Etiket arşivi: Modena

İtalya Risale-i Nur Hizmet Mektubu

Bismihi Subhanehu,

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Aziz sıddık ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz

Ramazan ayı öncesinde İtalya’ya gidilmiş ve külli neticeler alınmıştır. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi. Sizleri bu latif gelişmelerden haberdar etmek istiyoruz.

Yurtdışı istişare heyetimiz, Kocaeli şehrine, istihdam olunmamız için İtalya hizmetini vermiştir ve Kocaeli’de buna yönelik bir istişare heyeti kurulmuş ve bizler de bu heyette yer alıp hizmetlere, bir sene öncesinden programlı bir şekilde hassasiyet ile başladık ve lillahilhamd devam ediyoruz.

Hizmetimizle ilgili İtalya’da daha önce yerleşik ve külli herhangi bir gelişme olmaması, heyetimizdeki kardeşlerimizin şevkini kırmasının aksine daha da şevklerinin artmasına vesile olmuştur.

Öncelikle İtalya istişare heyetimizle aramızda teşriki mesai düsturunu tatbik ettik. İştişare heyetimizdeki uhuvvet sayesinde iki-üç istişare sonrasında Torino, Modena ve Varese şehirlerinde (kuzey İtalyada), hizmetimize yakın ağabeylerin olduğunu tespit ettik ve onlarla irtibat sağladık. Ayrıca Ankara’daki ağabeylerimizin de gayretleriyle kartela ve broşürler temin ettik ve Kocaeli Kültür ve Eğitim Vakfı adına, isim ve irtibatlarımızın bulunduğu kartvizitler hazırladık. İtalyanca, İngilizce ve Arapça risaleler temin ettik.

Kocaeli cemaatimizin külli duaları ile birlikte; planladığımız 5 kişilik grubumuzda 1 vakıf kardeşimizin vize alamaması sonucu, 1 öğretmen, 1 talebe ve 2 doktor kardeşle birlikte geçtiğimiz yaz -elhamdülillah- İtalya’ya ziyaret vukuu buldu.

Bu ziyaret çerçevesinde 3 şehirde, umudumuzun fevkinde inkişaflar oldu.

Öncelikle; Milano şehrine uçak ile vardıktan sonra Bingöllü bir ağabeyimizin arabası ile Torino şehrine geçtik. Fransa’ya yakın, kuzey batı bölgesinde bir vilayet olan Torino, İtalya tarihinde önemli bir yer tutmakta ve gittiğimiz tarih ise, İtalya’nın kuruluşunun 150. yıldönümüne ve ilk başşehri ise Torino olması ile hizmetimize tevafuk etmesini manidar bulduk. Fiat ismi ile şöhret bulmuş ve İtalya ekonomosinin önemli kısmını besleyen bir araba markası da bu şehirde yoluna başlamış, merkezi hükmünde..

Torinoda, önceden irtibat kurduğumuz Bingöllü ağabeylerlerle istişare edip, oradaki mescitleri ziyaret ettik ve ekseriya bu şehirde, Arap asıllı kardeşlerimize çok sayıda Risale-i Nurlar bıraktık. Torino’da 10’dan fazla bulunan Mescitlerden 3-4 tanesine ancak gidebildik ve tanıştığımız hemen herkes davamıza lakayt kalamadıkları gibi ciddi alakadarlık gösterdiler.

Bizden başka İslami cemaatlerin de tebliğ için geldiklerine şahit olduk. Daha önce Amerikada okumuş ve Sudan’da, memleketinde, Tıp tahsiline devam edecek olan Sudan asıllı bir Müslüman kardeşimiz Nurlara ciddi alaka duydu ve bu kardeşimize risaleler hediye edilip, irtibat bilgilerini aldık ve ara sıra görüşmeler kendisiyle devam etmektedir.

