Etiket arşivi: Hüseyin Uçkun

Sinsi Tehlike ‘Gaflet’

     Gaflet, sözlük anlamıyla vurdumduymazlık,ihtiyatsızlık manalarına geliyor. Bir düşündüğümüzde vurdumduymaz olduğumuz, ihtiyatsız yani tedbirsiz olduğumuz konular o kadar fazla ki.Toplumda insanların birbirlerine olan davranışlarından, trafiğe, iş hayatına,okul hayatına kadar her alanda mutlaka umursuz davrandığımız olaylar gerçekleşebiliyor.Kemerimizi takmadığımızda kaza yapma olasılığımız artıyor, başımıza kask takmadığımızda iş yerinde tehlikeye düşebiliyoruz.Elimizde sıcak bir içecek varken konuşmaya dalıp dikkatsiz bir şekilde bunu devirebiliyoruz.Bunun gibi toplumda çok fazla olay gerçekleştiğini biliriz.

     Üstelik birbirini uyaran bir toplum görünmekteyiz dıştan bakıldığında. Fakat bir türlü bu vurdumduymazlıklarımız ya da umursuzluklarımızdan kurtulamıyoruz. Uykuya dalan otobüs şöförü çok fazla kardeşimizin canının alınmasına vesile olmuş oluyor.Üstelik bunun geri dönüşü de olmuyor.Arkasından gelen pişmanlıklar üzüntüler anlamsız pişmanlıklar olmakta.Bu tür olayların arkasından Keşke şöyle yapmasaydım Keşke şunu unutmasaydım gibi çok fazla sözler sarf edildiğini duyarız da.Ama bu “Keşkeler” bizim için nasıl bir anlam ifade ediyor ? O anlık söylenen bir refleks mi bunlar yoksa gerçekten de samimi pişmanlıklar ve itiraflar mı ?

   Genel manada maalesef bu gaflet üzerimizden bir türlü kalkmıyor. Çeşitli uyarılar ikazlar eğitim ve öğretimler cezalar bilgilendirmeler vs bunların hiç biri gerçek manada bizi bu gafletten uyandıramıyor. Yıllardır söylenen ve buna rağmen binlerce kardeşimizin yaptığı hatalar, bizim bu gafletin ne kadar içerisinde olduğumuzun önemli ve somut bir gerçeği değil midir ? Peki insanları, ülkemizde kardeşleri bu bilince nasıl kavuşturabiliriz ? Nasıl sorumluluk sahibi olabiliriz ? Artık nasıl uyanabiliriz ? Bunun için felsefeciler de çok farklı tezler sunmuşlar yıllar boyunca. Ama farkındalık ve gafletten uyanma bir türlü gerçekleşmemiş.

     Din ahlakının yaşanması bizi bu gafletten uyandırabilir esasında. İnsan samimi olarak Allah’a inandığında üzerinde artık büyük bir sorumluluk olduğunun da bilincine varır.Allah’ın kendisini yarattığını ve tekrar O’na döneceğini bildiği için, gaflete düşmemek için yoğun bir çaba sarfeder.Bu gayreti ile, Allah’a karşı olan gafletinden de kendisini uyandırır.Yaptığı her vurdumduymazlığın dünyada ve ahirette bir karşılığı olduğunu bilmesi dolayısıyla, dikkati daha yoğun olur.Kendisine,ailesine,çevresine,topluma ve Allah’a olan sorumlulukları olduğunu çok iyi kavrar.Güzel bir ahlak olarak da etrafındakileri uyarır.Çevresinde gördüğü her umursuz olaya hatırlatma ile yaklaşır.Toplumun geneline yayılacak bu düşünce ile insanlar artık daha dikkatli daha düşünceli olabilirler.Sevgiye ve şefkate daha çok ihtiyacımız olan bu günlerde güzel ahlaklı bu tür davranışlara ihtiyacımız çok fazladır.

İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 1)

Saygı ve Sevgilerimle

Hüseyin Uçkun

Hepimizin İhtiyacı Güzel Ahlak

Toplum olarak kardeşliğe dostluğa sevgiye çok ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. İçerde ve dışarda bazı unsurlar bizim birbirimizi sevmemizi korumamızı istemiyor, hatta bölünmemizi istiyorlar. Peki biz birey olarak bunun farkında mıyız. Tüm gücümüzle kardeşliğimizi korumak için çaba sarf ediyor muyuz ? Komşularımıza ailemize akrabalarımıza okulda mahallemizde ve toplumda güzel ahlak gösterebiliyormuyuz ?

Tartışmanın yerini uzlaşma, nefretin yerini sevgi, kinin yerine hoşgörü, argo konuşmanın yerini güzel sözün aldığı huzurlu mutlu insanların yaşadığı bir toplumu hepimiz istiyoruz.İnsanlar çeşitli nedenlerden dolayı yaşadıkları sıkıntıları stresi ve huzursuzlukları etraflarına çok kolay bir şekilde yansıtabiliyorlar.Oysa ki hepimiz Allah’ın yarattığı birer kuluz. Birbirimize karşı sevgi ve saygı göstermemiz, fıtratımız gereği olan bir davranıştır. Biraz gayretle, biraz sabır, biraz daha hoşgörülü ve tevazu ile yaklaşırsak her birimiz daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliriz. Nefsimize uymadan takınacağımız her güzel ahlak bize olumlu bir puan olarak geri dönecektir. İnsanların bize olan bakışlarını daha müspet ve sevecen hale getirecek, sevmeyi ve sevilmeyi daha iyi becerir hale geleceğiz.Şefkat içeren bir konuşma karşısında hiçbir insan kötü davranışlarda bulunamaz. Mutlaka ona da güzel bir etki ile ulaşmış olur. Kendisini sorgular ve hatasını fark eder.Neden ben de daha ılımlı ve itidalli olmayayım der kendi kendine. Sabırlı ve mülayim bir halin getirdiği huzuru fark eder olur.

