Etiket arşivi: Kenya

Kenya-Somali Sınırında 2 Kuyu Daha Açılıyor

Kenya-Somali sınırına Ramazan ayında 2 tane su kuyusu yapılıyor. Biri Alloley biri de Bulla Rahma köyüne yapılıyor.

Kuyular evlerine su taşımak için kilometrelerce uzağa giden anneler için umut oldu. Bu anneler suyu bidonlarda taşıyor ve her gün bu işi tekrarlıyorlar. Ayrıca su kaynakları da oldukça tehlikeli nehirlerde timsahlar korku salıyor, göletlerde de vahşi hayvanlar. Çoğu Müslüman içme suyunun azlığından dolayı; ya oruçlarını kirli sularla açıyorlar ya da kilometrelerce uzaktan taşıdıkları çok az su ile açıyorlar.

Çare Gönüllüleri destekleriyle Kenyalı Müslüman köylere “Hz. Muhammed S.A.V Kuyusu” ve “İmam El Buhari Kuyusu” yapılıyor. Bu hafta itibari ile kuyularda suya ulaşıldı. Bu anlamlı günlerde su sevincini yaşayabilmeleri adına derneğimiz kuyuları Ramazan Bayramı öncesi yetiştirmeyi planlıyor.

www.NurNet.org

Kenya Kitap Fuarı ve Risale-i Nur Bayramı 2012

Esselamun Aleykum Verrahmetullahi ve berakatuhu biadedi zerratil kainati ve murekkebatiha…

Mayıs 2011 yılından bu zamana kadar inayet-i ilahiye ve dua-yı kabul-u şahs-ı maneviye ile zuhura gelen hizmet ve hadiselerden açıklayacağız

2011 Ramazan ayında Nairobi de bir iftar programı ve iki saat kadar süren Risale-i Nur’dan dersler ve Üstad ve Risalelerin takdimi yapılarak ilk defa bu üniversitede Müslüman Hristiyan beraber üniversite öğrencilerine Nurların ilk ilanatı yapıldı. Ve yine Ramazan ayında iftar ve erzak yardımları vesilesiyle gittiğimiz Garissa eyaletinde oranın en büyük lisesi, ortaöğretim ve yetimhanesine sahip Young Müslim Association(Genç Müslümanlar Derneği) sahipleri ve idarecileriyle tanışıp Risale-i Nurları takdim ettik. Tevafuku latifedendir ki 25 sene evvel Türkiye’den bu okula birkaç Risale gönderilmiş ve kimin gönderdiği bilinmiyor. Fakat herhalde o risaleler tohum olmuş ki Mersin ilinin Kenya Bahçesinde binlerle Risale-i Nur ağaç ve meyveleriyle netice vermiş ve veriyor inşallah.

RİSALE FM

Bu okul ve yetimhanenin sahibi olan Şeyh Muti Resul Efendi. Medine de üniversite yıllarında Risalelerle tanışmış ve Urduca ve Arapça lisanıyla okumuş ve tam bir Osmanlı ve Bediüzzaman hayranı. Ne vakit kendisini ziyarete gitsek mutlaka Üstad’dan ve Risalelerden bahseder, tatlı sohbetler eder.

Ve yine bu eyalette ismi Risale FM olan yerli ve Müslüman bir radyo kanalı var. Bu Risale FM radyosunun açılış tarihi Mersin ilinin Kenya’ya açtığı Risale-i Nur dershanesinin tarihine tevafuk ediyor. Bu radyoda İngilizce Risale-i Nur dersleri, cevşen ve hizb-ul hakaik evradları verilmektedir. 2012 Mart ayında Filipinlerden gelen Muhammed Rıza Ağabey bu radyoda canlı olarak Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman’ın tanıtımını yapmıştır ve yine bu ayda Muhammed Rıza Ağabey Nairobi Üniversitesinde de Kenya International Risale-i Nur Symposium organizasyonunda konuşmacı olarak Hristiyan ve Müslüman öğrencilerine bunun yanı sıra Papazların da katıldığı sempozyumda büyük bir dinleyici kitlesine Risale-i Nurlardan Inter Faith Dialogue konulu mevzuda gayet müessir bir konuşma yaptı.

