Etiket arşivi: Mardin

Bediüzzaman’ın Gençliği

mardin.ulu_camiiMardin’in meşhur Ulu Camii minaresinde

Garip bir delikanlı görünür şerefesinde

 

Şerefedeki demir korkuluğun üstüne çıkar

Halk korku, heyecan, içinde bu gence bakar

 

Yiğit genç kollarını kuşkanadı gibi yanlara açar

Demir parmaklığın üstünde cesurca turlar atar

 

Cesaretin zirvesinde olduğunu gösterir

Ahirzaman bu, babayiğit olmayı gerektirir

 

On beş on altı yaşında çelik gibi delikanlı

Asrında, hıfzı ile birlikte en üstün zekâlı

 

İlmin zirvesinde duran, nurani genç bir âlim

Ateş pare zekâ, sanki ona mahsustu her ilim

 

Molla Said-ül meşhur olarak tanıyacaktı onu halk

Son asırda Peygamberimizin en has varisi olarak

 

Ta ezelden bu asra görevlendirdi Cenabı Hak

İşte meydanda Risale-i Nurlar, insafla bir bak

 

Bekir Özcan

www.NurNet.org

Medresetüzzehra Projesi Artuklu Üniversitesi’nde Hayata Geçiyor

Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen Uluslar arası Hutbe-i Şamiye Sempozyumu’nda konuşan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedar Bedii Omay çok önemli açıklamalarda bulundu.Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin 100 yıllık Medresetüzzehra projesini Artuklu Üniversitesi’nde bir şube açarak gerçekleştireceklerini belirten Omay; “Bu projenin 100 yıl içinde çok çeşitli sosyal politik siyasi sebeplerle bugüne kadar akim kaldı.

Üstadı çok seven ve onun fikirlerine son derece ehemmiyet veren bizler, şimdiki üniversite mensupları olarak Üstadın bu fikri mirasını yerine getirmekte mükellefiz.” İfadelerine yer verdi.

Bediüzzaman Hazretleri’nin 100 yıl önce bölge için verdiği reçeteyi tartıştıklarını belirten Omay, bu fikirler ışığında Medresettüzzehra Projesi’nden çok faydalandıklarını belirtti.
Artuklu Üniversitesi’nde 5 yıldır bu projeyi uyguladıklarını belirten Omay; “Kürtçeye önem veriyoruz. Türkçe ile eğitim veriyoruz. Arapça’ya ehemmiyet veriyoruz. Bu lisanlarla ile ilgili filolojik çalışmalar yapan enstitüler araştırma merkezleri bölümleri açıyoruz. Teolojiye önem veriyoruz. Aslında rahmetli üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu fikri mirasını da üçüncü jenerasyon yeni üniversiteler olarak başta acizane olarak kendimiz olarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Bunun tarih olarak vurgulamak çok şart değil, 5 yıldır yaptığımız ve uyguladığımız aslında üstadın bu proje ile ilgili olarak risalede söylediklerinin ışığında uygulamalar yapmaktır. Dolayısı ile sadece fikren değil hem ruhen hem maddeden aslında faaliyete geçmiştir Medresetül Zehra medresesi projesi her adımda üniversitenin kılcal damarlarında uygulamalarında tezahür etmeye devam edecektir. Medresetü’z Zehra’nın bir şubesinin de üniversitemizin bünyesinde olabileceğini ifade ediyor ve bunun imkanları için çalışıyoruz.” diye konuştu
Risale Ajans

Hutbe-i Şamiye Sempozyumu Canlı Yayında

12-14 Nisan 2013 tarihleri arasında Mardin’de yapılacak olan, Mardin Artuklu Üniversitesi, Risale Akademi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Akademik Araştırmalar Vakfı’nın düzenlediği, Uluslararası Hutbe-i Şamiye Sempozyumu: “İslam Dünyası ve Küresel Barış” yarın başlıyor.
Sempozyuma Bediüzzaman Said Nursi’nin talebeleri de katılacak. 13 oturum gerçekleştirilecek olan sempozyumda, Türkiye’den 26, İngiltere, Amerika, Mısır, Hindistan, Nijerya, Azerbaycan, Irak, Singapur, Cezayir, Suriye’den 17 bilim adamının yanı sıra farklı dinlerin temsilcilerinin de bulunması bekleniyor.
Üç gün sürecek sempozyumda dünya gündeminin en önemli konusu olan Suriye’deki olaylar da konuşulacak. Vatikan Temsilcisi Prof. Dr. Thomas Michel ile Mardin Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz birer tebliğ sunacak.
Uydu üzerinden ve internetten canlı olarak izlenebilecek olan sempozyumun canlı yayın bilgilerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

Canlı Yayın Linki: www.taksimbilisim.com/kanalurfaplayer

Risale Ajans

Mardin’de Bediüzzaman’a Barış Ödülü Verildi!

Sosyal Gelişim Enstitüsü Derneği (SOSGED), Midyat Belediyesi, çeşitli üniversite ve sivil toplum kuruluşları tarafından ortaklaşa düzenlenen SOFRA MEZOPOTAMYA BARIŞ ETKİNLİKLERİ 31 Ağustos 2012 Cuma günü yoğun bir katılımla Mardin Matiat otelde gerçekleştirildi.