Allah bizleri birbirimizi tanımak ve Kendisine kul olmamız için yaratmıştır.Bu dünya hayatında imtihanımız içerisinde güzel ahlak göstermek ve Allah’ın beğendiği bir mümin olabilmek için yollar aramalıyız.Hayattan aldığımız lezzetin üzerine, bir de Allah’ın hoşnut olacağını bildiğimiz güzel ahlakı eklemiş oluruz. Daha fazla sevgi görür, daha fazla sevgi veriririz etrafımıza.Üzerimizdeki fiziksel baskılarda kalkmış olur. Stres, psikolojik depresyonlar,tevekkülsüzlükten kaynaklanan endişe ve azaplar birer birer biter Allah’ın izniyle.Allah bizi daha fazla sevmiş olur.Biz de O’nu ve yarattığı diğer insanları daha fazla sevmeye başlarız.Allah’ın rızasını kazanmak için mutlaka kötü davranışlarımızı terk etmeli ve iyiye,güzele doğru yol almalıyız. Bunun için de yol göstericimiz olan Kuran’ı Kerim ve Peygamberimiz (sav)dir.

Allah bir ayetinde şu şekilde bildirmektedir;

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi 96)

Sevgi ve Saygılarımla

Hüseyin Uçkun

İslam Aleminin Kurtuluşu Birleşmekte

Allah’a ve Resûlü ne itaat edin ve ÇEKİŞİP BİRBİRİNİZE DÜŞMEYİN,ÇÖZÜLÜP YILGINLAŞIRSINIZ,  GÜCÜNÜZ GİDER. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

ALLAH’IN İPİNE HEPİNİZ SIMSIKI SARILIN, DAĞILIP AYRILMAYIN. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki  nimetini hatırlayın. (Ali İmran Suresi, 103)

İslam alemi şu anda acılar içinde kıvranıyor. Zulüm bütün dünyada ve özellikle de İslam ülkelerinde.  Müslümanlar acımasızca şehit ediliyor, tecavüze uğruyor,evlerinden uzaklaştırılıyor,dövülüyor,sakat  bırakılıyorlar. Canlarını kurtaranlar başka ülkelere kaçarak ancak canlarını kurtarabiliyorlar. Ülkemizde  de 1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz bulunuyor. Yakın zamanda da Gazzede zulüm başladı. Biri  bitmeden diğeri başlıyor. Peygamberimiz (sav) in hadisinde belirttiği gibi ; Ahir zamanda fitnelerin  biri bitmeden diğeri başlıyor.

Rabbimiz bize Kuran’da öğütler veriyor. Müslümanların dağılmaması gerektiğini,parçalanmaması  gerektiğini ve bir arada olmasını öğütlüyor. Mezheplere, cemiyetlere, tarikatlara bölünmenin felafet  getireceğini bildirerek bize uyarıda bulunuyor. Şöyle bir baktığımızda gerçekten de olan aynen bu  olmuş durumda. Sünniler şiilere düşman durumda, Aleviler Kadirileri sevmiyor, Vahhabiler Şafilere  nefret içinde vs…. Bu liste uzayıp gidiyor bu şekilde. Müslümanlar birbirlerini acımasızca öldürüyor  şehit ediyorlar.İslam aleminde büyük bir fitne dolaşıyor. Dağılıp ayrılmanın, birbirine düşman olmanın  getirdiği bu fitne tüm dünyada milyonlarca müslümanın üzerinde şu anda.

Peki İslam alemi ne yapmalı ? Bu acıların, zulümlerin bitmesi için kurtuluş yolu nedir ?  Müslümanlar artık şu mezhepçilik kafasını, ayrılık kafasını, nefreti, sevgisizliği bırakmalılar. Allah’ın  ipine yani Kuran’a sımsıkı sarılmalı. Kuran, bize sevgiyi, kardeşliği, şefkati,merhameti,adaleti,  özgürlüğü öğütlüyor. Müslümanlar Allah’ın dinine bir an önce uymalılar. Kan,gözyaşı,nefret ve  sevgisizlik şeytanın büyük bir fitnesi. Bundan hemen vazgeçilmeli. Müslümanlar Allah’a güvenerek  birleşmeyi istemelidir. Göreceğiz ki o zaman tüm İslam aleminin üzerine huzur,güven ortamı, kardeşlik  ve sevgi doğacaktır. Allah bizden sadece Kuran’a uymamızı istiyor. Bunu yaparsak yani müslümanlar birleşmeyi isterlerse İslam alemi kurtuluşa erecektir inşaAllah. Allah müslümanların yardımcısıdır.

Sevgi ve Saygılarımla

Hüseyin Uçkun