Etiket arşivi: mektup

İspanya Hizmet Mektubu

29 Nisan’da, 30 Nisan 2 Mayıs arasında Malaga şehrinde organize edilen ve İspanya ile ilgilenen bir vakıf kardeşimizin tanıştığı Abdülbahir isimli bir öğretmen vasıtasıyla davet edildiğimiz İslam Gençlik Konferansına iştirak etmek üzere Ankara’dan Şemseddin abiyle beraber yola çıktık. Konferans daha önce ayrı ayrı hizmet eden dört ayrı İslami kuruluşun ortak çalışması olarak ilk defa organize edilmişti.

Bizim amacımız hem İspanya’daki hizmet ortamını görmek, hem oradaki ehli imanla tanışıp hizmet zemini aramak, hem de bu konferansa katılan değişik ülkelerden gelen alimlere, akademisyenlere, bürokratlara Risale-i Nur’ları tanıtmak idi. Elhamdülillah maksadımıza ulaştık.

29 Nisan akşamı Malaga şehrinde kaldıktan sonra 30 Nisan sabahı otobüslerle 1 saat mesafedeki konferansın yapılacağı kampüse ulaştık. Böyle maksatlar için bina edilmiş 250 kişi kapasiteli, yarı özel bir kampüs. Üç gün boyunca katılımcılar orada kaldığı için geceli gündüzlü tanışma ve konuşma fırsatları bulduk. Oraya katılanlardan Üstad Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur hizmetini duymayan kalmamıştır inşallah.

Konferansın başlama gününün İspanya’ya Müslümanların ilk çıkartma yaptıkları 30 nisana tevafuk ettiğini Şemseddin abinin İspanya hakkında topladığı dokümanlardan öğrenince bunu onlara söyledik. Onların haberi yokmuş. Onlar bunu duyunca çok hoşlarına gitti. Daha otobüste giderken Şemseddin abi konuşmaya başladı. Biraz hizmetleri anlattıktan sonra İspanyolca risalelerden ders yaptırdık.

Konuşmalar İspanyolca ve Arapça olarak yapılıyordu. Sadece Şemseddin abi İngilizce olarak konuştu. Oraya gelen bütün temsilcilere, Kilisenin ve Kralın temsilcisinden tutunuz, bütün İslami Dernek ve kuruluşların başkanlarına kadar, hususi olarak konuşup risalelerden kendilerine takdim etme ve tanıtma fırsatı bulduk Elhamdülillah.

İspanyadaki Müslümanların din dersi kitaplarıyla hocalarını seçme hakları varmış. Bu konuda bilgi aldıktan sonra din bilgisi kitaplarının yetersiz olduğunu öğrendik. Bu konuda yardım edebileceğimizi söyledik. Çok memnun oldular. İnşaallah her sınıftaki ders saatlerini ve müfredatlarını bize gönderecekler, biz de ilgili ağabeylerimizden yardım alarak İngilizce ders kitapları hazırlamaya çalışacağız. İngilizceden İspanyolcaya tercüme edecek kişiyi de bulduk Elhamdülillah.

Granada şehrinde cami müdürü olan bir zatla tanışıp hizmetleri, nurları geniş geniş anlattık ve konferanstan sonra ziyaretine gittik. Bu zat Seyyid Kutub’un bütün külliyatını Arapçadan İspanyolcaya tercüme etmiş. İnşallah Ramazan risalesini tercüme etmeye başladı. Bu zatı sempozyuma davet ettik. inşallah gelmeye çalışacağını ve bu hizmetleri yerinde görmeyi çok arzuladığını söyledi.

Ayrıca Granada’nın en büyük camisinde Kuran’ı İspanyolcaya tercüme eden ve bazı eserlerin ve tefsirlerin tercümelerini yapan mübarek bir zatı ziyaret ettik. “Tercüme konusunda yardımcı olabilir misiniz?” diye sorduğumuzda sırada bekleyen tercümeleri bize söyledi. Dünyanın dört bir tarafından bu zatı arayıp bulmuşlar, biz daha yeni görüşüyoruz diye hicap ettik. Bizden küçük bir kitap istedi, eğer yapabilirse paralel olarak çalışabileceğini söyledi. Biz de 33 Pencereyi verdik. Tercüme konusunda görüştüğümüz bu iki zat da bu işi para söz konusu olmadan kabul ettiler. İnşallah yapacakları tercümeler incelenip de uygun görülürse en kısa zamanda külliyatın tercümesinin yapılabilmesi için görüşülür.

