Etiket arşivi: tuvalet

Tuvalet ve banyolarda temizlik kuralları?

Soru: Tuvalet ve banyolarda dikkat etmemiz gereken temizlik kurallarını pek bilemiyor, vesveseye kapılıyoruz. Çevremize de pek soramadığımız bu konularda vereceğiniz bilgilerle bizi şüphelerden kurtaracağınızdan dolayı şimdiden teşekkürler..

Cevap: Gerçekten de önemli mükellefiyetlerimizden biri, belki de en birincisi tuvalet ve banyolardaki temizlik kurallarıdır. Çünkü elbise ve beden temizliği ibadetin sahih olma şartlarından biri, hatta en birincisidir. Bundan dolayı, “İslam, temizlik temeli üzerine kurulmuştur!” buyuran Efendimiz (sas), “Tuvaletlerde idrar sıçramasından kaçının, kabir azabının çoğu idrar sıçramasındandır.” ikazıyla tuvalet ve banyo temizliğinin önemine dikkatimizi çekmiştir.

Bu sebeple geçmişteki Müslümanlar ayakta idrardan kaçınmış, kabir azabına sebep olan idrar sıçramasından korunmak için diz büküp çömelerek korunmaya çalışmışlardır. Ancak modern tuvaletlerin hizmete girdiği günümüzde buna ihtiyaç olmadığı düşünülebilir. Çünkü esas olan diz bükmek değil, idrar sıçratmamaktır. Bugünkü tuvaletlerin yapısı diz bükmeden bu temizliği temin ediyorsa artık çömelmek gibi zorlanmaya ihtiyaç duyulmayabilir. Nitekim Gazali Hazretleri, İhya’sında, ayakta idrar yapmaya ruhsat olduğunu da ifade etmektedir. Demek ki, mühim olan, kabir azabına sebep olan idrarın üzerimize sıçramasını önlemektir. Hangi halde bu sıçrama önleniyorsa onun uygunluğunda şüphe yoktur.

Tuvalet ve banyoda mühim olan bir diğer husus da, kıbleye yönelmiş olarak oturmamaktır. Hadiste ‘şarriku, ev garribu!‘ buyrulmuştur. Yani ‘Ya doğuya, yahut da batıya meyledin, tam kıbleye yönelmeyin!‘ demektir.

İmam-ı Şafii Hazretleri bu emrin, ev dışındaki açık alanlara ait olduğunu düşünür. ‘Her tarafın duvarla çevrili olduğu kapalı alanlarda kıbleye yönelme yasağı yoktur, der. Ancak Hanefi’de ev içinde de dışında da kıbleye yönelmeme tavsiyesi vardır.

Bu sebeple İslam medeniyetinde tuvalet taşları, kıbleye yönelik halde konulmamaya dikkat edilmiştir. Şayet mecbur kalınıp da konulmuşsa, hafif sağa sola meylederek oturma tavsiyesi söz konusu olmuştur.

Bu konulardaki uyarılarında Efendimiz (sas) Hazretleri buyurmuş ki:

-Sizden biriniz banyo yaptığı yere idrar yapmasın, idrar yaptığı yerde de banyo yapmasın, abdest almasın, vesvesenin çoğu idrar ettiği zeminde yıkanmasından meydana gelir.

Bu itibarla, tuvaletle banyo ayrı zeminde olmalı, mümkün olduğu kadarıyla vesveseye sebep olabilecek kirli su sıçratma ihtimalinden kaçınmalıdır. Ancak, yer darlığı gibi mecburiyetlerden dolayı tuvaletle banyonun birleştiği zeminlerde, tuvalet kirlerinin özel yerlerden akıp gittiğinden dolayı zeminden kirli su sıçrama ihtimali yoksa bir mahzur da olmayacağı düşünülerek işi zorlaştırmamalıdır.

Banyolarda etek ve koltuk altı temizliği de beden temizliğinin önemli sünnetlerinden biri olarak görülmüştür.

