Etiket arşivi: nasihat

Tebliğin Çocuk Eğitiminde Modelliği (1)

Sadece nasihatle çocuk yetiştirilemeyeceği gerçeğinin hemen hemen bütün anne babalar farkındadırlar. Sadece nasihatle çocuk yetiştirilmiş olsaydı Cenabı Hak, insanlara sadece ilahi kitap gönderirdi. İnsanların örnek alabilecekleri peygamberleri göndermesine gerek kalmazdı. Oysa Cenab-ı Hak, ilahi kitaplarla birlikte peygamberlerini de gönderdi ki insanlar hem onları model alsınlar hem de yaşantılarını onların yaşantılarına göre düzenlesinler istedi.

Sadece nasihatle çocuk eğitilemeyeceğini Cenabı Hakk’ın İslam’ı gönderiş şekline bakınca çok daha iyi anlamaktayız. Cenab-ı Hakk’ın İslam’ı ve Hz. Peygamberi gönderiş şekline birlikte bakalım.

Cenabı Hak;  Peygamber Efendimizi (s.a.v), peygamber olmadan önce, ahlaken ve davranış olarak örnek olması için toplum içinde tutarak insanlara model olarak sunmuştur.  Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanların güvenini kazanmış ve O’nun dürüstlüğü konusunda insanlar hemfikir olmuşlardır. Bu sebeple O’na“El-Emin” denmiştir. Hatta Peygamber Efendimiz (s.a.v)  akrabalarını İslam’a davet için toplayıp onlarında geribildirimlerini bir kez daha hatırlayalım.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir gün Safa Tepesi’ne çıkarak Kureyş kabilesine seslendi. Onlar da bu çağrıya icabet ederek Safa Tepesi’ne geldiler. Allah Resulü (s.a.v), yüksek bir kayanın üzerinden onlara şöyle hitap etti:

“–Ey Kureyş cemaati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vadide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasp edecek desem, bana inanır mısınız?”

Onlar da hiç düşünmeden:

“–Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar Sen’i hep doğru olarak bulduk. Sen’in yalan söylediğini hiç işitmedik!” dediler.

Oraya gelmiş bulunan herkesten bilâ-istisnâ bu tasdiki alan Allâh Rasûlü (s.a.v), onlara şu ilâhî hakikati bildirdi:

“–O hâlde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allâh’a inanmayanların o çetin azâba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim.

Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve âilesine zarar vereceğin­den korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir.

Ey Kureyş cemaati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de diri­leceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzuruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesabını vermeniz muhakkaktır. Neticede hayır ve ibadetlerinizin mükâfatını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azabını göreceksiniz! Mükâfat ebedî bir cennet; mücazat da daimî bir cehennemdir.” (Buhârî, Tefsîr, 26; Müslim, Îman, 348-355)

İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v) ümmetine anlatacağı İslam’ı önce kendisi yaşayarak dost ve düşmanlarının güvenini kazanmıştır. Ahlak ve davranış olarak insanlara en güzel şekilde örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in anlattıkları da insanlar tarafından dinlenmiş, tutulmuş ve hayata geçirilmiştir. Bunun sonucunda İslam, insanlar tarafından daha kolay benimsenmiştir.

M. Emin Karabacak

 

Kalbî Algı

“ Üst alt ilişkisi sorunsuz zamanda olur. Sorunsuz zamanda doğrular, yanlışlar, iyiler-kötüler, görgü kuralları, değerler çocuğa öğretilebilir. Başka bir deyişle, sorunsuz zamanda ast- üst ilişkisi içinde anababa benlik durumunuzla/rolünüzla iletişim kurmanızda hiçbir sakınca yoktur, öyle de olmalıdır. Ama sorunlu zamanda üst alt ilişkisi içinde anababa rolünde çocuğa bunları öğretmezsiniz. Sorun varken duygular yoğundur. Duygular yoğunken akıl geridedir. Nesilden nesile gerçekleştireceğimizi/eğitimi ancak duyguların, özellikle olumsuz duyguların olmadığı sorunsuz alana verebiliriz.” ( Mutlu Aile Mutlu Çocuk- Birsen Özkan)

Yaz boyu özellikle ilgilendiğim alan “ iletişim” oldu. Daha doğrusu okuduğum, öğrendiğim ne varsa “ doğru bir iletişim dili ve zemini “ oluşturmazsak bizi bildiklerimizin hamallığını yapmaktan öteye götürmediği sonucuna çıkardı. Bizi hamallıktan kurtaran şeyde anlamak ve anlaşılmak aslında. Her bir eylemin içimizde oluşturduğu his sebebiyle bizi götürdüğü davranış, terbiyeden çok daha önce anlaşılmayı bekliyor.

Yukarda alıntıladığım cümlelerde de yazar tam bunu söylüyor. Pek çok ebeveynin kafasını karıştıran hususu çok iyi dile getirdiğini düşünüyorum. Çünkü kriz anlarında, sözümüz itibarını yitirdiğinde “ ben onun anne/babası değil miyim, beni hiç ciddiye almıyor” diye düşünmemize sebep olan şey, bu bakış açısının zihnimizde şekillenen hali.

Pek çoğumuz problem halinde, çocuğa bir şey öğreteceğimize inandığımızdan, çocuk, sokakta kendini yere attığında, yalan söylediğinde, ödevlerini yapmadığında, kardeşi ile kavga ettiğinde, yaptığımız şeylerden biri kızmaksa, diğeri akıl vermek oluyor genelde.

Birsen Özkan’ nın da dediği gibi, böyle zamanlar bizim için eğitim saatleri değil, çocuğumuzu anlama saatleri olmalı öncelikle. Çocukla aramızdaki ilişkiyi kıymetlendiren ve kuvvetlendiren de, duyguların yoğun yaşandığı bu dönemde, teselli edici ve dinleyici olmayı kabul etmekle oluyor.

Haim Gİnot “ Kuşlar uçar, balıklar yüzer ve insanlar hisseder.” Der. Bunun hayatımıza bu denli nokta atışı ile oturması durumunda, ebeveyn ve çocuk ilişkisinde sağlıklı zamanlarda yapılan öğretilerin nesilden nesile aktarılabileceğini söylemek mümkün. Sıkıntının olmadığı, iletişimin zirvede olduğu bir zamanda, yalan söylemenin yanlış olduğunun, kardeşliğin güzelliğinin, sorumluk sahibi olmanın öneminin bir manası olur çocuğun zihin dünyasında. Çünkü sorun anında, zihni melekelerimizin yerine oturmasından çok önce, bir dolu duygu yaşarız.

Sanırım bunca yıl bunun tam tersi uygulandığı için “ Ne hissediyorsun?” sorusunun muhatabı olduğumuzda çok net tanımlayamayız hislerimizi. Genelde o davranışın yanlış olduğunu düşünmekten daha fazlası gelmez aklımıza. Duyguları, yargılanmadan, eleştirilmeden ve nasihata tabi tutulmadan, bir ilişki biçimine girilseydi bizimle kendimizi ifade etmemiz çok daha mümkün olurdu belki de. Haftanın yalnızca bir günü ve bir saati muhatap olunmasına rağmen, bir terapistin çocuk ya da yetişkin üzerindeki değişimini gözlemleyebilmemiz bunun en iyi örneği bana kalırsa. İyi bir terapist duygu anlarında danışanını anlamaya çalıştığından, düşünme zeminine geçtiğinde söyledikleri tesir gücünü arttırıyor danışanın nazarında.

O yüzden, çocuğumuzla gerçek ve doğal bir ilişkinin başlangıcı onu zihni bir algıyla değil, kalbi bir algıyla anlama talebiyle başlayacaktır diye düşünüyorum.  “Şu an üzgünsün, sana kızdığım için bana kırgınsın” diyebilmek, “ Sus ağlama, sen bebek misin?, büyüklere vurulmaz” dan kıymetli olacaktır çocuk için.