Konferans sırasında yaşadığımız bazı olaylar:

Bizi davet ettiren ve daha önceden 6. Sözü İspanyolcaya tercüme eden Abdülbahir isimli zat konferans boyunca etrafındakilere üstadı ve nurları anlattı. Anne ve babası Hıristiyan olan bu zat, abisine de nurları anlatmış. Abisi Malaga’da yaşayan maddi durumu çok iyi olan Müslüman bir doktor. Bizi üç gün boyunca dinledikten sonra yanımıza geldi, kartını verdi ve İspanya’da dershane açılabilmesi için elinden ne gelirse yapacağını ve her türlü ihtiyacımızda kendisine başvurabileceğimizi söyledi.

Üç gün boyunca namazları kıldıran imam, üstadın Arapça hayatını okumuş. Gene üstadı konuştuğumuz bir meclise geldi. Üstad hakkında, “O tek başına bir ümmettir, bir İslam kahramanıdır, bizim onun eserlerine çok ihtiyacımız var” dedi. Onun gibi bu organizeyi yapan çok kişi “bizimle irtibatı kesmeyin, sizden istifade edeceğimiz çok cihetler var” tarzında sürekli uyarılar yaptılar.

Orada Amerikalı bir bayan İspanyolca ve Fransızca eğitimi almış, öğretmenlik yapıyor. Müslüman olmaya karar vermiş ve iki aydır tesettüre girmiş, ibadete başlamış fakat kelime-i şehadet getirmemiş. Şemseddin abi onunla konuştu nurlardan verdi. O gece 23.Sözün İngilizcesini okumuş! Öbür gün Elhamdülillah cemaatin gözyaşları ve tekbir sedaları arasında kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu! İlk Kuran’ı da Şemseddin abi hediye etti Elhamdülillah!

Bu kızımız İslamiyeti tam öğrenmek için Türkiye’de bir imkân olup olmadığını sordu. Biz kendisini Müslüman oluşuna bir hediye kabilinden Türkiye’de bir ay süre ile ağırlamak istediğimizi, bu vesileyle hizmetlerle daha yakından tanışıp kendisini yetiştirebileceğini söyleyerek Türkiye’ye davet ettik! Çok memnun oldu! Sonra Filipinler’deki İngilizce öğretmeniyle irtibatlandıralım faydası olur diye Cevdet kardeşe durumu izah eden bir mesaj çektik. O da takip edeceklerini ifade eden bir mesaj çekti. Tamamlayamadan vefat etti! Allah rahmet etsin.

Orada birisi Müslüman olduğu zaman onun yanına birisini takıyorlar, o yeni Müslüman olan şahsa hem öğretmen oluyor, hem de bazı imtihanları atlatmasında yardımcı oluyorlar. Müslüman olan İspanya’lı bir gence de Gana’lı olan birisi eşlik ediyordu. Biz, bir gün yurtdışındaki bazı faaliyetlerimizden bahsedince yanımıza geldi ve “Ne olur Gana’yı da programınıza alsanız, oranın nurlara, bu hizmetlere çok ihtiyacı var”, diye öyle mahzunane konuştu ki, çok duygulandık. Bize Gana hakkında çok bilgi verdi ve ne gibi yardımlar yapabileceğini anlattı. İnşallah bir beldemiz Gana hizmetlerini takip etmeye başlarsa bu bilgilerimizi paylaşacağız.

İspanya’da gençler arasında uyuşturucu ve sefahat fazla olmasından, maddi durumu iyi olan İspanyollar çocuklarını Moritanya’daki İslami okullarda okutuyorlarmış. Gerek İspanya’da gerek Avrupa’daki bütün Müslümanların derdi çocuklarına böyle İslami bir eğitim verebilmek! Eğer Türkiye’de böyle bir şey olursa Avrupa’dan çok talep olacağını anladık.

