Ya Rabbi, sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle!
Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmıyan ibâdetten ve kabul edilmeyen duâdan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan, gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırım!
Bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden muhafaza et, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahiret azabından bizi koru!
Bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan ve sabreden ve şükredenlerden eyle!
İşinde sebat eden, nimetine şükreden, ibâdetini güzel yapan, doğru konuşanlardan eyle, sıhhat, afiyet ve güzel ahlâk ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle!
Kulağıma, gözüme sıhhat ver! Küfürden, fakirlik ve kabir azabından, zulmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım.
Kusurlarımızı ört, korkulardan emin kıl ve borçlarımızı ödememizi nasip eyle!
Ölünceye kadar ibâdet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasıp et ve Cennetini ihsan eyle!
Ya Rabbi, bize dünya ve ahirette güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru!
Kur’ân-ı kerîmi bitirdiği zaman Resûlulah(ASM) şöyle duâ okurdu:
“Allahım! Kur’ân-ı kerîm hürmetine bana rahmet eyle, Kur’ânı bana îmân, nûr, hidâyet ve rahmet kıl, Allahım Kur’ân-ı kerîmden unuttuğum oldu ise bana hatırlat, anlamadığım olduğu ise bana anlat, gece ve gündüzde Kur’ân okumayı bana nasib et, Kur’ân-ı kerîmi lehimde hüccet kıl. Ey âlemlerin Rabbi.”
“Hamd olsun sana ya Rabb! Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakda tutansın. Hamd sana mahsûsdur ey Rabbim! Sen semâlarda, arzda ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsusdur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlardakilerin mâlikisin. Ve Sana yine hamd olsun ki, sen Hakk’sın. Senin va’din de hakk, sana kavuşmak da hakk, sözün de hakk, cennet de hakk, ateş de hak, nebîler de hak, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-de hak, kıyamet saati de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak, Allah’a dayanmakladır. ” (1)
“Ebed ve ebedî olan Allah’ı tesbih ederim. Bir ve tek olan Allah’ı tesbih ederim. Tek ve herşey kendisine muhtaç olan Allah’ı tesbih ederim. Semayı direksiz yükselten Allah’ı tesbih ederim. Yeryüzünü donmuş su üzerine yayan Allah’ı tesbih ederim. Mahlukatı yaratan ve onları çeşitlendiren Allah’ı tesbih ederim. Rızkı taksim eden, hiçbir canlıyı unutmayan Allah’ı tesbih ederim. Eş ve çocuk edinmeyen Allah’ı tesbih ederim. Doğurmamış, doğrulmamış ve hiçbir şey de kendisine denk olmayan Allah’ı tesbih ederim. Beni gören, yerimi bilen, beni rızıklandıran ve beni unutmayan Allah’ı tesbih ederim.”
Allah’ım! Düşmekten, vurulmaktan, boğulmaktan, yanmaktan Sana sığınırım. Ölüm anında şeytanın beni çarpmasından Sana sığınırım. Senin yoluna sırt çevirmiş olarak ölmekten Sana sığınırım. Yılan veya akrep sokarak ölmekten Sana sığınırım. (Ebu Davud, 2/92; Nesei, i/1125)
Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlıktan, taş yürekli olmaktan, gafletten, fakirlikten, zillet ve meskenetten Sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, düşmanlık ve nifaktan, gösteriş ve riyadan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, alacadan ve benzer hastalıklardan Sana sığınırım. (Hakim ve Beyhaki, Bkz. Sahihu Cami 1/406).
Allah’ım! Huşu duymayan kalpten, Kabul edilmeyen duadan, Doymayan nefisten, Ve yararsız ilimden Sana sığınırım. Bu dört durumdan Sana sığınırım. (Tirmizi, 5/519; Ebu Davud, 2/92; Sahihu Cami 1/410; Sahihu Nesei, 3/1113).
