Etiket arşivi: malezya

Hizmet Vakfı/Envar Neşriyat Malezya Kitap Fuarında

Hizmet Vakfı/Envar Neşriyat Malezya Kitap Fuarında

Malezya Uluslararası Kitap Fuarında Tevafuklu Kur’ân ve Risale-i Nur yoğun ilgiyle karşılandı

Hizmet Vakfı/Envar Neşriyat, Tercüme Risale-i Nurlar ve Neşrettiği Kur’an-ı Kerim Mushafları ile Malezya Uluslararası Kitap Fuarında yerini aldı. Fuar, 10 günlük sure ile 30 Mart – 9 Nisan tarihleri arasında kitap sevdalılarına kapılarını açtı. Yaklaşık 2,5-3 milyon ziyaretçinin geldiği fuar, çeşitli ülkelerden 900 yayıncının katıldığı, Uzakdoğu’nun en kapsamlı  kitap fuarlarının başında geliyor.

Hizmet Vakfı/Envar Neşriyat, Tevafuklu Kur’ân’a yoğun ilgi Malezya Uluslararası Kitap fuarında, yadsınamayacak kadar ilgi görmektedir. Türklerin standı nerede diye diğer ilam ülkelerinden ve milletlerinden özellikle gelip bu tevafuklu nüshaya bakıyorlar.

Risale-i Nur Külliyatının çeşitli dillere tercümeleri de stantta yer almakta ve çok yoğun talep ve ilgi görüyor. Geçen sene gelip Risale-i Nur ile tanışanlar, kitapları okuduktan sonra hamiyet-i islamiyenin uyanıp acaba dinimiz için neler yapabiliriz diyerek bir taharriye girdiklerini söylediler. Risalelerin verdiği intibah ile say u gayret ettiklerini ifade ettiler.

Hizmet vakfının tercüme Risale-i Nur eserlerinden başka yayın listesinde önemli yer tutan Hamid Aytaç Hatlı hüsn-ü hat Tevafuklu Mushaflarda çok beğenildi. Götürülen Mushaflar daha fuarın ilk günü çok fazla beğeni aldı. Özellikle deri ciltli özel baskılı kaliteli Mushaflar ziyaretçilerce çok takdirle karşılandı. Geçen sene fuarın ikinci günü bu tevafuklu nüshalar tükenmiş olup, medreseler tarafında toplu sipariş verilmişti.

Malezya İslami Müzesinde sergilenen Osmanlı Hattatlarının yazdığı hüsn-ü hatlı Kur’anlar ve gelen yoğun ilgi işaret ediyor ki, tevafuklu Kur’anlara Malezya’da ve bu bölgede çok ihtiyaç var. Tevafuk bizim şiarımız olduğunu da isbat ediyor.

 

Geçen sene yaşanan fuar hatıraları

“NEREDE TÜRK VARSA ORADA KUR’AN VARDIR”
Çok samimi Malay Müslüman Salim Nokta Amca.. “Fuara sadece ve sadece Türkleri görmeye geldim” dedi, şöyle anlattı: “Bismillah dedim girdim, fuarın girişinde ‘Türklerin standı var mı? Onlar nerede?’ diye sordum.” ‘Evet, Türkiye’den gelen bir Türk katılımcı var,’ demişler ve standımızın yerini tarif etmişler. Ve bize şöyle dedi: “Ben Türkleri görmeye geldim, başka standa gitmedim.

Türkler varsa, Kur’an getirmişlerdir. Nerde Türk varsa, orda Kur’an vardır. Siz İslam’la mezc olmuşsunuz. Sizler İslam’ın özünü, cevherini keşfetmişsiniz ve ona samimane gönül vermişsiniz. İslam’ın güzelliği her şeyinize aksetmiş, sizi maddeten ve manen güzelleştirmiş” dedi. “Osmanlı hattını görünce duygulanıyorum, gözlerim yaşarıyor” deyince, bizler de duygulandık.

Salim Nokta amcamız, benim soyadım “Nokta” dedi. “Biz, Allah’ın yanında bir nokta hatta hiçiz, biz Allah’ın öyle kulları olalım ki, onun rızası yolunda yardan felekten geçelim. Gerekirse bizi kimse bilmesin, adımız bile olmasın mezar taşımız da, isimsiz kahramanlar olun. Yeter ki Yaradan’ı memnun edelim, razı edelim” dedi. Ve ekledi “İnsanın ruhu ebedi, fiziksel vücudu, mali, serveti faniye gidiyor. O yüzden imanla, salih amellerle ruhunuza yatırım yapın, ta ki saadet-i ebediyeye vasıl olasınız.” Salim Nokta amcayla, 2 saatten fazla muhabbet ettik ve Asay-ı Musa hediye edildi.