Bu kıymet içinde, henüz çok küçükken onun hislerini dillendirmeye başlamak gerek ki, konuşmaya başladıklarında kendi hislerinin farkına varsınlar.

İnanın o zaman henüz dört yaşındaki çocuğunuzun” Ben şu an çok üzgünüm” cümlesindeki şükrün lezzerini fark edebiliyorsunuz.

Tuğba Akbey İnan

cocukaile.net

“10 ALTIN KURAL”: Daha Güzel Bir Dünya ve Ahiret İçin..

1 Doğruluğu gözet, doğruyu yap. Adil ol ve insaflı davran. Sadece hak ve adaleti referans al. Adalete herkes razı olur. Başkaların haksız ve adaletsiz davranışlarını ölçü olarak alma; misilleme yapma. Aynıyla karşılık vermenin cazibesine kapılma. Güçlü iken gücünü kullanmamanın gücünü keşfet. İki yanlış bir doğru yapmaz. Masumiyet esastır; suç ve hata bireyseldir. Birinin hatasından başkası mesul olmaz. Haksızlığa razı olmak, ona ortak olmaktır. Hatayla masum birini mahkum etmektense suçlu birini masum ilan etmek daha iyidir. Etik değerleri olmayan bir insan, dünyaya salıverilmiş vahşi bir hayvandır. Gerçek medenilik, insaniliktir. Menfaati değil, fazileti esas al. Gerçek karekter, kendisinden hiçbir menfaat gelmeyecek kişiye davranışta belli olur. Bir şey kanunlara uygun da olsa, popüler de olsa, sana menfaat dahi sağlıyor olsa, ‘doğru’ değil ise yapma. Yapıcı ol, yıkıcı olma. Mağdur ol, fakat mağdur etme. Aldan, ama aldatma. Empati yap ve olayları başkalarının gözüyle görmeye çalış. Bir işin gerçek ücreti, karşılığında ne aldığın değil onunla ne olduğundur.

2 İyilik et, iyilik bul. Layık olsun, olmasın; karşılık versin, vermesin; herkese iyi davran. Bunu başkaları iyi olduğu için değil, sen iyi olduğun için yap. Rüzgar eken, fırtına biçer. Hal, söz ve hareketlerinle bugün ne ekersen, yarın onu biçersin. İyilik eden, iyilik bulur. Saygı gösteren, saygı görür. Affeden, affedilir. Hata yapınca nasıl davranılsın istiyorsan, hata yapanlara öyle davran. Teşekkür ve iltifat etmek, iyilik ve güzelliği takdir ve teşvik etmektir. Iyi niyetini suistimal edenler yüzünden iyi olmayı bırakma. Önemli olmak iyidir, ama iyi olmak daha önemlidir. Kendin olma, daha iyi biri ol. Daha iyi olmayı bırakan, iyi olmayı da bırakır. Gerçek cömertlik, hiçbir zaman öğrenmeyecek olan birine iyilik yapmaktır. Kimseye borcu olmayanların kimseye bir şey vermediği bir dünya, yoksul bir dünyadır. Bir kişinin dünyasını değiştirmek, dünyayı değiştirmektir. Bir gün tanımadığın birisine verdiğin bir tebessüm, o gün o kişinin dünyasına doğan tek güneş olabilir. Her insan gizemli bir çekirdektir; uygun bir zaman dilimine ekilir, hayat şartları ile sulanır ve karekterini meyve verir.

3 Güzel bak, iyiye yor. İyimserliği temel hayat felsefen yap. Pozitif ol ve olumlu bak. Olumsuzlukları olgunlukla karşıla. İyimserler iyiye yorup ferahlık, kötümserler kötüye yorup kasvet saçar. Kişi göz, kulak, ağız, akıl ve duygularıyla yedikleridir. Beslenen duygular gelişir, beslenmeyenler cılız kalır. Nazik söz, kulaklara nezih bir ziyafettir. Gözünle sadece iyilik, güzellik, temizlik ve mükemmellik ye; çirkin şeylere gözünü kapat. Dünyanı güzel hal, söz ve hareketlerle inşa et. Söylemeden yutulan kötü sözler yüzünden kimse midesini incitmemiştir. Memnun olan, mutlu olur. Beklenti seviyesi ne kadar yüksek olursa, memnuniyet seviyesi o kadar düşük olur. İyimser kişi gülü, kötümser ise dikeni görür. Kara bir gözlük takan, dünyayı sadece kendine karanlık eder. Yaradılışta iyilik, güzellik ve hayır esastır. Şüpheli durumlarda iyiye yormak gerekir. Bakış açısı sihirli bir gözlüktür. Nasıl bakarsan, öyle görürsün; nasıl görürsen öyle olursun. Algı, gerçeklikten daha önemlidir. Dünya, herkesın kendi penceresinden, kendi gözlüğüyle ve kendi filtreleriyle bakarak gördüğüdür. Aynı dünya birine cennet iken, bir diğerine cehennemdir. Güven duygusunun gelişmediği ortamlarda gelişim olmaz. Güven ve ümit hayat verir, korku ve karamsarlık hayatı kemirir.

4 Sevgiyle yaklaş, alçakgönüllü ol. Sevmeyi sev, düşmanlığa düşman ol. Korkutarak değil, sevdirerek iş gör. Kendini seviyorsan kalbine kin, garaz, haset, intikam, kıskançlık, düşmanlık, kibir ve kendini beğenme hislerinin girmesine izin verme. Hiç nefret etmeyen bir kalp, hiç solmayan bir tebessüm ve hiç incitmeyen bir dokunuşa sahip ol. Sevgi gösterenler, zekilik sergileyenlerden daha çok hayranlık uyandır. Affedemeyen, sevemez. Düşmanları bozguna uğratan sihirli silah, sevgidir. Kibir küçültür, alçakgönüllülük büyütür. Büyüklüğün ölçüsü küçüklük, küçüklüğün ölçüsü büyüklüktür. Küçüldükçe büyürsün, büyüdükçe küçülürsün. Kendini överek büyütmeye çalışan, küçüklüğünü gösterir. Umursamayan, umursanmaz. Kendini beğeneni başkaları beğenmez. Benliğini yok et ki varlık bulasın. Olgunluğun ölçüsü, görmezden gelmektir. İyi geçimin sırrı kusursuz olmak değil, kusurları hoş görmektir. Ergin insan kendine bakınca kusurlarını, başkalarına bakınca meziyetlerini görür. Erdem odur ki dost-düşman herkes takdir eder.

5 Uzlaşmacı davran, uyumlu ol. Hayır, barıştadır. Huzur, uzlaşmadadır. Uyumluluk alçak gönüllülükten, uyumsuzluk kibirdendir. Hayatta en önemli yolculuk, uzlaşma yönünde atılan adımlardır. Kendiyle barışık olmayan kişiyle, başkaları da barışık olmaz. Bir şey tamamen elde edilmezse, tamamen terk de edilmez. En iyi, iyinin düşmanıdır. Bazen iyi, en iyiden daha iyidir; çünkü iyide uzlaşı ve birlik, en iyide ise uzlaşmazlık ve ayrılık vardır. Hızlı yürüyen, tek başına gider. Büyük işler yapan bir ekibin en küçük parçası da büyüktür. Uyumlu birlikten doğan sinerji, bütünü parçalarının toplamından daha büyük eder.

