Etiket arşivi: Moritanya

500 Bilim Adamı İstanbul’da Nübüvveti Konuşacak

risale-i nur nubuvvet sempozyumu 2013

22-24 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan “Nübüvvet” konulu 10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna dünyanın birçok ülkesinden bilim adamları geliyor.

İtalya, Somali, Brunei, Güney Afrika, Suriye, Mısır, Irak, Cezayir, Fas, Tunus, Kırgızistan, Rusya, Burkino Faso, Uganda,  Nijer, Nijerya, Yemen, Suudi Arabistan, Ürdün, İran, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Filistin, Malezya, ABD, Almanya, İngiltere, Avustralya, Romanya, Endonezya, Sudan, Azerbaycan, Malezya, Singapur, Filipinler, Lübnan, Moritanya, Kırım, Türkiye ve daha birçok ülkeden, 13 ü bayan 83 ü erkek toplam 96 tebliğci, 300 ün üzerinde gözlemci katılıyor. Ayrıca gözlemci olarak da 50 kadar bayan akademisyen geliyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen “Hakikat Arayışında Nübüvvetin Rolü: Risale-i Nur Perspektifi” konulu sempozyum için gelen bilim adamları Peygamberlerin insanlığın yolunu aydınlatmada üstlendikleri ilahi vazifenin önemine dikkat çektiler.

ÜRDÜN , Ehl-i Beyt Üniversitesinden Prof. Dr. Ziyad Halil Al Daghamin :

RİSALE-İ NUR NÜBÜVVETİN GEREKLİLİĞİNİ EN GÜZEL DELİLLERLE AÇIKLIYOR

Sempozyuma Ürdünden katılan  Prof.Dr. Daghamin tebliğinde Risale-i Nur’un kâinat kitabının tarifini ele aldığını bununla birlikte kâinatın varılması gereken maksatlarından Allah’a imanı, Tevhidi, Ahiret’e imanı, nübüvvetin gerekliliğini, peygamberlere imanı ve insanın şükür’e erişmesini en güzel delillerle açıkladığını ifade etti.

Bedizzaman Said Nursi’nin nübüvvet konusuna bakışı hakkında dünyanın farklı ülkelerinde bulunan akademisyenlerin görüşleri şöyle;

PEYGAMBER SÜNNETİ BÜTÜN DERTLERE ÇARE

Nübüvvet sempozyumuna Cezayirden katılan Prof. Dr. Rabah Dafrur, tebliğinde şu görüşlere yer verdi:

“Bediüzzaman Hazretleri, Peygamberimizin Sünnetinin insanın bütün hayatının bütün yönlerini şümullü bir şekilde ele aldığını ve bütün problemlerine çözüm getirerek bütün dert ve hastalıklarına çare olduğu tasavvurundadır. O; Sünnetin desturlarının ruhi, aklı, kalbi ve sosyal bütün hastalılara en güzel ilaç olduğunu ispat eder.”

GÖRDÜĞÜMÜZ GÜZELLİKLER YARATICININ GÜZELLİĞİNİN GÖLGELERİNİN GÖLGELERİDİR

 Yıldız Teknik Üniversitesinden  Rasim Soylu etrafımızdaki güzelliklerin kemal sahibi bir yaratıcıdan geldiğini belirterek tebliğinde şunları kaydetti.

“Bediüzzaman sevdiğimiz şeylerde gördüğümüz güzellik ve mükemmelliğin, sonsuz güzellik ve kemal sahibi bir yaratıcının güzelliğinin çok perdelerden geçmiş zayıf bir gölgesi, hatta gölgenin gölgesi olduğunu söyler.”

ABD Trinity Enstitüsünden Robert Owens Scott tebliğinde Bediüzzaman’ın bakış açısından peygamberliği kalema aldı.

‘‘Said Nursi egemenlik, istismar ve şiddet sistemlerine yol açan saptırmalara peygamberliği bir siper olarak görmektedir. Said Nursi’ye göre peygamberler lider ve eğitimcilerdir. Onların rolleri insanları İlahi irade doğrultusunda bir düzene getirmektir.’’

İNSANLIĞIN NÜBÜVVETE OLAN İHTİYACI YERYÜZÜNÜN GÜNEŞE OLAN İHTİYACI GİBİDİR

Sempozyuma Hindistan Jamia Millia Islamia Üniversitesinden katılan öğretim görevlisi Prof. Dr. Iqtidar Mohammad Khan tebliğ metninde Bediüzzaman’ın diğer İslam filozofları gibi karmaşık bir dil yerine kolay ve anlaşılır bir dil kullandığını kaydetti.