Uluslararası Bediüzzaman Sempozyum zincirinin bir halkası da Kenya da yapılmış oldu. Sempozyum sonunda bila istisna Hristiyan din görevlileri de dâhil hepsinin İslamiyet hakkındaki kanaatleri tamamen değişti ve İslamiyet’in sulh ve selamet dini ve Peygamber Efendimizin bir şefkat peygamberi olduğunu tamamen kabul ve ikrar ettiler.

MÜSLÜMAN OLANLAR DEVAMLI ARTIYOR

Bu seneki Ramazan Ayının kudsiyetinden ve umum Alem-i İslamiyet’in yaptığı dua-yı umumiyeden gelen feyizden olsa gerektir ki Hristiyan aleminin kalpleri İslamiyet’e meyletmeye başladı. Dershanemize gelen iki üniversiteli talebelerden ikiside İslamiyet’i iyice düşündüklerini ve kabul etmeye yaklaştıklarını söylediler. İsimleri aynı olan yani; Joseph(Cozef) olan bu iki üniversiteli bu Ramazan ayında lütfen bizi Yusuf olarak çağırın demeye başladılar. Henüz daha niyet halindeler ama Müslüman olmaları çok yakın bizde dua ediyor bekliyoruz. İnşallah sizlerin şahsı manevisinin kuvvetli dualarıyla hidayet-i ilahiye vuku bulur inşallah.

Bunlar gibi daha nice üniversite talebesi kardeşler İslamiyet’e çok yakınlar. Hatta içlerinde bir yıldan fazladır Risale okuyan ve sohbete gelenler var. Hatta bazı Hristiyan talebeler cep telefonlarına Risaleleri indirmişler ve oradan okuyorlar biz bu hali gördüğümüzde inanın çok şaşkınlık yaşadık, Barekallah dedik. Rabbim tez çabuk hidayet ver diyerek sevinçle dua ettik. O kadar ki kalpleri ve akılları çoktan İslamiyet’e teslim olmuş fakat hissiyat, çevre ve aile baskıları vs. sebeplerden dolayı daha henüz niyet halindeler. İnşallah Nuru hidayet kalplerine ilka olunur da hidayet vuku bulur.

Bunun bir numunesini dershanede geçen yıl ilk Müslüman olan Hamza’nın giderek artan şevk ve gayretiyle daima etrafına Risale-i Nurları anlatmasıyla etkilenip merak edenlerden bir tanesi bu geçen pazar gününde Dershanemizde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Tevafuk-u latifedendir ki yeni ismi ENVER olan bu kardeşimiz 33 pencereler Risalesini okuduktan sonra aynı günde karar verdi. Bu kardeşle beraber 33 pencereleri okuduktan sonra Müslüman olan üçüncü kardeşimiz.

KİTAP FUARLARI VE DEVLET GÖREVLİLERİ İLE İLİŞKİLER

Hakikaten Kenya Doğu Afrika ülkesinin kültür ve ekonomi merkezi hükmündedir. Eğitim ve okuma-yazma seviyesi gayet yüksek olan bu ülke insanları okumayı ve araştırmayı çok seviyorlar. Kitapçı dükkanları ve kırtasiyelerden hariç kitap satıcılarını sokaklarda, kaldırımlarda kitap tezgahlarını görmek mümkün. Belki de bu yüzdendir ki bu ülkede uluslararası konferanslar seminer ve kitap fuarları organizeleri tertip edilmektedir. Kenya Yayınevleri Derneğinin düzenlediği 15. Nairobi Uluslararası Kitap Fuarına ilk defa bu sene Türkiye’den Sözler Yayınevi ve Çare Derneği adına Risale-i Nur eserleri Kenya okur severlerine takdim ve arz edildi.

