Etiket arşivi: Risalei Nurdan Dualar

Şifa için (Hastalıklara Karşı) Okunabilecek Dualar ve Esma’ül Hüsna

Nasıl ki, bir çocuk eli yetişemediği bir ihtiyacını, bir arzusunu elde etmek için ya ağlar, ya ister; yani aczinin  (acizliğinin) diliyle dua eder ve isteklerini elde eder.

Öyle de, insan bütün canlılar içinde nazik ve nazlı bir çocuğa benzer. Cenab-ı Hakkın dergâhına acziyle ağlamak veya ihtiyacıyla dua etmeye yönelir.

Başa gelen çeşitli sıkıntılar ve belalar, insana aczini ve güçsüzlüğünü hatırlatıp onu Rabbine yönelmeye zorlar.. bu nedenle tüm belalar aynı zamanda Allah’a sevk ettiği için bir rahmettir. (Allah’a sığınanlara)

Dua eden adam anlar ki, Birisi var, benim kalbimden geçenleri işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, âcizliğine merhamet eder.”

Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretleri Risalei Nur Külliyatında hastalara şöyle seslenmektedir.

“Ey bîçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil belki bir nevi dermandır.

Ey sabırsız hasta! Sabret belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir.

Ey tahammülsüz hasta! İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmemiştir.

Ey şekvacı hasta! Senin hakkın şekva değil şükürdür, sabırdır. Çünkü senin vücudun ve aza ve cihazatın, senin mülkün değildir. 

Ey maraza müptela hasta! Bu zamanda tecrübemle kanaatim gelmiştir ki hastalık bazılara bir ihsan-ı İlahîdir, bir hediye-i Rahmanîdir.

Ey elemden teşekki eden hasta! Senden soruyorum, geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş lezzetli safa günleri ve bela ve elemli vakitlerini tahattur et. Herhalde ya oh ya âh diyeceksin. 

Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ızdırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsa idi ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevalin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde manevî kış mevsimleri olmasaydı; ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya bir gün bize haydi dışarı diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak, o bizi dışarı kovmadan biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.

Ey sıhhatinin lezzetini kaybeden hasta! Senin hastalığın sıhhatteki nimet-i İlahiyenin lezzetini kaçırmıyor bilakis tattırıyor, ziyadeleştiriyor. 

Ey âhiretini düşünen hasta! Hastalık, sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler. 

Ey Hâlık’ını tanıyan hasta! Hastalıklardaki elem ve tevahhuş ve korkmak ise hastalık bazen ölüme vesile olduğu cihetindendir. 

Evvela: Bil ve kat’î iman et ki: “Ecel mukadderdir, tagayyür etmez.” Çok ağır hastaların başında ağlayanlar ve sıhhatleri yerinde olanlar ölmüşler, o ağır hastalar şifa bulup yaşamışlar.

Sâniyen: Ölüm, sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet kat’î, şeksiz, şüphesiz bir surette, Kur’an-ı

Hakîm’in verdiği nur ile ispat etmişiz ki ehl-i iman için ölüm,vazife-i hayat külfetinden bir terhistir.

Hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydostur.

Ey lüzumsuz merak eden hasta! Sen, hastalığın ağırlığından merak ediyorsun. O merakın, senin hastalığını ağırlaştırır.

Hastalığın hafifleşmesini istersen merak etmemeye çalış.

Ey hastalıktan şekva eden bîçare adam! Hastalık bazılara ehemmiyetli bir definedir, gayet kıymettar bir hediye-i İlahiyedir.

Ey gözüne perde gelen hasta! Eğer ehl-i imanın gözüne gelen perdenin altında nasıl bir nur ve manevî bir göz olduğunu bilsen “Yüz bin şükür Rabb-i Rahîm’ime!” dersin.

Ey âh ü enîn eden hasta! Hastalığın suretine bakıp âh eyleme! Manasına bak oh de! Eğer hastalığın manası güzel bir şey olmasa idi, Hâlık-ı Rahîm en sevdiği ibadına hastalıkları vermezdi.

Ey sıkıntıdan şekva eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim ve gayet güzel olan hürmet ve merhameti telkin eder. Çünkü insanı vahşete ve merhametsizliğe sevk eden istiğnadan kurtarıyor.