Malaga’da gençlerin kurduğu bir İslami Birliğin başkanıyla görüştük. Malaga’da dershane açmamızın çok ehemmiyetli olduğunu, gençlerin çok ihtiyacı olduğunu defaatle ifade ettiler. “Biz burada böyle bir birlik kurduk. Faaliyetler düzenliyoruz, konferanslar tertip ediyoruz, ama çok da netice alamıyoruz. Lütfen bize hizmet tarzınızı eserlerinizi anlatın bizi bırakmayın” dediler. Bir çok kişiyle konuştuk, Şemseddin abi konuşma yaptı ama insanların bize teveccühleri çok fazlaydı. Aynı Emirdağ’da üstadımızın elini öpmeye gelen çocuklara üstadımızın “kanaatimiz geldi ki, ruhları Risale-i Nurlarları hissediyor” dediği gibiydiler.

İslami konularda kitaplar yazan birisi gelip bizden eserlerini okumamızı ve tavsiyelerde bulunmamızı istedi. Biz de Arapçamızın olmadığını, fakat Arapça bilen kardeşlerimizin yardım etmesi durumunda yardımcı olabileceğimizi söyledik.

Bunların dışında Portekiz, İtalya, Fas, Moritanya, Gana hakkında da bilgiler aldık.

Daha sonra Granada’ya geçtik. Tercüme konusunda bize yardım edecek zat, bir hizmet merkezi açmamız durumunda Granada’nın en uygun yer olacağını söyledi. Şehir merkezinde uygun bir yerin kirası 500 Euro civarında.

Granada’da iki büyük İslam mabedi olan “Cami-i Kebir” ile “Takva Mescidi”nin kütüphanelerine İngilizce ve İspanyolca eserlerden hediye ettik! İnşallah bu eserlerden istifade edenler olduğu müddetçe Şirket-i Maneviye’ye dahil olan, her kardeşimiz bu hayırdan hissedar olacaktır!

Gerek İspanya’da gerek Fransa’da çok sayıda Arap var. Ancak onların bazı halleri maalesef İslamiyeti görmeye değil, düşünmeye bile fırsat vermiyor. Onun için İslamiyet hakikatinin efalimizle gösterilmesi, nurların o insanlara tanıtılması bizim vazifemiz! Nasıl bir zaman Endülüs devleti, Avrupa’ya İslamiyeti götürmüş, bu uğurda gemileri yakmış, on binler şehit vermişlerse, bizim de Allahın bize ihsan ettiği manevi hazineleri onlara götürmemiz, bu uğurda çalışmamız gerekiyor!… İnşallah bir beldemiz, şahs-ı manevi namına buraların hizmet sorumluluğunu alır da hepimizi hesaptan kurtarır.

Cenab-ı Hak buralarda nurların inkişafını nasip etsin! Amin! Buralarda hizmet edecek fedaileri göndersin. Amin! Ahirette İspanyol halkı “Allah size böyle hazineleri göndermiş bize ulaştırmak için ne yaptınız?” dediklerinde cevap verebilecek gayretler, dualar, fedakârlıklar Allah bize ihsan etsin. Amin!  (kahev.org)

www.NurNet.org

Malezya Kuran Gönüllüleri Durmak Bilmiyor!

Değerli ağabeylerimiz;

Malezya’da yağmur mevsimi olması hasebiyle Rahmetin semadan nüzul ile muhtaç olanların imdadına yetişmesi ve berekete medar olması Rahmet-i ilahinin bu memleket civarındakilere bir lütfudur diye telakki ediyoruz.

Gayemiz ve ümidimiz odur ki inşallah maddi-manevi bir rahmet olan Risale-i Nur dahi Cenab-ı Hakkın izniyle ve istemesiyle bu yağmur mevsiminin Rahmeti gibi Malezya’ya ve çevresindeki ülkelere tarafı İlahiden kalplere, akıllara ve ruhlara yağacaktır.

Son günlerde bize yazdığınız mektupta Malezya ile alakalı bir mektup irad etmiştiniz. Biz de ona mukabil cevaplar vermekle beraber Malezya’daki son hizmetlerden kısaca bahsedeceğiz.