 

SİZİN TARİHİNİZ VE KONUMUNUZ SİZİ GERÇEK VAZİFENİZE ÇAĞIRIYOR
Emekli Malay Profesör Ghazali Hoca da “Sizin tarihiniz ve konumunuz, sizleri gerçek vazifesine çağırıyor, bunu Türkiye’den başka ülke yapamaz.” dedi. Bu da bizlere Türkiye’nin İslamiyet’i omuzlamaktaki sorumluluğunun ne kadar çok önemli olduğunu zerrelerimize kadar hissettirdi.. Cenab-ı Hakk, bu millete ve bu devlete toplumuyla beraber kâinatın sebeb-i vücudu olan bu yükü layıkıyla taşımayı nasip etsin. Âmin. Malezya’da tevafuklu Kur’an’a olan yoğun ilgi ve Salim Nokta amcanın samimi düşüncelerinin akabindeki Malezya’daki bir derste Tarihçe-i Hayat’tan “Tevafuk Mucizeli Kur’an” hakkındaki aşağıdaki metnin tevafuk etmesi şevkimize bir şevk daha kattı: “Yakında tab’edilecek “Mu’cizeli Kur’an”da Hâfız Osman hattı aynen muhafaza edilmekle beraber; Kur’anın lafzî mu’cizeleri gösterilmiştir. Bu Kur’anın Âlem-i İslâm başta olmak üzere bütün dünyaca ne büyük bir alâka ile karşılanacağı şübhesizdir.”  (Bkz. Risale-i Nur ve Haric Memleketler, Tarihce-i Hayat.)

ŞEHİD AHMAD AMMAR

Risale-i Nurun geniş imani ve Kur’âni hakikatları izah tarzını gören her yaştan her meslek grubundan Malaylar, risaleleri temin ettiler. Genel olarak halkta Nurlar hakkında müsbet bir izlenim var. Malezya İslami Gençlik Hareketinin eski başkanının oğlu Ahmad Ammar’ın, 20 yaşında Nurları öğrenmek için gittiği İstanbul’da trafik kazasında şehit olması ve Malezyadaki Nur talebelerinin de gayretleri Nurların ve Üstad Bediüzzaman Said Nursi adının daha fazla duyulmasına vesile olmuş. Yemek almak için ayırdığı son parasını da Risale-i nura harcayan genç Malaylı Lise talebesi 2 kardeş, kendi dillerine çevrilmiş Nurlardan aldılar. Bir kardeş, aldığı 3-4 kitaba bir de Mirac Risalesini eklemek istedi. Ama son aldığı kitap olan Miraç Risalesi için ödediği para, ayırdığı yemek parasıydı. Öteki kardeşi uyarınca anladık, hemen Miraç Risalesini hediye ettik, çok memnun oldular. Cebindeki son parasıyla bile Risale almak isteyen kahraman Malay genç, bize “Ahmad Ammar” ruhlu gençlerin Malaylar içinde çokça bulunduğunu gösterdi.

“Said Nursi Hazretleri, en son ve en kamil Mütekellimdir”


Bir üniversitenin kelam bölümü kurucu dekanı Nurlardan sitayişle bahsetti, yeni çevrilen İngilizce Tarihçe-i Hayattan temin etti ve külliyatı istedi, okulunda her hafta Nur derslerinin konulmasını talep etti. “Said Nursi Hazretleri, en son ve en kamil Mütekellimdir. Nurlarla çalışmak benim için bir şereftir” dedi. Bu satırı yazarken aynı anda ondan mesaj gelmesi tevafuk etmesi, hüsn-ü niyetine ve hizmetine bir işaret olduğuna kanaatimiz geldi. “Cenab-ı Hakk’ın varlığını anlatan kitap arıyorum” Yaklaşık 4-5 saat mesafeden Penang şehrinden gelen bir üniversite hocası, “kâinattan delillerle Cenab-ı Hakk’ın varlığını anlatan kitap bakıyorum” dedi. Ayet-el-Kubrayla tanıştırdık. “Penang’dan bu kitaplari bulmak için gelmişim” dedi. İngilizce Tarihçe’yi ve epey bir küçük kitap aldı.

“Osmanlı ve Bediüzzaman hayranıyım”
Beş sene evvel Ustadı duymuş biri standımıza geldi ve Nurların içindeki konulardan bahsedilince ilgisi ve hayreti artıyordu. Bütün külliyatı aldı, bize seneye fuara mutlaka katılın diye talepte bulundular. Ah! dedi. “Biraz daha genç olsaydım, Türkiye’ye gelip Türkçe ve Osmanlıca öğrenirdim, çünkü ben bir Osmanlı ve Bediüzzaman hayranıyım” dedi. Başka bir Malay ise Türkiye’ye gittiğinde birisi kendine Tabiat Risalesini hediye etmiş. Standtan 10’dan fazla kitap ald. Bu da bize hiçbir şeyin boşa gitmediği ve Cenab-ı Hakkın hiçbir şeyi israf etmediği hakkında güzel bir ders oldu.

