Etiket arşivi: kız çocukları

Belleri Bükülmeyen Kızlar

Kızını okuyup kariyer yapması için elinden gelenin fazlasıyla yapan bir anne, yıllar sonra acıda olsa bu durumu şöyle açıklamaktadır: “Kızımın okuması için her şeyi yapmışım ama kızımın evliliği ve anneliği için hiçbir şey yapmamışım.”

Rabbimiz tarafından en güzel şekilde yaratılan insanoğlu, dünyaya gönderiliş gayesinin başında Rabbine kul olmak gelir. İnsanoğlu bir taraftan Rabbine kulluk vazifesini yerine getirirken bir taraftan da çocuklarını Rabbine kul olacak şekilde terbiye etmesi gerekir.

Rabbimizin emirleri doğrultusundaçocukları,  iki cihanda da mesrur olacak şekilde yetiştirmek anne babaların en başta gelen sorumlulukları arasında yer almaktadır.Bunun için “…Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden…”(Bakara 2/24)çocuklarıkorumakanne babaların verecekleri terbiyeye bağlıdır.

Misyon Farkı

Rabbimizin çocuklar için öngördüğü misyon ile günümüz anne babaların çocuklar için öngördüğü misyon arasında özellikle de kız çocuklarında ciddi anlamda farklılıklar bulunmaktadır.

Rabbimiz kız çocuklarını, yetişkinlikte yüklenecekleri eş ve annelik görevlerine uygun duygularla donatarak yaratmıştır. Bu duyguların başında şefkat, merhamet, sevgi, bağlılık gelmektedir. Günümüz de ise kız çocuklarını fıtrata uygun duygularla yetiştirmek bir yana erkek çocuğu gibi yetiştirilmektedir.

Bir eş ve anne adayı için olmazsa olmazların başında gelen bu duygular, anne babaları tarafından ikinci plana atılmakta hatta hiç dikkate dahi alın(a)mamaktadır.  Buna birde günümüz mesleklerin rekabetçi bir düzene dayanmasını hesaba katarsak zaten temelinde sağlam olmayan bu duygular iş hayatında iyice körelecektir.

Duyguları körelen kızlar, meslek sahibi olup evlendiklerinde çocuklarına bu duyguları göstermekte sıkıntılar yaşayacaklardır. Rabbimiz tarafından ihsan edilen bu duygular eğer meslek ve kariyer adına köreltilmemiş olsaydı anne kokusuna hasret bu çocuklar daha üç, altı, dokuz aylık olmadan bakıcılara ve kreşlere bırakılmazdı. Kreş sayılarının günümüz de bu kadar artmasının başka izahı da yoktur.

Erkek Gibi Yetiştirilen Kızlar

Günümüz anne babaları kız çocuklarını kız, erkek çocuklarını da erkek gibi yetiştirememektedirler.  Bu da kız çocuklarını erkek gibi davranmaya, erkeklerinde kız gibi duygusallaşmalarına neden olmaktadır. Her haliyle fıtratına uygun yetiştirilemeyen bu çocuklar, sağlıklı bir kişilik geliştiremeyeceklerdir.

Kadınlarda olması gereken duygusallık erkeğe, erkekte bulunması gereken cesaret kadınlarda daha fazla olduğu zaman dengeler altüst olmaktadır. Bırakalım kızlar duygusal, erkeklerde cesaret sahibi olsunlar. Her çocuğu fıtratına uygun olarak yetiştirilsin ki kızlar kız gibi erkekler erkek gibi olsunlar.

Anaokullarına bakıyoruz kız çocukları erkek gibi konuşmakta erkek gibi davranmaktadırlar. Erkek çocuklarına dahi yakıştıramayacağımız birçok şeyleri kız çocukları çok rahat yapmaktadırlar.

İlkokullarda da durum bundan farklı değil. Bu durumu bir öğretmen arkadaş şöyle anlatmaktadır: “Eskiden sınıfında kız öğrenci çoksa ses çok olurdu. Erkek çoksa yaramazlık çok olurdu. Günümüzde ise ikisi de birbirine karıştı. Sınıfınızda kız ya da erkek çocuğunun fazla olması durum değiştirmiyor. Kişilik ve davranış olarak birbirlerinden farkları kalmadı. Kızlar erkek gibi yaramazlık yapmaktalar erkekler de kızlar gibi çok konuşmaktadırlar.”

