Etiket arşivi: Muhakemat

Muhakemat Risalesi

Birinci Makale (Unsur’u-l Hakikat)

Birinci Mukaddeme: Kur’ân’ın esas maksatları sayılmakta ve bu maksatlardan ayrı olan ay, güneş, yıldızlar gibi kâinatla alâkalı bahislerin, Kur’ân’da ne gibi gayelerle zikredildiği anlatılmaktadır.
 

İkinci Mukaddeme: İnsanların maddî bilgilerinde telâhuk-u efkâr ve tedricî tecrübe­ler sayesinde bir meylü’t-terakki olduğu izah edilmekte; aynca maddî ilimlerle manevî ilimler arasındaki fark ortaya konmaktadır.


Üçüncü Mukaddeme: 
İsrailiyat ve Yunan felsefesinin bir kısmının, bazı İslâmî ilim­lerin içine nasıl girdiği ve din süsüyle görünerek fikirleri nasıl ihtilale verdiği gayet ma­nidar bir şekilde tahlil edilmiştir.


D
ördüncü Mukaddeme: Şöhretin insanın malı olmayan şeyi insana nasıl mal ettiği; bu yüzden de ne gibi hurâfât kapıları açıldığı etraflıca izah edilmektedir.


Be
şinci Mukaddeme: Mecaz ve teşbihlerin zamanla hakikate inkılap edip hurâfâta nasıl kapı açtığı ve bunun sebepleri beyan edilmektedir.


Alt
ıncı Mukaddeme: Tefsirde zikredilen her bir meselenin ve malûmatın tefsirden ol­ması lâzım gelmediği; bir tefsir kitabında tefsir veya âyetin asıl mânâsından başka, sair fenlere ait bazı meselelerin de olabileceği, o fenlere ait malûmatın yanlış olmasının, âyetin veya tefsirin yanlışlığına delil sayılamayacağı izah edilmektedir.


Yedinci Mukaddeme: 
İnsanların muzır seciyelerinden olan tezayüd, mücazefe ve mü­balağa meyilleri ve bu meyillerin ne gibi zararlara sebep olduğu beyan edilmektedir.


Sekizinci Mukaddeme: 
Müellifin ifadesiyle “Her kemâli mahveden ye’si Öldürmek ve her saadetin mâyesi olan ümidi canlandırmak” için yazılmıştır. Mazinin insanları ile hâl ve istikbalin insanlarının mukayesesi yapılmaktadır.


Dokuzuncu Mukaddeme: 
Hilkat-ı âlemde maksud-u bizzat ve galib-i mutlak yalnız hüsün, hayır, hak ve kemâl olduğu; şer ve kubh ve batılın ise tebeiyye ve mağlube oldukları, hakka galip gelseler bile muvakkat olduğu anlatılmaktadır.


Onuncu Mukaddeme: 
Mütekellimin, söylediği sözünde muaheze edilip edilemeyece­ği noktaların neler olduğu anlatılmaktadır.


On Birinci Mukaddeme: 
Tek bir kelâmda ve sözde birden fazla hükümler olabileceği misallerle anlatılmaktadır.


On 
İkinci Mukaddeme: Zahirperestleri aldatan noktalarla mübalağalı netice veren sebepler üzerinde durulmuş; aynca mübalağa meylinin ne gibi gariplikleri netice verdiği izah edilmiştir.


B
İRİNCİ MESELE: Küre-i arzın yuvarlak olduğunu ispata dairdir. Bu meselede sü­kuti icma olduğu bildirilmekte ve bazı muhakkikinin eser ve sözlerine havaleler yapıl­maktadır.


İKİNCİ MESELE: 
“Arz, öküz ile balık üzerindedir” şeklinde rivayet edilen hadisin tahkiki yapılmakta ve tazammun ettiği mânâlar manidar bir şekilde anlatılmaktadır.


ÜÇÜNCÜ 
MESELE: Kaf Dağı hakkındadır. Bu güne kadar bu hususta ileri sürülen görüşlerin tenkit ve tahkiki yapılmaktadır.


