Etiket arşivi: rusya

Üniversite Nur Talebelerinin bir açıklaması: Risale-i Nurların inkişafı

Rusya’da evlere yapılan baskınlara bir teselli ve geçmiş olsun mahiyetinde Risale-i Nur Külliyatında geçen, üniversite Nur Talebelerinin bir açıklaması

Aziz, sıddık kardeşlerimiz!

İmtihan ve gazânız geçmiş olsun der, sizi tebrik ederiz. Risale-i Nur’un tahkikî iman dersleriyle iman mertebelerinde terakki ve teali edip kuvvetli imanı elde eden Nur talebeleri için öyle taarruzlar, bir cihetten bir imtihandır ve kömürle elması tefrik eden bir mihenktir. Nur talebeleri için Allah’a iman, Peygamber’e ittiba’ ve Kur’an-ı Kerim’le amelden dolayı hapisler bir Medrese-i Yusufiye’dir. Zulüm ve işkenceler birer kamçı, birer perçindir. Kader-i İlahî bize o hücumlarla işaret veriyor ki: “Haydi durma çalış!” Kur’an ve iman hizmeti uğrunda mahkemelerde konuşmak, Nur talebelerince bir dostu ile sohbet etmektir. Karakollara götürülüp getirilmek, çarşı pazara gidip gelmekten farksızdır. Kelepçeler, dinî cihad-ı ekberin birer altun bileziğidirler. Beşerin zulmen mahkûm etmesi ise, hakikatte Hakk’ın beraet vereceğine bir delildir. Bütün öyle işkence ve zulümler, Nur talebeleri için birer şeref madalyasıdır. Ne mutlu ki, otuz seneden beri Nur talebeleri ağabeylerimiz bu nimetlere mazhar olmuşlar. Maalesef bizlere ki, bizler bu şereflere nail olamadık ve olamayacağız da. Zira bunları kazandıran devir kapanmak üzeredir.

Risale-i Nur, bu vatan ve millete emniyet ve asayişi temin eden ve kalblere birer yasakçı bırakan imanî bir eserdir. İslâmiyet düşmanlarının tahrikatıyla olan müteaddid mahkemelerde Risale-i Nur’a beraetler verilmiş, Temyiz Mahkemesi ittifakla beraet kararını tasdik ederek Risale-i Nur davası kaziye-i muhkeme halini almıştır. Yirmibeş mahkeme de “Risale-i Nur’da suç bulamıyoruz” diye karar vermiştir. Otuz seneden beri yüzbinlerle Nur talebelerinin bir tek vukuatı görülmemiştir. Bunun için, Risale-i Nur’un neşrine mâni’ olmaya çalışanlar, emniyet ve asayişin düşmanı ve vatan ve millet haini anarşistlerin hesabına bilerek veya bilmeyerek çalışanlardır. Risale-i Nur’a ilişen hükûmet değildir; çünki emniyet ve zabıta anlamış ki, Bedîüzzaman ve Nur talebelerinde siyasî bir gaye yoktur. Bunların meşguliyeti, sadece iman ve İslâmiyettir. İşte o gizli din düşmanlarının taarruzları karşısında Nur talebeleri Risale-i Nur’daki tahkikî iman derslerinin verdiği iman kuvvetiyle metin, salabetli ve mağlub edilmez bir hizb-ül Kur’an ve fethedilmez bir kal’a halindedirler. Din düşmanları tarafından hücumlar oldukça, Nur talebelerinin Risale-i Nur’a ve üstadlarına olan sadakat ve sebat ve faaliyetleri ziyadeleşir, perçinleşir.
Bir talebesi Üstadımıza şöyle yazmış:

“Ey benim aziz kahraman Üstadım! Muarızlarımız arttıkça kuvvetimiz çoğalıyor.. Rabb-i Rahîmimize hadsiz şükürler olsun.

