Etiket arşivi: macaristan

Macaristan Ramazan Ayına Ramazan Risalesi ile Giriyor

macaristan-ramazan-ayina-ramazan-risalesi-ile-giriyorMacaristan Mübarek Ramazana, Ramazan Risalesi ile giriyor. Macarca Ramazan Risalesi yayınlandı.
Avrupada neşir faaliyetleri ile meşgul olan Reyhan yayınevi tarafından neşredilen bu değerli eser sevapların bire otuz bin olduğu mübarek Ramazan-ı şerifte müştakları ile buluşuyor. 
Erdoğan Nil duygularını şöyle dile getirdi “Bu güzel eserin hazırlanmasında maddi ve manevi gayreti geçen muhterem zevatın her birisine, başta Mehmet Fırıncı abi olmak üzere, ayrı ayrı  teşekkürlerimizi borç biliriz.”
Malumat kabilinden olarak, Macarca daha once neşredilen eserlerin yanı sıra Risale-i Nur’dan Sözler ve Mektubat mecmuasının tercümesi tamamen bitmiş olup şu an ise Mucizat-ı Ahmediye mecmuası baskıya hazırlanmaktadır.
Ramazan Risalesi, Istanbulda Sözler Neşriyattan temin edilebilir.
Risale Ajans

Macaristan ve Risale-i Nur (Sözler ve Mektubat’ı artık Macarca okuyabilirsiniz!)

Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1526 Mohaç Meydan savaşını müteakip islamiyetle tanışan Macaristan Risale-i Nur hakikatleri ile buluşuyor.

Uzun ve ve titiz bir çalışma neticesinde Sözler ve Mektubat risalelerinin tamamı tercüme edildi.

Sarayevo ve Varşovada faliyet gösteren Reyhan Yayınevi tarafından Macar lisanına kazandırılan bu iman ve Kur’an hakikatlari başta Macaristan’da olmak uzere dünyada tüm macarca lisanını konuşanların istifadelerine sunuluyor.

Bu degerli eserin tercüme çalışmalarında başından beri maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Sungur Abi, Fırıncı Abi ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı mensuplarına ayrıca teşekkürlerimizi bildiririz.

Reyhan Yayınevi

Hindistan’dan Çağrı Var: Birbirimizi Daha Yakından Tanımalıyız!

27 Ocak gecesi, Hindistan İstanbul Başkonsolosluğu’ndan almış olduğumuz davet üzerine, Hindistan Milli günü kutlamalarına iştirak ettik.

Kutlama ilk olarak Sayın Başkonsolos Vanlalhuma’nın yapmış olduğu konuşma ile başladı. Sayın Başkonsolos konuşmasında özetle; ülkesi ile Türkiye arasındaki ilişkilere, ilişkilerin hızla artmakta olduğuna, bu bağlamda neler yapılabileceğine, Sivil Toplum Kuruluşlarının ( Vakıf, Dernek vb. ) rolünün mühim olduğuna değindi.

Hindistan’da İstanbul İlim ve Kültür Vakfının, Sözler Yayınevinin öncülüğünde ard arda Risale-i Nur Sempozyumlarının düzenlendiği, Kitap Fuarlarının organize edildiği şu günlerde katılmış olduğumuz bu Hindistan Milli Günü etkinliği bizler açısından da son derece manidardı doğrusu. Bir milyarı aşan nüfusa, son derece çeşitli kültürel ve dini inanış farklılığına haiz Hindistan’da, günümüzde yapılmakta olan ve gelecekte de yapılacak olan hizmetleri desteklemek olarak değerlendirilecek bu faaliyetimiz, hizmet açısından hepimizi ümitvar etti.

Heyet Başkanı Şemsettin Türkan, Sayın Başkonsolosla uzun müddet son derece samimi bir sohbet gerçekleştirdi. Bu sohbette, iki ülke arasındaki kültürel yakınlaşmanın sağlanabilmesi için yapılması gerekenler temel konu olarak konuşuldu.