Düzenlenen etkinlikler çerçevesinde yaşadığımız coğrafyanın muhtelif yerlerinde toplumların birlikteliği için ilim, sevgi, hoşgörü, fikir ve sabır olgularının sembolü şahsiyetlere ödül verildi.

Hazreti Ali’nin “ilmi”, Hazreti Mevlana’nın “sevgisi”, Şeyh Edebali’nin “sabrı”, Hanna Dolabani’nin “fikir birliği”, Yunus Emre’nin “hoşgörüsü” ve Said Nursi’nin “müsbet hareket”  yaklaşımı projede alkışlandı. 

Bediüzzaman Said Nursi de bu yıl ödül verilecek şahsiyetler arasında yer aldı. Bu anlamda Said Nursi’ye vefatının ardından ilk ödülü verilmiş oldu. Bediüzzaman’ın ödülünü İİKV adına Urfa’dan programa katılan Bediüzzaman’ın talebeleriden Abdulkadir Badıllı aldı. Ayrıca Mehmed Emin Değer İİKV adına etkinlikleri organize eden SOSGED’e bir plaket takdim etti.
Özellikle Güneydoğu illerimiz, diğer illerimiz ve Kuzey Irak’tan yoğun katılımın olduğu etkinlikler kapsamında bir de sempozyum düzenlendi. Açılışı dua ve semazen gösterisi ile yapılan sempozyumda özellikle Bediüzzaman Said Nursi’nin fikirleri üzerinde duruldu. Önce Bediüzzaman ve Risale-i Nurları tanıtıcı 15 dakikalık bir sinevizyon izlendi. Sinevizyonun çeşitli yerlerinde Bediüzzaman’ın fikirleri izleyiciler tarafından büyük alkış aldı. Ardından Mehmed Emin Değer Nursi üzerine bir konuşma yaptı.

Etkinliklerin önemli bir aktivitesini ise İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın açtığı stant oluşturdu. Etkinliklerin gerçekleştiği mekânda açılan stantlarda Said Nursi Hazretleri’nin eserleri, fikir ve görüşleri hakkında bilgilendirme çalışmaları yapıldı. Yöredeki Bediüzzaman hayranlarının İİKV’nin tanıtıcı stantlarına büyük ilgi göstermesinin yanı sıra Nursi’yi yeni duyan ve fikirleri hakkında bilgi isteyen birçok kişiye Risale-i Nur ve tanıcı kitaplar hediye edilerek bilgilendirmelerde bulunuldu.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı

Muhlaslar Kervanından..

11 Mayıs 2010’da hizmet-i Nuriye için gittiği Filipinler’de uğradığı silahlı saldırı sonucu Rahmet-i Rahman’a kavuşan aziz şehid abimiz Hafız Cevdet Baybara’nın hatırasına ithafen yakın dava arkadaşları Said Baybara, Rıza Dalkılıç ve Kerem Şerbetçi’nin yazılarını takdim ediyoruz.

Hayalleri dünyaya sığmayan, kalbi bütün insanlığın selameti için atan, şefkat ve metaneti mahiyetinde cem’ etmeye muvaffak olmuş bahtiyar ağabeyimizin dahil olduğu muhlaslar kervanına Cenab-ı Hak bizleri de dahil eylesin. Amin. Ruhuna el-Fatiha..

Mümtaz Ağabeyim..

Kendisi hem dava arkadaşım, hem fikir babam, hem hayatta refikim, hem yoldaşım olan bir ruhu tarif etmeğe sahifelerce yazsam, mümtaz ağabeyimi, tarif etmiş olamam. Ama birkaç anekdotu sizlerle paylaşayım.

Cevdet Baybara; İnsanlığın imanının kurtulması için canını ve malını feda etmeği ideal edinmiş bir ruh. Kendisi 1978 Mardin doğumlu olup İlkokulu ve hafızlığı Mardin’de tamamladıktan sonra yerinde duramaz bir hali vardır. Kâh yerel radyo programlarında kâh cami kürsülerinde kâh muhtelif meclislerde Kur’an okurken veya sohbet ederken görürsününüz onu. O dönemler Babası Cüneyt Hoca Mardin Ulu Camii imam hatibidir. Cüneyt hocanın teşvikleriyle Mardin’den Diyarbakır’a, Van’a, Urfa’ya, Elazığ dan Malatya’ya, doğuda birçok ilde okuma kamplarına katılır. Ve birçok İslami, felsefi, mantıki ve fenni eserleri okur. Küçüklüğünden beri; Alem-i İslam’a canını, malını ve hissiyatlarını feda eden (Hz. Ebu Bekir’ler, Ömer’ler, Hamza’lar, Bediüzzaman’lar, Cüneyd-i Bağdadi’ler) ve birçok asil ve necip ruhların, insanlığın iki cihan saadetleri için canlarını ve mallarını (harcadıklarını demeyeceğim) bilakis en güzel bir şekilde değerlendirdiklerini görür.