Allah’ım! Senden cennet isterim, Beni cehennemden korumanı isterim. (Tirmizi, 4/700; İbn Mace; 2/1453; Nesei, bkz. Sahihu Tirmizi 2/319; Sahihu Nesei 3/1121; Lâfzı şöyledir: “Kim Allah’tan {c.c.) üç kez cenneti isterse, cennet şöyle der: Allah’ım! Onu cennete sok. Kim üç kez cehennemden korunmayı dilerse cehennem: Allah’ım! Onu cehennemden koru der”)
Allah’ım! Bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmeden şirk koşmaktan Senden mağfiret dilerim. (Ahmed b. Hanbel, 4/403)
Allah’ım! Senden yararlı ilim, temiz rızık ve kabul edilen amel isterim. (İbn Mace, l/298’de tahric etti. Bkz. Sahihu İbni Mace 1/152)
Ey Vâhid, Ehad ve Samed olan! Doğurmayan ve doğurul-tnayan! Hiçbir şey kendisine denk olmayan Allah’ım! Senden günahlarımı bağışlamanı isterim. Muhakkak ki, Gafur ve Rahim olan Sensin. (Nesei, 3/52; Ahmed bin Hanbel, 4/338)
Allah’ım! Beni Senin sevginle, Ve sevgisi Senin katında bana fayda verecek olanın sevgisiyle rızıklandır.
Allah’ım! Sevdiğim şeylerden bana verdiğin rızkı, Senin sevdiğin yolda, benim için kuvvet kıl.
Allah’ım! Ey Cebrail’in ve Mikail’in Rabbi! Ey İsrafil’in Rabbi! Cehennemin sıcaklığından ve kabir azabından Sana sığınırım. (Nesei, 8/278; Sahihu Nesei, 3/1121)
Allah’ım! Beni kolay bir hesap ile hesaba çek. (Ahmed b. Hanbel 6/48) Hz. Âişe (r.a.) dedi ki: “Ey Allah’ın nebisi! Kolay hesap nedir?” diye sordum. Buyurdu ki: “Allah’ın, kişinin amel defterine bakması ve onun günahlarından vazgeçmesidir. Çünkü o gün, kimin hesabı ince elenip sık dokunursa, o helak olmuştur ey Âişe!”
Allah’ım! Seni zikretmemiz, Sana şükretmemiz, Sana güzelce ibadet etmemiz için bize yardım eyle. (Hâkim. 1/499) Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Muaz’a (r.a.), bu duayı bütün namazların sonunda okumasını tavsiye etmiştir).
Allah’ım! Borcun sıkıştırmasından, düşmanın galip gelmesinden ve düşmanları güldürmekten Sana sığınırım. (Nesei, 8/265; Bkz: Sahihu Nesei 3/1113)
Allah’ım! Beni günahlardan ve hatalardan temizle. Allah’ım! Beni o günah ve hatalardan, beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle.
Allah’ım! Beni kar ve doluyla, soğuk suyla temizle. (Nesei, 1/198, 199; Tirmizi, 5/551; Sahihu Süneni Nesei 1/86)
Allah’ım!
Bize dünyada da ahirette de iyilik ver; bizi cehennem azabından muhafaza buyur. (Buhari, 7/163, Müslim, 4/2070)
Allah’ım! Cehennemin fitnesinden ve azabından sana sığınırım, kabir azabından ve kabrin fitnesinden sana sığınırım, zenginlik fitnesinin şerrinden ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.
Mesih-i Deccal fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Kalbimi kar ve dolu suyuyla yıka Allah’ım! Beyaz elbiseyi kirden nasıl temizliyorsan, kalbimi hatalardan öylece temiz kıl Allah’ım!
Allah’ım!
Doğu ile Batıyı birbirinden uzaklaştırdığın gibi, benim ile hatalarımın arasını da aç.
Allah’ım! Tembellikten, günahtan ve borçlu kalmaktan Sana sığınırım. (Buhari, 7/161; Müslim, 4/2078)
Allah’ım!
Belânın eziyetinden, sıkıntıya uğramaktan, kötü kazadan ve düşmanlara gülünç duruma düşmekten Sana sığınırım. (Buhari, 7/155; Müslim, 4/2080; Resulullah (sav) bu lâfızlarla sığınırdı)
Allah’ım! Dinimi salih kıl, o benim işimin iffetidir. Dünyamı salih eyle, hayatım ondadır. Ahiretimi salih yap, dönüşüm onadır. Bana türlü türlü hayırlarla uzun ömür ver. Ölümü benim için bütün serlerden uzak kıl. (Müslim, 4/2087)
Allah’ım!