6 Mutlu et, mutluluk bul. ‘Ben’ değil ‘o’ odaklı ol. Vermek, almaktan iyidir. Almaya giden yol, vermekten geçer. Mutluluk, aldığının biraz daha fazlasını vermektir. Başkalarını mutlu etme fırsatlarını kaçırma. Adalet güzeldir; ama lütuf, ihsan ve ikram daha güzeldir. Şefkat hissindeki yüksek haz, karşılıksız vermenin peşin ücretidir. En değerli şeyler, para ile satın alınamayanlardır. En cimri dil, tatlı bir sözü esirgeyendir. İnsanlığa yakışır en yüksek ve sürekli mutluluk, başkalarını mutlu etmekten gelen mutluluktur. Mutlu olmaya çalışan, onu kaçırır. Mutlu etmeye çalışan ise kendini mutluluğun içinde bulur.

7 Eleştirel bak, daha iyisi için sorgula. Eleştirel düşünce, bilgiden daha önemlidir. Sapı samandan, kömürü elmastan, hayali hakikattan ayrıştıran, eleştirel düşüncedir. Sorgulama, gelişme ve ilerlemenin motorudur. Yenilik, hayal etmeyle başlar. Bugünün hayali, yarının gerçeğidir. Yaratıcı düşünce, olmayanı ve olanın daha iyisini zihinde var etmedir. Ezbercilik, ezberlemek değil sorgulamamaktır. Doğruların büyük çoğunluğu mutlak değil izafidir; şartlar değişince bir çok doğru yanlış oluverir. Dünün bir çok doğrusu, bugünün safsatasıdır. Her söylenen doğru olmalı, ama her doğruyu söylemek doğru değildir. Doğru bir şeyi yanlış bir yer veya zamanda söylemek, yanlıştır. Alışkanlık ve önyargılardan doğan körlükten sıyrıl ve hür fikirli ol. Eleştirel bak, ama yapıcı ol. Yıkmak kolay, yapmak zordur. Daha iyisini yerine koyamayacağın bir şeyi yıkma. Aklı devre dışı bırakan genellemelerden uzak dur. Yeni fikirlere açık ol ve farklı düşünenlere değer ver. Halin gereklerini, zamanın gerçeklerini ve çağın yükselen değerlerini iyi oku ve onların rüzgarını karşına değil, arkana al. Geçerli doğrular sepetlerinde depremler yaratan ve tüm ezberleri bozan paradigma kaymalarına kayıtsız kalma.

8 Girdi değil, çıktı odaklı ol. Yapacağın şeye karar verirken muhtemel sonuçlarını düşün. Hasat etmek istediğin meyveye göre çekirdek ek. Olaylara bütüncül bak; resmin bütününü görmeye çalış. Tek bir halkaya değil, zincire göre hüküm ver. Rasyonel bir yaklaşımla bilgiye dayalı getiri/götürü analizi yap. Akıl ve fikri önplana çıkar. Duygularınla değil, aklınla karar ver. Her söylediğini düşün, ama her düşündüğünü söyleme. Hüküm, çoğunluğa göredir. İyilikleri kötülüklerinden fazla olan kişi, iyi bir kişidir. Zararı faydasından fazla olan adet ve alışkanlıkları terk et. Bir iş için ne kadar çok kaynak kullanıldığı değil, o kaynakla ne kadar çok iş yapıldığı mühimdir. Başarının sırrı çok çalışmak değil, etkin ve verimli çalışmaktır. Hayatta kendini neye hazırlarsan, karşında onu bulursun.

9 Risk al, cesur ol. Değişim ve gelişim, zamanın iki değişmez değeridir. Hızla değişen ve gelişen bir ortamda, değişime ayak uyduramayan geri gider. Yenilikçi ve girişimci ol. Korku ve evhamın kararlarını etkilemesine izin verme. Küçük bir zarar yüzünden, büyük kâr getirecek bir işe girmemek, büyük bir zarara girmektir. Azimli ol, ama hırs yapma. Başarı, sebattadır. Hata yapmaktan ve başarısız olmaktan korkma. Geçmiş başarısızlıklarının cesaretini kırmasına izin verme. Hiç hata yapmayan, kayda değer bir başarısı olmayandır. Risk olmayan işte hayır yoktur. Engeller, aşılmak içindir. Korkaklar silik kalmaya mahkumdur. En değerli şeyin hayatınsa, yaşamıyorsun demektir.

10 Güzellik ve mükemmelliği hedefle. Güzellik ve mükemmellik bizzat sevilir. Güzellik, uyumluluk ve yerli yerindeliktir. Heyecanını canlı tut ve bu ateşi alevlendiren işlere giriş. Ne yaparsan yap, ama mümkün olanın en güzelini ve mükemmelini yap. Bir şey yapmaya değerse, en mükemmel şekilde yapmaya değer. Kolaylaştır, zorlaştırma. Basitliğin gücünü ve cazibesini keşfet. Hal ve hareket, sözden daha yükses sesle konuşur. İş, kişinin aynasıdır. Yapılan işteki mükemmellik, yapandaki mükemmelliği gösterir. Büyüklük mal ve makamda değil, mükemmeliyettedir. Sonunda kalacak olan, insanın ne kadar yaşadığı değil, yaşam süresine ne kadar güzellik ve mükemmellik sığdırdığıdır. En kalıcı isimler, donuk mezartaşlarına kazınanlar değil canlı sıcak kalplere yazılanlardır.

Yunus Çengel Mart 2016

Hz. Lokman’ın İbretli Öğütleri

Hz.Lokman.in.ibretli.ogutleriDÖRT zamanda dört şeyi korumak gerekir;

“Namazda gönlü, halk arasında dili, yiyip içmede boğazı, bir kimsenin evine girince de gözü korumaktır.”

İki şeyi hâtırdan hiçbir zaman çıkarmamalıdır.

Bunlar; “Allah’ü Teâlâ’nın büyüklüğü ve ölümdür. İki şeyi de tamâmen unutmaya çalışmalıdır. Bunlar da; bir kimseye yapılan iyilik ile dost ve yakınlardan görülen kötülüktür.”

Lokman Hekim’in oğluna nasihatlerinin bir kısmı şöyledir:

Ey oğlum! Dünyâ derin deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Geminin takvâ, yükün imân, hâlin tevekkül olsun, umulur ki kurtulursun.”

Ey oğlum! “Âlimlere karşı öğünmek, akılsızlarla inatlaşmak ve meclislerde, toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme! İhtiyâcım yok diyerek de ilmi terk etme.”

Ey oğlum! “Allah’ü Teâlâyı anan hâtırlayan insanlar görürsen onlarla otur. Âlim olsan da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar, sen ehil isen, sana öğretirler. Allah’ü Teâlâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır. Allah’ü Teâlâyı zikretmeyenleri görürsen onlardan uzak dur.”

Ey oğlum! “Horoz senden daha akıllı olmasın! O, her sabah zikir ve tesbih ediyor, sen ise uyuyorsun.”

Ey oğlum! “Seçilmiş kullara teslim ol, kötülerle dost olma.”

Ey oğlum! “İnsanlara iyilikleri emir ve nasihat edip kendini unutma! Yoksa mum gibi olursun. Mum insanları aydınlatır, fakat kendini yakıp eritir.”

Ey oğlum! “Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayânı, değerini ve makamımı kaybedersin.”

Ey oğlum! “Kötü huydan, gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma, yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap, sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol.”

Ey oğlum! “Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamâ etmekten sakın. Kazâya râzı ol ve Allah’ü Teâlâ’nın sana verdiği rızka kanâat et.”

Ey oğlum! “Dünyâ geçici ve kısadır. Senin dünyâ hayâtın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmış, çoğu geçmiştir.”

Ey oğlum! “Tövbeyi yarına bırakma, çünkü ölüm ansızın gelip yakalar.”

Ey oğlum! “Sükût etmekle pişmân olmazsın. Söz gümüş ise sükût altındır.”

Ey oğlum! “Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış, işlerini nasıl yapacağını onlara sor.”

