Etiket arşivi: Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği

Yunanistan’da Bir İlk: Risale-i Nur Sergilendi

Her şey halis bir dua ile başladı ve amin diyen halis gönüllerle… Bu dua ve aminler dalga dalga ta Anadolu’ya kadar yayıldı. Bu dua ve aminler kalplerin çarpıntısını değiştirdi. Bu dua ve aminler zihinleri ve himmetleri harakete geçirdi. Bu dua ve aminler Selanik’in Yunanistan’a bağlanmasının 100.cü yılında bir ilke imza attı. Evet 100 yıldır ilk defa, Osmanlı döneminde “Balkanların Kudüs’ü” diye anılan Selanik de, İslam’ın nurunu, Kur’an’ın nurunu, Risale-i Nurları sergileyen Garbi Trakya’dan bir dernek bir stand kuruyor. Bunun şuuru tabii ki bu fuarla ilgilenen herkesi son derece heycanlandırıyor ve de endişelendiriyordu.

RNK Neşriyat olarak başvurulan fuarı İskeçe (Xanthi) UHUVVET Kültür ve Eğitim Derneği temsil etti. Fuardaki sergimizin en çekici kısmı İstanbul Hizmet Vakfı’nın Derneğimize getirip hediye ettikleri ve herkesin kalbine hitap eden o güzel Kur’anlardı. Daha sonra başta Yunanca’ya çevrilen ve diğer dillerle raflarımızı dolduran ve zihinleri nurlandıran Risale-i Nurlardı. Bir de “İşte size Anadolu’dan Edirne Lokumu!” diye ikram ettiğimiz ve tüm nefisleri standımıza celb eden o çok lezzetli lokumlar.

Tabii ki burasını yalnız bırakmayıp bizi ziyaret eden ve her türlü destekte bulunan İstanbul, Edirne, Bursa, Bulgaristan, Erzincan’dan kardeşlerin olması buradaki vazifelerin çok daha kolay olmasına vesile oldular. Ve de perdenin arkasında bulunan başta Ruba Vakfı, RNK Neşriyat, Sözler Neşriyat, Envar Neşriyat, Nesil Yayınları, Hizmet Vakfı tüm hazırlıkların temelini oluşturdular.

24 Mayıs Regaib Kandilinde başlayan ve 27 Mayıs Pazar akşamı biten fuardaki standımızın ilk ziyaretçilerinden ve ziyaret defterimizi ilk imzalıyan Selanik’teki Türk Konsolosluk’unun Başkonsolosu Sayın Tuğrul Biltekin oldu. Daha sonra ziyaretçilerin arkası kesilmedi. Devletin her kesminden Elhamdülillah ziyaretçiler geldi. Polisler, askerler, din görevlileri, papazlar, üniversite öğretim görevlileri, öğretmenler, her yaşta öğrenciler, doktorlar, hastalar, gazeteciler, ve tabi ki yazarlar, kısacası halkın her kesminden insanlar doldu boşaldı. Aynı zamanda Yunanistan’ın en büyük universitelerinden biri olan Aristotelyo Üniversitesinin Rektörüne ve Selanik Belediye Başkanı olan Sayın Butaris’e de tüm tercümelerimizden verme fırsatımız oldu.

Ancak tüm bunların ötesinde en ilginç ziyaretçilerimizden biri bizi ilk gün ziyaret eden 60 yaş cıvarında olan Zoi (Hayat manasına gelir) teyze oldu. Bu teyzenin ana dili gibi Türkçe konuştuğunu duyunca merak ettik sorduk. Bu teyze de bize “evladım benim anacım ve babacım yıllar önce Yunanistan’a Barla diye bir köyden gelmişler, sen nerden bileceksin Barla’yı?” demez mi? Biz tabi neye uğradığımızı şaşırdık. Bizde teyzeye “peki teyzecim sen tüm bu kitapların senin köyün olan Barla da yazıldığını biliyormusun?” deyip ona Yunanca kısa tarihçeden yerini kitapta gösterince bizim gözler dolar, onun da gözleri iki çeşme misali akmaya başlar ve güçlükle sakinleşir…

Bir diğeri ise ilk gün bizimle tanışan ve ikinci gün bize bir kutu kurabiye ile gelen bir memur oldu. Hatta bize özellikle katkı maddesi olmayan ve müslümanların rahat yiyebileceği bir kurabiye olması için özellikle aradığını ve bulup bize getirdiğini söyledi.

