Etiket arşivi: miras

Haram Yiyenin Basireti Kapanır

Haram Yiyenin Basireti Kapanır

“Haram yemek” deyince aklımıza faiz, kumar kazancı ya da hırsızlık gibi belli başlı şeyler geliyor. Oysa haram yemek sadece bunlardan ibaret değildir. Haksızlıkla elde edilen her mal haramdır. Meyvenin iyisini üste, bozulmuşunu alta saklayıp satmak da haramdır.

“Bizi aldatan bizden değildir.” diyen bir Peygamberin dinine mensubuz. Fakat küçük büyük o kadar sahtekarlık haberleri duyuyoruz ki Müslüman bir ülkeye hiç yakışmıyor. Büyük bir ahlaki bozulma yaşıyoruz.

Hakkın da haramın da sınırlarını Allah (c.c) belirlemiştir. Haram yiyen dünya ve ahirette iflah olmaz. Müslümanı haram yemek kadar bozan bir şey yoktur. Haramın içinde başkasının hakkı vardır. Haram yemek de hırsızlığın bir çeşididir. Haram yiyenin basireti kapanır, gözünün önünde en basit gerçekleri görmez olur, yere çakılana kadar gider. Haram yiyen vicdanının sesini duyamaz, merhametini kaybeder. Maalesef buna günümüzde çok şahit oluyoruz.

Haram konusu çok geniş bir mevzu. Bu yazının konusu özellikle gözden kaçan haramlardan miras ile ilgili olacak. Eskiden biri ölünce hemen hocaya, müftüye gidilir miras taksimi onların fetvaları ile yapılırdı fakat maalesef ki artık çoğunluk beşeri kanunlara göre miras alıyor. Dini dikkate almayanlardan bahsetmiyorum. Tam aksi dindar olma iddiasında olanlar arasında konu para mal mülk olunca maalesef ki din ve dünya ayrılıp hemen laikliğe bağlantı yapılabiliyor.

Miras ilmine “Ferâiz”deniyor. Bunun sebebi Nisa süresi 11. âyet-i kerimede: “Bu hisseler Allah’tan birer farîzadır” buyrulmasındandır. Fariza feraizin tekili “farz, takdir ve tayin edilmiş olan, belirli pay, hisse” anlamındadır.

Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: “Ferâiz öğrenin ve öğretin, çünkü ferâiz ilmin yarısı olup unutulacaktır. Ümmetimden çekilip alınacak ilk ilim de odur.”

“Günümüzde İslam hükümleri uygulanmadığı için miras, nafaka gibi konularda mevcut kanunlara uyulabilir ve kanuna göre hisse alınabilir.” gibi sözleri kendini dindar diye tanımlayan kişiler söylüyorlar. Hatta ilahiyatçılardan söyleyenler var.

Öncelikle sormak lazım ki bu fetvayı hangi âyet-i kerimeden ya da hadisi şeriflerden çıkarmışlar. Devletin izin verdiği helal olacaksa o zaman bu kafayla bakarsak faiz de alınabilir, şans oyunları denen kumar da oynanabilir. Bunların hepsi devletin izin verdiği şeyler.

Devletin kanunları ile Allah’ın kanunları çatıştığında biz kendi özel yaşamımızda hangisini seçeceğiz? Eğer beşer kanunlarını seçiyorsan Allah’ın kanunlarının hükümlerinin kalktığını da içsel olarak kabul etmişsin demektir. İslam’a göre yediğin haramdır, kendin uydurduğun dine göre bunu helal sayabilirsin bununla da sadece kendini kandırabilirsin.

Bir de değişen günümüz şartlarına göre Kur’an-ı Kerim’deki miras paylaşımının bu çağa uymadığı değişen şartlar yüzünden kanunlara göre mal paylaşımı ya da boşanma sonrası nafaka alınabileceğini savunan kişiler var. Bunu savunanlar da din karşıtı insanlar değil, tam aksi görünüşte dindar gibi görünen kişiler. Kur’an-ı Kerim bir tarih kitabı değildir, ilahi bir kitaptır ve kıyamete kadar bakidir, içindeki hükümler de kıyamete kadar geçerlidir. Hükümleri açık âyetlerin üzerine bir Müslüman söz söyleyemez. Miras ve nafaka hükümleri son derece açık ayetlerdir.

Bir de “İslam mantık dinidir, bunu benim mantığım almıyor” diyenler ve kendi mantığına göre ayetlerin açıklamasını yapanlar var. Öncelikle “mantığım almıyor” dediği şey “işime gelmiyor nefsim kabul etmiyor” demektir. Bir ilahiyatta hoca öğrencilere demiş ki “Bir erkek öldüğünde önce mirasının yarısı karısına verilmeli, kalan yarısı da çocuklarına paylaştırılmalı.” Bu bazı kız öğrencilere mantıklı gelmiş.

İslam akla dayanan bir mantık dini değildir. İslam kalbe dayanan bir mantık dinidir. “Akletmez misiniz?” sorusu aynı zamanda kalbe de hitaptır. İslam da akıl ile açıklayamayacağımız pek çok şey vardır. Akıl nakıstır, sınırları dardır. İslam gönül dinidir, teslimiyet dinidir. İslam gönülden kabul edildiğinde akıl da nasiplenir. Akıl ile kabul etmeye çalışanların gönlü kör kalır.