“Benim bu kitaba ihtiyacım var”
Hindu inancına sahip biri “kendimi sizin standta, risalelerin önünde buldum. Nurları tanışmak nasipmiş” dedi, Allah’ın sonsuz kudretinin delilleri olduğundan hüve nüktesi örnek verilerek bahsedildi. Nurlar bu gence ulaşmış oldu. Yine Budist bir gence, Allah’ın varlığından bahsedildi. Yine bir doktora öğrencisi Sözler mecmuasını aldı, “benim bu kitaba ihtiyacım var” dedi. Buraya fuara gelmeyi hiç düşünmediği halde, sevk-i ilahi ile Cenab-ı Hak manevi yaralarına merhem olması için fuarda Sözler mecmuasına ulaştırıyor. Singapur’dan bir öğretmen, “Biz gençleri muhafaza edemiyoruz!” diye dert yandı? Nurlardan bahsettik, Gençlik Rehberini temin etti. Çevreyle ilgili yer bakana, Lem’alar’daki KUDDÜS bahsini okuduk, çok hoşuna gitti. Kanada asıllı bir konuşmacı/yazarla tanışıldı. İnternette sohbet videoları ve kitapları olan bir zat. Arapçadan İşarat-ül İ’caz ve Mesnevi-yi Nuriyeyi aldı. Duayla ilgili bir kitap yazıyormuş. 23.Sozdeki dua bahsini gösterdik, çok beğendi, kitabına ekleyecek inşallah. Tunganlı bir Çinli Müslüman, tevafuklu Kur’an’a hayran kaldı. Kur’anlardan ve Risalelerin Çince tercümelerin Çin’e götürmek için aldı. Arkadaşlarına hediye vermek için 9-10 kitap alan üniversite öğrencisinden, bir bölgenin il meclis üyesi olan Syed bey, kendi halkı için ve tanıştığı ateist Amerikalı bir öğretmene Nurlardan hediye vermek için temin etti. Yine başka Malay, Yeni Zellandalı çifte nasıl İslamiyet’i anlatabilirim diye kitap ararken, fuarda 23.Söz’ü elinde buldu.

“Rumi’yi ararken Üstad Bediüzzaman ile tanıştı”

Bunun gibi İngilizce Tarihçeyi alıp derslere iştirak etmek isteyen Malezya Yeşilay Müdüründen, Kur’an kursunda Nur derslerinin yapılmasını talep eden Abdullah hocadan, Rumi’yi ararken Üstad Bediüzzaman hazretleriyle tanışan, öğretmenleri ve şeyhlerinin tavsiyesi üzerine külliyat alan ve epeyce kitap alıp ertesi gün tekrar kitap almak için geri dönen gibi onlarca güzel anısıyla çok verimli geçen Malezya fuarının on günlük süresi de sona erdi. Fuarı ziyarete gelen yayıncılar çok büyük ilgi gösterdikleri

Hizmet Vakfı Standında sergilenen Tercüme risaleleri, Malezya ve etrafındaki bölgelerde neşrini ve dağıtımını yapmak üzere talepler sundular.  İlk etapta İngilizce Tarihçe ve Tevafuklu Kur’anlar Malezyanın en büyük kitap mağazasındaki yerini alıyor. Malezya Uluslararası kitap fuarında bizi Kur’anının hizmetinde istihdam eden Cenab-ı Hakk’a hudutsuz şükrümüzü arzederiz.

www.NurNet.org

Malezyalı Ammar’ı Bu Hale Risale-i Nur Getirmiş

Malezya’dan Türkiye’ye okumaya gelen ve Risale-i Nur’la tanıştıktan sonra dünyası değişen 20 yaşındaki Ammar Azam vefat etti. Azam İstanbul’da defnedildi. Ammar Azam’ın babası İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreter Yardımcısı ve Malezya Temsilcisi. Baba Azam, oğlu için “Risale-i Nur onu bu hale getirmiş. O yüzden Risale-i Nur çok mühim. Ona çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.

Hadiseyi Rota Haber yazarı Metin Uçar köşesine taşıdı. Yazı şöyle:

Hicri senenin ilk gününde Malezyalı 20 yaşında bir genci ahirete uğurladık. Ammar Azam.

Ammar, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreter Yardımcısı ve Malezya Temsilcisi Ahmed Azam Abdurrahman’ın tek oğluydu. Vefat haberini aldıklarında annesi Azlina, Rohingya Müslümanlarına hizmet için gittiği yerden dönüyordu. Ahmed Azam da onu karşılamak için otogara gelmişti.

Aile, tek erkek evlatları olan Ammar’ı Osmanlı tarihini ve İslam bakış açısını öğrenmek için özellikle Türkiye’ye göndermişlerdi. Çünkü burası hilafetin merkeziydi. Yüzyıllar boyunca Müslümanlara liderlik yapan bir ülkenin tarihi ve tecrübe birikiminden istifade ile yetiştirmek istemişlerdi biricik evlatlarını.

Ammar ise onlardan daha istekliydi. Tarık bin Ziyad gibiydi. Ya da 90 yaşında İstanbul’a Efendimizin müjdesine mazhar olmak için gelen Eba Eyyüb el-Ensari gibi.