Bunlar gibi daha bir çok örnekler ve ikramları görünce, tüm bunları ilk defa bir fuar macerasına girişen bizlerin işi olamayacağını ancak ve ancak Yüce Mevla’mızın inayeti ve ikramı olduğunu görüyor ve secdeye kapanmaktan başka şükür tarzı olmadığını anlıyoruz.

Sonuç olarak gördük ki, bizlerin belki 10 yılda ulaşamadığımız kitleye fuar aracılığı ile 4 günde ulaşıldı. Gelenlerden bir sürü Yunanca Kur’an, siparişi aldık. Ve onlara verdiğimiz binlerce broşürleri okuyupta bize fikrini bildirenlere bedava bir kitap göndermeye söz verdik. Hatta bize gelen mail yorumlarından bir tanesinde bir yunanlı diyor ki, “o çok lezettli lokum ve maddi (kitap) manevi ikramlarınızdan dolayı size teşekkür ediyor amacınıza en kısa zamanda başarıyla ulaşmanızı diliyorum.

Bizler bu fuardan ders aldık ve anladık ki: Yunanistan da İslam bilinmiyor, Kur’an bilinmiyor, hakikatleri bilinmiyor. Az bilenler de sadece televizyonun anlattıkları çarpık bilgilere sahip. Bizim haşire inandığımızı, Hz. İsa’ya, İncil’e, Musa’ya, Tevrat’a inandığımızı duyup ta şaşıran o kadar çok kişi ile karşılaştık ki, biz dahi şaştık. Hatta bir Yunanlı dedi ki, “ee, bu durumda bizim ne farkımız kaldı ki?

Fuarın sona ermesi bizlerin artık yepyeni bir yola başladığımızın işareti gibi idi. Yani, tercümelerin hızlanması ve bir an önce hakikatlerin herkese ulaşılabilmesi için gece gündüz çalışmamız gerktiğini anladık. Hatta bir kardeşimiz şunu itiraf etti: “Ben sekiz senedir ilk defa bu kadar şevklendim ve memleketimde hizmet etmem gerektiğini daha iyi anladım.

Evet herşey bir dua ile başladı, ve herşey duanın devamıyla devam edebilir. Çünkü dualarımız, dualarınız olmasa neyin ehemmiyeti kalır ki?… vesselam….

Yunanistan adına, Yunanistandaki olan ve olacak olan Nur talebeleri adına, dualarınıza devamlı muhtaç…

Ayrıca fuarda çekilen fotoğrafların tamamına Ruba Vakfı’nın Facebook sayfasından ulaşabilirsiniz… Tıklayınız…

UHUVVET Kültür ve Eğitim Derneği / NurNet.Org

Yunanistan Ramazan’a Hazırlanıyor

Ramazan, İktisat ve Şükür Risalesi artık Yunanca’da okunabilecek. 3 Aylara girmek üzere olduğumuz şu günlerde Yunanistan şimdiden Ramazan’a hazır gibi görünüyor. Yunanistan’da ki tercüme faaliyetleri hızla devam ederken son tercüme edilen Ramazan, İktisat ve Şükür risalesi şimdiden iki bin baskı ile hizmete başladı.

Ramazan ayında Yunanistan’da ki Yunanlılara Ramazan, İktisat ve Şükür Risalesiyle İslamiyet’e olan ilgi ve alakayı çekmeği planlayan Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği’ndeki çalışanlar abi ve ablalarımızı şimdiden tebrik ederiz.

