Etiket arşivi: yemek

Yemek Yemek, Hayatın Gayesi Haline Gelmemeli

Peygamberimiz (sas), ümmeti hakkında korktuğu durumları göbek bağlamak, çok uyku, tembellik ve iman zayıflığı olarak zikrediyor. Yeme içmeyi hayatta amaç haline getirmeyi ve şişmanlamayı endişe verici bir hal olarak görüyor.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetinin zayıf noktalarını çok iyi bildiğinden, zaman zaman çeşitli ikaz ve tembihlerde bulunmuşlardır. Bu hususta dikkat çeken ikazlardan biri de şu hadis-i şeriftir: “Ümmetim hakkında korktuğum şeylerin en korkuncu (tehlikelisi) şunlardır: Karın büyüklüğü (göbek bağlamak), çok uyku, (maddi ve manevî) tembellik ve yakîn (iman) zayıflığıdır.” (Suyuti, Fethu’l-Kebir, I, 58.)

Yeni Ümit dergisinin son sayısında Dr. M. Selim Arık imzasıyla yayımlanan ‘Mü’mindeki zaaf’ makalesinde bu hadisle Müslümanların, gaflete, tembelliğe ve iman zayıflığına karşı devamlı uyanık tutulmaya çalışıldığı belirtiliyor. Peygamber Efendimiz’in (sas) ifade ettiği ‘Karın büyüklüğü’nün şişmanlık değil, “göbek bağlamak” anlamındaki oburluk olduğunu ifade eden Selim Arık, “Dolayısıyla karın büyüklüğü ile, kendini gaflete salıp çok yiyen, yeme ve içmeyi hayatın gayesi edinen belki böylece şişman olan insanlar kastedilmektedir. Zira Peygamberimiz böyle yaşayan kimseler için dünya ve ahiret hayatları adına endişe duymuşlardır.” deniliyor.

Bir insanın hayatında yeme ve içme gaye olmuşsa, onda ahiret hayatı adına bir hazırlık beklemek de zordur. Nitekim Peygamberimiz “Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysaki Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın.” (Tirmizi, Zühd, 47) buyurmuşlardır. Hz. Ali (ra) de “Eğer karnın doymuyor ve obur isen, kendini müzmin hastalardan say.” (Mâverdî, Edebü’d-dünya ve’d-din, s. 533) demiştir.

Peygamberimiz “İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” (Buhari, Etıme, 11) buyurarak, Müslümanların obur olmaması gerektiğine işaret etmişlerdir. Görüldüğü gibi çok yemek ve içmek, kâmil bir mü’minin sıfatı değildir. O halde insan midesinin altında kalıp ezilmemeli, yemesini-içmesini disipline edebilen bir irade insanı olmalıdır. Zira Peygamberimiz “Kişinin her iştahını çekeni yemesi israf olarak yeter.” (İbn Mace, Et’ime, 51) buyurmuşlardır. AİLE-SAĞLIK

Çok uyumak

Cenâb-ı Hak, “Uykunuzu bir dinlenme vesilesi kıldık.” (Nebe 78/9) buyurarak, uykunun istirahat olarak nimet olduğuna işaret etmekte. Hadiste “müdâvemetü’n-nevm” kelimesiyle uykuyu seven ve uykudaki sınırı aşanlar uyarılmıştır.

Tembellik

“İki günü eşit olan zarardadır.” (Aclunî, Keşfü’l-Hafa, II, 323) buyrulmuştur. İslâm, insanları üretime ve dağıtıma teşvik etmiştir. Köşeye çekilip miskin bir şekilde oturmak veya başkalarına yük olmak, İslam’da hoş karşılanmamaktadır.

Yakîn zayıflığı

İnsan Allah’a, peygamberlere, kitaplara, haşre ve imanın sair unsurlarına olan inancını ilimle besleyememiş ise yakîni zayıftır. Çünkü yakînin başlangıcı ilimdir.

zaman

Dırdırcı Kadın ile Kazanılan Makam

Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği bir örnek vardır; Bir gemide dokuz cani, bir masum bulunsa, o gemi batırılamaz. Aynen öyle de bir insanda dokuz kötü huya karşılık bir iyi huy bulunsa, o kişiye kötü diyemeyiz. Onun iyi huyunu nazara alıp, halimize razı olacağız.

Mübarek alimlerden Zenbilli Ali Efendi hanımından hiç memnun değilmiş. Bir gün yolculuğa çıkmış. Yolda giderken, iki kişiye rastlamış. Beraberce yollarına devam etmişler. Bir müddet gittikten sonra acıkmışlar; adamlardan biri, ‘Allah’ım bize yemek gönder’ diye dua etmiş. Bakmışlar ki karşıdan bir adam elinde bir tabak yemekle geliyor. Karınlarını doyurmuşlar. Tekrar yola çıkmışlar; yine karınları acıkmış. Bu Sefer diğer adam dua etmiş, “Allah’ım bize yemek gönder.” Yine karşıdan bir adam elinde yiyeceklerle gelip, bunlara ikram etmiş. Bir müddet daha gitmişler ve yine mola vermişler. Sıra Zenbilli Ali Efendiye gelmiş. Biraz düşünmüş ve sonra şöyle dua etmiş; “Ya Rabbi bu kardeşler kimin hatırı için senden yiyecek istedilerse ben de onun hürmetine senden yemek istiyorum. Bakmışlar ki, karşıdan iki adam ellerinde çeşit çeşit yemeklerle, şerbetler geliyor. Adamlar çok şaşırmış ve , “nasıl dua ettin” diye sormuşlar. Zenbilli Ali Efendi demiş ki, “Önce söyleyin siz nasıl dua ettiniz?” Adamlar, “Biz duamızda “Allah’ım, bize karısının zulmüne sabredip erenler arasına karışan Zenbilli Ali Efendi hürmetine yiyecek gönder” diye dua ettik” demişler. İşte o zaman Zenbilli Ali Efendi, işin farkına varmış. Arkadaşlarına, “Benim yolculuğum burada bitiyor. Evime dönmem gerekiyor” demiş. O mertebeyi karısının eziyetlerine katlanarak elde ettiğini anlamış.

Hekimoğlu İsmail