Etiket arşivi: Zübeyir T. Kılıç

Gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler

Aileler Genç evlatlarından şikayetci ve umutsuz.
Söz dinlemeyen, aile ile sosyal ilişkisi olmayan, helal ve harama dikkat etmeyen, saygısız, sorumsuz,hantal bir evlat profili çiziliyor .Destek ve yardım isteniliyor.

Halbuki Genç Zihin aktif, kollektif çalışmaya müsait, özgüvenini doğru yerde kullanabileçeği bir alan arayan fıtratı henüz rayından çıkmamış hakikati arayan bir seyyah gibidir.
Bu seyyah fıtratından gelen dürtü ve vicdanından yükselen serzenişlere kulak vermeye , hayat rotasını belirlemeye müsait olduğu zaman dilimindedir.
Çocukluk döneminde bu denli kritik bir yol ayrımının karşısında görecğini ve şimdiden kendisini buna hazırlamak için ona yardımcı olmayan ebeveynleri ne denli sıkıntılı süreçler beklediğini müşahede etmekte zorlanmıyoruz.

Ebeveynler çocuklarının maddi ihtiyaçlarını gidererek görevlerini yerine getirdiklerine inaniyorlar.

Oysaki onları hayata hazırlamak, hayatlarının en ateşli ve uzun evresi olan gençlik yıllarında karşılarına cıkacak tehlikelere karşı zırhını giydirirken,karşısına çıkacak fırsatlarıda değerlendirecek basiret ve feraset nurunu aydınlatacak bir özgüveni denge ile kuşatacak.

Cenab-ı Allah her insanın üzerine sorumluluklar yüklemiştir. Bunun farkına varan insan ise bu sorumluluklarını yerine getirmek için bir mücadele yaşar. Bununla birlikte üzerinde yansıyan bir olgunuk parıltısı görünür.

Üzerine sorumluluk verilen insan bu sorumluluğu yerine getirmek için hangi şartta olursa olsun onu yerine getirmek icin çaba sarf eder. Önemli olan bunun yeri, zamanı ve tarzının nasıl olduğudur.

Gençlere sorumluluk vermekten kaçınmayan bir Peygamberin (ASM) ümmetiyiz. Mekkeyi feth ettikten sonra geride vali olarak 20 yasindaki Attab bin Esit´i bırakır Allah Rasulü (ASM). Musab bin Umeyr (RA) 25 yaşındayken Akabe biatından sonra Medineye gönderip Iman hakiaktlerini tebliğ ile vazifelendirir. Muaz bin Cebel 27 yaşında iken Yemen´e vali olarak atanır. Cafer bin Ebu Talip (RA) ise 17 yasinda Habeşistan kralının karsısında Amr bin As´a karşı İslamı savundu. 

Bu genç sahabiler üzerlerine almış oldukları sorumlulukla beraber olgunluları kemale ulaştı.

Velhasil Efendimiz´in hayatına bakildiginda çevresinde daima genç bir kadronun bulunduğu ve Efendimiz´in de onlarla özel olarak ilgilendiği görülecektir.

Bu sebeple gençlerin maddi ve manevi bakımdan yüksek keyfiyette, 
ilim, irfan, hikmet´le beraber
Iman
Ahlak
Ideal
Özgüven
Tevazu
Ruh
gibi özellikler ve üstün karekter sahibi olarak yetiştirilmesi,büyük bir ciddiyetle ele alınması gereken mühim bir meseledir. Zira ancak buna muvaffak olan milletler ve medeniyetler istikbale ümitle bakabilirler.

Zübeyir T. Kılıç

Umudun Vaktidir

Son zamanlarda İslam aleminin lehine görünen olaylarda çevremden hayret verici tepkiler gözlemliyorum ve hayretler içerisinde kalıyorum.

Yenildik, perişan durumdayız dünya başımıza üşüşmüş gibi demotive edici yorum ve analizlerle karşılaşıyouz.

Hikmet nazarlarimizin önündeki perdeler gün gectikce cogalmis.Her olayi görndügü gibi Kabul ediyoruz. Oysaki Cenab-i Allah Kur`an inda ” O (Allah) herseyi en güzel sekilde yaratti` ( Secde Suresi 7) buyuruyor. Bediüzzaman ise bu yüce ayeti ” Herseye, hatta en cirkin görünen seylerde, hakiki bir hüsün ciheti vardir.” (Sözler 18.2.Makam) diyerek tefsir etmeye basliyor.

Allah Resulu (sav) ise “Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16, Suyûtî 1, 24) ifadesini kullanarak bizlere Ihsan edilen feraset nimetini nazarlarimiza veriyor.Hatiri sayilir bir cemaat topluluguna mensup olan Pakistanli bir Dostum ise Mürsitlerinin emri ile evlerine erzak depoladiklarini söylüyor ve bir panik halinde.
Hayatimizi kolaylastiran, bakis acimizi umuda sevk eden Kurani mücdelerden kendimizi uzaklastirdikca hayatimizi nekadar zora soktugumuzun farkina varmamiz gerekir.
Bediüzzaman eserlerinde sürekli ve israrla bize ” Kimin icin Allah var, ona hersey var. Ve kimin icin yoksa, hersey ona yoktur,hictir.” (Meyve risalesi 10.Mesele) diyor. Bu esas hayatimizin her aninda gecerli. Cenab-i hakka tam teslimiyet ve tam tevekkül etmeden bu asirda, bu son hadiselerde hayatimizin zindana dönmemesi neredese mümkün degildir. Zira “Iman tevhidi, tevhid teslimi,teslim tevekkülü,tevekkül saadeti dareyni ikitiza eder. ( gerektirir)” (Sözler)

Kendimize,cevremize umut verme vaktidir.
Nasilki Yagmursuzluk, yagmur namazinin vaktidir. (Sözler)
Gurub,magrib namazinin vaktidir. (Sözler)
Hastalik, duanin vaktidir. (Lem´alar)

Iste hizmet vaktidir… (Münazarat)

Zübeyir T. Kılıç