Etiket arşivi: Risalei Nur Dersleri

Nur Hizmetinin Üsleri: “Medreseler”

Risale-i Nur hizmetinin değişmez metodu Risale-i Nur okumak ise, değişmez üsleri de Nur medreseleridir.

Medrese-i Nuriye, medrese, dershane gibi isimlerle de anılan Nur medreseleri, Risale-i Nur yoluyla Kur’ân’a hizmet etmeyi hayatlarının en büyük gayesi olarak belirlemiş olan insanların barındığı, bir araya geldiği ve Risale-i Nur dersleri yaptığı evlerdir. Bu evlerin başlıca özellikleri şunlardır:

  • Herkese açıktırlar.
  • Buralarda sadece Risale-i Nur dersleri yapılır.
  • Risale-i Nur’u okumak, öğrenmek, İslâm imanına dair birşeyler öğrenmek yahut suallerine cevap almak isteyen herkes buralara rahatça gelir, suallerini sorar, dersini dinler.
  • Risale-i Nur dersini dinlemek için buraya gelenler arasında hiçbir ayırım yapılmaz. Eski-yeni, zengin-fakir farkı gözetilmez. Siyasî görüşü veya sosyal hayattaki mevkii ne olursa olsun, herkes bu farklılıklarını kapı dışında bırakmak suretiyle medreseye gelir ve tam bir eşitlik içerisinde Nur’un dersine muhatap olur.
  • Buralarda asla kimseye birşey satılmaz, kimseden birşey istenmez.

Üstadın talimatı

Nur medreselerinin açılması talimatını bizzat Bediüzzaman Hazretleri vermiş, sağlığında yurdun pek çok yerinde medreselerin açıldığını görme bahtiyarlığını yaşamış ve bunları hararetle tebrik ve teşvik etmiş, imkân bulduklarını da bizzat ziyaret etmiştir. Hizmetinde bulunan yakın talebelerinden Tahirî Mutlu anlatıyor:

Üstad, yanımıza gelenlere medrese açmalarını tavsiye ederdi. Eğer medrese açarlarsa anahtarını getirip Üstada verirlerdi. Biz de “Filân yerde açılan yeni medresenin anahtarı, Üstadım” derdik. Üstad vakit varsa hemen o gün oraya giderdi. Yoksa ikinci gün muhakkak o medreseyi ziyarete giderdi.

Bediüzzaman, Nur medreselerinin açılması talimatını manevî bir ihtar sonucu olarak talebelerine bildirirken, bu mekânlarda hizmet edenlerin geçimlerini temin etmek için çalışmalarının da ibadet hükmüne geçeceğini müjdelemişti:

Her bir adam eğer hanesinde dört-beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zât birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş-on dakika dahi olsa Risale-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlâs Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum.

Hiçbir menfaatin girmediği mekânlar

O gün bu gündür, yurt içinde ve dünyanın dört bir yanında Risale-i Nur hizmetleri Nur medreseleri vasıtasıyla yürütüldü. İmanları bütün zamanların en insafsız hücumları karşısında tehlikeye düşmüş, tereddütler ve vesveseler içinde kalmış, dünya hayatının gaileleri arasında bunalmış nice insanlar, zihinlerini kemiren sorularına cevap bulabilmek yahut birkaç saatliğine bir huzur atmosferi soluyabilmek istediklerinde bu kutlu evlerin kapısını çaldılar. Ve orada, sıcak bir çorba, muhabbet dolu insanlar, mütevazi kardeşler ve ağabeyler buldular. Soracaklarını çekinmeden sordular, ders dinlerken hiçbir yabancılık hissetmediler.

Ömürlerini Risale-i Nur hizmetinin en ön saflarında geçirmiş nice insanlar, Nur’un cazibesine bu mübarek mekânlarda tutuldular. Onlardan kimi, ilk geldiği gün limon sandığından bir masa üzerinde ders yapan Nur talebeleriyle karşılaşmış, kimi de dershaneye yeni misafir geldiğinde çorbaya sadece su ilâve edilerek hep beraber sofraya oturulduğuna şahit olmuştu. Fakat bu hizmetin en yoksul günlerinde de, en şaşaalı zamanlarında da, buralara gelenlerden hiçbir zaman hiçbir şey istenmedi, onlara hiçbir şey satılmadı. Ve bu husus, halis ve hakikikî Risale-i Nur hizmeti ile çakmalarını birbirinden ayıran en önemli özelliklerden biri olarak bugüne kadar devam etti.