Ey oğlum! “Âlimler meclisine devâm et. Bahar yağmuru ile yeryüzünü yeşillendiren Allah’ü Teâlâ, âlimlerin meclisindeki hikmet nûru ile de müminlerin kalbini aydınlatır.”

Ey oğlum! “Amel ancak yakın Allah’ü Teâlâya olan ilim ve mârifet ile yapılır. Herkes yakini nisbetinde amel eder. Amel noksanlığı, yakin noksanlığından gelir.”

Ey oğlum! “Bir hatâ işlediğinde hemen tövbe et ve sadaka ver.”

Ey oğlum! “Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak mecbûriyetinde kaldığın gibi, ölüme de mahkûmsun. Dirilmekten de şüphe ediyorsan, uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra da dirileceksin.”

Ey oğlum! “Helâl kazanç ile yoksulluktan korun. Yoksul kimse şu üç musibetle karşılaşır: Din zayıflığı, akıl zayıflığı ve mürüvvetin kaybolması.”

Ey oğlum! “Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer, hayır söyleyen kâr eder, kötü konuşan günahkâr olur, diline hâkim olmayan pişmân olur.”

Ey Oğlum! Dünyâ malından yetecek kadarını al, fazlasını âhiret için hayra sarfet, Sıkıntıya düşecek ve başkasının sırtına yük olacak şekil de tembellik etme.”

Ey oğlum! “Sakın kimseyi küçük görüp hakaret etme. Çünkü onun da senin de rabbimiz birdir.”

Lokman Hekim’in oğlu: Babacığım, insanda hangi haslet daha iyidir? diye sorunca; “Temiz, hâlis din.”  buyurdu. Eğer iki haslet olursa? “Din ve mal”, üç haslet olursa? “Din, mal ve hayâ.” buyurdu. Dört haslet olursa? dedi. “Din, mal, hayâ ve güzel ahlâk.” buyurdu. Beş haslet saymak icâb ederse diye sorunca; Din, mal, hayâ güzel ahlâk (huy) ve cömertlik.”  buyurdu. Altı haslet sayarsak deyince; “Ey oğlum! Allah’ü teâlâ her kime bu beş iyi hasleti verdiyse, o kimse mü’min ve muttakidir. Allah’ü teâlâ katında veli ve sevgilidir. Şeytanın şerrinden uzaktır.”  buyurdu.

Oğlu: Babacığım, insandan en kötü haslet hangisidir? dedi. “Allah’ü Teâlâyı inkârdır” buyurdu.

Hafs bin Ömer’den rivâyet edildi ki: Lokman Hekim, yanına bir hardal torbası koydu ve oğluna nasihat etmeye başladı. Her bir nasihatte bir hardal tânesini çıkardı. Nihâyet hardalları tükendi. Sonra da;

Ey oğlum! Sana o kadar nasihat ettim ki, şâyet bu nasihatler bir dağa verilseydi, dağ yarılır, parça parça olurdu”  buyurdu.

Hazret-i Lokman ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki, kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. Hz. Lokman, ismi Kur’ân’da da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mânâ büyüğüdür.

İslâm tarihinde Hazret-i Lokman’ın hikmetli sözleri, vecizeleri, öğütleri ve tavsiyeleri meşhurdur.

Hafs bin Ömer’in rivayetine göre, Hz. Lokman yanına bir torba hardal tanesi koyarak oğluna öğüt vermeye başlar. Her öğüt verdikçe torbadan bir hardal çıkarır. Sonunda torbadaki hardal tükenir ve oğluna da şöyle der:

“Ey oğul, sana o kadar öğüt verdim ki, şayet bu öğütler bir dağa verilseydi, dağ yarılırdı.”

Hz. Lokman’ın Saran ismindeki bu oğlu babasının verdiği bütün öğütlere uymuştu.12

Lokman Aleyhisselâmın hikmetli sözlerinin asıl kaynağı Kur’ân-ı Kerimdir. 

Allah’a ortak koşma

“Hani Lokman oğluna öğüt verirken demişti ki, ‘Oğlum (ey oğul!) Allah’a ortak koşma. Muhakkak ki şirk pek büyük bir zulümdür.

Allah her yaptığını ortaya çıkarır

“Oğlum, eğer yaptığın iş hardal tanesi kadar bile olsa ve bir taş içine girse, Allah onu ortaya çıkarır. Muhakkak ki, Allah en gizli işleri bütün inceliğiyle bilir, O her şeyden hakkıyla haberdardır.

Namazını dos doğru kıl

“Oğlum, namazını dos doğru kıl. İyiliği tavsiye et, kötülükten sakındır. Başına gelene sabret. Şüphesiz ki bunlar uğrunda azim ve sebat edilmeye değer işlerdendir.

Kasılarak yürüme, yavaş konuş

“Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme. Yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez.

“Yürüyüşünde mutedil ol. Sesini alçalt. Seslerin en çirkini, şüphesiz ki, eşeklerin sesidir.”13

13.   Lokman Sûresi, 13-20.

TEFSİRDEKİ ÖĞÜTLER

Hazret-i Lokman’ın Kur’ân’da geçen öğütleri,  aynı sûrenin tefsirlerinde genişletilerek verilir. Hazret-i Lokman’ın tefsirlerde geçen öğütlerinden ve hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:

Takvayı esas al

Ey oğul!

Takvayı kendin için kârlı bir ticaret olarak kabul et. Çünkü böyle ticaretler sonsuz kazançlar temin eder.

Merasimlere katıl

Ey oğul!

Cenaze merasimlerine katıl. Düğün merasimlerinden de uzak durmaya çalış. Çünkü cenaze sana âhireti hatırlatır; düğün ise dünyaya çeker.

Horozdan geri kalma

Ey oğul!

Horozdan daha geri kalma. Çünkü sen uykunun derinliklerinde iken, o dünyayı sese vererek insanları uykudan uyandırmaya çalışır.

Tevbeyi geciktirme

Ey oğul!

Tevbeyi geciktirme. Çünkü ölüm ansızın geliverir.

 

Cahille dost olma

Ey oğul!

Cahil kimselerle dostluk kurma. Çünkü onunla dost olursan, kendi yaptıklarını senin hoş karşıladığını sanar.

Allah’tan kork

Ey oğul!

Allah’tan hakkıyla kork. Kalbinin bozuk olduğunu bildiğin halde başkalarının sana saygı göstermesi için takva ehli olduğunu ihsas ettirme.

Susmak altındır

Ey oğul!

Şimdiye kadar susmaktan dolayı hiç pişmanlık duymadım. Çünkü söz gümüşse, sükût altındır.

Günahlardan sakın

Ey oğul!

Kötülük ve günahlar senden sakındığı gibi, yani işlemedikçe sana dokunmadığı gibi, sen de onlardan sakın. Çünkü kötülük kötülüğü, günah da günahı çeker.

İlim meclislerine katıl

Ey oğul!

Âlimlerin meclisinde bulun. Hikmet ehlinin sohbetlerini dinle. Çünkü Allah kuru toprağı yağmurla nasıl canlandırırsa, ölmüş kalbleri de hikmetli sözlerle öyle diriltir.”14

14.   Tefsîrü’s-Sâvî, 3:255-256.

Yalandan sakın

Ey oğul!

Allah, yalancının yüz suyunu kurutur, haya duygusunu giderir. Ahlâksız kimsenin de sıkıntısı hiç eksik olmaz.

Ahmak adamdan uzak dur

Ey oğul!

Kayaları uzaklara taşımak, ahmak adama laf anlatmaktan daha kolaydır.

Kendi işini kendin gör

Ey oğul!

Cahili vasıta olarak kullanmaktan, işini gördürmekten uzak dur. Şayet akıllı birisini bulamazsan kendi işini kendin gör.

Kendi milletinin kızıyla evlen

Ey oğul!

Kendi milletinden olmayan bir kızla evlenme. Aksi takdirde çocukların ileride sıkıntıdan kurtulamazlar.