Yine bu şehirde, hizmetimizin farklı bir meşrebinde hizmet eden esnaf ağabeyimiz ve talebe kardeşler ile tanıştık. Ve bu cemaatteki kardeşlerimiz, bizlere yakın ilgi göstermiş olup, 1-2 günlük şehir gezisinde yardımcı oldular. Arapça ile İtalyanca dillerini bilmediğimiz için bu kardeşlerimizden birisi, Nurları anlatmada ve tanışmalarda ilk tercümanımız oldu.

İlk Cuma namazımızı kültür merkezlerinde eda ettik ve Risale ve hizmet konularında sohbetimiz oldu. Cuma namazının ardından talebe kardeşlerimizin ikamet ettikleri evde ağırlandık ve çayımızı içtik. Birkaç gün sonra yine bu esnaf ağabeyimizin dükkânında beraat kandilini idrak ettik ve geç saatlere kadar ders okuduk, mütaala yaptık.

Sonra çarşıda dükkânları olan diğer Türk esnaf kardeşlerimizi ziyaret ettik. Onlara İtalyanca ve Arapça risaleler bıraktık. Misafir olarak ağırlandığımız Merhamettin abimizin evi ise bir Nur dersanesi hükmüne geçmiş, hem kendi hakkımızda inkişafa hem de abilerimizin ruhundaki inkişafa şahit olmamıza vesile olmuştur. Allahımız onlardan razı olsun.

Torino’da kalınan 4 günün ardından Modena’ya geçtik. Modena, orta İtalyanın kuzeyi doğusunda olan, Ferrari gibi bir-iki meşhur araba markası fabrikalarının da bulunduğu ve Bologna vilayetine yakın olan, ayrıca Türklerin de diğer şehirlere nazaran çok bulunduğu bir şehirdir.

Lillahilhamd, Torino’dan irtibat adresini ve telefonunu aldığımız diğer meşrepteki kardeşlerimizden biri, bizi tren istasyonundan aldı ve kültür merkezlerinde 4-5 gün kadar bizi misafir ettiler. İtalya ziyaretimizde, bu kardeşlerimizin varlığı, bizlere hakikaten bir nimet ve hizmetimizde mühim pay sahibi oldular. Kendilerine yine İtalyanca eserlerden hediye ettik ve latif muhabbetlerimiz oldu.

Orada Türk diyanet camisini ziyaret ettik. Bu caminin imamı olan abimizle ve cami cemaatinden bir kısım ağabeylerle dersler okuyup, sorulan sorular münasebetiyle mütalaalar yaptık. Ve bu camide İtalyan asıllı Müslüman kardeşlerimiz ile tanışıp eserlerden kendilerine takdim ettik. Yine bu camide Modena gençleri toplandı ve onlarla ders okundu.

İtalya ziyaretimizden önce kendisiyle tanışmış olduğumuz bir ağabeyimiz ve abisi, Modena’nın küçük bir kasabası hükmünde olan Castelfranco şehrinde ikamet etmekteydiler. Bizleri, daha önce kendilerine haber verdiği bir grup Müslüman kardeşlerimiz ile bu kasabadaki bir mescitte buluşturdu. Bu ağabeyimizin yeğeni, tanışmalar ve meselemizi anlatma konusunda ikinci bir tercümanımız oldu.