Yunanistan, Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği, Tercüme Heyeti tarafından Türkçe’den Yunancaya çevrilen Ramazan, İktisat ve Şükür Risalesi Ruba Vakfı’nın çalışmalarıyla RNK Neşriyatta basıma hazırlanıp yayımlanmıştır. Hayırlara vesile olması temennisiyle. Kitap için Ruba Vakfı ya da RNK Neşriyatla irtibata geçebilirsiniz…

Kaynak: Ruba Vakfı

Yunanistan’dan Mektubunuz Var!

Aziz  ve  muhterem   ağabey  ve  kardeşlerimiz!

Sözlerimize  Hamd ve Şükür  ile başlamak  istiyoruz. Zira  Tarihçe-i Hayatın ahirinde yazdığı mektup  ile tanıdığımız  merhum  Hafız  Ali Reşat Abinin, 1950’li yıllarda  başlattığı  Risale-i Nur Hizmeti,  arada   geçirdiği  tevakkuf  devresinden  sonra, bundan 10  yıl  kadar önce  Gümülcine’de  ilk  dershanemizin  açılmasıyla  parlamaya   başladı. (Merhum   Hafız  Alı  Reşat  abinin  başlattığı   hizmete  binaen  1960 larda  Aldulmuhsin   Elkonnavi  abinin  Berlinden  gelerek  Asa-yı   Musa,  Sikkeyi  Tasdiki   Gaybi,  Mucizat-ı  Ahmediye  gibi  bazı   eserleri  istinsah  ettirmesi  ile  1960  ile  1975  yılları   arasında  Gümülcine’de  Dramalı  Salih Αbinin   açtığı  küçük  bir  dershanede,  Risale-i  Nur  dersleri  yapılması  bu   hizmetlere  dahildir.)

İlk olarak 1999 da Yunanistan’ın Gümülcine kasabasında, Üniversite eğitimleri esnasında Adana’da dershanede kalan iki İbrahim ağabeyle ile beraber Gümülcine’de tanıştıkları bazı kahraman ağabeylerle beraber hizmete başlayan Nur Dersanesi hizmetlerinden bir ay sonra, uzun yıllardan sonra ilk defa ciddi bir şekilde Yunanistan-Türkiye arasında siyasi manada da müsbet, barışa yönelik görüşmeler başlamıştır.

Üstadımız  İhlas  Risalesinin  başında  Bizler  gayet  az  ve  zayıf   ve  fakir  ve kuvvetsiz   olduğumuz  halde, gayet  ağır  ve  büyük   ve  umumi  ve  kudsi  bir   vazife-i  İmaniye  ve  hizmet-i  Kur-aniye   omuzumuza  İhsan-ı  İlahi  tarafından  konulmuş buyuruyor.

Bizlerde   bu  İman  ve  Kur’an  hizmetinin  gerçek  sahibinin  Cenab-ı  Hak  olduğunu  ve  bu hizmetin   hakkımızda  bir  ihsan  olduğunu  ve   Cenab-ı  Hakk’ın  bu  kudsi vazifeyi   yaptırmak  için  bizleri  biraya  getirdiğini   anladık.  Şöyleki;

2004 yılının  Mayıs  ayında   Gümülcine’deki  dershanemizi  daha  geniş   ve  hizmete  elverişli  yeni  bir   daireye  taşımaya  karar  verdiğimizde İskeçe’de bulunan bir kardeşimizin ablası bir  rüya  görüyor.  Rüyasında biri ona seslenerek Resullullah  Efendimiz  (S.A.V.) kendisine   “üç  tane  gömlek  dikip  hazır   etmesini  istediği” söylenir.  Ablası da  bu  meseleyi  kardeşine  anlatır.  Oda  “vardır  bir   hikmeti,  sen  hazır  et”  der. Ancak Abla ne boyutta dikmesi gerektiğini de bilmez. Bunun üzerine rüyasında Resullullah’ı (S.A.V.) gören bir kardeşe de sorulur. O da bir boyut tarif eder. Sonuç olarak abla farklı renklerde gömlekleri diker ve bir kenarda saklar. Ancak gömleklerden biri tamamen isteği haricinde diğerlerine nisbeten daha küçük olur.