Beş gün süren bu kitap fuarı birçok profesör, üniversite öğretim görevlileri, öğretmenleri, üniversite öğrencileri ve bazı siyaset adamları ve bakanlar ziyaret ettiler. İstanbul Suffa Vakfı adına Kenya’dan Türkiye’de üniversite de okutmak için burslu 100 öğrenciyi Türkiye’ye götürmek için buraya gelen Şemseddin Türkan ağabeyin de kitap fuarı zamanına tevafuk etmesi de ayrıca bir inayet-i ilahiye olmuştur. Bu burslu öğrencilerin Kenya’dan olması ve sayı çokluğu burada gayet büyük yankı uyandırdı. Birçok resmi kanallara ve mercilere ulaşmaya vesile oldu. Şemseddin Türkan ağabeyin davetiyle Kenya’ya yeni atanan Türkiye Büyükelçisinin kitap fuarındaki standımızı ziyaret etmesi ve Kenya Milli Eğitim Bakanının standımızı açılış gününün aynı anda iki önemli bürokratın standımızda bulunması çok önemli. Her iki bürokratta 30 dakikaya yakın beraber sohbet ve dinler arası uzlaşma ve beraberlik adına muhavereleri ve Şemseddin abinin her iki bürokrata Risale-i Nur kitaplarını ve Meşhur Türk Lokumlarını hediye etmesi Kenya Basın Camiasında büyük bir ilgiyle izlendi.

Standımızı ziyaret eden bürokratlar, öğrenciler ve eğitim görevlilerinden her biri ziyaretçi defterimize bizim hakkımızda yani Risale-i Nurlar hakkında düşünce ve görüşlerini yazdılar. Bu olay üzerine Kenya’nın büyük yayınevleri bizden kitap satın almak istediler, kitaplarımızı yani Risaleleri merak ettiler okudular. Devlet ve özel üniversitelerden iki üç tanesi Risale-i Nurlardan satın aldılar. Her birisinden onar tane sipariş verdiler. Sizin yeriniz nerede fatura verebilir misiniz diye soru sordular. Bizde inşallah yakında resmi bir yer ve ofis açacağız dedik..

Fuar esnasında standımıza ilgi ve merak epeyce fazla idi. Türkiye’yi ilk defa temsil etmemiz standımızın dekorasyonunun gayet cazibedar olması ki bunda Suffa’dan Uğur abinin kitap dekorasyon ve süsleme sanatında uzman olması ve yaptığı kırk dakikalık bir emek neticesinde öyle güzel oldu ki standımızın önünden geçen insanların yüzde doksanı bakmadan edemedi ve birçoğu fotoğraf çekti ve çektirdi.

Ziyarete gelenlerin ve kitap alanların birçoğu İslamiyet’i, Peygamber Efendimizi ve mucizelerini gayet merak eden ve araştıran şahıslardı. Çoğunun ismini ve adresini aldık ve kontak adreslerini bize verdiler.

RİSALE-İ NUR’LAR İÇİN HAPİSHANLERE ÖZEL İZİN

Bu kitap fuarının birçok menfaatlerinden sadece bir tanesi şu oldu ki; Kenya Kadınlar Hapishanesinde görevli ve hukuk bölümünde okuyan Abdurraşid isminde birisinin standımıza gelip ve sonra dershanemize davet ettikten sonra kendisi bize hapishanede ders yapabilirsiniz hizmet edebilirsiniz diye teklifte bulunması üzerine bizde ertesi gün oraya gittik maksat ve niyetimizi anlattık. Risale-i Nur’ların hapishane hayatına bakan ve teselli mektuplarını içeren muhteviyatlı eserleri takdim ettik. Kenya’nın baş hapishane müdürü olan Abdullah Bandid ismindeki zevat-ı muhterem ki bu zat hem alim, hem radyoda her gün dini program yapan bu zat teklifimizi memnuniyetle kabul etti. Bizi tüm Kenya hapishanelerine rahat gidebilmemiz için özel izin ve belge vereceğine söz verdi.

Aynı zamanda burada Şemseddin abi için mahkûmlara konferans düzenleyeceğiz ki bu yolla birçok kişi hapishanede Müslüman olmuş.

İnşallah belki de, Kenya’da niçin olmasın… Risaleler mahpuslar için tam bir teselli kaynağı.

Bize mümkünse bu Risalelerden tayyarelerle gönderirseniz çok müteşekkir olacağız. Makbul ve müstecap dualarınıza muhtaç,

Kenya Risale-i Nur Talebeleri.

Artık Tanzanya’da Kuran-ı Kerim Ve Risale-i Nurlar Ateşe Verilmesin!

Essalamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Barakatuh,

Çok Saygı değer 27-31 Ağustos 2012 1.Uluslararası Risale-i Nur Tercümanları Toplantısı Organizatörlerine,

Sizlere bu mektubu, yukarda bahsedilen, son derece aydınlatıcı ve iyi organize edilmiş İstanbul toplantısından dolayı teşekkürlerimi bildirmek amacıyla yazıyorum. Ne kadar güzel bir tevafuktur ki, bu toplantıdan hemen sonra, Afrika ve Avrupaya yayın yapan İkra televizyonunda Risale- i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi hakkında yayımlanan bir belgeseli izledim. İstanbul’daki tarihi toplantıdan hemen sonra, son derece mükemmel bir şekilde sunulan bu belgeseli izlemek benim için büyük bir keyifti doğrusu.

İkra televizyonu belgeselinde; Risale-i Nurun bugüne değin beş civarında ülkede tanınıp bilindiği anlatıldı. Oysa katıldığım İstanbul toplantısında elliye yakın ülkeden katılımcı vardı ve her katılımcı en az bir veya birden fazla kendi ülkelerinde konuşulan en yaygın dile tercüme edilmiş Risale-i Nurları zikrettiler. Bu İstanbul toplantısına, Tanzanya’dan, Swahili dilinde yayımlanmış dört Risale-i Nur tercümesiyle katıldım.

Swahili dili Afrika Birliğinin resmi dilidir ve Tanzanya, Kenya, Somali, Uganda, Ruanda, Burundi, Kongo, Malawi, Zambia, Namibya, Güney Afrika ve Mozambik’in de aralarında olduğu Doğu-Orta ve Güney Afrika’da yeralan 45 milyondan fazla insan tarafından konuşulmaktadır. Swahili dilini konuşan tüm bu insanların Risale-i Nurları okumaları ve anlamalarını sağlamak ve böylece inançlarını, sevgilerini, Allah’a ve Hz. Muhammed(S.a.v.)’e itaaatlerini arttırmak, müslüman olmayanların müslüman olmalarını sağlamak, bu yolda çaba harcamak ne kadar harika bir düşünce!

Gerçekleştirmek istediğimiz bu ulvi gayelere varma yolunda birçok güçlükler de bizleri beklemektedir. Ülkem Tanzanya’da Efatha Kilisesine mensup ve kendini bir peygamber olarak gören bir kişi tarafından, müslüman bir şeyhe ait matbaa ateşe verildi. Matbaada olan üç adet Risale-i Nur tercümem ve birçok Kuran-ı Kerim bu yangında yandılar. Bu kişi son derece pervasız zira adaletin elinden herzaman kaçmayı başarabilmekte! Sizlerden rica ediyoruz; lütfen karşı karşıya olduğumuz basım zorluklarına karşı bizlere elinizden gelen yardımı ulaştırın. Basılan kitaplar buraların halklarına ulaştırılsın ve böylece ila-yı kelimetullahı gerçekleştirme yolunda mesafeler kat etmiş olabilelim..İnşaallah.

www.NurNet.org

Kenya’da Bediüzzaman Sempozyumu Yapıldı

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

ESSELAMÜ ALEYKUM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜHÜ

Sempozyumlar zincirinin bir halkasıda Kenya da yapıldı.

Kenya’da hizmetin birinci yılında uluslar arası Nairobi üniversitesinde Çare yardımlaşma ve kalkınma derneğinin sponsorluğunu yaptığı “Dinler Arası Diyalog ve Said Nursi” adlı sempozyuma konuşmacı olarak Filipinlerden Risale-i Nur Enstütisi başkanı ve Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olan Muhammed Rıza Derindağ katıldı.

Kenya da ilk defa düzenlenen bu konferans, Nairobi Üniversitesinden yüzlerce hristiyan ve Müslüman öğrenciler ile Hristiyan din temsilcileri ve papazların katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

Sempozyumda semavi dinlerin ortak yönleri ve bilhassa sadece Kuran da mevzu bahs olan İsa (a.s.) ve Hz. Meryem ve Al-i İmran hakkındaki sureler ve ayetlerin beyanatı o kadar güzel ifade ve tebliğ edildi ki sempozyum sonunda başta papazlar ve diğer hristiyan müntesipleri hayretlerini, meraklarını itiraf ettiler.