D
ÖRDÜNCÜ MESELE: Zülkarneyn ve Seddi, Ye’cüc-Mecüc ve Seddin harabiyeti hususları üzerinde durulmaktadır.


BE
ŞİNCİ MESELE: Cehennemin yerinin nerede olduğuna dairdir.

ALTINCI MESELE: Kur’ân’ın irşad mesleğinin ne gibi hususiyetler taşıdığı, ehl-i tefsire bu bakımdan düşen vazifelerin neler olduğu beyan edilmektedir.

YEDİNCİ MESELE: Sadece âyeti kerimelerin zahirine bakarak menfî şekilde hüküm veren inkarcıların iddialarının doğru olmadığına dair izahlar vardır.

SEKİZİNCİ MESELE: Ehl-i zahiri, ulûm-u âdiyede bile tereddüde sevkeden husus­lar anlatılmaktadır.

 

İkinci Makale (Unsur’u-l Belagat)


B
İRİNCİ MESELE: Arap olmayanların, Arapçanın belâgatıyla meşgul olmaya başlamalarıyla zevk-i belagatı, fikrin mecra-yı tabiîsi olan nazm-ı maânîden nazm-ı lâfza na­sıl çevirdikleri anlatılıyor.


Tenbih: 
Lâfız, üslûp, teşbih, hayal ve kafiye gibi unsurların kelâm içinde ne kadar yer alması lâzım geldiği anlatılıyor.


İKİNCİ MESELE: 
Kelâmın canlılık ve hareket kazanmasının nasıl mümkün olacağı anlatılıyor.


ÜÇÜNCÜ
 MESELE: Bir mânâyı herkesin kendi sanat ve mesleğine uygun üslûplarla ifade etmesinin sırrı izah ediliyor.


D
ÖRDÜNCÜ MESELE: Bir kelâmı meydana getiren harf ve kelimelerin, o kelâmın umumî maksadına müteveccih olup yardım etmesi için nasıl tanzim edilmesi gerektiği anlatılıyor.


BE
ŞİNCİ MESELE: Kelâmın müstetbeatındaki telmihlerin ve üslûbundaki işaretlerin insanın duygularını nasıl ihtizaza getirip coşturduğu anlatılıyor.


ALTINCI MESELE: 
Bu meselede, bir memurun hükümet işinde kendi kabiliyetine göre bir vazife alması gibi kelâmın meyvedar olması için kelâm içinde manâların nasıl tanzim edilmesi gerektiği anlatılıyor.


YED
İNCİ MESELE: Bu meselede, Beyan’ın felsefesinin ne olduğu ve bunun belaga­ta olan büyük tesiri anlatılıyor.


SEK
İZİNCİ MESELE: Bu meselede, Beyan ilmindeki manâların tesiriyle bir tek kelimenin nasıl müteaddid mânâlar ifade ettiği anlatılıyor.


DOKUZUNCU MESELE: 
Bu meselede, kelâmı en yüksek derece-i belagata çıkaran dört husus gayet ilmî ve yüksek bir ifade ile izah ediliyor.


ONUNCU MESELE: 
Bu meselede, bir kelâmın selîs ve akıcı olması için hangi husu­siyetlere sahip olması lâzım geldiği anlatılıyor.


ON B
İRİNCİ MESELE: Bu meselede, kelâmın dörtbaşı mâmur ve hiçbir itiraza mahal kalmayacak şekilde selâmetli ve sıhhatli olması için dikkat edilmesi icab eden hususlar anlatılıyor.


ON 
İKİNCİ MESELE: Kelâmın tam kıvamında ve mutedil olması için, kelâmın ka­yıtlarına nasıl bir nizam vermek icap ettiği anlatılıyor. Sonra, üslûpların çeşitleri, husu­siyetleri ve kullanılacağı yerler izah ediliyor. Bir Hatime ve İşaret’le belagatın çok mü­him iki noktasına işaret ediliyor. Tenbih’te de bir şeyin âlimi olmakla, sanatkarı olmak arasındaki ince fark anlatılıyor.