Ey oğul!

Öyle bir zaman gelecek ki, sabırlı insanların bile yüzü gülmez olacaktır.

Allah’ın anıldığı meclislere katıl

Ey oğul!

Katılacağın meclisleri kendin ara bul. Allah’ın anıldığı meclisleri bulunca hemen oturuver. Çünkü âlim isen ilmin artar, cahil isen yeni bir şeyi öğrenmiş olursun. Oraya inen rahmetten sen de payını alırsın. Allah’ın anılmadığı meclislere hiç katılma. Çünkü âlim de olsan, cahil de olsan zarar görürsün. Ayrıca oraya inecek olan İlâhî gazaptan sen de nasibini alırsın.

Ey oğul!

Sofrana takva ehli mü’minleri davet et.

Tecrübe sahipleriyle istişare et

Ey oğul!

Her işinde ilim ve tecrübe sahibi kimselerle istişare et, onların fikrini almaya çalış.

Takvadan bir gemi edin

Ey oğul!

Dünya dipsiz bir denizdir. Onda niceleri boğulmuştur. Bunun için takvadan bir gemi edin. İçine îmânı yükle. Tevekkül yelkeniyle açıl. Ancak bu şekilde selâmetle yol alır, sahile çıkarsın.

Kötü komşudan uzak dur

Ey oğul!

Nice ağır yükler taşıdım. Fakat kötü komşu kadar ağır bir yüke rastlamadım. Nice acılar tattım, fakat fakirlikten daha şiddetli bir acı tatmadım.

İlimden nasibini al

Ey oğul!

İnsan fakir de olsa ilim ve hikmetiyle hükümdarların meclisinde yer alır.

Arkadaş seçimine dikkat et

Ey oğul!

Birisiyle dostluk kurmak istiyorsan, önce onu öfkelendirecek bir şey yap. Şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş, insafsız davranırsa uzak dur.

Âhirete hazırlan

Ey oğul!

Dünyaya geldin geleli âhirete doğru yol alıyorsun. Bunun için âhiret yurdu, sana dünya yurdundan daha yakındır.

Dilini duaya alıştır

Ey oğul!

Dilini ‘Allah’ım, beni affet’ demeye alıştır. Çünkü öyle anlar vardır ki, o saatlerde Allah duaları reddetmez, istediğini ihsan eder.

Borçlanmaktan uzak dur

Ey oğul!

Borçlanmaktan uzak dur. Çünkü borç, seni gündüz zillete sürükler, gece de üzüntüye boğar.

Günah işlemeye cesaretin olmasın

Ey oğul!

Allah’tan öyle bir şey iste ki, günah işlemeye cesaretin olmasın. Ve Allah’tan öyle kork ki, rahmetinden hiçbir zaman ümidin kesilmesin.

Önce selâm ver

Ey oğul!

Bir cemaatin bulunduğu yere gittiğin vakit, önce onlara İslâmın okunu at, yani selâm ver. Sonra bir köşeye otur, onları konuşuyor halde görmedikçe sen de konuşma. Şayet Allah’ın zikrine dalacak olurlarsa sen de onlara katıl. Fakat başka bir söze geçerlerse oradan ayrıl.

Kendini anla

Ey oğul!

İki dünyada mes’ut olmak istiyorsan, kendini anla. Okuyup bilgili olmaya çalış. Çalış ki, bilenle bilmeyen bir olmaz.

Tembel olma

Ey oğul!

Tembel olma. Tembellik bedbahtlık alâmetidir.

Acele etme

Ey oğul!

Acele etme, acele şeytan işidir.

Güler yüz göster

Ey oğul!

Ahlâkını düzelt. Dostuna da, düşmanına da güler yüz göster. Ancak değerin ve itibarın kırılacak derecede hareket etme.

Orta yolu tut

Ey oğul!

Her şeyin hayırlısı olan orta yolu tercih et.

Yolda dikkatli yürü

Ey oğul!

Yolda yürürken yüzünü gözünü oraya buraya çevirme ki, gönlün vesvesede kalmasın.

Mecliste önce oturma

Ey oğul!

Bir cemaat içinde bulunduğunda onlar ayakta iken oturma. Oturdukları zaman sen de oturuver.

Yollara tükürme

Ey oğul!

Bıyık ve sakalınla oynama. Parmağını burnuna sokma. Yollara tükürme, sesli sümkürme. Elinle sinek kovalamayı terk et.

Az konuş

Ey oğul!

Sükût ve teenni ile hareket et. Az konuş. Çok konuşmak, yanılmaya sebeptir.

Sözü fazla dağıtma

Ey oğul!

Konuşurken sözü fazla dağıtma. Aksi takdirde şerefine zarar gelir. Konuşurken başkalarını utandırma. Kaş göz işareti yapma.

Güzel ve lâtif sözleri duymaya çalış. Fazla hayrete düşme. Sözün tekrarlanmasını isteme. İnsanları güldürecek ve kendini maskara edecek sözlerden sakın.

Atıp tutma

Ey oğul!

Kimse hakkında atıp tutma.

Fazla ısrar etme

Ey oğul!

Senden bir şey istendiği zaman, elinden geliyorsa vermeye çalış. Birinden bir şey istediğinde de fazla ısrar etme.

Dinde tartışmaya girme

Ey oğul!

Dinle alakası olmayan meselelerde aksi vaki ise tartışmaya ve münakaşaya girme.

Fakirliğini kimseye açma

Ey oğul!

Acizliğini ve fakirliğini hiç kimseye, hattâ ailene dahi açma ki, onların yanında itibarın düşmesin, sözünü dinlemez olmasınlar.

Hizmetçilerle şakalaşma

Ey oğul!

Hizmetçi ve benzeri kimselerle şakalaşma.  Çünkü

bunlarla şakalaşmak hakaret ve düşmanlığa sebep olur. Onlara öyle muamele et ki, hem seni sevsinler, hem de senden korksunlar.

Şiddetten sakın

Ey oğul!

Çocukları ve elinin altındakileri terbiye ederken şiddetten sakın. Öfkelendiğin vakit vakarla geçiştirmeye çalış. Mümkün olursa sövüp dövme ki, aksi takdirde onların gözünde mehabetin yok olur.

Kendini ve çocuklarını övüp durma.

Hayasız gençlerle ve o halde olan kız çocukları ile ülfet etme. Çünkü dünya ve âhirette mezellete sebep olur.

Önce düşün

Ey oğul!

Bir kimse ile bozuşursan, dilini tut ve makbul olan sözü söyle. Önce düşün, sonra söze giriş.

Herkesin değerini ve layık olduğu hürmeti muhafaza eyle.

Azla yetin

Ey oğul!

Bir kimsenin davetinde bulunduğun vakit, azla yetin. Dalkavukluk edip de o yemeği övmekle başkalarının yemeğini kötüleyip tahkir etme.

Misafirlikte gözlerine dikkat et

Ey oğul!

Bir kimsenin evinde misafir kaldığın vakit gözlerine dikkat et. Her tarafa bakıp durma. Durumuna vakıf olduktan sonra dine aykırı da olsa sırrını ifşa etme.

 

Elini çek

Ey oğul!

Emanete hiyanetten elini çek.

Kimseye açma

Ey oğul!

Bir işe başladığın zaman, meydana gelmeden önce kimseye açma ki, mahcup düşmeyesin.

Çok ver

Ey oğul!

Sadakayı çok ver. Mal sevgisini gönlünden çıkar.

Razı ol

Ey oğul!

Doğru söyle, Allah’tan gelene razı ol.

Yemekte şunlara dikkat et

Ey oğul!

Yemekten önce ve sonra ellerini yıka. Bu hal fakirliğini giderir, göze kuvvet verir.

Çok yemek kalbe katılık ve gaflet verir. İbadette tembelliğe sebep olur.