40 gün önce tatil için gittiği ülkesinden Türkiye’ye dönerken “Oğlum bizi bir daha ne zaman ziyaret geleceksin?” diyen annesine, gayet emin bir edayla “Bir daha dönmeyeceğim, anne” demiş, fakat annesi pek bir şey anlamamıştı. Ta ki 1 Muharremde defin için geldiklerinde “Şimdi anlıyoruz, ne demek istediğini” diyene kadar.

Oğullarının bu hali ve kararlılığı, evlatlarını İstanbul’a defnetmek neticesini verdi. Çünkü Ammar, Türkiye’ye bir ideal için gelmişti. Osmanlı devrinde Müslümanlara ruh veren iksirin peşindeydi o. İnsanlığı ve Müslümanları yeniden ayağa kaldıracak projenin ve birikimin avcısıydı.

Evet Ammar, henüz Fatih’in İstanbul’u fethettiği 20 yaşındaydı. Ömer Döngel Hoca’nın cenazede söylediği üzere Allah ondan yirmi yaşındayken razı olmuş, seksen yaşında bir ihtiyarken İstanbul’u fethe gelen Eba Eyyüb el-Ensari’nin manevi makamından İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde muhatap olduğu herkesin kalplerini fethetmiş olarak ahirete revan olmuştu.

Okuduğu okulda Osmanlıcadan 100 puan alan tek öğrenciydi.
Türkçeyi en az sizin bizim kadar konuşuyordu.
Ahlaki olarak altmış yaşın insanıydı.
Çalışkanlık ve kararlılıkta arkadaşları sadece arkasından bakıyorlardı.

Peki, Ammar’ı bu yazıya konu yapan asıl mesele ne?
Elbette babasının ülkesine döndükten sonra kendisini karşılayan insanlara söyledikleridir. Zira Ammar şu an Malezya’da Mısır’da Esma ne ise o’dur.

Ahmed Azam oğlu hakkında söylediği şu sözlere lütfen dikkat edelim.
“Ben oğlumu böyle bilmiyordum. Herkesin gönül teline dokunmuş meğer. Medresede, üniversitede herkes onu çok iyi anlattı. Talebelere soruyorum ‘Kim benim Ammar’ım olur?’ Hepsi birden ‘Ben!’ diyor. Üniversitede Prof. hocası Ammar’ın Türk öğrencilerden bile daha başarılı olduğu, Osmanlıca imtihanında şimdiye kadar 100 alabilen tek öğrenci olduğunu söyledi.

“Bana diyordu ki ‘Baba artık öğrenme zamanı geçti. Şimdi hizmet zamanı…’ Ben güldüm. ‘Oğlum sen daha okuyorsun’ dedim. Anlayamamışım. Meğer o Risale-i Nur Külliyatını bitirmiş, daha derinden anlamak için ikinci kez başlamış ve hocasından yeni Malay öğrencilere ders yapmak için izin istemiş. Vefat ettiği gün de ders yapmaya gidiyormuş. O talebelerin hepsi Ammar gibi olmak istediklerini söylediler.

Hastanede, kabristanda soruyorlar. ‘Bu hangi meşhurun cenazesi?’ Cevaben diyorlar ‘20 yaşında Malezyalı bir genç.’ Kalabalığa çok şaşırıyorlardı. Said Nuri Hoca da söyledi. ‘Fatih İstanbul’u fethettiğinde hocası ona ‘Şimdi kalpleri fethetme zamanıdır. Bu fetih kılıçla yapılan fetihten zordur’ demiş. İşte Ahmet Azam, Ammar zor olan fethi yaptı.’ Ammar Allah katında büyük bir makama yükselmiş de haberim yok.

İşlerin yoğunluğundan oğlumu tanımamışım. Ama şunu biliyorum ki onu bu hale ben getirmedim. Kendim eğitemedim evladımı. Hayrat Vakfı’na çok teşekkür ediyorum. Risale-i Nuronu bu hale getirmiş. O yüzden Risale-i Nur çok mühim. Ona çalışmalıyız. Hareket etme zamanı artık. Ammar’ın vazifesini devam ettirmeliyiz.”

Biz gezi gençliği, kaybolan nesiller, tablet çocukları, eğitimsiz öğretim ve ahlaki problemlerle uğraşırken, ta Malezya’dan gelen bir gencin ruh dünyasında fetihler yapan Risale-i Nur’u ne kadar fark edebiliyoruz acaba?

Herkesin gönül teline dokunan Ammar’ın gönül teline değen ve onu numune-i imtisal yapan Risale-i Nur, bizim eğitimimizin neresinde?

Onca okullar ve eğitim çabalarına rağmen, ahlaki sıkıntıyı giderememenin ve bu konuda polisiye tedbirler almaya yönelmenin daha önemli ve nurani bir yolu olan Risale-i Nur, neden gündemimizde değil?

Şimdi Malezya’da gençler, bir Ammar olmak için Risale-i Nur sevdasıyla yanıp tutuşuyorlar; ey Türkiye gençliği, peki bize Türkiye’de olma zamanı gelmedi mi hala?

Varın bir de böyle düşünün!

risale haber

500 Bilim Adamı İstanbul’da Nübüvveti Konuşacak

22-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan “Nübüvvet” konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna dünyanın birçok ülkesinden bilim adamları geliyor.