1- Ekim ayındaki sempozyum İslam Üniversitesi Yetkilileri tarafından kabul edildi. Ve bize Sempozyum protokolünü, kendi yükümlülüklerini ve bize düşen vazifeleri yazılı bir şekilde verdiler. Sempozyumun resmi yetkilisi olan heyetten geçmesi ise daha bitmiş değil. Dolayısıyla tam resmiyet kazanmış değil. Fakat M. İkbal Hocaya göre bir mazarrat görünmüyor. İnşallah yakın zamanda resmi bir netice elimize geçer, biz de Risale-i Nur’un müjdecisi olarak sizlere cevabı bildiririz.

2- Türkiye’ye üniversite ve doktora gibi vesileler ile göndereceğimiz talebeler için yapılan çalışmada birçok öğrenci ile görüşüldü. Şuan netlik kazanan iki kardeşimiz var inşallah bu sayı artar.

3- Asa-yı Musa’yı tercüme için bir hocaya verdik, kısmen tercüme etti. Fakat tercümesi bizim istediğimiz kriterlere uygun olmadığı için vazgeçtik. Tercüme yapabilecek uygun bir kişi bakıyoruz. Dua edin kısa zamanda Rabbim vazifelisini göndersin.

4- Malayca tercümeler ise: Hanımlar Rehberi tashihatı bitti, fihristesini tashih ediyoruz. Küçük Sözler’in yarısı tashih edildi, devam ediyor, Hutbe-i Şamiye ve Gençlik Rehberi’nin tashihatları devam ediyor, Meyve Risalesi beklemede…

Basılan Hazır Kitaplarımız: Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi, Ene-Zerre, Münacat, İçtihad Risalesi, Ramazan ve Şükür Risalesi, Zelzele Risalesi, Muhtasar Tarihçe-i Hayat, Yirminci Mektup.

Son birkaç ayda Malezya’nın mazhar olduğu hizmetler istikbale bir çekirdek belki de mukaddeme olur diye hem de tahdisi nimet nevinden anlatıyoruz.

Haftada umumi ders, Esnaf dersi, Ev dersleri, İbnur Hoca’nın evinde yapılan ev dersi… Ayrıca bir özel okulda okul öğretmenlerine yapılan dersler tarzında devam ediyor. Derslerimiz cemaatin durumuna göre Malayca, İngilizce, Arapça ve Türkçe seklinde olmaktadır.

Okullarda görev yapan hocalarımız ve Esnaf Ağabeyler ve talebe kardeşlerimizin himmetiyle her zaman yeni birilerinin Nurlarla tanıştığını müşahede ediyoruz. İnşallah bunlar zamanla Malezya için semaradar birer şecere olur. Malezya Üniversitesinde okuyan malay Hayrul Enver Kardeşimizin Nurlara çalışması ve okuldaki arkadaşlarını defalarca dershaneye davet etmesi Bangi dershanemiz için ve orada himmet eden ağabeylerimiz için sevk vesilesi oldu. Üniversitede görev yapan ağabeylerimiz Risale-i Nur’ları okuldaki öğrencilerine anlatmakla beraber sık sık kitap alıp hediye etmeleri de Risale-i Nur’a olan alakayı kuvvetlendirdiğini görüyoruz.

Bir sonraki başka gelişme; geçen günlerde U.P.M (Universiti Putra Malaysia)’de mastır ve doktora yapan Afrikalı öğrencilerin dershaneye davet edilmesiyle samimi bir mananın oluşturulması Nurlar cihetiyle manidardır diye telakki ediyoruz.

İslam Üniversitesinde yapılan kitap standı ile Risale-i Nurlar satıldı ve neşredildi. 

Geçen Nisan ayında İslam Üniversitesinde okuyan Arap ve Afrikalı öğrenciler ile 5 günlük okuma programı yapıldı. Bu vesileyle yeni kardeşler Nurları tanımış olmakla beraber içlerinden haftalık derslerimizi takip eden kardeşlerimiz oldu.

Geçen günlerde Avustralya’dan ziyaret için gelen kardeşler ile bazı ziyaretler düzenledik, Pakistanlı İmran Nazar Hüseyin adlı dünyanın birçok ülkesinde konferans veren İslam ulemasına Risale hediye ettik. Kendisi Bediüzzaman’ı tanıdığını söyledi ve daha sonra yüzlerce kişinin katıldığı konferansta Üstad’ı ve Nur hizmetlerini manidar bir misalle anlattı.

Sonraki gün özel bir İslam okulunu ziyaret ettik ve okulun müdürüne ve bazı öğretmenlerine ve konferans katılımcılarına nurlardan hediye ettik.