Mesela onlardan bir üniversite öğrencisinin itirafı; “Hayatta aldığım en iyi karar bu sempozyum davetine katılmak oldu. Çünkü şu ana kadar Muhammed-i (ASM) (haşa ) deccal biliyordum ama şimdi anladım ki öyle değil Onun bir şefkat peygamberi olduğuna inanıyorum ve kabul ediyorum dedi. Bir diğeri ise Japonya dan bir misafir öğrenci “Kenya dan ülkeme İslamiyet hakkında aydınlık fikirleri öğrenmiş olarak dönüyorum ve iki saatte on senede öğrenmediğim şeyleri öğrendim”dedi.

Papazlar ise yaptıkları konuşmalarda M.Rıza ağabeyin yaptığı sunumların aynısını tekrar ikrar etmekten başka bir şey yapmadılar ve ayrıca bir papaz bu konferansın aynısının kendi kiliselerinde de yapılmasını arzu etti. Katılımcılardan Müslüman bir doktor; bu manaları ve bu tebliğ usulünü şu ana kadar ilk defa bu sempozyumda gördüm ve etkilendim dedi. Bunun gibi daha itiraflar oldu.

Sempozyum sonunda bir çok hristiyan öğrenciler açılan kitap standına akın ettiler ve birçoğu eserlerden aldı sonra ağabeylerin etrafını sarıp böyle bir sempozyumun tekrarını arzu ettiler hatta başka üniversitelerden gelen öğrenciler aynı sempozyumun kendi üniversitelerinde de yapılmasını taleb ettiler. Risaleler ve üstad hakkında internet adresleri ve iletişim kurmak için email adreslerini istediler.

Kanaatımız odur ki bu sempozyum sonunda tezahür eden hüsnü alaka ve tesir gösteriyorki buralarda insanların nurlara ve İslamiyet hakkında hakiki bilgilere ekmek ve sudan ziyade ihtiyacı var.

Kenya Nur Talebeleri

NurNetwork

Doktor Abilerimizin Kenya Hatıraları

Kenya’ya Doğru Yolculuk Başlar

İki doktor bir sağlık memuru olarak Kenya’daki Somali’li göçmenlerin bulunduğu dünyanın en büyük kampına iki hafta sağlık hizmeti vermek üzere gönüllü olarak yola çıktık. Hemen Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Mevlüt abi ve İsmail abiyle temasa geçtik ve ihtiyaçlarını sorduk. Fazla miktarda her dilden kitap istediklerini söylediler. Mersin’den bir doktor abinin himmetiyle İstanbul’daki Sözler Matbaasında 110 Kg. Kitabın hazır olduğu söylendi. Haftasonu olmasına rağmen orada görevli bir kardeş hususi olarak matbaayı açtı ve üçümüz kitapların tamamını paketledik. Bir kısmını kartonlara koyup paket makinasıyla güzelce paketledik. Bir kısmını da yanımızda götürdüğümüz küçük el valizlerine doldurduk. Oradan hava limanına geçtik. Bir yolcunun en fazla 40 Kg taşıma kapasitesi olmasına rağmen kendi eşyalamızla beraber neredeyse 150 Kg eşyamız vardı. Ancak ekip yedi kişi olduğundan ve bazıları daha az yük aldığından dolayı 280 Kg lık kapasiteyi herkese yaydık. Buna rağmen limit doldu ve bir kısım eşyalarımızı yanımıza almak zorunda kaldık. Altı saat sonra Nairobi’ye indikten sonra daha önce haber verdiğimiz abiler hazır beklemekteydiler. Gümrükten çıkışta sorun çıkarabilirler gerekirse 50-100 Dolar verin o zaman kitapları geçirebilirsiniz diye daha önce bu şekilde kitap götüren abiler bizi uyarmıştı. Neyse ki biraz mırım kırın etseler de hiç bir sorun olmadan kitapların tamamını geçirdik ve dışarıda beklemekte olan abilere teslim ettik.

Aslında gönlümüzden geçen abilerle dersaneye gitmek, orada bir kahvaltı yapıp, kitaplardan da biraz alıp yola öyle çıkmaktı. Ancak ne dersaneyi ziyaret edebildik ne de yanımıza bir tane kitap alabildik. Çünkü bizler bir vakıf vasıtasıyla sağlık hizmeti vermek üzere görevlendirilmiştik ve ekibimizde sorumlu olduğumuz hemşireler de vardı. Hem onları bırakamazdık hem de yaklaşık 650 Km lik daha yolumuz vardı ve bu yolu gece olmadan bitirmek zorundaydık, zira 450 Km’den sonra asfalt yok, kumda jiplerle ilerliyorsunuz ve gece can güvenliği yok. Sabah biraz gecikmeli de olsa 7 kişi iki ayrı jiple yola çıktık. Nerdeyse hiç virajı olmayan dümdüz yol ve sanki kafamıza değecek kadar alçak pamuk şekerine benzeyen bulutlar ve etrafta hiç bina olmadığı için gözümüzün görebildiği çok geniş bir alanda uçsuz bucaksız gökyüzü adeta saniye saniye değişen bir tablo gibiydi.