Ortaokul ve liseye devam eden kız çocukların durumları da hiç iç açıcı değil. Ağızları erkek ağzı gibi ve gün geçtikçe de bozulmaktadır. Hiç kimseye yakıştıramadığımız sözleri rahatlıkla söyleyebilmektedirler. Konuşmaları ciddiyetten uzak ve ağızlarını da eğip bükerek konuşmaktadırlar. Toplum içinde birçoğunun ağzında sigara, yüksek sesle, lanlılunlu, küfürlü konuşmaktadırlar. Evde, ev işi yap(tırıl)madıkları için belleri bükülmüyor.  Yolda önüne bakarak yürümesi gereken kızlar, köy ağası gibi yürümektedirler.

Evlerde de durum dışardan farklı değil. Bu çocuklar; anne babaları eve girdiği zaman toparlanmak bir yana istifini dahi bozmamaktadırlar. Anne babalarıyla konuşurken arkadaşlarıyla konuşur gibi konuşmaktadırlar. En küçük uyarı ve ikazlarda arkadaşıma tepki verir gibi tafralar yapmaktadırlar. Eğitim sadece akademik başarı üzerine yapılınca bu durumlarda kaçınılmaz olacaktır.

Annelerinin “Ayak İzlerini” Takip Edecek Kızlar

Anne yengeç yavrusuna sormuş: “Evladım neden dik yürümüyorsun?”

Yavru yengeç: “Anne ben seni hiç dik yürürken görmedim ki…” demiş.

Kız çocukları yaratılışları gereği süslü ve renkli giyinmeyi severler. Eskiden anneler kız çocukların bu özelliklerini dikkate alırlar fakat abartıya kaçmazlardı. Ancak günümüz anneleri bunu fazlasıyla abartmaktadır.

Daha küçük yaştan itibaren çocukların bilinçaltlarına; güzel olmalısın, marka takılmalısın ki toplum içinde havan olsun mesajı verilmektedir. Bu mesajları alan çocuklarda herkese kendini beğendirme psikolojisi içine girmektedir.Toplum içinde kişinin değerini özellikle marka belirleyeceğini düşünen çocuklarda marka takıntısı başlayacaktır.

Anaokullarına bakıyoruz anneler kız çocuklarını şık ve marka giydirme yarışına girdiklerini görüyoruz. Hal böyle olunca anaokulu çocukları kendi aralarında “Senin ayakkabıyın markası ne, nerden giyiniyorsunuz?” konuşmalarına tanık oluyoruz. Hal böyle olunca anneler; marka bağımlısı kompleksli çocuklar yetiştirmektedirler.

Gerçi evlerde annelerin giyinmede önceliği marka olunca, çocuklar arasında bu tür konuşmalarda doğal olacaktır. Malum eskiden annelerin gardıroplarında sadece giyecekleri kadar giysileri vardı. Giymediklerini de de ihtiyaç sahiplerine verirlerdi.

Oysa günümüzde annelerin gardıropları butik dükkânı gibi koyacak yer bulamamaktadırlar. Her ayakkabıya uygun çanta, manto, başörtü… bulunmaktadır. Giymediklerini de ihtiyaç sahibi birine vermek yerine bir gün giyerim ya da vermeye kıyamadıkları için vermemektedirler.

Gardıroplar ağzına kadar dolu olunca günümüz anneleri dışarıya çıkmadan en az yarım saat aynanın karşısında nasıl güzel olabilirim kaygısı içinde geçirmektedirler. Evde eşinin yanında üst başına dikkat etmeyen bu anneler, dışarı çıkarken defileye gider gibi giyinmektedirler. Model böyle olunca ister istemez kız çocukları annelerinin“ayak izlerini”takip edecektir. (Devam Edecek)

Mehmet Emin Karabacak – cocukaile.net

Kız Çocuklarındaki Erkeksi Tavırlar

Bir gün içerisinde farklı şikâyetten gelen üç kız çocuğunun aynı tiplemesi, beni bu yazıyı yazmaya itti. Yeni kuşakta cinsiyetlerine uygun özellikleri taşımaktan çok, karşı cinse benzeme davranışları çocuklarımızda günbegün artmakta. Bahsettiğim asla cinsiyet ayrımı değil.

Fizyolojik olarak sıkıntısı olmadığı halde, oturuşuyla, konuşma tarzıyla, giyinişi ile bakana  – erkek mi, kız mı?? dedirten nesli biraz ele almak gerekiyor.

