Etiket arşivi: Mülheim

Almanya Köln’de Dinlerarası Toplantı Düzenlendi

Dershanemizin bulunduğu Mülheim semtinde bütün dinlerin toplanarak kurduğu ‘Dinlerarası yuvarlak masa’ platformu bir toplantı daha düzenledi. Toplantı konusu: Doğuştan inançlı mıyız? Dinler açısından imana giriş’di.

Bu programda, doğan bebeklerin inanç durumlarının çeşitli dinlerde nasıl olduğu ve ileriki yaşta nasıl bir eğitime tabi tutulmaları gerektiği konuşuldu.

Program, platform sözcüsü Rüstem Ülker’in açılış konuşmasıyla başladı. Ardından sırasıyla Budist, Müslüman ve Hıristiyan cemaatleri namına birer temsilci konuşma yapıp, bu konuyu kendi dinleri açısından değerlendirdiler.

Budist temsilci, bir önceki hayatta (reenkarnasyon) inançlı olunduğu takdirde, bir dahaki hayatta da inançlı bir Budist oarak doğulacağının altını çizdi. Çocuk eğitiminde Budistlerin, çocuklara, başka canlılara zarar vermemelerini öğrettiklerini ve mabetlerinde erken yaşta din eğitimi verdiklerini anlattı. Konuşmasının sonunda Budist olmanın üç kavramdan  oluştuğunu belirterek bunları şöyle sıraladı: Buda, Dama(inanç), Zanga( Budist cemaat).

Müslüman temsilci ise,d oğan her çocuğunun Allah’ı bulabilmesi için bütün cihazların yaratılışında fıtratına dercedildiğini söyledi. İman, durağan bir şey olmadığı için, doğan çocuğun ,ileriki yaşlarda İslam sınırları dışına çıkabileceğini de dile getirerek, ömür boyu olan imtihan sırrını dile getirmiş oldu. Çocuk eğitiminde ise ,peygamber ,ehl-i beyt ve Kur’an sevgisini aşılamak gerektiğini söyledi. Çocuğun eğitiminden ailesinin sorumlu olduğunu zikrederek konuşmasını bitirdi.

Sıra Hıristiyan temsilciye geldi. Almanca ‘Taufe’ denilen, doğan çocuğun, kilisede bir seremoni ile başının suyla mesh edilmesi suretiyle Hıristiyan cemaatine üye olarak kabul edilmesi hadisesinin, Hıristiyan olmanın ilk adımı olduğunu söyledi. Diğer adım ise, 12-13 yaşlarında tekrar bir seremoniyle kendi isteği ile kiliseye tam anlamıyla üye olma ritüelidir. Bizlerdeki şehadetle bir anlamda eşdeğer olan bu mesh etme ritüelini ise, İncil’e ve Hz. İsa’ya dayandırmaktalar.

Bu sunumların ardından oturduğumuz masalarda bulunan çeşitli dinlere mensup insanlarla konuşma fırsatı bulduk. Yaklaşık yarım saat masada sorular soruldu, cevaplar verildi ve sunumlar değerlendirildi. Ardından her masadan bir kişi, kendi masalarındaki konuşulanları bir iki cümlede toplayarak diğer misafirlerle paylaştı. Bunun ardından program bitti. Dileyenler daha masalarda oturdu ve sohbet etmeye devam etti.

Köln’den selam ve dua ile..

Medrese-i Nuriye Köln

www.NurNet.org

Köln’de Doğal Afetler Konulu Dinler Arası Toplantı Düzenlendi

10 yılı aşkındır Köln medresesi olarak üyesi olduğumuz, dinler arası sevgiyi, hoşgörüyü ve diyaloğu sağlamak amacı ile faaliyet gösteren İnterreligiöser-Runder-Tisch(İ.R.R.T) platformu tarafından, Köln’de bir toplantı daha düzenlendi. Konusunun ‘Doğal afetler ve dinlerin bakış açısı’ programa çeşitli müslüman, hristiyan ve budist cemaatleri katıldı.

Dershanemizin bulunduğu Mülheim semtindeki hemen hemen her dini kuruluşun üyesi bulunduğu bu platformun sözcülüğünü ise Dersahenemizin temsilcisi Rüstem Ülker yapmaktadır.

Program, sunucunun Japonya hakkında genel bilgi vermesi ile başladı. Ardından sırayla budist cemaati temsilcisi, hristiyan cemaatleri temsilcisi ve son olarak da müslümanlar adına cemaatimiz temsilcisi konuşma yaptı.

Konuşmasına:’Allah’ın neden bu musibetleri verdiğini biz hristiyanlar bilmiyoruz’ cümlesi ile başlayan hristiyan cemaatleri temsilcisi, ’kanser hastası olan birine, durumunun göründüğü gibi kötü olmadığına inandıramazsın’ dedi. Mantık ile bunun açıklayamayacağını savundu.

Ardından konuşma yapan İslam cemaatleri temsilcisi ise, musibetlerdeki ‘sınav-sabır’ yönüne dikkat çekti. Herşeyin zıddı ile bilindiğinin altını çizen Rüstem Ülker, ayetlerle süslediği konuşmasında, Risale-i Nur’da zikredilen üç kuvvetten yola çıkarak, bu kuvvetlerin sirat-i müstakim olarak kullanıldığı takdirde, insanların sebep olduğu musibetlerin(Japonya’daki santraller gibi) önlenebileceğine dikkat çekti. Musibetlerdeki hayır yönleri de zikrettikten sonra konuşmasını bitirdi.

Programa kısa bir ara verildi. Bu süre içerisinde her masada çeşitli dinlere mensup insanlar bir araya gelerek konu hakkında fikir beyan edip, soru sorma imkanı buldu.

Ardından tekrar birlikte çeşitli noktalar tesbit edildi ve temsilcilere sorular sorma fırsatı verildi.

Kendisinin ölüm döşeğindeki hastalara motivasyon ve destek verme amaçlı yardım ettiğini belirten bir hanıma,’siz bir hristiyan olarak, ölüm döşeğinde yatan hastanıza çektiği acıları dindirmek için ne tür konuşmalar yapıyorsunuz’ diye soruldu. Soruya net bir cevap bulamayan hanım ise, en sonunda bir şey söyleyemediğini belirtti..

Sonuç olarak şunu gözlemledik: İnsanlar, İslamiyetin inanç modeline şiddetle ihtiyaç duymaktadırlar. Bu yüzden:Hizmet,hizmet,hizmet…..

Selam ve dua ile
Hüseyin Tuğrul

www.NurNet.org