Etiket arşivi: Prof. Dr. Mehmet Görmez

Diyanet’e Gelen Esrarengiz Mektup!

Diyanet İşleri Başkanlığı ev sahipliğinde İstanbul Conrad Otel’de düzenlenen 1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi kapanış programı ile sona erdi.Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez: “Her şey İmam Hanif’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdiği mektupla başladı”Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, her şeyin Haiti’de Müslümanlar tarafından kurulan Hz. Bilal Habeşi Hazretleri’nin ismini taşıyan müessesenin başında olan İmam Hanif’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdiği mektupla başladığını söyledi.

Görmez, “İmam Hanif yazdığı mektupta şöyle demişti: “Biz ataları köleleştirilerek Afrika’dan buralara taşınan Müslüman annelerin ve babaların çocuklarıyız. Ecdadımız, Afrika’dan buralara köle olarak taşındı. Yıllarca, anneler babalar, çocuklarını uyuturken, “Oğlum korkma bir gün İstanbul’dan Müslümanlar gelecek ve bu köleliğe son verecek” diye anlatırmıştı. Ancak çok bekledik siz gelmediniz. Şimdi, atalarımızın dinini yeniden keşfettik. Müslüman olduk. Müslümanlığımızı yaşamaya başladık. Ne camimiz var, ne mescidimiz. Ne kitabımız var ne çocuklara öğretecek insanımız. Son kez size yazıyorum. Lütfen bir heyet gönderin” çağrısında bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir hafta içinde bir heyet oluşturarak Haiti’ye gönderdiklerini vurgulayan Görmez, “Allah’a hamdolsun önce gruplar halinde Haiti’den kardeşlerimiz Türkiye’ye geldiler. Türkiye’de dini eğitimi aldılar.Sonra camiler inşa edildi. Şimdi İmam Hanif’in oğlu, İlahiyat Fakültesi’nde okuyor. O’da bugün aramızda. Onun için bu tarihi toplantıyı başlatan İmam Hanif’e teşekkür ediyorum” dedi.

İkinci Mektup Küba’dan geldi

İkinci mektubun Küba’dan İmam Yahya Pedro’dan geldiğini vurgulayan Görmez,“İmam Yahya Pedro, mektubunda, “Biz Küba’daki 450-500 Müslüman olarak yaşıyoruz. Ancak bizim içerimizde sonraki nesillere İslam’ı taşıyacak kimse mevcut değil. Lütfen içimizden bazı insanları Türkiye’ye götürüp orada dini eğitim verin. Geri dönerek bize dinimizi anlatsın” talebinde bulunduğunu kaydetti.

Bunun üzerine çalışma başlattıklarını vurgulayan Görmez, “İmam Yahya Pedro bize 10 kişi gönderdi. Onlar Konya’da Hz. Mevlana’nın yanı başında İhtisas Eğitim Merkezi’mizde İslam Dinini öğrendiler. Gidecekleri zaman ziyaretime geldiler ve son kez bir şey istediler ve çok duygulandım: “İçimizden sadece bir kişiyi Umre’ye götürün. O Kabetullah’ı görsün, Mescidi Nebevi’yi görsün. Küba’ya döndüğümüzde, Kabe’yi, Medine’yi gören bir insanı, biz de görmüş olalım.” dediler. Biz bu 10 kişiyi Umre’ye gönderdik. Onların tamamı Umrelerini yapmış olarak ülkelerine döndüler. İşte bu toplantı, bu iki dostumuzun bizleri haberdar ederek, bizim unuttuklarımızı bizlere hatırlatarak başlattıkları bir toplantı oldu” dedi.