Ümit Şimşek

yazarumitsimsek.com

1. Yazı: http://www.nurnet.org/nur-hizmetinin-merkezi-medrese-i-nuriye/

3. Yazı: (Devamı) : http://www.nurnet.org/sirran-tenevveret-nedir/

Risale-i Nur Nasıl Okunur?

Önce Risale-i Nur’dan kitap seçimi önemlidir. Her ne kadar her kitabın kendi sahasında riyaseti varsa da başlangıç için bu önemlidir. Genellikle Sözler ve Asa-yı Musa’dan başlanması faydalı olmaktadır ve yeni başlayanlar için daha akıcıdır ve kolay anlaşılır.

Asa-yı Musa’dan başladığınızı düşünürsek ilk kitabı lügatsız okumanız daha iyi olacaktır. Lügata bakmak zaman kaybettirir. İlk kitap size üsluba alışmanızı sağlayacaktır. Ayrıca zihninizde bazı kavramlar oluşur. İlaveten bazı kelimelerin de hemen bir sonraki kelimede eş anlamlısı veya daha kuvvetli veya zayıf manası verildiğini fark edeceksiniz.

İkinci kitapta veya Sözlerden başladı iseniz yarısından itibaren sözlük kullanarak okumanızda fayda var. Fakat her kelimeye bakmanız gerekmez. Eğer cümleden bir şeyler anlayabiliyorsanız lügat ile zaman kaybetmeyin. Lügat ile tam olarak çalışma birkaç kitaptan sonra olmalıdır. Ayrıca sözlük Risale-i Nur için hazırlanmış olmalıdır. Lügata bakarken isim tamlamasıyla beraber bakmakta fayda vardır. Mesela Rezzak ve Kerim kelimeleri beraber geçiyorsa ayrı ayrı bakmak yerine Rezzak-ı Kerim olarak bakmak daha faydalı olacaktır. Kelimeye bakıldıktan sonra lügat hemen kapatılmamalı cümledeki yerine göre tekrar bakmakta fayda vardır.

İkinci kitabı bitirdikten sonra bu kitapların hangi makamda ve hangi şartlarda ve kimler için yazıldığını ve uğruna neler feda edildiğini anlamak için Tarihçe-i Hayat okunmalıdır. Bu çalışma diğer kitaplardaki bazı kavramların ve ifadelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Bundan sonra mutlaka lahikalardan birisi okunmalıdır. Lahikalarda sıralama Barla Kastamonu ve Emirdağ lahikaları şeklinde olması faydalı olacaktır. Burada temel kitapların yani (Sözler, Lemalar gibi..) günlük hayatımızda ve içtimai hayattaki uygulamaları anlatılmaktadır. Lahikalar istikameti sağlar. Daha sonraki her bir-iki kitaptan sonra bir lahika kitabı okumak gerekir. Lahikalar tek olarak okunabileceği gibi mesela Mektubat’ı yada Lemalar’ı okurken her gün bir yada iki mektup okumak şeklinde de olabilir.

Mektubat, Lemalar, Mesnevi-i Nuriye, Şualar, Lahikalar ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi bittikten sonra eski Said döneminde yazılan Hutbe-i Şamiye ve Sünühat gibi kitaplar okunmalıdır. En son olarak da büyük bir ilmi gayreti gerektiren İşaratü’l İcaz ve Muhakemat adlı eserler okunmalıdır. Tüm kitapları bitirdikten sonra tekrar baştan başlanmalıdır.

Her bir Nur talebesi yanında kitab olmadan Risale-i Nur’dan 4-5 konuyu 15 dakika bir sohbet havasında anlatacak şekilde hazır olmalıdır. Bunu bir seminere hazırlanır gibi notlar çıkararak çalışmalıdır.

Risale-i Nur okunurken zaman zaman neden niçin ve nasıl sorularını sormak daha çok istifadeyi sağlar. Ayrıca anlatılan konularla ilgili kendi zihninizden(kendi ürünümüz) örnekler bulmaya çalışmak da manaları pekiştirecektir.