Günümüzde başörtülü kadınlar arasında gizli feminizm yaygınlaştı. Feminizm belasına tutulmuş olan kadınlar ve onların şakşakçısı erkekler miras âyetlerinde erkeklere iki, kadınlara tek hisse olmasını kabul edemiyorlar, boşanma sonrası üç aydan fazla nafaka olmamasını kabul edemiyorlar ve bu zehirli fikirleri onları bazı âyetleri dolaylı olarak inkara kadar sürükleyebiliyor. Heva ve hevesini ilah edinmekten ve şirke düşmekten Allah (c.c) cümlemizi korusun.

Kendine fetva uydurup bilerek haram yiyenler dışında bir de eksik bilgiden dolayı haram yiyenler var. Cahilliğinden dolayı haram yiyen de dinini iyi öğrenmediği için ayrıca vebaldedir fakat ülkemizde din işlerinden sorumlu Diyanet İşleri Başkanlığı da halkı yeterince bilgilendirmediği için vebaldedir.

Miras konusunda en çok yapılan hatalar, haram ya da harama kapı açan yanlışları konuyu bilmeyenlere hatırlatma babında yazmak istedim.

1-Mirasın hemen paylaşılmaması. Çokça yapılan bir hata; baba ölüyor anne diyor ki “Ben ölene kadar mirası paylaşmayın böyle dursun ben ölünce ikimizinkini bir paylaşırsınız” Anne mirası kendi kontrolünde tutup istediği gibi hareket ediyor. Kocasının mirasını istediği gibi kullanıyor hatta bir evladına daha çok vererek onun haram yemesine de sebep olabiliyor. Annenin mirası bekletme hakkı yok, yaptığı da haramdır. Böyle yaparsa hem kendi haram yemiş olur hem de evlatlarına haram yedirmiş olur.

2-Miras hukukunun inceliklerinin bilinmiyor olması. “Dini hükümlere göre paylaşıyoruz” diyenlerin payda erkeğe iki, kıza bir alanların bile dikkat etmedikleri hususlar oluyor. Miras; ölenin eşi ve çocukları arasında paylaşılıyor. Oysa İslam’da miras konusu böyle çekirdek aileye göre planlanmamış. Ölenin anne-babasına da miras düşüyor. Hatta babası ve oğlu yoksa dayıya ve amcaya da miras düşüyor.

Anne-babanın durumu iyi olur gönlüyle istemez o başka fakat istiyorsa zengin de olsa anne-babaya ölenin mirası verilmelidir.

Rabbimiz pay sahiplerini Kur’an-ı kerimde tek tek açıklamış. Miras ayetlerinin okunması ve anlaşılmayan hususların işin ehli hocalara ya da müftüye sorulması gerekir.

Miras âyetlerinde vasiyet ve borçtan sonra mirasın paylaşılacağı da vurgulanıyor. Malın üçte birini geçmemek üzere vasiyet bırakılabiliyor. Bu konular da pek bilinip uygulanmıyor.

3-Haramla hayır yapılmasını tavsiye edenlerin olması. Mesela kişi erkek kardeşine kırgın “malını kanunlara göre al, dinen ona düşen payı sadaka ver” ya da boşanma sonrası nafaka konusunda duyuyoruz “Sen eski kocadan al tazminatı, nafakayı içine sinmiyorsa sadaka ver” diyenler oluyor. Ya da “nafaka haram ama tazminat helal” diyenler oluyormuş. Bu fetvaları söyleyenler aldıkları sahih kaynakları da bir açıklasalar fakat kaynakları olmadığı için açıklayamıyorlar.

Haramdan hayır yapılmaz. Yapsan da hayrın sevabı olmaz bir de kendin yemiş gibi günahını üstlenirsin. Bir de Allah’ın açık hükümleri karşısında fetva uydurmaktan büyük günaha girersin.

Allah’u Teâlâ Nisa suresinde miras paylarını bildirdikten şöyle buyuruyor:

“Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberi’ne itaat ederse, O da onu alt tarafından ırmaklar akan cennetlere koyar ki; orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu en büyük kurtuluştur.” (Nisa:13)

“Kim de Allah’a ve Peygamberi’ne isyan eder ve O’nun sınırlarını aşarsa, onu ebedî kalacağı ateşe koyar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa:14)

Görüldüğü gibi haramın azabı çetindir. Rabbim sakınanlardan eylesin.

Not: Miras âyetleri için internetten faydalanmak isteyenler dikkatli olsunlar. Fetva sayfalarının bir kısmında ehli sünnet dışında olanların sitelerinde yalan yanlış bilgiler var. Bu konuda “Sorularla İslamiyet” sitesinden faydalanılabilir.

 

Kaynak: www.cocukaile.net

www.NurNet.org

Babanın Evladına Bıraktığı En Değerli Miras

“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başladı.
“Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru
“Vaktin varmı ağabey?” dedi.
“Evet” dedim (tek ayağım hala dışarda)
Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
“Birader” dedim, “9.75 değil, 10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?”
-Ne alacağım ağabey 50 krş.u
-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın, üstü kalsın demiştim.
Döndü bana, attı kolunu arkaya :
-Vaktin varmı ağabey
-Var
-Çek kapıyı o zaman
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
5 dk.konuştuk. İngiltere’de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize “Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
“Aha” dedim, “Bizim meslek”, seminerci.
– Ne anlatırdı baban
– Hayattta nasıl başarılı olunur?
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, “Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü, yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?
-Ne bıraktı?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın…”falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
“Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.
Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim:
-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

Ahmet Şerif İzgören