Sonra Malezya’nın diğer illerine seyahat düzenledik. Kuantan, Terengganu, Kelantan bu eyaletlerdeki camileri mescitleri Kur’an Kurslarını ziyaret edip risalelerden hediye ettik.

Kuantan’da Merkez cami ve mescitlere nurlardan bırakıp görevlilere hediye ettik. Terengganu‘da Insaniye Üniversitesinde görev yapan Hocasıyla tanışıp kendisine ve öğrencilerine nurları anlatıp kitaplar hediye ettik. Kristal Caminin ki; çok meşhurdur, cami görevlisine Nur’lardan hediye edip nurları anlattık. Terengganu’daki diğer cami ve mescitlerin din görevlilerine nurlardan hediye ettik. Yolda tanıştığımız bir gazeteciye de nurlardan hediye ettik. “Eğer ben bunları seversem hemen neşrederim” diye vaat ediyordu.

Sonra Kelantan’da Muhammediye adlı merkezî büyük bir camiye ve gittiğimiz diğer cami ve mescitlere nurlardan bırakıp hediye ettik. Kelantan İslam Bilgi merkezi adlı özel bir kitap ve yayın kuruluşunun sahibiyle tanışıp nurlardan hediye ettik nurları anlattık. Risaleleri okuyup değerlendireceğini ve elinizde varsa diğer eserleri de bir sonraki gelişimiz de getirmemizi istedi. Hoş bir muhabbet ve çaydan sonra yolumuza devam ettik. Sonra Kamboçyalı ve Malay öğrencilerin kaldığı, hafızlık ve diğer İslam ilimlerinin öğretildiği öğrenci kampına gittik. Oranın da din görevlisine ve öğrencilerine Arapça ve Malayca nurlardan kitaplar hediye ettik.

Sonra ki gün başka bir Hafız okulunu ziyaret edip Nurları anlatıp kitaplardan hediye ettik. Din görevlisi kitapları okuyup değerlendireceğini söyledi. Akşam dershanede kalan Hayrul Enver kardeşimizin evine misafir olduk. Bu kardeşimizin üç ağabeyi var üçü de farklı alanlardaki okul ve Kuran kurslarında görevli. Onlara da Arapça ve Malayca kitaplardan hediye edildi, nurlardan dersler okundu. Onlar ve bizler memnun olarak ayrıldık. Sonra seyahatimizi Kuala Lumpur’a dönerek bitirdik. Gayemiz o ki inşallah bunlardan birileri Nurları okur ve talebelerine ve tanıdıklarına neşreder. Bu amaç ve gaye ile seyahatimizi tamamlamış olduk. 

Geçen günlerde İhsan Kasım ağabeylerin Malezya’ya teşrifi ayrı bir şevke vesile oldu. Arap ve malay misafirler, yapılan dersler Hizmetimiz için önemli bir vesileydi. 

Evet değerli ağabeylerimiz hizmetimiz bu minval üzere devam ediyor. Sizlerin duası buradaki hizmetlere en büyük vesilelerdendir. Biz gurbet fakirlerine, dua acizlerine sizlerin dualarıyla yardımına koşmanız, bizim en büyük sermayemizdir.

Allah Kuran ve iman yolunda hepimizi daim kılsın. Vesselam.

Malezya Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Mark Twain’in Cinliği (Neşeli Öyküler)

MARK TWAIN’in canı o gün çok sıkılmıştı. Devlet dairelerinden birinde yüksek kademeli bir mevkide görev yapan bir yakın arkadaşı, başkanın değişmesi sonucu, siyasî görüşleri farklı olduğu için görevinden alınmak üzereydi.

Mark Twain o akşam oturup Başkan’ın kızına şu mektubu yazdı: “Sayın bayan! Ben devlet büyüklerinden bir istekte bulunmayı asla istemem. Fakat sadece siyasî görüşü farklı olduğu için, tanıdığım en iyi memurlardan biri olan arkadaşımı yerinden atmakla haksızlık edileceğine dair sizi uyarmak amacıyla bu samimi mektubu yazmakta bir mahzur görmüyorum.”