Khan ayrıca tebliğ metninde Kur’an’ın temel gayelerini ele alarak şunları kaydetti.

‘‘Bediüzzaman’ın nübüvvet hakkındaki görüşleri, diğer İslam filozoflarının görüşlerine kıyasla oldukça nettir. Kur’an’ın mesajını ve nübüvveti anlatırken diğer İslam filozoflarının kullanıldığı karmaşık dilin aksine kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Üstad Bediüzzaman “Kur’an’ın temel gayeleri dörttür; tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet” der. Buradan da anlaşılacağı üzere nübüvvet Nursi’nin fikir ve eserlerinde önemli bir yere sahiptir. Nursi, insanlığın nübüvvete olan ihtiyacını yeryüzünün güneşe olan ihtiyacına benzetir. Çünkü peygamberler insanlığın önderleridirler.’’

BÜTÜN PEYGAMBERLER AYNI MESAJI VERMİŞTİR: YARATICI BİRDİR VE TEKDİR

ABD Virjinya İlahiyat Okulundan Nübüvvet sempozyumuna katılan Prof. Dr. David Scott tebliğ metninde şu önemli konuları ele aldı:

‘‘Allah’ın tüm peygamberlerinin insanlığa bildirdiği esas mesaj, Yaratıcının birliğidir. Bütün peygamberler aynı mesajı vermiştir: Yaratıcı birdir ve tektir. Bu mesaj hayatın özüdür. Bu, post modern insanlarla iletişime geçerken yararlanılacak en önemli husustur çünkü bu gibi insanlar hayatın manasını ararlar. Ve mana ve birlik temelde birbirleriyle bağlantılıdır.’’

 

NÜBÜVVET TARİHİN ŞAH DAMARINA HAYAT VE CANLILIK VERDİ

Mısır Zegazig Üniversitesinden tebliğ metnini sunan Usama Abul Abbas Şahvan kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren şeyin tanımını şöyle yapmaktadır.

‘‘Nübüvvet Bediüzzaman’ın fikrinde çökmek üzere olan zamanı ayakta tutan, yükselten ve ona direnç kazandıran bir güç, kurumak üzere olan tarihin şah damarına hayat ve canlılık veren, aydınlatan ışıltılı, parlak,  nurani canlı bir kandır.’’

ÜSTAD NURSİ AKLÎ DELİLLERLE NÜBÜVVETİ İSPAT ETTİ

10. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumuna Suudi Arabistan Kral Halid Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ali Bin Hüseyin Musa tebliğ metninde Nübüvvetin ispatını kalema aldı.

Üstad Nursi aklî delillerle nübüvveti ispat etti. Bu konuya daha önce âlimler böyle yaklaşmamıştı. Beşeri hayatta birçok ilim vardır; tıp, astronomi gibi ve sair mevcut ilimler. İnsanın bu ilimleri öğrenmeden bilmesi çok zordur. Yani bir rehberden öğrenme olmadan mümkün değildir. Vahiy yoluyla Allah öğretti. O zaman bilim, vahiy ile olur.

Prof. Dr. Musa nübüvvetin Hz. Muhammed (s.a.v)’in yüksek ahlakı, güzel nitelikleri ve onun kişisel özellikleriyle ispat edileceğini üzerinde vurgu yaptı.

Nübüvvet sadece mucizelerden ibaret değildir. Kişisel örnekler ile nübüvvet ispat edilebilir. Yani Hz. Peygamberin yüksek ahlakı, eşsiz kişisel durumu, güzel nitelikleri, iyi davranışları, nübüvvetin doğru olduğunun delillerinden birkaç tanesidir. Üstat şöyle diyor:

“Zâtında gayet kemâldeki ahlâk-ı hamîdesi ve vazifesinde nihayet hüsnündeki secâyâ-yı gàliyesi ve kemâl-i emniyeti ve kuvvet-i imanını ve gayet itminanını ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvâsı, fevkalâde ubûdiyeti, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metaneti, dâvâsında nihayet derecede sadık olduğunu güneş gibi âşikâre gösteriyor.”

SEMPOZYUMA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN HAYATTAKİ TALEBELERİ DE KATILACAK

Sempozyumun açılış oturumu 22 Eylül Pazar günü saat 10:00’da Ataköy Sinan Erdem Spor Kompleksi’nde yapılacak.

