.s.m.) “Bir kimsenin senin ile beraber imana gelmesi, sahralar dolusu kırmızı koyundan daha hayirlidir” mealindeki hadis-i şerifine istinaden Şirket-i Maneviyemizin bu enstitü vesilesi ile çok kazanacağı ümidindeyiz. Bu konuda hususi dualarınıza muntazırız.

Şu anda Dubai, Sharjah ve Abu Dhabi şehirlerinde Derslerimiz mutad olarak devam etmekte. İnşaallah yakında çok güzel hizmetlere muntazırız. Muvaffakiyetimiz ve istihdamımız için müstecab dualarınızı bekliyoruz.

Binler selam Dubai’den,

Birleşik Arap Emirlikleri’nde Hizmette Bulunan Kardeşleriniz.

www.NurNet.org

Azerbaycan’dan bir hoş sada (devamı)

(Yazının başlangıcı için : http://www.nurnet.org/azerbaycandan-bir-hos-sada-guzel-bir-hatira/)

Ayşe dedi ki: “Eşim dersane açmayı çok severdi.”

Yine tahmin ettiğiniz şaşkınlığı yaşadım, yani bu şişe açmak gibi bir şey değil ki, koca dersane.. hem de Azerbaycan gibi yeni Rus esaretinden çıkmış bir yerde.. Anar Abi bütün maaşını dersane kirası ve ihtiyaçları için harcarmış, evine ancak geçinecek kadar bir şey ayırıyormuş. Lojmanda kaldıkları dönemde gidip şehirde bir ev tutmuş, orayı dersane yapmış. Lakin elde avuçta para yok, dolayısıyla eşya alamamış içine. Ne yapıyormuş..? Ders günü –askeri denetime takılmamak için- gün doğmadan önce evindeki halı, tüp, bardak vb. eşyayı arabasına atıp dersaneye götürüyor, gece ders bittikten sonra da, karanlıkta eşyaları evine geri getiriyormuş. Ayşe gayet normal bir üslupla: “Bana da 1 termos çay bırakırdı” dedi..

(Eğirdir yolundaki elmalıklarını geçtik, Barla yoluna döndük, ova aşağıda kaldı..ama ovadan haberimiz olamayacak bir alemdeyiz. Ölçü, tartı, muvazene, normal gibi kavramlarım sallandı. Sadece ihlası görebiliyor, anlayabiliyor, arada da Allah içeren bir sözcük ağzımızdan çıkarsa tepki verebiliyorum..)

Sonra Anar Abi istifa edip kendini tamamen hizmete vermek istemiş. Lojmandan çıkıp çeşitli şehirlerde 5-6 tane dersane açmış. Bu sırada geçimlerini Ayşe’nin ailesi desteklemiş çünkü Anar Abi’nin devletten aldığı para tamamıyla hizmete sarf ediliyormuş. Bir de Ayşe dedi ki: “Biz kanaate alışmışız”, hali de öyle anlatıyordu.

Anar Abi hanımlar için de bir ders başlatılması için eşini ikna etmeye çalışmış. Ayşe de hiç risale okumamış olduğu için çok çekinmiş, kabul etmek istememiş. O zaman Anar Abi eşine ilk 4 sözü ezberletmek suretiyle onu ders okuyacak hale hazırlamış. “Her hafta bir konu oku, kardeşlere de dağıt. Belirlediğimiz yerleri derste okuyun.” diyerek Ayşe’nin ilk derslere başlamasına ve hanım derslerine vesile olmuş. Ayşe dedi ki: “Eşim çok az bir zamanda çok insana ulaşabilirdi, etrafına insanları toplardı.” Abi, Rusya’ya gittiğinde yamaç paraşütü almış. Onu açınca etrafına bir sürü halk toplanmış. -Daha evvel halkın hiç görmedikleri bir şey, yokluk zamanı- O da bu vesileyle nurları onlara aktarma zemini yakalamış.

Daha sonra şehirleri gezip dersane açma ile meşgul olmuş hep, ama cemaat içinde bazı sıkıntılar zuhur edip fazla tanınan bir insan olunca bundan rahatsız olmuş ve İran’a gitmeye niyetlenmiş. 3 defa İran’da ev tutma teşebbüsleri olmuş ama muvaffak olunamamış. Dördüncüsünde Cenab-ı Hakk kapıyı açmış ve İran’a taşınmışlar. Ayşe dedim: “3 kere gitmişsiniz olmamış, neden 4.ye ısrar ettiniz?”  dedi ki: “Eşim bir kapıya 100 kere gidip çevrilsen bile 101.defa yine gideceksin” derdi, bu Peygamberimiz(ASM)’ın sünnetidir..