Ünlü yazar, daha sonra arkadaşının parlak geçmişini anlattı ve mektubunu şöyle bitirdi: “Ben Başkan’a bir mesaj gönderemem, fakat siz kendisiyle görüştüğünüz ilk fırsatta arkadaşımdan bahseder ve iyi çalışan memurlarına böyle hareket eden bir hükümet hakkında neler düşündüğümü anlatırsanız memnun olurum.

Birkaç hafta sonra Mark Twain, ABD Başkanından, kendi el yazısıyla şöyle bir mektup aldı: “Kızım, mektubunuzun alındığını size bildirmemi rica eder ve Başkan’a mektubu okutma cesaretinde bulunduğunu bildirir. Başkan da verdiği bilgi için Bay Mark Twain’e teşekkür eder ve arkadaşınızın görevinden alınmayacağını bilmenizi ister.

Cevabı neden kızının değil de, bizzat Başkan’ın yazdığını merak ediyorsanız, söyleyelim. Kızı o sıralarda bir yaşını daha yeni doldurmuştu da ondan…

Neşeli Öyküler – Zafer Dergisi

İrlanda’dan Gelen Çağrı !

Fedâkâr ve Dîn-i Mübîn-i İslam’ ın derdiyle cefâkâr ağabeyler ve kardeşlerimiz,

Maddiyyunluk taununun müminleri dahi derinden etkilediği, sefahet ve günahların yaygınlaşarak akılları iptal edip kalpleri çürüttüğü helaket ve felaket asrında “önce kendi imanımızı, sonra başkalarının imanını kurtarmak” için itfaiye memurları olarak ellerimizde su tulumbalarıyla yanıp kavrulanların imdadına yetişmemiz gerektiğinin farkındayız..

Hz. Üstad Bediüzzaman’ın ibadet esnasında diz üstü oturmaktan yara olmuş ayaklarına merhem süren talebesi Molla Resul’ e dediği gibi deriz ki: Ömür sermayesi azdır, lüzumlu işler çoktur.. Nasıl rahat oturalım !..

Zübeyir Gündüzalp Ağabey’in de ihtarıyla sarsılırız ve  “bir genç dinsiz olmuş” haberi karşısında kalbimiz parça parça olur .. Kur’ an’ ın ve Risale-i Nur’ un ulaştığı insanlar için seviniriz, şevkimiz artar. Fakat Allah ve Resul’ünü (aleyhissalatü vesselam) henüz duymamış insanlar için üzülürüz ve yanarız.. Ah nasıl yapsak da onlara da Nur’ u tanıtsak!..

İ’lâ-yı Kelimetullah davasında adım atmakta da cesur davranırız, çünkü esbabı halk edecek Müsebbibül Esbab dan başkası değildir. O sonsuz kudret sahibi bize Yardımcıdır ve bizi tutup kaldıracaktır …

Bu mektuba vesile olan hamiyetli kardeşimiz İrlanda Dublin ‘den sesleniyor ve diyor ki:

“Arzu eden ağabeyler buralara teşrif etseler, hizmeti başlatsalar, Risale-i Nur’ a ayna ve hakikatı arayan gönüllerin nefes alacağı adres olsalar, inançsızlıktan perişan olmuş ruhlara ve kalplere ab-ı hayat takdim etseler; kısacası İrlanda’yı da Nurlandırsalar…. “

Bu samimane çağrının yankı ve tesir bulmasını Cenab-ı Erhamürrahimin’ den niyaz ederiz. Âmin.

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda malları ve canlarıyla cihat edenler, Allah katında derecesi en büyük olanlardır. İşte onlardır kurtuluşa erenler. (Tevbe 9/20)

Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde yerleşecek çok yer ve bolluk bulur. Kim, evinden Allah’a ve Rasülüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da ölüm kendisine erişirse, muhakkak onun sevabı Allah’a düşer. Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa 100)

NurNet.Org

Not: Çok şükür bu çağrıya cevap geldi. İrlanda’ya dershanemiz açıldı. Rabbim rızasına uygun hayırlı hizmetlere vesile etsin inşallah. http://www.nurnet.org/irlandadan-gelen-cagriya-cevap/

Medrese-i Yusufiye’den (Hapishaneden) Mektup Var

“Yusuf (a.s.) daha yıllarca zindanda kaldı.” Yûsuf Sûresi, 12:42. âyetinin ihbarı ve sırrıyla, Yusuf Aleyhisselâm mahpusların pîridir; ve hapishane bir nevi medrese-i Yusufiye olur. (Meyve Risalesi)

Yukarda göründüğü üzere Bediüzzaman Hz.leri, hapishaneleri Medrese-i Yusufiye olarak isimlendirmiştir. Aşağıdaki paragrafta hapishanelerin bir medrese-i Yusufiye haline nasıl geldiğini, devrin şahitlerinden Osman Yüksel Serdengeçti yorumuyla okuyabilirsiniz.