Her bir kelimenin derin manaları olduğunu ve bir hazine olduğunu bilmek dikkat ve ilgiyi artıracak ve anlamayı sağlayacaktır. Risale-i Nur’un bir özelliği ona kalbini açmadan hakkıyla anlamak ve istifade etmek zordur. Sadakatla yaklaşıldığında birden önünüze hazineler gibi manalar serilmeye başlayacaktır.

Günlük hayatınızda karşılaştığınız hadiselerle okuduğunuz konular arasında ilgi kurmaya çalışmalıyız. İlk önce baştan bir bağlantı kurmak zor gibi gözükse de sonradan kitap ile bir çok konunun ve hadisenin arasında açık ilişkinin olduğu fark edilecektir.

Tefekkür ile ilgili bahisleri mutlaka günlük hayatımızda da hatırlamak gerekir. Yıldızlar, çiçekler, sofradaki ve çevremizdeki nimetler gibi varlıkları seyrederken bazı nimetlerden istifade ederken Risale-i Nur’daki ilgili konuyu hatırlamak gerekir.

Gündemimizde İslamiyet yada Risale-i Nur önemli bir yer kaplamalıdır. Arkadaşlarımızla ve ailemizle günlük sohbetlerimizde Risale-i Nur’dan bazı konular mutlaka olmalıdır. Risale-i Nur’da izah edildiği gibi sahabenin kısa zamanda medeni milletlere üstad olacak seviyeye gelmeleri gündemlerinin tamamen İslamiyet olmasındandır. Dostlarımızla ve arkadaşlarımızla karşılaştığımızda bir önceki gün okuduğumuz bazı konuları açıp onlara anlatalım. O konuyu bizden iyi biliyor olsalar bile önemli değil. Kalbleri zevkle dinleyecektir.

Risale-i Nurları okurken bulunduğumuz şehirdeki Risale-i Nur derslerine de mutlaka katılmak gerekir. Orada tecrübeli kişilerin okumaları belirli konulardaki vurguları ve yoğunlaşmaları bize çok şey kazandıracaktır. Ayrıca derslerde hiç bir şeyle meşgul olmadan çoluk çocuk arkadaş ve dünyevi meşgaleler gibi hiç bir şeyin müdahale etmediği ortamlar anlamayı en yüksek seviyeye çıkarır. İlaveten manevi havanın da etkisini göz ardı etmemek gerekir. Evde bunları sağlamak zordur.

Kendi kendimize okurken zaman zaman sesli okumak da oldukça faydalıdır. Anlamaya ve okumaya en çok zorlayan ve çok etkili olan hadiselerden birisi de birilerine ders yapmaktır. Belki bulunduğumuz yer yada bilgimiz Nur Dershanelerde ders yapmaya müsait olmayabilir. Ama ders yapabileceğimiz bazı yerler ve konumlar mutlaka vardır ve olmalı. Ayrıca herkes kendi evinde çoluk-çocuk sırayla ders yapabilir.

Müzakereli dersler olarak isimlendirilen 10-15 kişinin katıldığı ve konuların enine-boyuna tartışıldığı derslere katılmak önemlidir. Katılımcıların sayısı az olduğu için herkese konuşma ve fikir beyan etme imkanı sağlanmalıdır.

Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi Risale-i Nur’da da bazı konular tekrar edilir. Bunun sebebi Risale-i Nur’da anlatılmaktadır. Bir kitabı okurken zaman zaman “bu konu başka yerlerde izah ediliyor mu” diye araştırma yapmak konuları daha detaylı anlamamızı sağlar.

İleri seviye için günümüz Türkçe’sinde de etkili olan Osmanlı Türkçe’sinin bazı metodlarını öğrenmekte fayda var. Batı ülkelerinde her lise mezunu Latince ve Yunanca’dan kendi dillerine kelime transferiyle ilgili temel prensipleri öğrenirler.

Son olarak da her gün az da olsa mutlaka okumak gerekir. Her gün 1 saat okuyan çok kişi vardır. Ayrıca bunu bir ibadet olduğunu unutmamak okumayı daha da zevkli hale getirecektir. Bediüzzaman bir sayfa dahi okumaya vakit bulamıyoruz diyenlere “kitabın kapağını açıp kapatın” demiştir.


www.islamseli.com