Etiket arşivi: resmi gazete

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI ASIL NÜSHALARIN BELİRLENMESİ

image

باسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَإنْ مِنْ شَيْءٍ إلاَّ يُسَبّحُ بحَمْدِهِ

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI
ASIL NÜSHALARIN BELİRLENMESİ

Bilindiği üzere 26/11/2014 tarihli ve 29187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/7007 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Diyanet İşleri Başkanlığına Üstad Bediüzzaman’ın eserlerinin asıl metinlerinin belirlenmesi vazifesi verilmiştir. Bu vazifenin yerine getirilmesinde Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmalar şu kıstaslar üzerinden yürütülmüştür:

• Üstad Bediüzzaman’ın eserlerinin günümüze değin pek çok yayınevi tarafından pek çok baskısı yapılmıştır ve bu baskılarda aynı eserin çeşitli baskıları arasında ileride detayları zikredilecek olan farklar ortaya çıkmıştır. Bu farkların giderilebilmesi ve eser metinlerinin bizzat eser sahibi Üstat Bediüzzaman’ın muvafakatiyle son şeklini verdiği hale getirilebilmesi için kelime seçimi, tashihi, yer değiştirmesi vs. gibi ya da cümle/paragraf yerleşimi, mektup/bölüm yerlerinin eser sahibinin tercihi doğrultusunda belirlenmesi veya eserde herhangi bir paragrafın, mektubun/bölümün yer alıp almayacağı gibi hususlarda -elyazması ya da (müellif hayatta iken kendi nazarından geçerek basılmış olan) Osmanlıca-Latince matbu nüshalarda- bizzat eser sahibinin ortaya koyduğu kendi fiili uygulamaları ve tasarrufları ya da metinlerdeki kendi elyazısı ile yaptığı düzeltmeler/tashihler esas ittihaz edilmiştir.

• Ayrıca eğer varsa, eser sahibinin konu ile ilgili mektuplarındaki yönlendirmeleri esas alınmıştır.
1950’lerden günümüze kadar Risale-i Nur Külliyatının basımını yapmakta olan 20’nin üzerinde yayınevibulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan metin analizi çalışmalarında bu yayınevlerinin basmakta olduğu nüshalar arasında kelime, cümle, paragraf ve mektup/bölüm düzeyinde muhtelif farklar tespit edilmiştir.