Bizler  bir  yandan  yeni  dershanemizi  açma  hazırlığı  yaparken   bir  telefon  aldık.  Nurettin   Yaşar  Abi  ile  Diyarbakırlı   Hafız  Ali  Mülayim  Abi  Almanya  dönüşü  Yunanistan‘a  uğramaya  karar  vermişler, kendilerini karşılamamızı  istiyorlar.

İbrahim  kardeş  onları  Selanik‘ten  aldıktan  sonra  İskeçe‘nin  yanından  geçerken  burada  bizim  bir kardeşimiz var onu  ziyaret edelim düşüncesiyle  İskeçe’ye  dönüyorlar  ve Muharrem kardeşi ziyaret  ediyorlar. İlk ders yaptıkları yer o ablanın üst katında oturan Muharrem kardeşin bir odasındadır. Ve Asa-yı Musa’dan yapılan ilk ders o andan itibaren İskeçe’nin her Pazar yapılan programlı dersi olmuştur.  Orası kalmaya müsait olmadığından bu Ağabeyler Gümülcine’deki dershaneye götürülürler.

Orada da resmi Tarihçe-i Hayat’ın en arkasındaki resimde bulunan ve Yunanistan’da Risaleleri en uzun zamandır bilen çok mübarek bir ağabeyimizle beraber kalırlar. Abla bunu duyunca heycanlanır ve kardeşine “Gümülcine’de dershanede kalan o üç kişi bu üç gömelğin sahibi olabilir mi?” diye sorar. Kardeşi gömlekleri sardırır ve Gümülcine’ye o gece gider. Durumu misafirlere anlatır. Ve gömlekleri gelişi güzel üçüne verir. Ve farklı renklerde olan gömlekleri alanların itiraflarına göre üçüne de en sevdikleri renklerde olduklarını söylerler ve terzide ölçülerini vermelerine rağmen bukadar uygun dikilmediğini itiraf ederler. Ve en ilginç olanı aralarında en küçük yapılı olan ağabeyimize ki; diğerlerinden epey farklı idi, yanlışlıkla daha küçük olarak dikilen gömleğin ona tevafuk etmesi ve tam denk gelmesi idi.

2001 yılında İskeçe kasabasında bir kardeşin evinin bir odasında başlıyan bu dersler bir süre sonra dar gelmeye başlamıştır. Kardeşler İskeçe’de de bir dershane kiralanıp kiralanmamasını düşünürken kardeşlerden birisi rüyasında Üstadın kendi bohçasını hazırladığını ve yanındakilerine “hazırlanınız taşınıyoruz”  dediğini görür ve o rüyadan iki gün sonra Mevlam bir yer nasib eder ve kiralanır.

Daha sonra 2007’de Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği (www.uhuvvetgr.org) kurularak hizmetler resmi kimliğe de sahib oluyorlar. İskeçe’nin bir kenar mahallesinde olan dershaneyi şehir meydanında çok güzel bir yere taşımayı Mevlam nasib eder. Büyük bir odası mescid yapılır. Dönerli ders olarak okunan Mektubat yeni bitmiştir.  Bir hafta sonra bir kardeş rüya görür. Rüyasında o yeni dershanenin mescidinde bilinen ve bilinmeyen kalabalık bir cemaat toplanmıştır.

Panjurlar ve pencereler kapalı, akşam vakti dışarısı karanlık, hava fırtınalı ve yağmurlu. Bir fısıltı dolaşıyor mescitte “Gelmiyecek galiba! Bu havada gelemez! Yarın gelir belki!” derken birden tüm ihtişamıyla yanında biriyle Resülüllah (s.a.v) mescidin kapısında beliriyor. Üzerinde hiçbir ıslaklık belirtisi yok. Herkes şaşkındır ayağa kalkarlar eline ayağına yapışırlar. “Ya Resülüllah bu havada bu yağmurda  nasıl geldiniz sizi beklemiyorduk” denir. Yanındaki zat “Biz de Ona (S.A.V.) öyle dedik ancak Resullullah (S.A.V.) daha fazla bekleyemeyeceğini, bir an önce gelip tebrik etmek istediğini söyledi.” Herkes elini öper ve gözyaşları içinde adına kasideler okunur.