Sempozyumun oturumları ise 23 ve 24 Eylül günlerinde Yeşilköy Wow Hotel Convention Center salonlarında devam edecek.

Üç gün sürecek olan Uluslararası Sempozyum boyunca, dünyanın dört bir yanından gönderilen 400 tebliğ arasından seçilen 96 tebliğ sunulacak ve müzakere edilecek. Nübüvvet sempozyumuna Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri de katılacak.

Sempozyuma 40’ın üzerinde ülkeden gelen akademisyenler tebliğleriyle katılıyor.

www.nubuvvetsempozyumu.com

İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI
Kalenderhane Mah. Cüce Çeşmesi Sok. No:6 Vefa Fatih / 34134/  İstanbul
Tel :90212 527 8181 Fax:90212 527 8080
Web site: www.iikv.org     E-mail: iikv@iikv.org

Moritanya’da 50 bin Katarakt hastasına 20 Doktor!

4 milyon Nüfusa sahip Moritanya’da 50 binin üzerinde katarakt hastası var. Buna karşılık ülkede sadece 20 göz hastalıkları uzmanı doktor var. Yeryüzü Doktorları, bu durumun farkındalığıyla Göz Nuru Projesi kapsamında 24-29 Ağustos tarihleri arasında Moritanya’nın başkenti Nouakchott’ta gidecek. Toplam 6 kişiden oluşan Gönüllü Sağlık Ekibi hem Göz Nuru hem de Beslenme Sağlığı Merkezi projeleri kapsamında aktif çalışmalar yapacak.

Sahra altı Afrika’da çok yaygın olan katarakt, Moritanya’da da ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturuyor. Nüfusu 4 milyona yaklaşan Moritanya’da vaka sayısı 50 binin üzerinde ve ülkede sadece 20 göz hastalıkları uzmanı hizmet veriyor. Bu çerçevede, Yeryüzü Doktorları ve İnsa-Der bölgenin göz hastalıkları alanında düşük olan sağlık servis kapasitesini geliştirmek, bekleyen katarakt hastaların ameliyatlarını yapmak ve FAKO cerrahisi konusunda yerel doktorlara tıbbi eğitimler vermek üzere 24-29 Ağustos 2013 tarihlerinde Moritanya’ya bir Gönüllü Sağlık Ekibi gönderiyor.

Kötü yaşam koşulları, sahra şartları, yetersiz beslenme, Afrika’da katarakt başta olmak üzere birçok göz hastalığının ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu nedenle Sahra Altı Afrika’da milyonlarca insan günışığına hasret yaşıyor. Yeryüzü Doktorları, hastalarla birlikte ailelerinin de yaşamını felç eden bu göz hastalıklarını iyileştirmek amacıyla başlattığı “Göz Nuru” projesiyle katarakt ameliyatlarının yanı sıra önleyici tedbirler uygulayarak diğer göz hastalıklarını da tedavi ederek, Afrikalı insanların günışığına kavuşmasını sağlıyor. 2006 yılından beri düzenli aralıklarla başta Nijer ve Kenya olmak üzere ihtiyaç duyulan yerlerde göz hastalıklarına yönelik tıbbi kamplar düzenleyen Yeryüzü Doktorları, bölgeden gelen taleplere istinaden Göz Nuru Projesini Moritanya’da da başlatıyor.

Moritanya’ya gidecek ekipte İstanbul Tıp Merkezi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Oktay Özkan, Ümraniye Göz Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. İnayet Andı ile beraber Yeryüzü Doktorları yöneticileri de yer alıyor.

Yeryüzü Doktorları Göz Nuru Projesi çalışmalarına ek olarak Somali ve Nijer’de yürüttüğü Anne, Çocuk ve Beslenme Sağlığı Merkezleri projesini Moritanya’da da uygulamak için hazırlıklara başladı. Türk Kızılayı ortaklığı ile yapılması planlanan bu proje kapsamında ihtiyaç analizi ve yerel kurumlarla proje görüşmeleri yapılacak. Yeryüzü Doktorları bağışçılarının ‘Bebekler Açlığa Dayanamaz’ kampanyası kapsamında Ramazan boyunca yaptığı desteklerle Nijer’de binin üzerinde anne ve bebeğe ulaşıldı. Devam eden kampanyaya destek olmak isteyenler www.yyd.org.tr adresinden online bağış yapabildikleri gibi MAMA yazıp 6612’ye göndererek 1 bebeği 5 gün besleyebiliyorlar.

https://yyd.org.tr/tr/

2012 YurtDışı Hizmet Meşvereti Konya’da Yapıldı

Yılda bir mutat olarak yapılan Yurtdışı Hizmet meşvereti bu sene 10 Mart Cumartesi günü Konya’da Merkez Dersanesinde yapıldı. Sabah 09:00’da başlayan meşveret 17:00’ye kadar sürdü. Yoğun katılımın müşahede edildiği toplantıda çeşitli konular üzerinde müzakereler yapıldı, tecrübeler aktarıldı, beyin fırtınası yapıldı.