Nur talebeleri, evvelâ kendi imanlarını kurtarmak, bununla beraber din kardeşlerinin de imanlarını kurtarmak için Kur’an-ı Hakîm’in yüksek ve parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur’u okumuşlar ve okutmuşlardır. İmanlarını kurtarmaya çalıştıkları ve rıza-yı İlahî için Kur’ana ve imana Risale-i Nur’la hizmet ettikleri sırada maruz kaldıkları hücum ve taarruzlara hiç ehemmiyet vermeyerek o gizli din düşmanlarının tasallutlarını, saldırışlarını kendileri için iman ve Kur’an hesabına bir kamçı ve bir teşvikçi hükmüne geçtiğine kanaat getirmişlerdir.

Nurlara olan taarruzların bir zararı olsa yirmi faydası vardır. Elbette yirmi kazanca karşı bir zarar hiç hükmündedir. Taarruzlar ancak ve ancak Nur’un neşriyat ve fütuhatının genişlemesine, inkişafına sebebdir ve millet-i İslâmiye nazarında itimad ve emniyet kazanmasına medardır.

Risale-i Nur’un Anadolu genişliğinde ve Âlem-i İslâm vüs’atinde ve Avrupa ve Amerika çapındaki maddî ve manevî tesirat ve fütuhatına ve neşriyatına şahid olan İslâmiyet düşmanları yine bazı taarruzlar yapmışlar. Aldığımız haberlere göre bu taarruzlardan sonra, hususan şark vilayetlerinde, eskisine nazaran Nur’un fütuhatı on gün içinde on misli fazlalaşmış.

Hem böylelikle halkın nazar-ı dikkati Risale-i Nur’a ve Üstadımıza çevrilmiş; uyuyanlar uyanmış, tenbeller harekete gelmiş, ihtiyatsızlar ihtiyata muvaffak olmuşlardır. Bu acı taarruzlar gelip geçici olmakla beraber, sırf bir korku ve evham yaymak kasdıyla yapılan vesileler ve desiseli manevralardır. Ahmak din düşmanları güya Nur talebelerini korkutmak sevdasıyla resmî kimseleri aldatıp tahrik ve âlet etmeye çalışıyorlar. Acaba o gafiller bilmiyorlar mı ki, bizler Nur’un talebeleriyiz. Dinsizlerin, masonların, komünistlerin mahiyeti gayet derecede zayıftır. Zahiren kuvvetli gibi görünmeleri, serseri bir çocuğun bir haneyi bir kibritle mahvetmesi gibi tahribatla iş görmelerindendir. Evet onlar son derece zayıftırlar, çünki bir serçe kuşu kadar iktidarı olmayan kendi varlıklarına güvenirler. Hem son derece zillet, meskenet ve aşağılık içindedirler; çünki insanlara kul-köle olup onlara müraîlik, riyakârlık ve dalkavukluk ediyorlar. Ehl-i iman ise, hususan tahkikî iman ile imanı inkişaf edenler kavîdirler, muazzezdirler. Onların her biri bir abd-i aziz ve bir abd-i küllîdirler; çünki onlar, bir Kadîr-i Zülcelal’e ve bir Hakîm-i Zülkemal’e ve bir Hâlık-ı Kâinat’a ve bir Rabb-üs Semavati ve-l Arz’a ve bir “Ve Hüve alâ külli şey’in Kadîr”e ibadet ederler, kulluk ederler…  O’na intisab ederler, hem istinad ederler.

Bu gizli din düşmanları ve münafıklar çoktandır anladılar ki, Nur talebelerinin kefenleri boyunlarındadır. Onları Risale-i Nur’dan ve üstadlarından ayırmak kabil değildir.