En son İran’dan vizelerini uzatmak için Azerbaycan’a dönerken malum kazayı(!) geçiriyorlar. Boş otobüs 3 defa üzerlerine doğru direksiyon kırıyor. Abi ne kadar arabasını kaçırsa da kaza vuku buluyor ve kazadan az zaman önce söylediği şehadet mertebesine mazhar oluyor. Ayşe “Eşim cennet yaşı 33te vefat etti” dedi. Teselli vermeye çalıştım, “Burada sizi bıraktı cennette inşallah rövanşını alacaksınız“ dedim. Ayşe durdu, sakince “Ama ben onun ahireti için artık telaş etmiyorum” dedi. “Zaten sürekli hizmetlerde olduğu için, gider 3-4 ay belki 1 sene gelmediği olurdu, yokluğuna da alışmıştım. Şimdi eski bir evimiz var, onu yıktırıp 2 katlı ev yaptıracağız, üstü dersane, altı bizim olacak inşallah. Allah hizmetten ayırmasın.” dedi.

Artık kelimeler tükendi, sağ tarafımızda Eğirdir gölü, kuşlara bakarak Barla’ya girdik. Akşam merhum Bayram Abi’nin vefakar eşi Nuriye Abla ile hep beraber  sohbet edilirken çocukları soruldu. 9 yaşında Muhammed, 10 yaşında Nurseven isminde 2 evladı var bu kahraman kardeşimizin.

Muhammed 5 yaşından beri babasıyla dersanelerde kaldığı için evde kalmak istemiyormuş. İlla ki dersanede kalacak. “Dersanede kalırsam okula da giderim, öğretmenimin dediğini de yaparım” diyormuş. Ama yaşı küçük olduğu için ağabeyler dersanede kalmasına müsaade etmemişler. Muhammed demiş ki: “Babam sağken kalıyordum da, babam ölünce mi küçüldüm..?” mücahit fıtratlı Muhammed’den böyle bir sözü de işittik, içimden “Anar Abi’nin oğlu anca böyle olur” dedim. Nurseven, kız, ise okula gidiyormuş, çok baskıya rağmen başörtüsünü açmamış. O da dersanede kalmak için annesini çok zorluyormuş. Şimdi canım kardeşim Ayşe ve iki evladı Azerbaycan’ın bir şehrinde Allah rızası yolunda hizmete devam ediyorlar..

Hassaten Ayşe ve evladlarını duadan unutmayalım.  Allah razı olsun.

Nâbi

www.Nurnet.org

Azerbaycan’dan bir hoş sada, güzel bir hatıra..

12.10.2010

Isparta

(Bismillah..) Dün sabah, 9. Bediüzzaman sempozyumu için Türkiye’ye gelen birkaç Azerî hanım kardeşimizle Barla’ya gittik. İsimlerini vermemem konusunda söz aldıkları için açık yazamıyorum -Ayşe Fatma, Meryem diyeceğim- ama dualarınızda ind-i İlahî’de gayet mübeyyin olan bu kardeşlerimizi unutmamanızı rica ederim.

Yolda Ayşe kardeş ile yaptığımız sohbetimizi aktarmak istiyorum.

Sabah  9.15’te İzmirli ve Azerî misafirlerimizle birlikte Barla yoluna çıktık. Bir müddet geçtikten sonra  tanışma  niyetiyle Ayşe kardeşle konuşmaya başladım. Gözleri cam gibi parlayan ve ruhundaki sürur yüzüne de yansıyan bu kardeşe klasik sorular sordum. Azerbaycan’ın neresindesiniz, dersleri nasıl yapıyorsunuz, dersanede kimler kalıyor, cemaat fazla mı vb. sorular.. Sonra Ayşe’ye eşinin Nur talebesi olup olmadığını sordum. Eşi vasıtasıyla nurları tanıdığını ve “3 ay önce eşinin şehit olduğunu” söyledi. Algılayamadım.. Karşımda müferrah ve mesrur gülümseyen bu genç hanımın eşinin 3 ay önce vefat ettiğini anlayamadım.. İnsan ister istemez müteessir oluyor, Ayşe : “Üzüldün mü?” dedi.

“Evet” dedim, tesellici yoldaş olmak istedim ama nafile, o kadar mukavemeti bulamadım kendimde. Ayşe müftehirane: “Ben üzülmüyorum, eşinin şehit olması herkese nasip olmaz” dedi. Ben hala Ayşe’nin hangi boyutta konuştuğunu algılayamıyordum, üzerinden 24 saat geçmesine rağmen hala aynı durumdayım. Ayşe ihlasla yoğrulmuş bir ruh; nasıl ki hayatı Allah için yaşamış, ölümü de Allah için olan eşi ve ondan öğrendiği bu keskin ihlasa dayalı bir insanlık seviyesinde yaşıyordu. O anda otobüs, Eğirdir elmalıkları, seyahat hepsi gözümden silindi ve Ayşe’nin nurlu sesiyle onun çıktığı yüksek alemde sohbete devam ettik. İnsan nur kardeşinden gelen muazzam inikas ile ruhen uruc ediyor, yükseliyor, elhamdülillah. O sabah bu seyahati lutfeden Rabbim’e çok şükrettim. Gayet sıradan başlayan seyahatimiz çok başka bir mecraya doğru, otobüsle beraber ilerliyordu.