Toplantı konularının ana başlıkları şöyleydi;

1. Heyetlerin Takdimi

2. Yurtdışına gidecek vakıfların dikkat etmesi gereken hususlar

3. Yurtdışı hizmetinin önemi

4. Mersin 2013 Akdeniz olimpiyatları

5. Diğer ülkelere hizmeti nasıl götürüceğiz?

ALİMLER ile RİSALE-İ NUR TERCÜMELERİ HIZLANDIRILABİLİR

Yurtdışı hizmetlerinde en önemli faaliyet, Risalelerin ilgili ülkenin ana diline tercüme edilmesidir. Böylece bir çok insana ulaşılıp onların da imanlarının kurtulması mümkün olabiliyor.  Bediüzzaman’ın ‘Ben bu hakikateri tüm dünyaya okutturacağım‘ hayalinin, bu faaliyetler ile gerçekleştiğini görüyoruz.

İman  ve Kuran hakikatlerinin tüm dünyaya  yayılması ancak Risalelerin tüm dünya dillerine çevrilmesi ile neşv-ü nema bulacak. Dolayısıyla yurtdışına hizmet etmeye giden gönüllüler öncelikle tercüme çalışmaları üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Dünyanın hemen hemen her ülkesinde hem o ülkenin yerel dilini hem de Arapçayı mükemmel bilen Alimler bulunuyor. Risale-i Nur’ların da gayet itina ile hazırlanmış Arapça tercümesi var. Ülkelerde bu alimler ile irtibata geçilip, Risalelerin tanıtımı yapılıp, Arapça Risaleler kaynak olarak kullanılıp, tercüme çalışmalarında hızlı ve kolay bir yol izlenebilir.

RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİ İLE YAZILMIŞ DERS KİTAPLARINA CİDDİ İHTİYAÇ VAR

Türkiye’de bilim camiasından bir heyet, okullarda okutulmak üzere Risale-i Nur perspektifi ile Din dersi kitabı hazırladılar. 4 ciltlik bu çalışma ingilizceye çevrilip Filipinler’de 81 üniversitede ders kitabı olarak okutulmaya başlandı. Yapılan bu pilot çalışmada muvaffak olunmasının heyecanı ve aynı ihtiyacın ortaokul ve liseler için de şedit olduğu müzakere edilerek, tüm Dünyada bu örneklerin yapılmasının eğitim-öğretim alanında ciddi bir iyileştirme-geliştirme kazandıracağı üzerinde duruldu.

ESNAFLAR BU BROŞÜRLERE SAHİP ÇIKTI

Ankara KADDER-Kültürlerarası Eğitim ve Dostluk Derneği  (www.kadder.org.tr) broşür, afiş konularında tecrübesini arttırarak  profesyonel ekibiyle yeni çalışmalarını tamamlamışlar. Çeşitli dillerde yapılan bu ürünler, internet sitesinden indirilerek matbaada bastırabiliyor. Böylece yurdışına bu ürünlerin gönderilmesine gerek kalmadan, orada dijital kopyasıyla ürüne hızlıca sahip olabiliyorsunuz. Özellikle kitap fuarları için hazırladıkları afişler dikkatimizi çekti.

Yeni hazırladıkları, cazip ve vurucu özet bilgilere sahip broşürler ile  Risalelerin tanıtımı için yeni bir kapı açılmış durumda. Bu broşürler esnaflara dağıtılmış. Esnaflar şık kutusunda duran bu broşürleri dükkanında müşterilerin kolayca görebileceği bir yere koyuyorlar ve gelen giden müşteriler de bu hakikatlerden haberdar olma fırsatı yakalıyorlar.