 

Üçüncü Makale (Unsur’u-l Akide)


İşaret: 
Kelime-i şehadetin iki kelâmının birbirinin doğruluğuna nasıl şehadet ettiği an­latılıyor.


Mukaddeme: 
Kur’ân’ın esas maksadı dörttür: Sâni-i vahidin ispatı, nübüvvet, haşr-i cismânî ve adalet.


B
İRİNCİ MAKSAT (Eşhedü En Lâilâhe İllallah): Delâil-i Sâni beyanındadır.


MUKADDEME 
(İkinci Maksat: Ve Eşhedü Enne Muhammeden Resûlüllah)

Birinci Maksat: Cenâb-ı Hakkın vücud ve vahdetini ispat eden delillerin kâinattaki zerrelerden kat kat fazla olduğu halde neden herkesin aklıyla göremediği hususu izah ediliyor.


İ
şaret: Nokta-i istinat ve nokta-i istimdadın Sâniin vücud ve vahdetini ispat vecihleri beyan ediliyor.


Tenbih: 
Mârifetullaha ulaşmanın yolları sayılıyor. Bilhassa mirac-ı Kur’ânî yolu üze­rinde durulup bunun iki nevi olan delil-i inayet ve delil-i ihtira’ anlatılıyor.


Vehim ve Tenbih: 
Tabiat, kavanin ve kuvanın mahiyetleri anlatılıyor.


Vehim ve Tenbih: 
Burada, tabîiyyûnun, Mu’tezile’nin, felsefecilerin ve Mecûsîler’in Cenâb-ı Hak hakkında İslâm akaidine muhalif olan batıl itikatlara niçin saptıkları bildi­riliyor.


İşaret: 
Delil-i ihtira’ hakkında akla gelebilecek bazı vehimleri izale edici izahlar yapı­lıyor ve cevaplar veriliyor.


İşaret: 
Mutasavvifîn’in mesleğiyle Maddiyûn’un mesleğinin mukayesesi yapılıyor.


İKİNCİ MAKSAT


Mukaddeme: 
Kelime-i şahadetin iki rüknünden biri olan Hazret-i Muhammed’in (a.s.m) Cenâb-ı Hakkın vücud ve vahdetine delil oluşu anlatılıyor. Bunun için evvelâ Resûl-i Ekremin (a.s.m.) doğruluğu, nübüvvet-i mutlakanın zarureti ispat ediliyor.


İşaret: 
Burada, burhanın suğrası olan nübüvvet-i mutlakanın insanlık için neden zarurî olduğu izah ve isbat ediliyor.


İşaret ve İrşad: 
Burada da, burhanın kübrası olan nübüvvet-i Muhammed’in (s.a.v.) sıdkının isbatı yapılıyor.


MUKADDEME: 
Resûl-i Ekremin (s.a.v.) doğruluğuna ve Peygamber oluşuna delil olan bazı hususların beş “meslek” halinde ispat olunacağı beyan edilmektedir.


Birinci Meslek: 
Resûl-i Ekremin (a.s.m.) güzel ahlâk ve seciyelerinin Onun nübüvve­tine nasıl delil olduğu izah ediliyor.


İkinci Meslek: 
Mazinin, yani Asr-ı Saadetten evvelki zamanın Resûl-i Ekremin (a.s.m.) sıdk-ı nübüvvetine nasıl delil olduğu anlatılmaktadır.


Üçüncü Meslek: 
Hâlin, yani Asr-ı Saadetteki icraatının nübüvvetinin hakkaniyetine nasıl delil olduğu anlatılmaktadır.


D
ördüncü Meslek: Burada da, istikbalin Resûl-i Ekremin (a.s.m.) doğruluk ve hak­lılığına nasıl delil olduğu izah edilmektedir.