Hristiyan Köyündeki Cami İmamı Said Hoca

Garissa’ya yakın yol üzerindeki bir köyde bir camide ikindi namazını kılmak üzere durduk. Cami çok bakımsız, tuvaletler susuz ve gömleği biraz kirli, yüzü simsiyah ama gülünce gözlerinin içi gülen nur yüzlü bir zenci etrafımızda koşuşturmaya ve bize su bulmaya çalıştı. Nitekim görüntüsü kirli bir kaç kap ile bize su getirdi. Biraz ondan biraz da yanımızda götürdüğümüz sularla abdestlerimizi alıp çok sade, tavanı akmış, bazı yerleri kırık ve sadece hasır serili ama dıştan görüntüsü güzel olan camide cemaat ile namazımızı eda ettik. Sonra imamla sohbet etmeye başladık. Ama birden içimiz cız etti ve keşke yanımıza biraz kitap alsadık dedik. Çünkü camide Kur’an dahil bir tane bile kitap yoktu. Hoca bu köyün hıristiyan bir köy olduğunu, kendisi dahil sadece üç ailenin müslüman olduğunu ve onların da çok fakir olduklarını anlattı bize. Ancak hoca bizi görünce o kadar neşelenmişti ki, sanki içi cıvıl cıvıl olmuştu ve heyecanı yüzünden anlaşılıyordu. Bize su vermek için koşuşturması ve bize hayran hayran bakması ve yanımızdan ayrılmaması çok dikkatimizi çekmişti. Hocaya içimiz ısındı. Sanırım beyaz oluşumuz ama buna rağmen namaz kılışımız onu çok şaşırtmıştı. Kendisine kitap vermeyi çok arzu ettiğimizi ve malesef yanımızda getiremediğimizi söyledik. Ben yarım ingilizcem ile kitaplar hakkında malumatlar vermeye başladım. Kitapların müellifinin adının Bediüzzaman Said Nursi olduğunu söyleyince, ismini duyduğunu, kitaplarını merak ettiğini ve kendi adının da Said olduğunu söyledi. Bu durum bizi derinden etkiledi ve Nairobi’deki abilere vermek üzere telefon numarasını aldık ve yanımızda götürdüğümüz paralardan bir parça verip yolumuza devam ettik.

Garissa’ya vardığımızda akşam olmuştu. Doksan kilometre daha yolumuz vardı ve biz yola devam etmek istiyorduk. Bizi sıkı sıkı uyarmalarına rağmen biz yola devam etmek istedik çünkü özellikle müslüman ve Türklere kimsenin dokunmayacağını yolda sorduğumuz bütün insanlar söylediler. Biz de tevekkeltü Alallah diyerek yola devam ettik ve Dadaab’a vardık. Orada yaklaşık on gün kaldık ve hergün 20 Km ilerideki Dagahley denen kampların olduğu bölgedeki sağlık çadırlarında poliklinik hizmetleri verdik.