İtalya, Somali, Brunei, Güney Afrika, Suriye, Mısır, Irak, Cezayir, Fas, Tunus, Kırgızistan, Rusya, Burkino Faso, Uganda,  Nijer, Nijerya, Yemen, Suudi Arabistan, Ürdün, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Filistin, Malezya, ABD, Almanya, İngiltere, Avustralya, Romanya, Endonezya, Sudan, Azerbaycan, Malezya, Singapur, Filipinler, Lübnan, Moritanya, Kırım, Türkiye ve daha birçok ülkeden, 13 ü bayan 83 ü erkek toplam 96 tebliğci, 300 ün üzerinde gözlemci katılıyor. Ayrıca gözlemci olarak da 50 kadar bayan akademisyen geliyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen “Hakikat Arayışında Nübüvvetin Rolü: Risale-i Nur Perspektifi” konulu sempozyum için gelen bilim adamları Peygamberlerin insanlığın yolunu aydınlatmada üstlendikleri ilahi vazifenin önemine dikkat çektiler.

ÜRDÜN , Ehl-i Beyt Üniversitesinden Prof. Dr. Ziyad Halil Al Daghamin :

RİSALE-İ NUR NÜBÜVVETİN GEREKLİLİĞİNİ EN GÜZEL DELİLLERLE AÇIKLIYOR

Sempozyuma Ürdünden katılan  Prof.Dr. Daghamin tebliğinde Risale-i Nur’un kâinat kitabının tarifini ele aldığını bununla birlikte kâinatın varılması gereken maksatlarından Allah’a imanı, Tevhidi, Ahiret’e imanı, nübüvvetin gerekliliğini, peygamberlere imanı ve insanın şükür’e erişmesini en güzel delillerle açıkladığını ifade etti.

Bedizzaman Said Nursi’nin nübüvvet konusuna bakışı hakkında dünyanın farklı ülkelerinde bulunan akademisyenlerin görüşleri şöyle;

PEYGAMBER SÜNNETİ BÜTÜN DERTLERE ÇARE

Nübüvvet sempozyumuna Cezayirden katılan Prof. Dr. Rabah Dafrur, tebliğinde şu görüşlere yer verdi:

“Bediüzzaman Hazretleri, Peygamberimizin Sünnetinin insanın bütün hayatının bütün yönlerini şümullü bir şekilde ele aldığını ve bütün problemlerine çözüm getirerek bütün dert ve hastalıklarına çare olduğu tasavvurundadır. O; Sünnetin desturlarının ruhi, aklı, kalbi ve sosyal bütün hastalılara en güzel ilaç olduğunu ispat eder.”

GÖRDÜĞÜMÜZ GÜZELLİKLER YARATICININ GÜZELLİĞİNİN GÖLGELERİNİN GÖLGELERİDİR

 Yıldız Teknik Üniversitesinden  Rasim Soylu etrafımızdaki güzelliklerin kemal sahibi bir yaratıcıdan geldiğini belirterek tebliğinde şunları kaydetti.

“Bediüzzaman sevdiğimiz şeylerde gördüğümüz güzellik ve mükemmelliğin, sonsuz güzellik ve kemal sahibi bir yaratıcının güzelliğinin çok perdelerden geçmiş zayıf bir gölgesi, hatta gölgenin gölgesi olduğunu söyler.”

ABD Trinity Enstitüsünden Robert Owens Scott tebliğinde Bediüzzaman’ın bakış açısından peygamberliği kalema aldı.

‘‘Said Nursi egemenlik, istismar ve şiddet sistemlerine yol açan saptırmalara peygamberliği bir siper olarak görmektedir. Said Nursi’ye göre peygamberler lider ve eğitimcilerdir. Onların rolleri insanları İlahi irade doğrultusunda bir düzene getirmektir.’’

İNSANLIĞIN NÜBÜVVETE OLAN İHTİYACI YERYÜZÜNÜN GÜNEŞE OLAN İHTİYACI GİBİDİR

Sempozyuma Hindistan Jamia Millia Islamia Üniversitesinden katılan öğretim görevlisi Prof. Dr. Iqtidar Mohammad Khan tebliğ metninde Bediüzzaman’ın diğer İslam filozofları gibi karmaşık bir dil yerine kolay ve anlaşılır bir dil kullandığını kaydetti.

Khan ayrıca tebliğ metninde Kur’an’ın temel gayelerini ele alarak şunları kaydetti.

‘‘Bediüzzaman’ın nübüvvet hakkındaki görüşleri, diğer İslam filozoflarının görüşlerine kıyasla oldukça nettir. Kur’an’ın mesajını ve nübüvveti anlatırken diğer İslam filozoflarının kullanıldığı karmaşık dilin aksine kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Üstad Bediüzzaman “Kur’an’ın temel gayeleri dörttür; tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet” der. Buradan da anlaşılacağı üzere nübüvvet Nursi’nin fikir ve eserlerinde önemli bir yere sahiptir. Nursi, insanlığın nübüvvete olan ihtiyacını yeryüzünün güneşe olan ihtiyacına benzetir. Çünkü peygamberler insanlığın önderleridirler.’’