Ey hastalık vasıtasıyla hayrat yapamamaktan şekva eden hasta! Şükret, hayratın en “hâlis”inin kapısını sana açan, hastalıktır. Hastalık mütemadiyen hastaya ve lillah için hastaya bakıcılara sevap kazandırmakla beraber, duanın makbuliyetine en mühim bir vesiledir.

Ey şükrü bırakıp şekvaya giren hasta! Şekva, bir haktan gelir. Senin bir hakkın zayi olmamış ki şekva ediyorsun. Belki senin üstünde hak olan çok şükürler var, yapmadın. Cenab-ı Hakk’ın hakkını vermeden haksız bir surette hak istiyorsun gibi şekva ediyorsun. Sen, kendinden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekva edemezsin. Belki sen, kendinden sıhhat noktasında aşağı derecelerde bulunan bîçare hastalara bakıp şükretmekle mükellefsin. Senin elin kırık ise kesilmiş ellere bak! Bir gözün yoksa iki gözü de olmayan âmâlara bak! Allah’a şükret.

Ey derdine derman arayan hasta! Hastalık iki kısımdır. Bir kısmı hakiki, bir kısmı vehmîdir. Hakiki kısmı ise Şâfî-i Hakîm-i Zülcelal, küre-i arz olan eczahane-i kübrasında, her derde bir deva istif etmiş. O devalar ise dertleri isterler. Her derde bir derman halk etmiştir. Tedavi için ilaçları almak, istimal etmek meşrudur. Fakat tesiri ve şifayı, Cenab-ı Hak’tan bilmek gerektir. Dermanı o verdiği gibi şifayı da o veriyor.

Ey nüzul gibi ağır hastalıklara müptela olan kardeş! Evvela sana müjde ediyorum ki mü’min için nüzul mübarek sayılıyor. 

Ey masum hasta çocuklara ve masum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayret ile o ticareti kazanınız.

Ey hasta kardeşler! Siz gayet nâfi’ ve her derde deva ve hakiki lezzetli kudsî bir tiryak isterseniz imanınızı inkişaf ettiriniz. Yani tövbe ve istiğfar ile ve namaz ve ubudiyetle, o tiryak-ı kudsî olan imanı ve imandan gelen ilacı istimal ediniz.”

Kur’ân’daki şifa dualarını okumak, ilaç tedavisini ve tıbbın gerekli gördüğü diğer müdahaleleri terk etmek anlamına gelmemelidir.

Doktora gitmek, ilaç kullanmak, ameliyat olmak, perhiz yapmak da birer fiili duadır ve şifayı Allah’tan istemektir. Yoksa ne ilaç şifa verir, ne de doktor. Gerçek Şâfi, şifâ verici Allah’tır.

Kur’an’ın her ayeti birer şifadır. Her ayet her hastalık için okunabilir.

Fatiha, İhlas, Nas, Felak, Yasin, Tebareke surelerini Ayet el-Kürsi, Amenarrasülü ve Haşr suresinin son üç ayetini okuyabilirsiniz.

Kur’ân iki şifadan söz eder: Birisi bal, diğeri de Kur’ân’ın kendisi. Bal, maddi bir şifa kaynağı iken, Kur’ân hem maddi hem manevi bir şifa kaynağıdır:

Yine Hz. Aişe (ra)’nin anlattığına göre, Peygamberimiz (asm) her gece istirahate çekileceği zaman İhlâs ve Muavvizeteyn sûrelerini okuyup avuçlarına üfler, sonra ellerinin yetişebildiği yere kadar vücudunun her tarafını meshederdi. 

Peygamberimizin (asm) sözünü ettiği bir diğer şifa suresi, hepimizin bildiği Fâtiha’dır.

Kur’ân-ı Kerim’de “Rabbenâ” ve “Rabbi” ile başlayan pek çok dua âyetleri vardır. Bu âyetleri maddi hastalıkların tedavisi için okuyabileceğimiz gibi, manevi, psikolojik hastalıklar için okuyabiliriz.

Rasûlullah (s.a.v) “Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku” buyurdu.

Dua şu idi: Üç kere: “Bismillah”tan sonra yedi kere, “Eûzu bi-izzetillâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidu ve uhâziru.

