Etiket arşivi: yalnızlık

Yalnızlık Öyle Bir Dert ki…

Bir Adem Diyor ki…

Yalnızlık öyle bir dert ki kendinizi boş hayallere bağlanırken buluyorsunuz. Hiç gerçekleşmeyeceğine inandığınız şeyler, belki hiç gerçekleşmeyecek şeyler. Değersiz şeyler üzerine büyük anlamlar yüklüyorsunuz.

Hiçbir şey zevk vermiyor. Yemek yiyorsunuz ama sanki doymuyorsunuz. Su içiyorsunuz ama sanki susuzluğunuz dinmiyor. Uyuyorsunuz ama dinlenmiş hissetmiyorsunuz. 80 yaşındaki insanları 20 yaşında anlamak. İşte yalnızlık böyle bir şey.

Hiçbir şey düzelmeyecek. Hiçbir şey yoluna girmeyecek gibi düşünüyorsunuz. Kendinizi değersizleştiriyor, başkalarını kutsuyorsunuz. Başkalarının yaptıkları hep güzel geliyor size. Özeniyorsunuz. Sizin yaptıklarınız ise hep kötü geliyor. Sanki hiçbir şeyi becerememiş gibi hissediyorsunuz.

En kötü yalnızlık biçimi kitleler arasında yalnızlık. Belki dağda yalnız biri iç dinamiklerini anlayabilir. Kendini düşüncelere verebilir. Kendini tanıyabilir ama kalabalıklar içinde yalnızlık buna da imkan vermiyor. Ne yardan ne serden. Konuştuğunuz ve sizi anlamayan her insan sanki deniz suyu etkisi yapıyor. Konuştukça daha çok konuşma isteğiniz ortaya çıkıyor. Sanki kalbinizde hiç dolmayan bir kap.

İnsan gençken yalnız kalınca, anlıyor ki aslında ne para, ne makam, ne başka bir şey. Hiç biri hayırlı ve mutlu bir yuvanın yerini tutmuyor. Kişinin de aradığı aslında bu değil mi? Yanında huzurlu hissedebileceği birisi. Sarılabileceğiniz, kavuşmayı beklediğiniz birisi. Kim zengin ve ömrü boyunca yalnız olmak ister ki?

Bunları uzun süre yalnız kalan biri olarak yazıyorum. Kısa süreli yalnızlıklar insanın kendini sorgulayıp hatalarını düzeltmesine vesile olurken çok uzun süreli yalnızlıklar zamanla gelen uyuşma, hiçbir şey yapmama isteği ve derin sıkıntılara sebep verebiliyor.

Eğer bu yazıyı okuyan ve dini hassasiyeti olan gençler varsa şunu 30-35 yaşında anlayacağına şimdi anlasın: İyi bir iş, iyi bir kariyer, iyi bir yerden mezun olmak için annenizi ve babanızı bir tarafa atmayın ve sakın evliliği geciktirmeyin. Çok iyi bir arabanız, çok güzel bir eviniz olduktan sonra şunu anlarsınız ki bunlar sizin hayatınızdaki boşlukları dolduracak şeyler değil. Bunlar size iyi bir evlilik sunacak ve sizi evlilikte mutlu edecek şeyler de değil. Aynı zamanda zannetmeyin ki kırdığınız veya ihmal ettiğiniz anne ve babanızın kalbi alacağınız hediyelerle veya gecikmiş ilginiz ile düzelsin. Lütfen kendinizi yalnızlaştırmayın!

Ademler & Havvalar

cocukaile.net

İslam’a göre evlenmek şart mı, tek başıma yaşayamaz mıyım?

İslama göre evlenmek şart mıdır? İnsan tek başına yaşayamaz mı? Kur’an’da yada hadislerde illede evlenilecek diye bir hüküm var mı? Çok sayıda evlenmemiş İslam büyüğü var?

– Annem evlenmem için sürekli baskı yapıyor. Bende pek istekli, değilim. Ben yalnızlıktan memnunum ama annem çok üzülüyor. Nasıl hareket edeyim?

İnsan tek başına yaşayabildiği gibi, hayatını o şekilde devam ettirebilir. Bunun ne dini açıdan bir sakıncası vardır ne de dünya açısından bir mahzuru…

Bugün sizin gibi düşünerek yaşayan çok sayıda insan vardır.

Böyle bir hayatı tercih edenlerin arasında erkekler de vardır, kadınlar da…

Fakat dini yönden söylemek gerekirse, bir insan evlenmediği zaman günaha, harama girmeden nefsine hâkim olarak yaşayabilecekse, gözünü, gönlünü karşı cinsten çekebilecek ve duygularına söz geçirebilecekse evlenmemesi mubahtır.

Ancak böyle bir durum söz konusu değilse mutlaka evlenmesi gerekir. Çünkü dinde beş esasın korunması gerekli görülmüştür.

İlk dördü dinin, aklın, malın ve hayatın korunmasıdır, beşincisi de namusun, diğer bir ifadeyle neslin ve ailenin korunmasıdır.

Kur’ân, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun” (Tahrim, 66:6) âyetiyle bu noktaya dikkat çekerken, “İçinizden bekâr olanları evlendirin” emriyle de (Nur, 24:32) evlenmeye/evlendirmeye teşvik ediyor.

Peygamberimiz de “Evlenmek benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir” meşhur hadisiyle evlenmenin önemini, gerekliliğini ve değerini dile getiriyor.

Zaten evlilik fıtri bir ihtiyaçtır, bir yaratılış gereğidir, insanlıkla birlikte var olan bir gerçektir.

Annenizin de evlenmenizi bunun için istiyor, bundan dolayı ısrar ediyor.

Bir de büyükler, “Ben hayatta iken baş göz edeyim, gözüm arkada kalmasın” diyerek çocuklarının bir an önce aile düzenine geçmesini isterler.

Ama evlilik bir nasip kısmet işidir. Zorlamak ve zorlanmanın bir anlamı olmadığı gibi faydası yoktur.

Çünkü o kadar istediği halde evlenemeyen, evlenme imkânı bulamayan, kafasına ve gönlüne göre birisiyle karşılaşamayanlar da az değildir.

Bu meselenin erkeği kadını; zengini fakiri olmadığı gibi, güzeli çirkini, yaşlısı genci de yoktur.

Evlenmek için yola çıkan bu insanların büyük bir kısmı o kadar çok istemesine rağmen evlenememiştir, çok az bir bölümü de bekâr kalmayı benimsemiş, tek başına yaşamayı kabul etmiş, ömrünü bu şekilde geçirmiştir.

Son olarak belki şu söylenebilir: Erkekler kimseye ihtiyaç duymadan kendini koruyarak/korunarak rahatça yaşabilseler de kadınlar bu konuda o kadar rahat olmayabilirler, yalnız başına hayat geçirmekte zorlanabilir, zorluklar yaşabilirler. Bunun için imkân ve fırsat bulunca aile bütünlüğü öne çıkıyor.

Mehmet PAKSU