Ancak bu gibi beden temizlikleri sırasında, bedenden ayrılan tüy, saç ve tırnakların cünüpken değil de, beden temizken ayrılmasında isabet olduğuna da işaret edilmiş, cünüpken bu temizliğin yapılması caiz olsa da, uygun değildir denilmiştir. Bu sebeple, banyoda yapılacak beden tıraşları cünüpken değil, beden temizlendikten sonra yapılmalı, bedenden ayrılan her parça vücut temizken ayrılmış olmalıdır. Çünkü bu parçalar son dirilmede yine insana dönecektir. Öyle ise bunlar temizken ayrılmalı, dönerken de bedenimize temiz olarak dönmelidir, diye yorum yapanlar olmuştur.

Küçük ev banyolarında temizliği tam temin etmek için kısa bir müddet bedenin tamamı açık olarak yıkanmak caiz olabilirse de, büyük ve umumi banyolarda tesettürsüz yıkanmak caiz görülmemiştir. Göbek ile diz kapağı arasının bir peştamal ile kapalı bulunması gereklidir. Tesettürsüzlerden koruyucu meleklerin uzaklaşacakları da hatırlatılmıştır.

Kirli suların döküldüğü tuvalet ve banyolarda dua okumak da mekruh sayılmıştır.

Ahmed Şahin / Zaman Gazetesi

İnsanca tuvalet edebi ve çevre

Alışveriş merkezlerinden birinde namaz için mescide gittim. Lavabo kısımlarında bazı insanların –mazeretli olmadıkları halde- ayakta, gözler önünde, sıkılmadan idrar yaptıklarına şahid oldum. Bazen bu manzaraları herkesin geçtiği şehirlerarası yollarda, yol kenarlarında görmeniz de mümkündür. Bunlar bizi ürpertiyor. Tiksindiriyor, utandırıyor ve üzüyor.

Üzülmemizin sebebi, birçok insanın son din ve hak din olan İslamiyet’in eğitimini almadan yetişmiş olmaları, İslamiyet’in insanları olgunlaştıran, medenileştiren, erdemli hale getiren medeniyet kurallarından bilgisiz kalmalarıdır.

Bu utandırıcı manzaralardan, edebimize ve ahlakımıza aykırı her türlü ayıp ve günahlardan kurtulmanın yolu, yüce dinimiz İslamiyet’i evlatlarımıza ve öğrencilerimize en küçük yaşlardan itibaren öğretmekten geçer. Bu eğitim ve öğretimin verileceği kurumlardan biri aile yuvası, biri cami, biri de okuldur. Kışlayı da buna dahil ederseniz nurun ala nur olur.

Beni bu gün, bu konuda yazmaya mecbur eden, gördüğüm o ürpertici manzaralar ve tuvalet adabını bilmeye olan ihtiyacımızdır. Ben bu konuyu yazmaya kendimi mecbur ettim, siz de okumaya kendinizi lütfen mecbur edin.

Namaz farzını yerine getirmenin dış şartlarından biri de necasetten taharettir. Yani gerek bedeni ve gerekse elbiseyi namaza engel olan küçük-büyük pisliklerden arındırma ve temizlemedir.

Fıkıh ve ilmihal kitaplarımıza göre insanın gerek dışkısı ve gerekse idrarı ağır necislerden sayılmıştır. Bunların, elbiseye ve bedene bulaşmaması ve sıçramaması için en üst derecede dikkat ve titizlik gerekmektedir. Eğer bu titizlik gösterilmezse, bedene ve elbiseye bulaşan gerek bu ağır necisler, namazın sıhhatine ve geçerliliğine engel olabilir. Namazsızlık veya kıldığı halde kabul edilmemek insanın maddî ve manevî saadetten, hatta cennetten mahrum kalmasına yol açabilir. Mesele bu kadar önemlidir ve ciddidir. Onun içindir ki İslamiyet, temizliği imandan saymıştır.(1)

Usulsüzlüğün vusulsüzlüğe sebep olmaması için Başta Kur’an’ımız, sonra Kur’an’ın baş müfessiri ve uygulayıcısı Sevgili Peygamberimiz her şeye bir edep, bir ölçü ve bir usûl getirmiştir. Sahanın otoriteleri, bu ölçülere dayanarak tuvalet adabını fıkıh kitaplarımızda (2) ve ilmihallerde (3) ortaya koymuşlardır. Biz de onlardan aldığımız tuvalet adab ve inceliklerini, önemine binaen bir kere daha dikkatlere sunmak istiyoruz.

