Etiket arşivi: Zübeyir Bin Avvam

Zübeyr Bin Avvam (r.a) Kısaca Hayatı

Zübeyr B. Avvam (r.a)

Zübeyr b. el-Avvam b. Huveylid b. Esed b. Abdi’l-Uzza b. Kusayy b. Kilâb b. Mürre b. Ka’b. b. Lüeyy el-Kurasî el-Esedî. Büyük oğlu Abdullah’tan dolayı “Ebû Abdillah” diye çağrılırdı. Hz. Peygamber’in dostu ve havarisi (yardımcısı), aynı zamanda halası Safiyye binti Abdulmuttalib’in oğludur.

Ömer’in vefatından sonra, halife seçimini gerçekleştirmeleri için tayin ettiği altı kişilik “Ashabu’ş şûra” (danışma kurulu) üyelerindendir. Annesi kendisini “Ebu’t-Tâhir” diye çağırırdı. Fakat Zübeyr (r.a) kendisini oğlu Abdullah ile künyelendirmiş ve bu künye ile tanınmıştır.

Ilk müslümanların dördüncüsü veya beşincisidir. Ancak ne doğum tarihi, ne de kaç yaşındayken müslüman olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Habesistan’a da hicret etmiştir.

Bütün savaşlara katıldığı gibi Mısır fethinde de önemli rol oynamıştır.

Sıffın Savaşı’na katılmış ancak sonra savaştan çekilerek geri dönmüştür. Medine yolunda Temîm kabilesine ait bir su başına vardığında orada bulunan Amr b. Cürümüz onu takibe başladı. Vâdi’s-Sibâ’ denilen mevkide bir fırsatını bularak Zübeyr’i şehid etti.

İnşaALLAH her gün kısa bir şekilde bir sahabe efendilerimizi tanıyacağız inşaALLAH…

Selam Ve Dua lar ile..

Hatice BAŞKAN

Zübeyr Bin Avvam (R.A.) Kimdir?

Zübeyir bin Avvam (r.a.) 586 yılında Mekke’de doğmuştur.Annesi Safiyye binti Abdulmuttalib, Peygamber Efendimizin (asm) halası; babası Avvam’da Hazreti Hatice (ra)’ın kardeşidir.

O’nu annesi yetiştirdi. Hz. Safiy­ye, oğlunun terbiyesinde çok titiz davranıyordu.Annesiyle beraberliği uzun sürmedi Hazreti Zübeyr (r.a.) küçük yaşta yetim kaldı.

On beş yaşındayken Hazreti Ebubekir’in (ra) daveti ile Müslüman oldu müslüman olanların dördüncüsü veya beşincisidir.

İslamla şereflendiğinde diğer müslüman olan sahabeler gibi Hazreti Zübeyr(ra)’de müşrikler tarafından muhtelif işkence ve eziyetlere maruz kaldı. Bizzat amcası kendisini ateşe sokup çıkartarak ona iş­kenceler ediyor dininden dönmesi için zorluyordu,her türlü işkenceye rağmen Hazreti Zübeyr(ra) “ebediyen küfre girmem”diye sebat etmiş, Resul-i Ekrem (asm)’in yanından hiçbir zaman ayrılmamıştır. Zaten Peygamber Efendimize (asm) tabi olurken, ölümüne kadar sadık kalacağı şeklinde vaatte bulunmuştu.

Hazret Zübeyr(ra) boylu poslu, güçlü kuvvetli fedakâr, azimli, son derece temiz kalpli,temiz ahlaklı, muttaki, zahid, hak­kı takip eden bir hakperest, cömert, alicenap, merhametli, yumuşak kalpli, çok yüksek kıymetli mert bir zat idi.

Emanete riayetiyle meşhurdu. Sahabiler en kıymetli şeylerini Hazret Zübeyr(ra)’e emanet ederlerdi.

Hazreti Zübeyr(ra)’in annesinden aldığı çekirdek mahiyetindeki terbi­ye, haya­tına aksetmiştir. O ne emirlik yapmış nede cizye toplamıştır. O sadece Allah yolunda savaşmıştır.

Hazreti Zübeyr(ra) cesareti ve kahramanlığı ile tanınmıştır. Kahramanlığı sebebiyle “Eşca’u’n nas yani insanların en şecaatlisi en cesuru” diye ün yapmıştır. Peygamberimiz(sav) Hazreti Talha(ra) ile Hazreti Zübeyr arasında din kadeşliği tesis etmiş,”Talha ile Zübeyr cennette komşularımdır” buyurarak kıymetlerini ortaya koymuştur.