Bir Arnavut Müslüman kardeşle birlikte 2 faslı ve bir Tunuslu kardeşle tanıştık. Tunuslu kardeşimiz, bu mescidin de dahil olduğu bir İslam derneğinin başkanı olup, bir tıp öğrencisiydi. Bu kardeşimiz, Fransızca, İtalyanca, Arapça ve İngilizce dillerini biliyordu. Kardeşimize Arapça risalelerden önce Hutbe-i Şamiye’deki ‘yeis’ bahsi ve ardından 1. Lem’a okutuldu, beraberce dinledik. Yunus (A.S.) kıssasının okunduğu bu risalede, kıssa kısmı bitti ve kardeşe “devam eder misiniz” denildi. Tunuslu kardeşimiz okumayı bitirdiğinde, şaşkınlık ve hayranlık içerisindeydi. Ve bizden kafasındakileri toparlaması için birkaç saniye süre istedi ve sonrasında bize, böyle bir kıssadan böyle acayip bir yorumun çıkmasının kendisini şaşırttığını söyledi. Mükemmel ötesi diye tabir edip, bu kitapların bir an önce yayılmasının gerekliliğini ifade etti. Bizi de çok şaşırttı. Kendisine Risalelerden bol miktarda kitaplar ulaştırılmasını arzu etti. Dernek olarak Bologna cezaevine, İslami eserler gönderdiğini, sohbetler yaptıklarını belirttikten sonra, oraya risaleleri de ulaştırabileceğini söyledi. Kitap fuarlarına İslami kitapları çıkarıyormuş. Risaleleri de çıkarabileceğini söyledi. Bu kardeşimizle gerekli irtibat bilgileri paylaşıldıktan sonra Modena’ya döndük.

Modena’da bulunduğumuz sırada Milano yakınlarındaki Como ve Varesa şehirlerini ziyaret ettik. Yaklaşık 1 sene önce Erasmus programı ile Varesa şehrine gelmiş olan kardeşimizin tanıştığı esnaf ve diğer çalışan kardeşlerimizi, özellikle de kebapçılık yapan bir abimizi ziyaret ettik. Dersler okundu ve tanışıklıklar daha da güçlendi. Aynı gün tekrar 3 kardeşimiz Modena’ya döndü ve ertesi gün Roma’ya geçildi ve Roma’da daha önceden irtibat kurulmuş olan bir abi ziyaret edilerek o günün akşamında, bu üç kardeşimiz Türkiye’ye döndü. Diğer kardeşimiz de ailesi, Fransa’ya gelmesi münasebetiyle Fransa’ya geçti.

Latif bir hadiseyi de paylaşmak isteriz. Bize, Modena ve civarında tercümanlık yapmış olan genç kardeşimiz, Roma’ya giden ağabeylerimize eşlik etmiş. Onları uğurladıktan sonra Modena’ya dönüşünde aynı bizim hizmet tarzımızla, tren seyahatinde iken bir Avusturyalı ile bir Pakistanlı vatandaşa Risalelerden takdim etmiş ve irtibat bilgilerini vermiştir. Nurları tanıması henüz 3-4 gün olmuşken, bu tarzdaki istihdamı bizleri çok sevindirmiştir.

Fransa’ya geçen kardeşimiz, oradaki hizmetleri görmek ve ağabeylerle tanışmak üzere Nimes şehrine gitti. Fransa’da hem hanımlar canibinde hem de ağabeyler kısmında şevkli hizmetler oldu. Sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte, Fransa’dan Torino’ya tekrar geçerek, orada daha önce kitap bırakılmış olan ağabeyleri ve ailelerini tekrar ziyaret ettiler. Hatta orada bizi şaşırtan şu hadise meydana gelmiştir.

Kardeşlerimizle birlikte çarşı esnafından bir abiye kitap bırakmıştık. İkinci sefer o kardeşimiz o dükkana tekrar gittiğinde, esnaf abimiz şaşkınlık ifadesi ile şöyle beyanda bulunmuştur. “Abi, siz bize kitapları bıraktıktan 15 dakika sonra bir İtalyan, dükkanın Türk ismi olması sebebiyle içeri girdi ve Müslüman olmak istediğini ama İslamiyetle ilgili kaynaklara ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de çok şaşırdım ve bana vermiş olduğunuz kitaplardan bir kısmını bu İitalyana verdim. Dükkan burada olmasından beri hiç böyle bir talep gelmemişti. Tam da sizin bize kitap verme zamanınıza tevafuk etti.” dedi. Dakikaların bile tasarruf-u ilahiden hariç olmadığı ve hizmet için her anın, ne kadar ehemmiyetli olduğunu tekrar idrak ettik.

Yine her akşam dersler okundu Elhamdülillah. Ayrıca gündüzleri hanımlara yönelik dersler okundu ve 4 gün zarfında kabilin fevkinde hizmetimiz kök saldı.