Bana hidayet ver, beni dosdoğru kıl. Allah’ım! Senden hidayet ve istikamet isterim. (Müslim 4/2090)
Allah’ım!
Verdiğin nimetin yok olmasından, sunduğun afiyetin değişmesinden, azabının ansızın gelmesinden ve Seni gazaplandıran her şeyden Sana sığınırım. (Müslim, 4/2097)
Allah’ım!
işlemiş olduğum ve henüz işlememiş bulunduğum amellerin şerrinden sana sığınırım. (Müslim, 4/2085)
Allah’ım!
Senin rahmetini umarım, beni göz kirpimi bir an ve nefsimle baş başa bırakma, bütün işlerimi salih kıl, senden başka ilâh yoktur. (Ebu Davud 4/324- Ahmed b. Hanbel 5/42)
Allah’ım!
Ben senin kulunum, babam ve annem de senin kullarındır.
Benim perçemim senin elinde, benim hakkımdaki hükmün geçmişte yazıldı. Hakkımda verdiğin hüküm âdildir. Zâtını isimlendirdiğin o Sana has bütün isimlerle Senden isterim; kitabında inzal buyurduğun, yarattığın bir kula öğrettiğin bütün isimlerle Senden isterim. Katında bulunan gayb ilminde, Zât’ın için seçtiğin bütün isimlerle Sana yalvarırım.
Kur’an’ı kalbimin baharı, gönlümün nuru kıl, üzüntümü aydınlatan ve derdimi gideren yap. (Ahmed bin Hanbel 1/391, 452; Hâkim, 1/509)
Ey kalblere tasarruf eden Allah’ım! Kalblerimizi Sana itaat etmeye yönelt. (Müslim; 4/2045)
Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl-(Tirmizi, 5/238; Ahmed b. Hanbel, 4/182; Hâkim, 1/525, 528 Ümmü Seleme’nin (r.a.) rivayetine göre, Resulullah’ın (s.a.v.) en fazla yaptığı dua budur).
Allah’ım! Senin Nebin Muhammed’in (s.a.v.) Senden istediği hayırdan ben de isterim. Nebin Muhammed’in (s.a.v.) istiaze ettiği serden Sana sığınırız. Yardım istenecek Sen’sin, dilekler Sana sunulur. Allah’dan (c.c.) başka güç sahibi yok, kuvvet sahibi yok. (Tirmizi, 5/537; İbnMace, 2/1264)
Allah’ım! Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve şehvetimin şerrinden Sana sığınırım. (Ebu Davud, 2/92; Tirmizi 5/523; Ne-sei: 8/271)
Allah’ım!
Şüphesiz ki Sen affedensin, Kerimsin, affetmeyi seversin, beni de affet. (Tirmizi, 5/534, bkz: Sahihu Tirmizi, 3/170)
Allah’ım! Hatalarımı, bilgisizliğimi, isimdeki taşkınlığımı ve Senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla.
Allah’ım! Şakamı ve ciddiyetimi, kasten ve hataen yaptıklarımı, bende mevcut olan bütün yanlışlarımı bağışla. (Buhari, Maal Feth: U/196)
Allah’ım! Beni bağışla, bana merhamet et, bana hidayet eyle, afiyet ver, beni rızıklandır. (Müslim, 4/2073; 2078)
Mugîre bin Şu’be’den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:
“Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şerîki yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’nundur. O her şeye kaadirdir. Allah’ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Yani servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz.” (2)
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip:
-İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizinle muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye korkutmak istediklerinde, bu söz mü’minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
“Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!”buyurdu. Mü’minler de böyle söylediler.” (3)
Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete göre: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in çok kere duâsı:
“Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru” meâlindeki duâ idi. (4)
Ebû Musâ el-Eş’ârîden rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:
“Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah’ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!” (5)
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;
“Her kim günde yüz kere:
derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.”(6)