Bizim hizmet-i imaniyeye nazaran cam parçaları hükmündeki siyasetle alâkamız yoktur. Diyanet Riyaseti ehl-i vukuf raporunda: “Risale-i Nur kitablarında siyaseti alâkadar eden mevzular yoktur.” demiştir. Hattâ o zaman, yine Afyon savcısı da iddianamesinde: “Bedîüzzaman ve talebelerinin faaliyeti siyasî değildir” diye hükmetmiştir. Evet Risale-i Nur şakirdlerinin meşgul olduğu vazife, en muazzam olan mesail-i dünyeviyeden daha büyüktür. Siyasetle uğraşmaya vaktimiz yoktur. Yüz elimiz de olsa, ancak Nur’a kâfi gelir. Amerika, İngiliz kadar servetimiz de olsa, yine imanı kurtarmak davasına hasredeceğiz. Hem bir takım siyasî işlerle veya bir takım bâtıl cereyanlarla ve fikirlerle uğraşmaya zamanımız yoktur. Ömrümüz kısadır. Vaktimiz dardır. Üstadımızın dediği gibi, “Fena şeylerle meşguliyet fena tesir eder. Fena iz bırakır.” Hususan böyle bir asırda “Bâtılı iyice tasvir etmek, safî zihinleri idlâldir.” Evet menfîlikleri öğrenerek mücadele edeceğim gibi sâf bir niyetle başlayıp, menfî şeylerle meşgul ola ola dinî bağları ve dinî salabet ve sadakatı eski haline nazaran gevşemiş olanlar olmuştur.    Risale-i Nur, nuru yerleştirerek zulmeti izale ediyor; yok ediyor. İyiyi öğreterek, fenayı fark ve tefrik ettiriyor ve vazgeçiriyor. Hakikatı ders vermekle, bâtıldan kurtarıyor ve bâtıldan mahfuz kılıyor.

Hülâsa-i kelâm: Biz, ancak Nurlarla meşgulüz. Biz mücevherat-ı Kur’aniye ile iştigal ediyoruz. Bizler, Kur’anın kâinat vüs’atindeki elmas gibi hakikatlarına çalışıyoruz. Bizler, ancak bâkiye hizmet ediyoruz. Bizler, fâni şeylere emek sarf etmeyiz. Bizim Risale-i Nur’la olan hizmet-i imaniyemiz, başka şeylerle iştigalimize ihtiyaç bırakmıyor.. her şeye kâfi geliyor…

Elhasıl: Üstadımız Bedîüzzaman’la ve Risale-i Nur’la mücadele eden insafsız gizli din düşmanları, acz-i mutlakla ebede kadar mağlubiyettedirler. Bedîüzzaman ve Risale-i Nur ise, ebediyen muzaffer ve muvaffaktır. Şahsı çürütmeye çalışmakla, Risale-i Nur çürütülemez. Zira Risale-i Nur, bizâtihî hüccet ve bürhandır. Onu ve onun müellifini çürütmeye çalışanlar, çürümeye mahkûm olmuşlardır. Nümunesi, tarih müvacehesinde meydandadır ve hem de çürüyeceklerdir. Risale-i Nur’daki yüksek hakikat, Risale-i Nur’u ebede kadar payidar kılacaktır…

Evet Nur talebeleri ağır ceza mahkemelerinde demişler ki: “Bizi Üstadımız Bedîüzzaman’dan ve Risale-i Nur’dan ve bizi bizden ayıracak hiçbir beşerî kuvvet yoktur.” Evet o münafıkların atomları dahi, bu hususta âcizdir. Farz-ı muhal yapabilseler, hattâ cesedimizi öldürseler de, ruhumuz selâmet ve saadetle ebediyete gidecektir. Hem Üstadımızın Mektubat mecmuasında dediği gibi deriz: “Birimiz dünyada birimiz âhirette, birimiz şarkta birimiz garbda, birimiz şimalde, birimiz cenubda olsak; biz yine birbirimizle beraberiz.”

Birinci Cihan Harbi’nde Gönüllü Alay Kumandanı olarak esir düştüğü Rusya’da Moskof Çarlığına karşı izzet-i İslâmiyeyi muhafaza edip, kurşuna dizileceği hengâmda “Âhirete gitmek için bana bir pasaport lâzımdı” diye ölümü istihkar eden böyle bir kahraman-ı İslâm Üstadımız Bedîüzzaman’ın eserlerini okumak nimet-i uzmasına mukabil canımızı da feda etsek, ömrümüzü de ona vakfetsek, zulümden zulüme de sürüklensek, ömrümüzün nihayetine kadar şükran secdesinden de kalkmasak, bize yine ucuzdur…

Üstadımız sık sık der ki: Mesleğimiz müsbettir, menfî hareketten Kur’an bizi menediyor.