Hastanın başını sağ elinle tut ve başparmağını ve işaret parmağını anla bastır ve yedi kere “Fatiha” suresini oku.

Üç kere “ihlâs”suresi ve şu ayet okunur; Lev enzelna…

Çokça kuran okumak; kişiyi sakinleştirir ve üzerine sekinet inmesine, Allahın rahmetinin kendisini kuşatmasına sebep olur.

Kalbin kuvvetlendirmek ve rahatlatmak için denenmiş ve fayda görülmüş bir kıraat ise; kişinin sağ elini kalbinin üzerine koyarak uykudan önce “Mümin suresi”ni, okumasıdır. 

Göz değmesine uğrayan kimseyi, düştüğü rahatsızlıktan kurtarmak için gözü değen kimseye abdest aldırtıp, abdest suyunu bir kabta toplayarak gözzedeye dökmek gerekmektedir. 

Peygamberimiz Eshâbına, bütün ağrı ve ateşli hastalıklar için: “Bismillâhil kebîr eûzü billâhil azîm min şerri külli ırkın ne’ar ve şerri harrin-nâr” duâsını okumayı öğretirdi.

Bazı rahatsızlıklar ve ona şifa verecek Esmaül Hüsna:

Ağrıyan bölgeye elimizi koyarak duamızı okuyalım..

Kulak için: EsSemi

Omurga için: El Cabbar

Saç için: El Bedi’

Adaleler için: El Kavi

Kalp Kasları için: ErRezzak

Atardamarlar için: El Cabbar

Kanser için: Celle Celaluhu

Burun için: Latif- Ğani- Rahim

Bacak için: ErRafi’

Göz – damarları için: El Muteal

Kolon için: ErRauf

Karaciğer için: En Nafi’

Prostat için: ErReşid

Yağ keseleri için: En Nafi’