BÜTÜN PEYGAMBERLER AYNI MESAJI VERMİŞTİR: YARATICI BİRDİR VE TEKDİR

ABD Virjinya İlahiyat Okulundan Nübüvvet sempozyumuna katılan Prof. Dr. David Scott tebliğ metninde şu önemli konuları ele aldı:

‘‘Allah’ın tüm peygamberlerinin insanlığa bildirdiği esas mesaj, Yaratıcının birliğidir. Bütün peygamberler aynı mesajı vermiştir: Yaratıcı birdir ve tektir. Bu mesaj hayatın özüdür. Bu, post modern insanlarla iletişime geçerken yararlanılacak en önemli husustur çünkü bu gibi insanlar hayatın manasını ararlar. Ve mana ve birlik temelde birbirleriyle bağlantılıdır.’’

 

NÜBÜVVET TARİHİN ŞAH DAMARINA HAYAT VE CANLILIK VERDİ

Mısır Zegazig Üniversitesinden tebliğ metnini sunan Usama Abul Abbas Şahvan kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren şeyin tanımını şöyle yapmaktadır.

‘‘Nübüvvet Bediüzzaman’ın fikrinde çökmek üzere olan zamanı ayakta tutan, yükselten ve ona direnç kazandıran bir güç, kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren, aydınlatan ışıltılı, parlak,  nurani canlı bir kandır.’’

ÜSTAD NURSİ AKLÎ DELİLLERLE NÜBÜVVETİ İSPAT ETTİ

10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna Suudi Arabistan Kral Halid Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ali Bin Hüseyin Musa tebliğ metninde Nübüvvetin ispatını kalema aldı.

Üstad Nursi aklî delillerle nübüvveti ispat etti. Bu konuya daha önce âlimler böyle yaklaşmamıştı. Beşeri hayatta birçok ilim vardır; tıp, astronomi gibi ve sair mevcut ilimler. İnsanın bu ilimleri öğrenmeden bilmesi çok zordur. Yani bir rehberden öğrenme olmadan mümkün değildir. Vahiy yoluyla Allah öğretti. O zaman bilim, vahiy ile olur.

Prof. Dr. Musa nübüvvetin Hz. Muhammed (s.a.v)’in yüksek ahlakı, güzel nitelikleri ve onun kişisel özellikleriyle ispat edileceğini üzerinde vurgu yaptı.

Nübüvvet sadece mucizelerden ibaret değildir. Kişisel örnekler ile nübüvvet ispat edilebilir. Yani Hz. Peygamberin yüksek ahlakı, eşsiz kişisel durumu, güzel nitelikleri, iyi davranışları, nübüvvetin doğru olduğunun delillerinden birkaç tanesidir. Üstat şöyle diyor:

“Zâtında gayet kemâldeki ahlâk-ı hamîdesi ve vazifesinde nihayet hüsnündeki secâyâ-yı gàliyesi ve kemâl-i emniyeti ve kuvvet-i imanını ve gayet itminanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvâsı, fevkalâde ubûdiyeti, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metaneti, dâvâsında nihayet derecede sadık olduğunu güneş gibi âşikâre gösteriyor.”

SEMPOZYUMA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN HAYATTAKİ TALEBELERİ DE KATILACAK

Sempozyumun açılış oturumu 22 Eylül Pazar günü saat 10:00’da Ataköy Sinan Erdem Spor Kompleksi’nde yapılacak.

Sempozyumun oturumları ise 23 ve 24 Eylül günlerinde Yeşilköy Wow Hotel Convention Center salonlarında devam edecek.

Üç gün sürecek olan Uluslararası Sempozyum boyunca, dünyanın dört bir yanından gönderilen 400 tebliğ arasından seçilen 96 tebliğ sunulacak ve müzakere edilecek. Nübüvvet sempozyumuna Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri de katılacak.

Sempozyuma 40’ın üzerinde ülkeden gelen akademisyenler tebliğleriyle katılıyor.

www.nubuvvetsempozyumu.com

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI
Kalenderhane Mah. Cüce Çeşmesi Sok. No:6 Vefa Fatih / 34134/  İstanbul
Tel :90212 527 8181 Fax:90212 527 8080
Web site: www.iikv.org     E-mail: iikv@iikv.org

Uzakdoğu Üniversitelerinde Gündem: “Risale-i Nur”