Torino’dan sonra bu kardeşimiz ailesiyle birlikte Varesa’ya geçti. 8 gün, buradaki ağabeylerimizle birlikte Ramazan ayını ihya etmek kısmet oldu. Her akşam teravihten sonra hem erkekler hem bayanlar canibinde dersler okundu. Teravihler, kısmen kebapçı bir abinin dükkanında kısmen evinde kılındı. Hatta kebapçı olan abi, bir gün öncesinde İtalyan ve yeni Müslüman olmuş bir aile olduğunu ve ayda bir dükkana uğradığını söylemişti. Ertesi gün kardeşimizin hanımı, bir kalp darlığıyla “Ya Rabbi. İnkişaf ver” diye duada bulunmuş, tam 5 dakika sonra dükkan sahibi olan bu abi, çarşı içinde kalabalıkta kardeşimize bağırarak “Hocam Hocam gel” diyor ve kardeşimiz şaşırıp, acele içinde gidiyor ve karşısına o Müslüman aile çıkıveriyor. Ve hep birlikte abinin dükkanına gidiliyor. Çok acayiptir ki, o karşılaşmadan önce İtalyan ailenin hanımı da bir sıkıntı içinde dua ediyor “Ya rabbi müslümanız ramazan geldi Hıristiyan çevre içerisindeyiz ramazanı hakkıyla yaşamayı nasip et” ve gizli birkaç duadan sonra bu karşılaşma nasib oluyor. Ve Rabbimiz bu şekilde bu İtalyan aile ile kardeşlerimizi tanıştırıyor.

Her gün ağabeylerimizle birlikte iftar edilmiş, teravih kılınmış ve dersler okunmuştur. Orada tanışılan İtalyan Müslüman ailenin de teravih namazlarına iştirak etmesi şevke vesile olmuştur. Hatta yine birisinde kebapçı abinin dükkanının üstünde teravih kılınacak, Türk kardeşlerimiz ve o İtalyan aile iştirak edecek ama evde seccadeler ve örtüler unutulmuş. Hemen bu kardeşimiz evine, seccade ve örtüleri almaya gidiyor fakat gidip gelmesi uzun sürecek, teravihe geç kalınacak ve bu hizmet hesabına hoş bir durum olmayacak diye düşünülürken, kardeşimiz de dışarıda yürürken, caddeden geçen bir arabadan ses geliyor, “hocam hocam” diye, koskoca bir şehirde ve birisi kendisine ismiyle hitap edince çok şaşırıyor. İhtimaller haricinde olan bu hadisede seslenen şahıs orada, işçi olan diğer bir ağabey oluyor. Ve cenab-ı hak tevafuk ettiriyor. Teravih hep birlikte vaktinde kılınıyor. Varese’de böyle şevkvari, inayetvari hizmetler olmuştur.

Ayrıca yine gündüzleri orada bulunan Türk hanımlarla tanışılıp, onlara yönelik dersler okunmuş, istifadeye müheyya olmuştur. Namazlardan sonra bilhassa hanımların namaz tesbihatını tekrarlaması hizmetin kökleşeceği işaretini bize vermiştir.