İdrar kesesi için: El Hadi

Akciğerler için: ErRazık

Kemikler için: En Nafi

Dizler için: ErRauf

Saç Kepeği için: Celle Celaluhu

Kalp için: En Nur

Kalp Damarı için: El Vahhab

Sinirler için: El Muğni

Migren için: El Ğani

Guatr için: El Cabbar

Göz için: EnNur-Basir-Vahhab

Mide için: ErRezzak

Böbrek için: El Hayy

Bağırsaklar için: EsSabur

Pankreas-Şeker hastalığı için: El Bari

Rahim için: El Halik

Romatizma için: El Muheymin

Göz Siniri için: EzZahir

Tansiyon için: El Hafid

Sağlıklı bir ömür için; El-Vasi

İyi bir idareci olmak için; El-Vali

Yeni bir iş kurmak için El-Hakim

Küsleri barıştırmak için El- Cami

Bolluk ve bereket için El- Hamid

Bedenen güçlü olmak için El- Kaviy

Sevmek ve sevilmek için El- Vedud

Daima yükselmek için El- Mukkadim

Birinin elinizden tutması için El-Veli

Her meselenin çözümü için Ez- Zahir

Birilerine iyilik yapmak için El- Latif

İlim ve irfanınızın artması için EL-Alim

Cesur ve atılgan olmak için El -Kahhar

Alacaklarınızı tahsil etmek için El-Bais

Hafızanızın kuvvetlenmesi için El- Habir

İzzet ve şerefinizin artması için El- Mecid

Ağır hastalıklardan korunmak için El-Mümin

İkna kabiliyetinizin yükselmesi için El- Azim

Kaybettiğiniz bir şeyi bulmak için El- Vacid

Üzüntü ve sıkıntıdan kurtulmak için El Halik

Yaşamda neşeli ve enerjik olmak için El-Hayy

İşlerinizde daha başarılı olmak için El- Muhyi

Kötü alışkanlıklardan kurtulma için Er- Reşit

Kötü birinin uzaklaştırılması için El- Muahhir

Zekanızın daha kuvvetli olması için El- Muhsi

Herhangi bir hedefe ulaşmak için El- Musavvir

Eşinizle aranızın daha iyi olması için El- Muksit

Hatırı sayılır insanların sizi sevmesi için El- Vali

Şansınızın ve talihinizin açılması için Eş- Şekkkur

Elinizdeki fırsatları değerlendirmek için El- Muid

Elinizdeki bir şeyi muhafaza etmek için Er-Rakib

İhtiyacınız olan bir şeyi elde etmek için El- Mukit

İnsanlardan hürmet ve saygı görmek için El- Kebir

Sizde eksik olan bir şeyi tamamlamak için El- Mukit

Arzu ve isteklerinizin kabul olunması için El- Mucib

İşinizde yükselmek ve kariyer yapmak için Er- Rafi

Çocuklarınızın size daha itaatkar olması için El- Hadi

Maddi ve manevi anlamda güçlü olmak için El- Metin

Sizde eksik olan bir şeyin tamamlanması için El- Cebbar

Şefkatli ve merhametli olmak için ER-Rahim, Er-Rahman

Aranız açık bir arkadaşınızla barışmak için Celle Celelahü

İnsanlar arasında başı dik ve alnı açık gezmek için El- Hasib

Size zarar verecek kişilerin sizden uzaklaşması için Ed- Darr

Başkalarını duygu ve düşüncelerini anlamak için El Müheymin

Birinin gücü ve varlığı karşısında zayıf kalmamak için El-Müzill

Başladığınız bir işi başarıyla sonuna kadar götürmek için El-Vekil

Zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak organize olmak için El-Kayyum

Herhangi bir konuda haklı olduğunuzu ispatlamak için El- Hakem

Birine yaptırmak istediğiniz işinizin kolaylıkla olması için El-Rezzak

Maddi ve manevi anlamda sıkıntıya düşmemek için El-Muğni, En-Nafi

Olmadık yerden başınıza felaketlerin gelmemesi için El -Mani, Es-Selam

Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin tıbbil’kulubi ve devaiha ve afiyetil, abdani ve şifaiha ve nuril’ebsari ve ziyaiha ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.

Allah şafi ismiyle muamele etsin, maddi manevi hastalıklarımıza şifa versin. Amin.

Hususen hasta kardeşlerimize Risale-i Nur külliyatında geçen Yirmi beşinci Lem’a kısmını okumalarını tavsiye ediyoruz.

Yirmi beşinci Lem’a, yirmi beş devadır. Hastalara bir merhem, bir teselli, manevî bir reçete, bir iyadetü’l-mariz ve geçmiş olsun makamında yazılmıştır.

Bu kitap her derde dermandır.”

Derleyen : Çetin KILIÇ

NurNet.Org

Kaynaklar:
Hadis küliiyatı
Risalei nur külliyatı
Sorularla islamiyet
Peygamber duaları

Risale-i Nur Külliyatından Toplanan Dualar

1- “Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menba’larını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’îd ( yok etmek ve terbiye etmek) ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyetini başı boş bırakıp idam etme.” 10. Söz: 52

2- “Yâ Rab! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn. 6. Söz: 29

3- “Cenab-ı Hak bizi ve sizi, bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin, âmîn…” 13. Söz: 147

4- “Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.” 8. Söz: 36

5- “Cenab-ı Hak beni de, sizi de tarîk-ı Hak’tan şaşırtmasın. Âmîn.” Barla: 248

6- “İlâhi Ya Rabbi! Bizleri bu hakikat ve hidayet yolundan ve hizmetinden ayırma! Hepimize hüsn-ü âkıbet ihsan eyle!” G. Münteşir: 53/91

7- “Cenab-ı Vâhib-ül Ataya’dan dilerim ki, Nur bahçelerinin meyvelerinin hepsinden tatmağa, arkadaşlarım gibi âcizlerini de muvaffak kılsın.” Barla: 57