Yemeğin başında Bismillah, sonunda Elhamdülillah, ortasında da nimetin Allah’tan geldiğini düşün.

Tek elle ekmeği koparma. Bu hareket kibirli insanların âdetidir.

Yemeğin başında ve sonunda bir parça tuz yemek birçok hastalığa karşı devadır.

Lokmayı küçük tut ve iyice çiğne.

Misafir geldiği zaman mümkünse yemeği büyük kaba koy, berekete sebep olur.

Yemek yerken önünden al, ekmeğin ve tabağın ortasından alma.

Elinden ekmek ve yemek parçası düştüğünde al, temizle ve öyle ye.

Sıcak olan yemeğe soğutmak için ağzınla üfleme, soğuyuncaya kadar bekle.

Yemeği çabuk yeme.

Hurma ve kayısı gibi sayılabilir meyveleri teker teker ye, çifter çifter yeme ve çekirdeklerini bir tarafa topla.

Yemek arasında çok su içme. Su içerken bardağın içine bak. İçine uygunsuz bir şey düşmüş olmasın. Suyu içerken üç nefeste içiver.

Yemeğe herkesten önce el uzatma.

Yemek esnasında güzel şeylerden bahset.

Sofrada bulunan arkadaşlarına ara sıra göz ucuyla bak. Yemek ve ekmeği o tarafa sür.

Misafirler çekingen davranırlarsa üç defadan fazla yemeleri için ısrar eyleme. Yemek yeme isteğin yoksa özür beyan eyle.

Dilini tut

Ey oğul!

İlim ve takva ehli veya herhangi bir sebeple senden ileride bulunan bir kimsenin huzurunda dilini tut.

Dostlarını dinle

Ey oğul!

Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle.

Doğru ol

Ey oğul!

Sözünde, işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerinin bile hayrete ve tereddüde sebep olacaksa, söyleme daha iyi.

Ümidini kesme

Ey oğul!

İnsanların gönlünü almaya çalış. Allah’ın rahmetinden ümidini kesme.

İyi ol

Ey oğul!

Açıkta ve gizlide iyi olmaya çalış.

Varlık yokluktan, akıl sarhoşluktan iyidir.

Bir şeyi vaktinden önce isteme.

İçini süsle

Ey oğul!

İçini dışından daha çok süsle: İçin Hakkın, dışın halkın baktığı yerdir.

Her yerde ve her zaman Allah’ı yanında hazır nazır olarak bil.

Allah nazarında seni utandıracak işi bırak.

LOKMAN HEKİMDEN OĞLUNA NASİHATLAR – 2

1. Ey oğulcağızım  ciğerparem! Allah’ı tanı  O’na hiçbir şeyi ortak koşma.

2. Başkasına nasihat vermeden önce o tavsiye edeceğin şeyi kendin yap.

3. Kendi ölçüne göre söz söyle.

4. Herkesin hakkına riayet et.

5. Sırrını sakla.

6. Dostunu iyilik veya kötülük zamanında sına.

7. Ahmak  cahil kimseden uzak dur.

8. Aklı başında bilgin dostu tercih et.

9. Hayırlı işler uğrunda gayret sarf etmekten geri durma .

10. Bir tedbir alacağın zaman ahlak ve bilgi sahibi kimseye akıl danış.

11. Delil ve ispatını hazırladıktan sonra söz söyle.

12. Gençlik zamanını ganimet bil. Gençlik zamanında iki cihana ait işlerin dürüst olsun.

13. Dostlarına ve ahbaplarına saygı ile ikram göster.

14. İyi bir üstadı baba yerinde tut.

15. Masraflarını gelirlerine göre ayarla.

16. Her işte ortalama davran.

17. Cömertliği adet et.

18. Misafire ne hizmet gerekirse yap.

19. Birinin evine misafir gittiğinde gözünü ve dilini sıkı tut  etrafa göz gezdirmekten ve gevezelikten sakın.

20. Herkesle hoş geçin.

21. Çocuklarının talim ve terbiyesine dikkat et.

22. Vücudunu ve üstünü başını temiz tut.

23. Herkese kendi ölçüsüne göre muamelede bulun.

24. Az yemeyi  az uykuyu  az konuşmayı kendine adet et

25. Kendin için hoş görmediğin şeyi başkalarına reva görme.

26.Yapacağın işleri bilerek ve düşünerek yap.

27. Bilmediğin şeyde ustalık taslama.

28. Kadına ve çocuğa sır söyleme.

29. Başkalarının refah ve saadetlerine göz dikme.

30. Hiçbir şeye karşı kayıtsız davranma.

31. Yarım kalmış bir işi olmuş sayma.

32. Senden büyüklerle şakalaşma.

33. Sana ihtiyaç arz eden kimseyi kırma.

34. Eski münakaşaları anma.

35. Başkasının menfaatine ortaklık etme.

36. Malını dosta düşmana teşhir etme(gösteriş yapma).

37. Akrabalarınla ilişkilerini kesme  onlara yakınlık göster.

38. İyi kimselerin aleyhinde söz söyleme.

39. Halkın ittifakla üzerinde durduğu şeye sen de uygunluk göster.

40. Kendini beğenme.

41. Parmaklarını ağzına burnuna sürüştürme.

42. Herkesin yanında dişlerini ayıklama.

43. Ağzını burnunu sessiz temizle.

44. Bir kimseye karşı üstünlük taslayarak çalım satma.

45. Konuşurken sözlerine alay ve şaka cinsinden güldürücü laflar karıştırma.

46. Bir kimseyi başkasının yanında mahcup düşürme.

47. Kaş göz işareti ile şunu bunu yere serecek veya küçük düşürecek hareketlerde bulunma.

48. Gülünç söz söylemekten çekin.

49. Kendini kadınlar gibi süsleme.

50. Başkasının yanında kendini veya ailenden birini methetme.

51. Çocukların keyfine uyma.

52. Diline sahip ol.

53. Herkese karşı saygılı davran.

54. Kötü kimselerle arkadaş olma.

55. Kavga ve gürültüden uzak dur. Kuvvetini denemeye çalışma.

56. İyiliği tecrübe edilmiş insanlar hakkında suizanda bulunma.

57. Kendi ekmeğini başkalarının sofrasında yeme.

58. Acele iş görme.

59. Dünya işleri için kendini fazla üzme.

60. Seni tanımak istemeyen kişiyi sen tanı.

61. Öfkelendiğin zaman  sözünü tutarak söyle.

62. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.

63. Güneş doğacağı vakitlerde uyuma.

64. Sağa sola bakma  daima önüne bak .

65. Misafir yanında bir kimseyi azarlama.

66. Misafire iş buyurma.

67. İşsiz güçsüz serseri adamların yanında oturma.

68. Kâr ve ziyan kaygısıyla kimseye yüz suyu dökme.

69. Hem fodul  hem kibirli olmaktan sakın.

70. Kendini küçük düşürüp horlatacak dereceye varmamak şartıyla  herkese karşı nezaketle muamele et.

71. Tevazudan ayrılma. (Alçak gönüllü ol.)

72. Ömrün boyunca Allah’a ihlas ile yönel ve O’na güven.

73. Oğlum  dostların bir şeyini reddetme.

74. Sabrın başlangıcı zor  sonu tatlıdır.

75. Adalet öyle bir binadır ki  asla viran olmaz.

76. Doğru konuş  fakat sert olmasın.

77. Çok yeme  sıcak yeme  çiğ yeme.

78. Yemeğe tok  ilme aç ol.

79. Halka yakın ol  doğru konuş.

80. Şüphe seni kimse ile dost etmez.