Hatime: 
İslâm düşmanlarının Kur’ân-ı Kerim hakkında yaydıkları üç itiraza fevkalâde muknî cevaplar verilmektedir.


Be
şinci Meslek: Resûlullahın (a.s.m.) mu’cizeleri hakkında mühim bir ölçü zikredi­lerek bu ölçü dahilinde altı nevi mu’cize sıralanmaktadır.


Tenbih: 
Şakk-ı Kamer mu’cizesine yöneltilen bir itiraza cevap verilmektedir.


ÜÇÜNCÜ MAKSAT: 
Kur’ân’ın dört maksadından haşr-i cismaniye dairdir.


Mukaddeme: 
Haşr-i cismanî hakkındaki deliller on bir madde halinde hülâsa edil­mektedir.

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Muhakemat’ın BÜYÜK CÜMLELERİ

Asrın imamı ve mürşidi olan Bediüzzaman Hazretleri Muhakemat isimli eserinde “Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikati tanımayan, hayalâta sapar. Sırat-ı müstakîmi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer. Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır.”der. (1) Bu, öz ama hakikat ve hikmet yüklü beyanı bir nebze olsun açmaya çalışacağız.

1“Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur.”

Dinin esası, özü imandır. İman ise imanın şartları olarak bilinen altı esasın insanın akıl, kalp, ruh dünyasında kök salması ve bunun neticesi olan amelin hayattaki tezahürüdür. İmanın pratik hayata dökülmüş hali olan amelin kuvveti iman ilmine ve hakikate erişme seviyesine bağlıdır.

Nitekim Yüce Peygamberimiz “Allah’ım ilmimi artır!” (2) Faydalı olmayan ilimden, korkmayan kalpten,  doymayan nefisten, kabul olmayan duadan sana sığınırım.” (3) şeklinde dualar etmiştir.

Peygamberimiz (sav) burada İman ve Yakîn ilminin artırılmasını istemiştir. Zira bu ilmin tamamı faydalı ilimdir. Amel edilsin edilmesin kişiye faydası vardır. Öyleyse, asıl olan, hakikate erişmek için “iman ilmini” tahsile odaklanmaktır.

Bu konunun izahını Bediüzzaman Hazretleri şöyle yapmıştır: “Bilirsin ki, ömür kısadır, lüzumlu işler pek çoktur. Acaba benim gibi sen dahi kafanı teftiş etsen, malûmatın içinde ne kadar lüzumsuz, faydasız, ehemmiyetsiz, odun yığınları gibi câmid şeyleri bulursun. Çünkü ben teftiş ettim, çok lüzumsuz şeyleri buldum. İşte o fennî malûmatı, o felsefî maarifi faydalı, nurlu, ruhlu yapmak çaresini aramak lâzımdır. Sen dahi Cenab-ı Haktan bir intibah iste ki, senin fikrini Hakîm-i Zülcelâlin hesabına çevirsin, tâ o odunlara bir ateş verip nurlandırsın. Lüzumsuz maarif-i fenniyen, kıymettar maarif-i İlâhiye hükmüne geçsin.” (4) İmanı kuvvetlendirmekle meşgul olmak, marifetullah yolunda çaba sarf etmek bu zamanda en elzem vazifedir. Hakikate eriştiren en kısa yol ise Risale-i Nur’dur.

2-“Hakikati tanımayan, hayalâta sapar.”

Evet, kişi hak ve hakikati tanımaz ise kendi dünyasında canlandırdığı hayallerin peşinden gider. Mesela; kendini dindar olarak görür ama dindarlık ile alakası yoktur. Nur talebesiyim der ama risalelerde geçen Nur Talebesi modeli ile hiç alakası yoktur. Kısacası kendi çalar kendi oynar! Hakikat aynasına bakıp kendimize çeki düzen vermeden güzelleşmek mümkün değil…

3-“Sırat-ı müstakîmi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer.”