… insafsız zalimlerden intikamımızı şöylece alacağız: Risale-i Nur’u ölünceye kadar mütemadiyen okuyacağız ve neşrinde sebat ve sadakatla hizmet edeceğiz. Onu altun mürekkeblerle yazacağız inşâallah…

Üniversite Nur Talebeleri

Risale-i Nurların Rusya’da Fütuhatına ve İnkişafatına Sebep Olacak

Rusya’nın Sankt Peterburg kentinde Nur talebelerine yönelik 2 mart tarihinde bazı evlere yine baskın düzenlendi. Güvenlik güçlerinin (FBS), baskın düzenlediği dairelerde Türkçe ve Rusça Risalelere el konuldu. 5’i Rus vatandaşı, 4’ü Azerbaycan ve 1’i Türkmenistan vatandaşı toplam 10 kişi tutuklanarak FSB’ye getirildi.

Bu da gösteriyor ki, Rusya’da (60’larda olduğu gibi) Nur Talebelerini korkutmaya çalışıyorlar.

Biz biliyoruz ki, onların bu taarruzu gayet derecede zayıftır. Zahiren kuvvetli gibi görünmeleri, serseri bir çocuğun bir haneyi bir kibritle mahvetmesi gibi tahribatla iş görmelerindendir. Evet onlar son derece zayıftırlar, çünki bir serçe kuşu kadar iktidarı olmayan kendi varlıklarına güvenirler..

Nurlara olan taarruzların bir zararı olsa yirmi faydası vardır. Elbette yirmi kazanca karşı bir zarar hiç hükmündedir. Taarruzlar ancak ve ancak Nur’un neşriyat ve fütuhatının genişlemesine, inkişafına sebebdir ve millet-i İslâmiye nazarında itimad ve emniyet kazanmasına medardır.

SaidNur.Com

Rusya Dinsiz Kalamaz

Günümüzde İslam’ın Rusya’da hızla yayılması, aynı zamanda bir çok “dinsiz” komiteyi de harekete geçirmiş bulunmakta. En son Kaliningrad Mahkemesi’nin Risale-i Nur’lar hakkında açmış olduğu dava böyle bir komitenin de Rusya’da varlığını bizlere ispat etmektedir.
Ateizm’in altın çağını Rusya’da yaşadığını düşünürsek din ve dindarlara olan baskının da aslında çok sürpriz olmadığını görürüz. Komünist rejimin hızla yıkılmasıyla birlikte gerileyen karanlık Ateizm fikri yerini Kur’an’a ve Nur’a bırakarak “Karanlığın en zifiri noktası, aydınlığa en yakın olan anıdır” hakikatini bizlere gösteriyor. Rusya’dan gelen müjdeli hizmet haberleri de bunu bizlere gösteriyor.
Rusya’da zahirde şer gibi görünen bu hadiseyi değerlendirirken sosyal bir gerçeği de göz önünde bulundurmak gerekiyor Ateizm karanlığıyla en karanlık yıllarını yaşayan Rusya İslam’ın nuruyla elbette bir gün şereflenecektir. Tabi bu bir süreçtir. Zaman bu hakikati en güzel şekilde tefsir edecek, Kur’an dünyada son bir kez mutlak hakim olacaktır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’de  bizlerin şimdilerde idrak edebildiği bu sosyolojik gerçeği analiz ederek Rusya hakkında şunları söylemiştir :
“İki dehşetli Harb-i Umuminin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavi ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir.” (Emirdağ Lahikası, s. 311)”
Emirdağ Lahikası’nda geçen bu ifadeler Rusya’da Hıristyanlığın hızla tevhide yaklaştığını, akıl ve mantık esaslarına dayanan İslamiyet’e hızla yaklaştığını belirtiyor..
Risale Ajans

Rusya’daki Bu Hadise Yeni Değil!