Bu farkları şöyle izah edebiliriz.
(a) Kelime düzeyindeki fark ile, Risale-i Nur Külliyatında her bir eserin günümüze değin yapılan bütün baskıları arasında kelimeler arasında bulunan (a) yazım farkları, (b) bir kelimenin farklı kelimeyle değiştirilmesi, (c) eser metnine kelime ilave edilmesi, (d) eser metninden kelime çıkarılması ya da (e) kelimenin yerinin değiştirilmesi gibi çeşitli farkları kastetmekteyiz. Yapmış olduğumuz analizlere göre bu gibi farkların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri (1) eserlerin önceki dönemlerde matbaalarda kurşun harflerle dizilmesi, (2) kelimelerin Osmanlıca orijinal metinlerden Latince harflere aktarılırken yanlış okunması, (3) eserleri Osmanlıca elyazısı ile kopya eden müstensihlerin kelimeleri yanlış yazması, (4) kelimelerin sadeleştirilmesi, (5) eserin sahibi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kendi elyazısı ile yaptığı tashihlerin bir diğer yayınevi tarafından görülmemiş olması ve metne işlenmemiş olması vs. gibi hususlar olmuştur.
(b) Cümle, paragraf ve mektup/bölüm düzeyindeki farklarla kastettiğimiz ise
Şualar ve Lahikalar gibi birkaç eserin farklı yayınevleri nüshaları arasında yapılan karşılaştırmalarında ortaya çıkan; bir cümlenin, paragrafın ya da mektubun/bölümün (a) aynı kitabın günümüze değin çeşitli baskılarında kitap içerisinde yerinin değiştirilmiş olması, (b) farklı yayınevi baskılarında çıkarılmış olması ya da (c) ilave edilmiş olması gibi yayınevi nüshaları arasında bulunan farklardır.
Üstat Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken eserlerinin neşir hizmetinde bulunmuş talebelerinin, 1960 yılında Bediüzzaman Hazretleri dâr-ı bekâya irtihal ettikten sonra birkaç eserde, eserlerin yeni baskısını yaparken kitabın baş kısmına ekledikleri ve eserle ilgili önemli bilgiler ihtiva eden takdimler haricinde, sonradan ilave edilen metinler yine eser sahibi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin çeşitli mektuplarıdır. Fakat asıl metnin tertip ve teşekkülünde eser sahibinin tercihleri esas olduğundan dolayı, ilave edilen, çıkarılan ya da kitap içerisinde yeri değiştirilen metinlerle ilgili, Bakanlar Kurulu Kararnamesindeki asliyet şartının bir gereği olarak eser sahibinin nihai tercihini de gösteren, müellifin hayatta iken kabul ettiği ve son şeklini verdiği Latince harfli matbu nüshalar, Osmanlıca/Arapça teksir baskılar, elyazma nüshalar ve varsa daktilo nüshalar metinlerin tertibi, teşekkülü ve tashihi konusunda esas alınmıştır. Ayrıca başta da ifade edildiği üzere eser sahibi Üstat Bediüzzaman elyazması eserlerin üzerinde ya da yazdığı mektuplarda bir cümlenin, paragrafın ya da mektubun eser içerisinde yer alıp almayacağını ifade eden ya da eserin hangi kısmında yer alması gerektiğini ifade eden yönlendirmelerde bulunmuştur. Tespit edildiği hallerde bu yönlendirmeler de esas alınmıştır.
Netice olarak özellikle cümle, paragraf ve mektup düzeyinde birkaç eserde yayınevleri nüshaları arasında ortaya çıkan farklarla ilgili olarak 1955-1960 yıllarında eser sahibi hayatta iken nazarından geçerek Latince baskısı yapılmış olan eser baskıları esas alınmış ve müellifin dâr-ı bekâya irtihalinin ardından günümüze değin çeşitli gerekçelerle muhtelif yayınevlerince eserlerde yapılan ilave, çıkarma ya da yer değiştirme gibi işlemler düzeltilerek, eserlerin ilk baskılarına dönülmüştür.
Kelime düzeyindeki farklarda ise, Diyanet İşleri Başkanımızın başkanlığında icra edilmiş olan Yayınevleri Toplantısı’nda elyazması, teksir ve Osmanlıca/Arapça/Latince orijinal nüshalar üzerinde “edisyon kritik/tahkik” adı verilen nüsha karşılaştırması işlemini hangi yayınevlerinin yaptığı sorulmuş ve yapan yayınevlerinden bu nüshalar talep edilmiştir. Yaptıkları çalışmaları Diyanet İşleri Başkanlığına gönderen yayınevlerinin eser metinleri elyazması, teksir ve matbu olmak üzere eser sahibi hayatta iken nazarından geçmiş nüshalar ile karşılaştırılmıştır. Böylece eserlerin kurşun harflerle dizilmesinden, yanlış okunmasından, müstensihlerin yanlış yazımından vs. kaynaklanan hatalar dolayısıyla ortaya çıkmış farklar dışında orijinal metinler elde edilmiştir. Belirtilen hatalardan dolayı ortaya çıkan farklarla ilgili olarak ise Diyanet İşleri Başkanlığının oluşturduğu heyetler orijinal nüshalarla nüsha karşılaştırması/edisyon kritik çalışmalarınısürdürmektedir. Ayrıca herhangi bir yayınevi, araştırmacı vs. tarafından delilleriyle ortaya konması yani eser sahibine ait bir düzeltme bilgisinin ilgili heyetlerle paylaşılması halinde bu bilgi de değerlendirilmeye alınacaktır.
Diğer bir önemli husus ise eserlerin ilk hallerinin yani elyazması, teksir, matbu ve daktilo halleri Diyanet İşleri Başkanlığının elinde bulunup bulunmadığı konusudur. Yapılan çalışmalarda eserlerin müellifi Üstad Bediüzzaman Hazretlerine ait orijinal elyazması, Osmanlıca/Arapça teksir ya da matbu ve Latince daktilo ve matbu eser nüshalarının ve mektupların yurtiçinde ve yurtdışında müteferrik yerlerde dağınık halde bulunduğu tespit edilmiştir. Bu tespitin ardından hızlı bir şekilde tespit edilen orijinal nüshaların Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir arşivinin oluşturulmasına yönelik çalışma başlatılmıştır. Bu çerçevede öncelikle Hizmet Vakfı Arşivi, Sözler Neşriyat’ta bulunan arşiv, Said Özdemir Ağabeyde bulunan arşiv, Hayrat Vakfı Arşivi, Merhum Abdulkadir Badıllı Ağabeyin şahsi arşivi, Isparta’da Üstad Bediüzzaman’ın evinde bulunan arşiv ve tespit edilen diğer arşivler dijital ortamda Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde toplanmaya başlanmıştır.
Bu süreç devam etmektedir. 2015 yılı başları diyebileceğimiz şu günlere kadar, yarıya yakını Bediüzzaman Hazretlerinin kendi tashihinden geçmiş elyazması nüshalardan oluşan 2.000’e yakın nüshanın dijital arşivi oluşturulmuştur.