Gidilecek yol Kuran ve Sünnet ile sabittir. İstikamet belli iken keşfedilmiş Amerika Kıtasını keşfetmek cinsinden kendine ayrı bir yol çizmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Şu kısa tarîkın evrâdı, ittibâ-ı sünnettir; ferâizi işlemek, kebâiri terk etmektir. Ve bilhassa, namazı tâdil-i erkân ile kılmak, namazın arkasındaki tesbihâtı yapmaktır. (5)

Formül bu kadar kısa ve özdür. Bu cümleyi tüm nur talebeleri bilir ama acaba kaç nur talebesi her namazdan sonra tesbihatını yapıyor ve namazı tadil-i erkâna göre kılmayı esas edinmiştir. Bildiklerimizin 1/5’ini hayata gerçek anlamda tatbik etsek salih / saliha kullardan oluruz.

4-“Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır.”

Kuran ve Sünnet Işığında telif edilmiş Nur Risaleleri gibi bir ölçü, mizan varken kendi hayalimizi esas alır; okunanı anlamaz veya anlamak istediğimiz gibi anlayınca çok aldanır ve farkına varmadan aldatan durumuna düşeriz.

ZAFER KARLI

www.NurNet.Org

Kaynaklar :

1- Muhakemat, s.43

2- Tirmizi ,5, 540/ 3599

3- Tirmizi, Müslim, Ebu Davud , Nesei, Tac Tercümesi,410

4- Barla Lâhikası, Yirmi Yedinci Mektubun Üçüncü Zeyli s: 57

5-Sözler; 26. Sözün Hatimesini Zeyli

Muhakemat Eserine Dair..

Muhakemat Eserine Dair..

 

Eserin Künyesi

 

Eser ismi: Muhakemat, Reçetet’ü-l Havas, Reçetet’ü-l Ulema

Yazım Tarihi1911

Basım Tarihi: 1913

matbaa: Matba-i Ebuzziya

 

 

 Muhâkemât (1911/1911) Abdülkadir Badıllı ağabey, bu eserin ilk baskı tarihini 1921 olarak vermiştir. (Bkz. Tarihçe, /280)

 

ayırıca şunu da beyan etmiştir. Muhakemat, Arapçası Reçetet’ül Ulama veya Havas olarak 1910 yılında telif edilip, 1911 ve istabulda 1913te tab edilen bu cihan baha eser, bizzat müellif-i muhaterem Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin üslub ve ifadeleridir. Birisi diğerinin tercümesi veya şerhi olmayıp, her ikisi de aynı günlerde ayrı ayrı lisanlarda telif edilmiştir.

 

mustafa gül (ra) ağabeyin elyazma lem’alarında 870. sh de bir ifade var elimizde ki nüshalarda olmayan. “harb-i umumide en mühim bir vaziyete giriftar olmuştum. işarat-ül i’caz’ın müsvedde-i evvelisi düşmanın elinde parça parça olmuştu..”

 

 

Risale-i Nurun Neşir Tarihçesinde: “Hz. Üstad’ın has bazı talebelerine birçok defalar gayet samimi olarak verdiği tashih ruhsatı ve tanzim izni…

 

İkincisi:  İlk başlarda elle çoğaltılan risalelerin kâtibleri içinde bazılarının ya okuyamadığı veya mânasını bilemediği bazı kelimelerin imlâsında ve yazılış şeklinde yanlışlar düştüğünde veya yine kâtiblerin yazarken sehven bir iki kelimeyi veya cümleyi veya satırı noksan yazdıklarında, Hz. Üstad, bunları tashih ederken o anda ve o yerde, o makamın mânasını ifade edecek olan bazı kelime veya cümleleri tashihen ilâve ettiği gibi, başka bir nüshayı da nâdiren, aynı mânada başka kelimelerle tashih ederdi.

 

Evet, Hz. Üstad risaleleri tashih ederken herhangi bir asılla karşılaştırmadan düzeltmelerde bulunur. “Ben tashihatta hayâlen te’lif zamanına gidiyorum, öyle tashih ediyorum” meâlindeki ifadesi; her halde ve mutlaka, meselenin mânası cihetiyle olmak lâzımdır. Çünki tashihatta harf harf, kelime kelime üzerinde durmayıp yalnız mânasını düşündüğünü ve ona göre düzeltmeler yaptığını görmekteyiz.