O, mahkemelerden mahkemelere sürüklendi. Mahkûmken bile hükmediyordu. O, hapishanelerden hapishanelere atıldı. Hapishaneler, zindanlar onun sayesinde medrese-i Yusufiye oldu. Said Nur zindanları nur, gönülleri nur eyledi. Nice azılı katiller, nice nizam ve ırz düşmanları, bu iman âbidesinin karşısında eridiler, sanki yeniden yaratıldılar. Hepsi halim-selim mü’minler haline, hayırlı vatandaşlar haline geldiler. Sizin hangi mektepleriniz, hangi terbiye sistemleriniz bunu yapabildi, yapabilir? (Osman Yüksel Serdengeçti)

Kısacası, bu hizmetler Üstad dönemine kadar uzanır. Son zamanda hapishanede yaşanan güzel hadiseleri sizlere aktaracağız. Elimize çok güzel mektuplar geçti zamanla bunların bazılarını sitemizde de yayınlayacağız inşallah.

Öncelikle son dönemdeki hapishane hizmetlerinin nasıl başladığına değinmek isteriz. Hizmet Vakfı, istek üzerine bazı hapishanelere takvim gönderir. Hapishanelerdeki mahkûmlar takvimdeki Hizmet Vakfı’nın adresine mektup yazarak Kur’an-ı Kerim isterler. Hizmet Vakfı ise bunun yanında “acaba mahkûmlara Kur’an-ı Kerimi daha iyi anlayıp hayatlarında tatbik edebilmeleri için Kur’an’ın asrımıza bakan veçhesini tefsir eden Risale-i Nurları da mahpuslara nasıl ulaştırabiliriz?” gayesiyle RNK Neşriyata giderler.

Bundan sonra hummalı bir faaliyet başlayacaktır ve tam bu esnada da Denizli’den bir esnaf ağabey “ben hapishanelere Risale-i Nur dağıtmak istiyorum” deyince bu şevkle önce “Ebedi Hapisten Kurtulmak” broşürünü hazırlayan RNK Neşriyat, bu hazırlanan broşürlerle birlikte Türkiye’deki bütün hapishane kütüphanelerine Risale-i Nur gönderir.

Broşürü ileride sitemizde yayınlayacağız. Bu sefer, Risale-i Nurlardan   istifade eden mahpuslar, ellerine kâğıt kalem alıp, RNK Neşriyata mektup yazmaya başlarlar. Risale-i Nurdan istifadelerini, hayatlarında nasıl bir değişikliğe sebep olduğunu, nasıl halim-selim insanlar haline dönüştüklerini ve daha fazlasını gönderdikleri mektuplarda anlatacaklardır.

RNK Neşriyat, yüzlerce kişiden gelen bu mektuplara tek bir yerden muhatap olamayacaklarını anlayınca bu sefer Hamidiye Vakfına gidilir ve mesele anlatıldıktan sonra bizzat Hamidiye Vakfı’nın hapishanelerden gelen mektuplara muhatap olmalarını ve onlara cevap yazmalarını isterler. Şu an itibariyle Hamidiye Vakfı, talebeleriyle beraber bu hizmeti omuzlarına almış ve götürmektedirler, ancak onların da hedefi hapishaneler hangi illerdeyse o illerdeki Risale-i Nur talebelerinin bizzat mahpuslara muhatap olup bu noktada mahpuslara yardımcı olmalarıdır.

Mektupları, tanıtım broşürünü ve mektuplarla beraber gelen fotoğrafları yakında sitemizde bulabilirsiniz.

1. Mektup yayınlandı: http://www.nurnet.org/medres-i-yusufiye-hapishaneden-gelen-mektuplar-1/

www.NurNet.org