“Latin Amerika’da yaşayan Müslümanlara mahcubiyetimiz var”

Görmez, İslam dünyası olarak tarih boyunca Latin Amerika kıtasında yaşayan Müslüman kardeşlerine karşı büyük mahcubiyetleri olduğunu aktardı. Görmez, bunlardan ilkinin, “İslam medeniyetine katkıları sayılamayacak kadar çok olan Endülüs’te yaşarken engizisyon mahkemelerinin toprağından, yerinden, yurdundan ettiği Müslümanların akıbetinin sorulamaması, araştırılmaması ve o Müslümanlara Ensar olunmaması” olduğunu söyledi. Mahcubiyetlerinin ikincisinin, “Batının sömürgeleştirme ve köleleştirme politikaları neticesinde Afrika kıtasından toplanarak bu kıtaya getirilen Müslüman kölelere sahip çıkamamaları ve onları kendi hallerine terk etmeleri. Biz bu toplantı vesilesiyle onlardan şunu öğrendik. Köleler başka bölgelere taşınmadan önce, elleri ve ayakları bağlı olarak bazı yerlerde bekletiliyorlardı. Bazı İslam bilginleri, İslam alimleri gizlice onların aralarına girerek kendi ellerini ve ayaklarını bağlayarak kendilerine köle süsü verirdi. Kölelerle birlikte giderek, kölelerin İslam kimliğini kaybetmeden yaşamalarına yardımcı olmuşlar. Bu yolla İslamiyet’i korudukları ve muhafaza ettiklerini bu toplantı vesilesiyle öğrenmiş bulunuyoruz” dedi.

Görmez, şöyle devam etti:

“Üçüncü mahcubiyetimiz ise 150 yıl onca Osmanlı coğrafyasından bu kıtaya göç eden, ‘Al-Turko’ adını taşıyan ve ciddi asimilasyon politikalarına maruz kalan Müslüman topluluklardan İslam dünyasının büyük merkezlerinin haberdar olmaması. ‘Al-Turko’ların kendi kimliklerini nasıl inşa ettiklerini, kültürlerini hangi şartlarda muhafaza ettiklerini bilmememiz, onlara sahip çıkamamamız. Diğer mahcubiyetimiz İsrail Devlet Filistin’in elinden vatanlarını çaldıktan sonra topraklarını ellerinden aldıktan sonra, yerlerinden yurtlarından edilen Filistinli kardeşlerimiz, farklı ülkelere, Ürdün, Lübnan, Suriye, Avrupa ve Latin Amerika’ya da göç ettiler. Biz sadece bu göçlerden haberdar olduk. Müslüman ülkeler olarak sahipsiz bırakmışız. Beşinci mahcubiyetimiz ise bu topraklarda sonradan İslam’la karşılaşan insanlara yeterince yardımcı olamamamız.”

Mehmet Görmez, konuşmasında 1865 yılında Bursa ve İzmir adlarını taşıyan ve İstanbul’dan Basra Körfezi’ne doğru yolan çıkan, ancak okyanusta yakalandığı fırtına nedeniyle yollarını yitirip Brezilya sahillerine ulaşan iki Osmanlı savaş gemisinde yer alan Bahriye imamı Abdurrahman Efendi’nin hikâyesini anlattı.

Limandaki halkın ve buradaki siyahilerin büyük ilgisini çeken Abdurrahman Efendi’nin 6 yıl kaldığı bölgede yıllarca süren kapsamlı bir irşad ve tecdit çalışması yürüttüğünü, orada bulunan ve daha önce yanlış bilgilerle donatılan Müslümanlara Abdurrahman Efendi’nin İslamiyet’i doğru bir şekilde anlattığını aktaran Görmez, Abdurrahman Efendi’nin yazdığı seyahatnamenin Brezilya Müslüman toplumunun tarihsel serüveninin bir dönemine ışık tuttuğunu söyledi.

Görmez, Abdurrahman Efendi’nin bizzat kaleme aldığı günlüğünü, 5 dile çevirerek Brezilya Seyahatnamesi adıyla kitaplaştırdıklarını vurguladı.

Toplantının çok büyük bir yükü omuzlarına yüklediğini belirten Görmez, “40 ülkede yaşayan Müslüman kardeşlerimize karşı din hizmetleri alanında daha fazla şeyler yapmamızı zorunlu hale getirdi.” dedi.

İspanyolca eğitim veren İmam Hatip Lisesi

Görmez, İstanbul’da İspanyolca eğitim veren bir İmam Hatip Lisesi’nin de artık zorunlu hale geldiğini belirterek, “İspanyolca eserler yayınlayarak bu kardeşlerimize ulaştırmayı kararlaştırmış bulunuyoruz” dedi.