TUVALET ADABI:

1-Tuvalete gitmeden önce çoraplar çıkarılır.

2-Pantolonun paçaları yukarı sıvanır.

3-Tuvalete sol ayakla girilir.

4-Girmeden hemen önce, tuvalet yapılacak yerin dışında şu dua okunur: Bismillah Allahümme Euzu bike mine’l-hubsi ve’l-habais manası: “Bismillah, Allahım! Maddî ve manevî bütün pisliklerden sana sığınırım.” (4)

5-Tuvalete girdikten sonra kapı içeriden kilitlenir.

6-Tuvalette mümkünse sola meyilli olarak oturulur. Büyük ve küçük necasetin gelmesi kesildikten ve erkeğin istibra etmesiyle necasetin kesildiğine dair kalbi mutmain olduktan sonra taharete (istincaya) yani temizlenmeye başlanır.

İstincayı kadın-erkek herkes yapar. İstibrayı sadece erkekler yapar. İstibra, idrarın en son damlasını vücuttan atma operasyonunun adıdır. Bu da erkeğin ya yürümesi, ya öksürmesi, ya da sol yanına meyletmesiyle olur.  Yine erkeklere mahsus olarak İdrar’ın çıktığı yer öne doğru bir kaç defa  sıvazlanır.   Böylece kalan idrar tamamen boşaltılır. Kadının istibraya ihtiyacı yoktur. Kadın necasetin kesilmesinden sonra biraz bekler, sonra taharetlenmeye başlayabilir. (5)

İstincanın yani taharetlenmenin en güzel şekli üç kademeli yapılanıdır:

a-Önce arazide bulunuluyorsa üç taşla, evlerde tuvalet kâğıdı ile necasetin çıktığı yerler kuru olarak silinir, sonra

b-Su ile yıkanır, sonra da

c-Kurulama yapılır.

7-Tuvalette sağ el, temizlikte kullanılmaz. Sağ elle musluk açılarak tasa veya ibriğe su alınır.

8-Sol ele su dökülür. Necasetin çıktığı mahal sol elle, (bilhassa orta parmak diğer parmaklardan biraz üste çıkarılarak) iyice yıkanır. Parmak uçları necasetin çıktığı mahalle değdirilmez.

9-Tuvalet işleri sol elle halledilmelidir Fakat tuvalet çeşmesi, tuvalet tası ve kapı kolu asla sol elle tutulmamalıdır. (6)

Söz buraya gelmişken merhum Necip Fazıl’ın şu mısralarını hatırlamadan geçmeyelim:

“Aklımı ve fikrimi hep sağ elime verdim,

Görevi olmasaydı, sol elimi keserdim.”

10-Tuvalete girdikten sonra dünyaya ait ve ahirete ait meseleler düşünülmemelidir Her hangi bir şeyle meşgul olunmamalı, her hangi bir şey konuşmamalı, necasete bakılmamalı, bir an önce ihtiyaç giderip orası terk edilmelidir.

11-Tuvalet ihtiyacını giderirken ön veya arka, kıbleye doğru gelmemeli ve özürsüz ayakta idrar yapılmamalıdır. Bu iki davranış da harama yakın mekruhtur. Bunun içindir ki Efendimiz (s.a.v): “İdrardan sakının! Çünkü kabir azabının çoğu ondandır.” (7) buyurmuştur.

12-Sonra ayağa kalkarak üst toplanmalı. Bol su ve süpürge ile tuvalet taşı temizlenmelidir.

13-Tuvalet taşının bitiminden sonra gelen boru kısmı da su ve fırça ile temizlenmelidir.

14-Dipte kalan necasetlerin akması için, ya sifon çekilmeli veya bol su dökerek onlar da giderilmelidir.

KLOZET Mİ, ALATURKA TUVALET Mİ?