Heyet olarak; Macaristan, Cezayir, Çin ve Malta Devletlerinin İstanbul Başkonsoloslarıyla ve Konsolosluk personeliyle de tanışma ve sohbet etme imkanını yakaladık. Bu ülke Başkonsolosları, bizleri daha yakından tanımak istediklerini, dialog kopukluğunu önemli bir eksiklik olarak gördüklerini ve en kısa zamanda karşılıklı ziyaretler yapılmasını arzu ettiklerini belirttiler.

Hanım ablalar da bayanlarla ilgilenerek onlarla sohbet ettiler. Birçok yabancı bayana İngilizce Risale-i Nurlar hediye edildi. Kutlamalara gelen Türk bayanların da Türkçe Risale-i Nur talepleri karşılandı. Hatta, Hindistan Milli Dans gösterisi ekibinde yer alan bir Türk bayan, 10.Sözü okuduğunu, Külliyatın diğer kısımlarını da okumak istediğini ablamıza söyleyince, ablamız da kendisine gereken yardımı sağlayacağını söyledi.

Son derece faydalı geçtiğine inandığımız kutlama programının ardından davetlilerle vedalaşarak salondan ayrıldık.

RUBA-SUFFA-HAMİDİYE VAKIFLARI YURTDIŞI HİZMET EKİBİ

Ocak 2012-İstanbul

www.NurNet.org

Avrupa Polonya Hizmetleri 2011

Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve berekatuhu

Avrupa’nın yüz ölçümünün en büyük ve nüfusunun en yoğun olduğu ülkelerden biri olan Polonya’dan tüm ağabey ve kardeşlere binler selam ederiz.

Polonya’nın başkenti Varşova’da dokuz ay önce dershane açıldı ve elhamdülillah çok güzel hizmetler oluyor.

Yirmi altıncı Lamanın dokuzuncu Ricasında kahraman Üstadımızın Rusya’daki esaretinden firar edip “Ta Varşova ve Avusturya’ya uğrayarak İstanbul’a kadar geldim” diyerek hizmetin temellerini ta o zamanlardan attığı Polonya yani Lehistan’dayız.

Buraya gelmeden önce Bosna-Hersek’te ve birçok ülkelerde Risale-i Nurların tercümesi ve neşri ile alakadar olan Erdoğan Nil abi, Polonyalı, 6 yıl önce iman ile müşerref olmuş, tercüman Raşit kardeş ile tevafuken tanışıp tercüme faaliyetlerinin başlamasına vesile olmuş.

Şimdi Hizmet-i Kuraniyede bulunan Raşit, Mucizat-ı Ahmediye, Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, Muhtasar Tarihçe-i Hayat, 33 pencere, 23cü söz ve Tabiat Risalesinin tercüme edilmesine muvaffak oldu.

Polonyalı Raşit kardeşimiz bütün vaktini Risale-i Nurların tercümesine sarf ediyor ve kendisinin söylediği “Zamanımız az, bir dakikayı bile zayi etmemek gerek, en kısa zamanda külliyatı tercüme etmeliyiz” diyerek inayet-i İlahiye ile ve dualarınızla şu an şevkle tercümelere devam etmektedir.

Neşriyat faaliyetleri böyle suhuletle ve inayetle devam ederken, diğer yanda Üstadımızın Rusya’dan dönerken uğradığı Varşova şehrinde her gün derslerimiz oluyor, elhamdülillah! Umumi derslerimizi cumartesileri dershanemizde yapıyoruz. Diğer günlerde Lehistanlı ve Türk ağabeylerin evlerinde dersler yapılıyor.

Polonya’da Kur’an-ı Kerimden sonra tercüme edilen ilk İslami kitap Nur Risaleleridir. Bu vesile ile Polonya müftüsüne Mucizat-i Ahmediyeyi gönderdik sonra bizden 500 tane kitap aldı. Bütün çıkan risaleler müftülük aracılığı ile Polonyalı Müslümanlara ulaştırılıyor. Yine müftülüğün vesilesi ile 20 kütüphaneye risaleleri koyduk.