Üstad’ı Anlatınca Bizi Dinleyen Malaylar

Gittiğimizde Türkiye’den giden ve gelen yardımları ve erzakları dağıtan gönüllüler ve Malezyadan gelen ve Kenya asıllı doktorlar oradaydılar. Yaklaşık bir hafta beraber çalıştık. Malezya’dan gelen doktorun iki arkadaşı vardı, biri gazetesi diğeri öğretmen. Hepsi de dindar ve namazlarını kılıyorlardı. Hepsiyle ingilizce iletişim kurduk ama Kenyalı doktor gayet güzel Türkçe konuşuyordu. İçimiz bu sefer ikinci defa cız etti ve kitap getirmediğimize bin pişman olduk. Ama yine dilimizin döndüğü kadar da olsa risalelerden bahsetmeye çalıştık. Asıl dilim Almanca ve İngilizcem adeta Tarzanca olan ben yarım yamalak bir İngilizce ile üstadın hayatından ve risalelerden bahsetmeye başladım. Ama ne gariptir ki normalde bizi anlamadıkları için hiç dinlemeyen ve kendilerine ait bir dünyada konuşup eğlenen, arada sırada bize selam veren ve namazlarda cemaate katılan bu kısa boylu, çekik gözlü ve sevimli adamlar, hiç nefes almadan beni dinliyorlardı. Onlar beni dinledikçe ben de adeta coşuyorum ve Emrah hocamın tabiriyle her şeyi özetlemiş ve anlatmışım. Ya anlattığım her şeyi anladılar, ya da hiç bir şey anlamadılar ve ayıp olmasın diye beni dinlediler. Ama üç kişi yarım saat 45 dakika hiç bir şey anlamadan çıt bile çıkarmadan nasıl durabilirler. Sonra adı Ubeydullah ve mesleği öğretmen olan genç Malezyalı Malayca Risalelerden haberdar olduğunu ve kendisinin okuduğunu ifade etti. Ama doktor ve gazteci de en kısa zamanda okumak istediklerini ifade ettiler ve bizleri Malezya’ya davet ettiler. Biz de onlara Malayca risale yollayacağımıza, inşallah fırsat bulursak da ziyaretlerine gideceğimize söz verdik.

Bir Tane Somali’linin Hıristiyan Olmamasıyla Övünen Somaliler

Üçüncü defa içimizin cız ettiği yer de Dagahley’di. Yani hastaların ve bizlere yardımcı olan Somali’li gençlerin olduğu kamp bölgesi. 3000 civarında hasta baktığımıza göre yarısı bebek olsa en az 1500 kitap dağıtabilirdik ama bir tane bile kitap dağıtamadık. Olsun dedik, nasıl olsa yer belli, insanlar belli nasıl olsa bunlara yollarız diyerek teselli bulduk ve onlara da kitaplar hakkında malumat verdik. Hepsi de çok merak ettiler. Somali’lerin çok ilginç bir özellikleri var. Şimdiye kadar bir tane Somali’li bile hıristiyan olmamış ve bu özellikleriyle övünüyorlar. Çocuklar neredeyse konuşmaya başlar başlamaz Kur’an okumaya başlıyorlar. Çoğu hafız ve Kur’an öğrenme yöntemleri akıllara durgunluk verecek cinsten. Duksi denen ve ağaç altlarında ya da derme çatma kulübelerde uzun tahtalara pilleri kırıp içinden çıkan kömürle yazıyorlar ve tekrar silerek yeniden yazarak Kur’an öğreniyorlar. Hattın güzelliğini görseniz silmeye kıyamazsınız. Bir milliyetlerini bir de dinlerini açlıktan ölseler de bırakmıyorlar. Osmanlı’dan en son ayrılmış, Türkleri çok seven bir millet.

Nairobi’deyken otelin önünde müslüman Kenya’lı esnaflar bizi görünce öyle içten selamladılar ve öyle sıcak karşıladılar ki tarif edemem. İçlerinden genç bir işadamının söyledikleri bizleri hayrete düşürdü. Sizler Osmanlı’nın devamısınız, şimdi de kalkıp bütün İslam alemini toparlamaya başladınız. Size her gün her namazda dua ediyoruz. Türkiye’ye ve Türklere dua ediyoruz. Sizler güçlü olursanız biz zaten kurtuluruz, kendimize değil size dua ediyoruz. Halifeliğin merkezi orasıdır şeklinde ayak üstü bizlerle sohbet etti.

Ottoman Empire, Abdulhamid, İrdoğan

Bir de Dagahley yani kampa yakın yerde bir eczanede bir vatandaş, Türk olduğumuzu farketti ve başladı Ottoman Empire, Abdulhamid, İrdogan demeye başladı. Sordum bu adam ne iş yapar diye, hamalların başı dediler. Kısacası yediden yetmişyediye herkeste bir umut ve bekleyiş var. Bunun da Türkiye eliyle olacağına inanıyorlar ve bizlere çok teveccüh gösteriyorlar. Allah-u Alem belki de bu durumlar risalelerin orada filizlenecek olmasının bir emaresidir. Belki de hem maddi hem de manevi inkişaf olacak ve belki de onların da umdukları ve dua ettikleri gibi Türkiye sayesinde olacak.