Ardından bu kardeşimiz ailesiyle, tekrar Modena’ya giderek irtibatları tazelemişlerdir. Varese’den Modenaya giderken Ramazanın kerameti olarak şu hadise olmuştur. Kardeşimiz ailesiyle birlikte, Milano’dan Modena’ya geçmek için bir trene bilet almışlar. Bilet alınan tren çok eski ve sanki, yolda gitmeye mecali yok. Sicilya’ya giden bu trenin vagonlarının hepsi o kadar doluydu ki insanlar kapılardan dışarı çıkıyorlardı. Ramazan ayı, valizler çok, hava sıcak ve vaziyet vahim. Tren kalkmak üzere iken, kardeşlerimiz kendilerini bir vagona atmışlar. Bakmışlar ki, çok serin, klimalı lüks ve sakin bir vagon. Adeta cehennem içinde cennet. İçeriden İtalyan bir yolcu hemen valizlerine yardım ediyor ve bu kardeşlerimize yer gösteriyor. Fakat o yolcu İngilizce bilmiyor, kardeşlerimiz de İtalyanca bilmiyor. Sadece el kol hareketleri ve bakışlarla anlaşıyorlar. Tam eşyalarını yerleştirdikleri sırada tren kontrol memuru arkadan koşup geliyor ve bu kardeşlerimize bu vagonun birinci sınıf olduğunu ve burada kalamayacaklarını, arka vagonlara geçmelerini sert bir şekilde söylemiş. Kardeşimiz ne kadar anlattıysa da fayda yok. O anda İtalyan yolcu el hareketiyle kendisinin halledebileceğini ifade etmiş. Memuru bir kenara çekmiş ve çok ciddi tartışmalardan sonra onu ikna etmiş. Ve kardeşlerimiz rahat bir yolculuk yaparak Modena’ya ulaşmışlardır. İndikten sonra 16 vagonluk trenin tek klimalı vagonunun o olduğu, ve İtalyan yolcunun imdada gelmesi hizmetimizin himaye ve inayet altında olduğunu ve ramazanın en zahir bir kerametini tefekkür etmişlerdir.

Modena’daki Türk aileleri ile birlikte ramazan ihyasında bulunulmuş, ağabeylere ve hanımlara, Risale-i Nurun mana ve mahiyeti anlatılmış, onlara yönelik dersler okunmuştur. Daha sonra yine o Tunuslu talebe kardeş ile görüşülmüştür. Ona, büyük Arapça Sözler verilmiştir. Tunuslu bu kardeşimiz, bizim ilk ziyaretimizde kendisine verdiğimiz 9-10 Hutbe-i Şamiye eserlerini, Bologna hapishanesine götürmüş ve her okuyan meftun olmuş, daha fazlası istenilir olmuş. Hatta bir e-mailde 500 tane Hutbe-i Şamiye eserini, hapishanede dağıtmak üzere talep etmişti. Yakın zamanda bir panayır olacağını ve Risale-i Nur’u orada kitaplar ile tanıtma imkanının olacağını ifade etti ve muhtelif risalelerden toplamda 1000 kadar kitapçık talebinde bulundu. Nihayet, iki gün Modena’da kalarak bu nur talebesi ailemiz Türkiye’ye geri dönmüşlerdir.

Bizlerin ardından, Almanyada yaşayan Nur talebesi bir abimiz ve ailesi, Modena’ya hizmet niyetiyle akrabalarının yanına 10 gün kadar misafir olmak için gelmişler ve bulundukları her gün hem bayanlar hem de erkekler canibinde, bazı günler 2’şer ders olacak şekilde, çok katılımlı şevke medar dersler okunmuş, bizim başlattığımız mananın pekişmesine vesile olmuşlardır.

Türkiye’ye dönüşümüzün ardından, Tunuslu kardeşimiz yaklaşık bir hafta veya 10 gün müddetinde Haşir Risalesini İtalyancaya çevirmesi şevke medar olmuş ve bu kardeşimiz Türkiye’ye davet edilmiş ve akabinde gelmiştir. İzmit’te, Sakarya’da, İstanbul’da ve Bursa’da nur dershanelerini ve camileri gezen bu kardeşimiz nur hizmetinin manasını ve usulünü, Türkiyede tahmin ettiğinden daha fazla yaşanılan ve yerleşmiş olan İslamiyetin varlığını anladıktan sonra İtalya’ya dönmüş ve cumartesi akşamları orada Araplara ve İtalyanlara yönelik ders başlatmıştır. Her hafta cumartesi günleri nur derslerini yapmaya gayret ediyorlar. Geri dönmesinin ardından arzu ettiği miktara yakın Arapça, İtalyanca eserler kendisine, Fransa’da ikamet eden bir nur talebesi abimizin arabası ile gönderildi. Bahsetmiş olduğu panayırda bir stand açarak İtalya’daki ilk fuar manası yerine gelmiş oldu. Gönderdiği fotoğraflar ile çok duygulandık ve böyle bir zamanda, böyle bir ülkede, dairemize nasib olunan böyle bir zatı, Nur üstüne Nur diye kabul ediyoruz.