Üstadın Mufassal Tarihçe-i Hayatını okuyup çok etkilenen ve “Ben önceden pasif bir müslümandım ama şimdi büyük bir dava adamını tanıdım, artık benim durmamam lazım” diyen bir Polonyalı Müslüman profesör bizleri Lublin şehrine davet etti. Risale-i Nurun tanıtımı için 3 gün bir salon kiralayıp 400’e yakın Polonyalıyı davet etmiş. İçlerinde birçok ilim adamları, öğretmenler ve eğitimcilerde vardı. Üç gün boyunca çok güzel hizmetler oldu ve 600 kitap satıldı.

Mucizat-ı Ahmediye Risalesi basılmış ama elimize ulaşmamıştı, cuma sabahı bir rüyada, eski binanın içinde ağabeylerle meşveret ediyoruz ve bütün tanıdığımız ağabeyler orada hazır ve birden gür bir seda ile duyduk ki “Peygamberimiz Hz. Muhammed ASM geliyor” hemen karşılamak için büyük bir sevinçle dışarı koştuk ve baktık ki Medine’deyiz. Resul-i Ekrem ASM geldi ve bize dedi ki “Sungur nerede?” Birde baktık ki öbür taraftan Mustafa Sungur ağabey Rasulullah ASM a doğru geliyor.

Resul-u Ekrem ASM emretti ki hemen benim evimin yakınına Sungura bir ev yapınız. Biz hemen bu emir üzerine koştuk ve Mustafa Sungur ağabeye ahşaptan bir ev yaptık. Peygamberimiz ASM bizden birkaç gence kapıda durup Mustafa Sungur ağabeye hizmet etmemizi emretti. Bu rüyanın etkisi ile uyanıp düşünürken Mustafa Sungur ağabey aradı, bende hemen kendilerine bu rüyayı anlattım, Sungur ağabey de “Tercümelerin makbuliyetine ve ileride olacak büyük hizmetlere işarettir” dedi. Cuma namazından sonra Varşova Medrese-i Nuriyemize Mucizat-i Ahmediye risalesi elimize ulaştı ve böylece bu rüyanın tabirini anlamış olduk. 

Mayıs ayında Varşova’ya, başta Fırıncı ağabey ve ehli hizmet abiler, Bosna-Hersek’ten, Estonya’dan, Çek Cumhuriyetinden, Finlandiya’dan abi ve kardeşlerin iştirakiyle çok feyizli ve çok büyük hizmetlere vesile olan bir ziyaret gerçekleşti. Fırıncı ağabey Tataristan asıllı Polonya Diyanet İşleri Başkanı ile görüştü.

Ve Diyanet isleri başkanı Fırıncı ağabeye “Ağabey Polonya’da Risale-i Nurların inkişafı için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız” dedi.

Hizmetler bu derece hızlı inkişaf ederken, Cenab-ı hakkın inayetiyle hapishanelere de kitapları götürdük. Elhamdülillah hapishanede ellerine Risaleler ulaşan 3 kişi Müslüman oldu ve dershaneye sürekli mektup yazarak bize sualler soruyorlar. Ziyaretlerine gittik ve orada çok şaşırdık, mahkûmlar tercüme edilen bütün risaleleri okumuşlar. Hapishane artık onlar için bir Medrese-i Yusufiye oldu. Nurları şevkle okuyan mahkûmlar “Bizler burada Nurlardan dersimizi tamamıyla alıp, inşallah ıslah olarak çıktığımız gün Risale-i Nurların Polonya’daki inkişafı için elimizden gelen her türlü hizmeti yapacağız“. Elhamdülillah Risaleler Hakaik-i İmaniye dersleri ile Polonyalı mahkumları da bizlere kardeş eyledi.

Üstad hazretlerinin Leyle-i kadirde ihtar edilen bir mesele-i mühimmede müjdelediği İsveç, Norveç, Finlandiya’dan da güzel haberlerimiz var.

Finlandiya’da Emre kardeş ailesi ile tercüme faaliyetlerine devam ediyorlar. Hastalar risalesi neşredildi, yakın zamanda da inşallah 23.söz neşredilecek.