Papazlık Okulunu Bırakıp Müslüman Olan Genç

On günden sonra tekrar Nairobi’ye döndük. Bir gece dersanede kaldık ve biraz alışveriş yaptık. Sonra dersanede abilerin hatıralarını dinledik. O kadar çok inanılması zor ve hayret verici şey anlattılar ki aklımızda tutmamız imkansız. Sadece oradaki hatıralar ayrı bir mektup olur. Zaten kendilerinden mail atmalarını rica ettim, geldiği zaman sizlerle paylaşacağım. Ama en ilgimizi çeken derslere ve risalelere hıristiyanların aşırı teveccühü. Derslere bile geliyolarmış. Hatta papaz olacakken, bütün arkadaşları papaz olduğu halde müslümanlığı tercih eden bir Kenya’lıyı ablası namaz kılarken görmüş ve laptop dahil bütün eşyalarını o yokken satmış. Parasızlıktan üniversite kaydını yenileyemeyen bu kardeşe oradaki abiler yardım etmişler. Ondan sonra dersaneden hiç çıkmaz olmuş. Bu sene de aynı sıkıntıyı yaşayan kardeşe bizler de elimizde kalan son paralarımızı verdik ve bu sene de üniversite kaydını yenileyebilecek inşallah.

Hastalar Risalesi Karaborsa’da

Hemen üniversitenin yanında olan dersaneye en çok tıpçılar ve eczacılar geliyormuş. Özellikle hastalar risalesi çok okunuyormuş, neredeyse hastalar risalesi karaborsaya düşmüş. Hastalar risalesi bulmak çok zormuş. Bir de kitap çok kıymetliymiş ve oranın insanları kitap okumayı çok seviyorlarmış. Hatta abiler orada bir matbaa kurulması veya bir matbaa ile anlaşma yapılması gerektiğni düşünüyorlar. En büyük arzuları bu. Biz 50-60 Kg kitap götürmeyi düşünürken kitapların tamamının yani 110 kilosunun da suhuletle götürülebilmesinin ve bize bir kitap bile nasip olmamasının sırrını anladım gibi. Gerçi bizi getiren şoförden tercümanlara bir poşet kitap yolladık ama abiler zaten bizim görev yaptığımız yerleri çok iyi biliyorlar. Hem tercümanlara, hem halka hem de Said hocaya kitap verecekler inşallah. Hatta oralarda ve Garissa’da Çare Derneğinin Bediüzzaman ve Abdulkadir Geylani isminde 2 kuyu açtığını ve açmaya devam ettiğini öğrendik ve çok memnun olduk. Oralarda kurbanla ilgili faaliyetlere de başlamışlar. Çok istedikleri bir diğer şey, yurt. Üniversitenin ve öğrencinin oldukça fazla olduğu Kenya’da yurt çok az ve kız erkek karışık. Esnaf abiler gelsin burada yurt açsın, işletsin para kazansın diyorlar. Bir de ilgilendikleri bir yetimhane var. Sadece kız çocuklarının olduğu yetimhaneye maddi yardımda bulunuyorlar, içler acızı durumda olduğu için.

Safari

Ertesi gün National Park’a safariye gittik. Aylarca orada olmalarına rağmen abiler de ilk defa gitmişler. Babası orada esnaf olan Hüseyin kardeş bileri arabasıyla parkta dolaştırdı ve çeşitli vahşi hayvanları görme fırsatı bulduk. Tatlı bir hatıra olarak hafızamıza yazıldı. Zebra, Antilop, Gergedan, Devekuşu, Timsah, Babun, Bizon ve bir çok kimseye nasip olmayan Arslan’ı doğal ortamlarında canlı olarak görme fırsatı bulduk. Cuma namazına yetiştik ve Swailice Hutbe dinledik. Ben etrafı süzmek ve fotoğraf ve video çekmekle meşgul iken Emrah hocam hutbeyi dinlemiş ve neredeyse tamamını anlamış ve sonra bana anlattı. Fesübhanallah, İslamiyet ne güzel bir din ve birliği ne güzel sağlıyor?

Allah’a emanet olunuz.

Doktorlar / NurNet.Org