Geçen haftalarda bu kardeşimiz ile uzunca görüşmemizden müjdenin habercisi olacak hükümde bir konu ve birkaç malumat ile müsaadelerinizi isteyeceğiz. Bu kardeşimiz, uzun araştırmaların ve hukukçulara danışmasının ardından resmi bir müracaat ile, Risale-i Nur’u ifade eden, bir kültür merkezi açmayı, medrese hükmünde olmasını arzu ettiğini belirtti. Ve bu kültür merkezi ile değişik faaliyetler (müzakereler, yaş gruplarına yönelik dersler, hanımlara yönelik sohbetler, yazları Kur’an-ı Kerim talimi vb.) planladığını belirtti. Bu manada, bu merkeze hemen yakın bir yere Medrese tarzında bir ikamet yeri de peşinden geleceğini, mümkün olacağını belirtti.

Şu an, 23.Söz, 23.Lema, 20.Mektub 1.Makam matbu olarak bulunmaktadır. Bunların tekrar tashihini Tunuslu kardeşimiz yapmaya başlamıştır. Yine, Hastalar Risalesi ile 1.Lema bir Türk kardeşimiz tarafından tercüme edilmiş, onun da tashihi yapılmaktadır. 10.Söz ile 33 Pencere risalelerinin tercümelerinin bittiğini, tashih aşamasında olduğunu, Tunuslu kardeşimizden heyecan ile beklemekteyiz. Dualarınızı bekliyoruz.

Gelecekteki yol arkadaşlarımız olacak olan Hristiyan aleminin kalbindeki bu hizmetin, lillahilhamd başlamış olduğunu, ve Elhamdulillah bereket ve rahmet ile devam etmekte olduğunu bütün Nur camiası kardeş ve ağabeylerimize sevinç ve şükür ile bildirmekten lezzet duyuyoruz. Kalb dairesindeki bu hizmetin zahmeti de, kaderin cilvesidir. Bu cilvedeki parlaklığın ve suhuletin ve makbuliyetin ziyadesi için, siz şahs-ı manevinin azalarından kucaklar dolusu, avuçlar dolusu dualar ve himmetler bekliyoruz. Binler selam ve dualar ile…

Kocaeli Nur Talebeleri

www.NurNet.org

Almanya’dan Ramazan Hatıraları

Kaldığım Hückelhoven isimli kent çok şaşırtıcı hatıralar yaşattı bana; Almanya’da bir şehir olmasına rağmen, buradaki Müslüman Türklerin kendi dinlerini yaşama hususundaki gayretleri ve çalışmaları gelecek adına çok güzel haberler müjdeliyor.

Burası Almanya’nın kuzey batısında Hollanda- Belçika sınırında, bütün Alman kentleri gibi düzenli, yeşillikler içinde o derece sakin, Türklerinde çok yoğun bulunduğu, 40-50 bin nüfuslu bir şehir. Almanya’da bir şehrin nüfusu çevresiyle beraber kabul ediliyor. Merkez, köy nüfusu ayrımı yok. Marketiyle, manavıyla, dönercisiyle sanki Türkiye’den, Anadolu’dan bir belde…

Diğer milletlerden de az olsa insanlar var. Ancak genelde sokakta yürürken, elinde Kur’an-ı Kerimiyle dizine kadar yarım yamalak namaz başörtüsüyle yürüyen melek gibi kız çocuklarını, şuurlu bir ciddiyetle mukabeleden gelirken, cumaya giden bizlere” Allah kabul etsin evladım.” diyen nineleri, her adım başı temizliğinde gusül, yüzünden secde; izlerini hissettiğimiz bizim insanımızı görmek mümkün.