Haiti’den İmam Hanif: Eşim Kur’an-ı Kerim’i Türkiye’de öğrendi

Haiti’den İmam Hanif ise geçmişte dedelerinin kölelikten kurtulmak için hep Osmanlı’yı beklediğini anlatarak, şu anda da İslam dinin öğrenmek için Türkleri beklediklerini söyledi.

Eşinin 6 ay Türkiye’de kalarak Kur’an’ı öğrendiğini vurgulayan Hanif, şöyle konuştu “Türk hükümetine şükranlarımızı sunuyoruz. Diyanet İşleri Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Türkiye Diyanet Vakfı, Haiti’de bizlerin yanında. Allah Türk halkını korusun” dedi.

Küba’dan İmam Yahya Pedro: Müslümanların size ihtiyacı var

Küba’dan İmam Yahya Pedro ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez’i Küba’ya davet etti.

Pedro, “Türk kardeşlerimiz Küba’ya bakabilsin ve bizleri görsün istiyorum. Küba’nın size ihtiyacı var. Türklere özellikle ihtiyacı var. Ekonomi ve sosyalalanlarda ihtiyacı var. Yatırımlarınızı bizim ülkemize yapabilirsiniz.Müslümanlar olarak kendi birliklerimizi geliştirebiliriz.” dedi.

Küba’da cami ve mescite ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Pedro, zirveyi düzenleyerek Latin Amerikalı Müslümanları bir araya getiren Diyanet İşleri Başkanlığı’na teşekkür etti.

Toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 5 dile çevirisi yapılan “Brezilya Seyahatnamesi” takdim edildi.

Kaynak : Diyanet Basın

İslam Dünyasında Parçalanma Uyarısı!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir süredir İslam dünyasında yaşanan krizler, siyasi ve askeri gerilimlerin, çatışmaların, İslam dünyasının güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığını belirterek, “İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altındaki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her müminin asli vazifesidir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Bilkent Otel’de İslam ülkeleri büyükelçilerine iftar verdi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, eşi Hatice Görmez ile davetlileri kapıda karşıladığı iftarın sonunda yaptığı konuşmada, ramazanın acı içinde kıvranan İslam coğrafyasına barış, huzur, adalet ve merhamet getirmesini Allah’tan niyaz etti.
Geleneksel hale getirilen iftara katılımlarından dolayı büyükelçilere teşekkür eden Görmez, “Üzülerek ifade etmek isterim ki, son yıllarda her sene ramazana, buruk, üzgün ve büyük bir hicranla giriyoruz. Bu sene, bir kez daha İslam dünyası olarak büyük bir teessür ve üzüntüyle bir ramazan geçiriyoruz. Hatta denilebilir ki; İslam dünyasının içinde bulunduğu çok zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz” diye konuştu.
Bu olumsuzlukların yanında son günlerde İsrail’in Gazze’de, “masum insanlara yönelik zalim saldırısının” da üzüntülerine üzüntü kattığını ifade eden Görmez, “Uzunca bir süredir İslam dünyasında yaşanmakta olan toplumsal krizler, siyasi ve askeri gerilimler, mezhep ve meşrebe dayandırılmak istenen çatışmalar, bölgenin, hatta İslam dünyasının güvenliğini telafisi mümkün olmayacak bir biçimde tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu süreçte üretilen karşılıklı şiddet içerikli beyanlar, cihat ilanları, mukaddes mekanların tahribine dönük tehditler, insan kaçırma ve öldürmeler, yaklaşmakta olan kitlesel faciaların ön sarsıntıları mesabesindedir. Söz konusu olayların büyüyerek önü alınamaz bir noktaya gelmesi durumunda, İslam dünyasında insani, toplumsal, dini ve mezhebi açılardan kalıcı parçalanmalar yaşanması kaçınılmazdır” diyen Görmez, herkesin bu vahşetin sebeplerini İslam dininin ve mezheplerinin tarihsel köklerinde aradığını söyledi.
Görmez, “Oysa acizane kanaatim bunlar dinden ve mezheplerden kaynaklanmadığı gibi bu vahşetin köklerini Hz. Osman’ın katliyle başlayan fitne döneminin akabinde yaşanan mezhep ihtilaflarında aramak beyhudedir” ifadesini kullandı.
Bütün bunların yoksulluk, cehalet ve esaretin ürünü olan yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin, kin, öfke, ihtiras ve intikamlarını din ve mezhep görüntüsü altında meşrulaştırmaya çalışmasından kaynaklandığını belirten Görmez, en üzücü hususun, İslam alimlerinin yol göstericiliğini kaybederek taraf olmaları ve bir fetva kargaşasına meydan vermeleri olduğunu bildirdi.
Ramazandan önce İslam bilginlerine ve İslami müesseselerinin yöneticilerine bir çağrıda bulunduklarını vurgulayan Görmez, bu çağrılarının bazı maddelerini büyükelçilerle de paylaştı.
Görmez, bu çağrılarının İslam coğrafyasının her tarafında yankı bulmasının, İslam bilginlerinin müspet karşılık vermesinin umutlarını arttırdığını belirterek, şunları söyledi:
“Bu umut, bizi daha güçlü bir inisiyatif almaya sevk etmiştir. Bu sebeple 17-19 Temmuz 2014 tarihlerinde ‘Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi’ başlığı altında doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden, Şiisi ile Sünnisi ile bütün önemli İslam bilginlerini İstanbul’da toplayarak çağrımızı daha güçlü bir şekilde seslendirmeye ve bu sözlü çağrımızı ameli bir barış ve sağduyu inisiyatifine dönüştürmeyi planlıyoruz.
Şüphesiz her bir büyükelçimizin yönlendirmesi ve vereceği destek gücümüze güç katacaktır. İslam coğrafyasında yakılan fitne ateşlerinin dumanları altındaki insanların, sesimizi duymalarının güç olacağının farkındayız. Ancak Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali en azından avuçlarımızda ateşi söndürecek suyu taşımak her müminin asli vazifesidir.”
Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf’un da İslam ülkeleri büyükelçileri adına konuşma yaptığı etkinliğin sonunda davetlilere Diyanet İşleri Başkanlığınca kısa süre önce İslam dünyasına hitaben 8 dilde hazırlanan barış, sağduyu ve kardeşlik çağrısının birer örneği hediye edildi.