İsveç’e gittiğimizde elhamdülillah çok güzel bir hizmet zemini gördük. Orada da tercüme faaliyetleri başladı.

Norveç’ten de çok ısrarla davet ediyorlardı, gittik ve Norveççeye tercümeler başlatıldı.

Dualarınızla oralarda da dershanelerimiz açılacak.

Bir ay öncede Macaristan’a gittik. Büyük Sözler tercümesi bitti neşredilecek.

Macaristan’da iken, Çek cumhuriyetinde tercüme ve hizmetlerle ilgilenen Bekir Bakış abi ile görüştük. Çekçe Tabiat risalesi neşredilmiş.

Estonya’dan da müjdeli haberler var, hizmet için Azeri Vakıf Rasim kardeş gitmiş ve üç gün önce mübarek cuma günü başkent Tallin’de dershanemiz açıldı.

Dualarınızı ve sizleri bekleriz.

Polonya Resul

10.10.2011

www.NurNet.org

Macaristan’dan bir hizmet haberi

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Macaristanın başkenti Budapeşte’de Kuran-ı Kerim Mealinin Macarcaya çevirilmesi hizmetine muvaffak olan ve yaklaşık 1,5 yıldır irtibatta olduğumuz Ahmet Barışçıl ve Halima Zsuzsanna’nın davetlisi olarak 07 ocak- 14 ocak tarihleri arasında Budapeşte’ye hizmet maksatlı bir seyehat yapmak nasip oldu. Bu meal projesinde 3 yıldır birçok zorluğa ve kısıtlı imkanlara rağmen sebatla gayretlerini eksiltmeyen bu kardeşlerimiz, Macaristan’da bulunan tüm müslümanların bu meal üzerinde ittifak etmesi ve Türkiye Diyanetinin Avrupa temsilcilikleri eliyle mütalaa edilip umumi kabul görmesi üzerine 08 Ocak Cumartesi günü saat 15:00’te Danubius Astoria Otel’in konferans salonunda bir tanıtım toplantısı organize ettiler. Bizim de Cemaat olarak davet edildiğimiz programa Türkiye’den, Macaristan’dan ve Avrupanın dört bir yanından müslim-gayrimüslim 300’e yakın davetli katıldı.

Türkiye’den bizimle birlikte Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin Hoca, TRT Haber ekibi, TRT Tasavvuf Musikisi Korosu ve İHH temsilcisinin de davetli olduğu programa Macaristan’dan Fas, Tunus, Mısır, Irak, Katar, Malezya Büyükelçileri, Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton, kutsal metinler hususunda Macaristan’da çok önemli bir yere sahip olan ve Arap diline mükemmel derecede hakim olan Protestan kilisesi rahibi Nemet Pal, Viyana’dan Büyükelçilik Din Hizmetleri müşaviri Seyfi Bozkuş’ta katıldılar.

Program Osman Hocamızın muhteşem Kur’an tilaveti ile başladı. Seyfi Bozkuş, Irak’ın Macaristan büyükelçisi Dr. Kasim Asker Hasan, Gyöngyösi Marton, Nemet Pal memnuniyetlerini, takdirlerini ve bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkürlerini ifade eden birer konuşma yaptılar. Meal çalışmasında çok yoğun emeği bulunan ve yaklaşık 8 yıl önce hidayetle şereflenen Macar asıllı Halima Zsuzanna’ da mealin çeviri sürecinden bahsederek misafirlere teşekkür etti.

Milletvekili Gyöngyösi Marton program vesilesiyle gecede bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyleyerek Macar toplumunun yüzünü artık batıdan doğuya çevirmesi gerektiği, müslümanlarla ilişkilerin Macaristan için ne kadar önemli olduğun konularından bahsetti. Akşam namazı için kısa bir ara verilirken Fatih Camii imamı Hafız Osman Şahin hocamızın okuduğu ezan-ı Muhammedî salonun da ötesinden adeta Budapeşte sokaklarında yankılandı ve Akşam namazı gruplar halinde sahnede kılındı. TRT Tasavvuf Musikisi Korosunun sunduğu kısa ilahi dinletisi özellikle Macar misafirlerin adeta gönüllerini mestetti.