Anladık ki   bu  olup  biten   hadiseler  başıboş  hadiseler  değil.   Allah  bir  şeyin  olmasını  murad   ederse  esbabı  bir  araya  topluyor. Bu  hizmette  bizleri  de  istihdam   ettiği  için  Cenab-ı  Hakka   ne  kadar  hamd  etsek  azdır.

Geçen zaman zarfında yine Allah’a sonsuz hamd ve senalar olsun  ki,  bu tür inayetler, ağabeylerin (başta Üstadın talebelerinden Abdulmuhsin El Konevi, Abdullah Yeğin, Ahmet Aydemir ağabey gibi..) ve daha pek çok kıymeyli ağabey ve kardeşlerin dua ve ziyaretleri ile, ve buradaki azami ihtiyaca binaen Mevlam bizlere;

Gümülcine dershanesini, İskeçe dershanesini, İskeçe’ye bağlı Ketenlik köyü dershanesini,Edirne okuma programı meyvesi olan yine İskeçe’nin Paşevik köyü dershanesini, Nurettin Yaşar ve Niğde’li Hacı Raşit Ağabeyin duası olan yine İskeçe’nin Şahin köyündeki  (Tarihçe-i Hayatın arkasındaki  resmin çekildiği köy) 1450 yapımı Karaca Ayşe türbesi Dershanesi, Gümülcine’ye bağlı Şapçı belediyesinin köylerinde ev dersleri,haftanın nerdeyse her gününde hanımların dersleri,Yunanca’ya tercüme faliyetleri, ve İnternet sayfası (www.uhuvvetgr.org) gibi nimetlerle Balkanlardaki Rumeli bostanının çiçeklerinin tohumlarını bizlere müjdeledi. Son olarak ta hepimizin gönüllerini feth eden Selanik’te dershane rüyaları da rüya olmaktan çıkmaya gidiyor inşaallah…

Şimdi Nur bahçıvanları, eczacıları, mühendisleri, doktorları için bu bostana gelip sulama, hastalıkları tespit edip ilaç verme, imar etme zamanı gelmiştir… biz kardeşleriniz, hazır bir şekilde Nur uzmanlarını bekliyoruz, ahiretine ciddi yatırım yapmak isteyenleri bekliyoruz, اَلسَّبَبُ كَالْفَاعِلِ sırrının en ön safında olmanın kıymetini bilenleri bekliyoruz… Gelin, Rumeli Bostanını Çiçeklerinden bir arsa da siz satın alın…

Batı  Trakya’dan   umum  ağabey  ve  kardeşlerimize  selam  eder,  buradaki  Risale-i  Nur  hizmetlerinin  muvaffakiyeti   için umum ağabey  ve  kardeşlerimizden  dualarını  talep  ederiz.

Yunanistan Nur Talebeleri

www.NurNet.Org

2 YILDIR DERS YAPILAN KETENLİK DERSHANESİNDEN KESİTLER…

Ketenlik Köyü

Ketenlik Dershanesi

PAŞEVİK KÖYÜ VE  DERSHANESİNDEN KESİTLER…

Paşevik Köyü

Yunanistan’dan Nurlu Hizmet Haberleri

 

ketenlik

 Bediüzzaman Said Nursi, dağlar arasında tenha bir nahiye olan Barla’da bu vatan ahalisinin İslami bir medar-ı iftiharı dediği Risale-i Nurları telife başladığı zamanlarda “bir zaman gelecek bu eserler bütün dünyaya ders verilecek ve okutturulacak” demiş ve yine o tesirli üslubu ile “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennetâsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır” diye ifade edip ve bu Asya ve Afrika tarlasının ve Rumeli bostanının çiçekleri ziya-yı İslâmiyet ile neşv- ü nemâ bulacağını söylemiştir.