Kendisinin anlattığı bir rüyada Peygamberimiz kendisine hitaben “Ömrün kısa olacak, aşirelerini yani her bir ânını ganimet bil” diye ikazda bulunduğunu anlatmıştı. Benim müşahede ettiğim, hakikaten her bir ânını dolu dolu değerlendirmiştir. 1996 yılı baharında İstanbul’a gelir. Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden olan Mustafa Sungur ağabeyin yanında on yıl beraberlikleri olur. O yıllarda Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini mütalaa fırsatı bulur ve çok istifade eder. Bazı mülahazalarını kaleme alarak 2000’li yıllarda editörlüğünü yaptığı, üç dilde yayınlanan (Nur The Light) dergisinde yayınlar. Mustafa Sungur ağabey ile yurtiçi ve yurtdışında birçok panel, konferans ve sempozyumlara katılır.

Rusya, Azerbaycan, Hollanda, Mısır, Avustralya, Japonya, Kore, Filipinler, Fas, Cezayir ve daha başka birçok ülkede bulunur. Bu vesileler ile insanlığın maddi ve manevi eksikliklerini görür. Hamiyetli ve himmetli insanlar anlatılırken “yerlerinde duramazlar, her zaman başkasının derdi ile dertlidirler.” diye tarif ederler. Hakikaten Cevdet ağabeyimizi en güzel ve veciz tarif böyle olsa gerek. Kendisi de “Karınca kudretince” yurtiçinde ve yurtdışında irtibat ettiği insanların vesileleri ile ihtiyaç olan yerlere (muhtelif eserler; Kur’an-ı Kerim, İngilizceye tercüme edilmiş tefsir kitapları ve eğitime dayalı bir çok eser göndermiş, yurtdışında eğitim alan öğrencilere burs vs.) yardımlarda bulunmuştur.

Daha sonraları 2008 yılında resmi olarak tüm insanlığa “Çare” olma maksadı ile gönüllü birkaç arkadaşı ile beraber Çare Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneği kurulur. Yurtiçi ve yurtdışında geniş çaplı faaliyetler yapma imkanına sahip olur. Ramazan kumanyaları, iftar çadırları, eğitim malzemeleri, kurban etleri dağıtım organizasyonları, fakir aileler ve yetim çocuklara yardım, su kuyuları, sağlık kabinleri, öğrencilere burs v.s. tarzında birçok faaliyet alanlarında rol alır. O yıllarda kendisi çok şevk ve gayretle ifade ettiği şu sözü; “Dünyada ulaşmadığımız insan, derdine yetişemediğimiz masum kalmasın.” demişti. Öyle olalım ki; yatağı görmesek uyku aklımıza gelmesin, suyu görünce susadığımızı bilelim, aç olanların doyduğunu görünce acıktığımızı hatırlayalım derdi. 2010 yılında gönüllü olarak gittiği Filipinler’de talihsiz iki genç Filipinli’nin gasp maksadıyla, silahlı saldırısı sonucu şehit edilir.

Yaşı henüz 32’dir. Aklımıza gençliğinde gördüğü rüya gelir, “Ömrün kısa olacak her bir dakikanı ganimet bil.”

Meşhur şöyle bir söz var; “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir”. O sadece milletini değil, bütün insanlığa “Çare” olmak isterdi. Ne mutlu hayatını böyle yüksek ideallere adayanlara.

Ey şehidimiz Seni hatırladıkça gözlerimiz doluyor,

İftirakin hüznü boğazımızda düğümleniyor.

Rahmet sana ey Nurlu şehidimiz.

***

Geride Yiğit ruhlu Mehmetlerin,

Kadir-şinas Rızaların

***

Bilirler ki Said ve mesut’sun sen.

Bilirler ki ötelerde saadete mazharsın sen.

***

Yasin’ler sana, okurlar her dem

Âdem amcalar Dua zendir her dem

***

Beyn-en nîsa Sümeyye ilk şehittir

Mabeynimizde sende bizlere, ilk şehitsin

***

Yusuf simalılar orada refiktirler hep sana

Bizden ötelere selam üstüne selam sana

***

Sana gurbet şehidimi

yoksa, hicret şehidimi diyelim

Hayır, sen bizim gönlümüzün ser habibisin

Rahmet sana ey nurlu şehidimiz  

Hayatı, insanı hayrette bırakan çeşitli kahramanlıklarla dolu olmakla beraber; Hak’ta ve Hak yolunda fani olup, şahsından feragat etmede de mümtaz bir fedakarlıkta olduğunu göstermiş oldu. Allah ğani ğani Rahmet etsin.  

Vefatından sonra kendisinin açtığı, (ÇARE) hayır kapısını açık bırakmış. Bizler sevenleri olarak, sizlerde hamiyetli gönüllüler olarak; “Dünyada ulaşmadığımız insan, Derdine yetişemediğimiz masum kalmasın” diye el ele bu hayır kapısını hayırlı işler için açık tutalım.

ÇARE gönüllüsü

Said BAYBARA