Risale-i Nur eserleri ve hizmetleri ilk olarak 1980’li yıllarda Malezya’ya gitmiş ve okunmaya başlamıştı. Ciddi anlamda okumalar 1980’li yıllarda ABD ve Avrupa’da, özellikle İngiltere’de okuyan gençler orada Risaleleri tanıması ve ülkelerine döndüklerinde kendi çaplarında Risale-i Nur hizmetlerini yaymaya başlamalarıyla oldu. Ancak külli manada ilk duyuru, 1999 senesinde Malezya UKM (University Kabansaan Malaysia) üniversitesinde yapılan ve üç gün devam eden, başta ABD, Türkiye, Mısır, Avustralya, Filipinler, Endonezya, Brunei ve Tayland olmak üzere birçok ülkeden akademisyenlerin de iştirak ettiği büyük bir sempozyumla yapıldı. Bu sempozyumdan sonra yörede daha ciddi çalışmalar başlamış oldu. İlki 1999’da yapılan sempozyumdan sonra Malezya’da 5, Endonezya’da 16, Filipinler’de ve Avustralya’da 3’er tane olmak üzere bölgede çok sayıda sempozyum yapıldı. Bu arada İstanbul’da yapılan sempozyumlara gelen akademisyenler yörelerinde ilmi ve akademik çalışmalarını yürüttüler. Nihayet günümüzde Risaleler ve Said Nursi bölge ülkelerinde çok sayıda master ve doktora çalışmasına konu oldu.

Bu çalışmaların devamı olarak 2-9 Aralık 2012 tarihlerinde Türkiye ve İngiltere’den bölgeye giden akademisyenlerin yanı sıra bölge ülkelerinden de çok sayıda akademisyenin katılımıyla Malezya üniversitelerinde bilhassa bilim–din ilişkilerine odaklanan BİLİMİN KÜLTÜR VE MEDENİYET OLUŞUMUNDAKİ KİLİT ROLÜ: RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİ konulu bir dizi akademik toplantıda Risalelerin bu anlamda oynadığı rol ele alındı.

Malezya’nın önemli düşünce kuruluşlarından olan IAIS-Uluslararası İleri İslam Düşüncesi Enstitüsü ile İİKV’nin ortaklaşa düzenlediği konferans 4 Aralık Salı günü yapıldı. Bu konferanstan önce 3 Aralık Pazartesi sabahı UKM’de ve aynı gün öğleden sonra Uluslararası İslam Üniversitesi İslam Birliği Enstitüsü’nde ve 5 Aralık günü ise Malezya Putra Üniversitesi’nde 3’er saatlik paneller yapıldı. Bu panellere çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Konuşmacıların sunumlarından sonra  Risalelerin daha iyi anlaşılmasına yönelik soru-cevap seanslarına geçildi.

Bu toplantılarda İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner ile Mahshid Turner, Türkiye’den Prof. Dr. Yunus Çengel, Prof. Dr. Faris Kaya ve Doç. Dr. İsmail Latif Hacınebioğlu birer tebliğle katıldılar.

Konferansın açılış bölümünde Uluslararası İleri İslam Düşüncesi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hasim Kamali ile İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya konferansin duzenleyicisi sifatiyla  birer konuşma yaptılar. Konferansın açılış konuşmalarında Bediüzzaman Said Nursi’nin bilime bakışının ve fen bilimleri ile dini ilimleri bir çeşit mecz ederek ele almasının, İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu bir yaklaşım şekli olduğu ve örnek alınması gerektiği hususu üzerinde duruldu.

Risalelerde fen bilimlerinin nasıl işlendiği örneklerle ortaya konuldu ve bilhassa mana-i ismi ve mana-i harfi kavramları üzerinde duruldu.

Daha sonra üç oturum halinde akademisyenler uzmanlık alanlarında risalelerin konuya ilişkin bakış açısını ortaya koymaya çalıştılar. Çok ciddi bir akademisyen kitlesinin takip ettiği konferans oturumlarının sonunda soru-cevaplarla konu daha da derinlemesine ele alındı.

Akademisyen heyeti Malezya konferansı sonrası Endonezya’ya geçti. Biri Palembang Üniversitesi’nde 6-7 Aralık tarihlerinde, diğeri 8 Aralık 2012 tarihinde Bandung’da olmak üzere iki uluslararası katılımlı konferans yapıldı. Bu konferanslara Colin Turner, Yunus Çengel, İsmail Latif Hacınebioğlu, Mahshid Turner ve Faris Kaya’ya ilaveten üniversite rektörü Prof. Dr. Eflatun Mukhtar, Mısır Ezher Üniversitesi’nden Prof. Dr. İsmail Abdunnebi Sahin, Cakarta Serif Hidayetullah Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mulyadhi Kartenagara, Dr. İsmail Sukardi (Palembang Üniversitesi), Prof. Dr. Muhammed Sirozi (Palembang Üniversitesi) ve Prof. Dr. Amany Lunis (Serif Hidayetullah Üni.) ‘Prof Dr hamid Zarkasy (Darusselam Islam Enst)’Prof Dr Abdulrezzak (Palembang Univ), Prof Dr Amin Suyitno (Palembang Univ) ve Prof Dr Dusky Ibrahim ( Palembang Univ ) de birer tebligle  katıldılar.

Güney Sumatra Valiliği ve Palembang Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen iki günlük Pelambang Konferansını takriben 300 kişiden oluşan bir akademisyen topluluğu takip etti. Konferansın ilk günü akşamı ise eyalet valisi, Alex Noerdin’in konağında takriben 1500 kişilik bir heyete akşam yemeği verdi. Bu yemek esnasında da Said Nursi’nin bilime bakış vizyonunun önemi üzerinde duruldu.