Bu sözler o zamanlarda, o mevkide ve iki elin parmaklarını geçmeyecek talebeler içinde hayal gibi görünebilirdi. Belki de bazıları öyle görüyordu. Ama zaman Bediüzzaman’ın sözlerinin ne kadar hakikatdar olduğunu ispat etti.   İşte bizde o sözlerin ne kadar hakikatdar olduğuna Yunanistan ziyaretimiz sırasında şahit olduk. Evet 13 Ocak Perşembe günü 13:30 da Keşan’ dan bindiğimiz otobüs Türk ve Yunan gümrüklerini geçtikten sonra 16:30’ da İskeçe’ye ulaştı. İskeçenin en merkezi yerinde olan Nur dershanesini ziyaret edip, akşam namazını kıldıktan sonra Paşevik beldesinin sohbetine yetişmek üzere yola koyulduk.  Bu ders, Edirne’de yapılan okuma programının bir meyvesi olduğundan kalplerimiz  sürurla doldu.

paşevik köyü

Yatsı namazından sonra başlayan sohbette şevkli bir cemaat vardı. Cemaat içinde, okunanları gayet mütevaziyane dinleyen Arapça tahsilli El-Ezher mezunu hocalar olduğu gibi Türkçeyi bilmeyen insanlar da vardı. Bu hal Risale-i Nurların sadece akılları değil, akılla beraber kalp, ruh ve sair letaife de  tesir ettiğini, bu tür iman derslerinin tüm duygu ve hisleri doyurup istifadesiz bırakmadığını gösteriyor. Ayrıca bu beldenin, Üstadın “Şimdi resmen din tedrisatı için hususî dershaneler açılmasına izin verilmesine binaen Nur şakirtleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır” tavsiyesine kulak verip bir dershaneyi Nuriyenin inşaatına başlamaları bizi son derece mesrur eyledi.

şahin

Cuma günü cuma namazından sonra Tarihçe-i Hayatın sonunda “Avrupa Nur Talebeleri” diye anılan, Hafız Ali Reşat’ ın talebeleriyle fotoğraf çekildiği Şahin beldesine gittik. Seneler önce ekilen tohumların neşv-ü nema beklediğini ve buraları manevi bir kalkan gibi muhafaza ettiğini müşahede ettik. Özellikle burada ve çevre beldelerde tesettüre olan riayet, yetiştirilen hafız ve imamların çokluğu hemen fark ediliyordu.

Şahin beldesinden sonra 10 km kadar ilerisinde olan Ketenlik beldesine geçtik. Edirnede yapılan okuma programına, Yunanistan’dan en çok bu bölgeden katılım olmuştu. Buradaki ailelerin çoğu, çocuklarını Türkiye’ye eğitime göndermişler. Bunlardan bir kısmı Edirne’den tanıdığımız ve sitemizde bulunan “Edirne Okuma Programının Ardından”  haberinde de fotoğrafları bulunan Nurlarla irtibatlı gençler. Burası özellikle gençlerin çok olduğu, Nurların çok bilindiği bir yer. Burada da Dershane-i Nuriye olarak kullanılan bir yer hazırlanmış ve her Cuma akşamları vesair vakitlerde iman ve Kur’an  hakikatlerinin tatlı tatlı mütalaaları yapılmakta. Bu akşam da Gençlik Rehberinin mütalaasına kalındığı yerden devam edildi, çok feyizli ve bereketli bir sohbet oldu.

iskeçe

Cumartesi günü İskeçe’ yi gezme imkanı bulduk. İskeçe’ nin Yunanca ismi Xanthi. Yunanistan’ ın kuzeyinde bulunuyor. Batısında Kavala, doğusunda Gümülcine bulunuyor. Türklerin yoğun olarak bulunduğu, nüfusu yaklaşık 55000 civarında, modern kent kimliğine sahip, zengin tarihi, doğası ve gelenekleriyle her yıl büyük miktarda yerli ve yabancı ziyaretçi kabul eden bir şehir. İskeçe’de Cumartesi ve Çarşamba olmak üzere haftada iki akşam erkeklerin, Pazartesi ve Çarşamba günü de hanımların sohbeti bulunmaktadır. İşte bu cumartesi akşamı da buradaki Dersane-i Nuriyede genç ihtiyar her kesimden sohbete iştirak edenler vardı. Yine çok feyizli ve şevkli bir sohbet oldu. Buradaki cemaatin Türkiye’ye olan muhabbetleri, gözlerinden ve konuşmalarından anlaşılıyordu. Bu muhabbetin nur dersleriyle daha da arttığı gözleniyordu.