İslam tarihinde küffara karşı ilk kılıç çeken, Hazreti Zübeyr(ra)’dir. Hazreti Ali (ra) Hazreti Zübeyr (ra) kılıcı için “Öyle bir kılıç ki, vallahi sahibi daima onunla Resuullah(sav) den tehlikeleri uzaklaştırmıştır ” buyurmuştur.

Geçimini ticaretle sağlayan Hazreti Zübeyr(ra) zengin sahabi­ler­­dendi. Bununla birlikte, son derece cömert ve eli açık, kerem sahibiydi. Birçok fakir Müs­lüman’ın geçimini üzerine almıştı. Onların her türlü ihtiyacını görürdü. Borç isteyenlere yardım eder, mücahitleri cihada hazırlar, teçhiz ederdi.

O kadar bol serveti ve malı olmasına rağmen son derece sade yaşar, mütevazi giyinirdi. Zaten bütün davranış ve yaşayışında Peygamberimiz(sav)’i örnek almıştı.

Allah ondan razı olsun malı ve canını mukaddes için sebil etmiştir. Şahadeti çok arzulayan, Allah yolunda ölmeye sevdalı olan birisiydi, şehid olmaları ümidiyle çocuklarına şehid olan sahabelerin isimlerini koymuştur. Münzir, Urve, Hamza, Cafer, Musab, Halid.

Uhud’da dayısı Hazreti Hamza(ra)’nın cesedini zalimce parçaladıklarını görünce kılıcının kabzasını sımsıkı kavradı dişlerini birbirine kenetledi, fakat aklından geçenleri gerçekleştiremedi, çünkü Allah Resulu(sav)’e müslümanları sadece intikamı düşünmekten alı koyan ayet nazil olmuştu.

Resul-i Ekrem (a.s.m.) onun için: “Her peygamberin bir havârisi (yardımcısı) vardır. Benim de havârim Zübeyir’dir” buyurmuştur. Resul-i Ekremin (a.s.m.) katıldığı tüm savaşlarda bulundu.

Hazreti Zübeyir (r.a.) “Re­sû­lul­lah ile beraber katıldığım savaşlarda yara almayan hiçbir yerim yok­tur”buyurmuştur. Hattâ bu yaralanmaların edep yerine kadar vardığı da kaydedilmekte­dir

Bedir Savaşı’nda sadece iki at vardı. İki süvariden birisi de Hazreti Zübeyr(ra)’di, başına sarı bir sarık sarmıştı. Hazreti Muhammed(sav) “Meleklerin, sarı başlıklarla Zübeyr’in suretinde indiklerini görüyordum” buyurmuştur.

Hazreti Zübeyr(ra) hisli birisi idi “Muhakkak sen de öleceksin, muhakkak onlarda ölecekler, sonra hepinizin kıyamet günü davalarınız görülür“(zümer:30) ayeti kerimesi indiği zaman Hz Zübeyr (ra) Resulu Ekrem (sav) efendimize;

– Ya Resulullah! (sav) bu dünyada görülen dava ve husumetlerimiz de tekrar kıyamette ruyet olunacakmı?

Allah Resulu(sav) efendimiz

– Evet bunlar kıyamette tekrar görülecektir, ta ki her hak sahibine hakkı verile, demiştir.

Hazreti Zübeyr(ra);

– Allah’ın emri ne kadar şiddetli imiş, diyerek haşyetullahı bütün kuvvetiyle duymuştur.

Hazreti Zübeyr (ra) Peygamberimiz (sav) efendimizin”Kim benden yalan bir söz naklederse, cehenemde yerini hazırlasın” sözü üzerine O’nun yanından hiç ayrılmamasına rağmen kendisinden çok az hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Uhud’da şehid olan Hazreti Hamza(ra)’yı kefenlemek için annesi Safiyye tarafından getirilen kefenin biri büyük biri küçük olduğunu görünce kura çekerek bir başka şehidi kefenleyecek kadar eşitlik esasına bağlı idi .

Fustat muhasarasında hayatının tehlikeye düşmesinden bir an bile tereddüt etmeden kale duvarına tırmanıp kapıyı açmış ve orduyu içeri alarak aylardan beri süren kuşatmanın zaferle sonuçlandırmasına vesile olmuştur. Diğer gazve ve kuşatmalardada bundan aşağı kalmayacak kadar kahramanlıklar göstermiştir.