Sonra eşiyle geçirdikleri hayat ve hizmet maceralarını anlatmaya başladı.

Eşi Anar Ağabey (Anar, Allah’ı zikreder manasında imiş)Azerî ordusunda Askerî Pilotluk yapmış. Okulda iken bir vesileyle namaz kılmaya başlamış ama komutanları hep Rus ve ateist oldukları için çok sıkıntı çektirmişler. Ayşe de 13-14 yaşlarında iken “namaz”ı merak etmiş. Ne olduğunu bilmeden araştırmış bir müddet. Aile büyüklerinden birinin namaz kıldığını öğrenmiş ve ona danışmış. Azerbaycan’da Şia uygulamaları yaygın olduğu için 3 vakit bir namaz öğretmişler, bir de namaz kılarken başının örtülü olması gerektiğini.. Ayşe de ruhunun ihtiyacıyla bu şekilde namaza başlamış.

Okulu bitirmesiyle Anar Abide evlilik niyeti olmuş. Lakin yaşadıkları şehirde tek namaz kılan hanım Ayşe ve tek namaz kılan bey de Anar Abi imiş. “Namaz kılmayanla evlenilmez” diyerek (ikisi de birbirini hiç görmeden) evliliğe karar vermişler. (Ayşe 18, Anar Abi 22 yaşında.)

Evlendikten 1 ay sonra Çeçenistan’dan savaş haberi gelmiş. Anar Abi “Müslüman kardeşlerim öldürülürken ben nasıl evimde otururum” diyerek Çeçenistan’a gitmek istediğini söylemiş. Bütün ailesi çok kızmış, “Madem savaşa gidecektin, halkın kızını niye aldın?”diye azarlamışlar ama nafile.  Anar Abi, kararını vermiş ama eşinden gitmek için izin istemiş.  “İzin verir misin?” diye, kahraman kardeşimiz Ayşe de “Hayat senin, nasıl istersen öyle yap” diyerek tam teslimiyetle karşılamış.

Bu sırada Anar Abi Risale-i Nurları tanımış. Ona risaleleri tanıtan Türk abi “Çeçenistan’a gidip insanların dünya hayatını kurtaracağına Risale-i Nurlarla insanların ebedî hayatlarını kurtar.” demiş. Anar Abiye de bu daha makul gelmiş ve bundan sonraki ömrünü hizmete tam manasıyla vermeye niyet etmiş.

Azerbaycan’da abinin vazifesinden ötürü askerî lojmanda yaşıyorlarmış ve İslamî yönden çok sıkı denetim altındalarmış. Diğer subayların da kışlanın herhangi bir yerinde namaz kılmasına izin yokmuş. Anar Abi kendi gibi namaz kılan diğer subaylar için evini mescid yapmış. Nasıl..?

Ayşe, eşi evden çıkar çıkmaz kendini odasına kilitliyor, evin kapısını açık bırakıyor. Böylece hangi saat olursa olsun ev daima subayların namaz kılmaları için müsait oluyor. Fırsatını bulan subay da gelip vazife-i ubudiyetini yapıyor. Ayşe dedim, “Bir ihtiyacın olunca ne yapıyordun, odandan hiç mi çıkmıyordun?”. “Eşim öğlen geliyordu, o evden çıkmadan bütün ihtiyaçlarımı karşılayıp tekrar odama dönüyordum” dedi. Bu şekilde Ayşe’nin evi 1 sene mescid olarak kullanılmış. Anar Abi bu sürede de boş durmuyor, Nurları etrafındaki  insanlara anlatmaya, neşretmeye çalışıyormuş.

(Devamı bir sonraki yazıda inşallah. Şehit abimizin şirin yavruları Muhammed ve Nurseven için hassaten dua bekliyoruz..)

Nâbi

www.NurNet.org

Sudan Hizmetlerinden Notlar

Sudan Nur Dersanemizde, Türkiye’den gelen üç kardeşimizle birlikte 1 Sudanlı 2 Fildişi Sahillerinden olmak üzere 8 kişiyiz. Bazı vakitlerde misafir abi ve kardeşlerimiz oluyor. Dua edin, inşallah Cenab-ı Hak sayımızı arttırsın.