8- “Ey, göklerde ve ecram-ı ulviyede azameti görünen, Zât-ı Zül Celâl! Ey, zeminde ve zeminin her bir mevcudunda vahdaniyetin delilleri, âyetleri müşahade edilen,   Zât-ı Zül Kemâl! Ey, her bir şeyde ve mahlukta vücub-u vücuduna delâlet eden bürhanlar bulunan, Zât-ı Vâcib-ül Vücud! Ey, azametli denizlerde acâibleri yaratan, Zât-ı Celil-i Zül Kemâl!     Ey,dağlarda zîhayatların hâcetleri için iddihar edilen hazineleri halk eden, Halık-ı Kerîm! Ey, her bir şey’in yaradılışını güzel yapan, güzel tedbirini gören ve ona levazımatını güzel bir tarzda veren, Zât-ı Cemîl-i Zül İkram!  Ey, her bir şey’i her bir hâcetinde, her bir emrinde O’na müracaat eden ve her bir mevcud  her bir keyfiyetinde O’na dayanan ve her bir hak ve hakikat ve hüküm ve hâkimiyet O’na râci olan, Zât-ı Kadîr ve Rabbi Küllişey!       Ey, her şeyde zâhir bir sûrette lütfunun eserleri ve inâyetinin cilveleri ve güzel san’atının lâtif nakışları  ve rahmetinin letâfetli hediyeleri müşahade edilen, Zât-ı Latîf-i Habîr! Ey, zîşuur mahlukatına kudretini göstermek için kâinatı bir meşher-i acâib yapan ve umum masnuatını kudret ve hikmet ve rahmet gibi kemalâtını teşhir etmek için, birer dellâl, birer ilannâme  hükmüne getiren, Zât-ı Kadîr-i Hakîm!  Sen aczden, şerikten ve kusurdan münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki, bize imdad etsin. El aman, el aman, bizi azâb âteşinden ve Cehennem’den kurtar. Âmin, âmin,âmin …”Os. 3. Şua: 100

9-“Ya Rabbi! Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cinn ve insin şerlerinden muhafaza eyle” 11. Şua: 257

10- “Ey bu yerlerin Hakimi! “Sana itimad ediyorum ve herşeyi senin için terkediyorum ve yalnız seninim ve seni istiyorum.” N.İ.Kapısı: 18

11- “Hatiatımı ve galatatımı afv u mağfiret altına almasını Rabb-ı Rahîmimden niyaz ederim.” 5.Şua: 582

12-“Yâ Erhamerrâhimîn! Bu Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) hürmetine, bizi onun şefaatine mazhar ve sünnetinin ittibaına muvaffak ve dâr-ı saadette onun âl ü ashabına komşu eyle! Âmîn.. âmîn.. âmîn..” 15.Şua: 634

13- “Hata etmiş isem Erhamürrâhimîn’den rahmetiyle afvetmesini niyaz ediyorum.” 1. Şua: 692

14- “Ya Rab! Habib-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) hürmetine ve ism-i azam hakkına, şu risale(ler)i neşredenlerin ve rüfekasının kalblerini, envar-ı imaniyeye mazhar ve kalemlerini esrar-ı Kur’aniyeye naşir eyle ve onlara sırat-ı müstakimde istikamet ver. Âmîn. ” 24. Mektub: 308

15- “Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm, sana dehalet ediyorum ve herşeyi sana bırakıyorum ve sana tevekkül ediyorum.” B. Mes: 463

16-“İlahî! Ben seviyor ve temenni ediyorum ki, benim binlerce lisanım olsaydı da, tâ kıyamete kadar benim bedelime istiğfar etseydiler.” B. Mes: 405

17- “Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.” 17.Söz: 221

18- “Yâ İlahî! Yâ Rabbî! Yâ Hâlıkî! Yâ Musavvirî! Yâ Mâlikî ve yâ men lehülmülkü velhamd! Senin mülkün ve emanetin ve vedîan olan şu kulübecikte misafirim, mâlik değilim.” Mesnevi: 68-69

19- “Feya Rabbî, ya Hâlıkî, ya Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetin hacetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir. Vesilem fıkdan-ı hile ve fakrimdir. Hazinem aczimdir. Re’s-ül malım, emellerimdir. Şefiim, Habibin (Aleyhissalâtü Vesselâm) ve rahmetindir. Afveyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle yâ Allah yâ Rahman yâ Rahîm! Âmîn!” Mesnevi: 106

20- “”Ya İlahî! Hasenatım senin atâ’ndandır. Seyyiatım da senin kaza’ndandır. Eğer atâ’n olmasa idi, helâk olurdum” Mesnevi: 206

21- “Cenab-ı Erhamürrâhimîn’den bütün esma-i hüsnasını şefaatçı yapıp niyaz ediyoruz ki: “Bizleri ihlas-ı tâmme muvaffak eylesin… Âmîn…” 21. Lem’a: 166