Hazreti Zübeyr(ra) ailesine ve çocuklarına olan muhabetiylede tanınırdı.

Mekke’nin fethi sırasında İslam ordusunun sancaktarlığını yaptı. Mekke halkının bir kısmı toplanmış, İslam mücahitlerine tazimde bulunuyorlardı. Bu sırada Hazreti Zübeyr(ra) at üzerinde geldiler. Sevgili Peygam­berimiz(sav) elbisesinin ucuyla yüzündeki tozu sildi.

On bin kişilik bir ordunun başında Mısır’a, Mısır’ın fethi için gönderildi.

Suriye ve Mısır topraklarının İslam beldesi hâline gelmesinde Hazreti Zübeyr(ra) gi­bi müm­taz sahabilerin büyük payı vardır.

Serveti çok büyüktü fakat islam için tümünü harcadı ve borçlu olarak öldü, can verirken oğlu Abdullah’a borçlarını ödemesi için vasiyet etti, şöyle dedi; “Borçlar sana ağır gelirse sahibimden yardım iste “Abdullah sordu;

 – Sahibin kim?

– Allah… O sahiplerin ve yardım edenlerin en iyisidir!

Sonraları Abdullah şöyle diyordu “vallahi borcunu ödemekten dolayı bir zorlukla karşılaşmadım

Hazreti Zübeyr(ra)’in kullandığı gümüşle süslü kılıç tarihi bir kıymet kazanmıştır.

Hazreti Osman(ra) devrinde devlet işlerine karışmayıp sükûnet içinde yaşayan Hazreti Zübeyr(ra), Mısır’dan gelen isyancılara karşı halifenin korunması maksadıyla oğlu Abdullah’ı görevlendirdi. Halifenin şehit edilmesinden sonra Hazreti Ali'(ra)ye biat etti.

Hazreti Ali(ra)’nin halife olmasından sonra, Hazreti Talha(ra) ile birlikte müracaat ederek, Hazreti Osman(ra)’ın katillerinin cezalandırılmasını istedi. Daha sonra meyda­na gelen Cemel Vakası’nda Hazreti Âişe tarafında yer aldılar.

Hazreti Ali(ra) niçin kendisine karşı çıktığı­nı sordu ve Peygamberimiz(sav)’in bir hadisini hatırlattı:

Hatırlar mısın, bir gün Resûl-i Ekrem’le (a.s.m.) birlikte gidiyorduk. Sana rastladık. Resûl-i Ekrem sana, ‘Sen bir gün Ali’yle haksız yere savaşacaksın.’ de­mişti.

Bu ikazı duyan Hazreti Zübeyr(ra) hakperestlik gösterdi. Ve şöyle dedi:

Evet, hatırladım. Bunu daha önce hatırlamış olsaydım, yerimden kımıldamazdım. Ye­­min ederim ki, ben seninle savaşmam!” diyerek oradan ayrıldı. Da­ha sonra Hazreti Âişe’nin yanına gitti, savaştan vazgeçtiğini söyledi.

Hazreti Zübeyr(ra) oradan ayrılırken peşine “Amr bin Cürmüz” adında bir adam düştü. Yanına yaklaştı. Bir-iki soru sormak istedi. Adam silahlıydı. Hazreti Zübeyr(ra) bir ara namaza durdu. Bunu fırsat bilen Amr bin Cürmüz, Hazreti Zübeyr(ra) tam secdeye va­rınca kılıcını çıkardı. Büyük sahabiyi şehit etti.Cürmüz, Hazreti zübeyr(ra)’i şehit ettiği haberini Hazreti Ali (ra) haber verdiğinde Hazreti Ali(ra) “Safiyyenin oğlunu öldürene cehennemi müjdeleyin“demiş.

Cenaze namazını bizzat hazreti Ali (ra) kıldırmıştır.

658 yılında vaad olunduğu gibi Peygamber Efendimiz(sav)’e komşu olmak üzere cennetteki makamına varan Hazreti Zübeyr (ra)’dan şefaat diliyor onun gibi bir kul olabilmemiz için Yüce Mevlamamıza niyaz ediyoruz.

Çetin Kılıç/LÜLEBURGAZ

www.NurNet.Org

Kaynaklar:

1)Kütübü Sitte

2)Sevgi kutupları

3)Ümmetin Yıldızları

4)Hayattüs Sahabe