İİKV

Konferansın oturum başlıkları ve sunulan tebliğ başlıkları şöyle:

Birinci Oturum: İnsanlık İçin Daha İyi Bir Geleceğin Tesisinde Bilgi, Bilim, İman ve Ahlakın Yeri ve Önemi: Said Nursi’nin Yaklaşımı

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Kerim Douglas Crow (Principal Fellow, IAIS Malezya)

Konuşmacılar:

1) Prof. Dr. Colin Turner (Durham University, İngiltere)

Yaradılışı Okumak: Said Nursi ve ‘Mana-i İsmi’ ve ‘Mana-i Harfi’ Kavramları

2) Prof. Dr. Yunus Çengel (Adnan Menderes Üniversitesi)

Nursi’nin Bilimlere Bakışı ve Bilimsel Metod

3) Prof. Dr. Zulkifli Haji Mohd Yusoff & Ms. Betania Kartika Muflih (University of Malaya, Malezya)

Kur’anî ve Kozmik İşaretler Vasıtasıyla İmanı Kuvvetlendirmek: İmam Bediüzzaman’ın Yaklaşımı

İkinci Oturum: Said Nursi’nin Bilim ve Kalkınmaya Dair Görüşleri

Oturum Başkanı: Dr. Daud Batchelor (Associate Fellow, IAIS Malezya)

Konuşmacılar:

1) Prof. Dr. Muhammad Sirozi (State Institute for Islamic Studies [IAIN] Palembang, Endenozya)

İslam Dünyasında Bilimin İhyası: Bediüzzaman Said Nursi’nin Bazı Fikirleri

2) Doç. Dr. İsmail Latif Hacınebioğlu (Süleyman Demirel Üniversitesi)

Holistik Bilgi Yaklaşımı Vasıtasıyla Epistemik Tercihler: İlahi Birer Kitap Olarak Tabiat, Bilim ve Vahiy

3) Mrs. Mahshid Turner (Durham University, İngiltere)

Dinin ve Maneviyatın Fiziksel ve Ruhsal Sağlığa Etkileri Bilimsel Olarak Ölçülebilir mi?

Üçüncü Oturum: Said Nursi’nin  Medeniyet Ölçeğinde Tecdid Anlayisi

Oturum Başkanı: Mr. Abdul Karim Abdullah (Research Fellow, IAIS Malezya)

Konuşmacılar:

1) Doç. Dr. Hj Fadhlullah Jamil (University Science Malaysia, Malezya)

Bediüzzaman’ın Malay Dünyası Üzerindeki Nüfuz ve Tesiri: Genel Bir Değerlendirme

2) Doç. Dr. Saim Kayadibi (International Islamic University Malaysia, Malezya)

Said Nursi’nin Dünya Görüşündeki Medeniyet Parametrelerinin İhyası: Ontolojik Mücadele

3) Dr. Mohammed Farid Ali (Research Fellow, IAIS Malezya)

Merhamet ve İyilik Aracı Olarak Kanaat: Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’una Hususi Atıflarla

Bu konferansta sunulan tebliğler, daha sonra Enstitü dergisinin özel sayısı olarak yayınlanacaktır.

Endonezya Konferanslari

Uzakdoğu’da Konferanslar Zinciri Başlıyor!

Uzakdoğu’da çeşitli üniversiteler ve İİKV işbirliğinde 4-8 Aralık 2012 tarihleri arasında konferanslar zinciri başlıyor. İlk olarak Malezya’da gerçekleştirilecek olan konferans sonra Endonezya’da devam edecek. Düzenlenecek olan bu konferanslarda Bediüzzaman Said Nursi’nin fikirleri üzerinde durulacak ve İslami çalışmalardaki yerine değinilecek.

International Institute of Advanced Islamic Studies (IAIS Malaysia), Malaysia-Turkish Cultural Association ve İİKV tarafından 4 Aralık 2012 tarihinde Malezya’da düzenlenecek olan konferansın konusu: “Said Nursi Düşüncesine Göre Medeniyet Dönüşümünde Bilim ve Kültürün Ana Boyutları

Malezya’nın hemen ardından 6 Aralık 2012 tarihinde Endonezya’da Raden Fatah İslam Enstitüsü ve İslam Çalışmaları Kurumu ile düzenlenecek olan konferansın konusu; “Said Nursi’ye göre İslam Medeniyetinin Dönüşümünde Bilimin Rolü

Son konferans olarak da 8 Aralık 2012 tarihinde Endonezya’da bulunan Bandung İslam Üniversitesin’de gerçekleştirilecek. Konferansın konusu; “Risale-i Nur ve Said Nursi

Konferanslara gerçekleştirileceği ülkelerden birçok yerli akademisyenin yanı sıra, Türkiye’den de Prof. Dr. Yunus Çengel, Prof. Dr. Faris Kaya, Doç. Dr. İsmail Hacınebioğlu ve İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner da katılarak birer konuşma yapacaklar.

 www.iikv.org