Bu Kitaplar Yasak Olursa Bütün Kitapların Yasak Olması Gerek

Aziz ve Muhterem Ağabeyler.
Evvela, geçen şuhur-u selasenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik eder, müstecab dualarınızı rica ederiz. Elhamdülillah, Risale-i Nur, Rusya’da her geçen gün daha da süratli bir şekilde intişar ediyor, kökleşiyor. Tâ Rusya’nın en uzak köşelerinden (Mesela, Viladivastok) tanımadığımız, bilmediğimiz insanlar, “Biz bu kitapları okuyoruz, hizmet ediyoruz” diye mektuplar yazıyorlar.

Geçen senenin hepimizi alakadar eden en mühim meselelerinden biri, Yekaterinburg’da kitapların müsadere edilerek, Üniversite uzmanlarından müteşekkil ehl-i vukuf heyeti teşkil olunarak tetkik edilmesi ve en son, dokuz ay devam eden inceleme neticesi olarak, Yekaterinburg şehir savcılığı, iddia olunan ittiham ispat olunamadığından, “Mahkemeye varmadan işe hitam verilsin” diye karar vermiş. Elbette, zahiri sıkıntılı haller altında çok güzel parlak hizmetler oldu. Geniş dairede Risale-i Nur’un ehemmiyeti bir daha ispat olundu. Rusya’nın söz sahibi müftüleri, savcılığın adresine, Risale-i Nur’un mahiyetini ibraz eden mektuplar yazdılar. Hatta o müftülerden biri, “Ben onlara, sizin ittihamınızla bu kitaplar arasında yerle gök kadar fark vardır diye anlattım.” dedi.

Başka bir profesör, “Ehl-i vukufun umum metinden her hangi bir parçayı ele alarak kendi kasıtlı ittihamlarını ispat etmek için yanlış tevillere saptıklarını ve incelenen kitapların bin sahife olup, tenkit olunan cümlelerin bir sahife teşkil ettiğini ve binde bir ihtimale göre, esas gayesi, hedefi; kainat, insan, iman, hayat, ahiret vs. olan derin, dini, ilmi eserlerin ittiham olunması muhal ender muhaldir” diye fikrini beyan etmiştir.

Avukatlardan biri Rusya Baş Savcılığına şekva mektubunu yazmış ve oradan “Mektubunuzu aldık ve nezaretimizde işe bakılacaktır” diye cevap gelmiş.

O kardeş çok tesirli bir mektup yazmış. “Bu kitaplar ittiham ve yasak olursa bütün kitapların yasak olması gerek”, “Bu kitaplar bütün dünyada, o cümleden Avrupa’da rağbetle karşılanıyor” diye ifadeler var.

Bu işi kontrol eden yüksek görevli şahıs “Neden bu işe, mahkemeye varmadan ispat olunamadığından hitam verilmiş?” sorusuna “Bu tür işler çok ince ve hassastırlar. Ben tecrübeme istinaden diyorum ki, bu iş mahkemeye varsa bile, ittihamın ispat olunması ihtimalden uzaktır, binaenaleyh bu tür işlerde çok dikkatli olmak icap eder. Çünkü aynı ittihamla biz kendimiz müttehem olabiliriz” diye cevap vermiş.

Elbette, bu hadiseler Muazzez Üstadımızın verdiği beşaretlerden, müjdelerden birer numunelerdir ve Üstadın elli sene önce “Dinsiz bir millet yaşamaz, Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir musalaha veya tabi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’an’a kılınç çekemez” diye ifade ettiği âli beyanatının bir emaresidir.

İnşaallah, dua edin Cenab-ı Hak bu hadiseleri, Rusya’nın ve bütün dünyanın semasında, ebedi Kur’an hakikatleri olan Risale-i Nur’un bulutsuz parlak güneş gibi parlamasına vesile kılsın. Amin…

Rusya Nur Talebeleri
Moskova / Rusya