Allah’ın selamı burada adeta ortak dil olmuş, barışı kardeşliği pekiştiriyor. Şu anda cuma namazının eda edilebildiği dört adet camisi olan çok şirin, yeşilliğiyle, gölüyle sanki Karadeniz’den bir şehrimiz…

Bu mülk medrese Hückelhoven’da geniş bir bahçesi olan, üç katı hizmet veren, beyaz köşk lakaplı, Allah’ın nur hizmeti için ikram ettiği mükemmel bir mekandır. Burası diğer nur medreseleri gibi her namaz cemaatle kılınıp sonra nur sohbeti yapılan bir dershanedir. Ramazan ayının girmesiyle beraber kardeşler tarafından sırayla iftar verilmekte ve teravih namazı kalabalık bir cemaatle kılınıp sohbet yapılmaktadır.Esas konumuz olan nur hizmetlerine gelince harika olaylara şahit oldum. Diyebilirim ki hizmet etmeye gelmişken, hizmeti öğrenmeye ve şevkimi artırmaya gelmiş oldum.

Bediüzzaman Said Nursi kültür vakfı mülk medresesinde 15 mayıs 2011’den itibaren sabaha kadar ibadetle meşgul olduklarını vakıf kardeş bize ifade ettiler. 22 temmuzdan itibaren Türkiye’den gelen öğretmen abimizle birlikte bu medresede ve bu şehir çevresinde zaten çok canlı olan, hizmetler keyfiyet cihetiyle daha güzel bir hareket ve şevk kazandı.

Çevredeki Monschengaladbach’da, Köln’de, Aachen’da, Duisburg’da ve Hollanda’da medreseler ziyaret edilip, sohbetler yapıldı. Hele hele Roermond denilen bu Hollanda kentindeki cami, minaresiyle alt kattaki ders salonlarıyla, derneğiyle ve önündeki göl manzarasıyla sanki Osmanlının torunlarının burada Kanuni’nin ruhunu şad ettirdiğini hissettiriyor insana, kişinin camiden hiç ayrılası gelmiyor. Aachen’nın Hersogenrath ilçesinde yeni medrese açılışına katılarak keyfiyetli bir cemaat ile sohbet yapılıp, teravih kılındı. Bu medrese ikramı ilahi olarak ulaşımı öyle müsait ve güzel bir mevkide nasip olmuş ki; O bölgedekiler için derslere iştirak etmek çok kolay… 

Ramazanda geceleri kaim, gündüzler saim kalmanın sevabını kazanmak için işi müsait olan kardeşler, sahura kadar değişik ibadetlerle meşgul olup, beraberce sahur yemeğini yedikten sonra evlerine gidiyorlar. Burada geceleri kaim gündüzleri saim olma ibadeti fasılasız yerine getiriliyor.

Bu hükelhoven medresesinin şakirtleri geçen sene Fransa’nın Gray kentinde bir medrese açılışına ciddi bir destek sağlayarak katılmışlardır. Ramazanın ikinci yarısından sonra buradaki Mahmut kardeşimiz İtalya’nın Modena kentine medrese açılması için gidip bir hafta on günlük iznini oralarda geçirecek…

Bundan üç sene önce tanıdığım Mikail isimli Alman kökenli kardeşimiz; Hem risalelerdeki hem de Türkçe’deki vukufiyetini geliştirmiş. Bu bölgedeki değişik medreselerde derslere oğullarıyla iştirak ediyor. Ayrıca bu Hückelhoven medresesinde haftada iki gün Cem kardeşle beraber, risaleleri Osmanlıca harfleriyle Almanca yazıyorlar.