Avrupa Müslümanları Buluşması Brüksel’de Yapılıyor

Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in de katılacağı toplantı, “Farklılıkta Birlik-Avrupa’da Geleceği Birlikte Arayış” başlığı altında toplanacak.
 
Avrupa kıtasına yönelik düzenlenecek programda, ‘Avrupa’da İslam Varlığı: Kurumsallaşma Bağlamında Müslümanların Mevcut Durumu, İmkanlar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri’,  ‘Batı’nın Korku Yönetimi ve İslam: Ötekileştirmenin Zihni Arka Planı ve Avrupa’da Gündelik Hayatın Fobik Yansımaları’, ‘Unsurlarının Gerçek Değerleri ve Kimliğin İnşasında İslam Din Eğitimi’ ve ‘Gelecek Tasavvuru Bağlamında Avrasya İslam Şurası ve Avrupa Dini Kurumlar İşbirliği’ konuları masaya yatırılacak.
 
Çeşitli İslam ülkelerinden temsilcilerin katılacağı toplantının açılış programına Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Emrullah İşler, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Başbakan Yardımcısı, İçişleri ve Eşit Haklar Bakanı Joelle Mılquet, Başbakan Yardımcısı, Sosyal Politikalar ve Sağlık Bakanı Laurette Onkelınx, Flaman Hükümeti Başbakan Yardımcısı Ingrid Lieten de katılacak.
 
Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun “Birlikte Yaşama Kültürü ve Günümüzde Müslümanlık” başlığı altında bir konferans vereceği toplantıya, Bosna Hersek Reisul Uleması Hüseyin Efendi Kavazoviç, Hırvatistan İslam Birliği Başkanı ve Başmüftü Prof. Dr. Aziz Hasanoviç, Rusya Federasyonu Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynutdinov, Kosova İslam Birliği Başkanı Naim Terneva, Polonya Müslümanları Müftüsü Tomas Miskiyeviç, Kırım Müslümanları Müftüsü Emirali Ablayev, Makedonya İslam Dini Birliği Başkanı Süleyman Efendi Recebi, Slovenya Müslümanları Müftüsü Dr. Nedzad Grabus, KKTC Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay,  Hırvatistan İslam Birliği Başkanı ve Başmüftü Prof. Dr. Aziz Hasanoviç, Makedonya İslam Dini Birliği Başkanı Süleyman Efendi Recebi, Karadağ İslam Meşihatı Başkanı Rıfat Fejzıç, çok sayıda akademisyen ve İslam alimi katılacak.
 
İki gün sürecek toplantı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in moderatörlüğünü yapacağı kapanış oturumuyla sona erecek.
 
AA

Risale-i Nur ümmetin malıdır, tekelimize almayacağız

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: Diyanet olarak Risaleleri basmaya devam edeceğiz, ama tekelimize almadan. Çünkü Risale-i Nur ümmetin malıdır.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Risale-i Nur basımlarında ortaya çıkan bandrol meselesi üzerine “Diyanet de mi bandrol alamıyor?” sorusunu cevapladı.
BANDROL ALAMAMA SIKINTIMIZ YOK
Yeni Asya’nın haberine göre, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İşaratü’l-İ’caz için bir bandrol engelinin söz konusu olmadığını ve çok yakında 30 bin adet baskıyı gerçekleştireceklerini söyledi. Eseri Arapça orijinali ile birlikte, Abdülmecid Nursî’nin tercümesini esas alarak tahkikli şekilde hazırladıklarını belirten Görmez, “Bu vesileyle bir müjde daha vermek istiyorum. Mesnevî-i Nuriye’yi de yayına hazırladık ve yakında basacağız” dedi.
SORUN BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMELİ
Üstad Bediüzzaman’ın “Risaleler Diyanet’in malıdır” sözünden hareketle eserleri basmaya karar verdiklerini ifade eden Görmez, “Ancak bunu yaparken Risale basımını tekelimize almayacağız. Çünkü Risale-i Nur ümmetin malıdır” diye konuştu. Risale neşriyatında önemli olan hususun, eserlerin aslı muhafaza edilerek basılması olduğunu vurgulayan Görmez, bandrol problemiyle ilgili olarak da, “Mahkeme safahatının bir an önce sonuçlanmasını ve sorunun en kısa zamanda çözüme kavuşmasını temennî ediyoruz” ifadesini kullandı.
Kaynak: Risalehaber

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Ezher Şeyhi’ne mektup…

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son günlerde Mısır’da tartışma konusu haline gelen idam kararlarına ilişkin Ezher Şeyhi Prof. Dr. Ahmet Al-Tayyip’e hitaben bir mektup kaleme aldı. Avrasya İslam Şurası Başkanı sıfatıyla Ezher Şeyhi Al-Tayyip’e çağrıda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Avrasya İslam Şurasına üye ülke ve topluluklar adına alınan idam cezalarının kaldırılmasını istedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, mektubunda şu ifadelere yer verdi;

Sayın Prof. Dr. Ahmad Al-Tayyib
El Ezher Şeyhi

Allah’ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi üzerinize olsun.

Hamd, rahmeti gazabını geçen ve rahmetiyle her şeyi kuşatmış olan âlemlerin Rabbine olsun. Salât ve selam, âlemlere rahmet olarak gönderilen, sâdıku’l-emîn, Peygamber Efendimiz Muhammed b. Abdullah’ın üzerine olsun. Cenâb-ı Hakkın rıza ve mağfireti de kendi aralarında ve birbirlerine merhametle davranan, iyiliği emredip kötülüklerden alıkoyan, insanlara karşı hem öfkelerini yutan hem af ve bağışlama yolun tutan onun aziz ashabının üzerine olsun. Allah ihsân ile muamele edenleri sever.

Şahsım ve Avrasya ülkelerinde yaşayan Müslümanları temsil eden 50 dinî kurum başkanı adına sizlere hitap etmekten onur duymaktayım.