Dersanemizde Çarşamba günleri öğlen namazından sonra Afrika Üniversitesine yönelik dersler olmaktadır. Üniversiteden kardeşlerin davet ettikleri gençlere, Cabir Kardeş ve Ebubekir kardeşimiz Arapça ders okumaktadırlar. İngilizceyi iyi bilen bir abimiz veya kardeşimiz olsa bu Üniversitede cok güzel bir hizmet zemini bulunmaktadır. Zira öğrencilerin birçoğu İngilizceyi iyi seviyede biliyorlar.

Ayrıca Üniversitede İngilizce olarak  imani meselelere veya içtimai meselelere yönelik müzakere toplantıları olmaktadır. Bu toplantılara bazen 150-200 kişi katılmakta ve bizi devamlı davet etmektedirler. (İngilizcesi iyi, Risale-i Nur’lara biraz vakıf birisi olsa burada çok güzel hizmet edebilir…)

ÇARSAMBA akşamları Türk abilere yönelik olarak Türkçe dersimiz olmaktadır. Dua ediniz Dersimize ve Dersanemize sahip çıkacak kimselerle Cenab-ı Hak bizleri karşılaştırsın.

PERŞEMBE akşamı esnaf ziyaretlerimiz olmaktadır. Dersanemize gelen ya da bir vesile ile tanışılan abilerin işyerlerine gidiyoruz. Cuma günü resmi tatil olduğu için abilerin işyerleri perşembe akşamı müsait oluyor bu vesile ile ziyaretler yapılıp ders okunmaktadır.

CUMA  ARAPÇA DERSİ, ikindi namazından sonra başlayıp aksam namazına kadar devam ediyor. Bu Derse ekseriye Sudanlı gençler katılmaktadırlar. Ayrıca Afrika Üniversitesinden de  Arapçası iyi  olan gençler katılmaktadırlar. Ders, dönerli, birer sayfa kitap okuyarak devam etmektedir (hemen hemen bütün derslerimizi öyle yapmaya çalışıyoruz). Kitap okuma sırası gelen, anladığı manaları anlatıyor, ona soru soranlar oluyor ya da o anlamadığı yerleri soruyor,  güzel mütalalı dersler oluyor. Zübeyir abi de derse ingilizce olarak katılıyordu (şu anda Arapça katılıyor). Bu derse gelen kardeşlerin çoğu uzak yerlerden 1,5 – 2 saatlik yollardan gelen kardeşler var. Bu ders içinde dualarınızı bekliyoruz. Bu kardeşlerin içlerinden hakiki manada anlayanlar çıkıp bu dersleri kendi mahallelerinde devam ettirsinler  inşaallah.

CUMARTESİ Arapça derse iştirak edenler ekseriyetle Üniversite öğretim üyesi camiası ve çeşitli meslek sahipleri. Sudan’da yapılan sempozyumdan sonra tanışılan kimseler ve Kitap Fuarında tanışılan kimselerin davet edilmesiyle oluşturulmuş bir ders  grubu. (Kitap fuarında çok güzel tanışmalara vesile olundu her seviyeden ilim erbabı bu fuarda standımızı ziyaret ettiler,  telefon numaraları ve adreslerini bıraktılar. Külliyat alan ya da çok sayıda kitap alanlarla kardeşlerimiz hususi alakadar oldular. Daha sonradan bu isimlere Sudanlı kardeşlerinde yardımları ile telefon edildi ve ziyaretler vasıtasıyla geri dönüşüm sağlandı). Dua edin içlerinden Risale-i Nurlara, Derslerimize ve Dersanemize sahip çıkacak kimseleri Allah bizlere nasip eylesin.

Bu ders geçen aya kadar ayda bir yapılıyordu. Haftada bir olması için Zübeyir abinin ve Sudanlı İzzettin kardeşin gayretleri devam ediyor, dua edin inşallah. Haftanın diğer günlerinde müsait olundukça ziyaretler ve davetler yapılmaktadır.

Abilerimizden ve kardeşlerimizden isteğimiz Sudan Dershanesini, alemlerinde canlı tutup dua etmeleri (Zaten ediyorsunuz da, biz genede hatırlatalım). Ayrıca Arapça öğrenmek, yurt dışında okumak veya hizmet yapmak isteyen kardeşlerimize buraları tavsiye etmeleridir. Hakikaten  çok güzel  Arapça ve İngilizce öğrenme imkanı bulunmakta, erkek ve kız öğrencileri ayrı kampuslarda eğitim görmekte, dini bilgileriyle birlikte ilmi derslerini de okuma imkanı bulmaktadırlar.

Dualarınızı Bekleyen Kardeşleriniz – Sudan