Ayrıca Risale-i Nur Külliyat’ı ile ilgili asıl metnin elde edilmesi hususunda Diyanet İşleri Başkanlığı eserlerin orijinal nüshalarının karşılaştırılması, tashih okuması, son okumaların yapılması, arşivde bulunan eserlerin analizi ve incelenmesi gibi eserlerin asliyetinin sağlanması ve muhafazası açısından hayati önem arz eden çalışma alanlarında, alanında uzman onlarca kişiden müteşekkil heyetlerle bu çalışmalarını yürütmektedir.

Asıl nüshanın belirlenmesi hususunda ayrıca Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayattaki talebeleri ile devamlı olarak istişarelerde bulunulmaktadır. Başta eser sahibi Bediüzzaman Said Nursî’nin Emirdağ Lahikası I’de“Vasiyetnamemdir” adlı mektubunda adlarını zikrettiği ve kendilerini vekil olarak tayin ettiği Said Özdemir, Ahmet Aytimur, Hüsnü Bayramoğlu ve Abdullah Yeğin ağabeyler olmak üzere Mehmet Fırıncı ağabey gibi Üstadın hayattaki talebeleriyle bu sürecin her bir safhasında istişare ve toplantılar yapılmaktadır.
Yapılan istişare toplantılarında ortaya konan değerlendirmeler dikkatle not edilmekte ve titizlikle ele alınmaktadır. Ayrıca dâr-ı bekâya irtihaline kadar Risale-i Nur’un neşri ve asliyetinin tesbiti hususlarında Diyanet İşleri Başkanlığı ile her türlü bilgi ve belge alışverişini devam ettirmiş olan Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden merhum Abdülkadir Badıllı ağabeyi de rahmet ve minnetle yad etmemiz gerekiyor.
Son olarak asıl nüshanın belirlenmesi sürecinde, yol haritasının tesbiti noktasında yayınevleriyle ilgili yayınevlerini bir araya getirerek ya da yayınevlerinin yetkilileri ile istişarelerde bulunulmuştur.

Bu çerçevede Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından Risale-i Nur neşreden yayınevleri davet edilmiş Sözler, Envar, İhlas Nur, Hayrat, RNK, Tenvir, Med Zehra, Yeni Asya, Şahdamar, Ufuk, Mutlu Yayınevleri’nin temsilcilerinin bulunduğu bir yapılmıştır.

Bu toplantıda alınan kararlar değerlendirilmiş olup çalışmalar sürmektedir. Ayrıca yayınevlerinin sorumluları ile devamlı surette görüş alışverişi ve bilgi paylaşımı devam etmektedir.

Furkan Torun