Rahat taharet alınabiliyorsa, üste necaset sıçratılmıyorsa klozetin üzerinde oturarak tuvalet yapmanın bir sakıncası yoktur. Ancak, alaturka denilen normal tuvaleti kullanmak, tıbbi yönden aha faydalı görülmüştür. Çünkü bu durumda necaset tam boşaldığı için, idrar kesesi ve bağırsaklar rahat etmektedir. (8)

Tuvaleti temiz bulabilmek için, temiz bırakmak gerekir. Nerde olursak olalım. Bu böyledir. Her insan temiz olmalı, temizliğe alışmalı ve alıştırılmalıdır. Çünkü temizliğe alışmamış ve alıştırılmamış insan kirli olur, kirli insan çevreyi de kirletir. Onun içindir ki Hadis-i Şerif’te, temizliğin imanın yarısı (9) olduğu söylenmiştir. İmanın altı esasına inanan mümin olur, mümin olan temiz olur. Temizlik, imanın esasları kadar pak, mukaddes ve mübarektir.

İnsanın en yakın çevresi kendisidir, kendi bedeni, kendi elbisesi, kendi evi ve kendi tuvaletidir. Yakın çevresini temiz tutan, uzak çevreye de hizmet vermiş olur. Tuvalet adabında bile en ince detaylarına varıncaya kadar çevreyi düşünen din, hak dindir. O da İslamiyet’ten başkası değildir.

15-Tuvaletten çıktıktan hemen sonra, insan,  kendisini rahatlatan Allah’a şükür ve hamd etmeli, hamdini de Peygamberimizin (s.a.v) şu duası ile dile getirmelidir:

Elhamdülillahillezi ezhebe annil eza ve afani“. manası: “Benden eziyeti gideren ve bana afiyet veren Allah’a hamd olsun.” (10)

16-Eller en az üç kere sabunla iyice yıkanmalı, yukarda anlattığımız istibra operasyonundan sonra abdest almaya başlanmalı, abdest alındıktan sonra eller ve ayaklar temizlenmiş olarak lavabo terk edilmelidir.

17-Tuvalete Yüce Allah’ın ve Peygamberimizin ismi veya Kur’an’dan ayetlerin yazılı olduğu herhangi bir şeyle girilmemeli. Ancak bunlar insanın cebinde, koynunda olursa, üstleri örtülü bulunursa sakıncası olmaz. En iyisi, tuvalete giderken bunları üstte bulundurmamak daha iyidir.

Sordular: İçinde Kuran yüklü cep telefonu ile tuvalete girilir mi?

-Girilir, dedim.

-Olur mu hocam, dedi, soran. Ben de:

-Niye olmasın? Sen Kur’an’ın tamamını ezberlemiş bir hafız olsan tuvalete gitmeyecek misin? deyince soruyu soran sevincinden:

-Hocam o kadar ikna edici bir cevap verdiniz ki itiraz edecek bir nokta kalmadı. Allah sizden razı olsun, dedi.

Vehbi Karakaş

DİPNOTLAR:

1-Bkz. Bilmen, Ömer Nasûhî, Büyük İslam İlmihali, s. 42

2-Bkz. Et-Tahtavî, Ahmed b. Muhammed b. İsmail, Haşiyetü ala merakı’l-Felah şerhu nuri’l-izah, s. 28-39; el-Halebî İbrahim b. Muhammed b. İbrahim, Halebi-i Sağır, s. 13-15

3-Bkz. Mehmet Dikmen, İslam İlmihali, Ömer Nasûhî Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Diyanet, İlmihal

4-Bilmen, a.e, s. 65; ayrıca bkz. Buhari, Vudu:9,

5-Bkz. Tahtavî, s.29

6-Bkz. Mumsema.com; Taharetrehberi.blogcu.com; sorularla İslamiyet.com

7-Buhari, Vudû, 55; İbn Mace, Taharet, 26; Darekutni, Sünen,1/128

8-Dinimiz İslam.com

9-Bkz. Müslim, Tahare, 1

10-İbni Mace, Taharet,10