iskeçe nur dersanesi

Pazar günü Gümülcine’ye geçtik. Gümülcine Yunanca ismi Komotini olan çok şirin güzel bir şehir. Türk nüfusu burada daha da fazla.  Orada bizi ilerlemiş yaşına rağmen her şeyiyle hizmete koşturan, üstadımızı da görmüş olan Bağdatlı Müezzin Hasan Hoca karşıladı. Gümülcine’de  Çarşamba ve Pazar günleri hem erkeklerin, hem hanımların sohbeti bulunmakta. Ayrıca Gümülcine’ye bağlı Kozlukebir beldesinde de Cumartesi akşamları sohbet olmakta. O akşam iştirak ettiğimiz sohbette keyfiyetli bir cemaat vardı. Genelde orta yaş ve üzerindeydiler. Ama genç nesillere bu hakikatleri ulaştırıp gençliği bu zamanın manevi yangınından kurtarmanın telaşı ve ızdırabı içindeydiler.

Gümilcine nur dersanesi

Bunlarla beraber ağabeylerin gayretleri ile 2007 yılında kurulan Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği birçok hizmete vesile olmuş. Kendi ifadeleriyle “Uhuvvet Kültür ve Eğitim Derneği temelleri yıllar önce atılan bir İmân hizmetinin düsturlarına dayanarak kurulmuş ve dünyanın en ücra yerlerine kadar uzanmış olan aynı hizmeti, Yunanistan’da yaşadığımız bu küçük beldelerde (Xanthi, İskeçe’de ve Komotini, Gümülcine’de) yaşatmak,  öncelikle kendimiz istifade etmek,  sonra da ihtiyacını hisseden herkesle bu İmân ve Kur’an hakikatlerini paylaşmakla onur duyuyoruz” diyorlar. Ayrıca bu derneğin  www.uhuvvetgr.org adresli internet sitesi, uzun uğraş ve fedakarlıklar neticesinde, Yunancaya çevrilen eserlerin tanıtılmasına ve oradaki hizmet faaliyetlerinin gelişmesine ve daha geniş kitlelere yayılmasına vesile olmuştur.

Paşevik Köyü Nur Dersanesi İnşaatı

Hulasa-i kelam Yunanistan ziyaretimiz kısa olmasına rağmen çok istifadeli ve şevke medar oldu. Oradaki ağabeylerimizin fevkalade gayret ve fedakarlıkları bizi çok etkiledi. Kendi işlerinin yanı sıra, buralara gelen her misafirlerle meşguliyetleri, hem il, ilçe ve beldelerdeki derslerin takibi  ve düzenlenmesi, hem tercüme faaliyetleri, hem dernek ve internet vesilesiyle olan hizmetlerle, gecesi ve gündüzü olmadan koşturmaları, yani her şeylerini hizmete feda etmelerini görmek,  kendi halimizi düşündürüp bizleri mahçup eyledi.

Ayrıca Yunanistandaki ağabeylerimizin “Türkiye’den gelen misafirler bir şey yapmasalar, sadece sohbetlere katılsalar bile berekete vesile oluyor. Biz bunun sonradan çok güzel neticelerini görüyoruz” sözü üstadımızın şiddetle tavsiye ettiği müfritane irtibat hakikatının ne kadar ehemmiyetli olduğunu ve bu zamanda ne kadar lüzumlu olduğunu gösteriyor.

Edirne Nur Talebeleri

 

 iletişim : edirne, yunanistan  (kelimelerin sonuna @www.nurnet.org  ekleyerek mail atabilirsiniz)