Etiket arşivi: sorgu

Kabir (Şiir)

Bilir misin bir kabir ya bir cennet bahçesi

Ya da cehennemlerden çukurun bir tanesi

 

Oraya giren kişi ameliyle baş başa

Kabirde bir haksızlık mümkün değildir hâşâ

 

Bütün o sevdikleri bırakır tek başına

Kabre konulmak için hiç bakılmaz yaşına

 

Kimisi amelinden sıkıntılar çekiyor

Salih insanlar ise orada ferahlıyor

 

Münker ve Nekir gelir sorarlar ahvalini

Ancak Yaradan bilir o mevtanın halini

 

“Rabbin kimdir?” diyerek ilk soruyu sorarlar

Sonra “Resulün kimdir?” diyerek sorgularlar

 

Buna benzer sorular gelir arka arkaya

 Allah yardım eylesin oradaki mevtaya

 

Kişi cevap verirse “Ne mutlu sana!” derler

O kişiyi müjdeler ve de tebrik ederler

 

Cevap vermezse şayet kabir daralır birden

Kemiklerini kırıp sıkıştırır her yerden

 

Yılan ve akrep dolar o şahsın mezarına

Kimseler kulak vermez onun ah-u zarına

 

Ameliyle baş başa kalacaktır orada

Kıyamet kopana dek bekler o dar odada

 

İsrafil’in suruyla mahşer dolup taşacak

Ölen bütün zihayat orada buluşacak

 

Ya Rabbi kabrimizi “Cennet Bahçesi” eyle!

Dünyada cümlemizi birer Salih kul eyle!

 

Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR

Binbaşı Asım Önerdem’i Rahmetle Anıyoruz

Binbaşı Asım Önerdem istikamet şehididir. 6 Mayıs 1935 tarihinde Isparta Sorgu Hâkiminin karşısında ifade verirken vefat etmiş, şehid olmuştur. O sırada Bediüzzaman Hazretleri de aynı hapishanededir. Tarihçe-i Hayatta bu bahis anlatılmaktadır.

Binbaşı Asım Bey ile beraber tutuklanıp aynı sorgulama hadisesinin içinde bulunan Mehmed Gülırmak, o anda şahidi olduğu hadiseyi “Ağabeyler Anlatıyor-1” kitabında şöyle anlatmaktadır:

“Benim arkamdan bağırarak bir ses:

“Binbaşı Âsım Bey! Binbaşı Âsım Bey!”

Âsım Bey:

“Canımı mı alacaksınız be yahu, ayakkabımı bir giyeyim ne var bu kadar?”

Biz sonra duyduk, Binbaşı Âsım Bey’in ellerine kelepçe takarlarken:

“Bu eller Cumhuriyet kurulurken çok taşlar koydu” demiş. İşte Âsım Bey sulh hâkimine ifade verirken orada yığılıveriyor.

ŞİMDİ BU ANDA ÜSTADININ HUZURUNDA VEFAT ETTİ

Üstad o anda yukarıda. Üstad bakır kap gönderdi gardiyanla, altına kâğıt yapıştırıyor, kâğıtta: “Bismillahirrahmânirrahîm, Kâlu innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun. Rahmetli Âsım Bey kardeşimiz şimdi bu anda Üstadının huzurunda vefat etti. Semâdan binlerce melâike indi ve kolları arasında semâya aldılar çıktılar mübarek ruhunu.” (Binbaşı Merhum Asım Bey isticvab edildi; eğer doğru dese, Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namuskârane ve müstakimane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp, “Ya Rab, canımı al!” diyerek on dakikada teslim-i ruh eyledi. İstikamet şehidi oldu. Ve dünyada hiçbir kanunun hata diyemiyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve bir tasdike hata tevehhüm edenlerin çirkin hatalarına kurban oldu. Evet; Risale-i Nur’dan tam ders alan, bir su içer gibi, kolayca terhis tezkeresi telâkki ettiği ecel şerbetini içer. (T.Hayat 222)

Biz Âsım Bey’in vefatını Üstad’ın yazdığı bu kâğıttan öğrendik. Allah Allah artık biz bihûş olmuştuk. Artık Âsım Bey’in cenazesini bile bir daha göremedik.

Ömer Özcan

Risale Haber