Bu Alman kardeşimiz ailece islamı yaşıyor. Bu yıl eşi ile birlikte hacca gidecekler ve oğlu Abdullah Said ramazan bayramında Isparta’nın Barla ilçesine gidip, nur hizmetini yakından tanıma imkanı bulacak, bu arada Ispartalı abilere Osmanlıca harfleriyle yazılmış Almanca eserlerden takdim edecekmiş. Kardeşlerimize nur hizmetindeki samimi çalışmalarının daim olması ve sayılarının çoğalması için Rabbimize şükrederek dualar ettik…

Ayrıca her gün 11:30-13:30 saatleri arasında gittikçe sayıları artan on iki on üç çocuğa ve 17:00-19:00 saatleri arasında büyüklere Kur’an dersi verilmektedir. Bu arada ev dersleri haftada iki gün kardeşlerin meskenlerinde devam ediyor. Bayanlar haftada iki gün sohbetlerini fasılasız devam ettiriyor. Medresenin alt katı ayrı bir girişle bayanlar için sohbet mekanı olarak düzenlenmiş. Yakında açılışı yapılacak. Açılışında bir Alman gelinin müslüman olmak istediği sevincimize sevinç kattı.

Samsun’dan gelen üniversite öğrencisi Mehmet kardeşimizin desteğiyle hizmetler daha da hareketlendi. Medresenin kadrolu imamı gibi davranan Erol kardeşi, kendi evi gibi ilgilenen Özcan, Hasan, Tamer ve Ahmet kardeşlerimizi adeta vakıf gibi koşturan Mahmut kardeşimiz ve dershanenin vakıfı Ömer kardeşi tebrik etmek, yapılan hizmetler karşısında hafif kalıyor.

Yukarıda ifade edilen geceleri kaim ve ibadetli geçirilmesini ikramı olan Hüseyin, Sinan ve Muhammet kardeşlerin eski talebeleri geride bırakan ihlası, şevk ve heyecanları alkışlanacak kadar mükemmel durumdadır… Bir kadir gecesi nurları tanıyıp bütün geçmişindeki olumsuzlukları bırakan Kemal kardeşi, nurları tanıdıktan sonra (takribi dört yıl) dersleri asla ihmal etmeyen Şenol kardeşi ve kış-yaz 12 kilometreden bisikletle derslere iştirak eden Cihan kardeşimin ve diğer fedakar şakirtlerin samimiyetlerini söylemeden geçersek vicdanımız rahat etmeyecek.

Dislaken’e giderken ilk önce Duisburgtaki kilise medresesinden ve islama, kurana, imana hizmet müessesi olarak dönüştürülmesinden bahsetmeden geçemeyiz. Burada Türkiye’den okul yıllarındaki saf ve temiz yüreğindeki muhabbet duygularıyla tanıdığımız ihlaslı Hüseyin Yazıcı abimizin iman ve Kur’an hizmetini alkışlamamak mümkün değil… Kilisenin papazının ”bu binayı siz satın aldınız fakat ben işsiz kaldım.” deyince kardeşlerin ”müslüman ol seni buraya imam yapalım.” demesini; Şimdide o kişinin derslere geldiğini duymuş olmamız bizi çok sevindirdi.

Asıl hedefimiz olan Dislaken medresesine giderken Duisburgun meşhur camisini ziyaret edelim dedik. Uzaktan, caminin büyüklüğünün yanında küçükte kalsa minaresini görüp camiye ulaştık.

Camide ikişer rekat namaz kıldıktan sonra avluda ramazan dolayısıyla adeta iftar-sahur çarşısı kurulmuş-kitapçısıyla, çaycısıyla sanki İstanbul’da bir selatin camisi görünümü kazandığını müşahede ettik.

Dönüş yolunda Rabbimizin ziyaretimizi mükafatlandırmasının sevinciyle, Sinan kardeşimizin arabasında yasin okuyarak, ilahi söyleyerek Hückelhoven medresesine ulaştık… Hizmet edenlerden Allah razı olsun. Tebrikler Hückelhoven’ın görünmeyen kahraman nurcuları… Gayretlerinizin daim olması dileğiyle dualarımız sizinle….

Bir Misafir Öğretmenin Almanya Hatıraları

www.NurNet.org