 

Bu meseleye şunu da ilâve etmek gerekir ki: Yukarıda bir nebze temas edildiği üzere, Hz. Üstad’ın mezkûr izin ve ruhsatlarıyla kendini ziyadesiyle selâhiyetdar gören bazı zâtların tanzim işlerini çoğalttığını gören Hz. Üstad, 1949 yılından başlıyarak 1953’lerde tamamen durdurma cihetine gitmiş ve o izin ve ruhsatları kaldırmıştır.

 

Hatta bu cümleden olarak, vazifesi ve şahsiyeti itibariyle bir kâtib ve kitabet iken, Üstad Hazretlerinin verdiği mezkûr izinlerle, vazifesinin kâtiblikten öteye geçtiğini sanan bir zât, “Muhakemat” gibi çok derin ve çok ilmî ve müdakkik âlimlerce zor anlaşılabilen bir eseri teksir edeceği zaman, mânasını iyice kavramadan bazı kelimelerini tercüme şeklinde tasarruflara girişmiş ve o surette mumlu kağıtlara yazmaya başlamışken, Hz. Üstad bu durumu görür görmez hemen durdurmuş ve o kâtibe başka bir iş göstererek “Muhakemat”ın teksirini te’hir ettirmiştir.

 

Bu vak’anın şahidleri ve râvilerinden hala hayatta olanlar vardır. Ayrıca o zâtın üzerinde tasarruf edip sadeleştirdiği “Muhakemat” nüshasının bir iki fasikülü bizdedir.

 

İşte bu vak’a ile ve Üstad Hazretlerinin biraz yukarıdaki mektubu ile tebeyyün eden gerçek; onun hayatının son senelerinde mezkûr izin ve selâhiyetleri iptal ettiğidir.

 

Hal böyle iken, onun vefatından sonra herhangi bir tasarruf ile düzeltmelere veya sadeleştirme gibi keyfî teşebbüslere niyet etmenin veya ona kalkışmanın çok büyük bir vebal ve pek azîm bir hata olacağı muhakkaktır. Çünkü Hz. Müellif mâdem hayatta değildir ve mâdem kendi zamanında sadeleştirme denilen yozlaştırma ve bozma hareketini tasvib etmemiştir ve öyle teşebbüslerde bulunanları, talebeleri vasıtasıyla durdurmuştur. O halde o kapı kesinlikle kapalıdır.

 

Kaldı ki, ortaya atılan herhangi bir meselenin halli veya Risale-i Nur mesleğini ilgilendiren bir mevzuun vuzuha kavuşturulması için; risalelerden o mesele ve o mevzu hakkındaki parçaları bulup yanyana getirerek broşürler ve kitapçıklar yapılmasına dair izinlerin kaldırılmış olduğuna, herhangi bir işaret ve vakıa görülmemektedir.

 

Öyleyse, bazı âdi heves ve niyetle, süflî şeylere Nurları âlet yapmamak şartıyla, o gibi broşürlerin neşrinde bir mâni’ yoktur ve her zamanda geçerlidir.”

 

Ispartada Bilinen ve teksirle meşgul olan katip talebesi muhakemat üzerinde sadeleştirme ve tebdil ve tağyir yapması üzerine muhakematın basımını üstadımız tehir etti. Ve üstadımız hayatta iken Muhakemat yeni yazı ile tab edilmedi. Zübeyir ağabeyin nezaretinde bir komisyon nezaretinde bu eser neşredildi.

 

işarat-ül i’caz’a üstadımız koyduğu taktim mektubu gibi şeyler bu sebepler müvacehesinde Muhakematta görülmemektedir.