Önemli değil gibi bakmak, çocuğun içindeki bocalamaların ve arayışının farkında olmamaktan kaynaklıdır. Çünkü kız çocuğunun kendi akranlarından ve cinsiyet vasıflarından uzak olmasının altında yatan bir şeyler olmalı?

Neden bir kısmı, kız çocuklarının özelliğini, naifliğini, narinliğini taşırken diğer kısımda, oturduğu anda;

-Yeaa diye başlayıp cümlesine, bacaklarını açarak oturup, kaş gözüyle elinde tesbihi eksik bir adamın küçük versiyonu olma özelliğinde. Ve bundan mutlu olmakta.

Davranışlarında erkek vasıflarını taşıyan kız çocuğu;

-‘Arkadaşlarım kabinde yanımda soyunmuyor.’

-‘Bir kız arkadaşım bana farklı tekliflerde bulundu ’gibi  şikayetlerle rahatsızlığını dile getirip,bu karmaşanın kendi başına neler açtığını anlatmakta.’

Galiba global sistem, bizden çok şeyi alıp götürüyor. Çocuklarımızı da tek tipleştirmek için gizli operasyonlar yapıyor.

Değerlerden ve toplumsal normlardan sapma ve esneklik gösteren kesimin de bu sorunda parmağı olduğunu düşünmekteyim. Rol model olan ailelerin kendi kaoslarının oluşu,çocukların kimliklerini mikserlemeleriyle sonuçlanıyor.

Yeni doğan çocuklara, aslında kalıp anlamları zaten belirlemişiz.Pembe kıza, mavi erkeğe ait gibi. Sonra çocuk her evresinde anne-babayı model alır. Annenin elbiseleri, takıları, ayakkabıları… Erkek, babanın ceketi, kıravatı, arabası, tesbihi… Bazen de tersi durumlar.

İki, üç yaşlarında çocuklar kendi cinsiyetlerinin farkındadırlar. Cinsiyet davranışları 4-6 yaş aralığında daha sık görülmektedir. Çünkü ebeveyn yoluyla, erkek ve kadının toplum içerisindeki cinsiyet rollerini, davranış şekillerini anlamlandırmaya çalışırlar. Özellikle bu dönemde, kimi rol model aldıkları önemli bir göstergedir.

Ebeveynin cinsiyet modellerinde göze çarpan aykırı durum görünmediği halde ,çocukta bu davranışların nedeni bazen duygusal problemler,dikkat çekme,kendini ispat etme isteğinden de kaynaklanmaktadır.

Erkek olmanın güç olduğunu düşünen çocuklarda da, erkeksi davranışlarla çevresindeki kızların narin yapılarının daha heybetli keskin tavırlarla kontrol altına alma eğilimi görülmektedir.

Kültür de cinsiyet üzerinde sair etken. Özgürlüğünün cinsiyetle kısıtlanmasına tahammül edemeyen Ergenler ‘güç’ kılıfı olarak  gördüğü, erkeksi davranışları sergilemekte.

Bunun yanında erkeksi davranış sergileyen kızlarımız çoğunlukla sosyal uyum sorunu yaşayan kişilerdir. İlişkilerinde doyum sağlayamayan, arayış içerisindeki çocuklarımız dikkat çekmeye çalışma  ve farklı olma gibi davranışlar sergiler ve zaman zaman aykırılığa sığınarak doyuma ulaşmaya çalışır.

Neden arayış?

Buradaki  arayış kimlik sorunudur. Çocuk kendisini sosyal dünyasında nasıl tanımlıyor? Değerim, konumum nedir? Bu çevrenin neresindeyim? İşte bu soruların yanıtını bulamayış ve hissedemeyiş her çocuğu arayışa iter.

Deli-kan dediğimiz, Battal Gazi ruhlu çocukların kanı kaynarken sergiledikleri erkeksi davranışlar, tüm toplumsal cinsiyet kalıplarına bir başkaldırı olarak da  değerlendirilebilir. Ergenlik döneminde kız çocuklarının kadın modasındaki maskülenlik eğiliminin de oldukça etkisi olduğunu düşünüyorum. Zira bu kritik dönemde ergen obje ilişkisinde özümseme bağı oluşur. Bu sebep ile modeller ergenlerin hayatlarındaki önemli rehberlerdir.

Sözün özü, çocuklarımız  artık sadece ailenin değil toplumun aynası ve özüdür.

Semiha Özgür Sezer

cocukaile.net