TÜRKİYE’YE 26.000 MİSAFİR ÖĞRENCİ GELDİ

Yurtdışından Türkiye’ye geçen sene toplam 26.000 öğrenci okumaya geldi. Önümüzdeki senelerde bu rakamın 50.000’e, hatta yüzbine çıkacağı konuşuluyor. Her üniversite misafir(yabancı) öğrenciler için, kapasitesinin yüzde onu kadar kontenjan ayırabiliyor. Hemen hemen her şehirde bu öğrencilere rastlamak mümkün. Dolayısıyla her bölgenin bu konuya dikkatle eğilmesi gerek.

Lakin, bu öğrencilerin çok az bir kesimine ulaşılabiliyor. Bu gençlerin hizmeti tanıması ve yetişmesi çok büyük öneme haiz. İleride kendi ülkelerine döndüklerinde oradaki hizmetin zemberek kuvveti olabiliyorlar. Hatta Sudan’dan Türkiye’ye okumaya gelmiş ve hizmeti bilen 10’a yakın öğrenci şu an, orada, çeşitli üniversitelerde rektör ve rektör yardımcısı konumundalar.

ALİ, SABAH WASHİNG AKŞAM WASHİNG BU NE İŞİNG !

Yurtdışından gelen ve dersanede kalan misafir öğrencilerin, kültür farklılığında kaynaklanan, bize ters gelebilen hal ve hareketlerine karşı hoş görülü olmamız gerekiyor. Ali Güney Afrika’dan geliyor ve geldiği yer nehirlerin arasında deniz kıyısında tropikal bir bölge, sık sık suya giriyor. Türkiye’de dersanede kalırken sık sık banyo yapıyor. Sabah banyoda akşam banyoda. Bir gün yemekte kardeşlerden biri dayanamayıp şöyle diyor “Ali, sabah washing(banyo) akşam washing bu ne işing?”

Ali namazlarını muntazaman kılıyor ve 8 cüz ezbere biliyor. Bir gün dersanede boylu boyunca uzanmış, Kuran’ı da yere baş ucuna bırakmış, ezberden Kuran okuyor. O’nu tanımayan, geldiği ortamın kültürünü bilmeyen bir abimiz görse, Ali’nin fırça yemesi kuvvetle muhtemel.

63 ÜLKEDE RİSALE-i NUR DERSANESİ AÇILDI

Bölgelerin ilgilendiği ülke sayısı 83, Dersane açılan ülke sayısı ise 63. Bu haberler bizi sevindirmekle beraber, daha dünyadaki ülkelerin bir çoğuna el atılması gerektiğini görüyoruz. Dünyada 230 ülke mevcut. Dolayısıyla artık her ilin en az bir ülke, hatta ilçelerin birer ülke ile ilgilenmesi ihtiyacı zaruridir.

Fizibilitesi yapılmış ve konum itibariyle hizmet zemininin en müsait olduğu sıradaki ülkeler el atılmayı bekliyor. Bu ülkeler;

Etiyopya, Senegal, Mozambik, Tayland, Tayvan, GüneyKore, Nepal, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola, Moritanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Portekiz, İrlanda, Romanya, Şili, Kolombiya.

ARTIK YURTDIŞINDAN  VAKIF GELİYOR

Yurtdışı hizmetlerinin bir meyvesi de Filipinler’de tezahür etti. Filipinler’den 1 vakıf Antep’e 1, vakıf da Ankara’ya gelmiş.

YURTDIŞI HİZMETİNE NASIL BAŞLANILABİLİR?

* Fizibilite ziyareti yapılmalı.

* İlgilenicek olan şehirdeki insan kaynakları envanteri çıkarılmalı.

* Ülkenin coğrafyası, etnik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel yapısı ile ilgili bilgi muhteva eden bir dosya açılmalı.

* O ülkeden okumaya gelen misafir öğrencilerle irtibat kurulabilir.

* Ülkenin konsolosu ziyaret edilebilir.

* Dil eğitimi almak neredeyse zaruridir.

* İlgili ülkedeki kitap fuarları takip edilebilir. Orada stant açılabilir veya stantlar dolaşılıp, Risale tanıtımı yapılabilir.

* Konferanslar takip edilebilir. Türkiye’de konusunda uzman bir kişinin ilgili konuda Risale-i Nur perspektifiyle konuşma yapması sağlanabilir.

* Bütçe planlaması yapılmalı.

* Bölge esnafı ve işadamlarıyla ülke ziyareti yapılabilir.