22- “Cenab-ı Hak sizlere şifa versin, hastalıklarınızı keffaret-üz zünub yapsın. Âmîn âmîn âmîn…” 25.Lem’a: 220

23- “Yâ Rab! Şu Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bereketi hürmetine, bize ihsan ettiğin maddî ve manevî rızkımıza bereket ihsan et!..” 19. Mektub: 119

24- “Ya Rab! (Enbiyaların, asfiyaların ve evliyaların) ders ve talimlerinin hakkı ve hürmeti için, bize ve Risale-i Nur talebelerine iman-ı ekmel ve hüsn-ü hâtime ver ve bizleri onların şefaatlerine mazhar eyle, âmîn!..” 9.Şua: 187

25- “İsm-i Azam’ın hakkına ve Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın hürmetine ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın şerefine..(Risale-i Nur Külliyatını) bastıranları ve mübarek yardımcılarını ve Risale-i Nur talebelerini Cennet-ül Firdevs’te saadet-i ebediyeye mazhar eyle. Âmîn! Ve hizmet-i imaniye ve Kur’aniyede daima muvaffak eyle. Âmîn! Ve defter-i hasenatlarına .(Risale-i Nur Külliyatının) herbir harfine mukabil bin hasene yazdır. Âmîn! Ve Nurların neşrinde sebat ve devam ve ihlas ihsan eyle. Âmîn! Ya Erhamerrâhimîn!.. Umum Risale-i Nur şakirdlerini iki cihanda mes’ud eyle. Âmîn! İnsî ve cinnî şeytanların şerlerinden muhafaza eyle. Âmîn! Ve bu âciz ve bîçare Said’in kusuratını affeyle. Âmîn!” Lem’alar: 450

26- “Ya Rabbî ve ya Rabb-es Semavatı Ve-l Aradîn! Ya Hâlıkî ve ya Hâlık-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi(zi bize) müsahhar eyle! Ve matlubumu(zu) (bize) müsahhar kıl! Kur’ana ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur’a müsahhar yap! Ve (bize) ve ihvanım(ıza), iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa Aleyhisselâm’a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm’a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm’a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a Şems ve Kamer’i teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur’a kalbleri ve akılları müsahhar kıl!.. Ve (bizi) ve Risale-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennet-ül Firdevs’te mes’ud kıl! Âmîn, âmîn, âmîn!..” 3. Şua: 58-59

27- “Ey Rabb-ı Rahîmim! Senin (şu) mahlukun ve masnuun ve abdin hem âsî, hem âciz, hem gafil, hem cahil, hem alîl, hem zelil, hem müsi’, hem müsinn, hem şakî, hem seyyidinden kaçmış bir köle olduğu halde, kırk sene sonra nedamet edip senin dergâhına avdet etmek istiyor. Senin rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatiatlarını itiraf ediyor. Evham ve türlü türlü illetlerle mübtela olmuş. Sana tazarru’ ve niyaz eder. Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen; zâten o senin şânındır. Çünki Erhamürrâhimînsin. Eğer kabul etmezsen, senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki, dergâhına gidilsin. Senden başka hak Mabud yoktur ki, ona iltica edilsin!..”

28- “Seher vakti bir haşir meydanı gibidir. Her şey uyanmış, gelmiş, tesbih ediyorlar.Ey nefsim, ne zamana kadar gaflet uykusu içinde sersem olarak kalacaksın? Ömrünün ikinci vakti gelmiş, kabre doğru sefer başlamıştır. Her canlıdan ayrılıyorsun. Ney gibi âvâz etmek için niyaz ve namaza gayret et! Diyorum ki: “Ey Rabbim, pişmanım, mahcubum, utanıyorum..Sayısız günahlardan dolayı perişanım. Zelilim, gözlerim yaş dolu, hayatım kararsız, garibim, kimsesizim,  zayıfım, güçsüzüm, hastayım, âcizim, ihtiyarım, iradem yok, aman diliyorum. Afv arıyorum. Yardım diliyorum. Senin dergâhından, Ey Allah’ım.” 18. Söz: 234 

Abdülkadir Haktanır gibi, dua etmek isteyenlere de bu fırsatı takdim ediyorum !!!

NurNet.Org