Bu onur sizin şahsınızda, meşhur ve görkemli El-Ezher Üniversitesine hitap etmiş olmaktan kaynaklanmaktadır. Bizler El-Ezher’in, her zaman İslâm tarihindeki ününü, hakka giden yolda üstlendiği soylu vazifesini, bin yılı aşkın bir sürede İslâm ve Müslümanların bayraktarlığını, ilim ve irfan ehline olan himayesini ve her şeyden önce zulme ve zalime karşı olan dik duruşunu bilmekteyiz. Ezher denildiğinde, akla gelen en önemli şey, onun yeryüzünde Arapları ve Müslümanları ilmin ve bilginin nuru ile aydınlatan bir ışık kaynağı oluşudur. Ezher tarih boyunca, İlme, bilgiye ve fetvaya ihtiyaç duyanların müracaat ettikleri ilk merci, mazlumların hâmisi ve yardımcısı olmuştur.

Sayın El-Ezher Şeyhi,

Bizler İslâm ümmetinin önemli bir parçasıyız. Müslümanların sevinçlerine seviniriz, Üzüntülerine hep birlikte üzülürüz. Dost ve kardeş Mısır Arap Cumhuriyetinde bulunan yerel bir mahkemenin 528 vatandaşı hakkında 24 Martta idam cezası vermesi bizleri ve halklarımızı derinden üzmüştür. Sizlerden ve El-Ezher Üniversitesinin âlimlerinden, Mısırlı kardeşlerimiz arasında birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin yeniden tesis edilmesinde, adalet ve şefkat duygusuyla her türlü vazifeyi ifa edeceğinize olan umudumuzu ifade etmek isteriz. Özellikle İslâm âleminin maruz kaldığı musibetlerin yaşandığı ve dış güçlerin var gücüyle müdahalelerini arttırdığı, ümmetin fertlerinin görüş ayrılıklarına düşerek dağıldığı bir dönemde, zat-ı âliniz ve Ezher âlimlerinin üstlenecekleri bu yüce vazifenin önemi izahtan varestedir. Yüce Rabbimizin Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Müminlerden iki taife birbiri ile savaşa tutuşmaya kalktıklarında sulh ile onların arasını bulun..” (Hucurât, 49/9) ve “Aranızdaki ihtilâfları sulh ile gideriniz!” (Enfâl, 8/1) buyurduğu ve Resul-ü Ekrem efendimizin “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, asla ona zulmetmez, asla onu yüzüstü bırakmaz.” diye ifade buyurduğu Hadis-i Şerifleri malumu âlileridir.

Sayın El-Ezher Şeyhi,

Mısır halkı arasında kardeşliğin pekiştirilmesinde ve adaletin gerçekleştirilmesinde gereken çabayı göstereceğinizden eminiz. Bütün dünya, Mısır’daki hâdiselerin siyasi bir fitne olduğunun şahididir. Bugün en büyük görev Müslümanların ve Mısırlıların kanlarının daha fazla akmasına mani olmaktır. Müslümanlar olarak bizler, diğer insanlardan öncelikli olarak kendi aramızda birbirimize merhametle davranmak ve birbirimize karşı daha fazla müsamaha göstermek ile emrolunmaktayız. Mısır’da Müslümanlara, birbirlerine karşı merhamet ve müsamaha ile muamele etmeleri için çağrıda bulunması gerekenlerin en başında zat-ı âlileriniz ve çok değerli âlimleri ile Ezher Kurumu gelmektedir. Adalet, insaf ve müsamahayı en güzel şekilde göstererek ve uygulayarak İslâm’ın, Müslümanların ve Mısırlıların saygınlığını ve itibarını korumada ve sahip olduğunuz ahlâkî ve ilmî konumunuzla bu zalimce hükmün uygulanmasını engellemede tüm ümitler sizlere bağlanmış bulunmaktadır. Ümit etmekteyiz ki, hiçbir Müslüman kendi dininin saygınlığını ve itibarını kendi elleriyle ayaklar altına alacak bir hataya düşmesin ve o yüce dinin ahkâmının âleme sunduğu adaletten insanları nefret ettirecek bir neticeye sebebiyet vermesin. Bu nedenle Müslümanların ve Mısırlı kardeşlerimizin şan ve şerefini kurtarmak, acımasızca alınan bu kararın geçersiz kılınmasını sağlamak sizlerle birlikte El-Ezher âlimlerine düşmektedir.