Ayrıca emekli abiler yurtdışı hizmetinde istihdam edilebilir. Yurtdışında açılacak bir dersanede bir vakıf kardeşle beraber 2 emekli abinin kalması, hem vakıf kardeşe kuvve-i maneviye hem de destek olacak. Bir vakfın yurtdışında tek kalması hizmetin devamına halel getirebilir. Ayrıca ilgili ülke ile ilgilenen bölgeden esnafların okuma programı yapmaları veya bir miktar kalmaları şevke medar olabilir.

Üstad Bediüzzaman’ın kardeşler arasında “azami irtibatı” tavsiye etmesi çok manidar. Hususen yurtdışında kalan bir vakıf ve ilgili bölge arasında azami irtibatın olması hizmetin devamı için çok elzemdir.

25 KURUŞA KÜÇÜK KİTAP

Küçük kitap bastırıp, bunların hediye edilmesi çok bereketli bir hizmet tarzı. Ankara bölgesi bu konuda bir hayli mesafe katetmiş durumda. Çok sayıda kitap bastırdığı için uygun fiyata bu işi yapabiliyorlar. Farklı dillerdeki küçük risalelerin fiyatı 25 kuruş. Bu şekilde şimdiye kadar 600.000 kitap bastırılmış ve dağıtılmış. Bu aralar 100.000 kitap için görüşülüyor. İsteyenler KADDER vakfından Cezmi kardeş ile görüşüp, bu kitaplardan temin edebilir.

AMERİKA’DA KİLİSE BAKILIYOR

Her ülkenin kendine has bir kültürü var.  Amerika’da insanlar kolay kolay bir başkasına güvenmiyor. Oradaki gönüllü insanların gayretleri devam etmekle beraber,  dersaneye herkesin kolayca gelmesi her zaman mümkün olamıyor. Bu tür hizmetler için resmi ortamlar büyük bir avantaj sağlıyor. Bu gayeye kiliseler uygun bir ortam sağlıyor. Uygun kiliseler bulunup bunlar camiye çevriliyor. Buralarda yeni insanlara ulaşılıp onlara imani hakiketler sunuluyor.

Amerika’daki Nur Talebeleri şimdilerde kilise bakıyorlar. Onlara Rabbimizden muvaffakıyetler niyaz ediyoruz.

Ayrıca Avrupa’dan hizmetlerle alakalı güzel haberler duyuyoruz. Örneğin Almanya’nın en büyük hapishanesinde 7 yıldır Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Bu dersler sayesinde bir çok mapus ahlak-ı islamiye ile ahlaklanıyorlar.

HRİSTİYANLARA İSA (A.S.) ‘ın BÜYÜKLÜĞÜNDEN BAHSEDİLMELİ

Hristiyanlara İslamı anlatırken dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde yaşanmış tecrübeler mülahaza edildi. Hristiyanların çoğunlukta olduğu Filipinler’de uzun yıllardır hizmet eden ve bir çok hristiyanın islamı seçmesinde muvaffak olan Muhammed Rıza’nın bu konudaki tespitleri çok önemli püf noktalarını içeriyor;

* İncil’in (matta, markos, luka, yuhanna) Türkçe ve ingilizcesi dikkatlice okunmalıdır.

* Kuran’da Hristiyanlardan bahseden ayetler, Peygamberimizin Hristiyanlar ile ilgili hadisleri ve Risale-i Nur’da bu konudaki bahisler iyice araştırılıp, mütalaa edilmeli.

* İsa (a.s.)’ın 5 büyük peygamber’den biri olduğu, müslümanların İsa (a.s.)’ı çok sevdiği, Cenab-ı Hakk’ın da O’nu çok sevdiğini bu yüzden, çarmıha gerilip, işkence yapılmasına izin vermediği ve kendi katına yükselttiği, ahir zamanda İsa (a.s.)’ın tekrar gönderileceği, Hristiyanların beklediği gibi, biz müslümanların da O’nu beklediği anlatılmalı.

* Hristiyanlağın aslında tevhid esaslı bir din olduğu, ancak Cenab-ı Hakk’ı sıfatları hakkında hata yaptıkları bilinmelidir.

* Hristiyanlar ile münasebetlerde direk İncil’in tahrif edildiği ve onların teslis (üçleme) yapmaları gibi konularla itham edilmesi aradaki iletişimin daha başlamadan bitmesine neden olmaktadır. Hristiyanlığın ve İncil’in eksikliğini gösterek değil, İslamın güzelliğini anlatarak onlara faydalı olabiliriz.

Murat Şekerci

www.NurNet.org