Programı medyadan TRT, Anadolu Ajansı ve Macar Hirlap gazetesinden yetkililer takip etti. Türkiye’de de aşağıda linklerini verdiğimiz medyada geniş yer buldu ve 08 ocak akşamı TRT Ana haberde yayınlandı.

Programın bizim açımızdan çok hizmete medar olduğunu ifade etmeliyiz. Davetlilerin birçoğuyla tanışma, Risale-i Nurları tanıtma ve Türkçe, Macarca, İngilizce ve Arapça Risale-i Nur’lardan hediye edebilme fırsatımız oldu. Macar Jobbik partisi milletvekili Gyöngyösi Marton ile tanıştık ve Türkçe olarak telif edilen, yaklaşık 50 dile çevirilen, tüm dünyada kalabalık bir okuyucu kitlesine sahip olan, tamamının Macarcaya çevirilmesi için çalışmaların devam ettiği ve Kuran-ı Kerimin manevi yüksek bir tefsiri manalarını nazara vererek Risale-i Nurlardan bahsettik.

Kendisi de Macarların Türk asıllı olduklarını ve Avrupalıların İslamiyete gerçek manada muhtaç olduğunu her ortamda ifade ettiğini söyledi. Bahsettiğimiz eser ile Macaristan’da özellikle Macar müslümanlara İslami  noktada hizmet etmeyi arzu ettiğimizi ve bu maksatla Samsun Araştırma ve Kültür Eğitim Vakfımızın Budapeşte’de bir temsilciliğini açmayı istediğimizi ve kendisinden bu hususta yardım talep ettiğimizi izah ettik. Mr. Marton bunu memnuniyetle karşıladı, elinden gelen yardımı yapacağını söyledi ve bize “Selamun Aleyküm” diyerek ayrıldı.

Programdan sonra davetlilerden oluşan yaklaşık 60 kişilik bir grup ile bir Türk lokantasında akşam yemeği yedik ve burada da semeredar tanışmalar ve sohbetler devam etti.

Ahmet Barışçıl ve Macar asıllı müslüman arkadaşları tarafından bir buluşma mekanı, ders verme, namaz kılma ve Cuma günleri de camii olarak kullandıkları kiralık dairede, bu vesilelerle tanıştığımız otuzdan fazla Macar müslüman kardeşlerimiz ile sonraki bir hafta boyunca birlikte olma imkanı bulduk. Bazılarının çileli, bazılarının ibretli, bazılarının kerametvari, bazılarının ise hüzünlü ama hepsinin çok farklı hidayet hikayelerini dinledik. Bu hamiyetli insanlar İslamiyet nurunu bulduktan sonra etraflarına bu nuru neşretmek için çok zor şartlarda hizmet etmeye çalıştıklarını sevinçle müşahede ettik. Bizim de inşallah yakın zamanda Risale-i Nur yolu ile Budapeşte’de kendi hizmetlerini tekmil etmeyi niyet ettiğimizi duyduklarında çok sevindiklerini ve bize kucak açtıklarını gördük. Bizim ziyaretine giderek birebir dinlediğimiz bu hidayet öykülerinden bir tanesini misal olarak anlatmak istiyoruz.

Bahsedeceğimiz Katolik Macar asıllı Müslüman amcamızın ismi Taha ve şimdi 58 yaşında. Taha amca Mastırını vergi-maliye alanında yapmış bir Avukat, aynı zaman da şair ve yazar. İslamiyetle şereflenmediği dönemde büyük kısmının yahudilerden oluştuğu finans patronlarına, banka sahiplerine, birçok işadamına danışmanlık yapıyormuş. Bundan yaklaşık 15 yıl önce oğlu Riki (şimdiki ismi Yasin) ile birlikte Hristiyanlığın hak din olmadığını gerçek manada görmüşler ve dinleri araştırmaya karar vermişler. Taha amca Yahudiliği araştırmak için bir yıldan uzun bir süre İsrailde kalmış ve İbraniceyi de öğrenmiş. Ancak bir dinin tek bir ırka saadet vermek için gelmiş olamayacağı, insanlığa zulmetmeye cevaz veremeyeceği, tahrif edilmiş Tevratta gördüğü ırkçılık ve buna benzer birçok butlan sebebiyle Yahudiliğin de hak din olmadını oğluyla birlikte kabul etmişler.