81. Düşman daima düşmandır.

82. Mal biriktirenle ilmi saklayan  bu dünyaya hasret gider.

83. Ekmekle tuz ikram edenin bile iyiliğini unutma  hakkında dua et.

84. Sorulmadan hiçbir şeye karışma.

85. Fesatçılarla yaşayanların huyları onlara da geçer.

86. Acele etmek  sabra mani olur; muradına erişemezsin.

87. Nankörlere yakın durma  iyilik ve öğütlerin kaybolur.

88. İyilikte dost düşman ayırma.

89. Susmak  selamet kapısını açan tek anahtardır.

90. Güzellik  huy fenalığını ve cehaletini gidermez.

91. Cömert ol ki  itibarın artsın.

92. İnsanı yükselten  akıldır.

93. Şükür  nimeti bereketlendirir.

94. İdaresi az mal  israf edilen maldan iyidir; çünkü idare edilen mal çoğalır  israf edilen mal azalır.

95. Başkasına akıl vereceğine kendi malını kaybetme.

96. Küçüğünü hor görme; küçüklük ancak Allah huzurunda belli olur.

97. Halk  sende olmayanla seni överse aldanma.

98. Doğru da olsa yemin etme.

99. İyilik  dost kazandırır.

100. Sabır murada  kanaat zenginliğe götürür.

101. Olgun insanın miheng taşı; akıl danışmak  güler yüz  nefse hakimiyet  acıya katlanmaktır.

102. Yürüyüşün kararlı olsun.

103. Bağırıp çağırma  seslerin en kötüsüdür.

104. Allah ile ölüm hatırdan çıkmamalı.

105. Elde edilen hikmetli sözler  balın peteğine taşınan çiçek özleri gibidirler. Yüzlerce olsalar da süzüle süzüle ikiye inerler. Bunlar  çekilen cefa ve yapılan iyiliğin unutulmamasıdır.

106. Hekimler ahmaklığa deva bulamazlar.

107. Büyüğü olmayan kimse  başını taşa vurur.

108. Balta  bedeni; acı söz  canı yaralar.

109. Servet düşmanlığı insana ıstırap verir.

110. Sus ve düşün; dil belasından kurtulmanın devası bunlardır.

111. Büyüklere karşı ne diren  ne de karşı gel.

112. İnsanın vefakâr malı ahiret için biriktirdiğidir. El için toplanan  miras bırakılan  lâkin ahirette hesabı verilen mal  vefakâr mal değildir.

113. Seni anlamayanlara uğrama.

114. Dost edineceğin insanı önce kızdır  yaptıklarını incele ve kararını öyle ver.

115. Gündüzleri hiç uyuma  geceleri az uyu.

116. Oburluk ve iştahsızlık  bedenin baş düşmanıdır.

117. Yemekten sonra yürümek gereklidir.

118. Ayağını sıcak başını serin tut.

119. Devlet adamını ve hanımını sırdaş edinme.

120. Alçak adama borçlanma.

121. Sağlık için; çiğ yeme  sıcak yeme  çok yeme

122. Günahın zerresinden bile kaç. Gazaba uğrayacakmışsın gibi Allah’tan kork. Lakin ümidin  korkundan fazla olsun.

123. En iyi nimet  iyi huylu olmaktır.

124. Sözüne sadık ol.

125. Akranınla sohbet et.

126. Herkese yumuşak ol.

127. Geçmişte seninle düşmanlığı olmuş kimseye güvenme.

128. Dosdoğru ol.

129. Başına gelene sabret.

130. İyi kişilerle arkadaş ol.

131. Dilini küfür sözlerden koru.

132. Sadakayı terk etme  zekâtı men etme.

133. Kötülüğü terk edip Allah’tan af dile  tövbe edip bir daha tevbeni bozma.

134. Sahtekârlık etme  kimseyi aldatma.

135. Sarımsak şifalıdır.

136. Soğanın çiği zarar pişmişi yarar.

137. Duvarı nem insanı gam yıkar.

138. Ey oğlum!Cahili bir yere elçi olarak gönderme. Eğer akıllı birini bulamazsan kendin git.

139. Ey oğlum! Dünya  derin deniz gibidir. Çok insan onda boğulmuştur. Takva gemin  iman yükün  tevekkül halin  salih amel azığın olsun. Kurtulursan Allah’ın rahmetiyle  boğulursan günahın sebebiyledir.

140. Ey oğlum! Ben nice ağır yükler taşıdım; fakat fakirlik gibi acı görmedim.

141. Nice ağır yükler çektim  kötü komşudan ağırını görmedim.

142. Merhamet eden  merhamet bulur.

143. Hayır söyleyen kâr eder; kötü konuşan günahkâr olur. Diline hâkim olmayan pişman olur.

144. Ey oğlum! Kanaatkâr olursan cihanda senden zengin kimse yoktur.

145. Başkasına hased eden ıstıraptan kurtulamaz.

146. Ey oğlum! Her halinde Allah’a sığın  her şeyi Allah’tan bil.

147. Dünyanın sevinç ve neşelerini tecrübe ettim; ilimden lezzetlisini görmedim.

148. Ey oğlum! Sözü tatlı söyle  katı  kaba  sert söyleme. Çok zaman sus. Tefekkür et  o zaman dilin belasından emin olursun.

149. Sende olmayan özelliklerle insanlar seni överlerse büyüklenme. Kendinden aşağısını hor görme.

150. Müslümanlar hakkında kötü düşünme. Suizan seni hiç kimseyle dost yapmaz.

151. Ey oğlum! İnsanlara karşı güler yüzlü ve doğru sözlü ol

152. Ey oğlum! İnsan cimri olunca  onun hakkında kötü sözler çok söylenir.

153. Kötü huylu  her ne kadar güzel olsa da  onun sohbetinden kaç. Çünkü onun güzelliği  kötü huyunu örtmez

154. Ey oğlum! Ticaret olarak takvaya sarıl. Bu  mal olmadan kâr getirir.

155. Sıhhat gibi zenginlik  güzel ahlak gibi nimet yoktur.

156. Ey oğlum! Horoz senden daha akıllı olmasın.O  her sabah zikir ve tesbih ederken sen uyuma.

157. Dünya geçici ve kısadır. Senin dünya hayatın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmıştır  çoğu geçmiştir.

158. İbadet  ancak Allah’ı görüyormuş gibi yapılır. Her kimse Allah’ı yakın hissettiği derecede Allah’a ibadet eder.

159. Altın ateşte denenip saflaştırıldığı gibi  insan da bela ve musibetlerle denenir.

160. Ey oğlum! Kötü huydan  gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap. Sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol. Çünkü insanlara karşı iyi huylu olan onlara güler yüz göstereni herkes sever.

161. Dünyadan yetecek kadar nasibini al  yoksa insanlara muhtaç olur ellerine bakarsın.

162. Ey oğlum  kötü kadından sakın. Çünkü o vaktinden önce seni kocaltır. Kötü kadınların şerrinden kork  çünkü onlar iyiliğe çağırmaz.

163. Yavrucuğum! Âlimlerin meclislerinde devamlı bulun. Davranışları sözleriyle uyum gösteren âlimlerin sözlerini dinle.

164. Yavrucuğum! İlimden bilmediğini öğren. Bildiğini bilmeyenlere öğret.

165. Bir gün Davud (as) Hz. Lokman’a ” Bir koyun boğazlayıp bütün vücudunun en iyisi olan bir parça et getir.”dedi. O da gidip koyunun diliyle yüreğini getirdi. Yine başka bir zamanda “Koyunun en kötüsünden bir parça et getir.” dedi. Yine diliyle yüreğini getirdi. Sebebini sorduğunda: “Dille yürek iyi olursa  o kimse iyi olur; o kötü olunca bütün kötülerin kötüsü olur.” dedi.

166. Ey oğlum! Dostlarının bir şeyini reddetme. Fakat Allah’ı istediğinden başka türlü hareket edecek kadar da ileri gitme.