Avrasya ülkelerinde bulunan tüm dinî kurumlar olarak bizler, sizleri, güçsüzlerin ve günahsızların uğradığı bu zulmün sonlandırılması, varsa hata yapanların affedilmesi ve Mısırlıların karşılıklı anlaşarak birlik ve beraberliklerinin sağlanması konularında ayrıca aziz Mısır halkının kendi benimsedikleri anayasanın, Mısır’da hâkim kılınması hususunda desteklemekte oluğumuzu bildiririz. Yüce Allah’ın, büyük dedeniz Hz. Ali b. Ebî Tâlib’in oğlu Hz. Hasan’ın (r.a.) eliyle, geçmişte yaşanmış olan o elim savaşın ardından Müslümanlar arasındaki sulhu ve birliği nasıl sağladığını sizlere tekrar hatırlatmak isteriz. Avrasya coğrafyasındaki Müslümanlar olarak bizler, Aziz ve Hakîm olan Yüce Allah’ın, bugün de Mısırlıların birliğinin Zat-ı Âliniz ve Ezher âlimlerinin eliyle sağlamasını niyaz ediyoruz. Bu hayırlı hizmetiniz ile Ezher Şeyhliğini yaptığınız şu dönem bütün Mısırlıların, Arapların ve Müslümanların ileride sizlerin adaleti sağladığınız, zulme ve düşmanlığa mani olduğunuz, İslâm’ın en güzel suretini dünyaya gösterdiğiniz ve en karanlık günlerde Mısırlı gruplar arasında barışı sağladığınız bir dönem olarak hatırlanmasını tüm samimiyetimizle arzu etmekteyiz.

Sayın El-Ezher Şeyhi,

Muhakkak ki Zat-ı Âlinizin, bu toplu idam kararları ile ilgili dünya çapında gösterilen tepkileri takip etme fırsatınız olmuştur. Birleşmiş Milletler kaynakları tarafından “Mısır Mahkemesinin 528 zanlı ile ilgili verdiği idam kararlarının uluslararası insan hakları ihlali” olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca “idam kararlarının verilebilmesinin ancak en üst düzey adil yargılama gereksinimleri uygulandıktan ve en doğru kriterler göz önünde bulundurulduktan sonra mümkün olabileceği; ayrıca 528 kişinin yargılanmasının iki gün içerisinde tamamlanmasının, en basit adil yargılama yollarının dahi tamamlanmadığını ve süreçte olması gereken adil yargılama kriterlerinin tam olarak uygulanmadığını göstermekte olduğu” ifade edilmiştir. Özellikle uluslararası af örgütleri de bu kararın kardeş Mısır’da tecelli eden adaletsizliğin en vahim boyutlarını yansıttığını belirtmiştir. Bu açıklamaların yanı sıra dünyadaki siyasi liderler de bu kararlara şiddetli eleştiriler yönelterek Mısır gibi bir ülkeden böyle kararların çıkmasının konunun ne kadar tehlikeli ve ciddi boyutlara vardığının bir göstergesi olduğunu ifade etmişlerdir. Şu an yaşananlar dünya çapında Mısırlıların, Arapların ve Müslümanların saygınlığına büyük zararlar verecektir. Zat-ı âlilerinizin önünde bir fırsat ve Yüce Mevla önünde de bir sorumluluk bulunmaktadır. Ülkenizin ve kardeş Mısır halkının maruz kaldığı bu zulüm daha büyük boyutlara varmadan gereken çabayı göstererek Adalet ve insaf sınırlarını aşmış olan her karara dur demek için, tüm dünya ülkeleri arasında ülkenizin ve necip halkınızın başının her daim dik kalması için, ilmin ve Ezher’in üzerinize yüklediği kutsal vazifeyi tereddütsüz ifa edeceğinize olan inancımızı ifade eder, Cenâb-ı Haktan bu sorumluluğunuzu hakkıyla yerine getirmenizde sizi muvaffak kılmasını niyaz ederiz.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ
Diyanet İşleri Başkanı
Avrasya İslâm Şurası Başkanı