Daha sonra Taha amca oğlu Yasin’i doğu dinlerini araştırması için Nepal’e göndermiş. Bir müddet Nepal’de tapınaklarda kalan Yasin, Budizm, Hinduizm vb. dinlerin toplum hayatına bir nur, bir hidayet ve bir reçete sunmadığını, bu dini yaşamak isterlese herkesten uzak bir tapınakta rahip olmaları gerekeceğini babasına anlatmış. En sonunda ingilizce Kuran-ı Kerim meali ve bazı tefsirler alıp islamiyeti araştırmaya başlamışlar.

Yasin’in ifadesi ile “diğer dinlerde hakikatin bazı parçalarının bulunduğunu ancak hakikatin kendisi olmadığını, hakikatin bir bütün olarak İslamiyette bulunduğunu” müşahede edip birlikte hidayete ermişler. Taha amcanın İslamiyeti seçmesinin ardından bütün işverenleri ile tek tek bağları kopmuş, bazı iş başvurularını da bu eski patronlar engellemişler. Taha amca elinde kalan parası ile Budapeşte’nin yaklaşık 150 km. kuzeyinde Slovakya sınırında ve tabiri caizse dağ başında bir ev satın almış. Arabayla üç saatte ancak varabildiğimiz bu köy benzeri yerde yeniden evlenmiş ve hayatını İslamiyete göre yeniden dizayn etmiş. Şimdi yeni eşinden Habil, Meryem ve İlyas isimlerinde üç çocuğu var. Eşi de iki yıl önce müslüman olmuş ve bu dağ başında maddi noktada kıt kanaat ama manevi açıdan mutlu ve huzurlu bir hayat geçiriyorlar.

Taha amca birkaç yıldır bir kitap üzerinde çalışıyor. Yazdığı bu kitap üç bölümden oluşuyor ve ilk bölümde Avrupalının mantığı ile neden İslamiyetin hak din olduğunu, bu mantıkla neden kendisinin İslamiyeti seçtiğini ve neden Avrupalıların da İslamiyeti seçmek zorunda olduklarını anlatıyor. İkinci bölümde Avrupalının tarihten beri yaptığı en büyük hatalardan biri olan din ile bilimi ayrı görme hatasını delillerle yıkıp, bilimin insanı dine ulaştırdığını anlatmaya çalışıyor. Üçüncü bölümü ise yazdığı şiirlere ayırmış.

Risale-i Nurlardan ve Üstad Bediüzzaman’dan da uzun uzun sohbet ettiğimiz Taha amca Risale-i Nurları okuduğunu, istifade ettiğini söylüyor. Biz de Taha amcanın Risale-i Nurlardan daha çok istifade ederek bu yolla çevresinde İslamiyeti anlatmaya çalıştığı insanlara bu noktada daha faydalı olabilmesi duasıyla kendisini Samsun’a davet ettik. İnşallah ortanca oğlu Habil ile birlikte bu yaz bir müddet misafirimiz olacaklar.

Bir haftalık yoğun ve akıcı bu ziyaretlerin ardından bir kez daha müşahede ettik ki: “Avrupa, bir İslâm devletine hâmiledir, günün birinde onu doğuracak.” Cenab-ı Hak bu manaya hizmette gayretimizi, şevkimizi ve hamiyetimizi ziyadeleştirsin. Bu hizmetlerde bizi ve bütün Nur talebelerini muvaffak eylesin. Bütün ağabeylerimizden de bu meyanda dular taleb ediyoruz.

Samsun Yurtdışı Hizmet Heyeti