 

Netice: Muhakemat nam eserinde Bediüzzaman, Tefsir usulü ve hadis usulünde metod dersi ve üslüb dersi ve heyetin taşıması gerek hususları ders vermiştir. Hakikatlerden israiliyatı temizlemenin ehemmiyetini göstermiştir. Muhakemat ve işarat-ül i’caz bir birisinin devamı niteliği arz etmektedir. Muhakemat usül, İşarat-ül i’caz ise bir nümunelik arz etmektedir.

Selam ve Dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

Hanımlar İçin Muhakemat Seminerleri

Risale Akademi tarafından 22-23 Temmuz 2013 Pazartesi hanım seminercilerin sunumlarıyla Muhakemat’tan “Unsuru’l Belagat Seminerleri” gerçekleştirilecek.

Hanımlara yönelik Seminerler Risale Akademi’nin Ankara’daki merkezinde yapılacak.

Program şöyle:

UNSURU’L BELÂGAT (İKİNCİ MAKALE)

22 Temmuz 2013 Pazartesi

SÜRE

DERS

KONU

SEMİNERCİ

09.30-09.50                         MUHAKEMAT’A GENEL GİRİŞ               VİLDAN CEYLAN
09.50-10.00 ARA    
       
10.00-10.30 BİRİNCİ DERS BİRİNCİ MESELE ELİFNUR YAZICI
10.30-10.40 MÜZAKERE    
10.40-10.50 ARA    
       
10.50-11.20 İKİNCİ DERS İKİNCİ MESELE VE ÜÇÜNCÜ MESELE NURCAN AKÇE
11.20-11.30 MÜZAKERE    
11.30-11.40 ARA    
       
11.40-12.10 ÜÇÜNCÜ DERS  DÖRDÜNCÜ MESELE BEDİA GÜMÜŞ
12.10-12.20 MÜZAKERE    
12.20-13.30 ÖĞLE ARASI    
       
13.30-14.00 DÖRDÜNCÜ DERS BEŞİNCİ MESELE BÜŞRA CEYLAN
14.00-14.10 MÜZAKERE    
14.10-14.20 ARA    
       
14.20-14.50 BEŞİNCİ DERS ALTINCI MESELE CEMİLE DENİZ
14.50-15.00 MÜZAKERE    
15.00-15.10 ARA    
       
15.10-15.40 ALTINCI DERS YEDİNCİ MESELE AYNUR İLHAN TUNÇ-SALİHA ŞENGÜL
15.40-15.50 MÜZAKERE    

UNSURU’L BELÂGAT (İKİNCİ MAKALE)

23 Temmuz 2013 Salı

SÜRE

DERS

KONU

SEMİNER

10.00-10.30 BİRİNCİ DERS SEKİZİNCİ MESELE ZEHRA ÇİFTÇİ
10.30-10.40 MÜZAKERE    
10.40-10.50 ARA    
       
10.50-11.20 İKİNCİ DERS DOKUZUNCU MESELE HÜLYA ÖZKAN   
11.20-11.30 MÜZAKERE    
11.30-11.40 ARA    
       
11.40-12.10 ÜÇÜNCÜ DERS ONUNCU MESELE NURCAN TİRYAKİ
12.10-12.20 MÜZAKERE    
12.20-13.30 ÖĞLE ARASI    
       
13.30-14.00 DÖRDÜNCÜ DERS ON BİRİNCİ MESELE NURAN ŞAHİN
14.00-14.10 MÜZAKERE    
14.10-14.20 ARA    
       
14.20-14-50 BEŞİNCİ DERS ON İKİNCİ MESELE TÜLAY IRMAK
14.50-15.00 MÜZAKERE    
15.00-15.10 ARA    
15.10-15.40 ALTINCI DERS HATİME GÜLSÜM KONUR
15.40-15.50 MÜZAKERE    

İletişim: Nuran Şahin (0506 962 67 59)

Adres: Turan Güneş Bulvarı 593.Sk. 4/2 (Honda Arkası) Yıldız/Çankaya

NOT: Ankara dışından katılacaklar için konaklama imkanı sağlanacaktır.

risale haber