167. Yalandan sakın. O serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulabilir.

168. Oğlum! Sana birtakım hasletler tavsiye edeceğim  bunları yerine getirirsen mensup olduğun toplumun efendisi olursun: Herkese tatlı davran. İyiden de kötüden de cehaletini gizle. Dostlarını koru. Yakınlarını ziyaret et. Gammazların sözüne kıymet vermeyeceğine  arayı bozacak azgınların sözünü dinlemeyeceğine dair onlara teminat ver. Öyle arkadaşlar seç ki  ayrıldığınız zaman ne onları diline dola  ne de onlar seni dillerine dolasınlar.

169. Oğlum ! Dünyayı sat  ahireti al. Böylece alışverişinde her iki yönden de kâr edersin. Sakın ahiretini satıp da dünyayı alma. Çünkü  her iki tarafta da zararlı çıkarsın.

170. Oğlum! İlim meclislerine sokul fakat âlimlerle mücadele edip onları üzme. Dünyadan yetecek kadarını al fazlasını ahiretin için infak et. Sıkıntıya düşerek başkasının sırtına yük olacak şekilde dünyayı tamamen arkana atma.

Şehvetini kıracak şekilde oruç tut. Adi kimselerin meclislerine katılma.

171. Ey oğlum ! ikram edici ol  saçıcı olma.

172. Hasta olmadan önce tabib çağır. Tabibe hasta olmadan önce hürmet göster.

173. Ey oğlum! Bir insanda şu beş özellik toplanırsa o insan müttaki  Veli  Allah’ın kendisine yakın kıldığı kullardan olup şeytandan uzaklaşır. Bunlar: din  mal  güzel ahlak  haya ve cömertlik.

174. Şu beş özellik de kimde bulunursa o kötü insandır  Allah ‘tan uzaktır. Bunlar; küfür  kibir  şükür azlığı  cimrilik ve kötü ahlaktır.

175. Oğlum ! Hayreti gerektirmeyen lüzumsuz şeylere gülme  lüzumsuz yerlerde gezme  üstüne vazife olmayandan sorma.

176. Başkasının servetini koruyacağım diye kendi servetini mahvetme. Senin malın kendin için harcayıp infak ettiğindir. Başkasının malı  veresiye terk ettiğindir.

177. Bir işin sonunu gören pişmanlıktan emin olur.

178. Bilmediğin şeyi tam öğren.

179. Borçlu olmaktan sakın. Borç yüzünden gündüz zillet  gece üzüntü içinde olursun.

180. Ey oğlum! Âlimlere karşı övünmek  akılsızlarla inatlaşmak  meclislerde ve toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme. İhtiyacım yok diye de ilmi terk etme.

181. Ey oğlum ! Yalandan çok sakın. Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında şerefini düşürür. Bununla birlikte hayanı  değerini ve makamını kaybedersin.

182. Hep üzüntülü olma  kalbini dertli kılma.

183. Ey oğlum! ” Allah’ım beni affet bağışla” duasını çok oku. Çünkü öyle anlar vardır ki  Allah o anda dua edenin duasını kabul eder.

184. Yavrucuğum! Dünyaya gönül bağlama. Ona güvenme. Çünkü sen bunun için yaratılmadın.

185. İnsanlara muhtaç olduğunu gösterme. Çünkü senin böyle yapman zenginliktir.

186. Dünyada  dünyada kalacağın kadar çalış;ahirete  ahirette kalacağın kadar çalış

187. Allah’a isyan edeceğin zaman  Allah’ın ve meleklerinin göremeyeceği bir yer ara.

188. Cehennemde Allah’ın azabına dayanacak kadar günah işlemeye cesaret göster.

189. Özür dilemeyi gerektirecek şeylerden sakın.

190. Dostlarına da düşmanlarına da güler yüzlü ol.

192. Dostlarına saygılı ol onlara ikramda bulun

193. Büyüklerle konuşurken sözü uzatma.

194. Başkasının yanında kendini ve aileni övme.

195. Gördüğünü gizlemen şüphe ettiğini açıklamandan daha iyidir.

196. Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma.

197. Ey oğlum! Allah kendisine emanet edilen şeyi korur. Ben de seni  malını  dinini ve amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum.

Bediüzzamanın Öğretmene Verdiği Önem!

Öğretmen okulunu yeni bitirmiş ve tayini memletinden uzak bir kasabaya çıkmıştı. Acemiliğini henüz üzerinden atamamıştı. Dersten çıktığında kan ter içinde kalıyor ve bahçeye kendini zor atıyordu.

Okula geldiği gün tanıştığı ve sık sık yardımına başvurduğu tecrübeli bir öğretmen arkadaşı onun en büyük teselli kaynağıydı. Sıkıntısını onunla paylaşıyor, onun desteğiyle derslerine giriyordu.

Zamanla ikisinin dostluğu iyice ilerledi.

Bediüzzaman ismini ilk defa ondan duydu. Eserlerinin bir kısmını onun vesilesiyle okudu ve büyük bir heyecan duymaya başladı. Onu görmek, bizzat ders almak isteği doğdu içinde…

Bu arzusunu öğretmen arkadaşına ilettiğinde, arkadaşı, “Bilmem ki,” dedi. “O herkesi kabul etmez. Zaten hasta, ziyaretçi kabul edebilecek durumda olduğunu da sanmıyorum.”

Israr etti, mutlaka görmek istiyordu.

Denemeye karar verdiler ve bir hafta sonu Isparta’ya gittiler.

Öğleye doğru Bediüzzaman’ın evinin önündeydiler. Daha kapıyı çalmaya fırsat kalmadan kapı açıldı ve içeriden genç biri çıktı, “Üstad sizi bekliyor” dedi.

Şaşırdılar, geleceklerini kimse bilmiyordu. Telaşla içeriye girdiler. Önde Bediüzzaman’ın talebesi, arkada onlar merdivenleri çıktılar.

Bediüzzaman onları ayakta karşıladı. “Hoş safa geldiniz kardeşlerim” dedi ve onlara yer gösterdi.

İki öğretmen arkadaş şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadan Bediüzzaman’ın elini öperek, yer minderlerinin üzerine oturdular.

Kardeşim,” dedi. “Ben bu zamanın dindar öğretmenlerine eski zamanın velileri gözüyle bakıyorum.

Talebesine, “Misafirlerimize lokum ikram et” dedi.

Öğretmenlere dönerek devam etti:

Çünkü eski zamanda dini eğitim anne babaya verilmişti, bu zamanda o vazife öğretmenlere verilmiş. Öğretmenin iyisi çok iyi, kötüsü de çok kötüdür. Çünkü masum çocuklar öğretmenlerine çok dikkat ederler, adeta mıknatıs gibi hocalarından ne görürlerse aynen çekerler. Öğretmenin iyisi minare başında, kötüsü kuyu dibindedir. Ortası yoktur.

Genç öğretmen kendisinden geçmişti. Bu kadar özlü bir dersi okul hayatında hiçbir hocasından almamıştı. Bediüzzaman’a hayranlıkla baktı.

“Efendim, bizi de talebeliğinize kabul eder misiniz? Bize dua eder misiniz, biz de sizin tarif ettiğiniz o öğretmenlerden olalım” dedi.

Bediüzzaman tebessüm etti, “Sizleri de duama dahil ettim,” dedi, “sabah akşam size dua edeceğim. Siz de hizmetinizi iyi yapın. Öğrencilerinize öncelikle iman dersi verin.”

Ve ilave etti:

Eğer benim imkanım olsaydı, hergün dindar bir öğretmene on altın lira verirdim. Çünkü dünyada benim çocuğum olmadığından, bütün dünyadaki çocuklara şefkat cihetiyle alakadarım.

Kaynaklar: Bediüzzaman’la Yaşayan Öyküler (Ömer Faruk Paksu)